24 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

24 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“AK—SON TELOMAF 2 Zinci könum 1941 | yezanı FALK BERÇMEN — | | (Dünkü sayıdan devam ve son) Bir gün Güstin ona hayatını, na- #i ökdüz kaldığını, teyzesinin onu aasil büyüttüğünü, şehre gelişini, srtanın küçük oğlunun ona sataş - tağını, hepsini birer birer anlattı. Alyoşu bunları zevkle, hazla din - dedi. Alyoşa, şehirde uşakların, hiz - metkârların ahçı kızlarile evlendi- Hini çok duymuştu. İşle bir gün, Güstün ona, babasının annesinin o- mu evlendirip evlendirmiyecekle - Fini sorduğu zaman: — Bilmem amma, — evlenirsem köylü kızı almam! Cevabını verdi. — Gözüne bir kestirdiğin var a? — Yok amma, eğer istersen seni lırim. — Bak hele şuna, sormak da ne | denhök, tabif isterim ya.. Karnaval gelmişti. Alyoşanın ba- bası aylığı almağa neredeyse dam- dardı. Ustanın karısı — Alyoşa ile Güstinin izdivaç fikrini öğrenince pek sinirlendi, canı sıkıldı, koca - Bina: — Güstin gebe kalırsa ondan ha- yır bekleme, işimize yaramaz ar- tak! dedi. 'Tam © sırada da Alyoşanın babası gakagelmişti. Usta tıkır tıkır aylığı #ayarken Alyoşamın babası: — Ben size demedimmi idi, dedi, “âç hususunda oğlumun üstüne gelir. yoktur diye.. Nasıl memnunsunuz| yat — Hakkın varmış amma, yine ap- tallıktan geri kalmayor. Ahçı ile evlenmeği kafasına koymuş. Hal- Buki ben, yanımda evli adamları çalıştırmam. — Hele gu hayvana bakın; Siz #akın üzülmeyin efendim, ben onu| /— böyle haltlar işlemekten menet - mesini bilirim. Diyerek Alyoşanın babâsı soluğu mutfakta aldı. Oğ - Junü bekliyecek ve ona icabeden nasihati verecekti. Alyoşa, gönderildiği işten nefes meföse geldi. Babası hemen mak - sadâa girerek: — Ben de seni akıllı bir şey zan- mederdim dedi, halbuki sen me de- Hlkler yapmağa kalkışıyormuş - sun? — Ben mi? Hiç bir şey yapma- dim ki... — Nasıl yapmadın? Evlenmeğe 'kalkışmışsın! Onun da zamanı var, M0 vükit ben sana kendi seçtiğim İsnamüslu bir kızı alacağım. Senin kll#lh böyle bir şehir sürtüğü de. Bi, anladın mı? * Babası daha birçok şeyler söy - Üledi, Alyoşa da karçılık vermeden sara mra içini çekerek dinledi, din- “Mdedi. İhtiyar sözünü bitirdiği vaktt, VAlyaşa bermutat gülümsiyerek: * — Bu işi burada bırakalım. dedi — Tabil bırakâlım, tin fle yalnız kalınca: | ahçı kızla ustasının torunu koş - | tular. gerindi ve öldü. — Bizim işler hiç te yolunda git- Halifeler- Diyarında miyor, dedi, sen tabii duydun, bu | işe kızıyor, ve izin de Güstin öni le yüzünü kapı» yarak ağladı, Alyoşa da hem içini çekti ve hem de dilini şaplattı: — Babama itaatsizlik edemem, ayrılmamız lâzım. Akşamüstü ustanım karısı ke- penkleri kapamak için anu çağır- dığı zaman sordu: — E, haydi bakalım, bpbanın sö- | zünü tutup ta şu ahmaklıktan vaz Bgeçtin mi? ni — Elbet vaz geçtim. Dedikten sonra