24 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

24 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H AVRUPA HARBİNİN AAA RA AA Habeşistanda intikam .. Yazan: Ali Kemal SUNMAN Avrupa harbinin Afrikaya si- İrayetinden sonra Habeşistanda İ- | lyanların vaziyeti ne olacağı mo- İBolesi bilhassa sonbabardanberi zi- hinleri meşgul etmektedir. Yeni 'verilen malümat gösteriyor ki Ha> beşlere silâh vermek işi İngilizler larafından şimdiye kadar ? -:-;_-* fakiyetle görülmüş ve ğ vn filiyat sahasındaki neticeleri beklenmeğe başlamıştır. İtalyan- ır Habeşistanı ele geçirirken ora- a alınacak intikamları olduğun- n bahsetmekten çekinmemişler- i. 1896 da Adundaki mağlübiyet talyanlar için pek acı olmuştu. 'akat 935 de Habeşislanı Ikışan İtalya hem o mağlübiye- tin intikamımı da beraber alaca - hem de İtalyada eski hükü- motlerin takip etmiş olduğu müs- siyasetinin batalarına bir daha düşmiyeceğini söylüyordu. | İtalya tuttuğunu kopara- n 922 denebri İtalyaya baş (ka bir hayat getirdiklerini söyl- “yenler ise artık hangi işe teşebbüs derlerse mutlaka başaracaklar- (dir; deniyordu. Eskiden yapılan İtalyanlar için ağır mağlübi- malolan Habeşistan seleri 935 harbini birbirine benzetme - imek lâzım geldiğini söyliyen ye ni İtalyanlar şunu ileri sürüyar- 935 seferi bilükis muvaffakiyetle neticelendi. Çünkü baştaki bükü- met reisi hem sivillere emir ve- riyor, hem Habeşistana yolladığı kumandanlara... | Habeşistan selerinin İtalyada w zun bir edebiyatı vardır. - Oraya gidenler, gelenler yazılar yazdı, ki- taplar çıkardı. —Hayli zamanam- beri İtalyan paytahlında bulum- müş olan bazı Avrupalı yabancı muhabirler de şimali Alrikaya gi- derek yeni imparatorluğun nasıl kurulduğunu — görmek mecakına düşmüşlerdi. Onların bu merakımı | gatmin için keedilerine her türlü kolaylıklar gösterilmiştir. Onların | da yazdığı kitaplar var. | Fakat Habeşistan meselesinin o | fashı artık kapandı. O zaman ne | yazmak istiyenler varsa yazdılar. | Ve 1896 Aduanın, Amba Alaği - nin intikamı alındı diye sözlerine nihayet verdiler. Lâkin Habeş me- selesi halledilmiş olmuyarda. O- nun tekrar tazelenmesi bir gün mukarrerdi. Büyük vekayiin her safhası içim ayrı ayrı vak'anüvisler gerek. Şar- ki Afrikada İlalyam imparatorlu- gu kuruldu, karaluyor diye ay - Jarca dünya matbuatanı yazılarla işgal etmiş © zamanki bazı Av - rupalı vak'anüvislerin yerine bun- dan sonraki Habeş vekayüni ya- zacak daha başka kalemler ru - bur edecek. KK İnsanın boyu hak- kın tetkikler Yücudümüzün her yerimi bu - günkü tıp ilmi yimdi en hurda te- ferruatına kadar pek iyi bi - liyor, Son gelen bir tıp