güldü. Sonra da ağladı. O günden sonra artık Gi tin ile evlenmekten bahsetmedi. Bir gün tezgâhtar ona, damda birik- miş olan karları ve buzları temizle- mesini söyledi. Alyoşa karı temiz- leyip tıkanan boruları açtıktan son- ra tam ineceği sırada küreği elin- den kayarak damdan aşağı yuvar- landı. Aksi tesadüf dü: yerde demir çubukları vardı. Bu kazaya ıTMiyor. — Bir yerin acıdı mı Alyoşa? Yok canım, acıdı amma geçer, Kalkmağa davrandı, kalkama- dı. Kalkamayınca yine gülümsedi. Alyoşayı düştüğü yerden kaklıra-| rak Kapıcının odasına götürdüler, | Acele çağırılan doktor acıyan ye- Tinİ sordu: — Her yanım ağrıyor, amma ge- | çer, dedi, asıl bu işe kızacak olan babama hemen haber vermeli. Alyoşa iki gün yatlı. Üçüncü gü- nü papaz çağırdılar. Güstin ağla- mmaklı bir sesle: — Ne o ölecek misin sen? diye inledi. | — Ölmek lâzım. İnsan her za- | man yaşamaz ya. Elbette bir gün | yine öleceğim. Bana acıdığın için sana çok teşekkür ederim, Güstin. Beninle evlenmeme müsaade etme- dikleri daha iyi oldu galiba. Seni alsaydım, bak ölecekmişim. Papas gekliğinde Alyoşa onunla | beraber can ve gönülden dua etti İçinden de şunu geçiriyardu: «Bü. | tün ömrümce, iyilik, yumuşaklık ve tevekkül ile yaşıyan insanlar bu | dünyada nasıl — saadet ve huzura | mazhar oluyorsa, ayni - saadet ve huzuru göçüp gittikleri öbür dün- yada da bulurlar, Şu halde, rahat bir gönül ile ölebilirdi.. Bermutat ölüm döşeğinde de çok konuşmadı mütemadiyen su istiyordu. Her va- kit her yeni hâdiseye şaşan Alyoşa u anda da yeni bir şeyin karşısında şaşa kalıyordu. Lâkin şaşması pek sürmedi, boylu boyuna şöyle bir | | | Tıp Fıkulıeıııde Hoca— (bir kemik göstererek) gu kemiğin ne zamandanberi top- rak altında olduğunu söyliyebilir Mmisin? Talebe— Evet bayım, sahibinin gömüldüğü gündenberi.. No, 105 Yazaz : M SAMİ-KARAYEL Bağrışmalar, çığlıklar ortalığı kapladı Aman Allahi, Ağrıboz topları | Bir ahda patladı. Etraf duman i- | ginde kâklı ve kıyametten bir nü- mnune oldu. Büğrışmalar, çığlıklar ortalığı gin çin öttürüyordu. Ben, hemen ileri âtıldım. Yerlerde yaralanmış we ölmüş düşman neferleri yatı - Karakulhıkçu elinde mızrak, ö- müne geleni şişliyordu. Adeta şiş kebabı gibi düşmanlarını mızrağa geçiriyordu ve bir yandan da iler- Tiyordu. Sancaktarın tekrar emri işitildi: — İleril. Olduğum yerden ileri atıldım. Bir mızrak sapı görülen tarafa doğru ilerliyordum. Ayakta ölü- ler ve yaralılar orlasında hare - ketsiz duran ve hayvanının ya- Di başında yüzbaşımızı gördüm. Etrafnda dört ağrıbozcu kılıçları sağ ellerinde duruyorlardı. Ara - larında her tarafı pança parça ol- mmüş, başı çıplak karma karışık bir hakde olan arkadaşım Kurt Meh- medi gördüm. Onbaş: Eyüp dizüstü | sağınaktakiler dışarı çıkamazlar. ASKERİ TETKİKLER Pasif korunma tec- rübesine hazırlık Hava hücumu alarmında aile sığı- 'naklarında nasıl hareket edilmeli? ea I_Yııan: RAHMİ YAĞIZ”ZI HLA eee AA Hava pesif korunma talimatnamesi. | nin hükümlerine uyularak, alârın işa- | veti verildiği zaman evlerde ve sile . Binaklarında ne süretle hareket edi. leceğini bilmek, hava hücumlarndan zarar görmeyi azaltmak bakımından e hemmiyetii bir noktadır, Alârm işareti verlldiği zaman, evler. ge veya apartımanlarda toplu bir hal. de bulunan allelerde, ev hava korun « ma ümiri ev itfatye müdüründen gay- TiSİ güz müskelerini ve beraber göl recekleri eşyaları alarak sükünet ve in tizamla sığınağa gitmelidirler. Ev hava korunma Amiri veya giğ- mak âmiri, sağınaklara gireceklerin be- rüberlerinde lüzüumsüz eçya getirmele. rini kanirol eder. Herkes sığınağa gir- dikten sonra ilak bir örtüyü içerden kapıya asarak gaz atıldığı takdirde sığınağın masuniyetini temine - çalışır. Digari kapıyı da kapati Sığınaklarda sigara içilmesi yasaktır. Çünkü mahdut olan sığınağın havası. n bozar, Konuşmak, gürültü ve münakaşa et- mek, ayakta durmak daha fazla hava harcattığından sığınklarda böyle hare. ket olunmamalıdır. Seferde; bombardı man başlıdıktan sonra hattâ — alârım işaretinde umuml sığınaklardan uzak- ta bulunanlar bu kabil aile sığınakları. na müracaat ettiği takdirde mğınağa kabul olunurlar. Yalnız, bombardıman dan sonra sığınağa girmek İstiyenle- Tin gazlanmış olup olmadıkları sığınak Aenlri veya ev hava korunma âmiri ta. rafndan siki bir musyeneden geçirile- vek Aaraştırılr. Bu maksatla müracaat edenin elleri, yüzleri sabunlu su ile gağınağın kapısı dışinda — yıkattırılır.. Yine kapı önünde bulundurulan kireç Kkaymağı tozu dolu sandıkta ayakkap- ları da temizlenir. Eğer müracaat eden gazlanmış ise; Kabil hastalar süretle en yakin gaz yar dim istasyonuna sevkedilmelidir. 8. inak #mirinin müsaaderi olmadıkça Söınağa zehirli gaz girdiği takdirde veya civarda gaz alârmı verildiğ 2a- man sğınaktakiler derhal hazır bulu. Bugün ASRİ Sinamada CEBELÜTTARIK CASUSU Müstesna filminin eriğinel Baş Rellerde: VIVIANE ROMANCE — DUCHESNE Er, Ven STROHEİM “CEMİLE Güzel filminin TÜRKÇE NÜSHASI Şark Şarkı ve Musikiti nan müskelerini takmalıdır. Gazlanan ağınaklarda kalmak mahzürlu — oldü- | ikundan bu takdirde sığınakta bulunan | bara, mücevherler, kıymetli evrak gi- bi en Iüzumlu ve mühim eçya beraber alınarak sığınak ümirinin nezareti al- tında komşu bir sığınağa veya daha | uzak bir mahfuz mâhalle gidilmelidir. Gazli mantakada hareket — ederken koşmak, derin nefes almak, heyecana kapılmak ni ölümü meydana getir. diğinden bu gibi hallerden #iddetle sa- kınmalıdır. Eğer sığınağın bir tarafı çöker veya Giriş ve çocş Kapıları tıkarırsa, sığı- bitill> ihbar öğrenilince ev hava ko- runma âmiri itiniyeclerle brikte evi dolaşır. Gaz ve yangın araşlırmaları yapar, Ev hasara uğramuşsa yahut yan- gn devam ediyorsa derhal alâkadar e- kiplere malümat verir. Her taraf göz- den geçirilir ve müteskiben sağınakta- kilerin çıkmasına müssade eder. Evde bulunan yemek kapları. isşe maddelerini de muayeneden — geçiren €ev korunma ümiri bunları bol ve sa- bunlu su e yıkatmalıdır. Gazlanmış Bda maddeleri varsa bunları —imha etmek ve sığınaklar boşaldıktan sonra Akinci bir alârma karşı sığınağı kullan- miya hazır bulundurmak için lüzumlu tedbirler el birliğile ve ev korunma Amirinin nezareli —altında — yapılacak mütemmim işlerdendir. Evvelce «Gazlara karşı hareket> ya- zaımızda da söylediğimiz. veçklle hava korunmalarında intizamla hareket e- dilmesi, sükünetin muhafazası çok mü- bim bir keytiyettir, Korunma tedbirleri ne kadar etraflı, we kadar mükemmel olursa olsun, a. Jârm işareti verilince heyecana kapıl- mak, süküneti bezacak şekilde iradeyi Zayıflatmak yalnız bu hale düşenler (Devamı 6 wcı sayfada) Fransızen nüshası ARABACININ KIZI DUNYAŞK (AŞK ve HAYAL) ŞAR K Sinemasında Gördüğü büyük muvaffakiyet doluyısile bir hafta daha gösterile- gektir. Bu muazzam film İstanhulda büyük bir alâka uyandırmıştır. Geceler için yerlerinizi evveldenaldırınız. FPakat on başımın kılıcı elinde î vurmağa hazır bir halde idi. Ça- vuş Karaali bir kayaya dayanmış her tarafından kan sızıyordu. Böy- | le olduğu halde yere düşmemeğe çalışıyor ve elindeki kılıcını atmı- yordu, Yüzbaşı beni görünce bağrdı. — On birinci bölük sıraya!. Peşimden gelen arkadaşlar ve bayraktar Murat ağa elinde bay- rek koşarak: — Efendim! diye cevap verdi. Birdenbire yüzbaşı kumanda - sını söyledi: — Mızraklılara yöklama tam - | buru vurun!. Ağrıbozcular silâh- larını yüklenmişler!. | Aşağıda düşmanın perişan bir | halde kaçtığını görüyorduk.. Ye- dinci bölüğün bayrağı ve süvari- leci göcüküyordu. Düşmanı önü- he katmış orman içine doğru sü- rüyordu. Topçuları da bir yandan ateş ediyordu, Etrafımızda şehit düşmüş biz- < Hüit çok arkadaşlarımız yatıyordu. Bun-| ları gömmeğe vakit kalmadı. Yüz- î miz bizi toplamış ve sıraya | girmiştik. | Tambur, ileri yürüyüş emrini | verdi. Yürürken zavallı babayiğit | onbaşım Eyübün dizüstü duramı- | yarak baygın bir hakde oturduğu- nu gördüm, İşaret ederek yanına | çağırdı. Bana cevap verdi: — Ayağım kırık... Çavuşumuz Karaali de kalçamı- na gelen bir kurşundan vurulmuş- tu. Paçalarından ayakkapları ü- zerine kan aızıyordu. Böyle olduğu halde çavuşumuz, — İleri!, Kumandasını işitir işitmez ge- di. Topallıyarak yürüdüğü yollar- da kan izleri bırakarak büyük bir metanetle bizimle beraber ilerle- meğe başladı. Ben çavuşumuzun baline baka- Tak hayretten hayrete düşüyar ve hiçbir şey yapamadığıma, hattâ yaralanmadığıma bile kyordum. Acaba sağlam | ahlâkta bir I adam mısınız ? | Bunu anlamak için aşağıdaki 10 suale | | cevap vermek lâzım! | Pek o kadar dikkat etmeyiz, Fa- kat hareketlerimizden çoğu ken- dimizin nekadar alçak mahlük ol- duğumuzu isbat eder mahiyettedir. Biz bunların hiçbir zaman farkında| olmayız. Meselâ ötekini berikini | ilerek tramvaydan inmeğe çalı - | gan bir adamın bu hareketini be- | genmeyiz. Pakat galiba böyle va- | ziyetlerde biraz «<müsamahalıs ol- mamuz lâzem geliyor. Çünkü be - ğenmediğimiz bu adamın hareke- timi ya sabah, yahut belki de o ak-| şam biz aymi ile, hem de farkında olmadan tekrar etmiş bulunuyoruz. Kendimizin hakikaten kötü bir adam olup olmadığımızı anlamak için aşağıdaki ruallere cevet> veya shayır: şeklinde cevap verilecek- «Evet: cevabıma 3, <hayır» ceva- buna 0 numara verilecektir. 1 ve 2 rakamları da az çok müsbet veya menfiye yaklaşan cevaplarc veri lecektir. Eğer elde edeceğiniz son vakam-| lar 25 i bulur veyahut geçerse, ken- dinize dikkat ediniz. Çünkü hem | cesaretiniz, hem açık kalpliliğiniz | yok demektir. Eğer bulduğunuz rakam 15 ve daha ziyade ise, vasali karakter - | desiniz demektir. Çünkü bu ka- | takterde insanlar biraz da diplomat | sayılırlar, Eğer rakam 15 i bulmazsa, bra- vo! Size «Hazreta demek lâzım ve| On sual: 1 — Kumarda, herhangi bir o- | yoncuyu mu, yoksa en mahir ©- yuncuyu mu intihap edersiniz? 2 — O gün kolaylıkla yapabi- Jeceğiniz bir işi ertesi güne terke- der misiniz? 3 — Eğer herhangi bir şahısla bir ihtilâfınız varsa, bunu hallet- mek için mektup mu yazarsınız, | telefon mu edersiniz, yoksa şah- san gidip kendisi ile mi görüşür- | sünüz? 4 — Eğer bir münasebet hasıl o- | lursa, bir erkeğin yanındaki ka- danı mi atlatmağa çalışırsımız, yok- #2 kadının yanındaki erkeği mi? 5 — Karşınızda kendinizden za- yıf gördüğünüz bir adama kargı | dürüşt ve zaltmane — muamelede bulunmak ihtiyacı duyuyor mu - sunuz? 6 — Karınız veyahut kocanız, her| hangi bir meseleden münakaşa çı-| kardığı zaman, kavgayı mucip ol - | mamak için sükütunuzu muhafaza ediyor musunuz? 7 — Evli kadınsanız, | kocanızı | karmıy | kadderata boyun eğeceğle. | | bafız çavuş ile silâhlı bir manga No: 62 Vazan : RAHMİ YA Deniz Fedailer OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABL GARB ve ADALAR MUHAREBESİ Mureuebıt karşı koymık fikrinde mi ? — Gördünüz mü? Düşman bu- Taya da el uzatlı., Şimdi ne yapa- cağız Ve. çok geçmeden — güverleye çıkan yüzbaşı ile süvari ve Şinkin | liman reisi mühriplerin liman i- çinde ilerlediğini, kendilerine doğ- ru yaklaştığını gördüler. Bu muhripler, sahilden hiç mu- kabele görmiyecekleride emi miş gibi davranarak ilerleyişlerini Sabah vapurunun — yanına kadar | sürdürdüler, Lima: metre kadar ileri- sinde ikisi de dardu. Bunlardan bi- risi limanı, diğeri Sabah vapuru- mu hedef tutmuş gibi namluları - min istikamı aldılar. Birinci gemiden bir filika indirildi. Buna | bir manga kadar tüfekli silâh en- | daz ile bir de üstteğmen bindi. Tika çabuk kürek çarpışlarla Sabah vapurunun lumbarma geldi. Gemi ikincisi hâlâ kaptan köprü- günde durup süküt ve hayretle o- Tup biteni seyreden süvariyi selüm- ladı, sordu. — Harp gemisinden inen filika Tumbara geldi. Ne yapacağız?. Süvari amuzlarını silkti: — Yapılacak birşey yok. Galiba gemiyi muayene edecekler, Am - barlardaki askeri buldular mı işi- miz tamamdır. Müsadere edecek- ker tabii. — İsterseniz onları gemiye çı - lama.. Süvari tuhaf bir bakışla ikinciyi süzdü, sağ elinin işaret parmağını tehditkâr nemluların kendilerine çevrili korkunç ajızlarına doğru gevirdi, söylendi: — Gelenler kaçakçı gemisi de- iğl, düşman kruvazörü.. Böyle bir mukabeleye kalkışmak kendi hak- kımızda idam bükmü vermek, ya- | ni intihar etmek demektir. Mu » | Mürettebat götürmeğe memur | yüzbaş İsmall Hakk elendi atildi — Gemi mürettebatı bunlara ga keymak fikrinde midir? — Evet yüzbaşım.. takip etmiş, lumbar ııuu ve minin muhtelif noktalarına birer nöbetçi etrafı gözel zabit mütebaki neferler köşküne çıkmış, süvari ile Taşmıştı. Düşman zabiti kötü bir şivesile Sabah vaptrunda yapacağını bildirdi. Süvariden rakı istedi. Kaptanın uzattığı muhtelif Ö terlere üstünkörü —göz | zabite sordu: — İstanbuldan — geldiniz değil mi? — Evet. — Ne getirdiniz? — Boş geldik!. — Buradan ne hamule tınız? A bu suali ikinci tel nışında dahi cevapsız bıraki Hiç şüphe yektu ki karşısın bu zabit geminin ne maksatla raya geldiğni, şimdi içinde ne dar asker bulunduğunu da pekli biliyordu. Yabancı zabit defterleri karak daha sert bir tavırla leyi üçüncü dela tekrarladı: — Buradan ne yükletecekt Büvarinin yerine başka bir zabitin arkasından yükselen seda ingilizce cevap verdi: — Canımızın istediğini.. Zabit sür'atle arkasına Yüzbaşı İsmall Hakkı efendi gözgöze geldi. Türk subayı göl beklerinde müstehzi bir teb le İtalyan teğmenini ıüxinh linde tehlikelere ıqııı bir yiğitlik göze çarpı: | yan teğmeni sordu: — Siz bu gemide ne aryı nuz?. — Size ne? Kendi sul: kendi bayrağımız altında | keyfimize güre hareket etmek riyetine malikiz. Bunun için yabancıya hesap vermeğe de bur değiliz. İtalyan zabiti işi kısa kesmek Ü, tiyen mütehakkim bir tavırla # , yüzbaşı ikincinin koluna girdi. Kolağına bazı şeyler fisil- dıyarak lumbar ağzına giden kori- dora girdiler. Koridorun yarısında ikimci yüz- başının yanından ayrıldı, Koşarak | bir tarafa gitti Yüzbaşı da doğru baş ambara yürüdü, Burada mu- vardı. Onlara bazı telimat verdi. Bunlar olup biterken düşman desi- zoyerinden indirilen filika Sabah yapurunun lumbarına gelmiş, ev - velâ düşman deniz zabiti gemiye | çıkmış, silâhlı manga da kendisini yumuşatmak için kolayca ağlıyabi-| aa Hiyor musumuz? 8 — Bir münakaşa emasında, haklı gördüğünüz tarafa hak ve- riyor musunu: 9 — Koca veyahut karı, şiddetli bir mücadeleden sonra, bu müca- delenin mes'üliyetini birbirinizin Yüzbaşımızın etrefina toplanan- larn adedi ancak benimle beraber dört beç kişi idik, Mangamızda ya- rTalı çavuşla beraber bu kadar kal- | mıaştık. Diğer urkadaşlar arkamız- da ve meydan muharebesinde on- başı da dahil olduğu hakle ya şe- hit düşmüş veya yaralı olarak kalb mışlardı. Kurt Mehmet yol üzerinde kas- katı yatmış olan bir düşman ne- ferinin üstüne eğilerek belinden kuşağını ald:. Açık başına küldü yerine sardı. Zavallı Mehmedin külâhı mu- harebede kaybolmuştu, Yeniçeri- ler düşman ölülerinin üzerinde ne kadar kıymetli eşya varsa alıyor- dardı. Yüzbaçımız bu hareketi gör- memezliğe geliyordu. Çünkü kim- se geride kalmıyordu ve sırayı boz- muyordu, İlerliyorduk. Nihayet muharebe meydanını geçtik. İleride bir şehir gözükü- yordu. Şehre doğru yürümeğe baş- ladik. Bu yürüyüşte ber vakit ol- üstüne atıyor musunuz? 10 — Eve yemeğe geç kaldığınız zamnan, herhangi bir arkadaşınızla|| buluştuğunuzu mu bahane ediyor- sunuz, yoksa işi gevezeliğe döke- rek mi, meseleyi — kapatmağa mi kalkıyorsunuz? duğu gibi akıncılar ileride m di. Şehre doğru yürüyen askerler, gehri gördükten sonra, ayaklarını sıkıştırdılar, gözlerine muharebe yorgunluğu ,yaralı olmak görün- müyordu. Meğerse zaptettiğimiz bu şeh- re kim evvel girerse daha fazla yağma ederek epeyce şeylere sa- hip olacakmiş. — — Yüzbaşı bağırıyordu. — İleril. Susuzluktan ölüyordum. Hepi- miz de böyle idik. Nihayet şehrin ilk evlerine ve mahallesine doğru girdik. Şehrin kapsının yakininde ber- rak bir su #kıyordu. Hepimiz su- suzluktan kırılıyorduk, suyü gö- Ten gzölerini dört açtı. Lâkin, gırayı bozup nasıl dışarı gakabilindik!, Su ,6 kadar canlı ve berrak akıyordu ki, ona doğru hü- cum etmemek elde değildi Bereket versin, çok zeki olan | yariye döndü, sert bir sesle zedercesine söylendi — Geminizde asker var., B | metim devletinizle harp hali olduğundan tesadüf ettiğimiz askerleri esir ve setineyi kral mına müsadere ediyorum, (Devamı Yarın akşam: Şehzadebaşt TURAN Tiyatrosunda Sinema — Tiyatro — Varyet San'atkâr NAŞ ve arkadaşları, Sahibinin $ Baş Okuyucusu küçük MU KADDER ve yeni VARYET? numaraları, ğ Köy Dilberi Komedi 3 perde yüzbaşı işi çaktı. — İntizsensi meydan vermeden bağırdı: — İstiyenler su içebilir!. Kim içmez!. Hep birden bücum ettik. O kadar çok içtik kendimizi götüremez hale gelit tik, Ne kadar tatirydı. Yüzba$i kçti. Tekrar kuvvetli bir sesi — Sıralarımıza!, 'Tekrar yola düzülmüştük. kaç yüz metre yürüdükten M—ı tekrar bir kı — Dııı'l. Olduğumuz yerde mıhlanıp dak, Yüzbaşı: — Arkadaşlar, dedi, şehre dik.., Şehri zaptettik, bizim * mektir. Şimdi sizlere izin itim, hepiniz şehirde istediğinil bi gezebilirsiniz ve ganimeti #” muz veçhile taplıyabilirsiniz. le girdiğimiz için her törlü #f met öz malınız gibidir, Yalnk kat ediniz düşman pususunl C gersiniz. (Nevamı vef) ! ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: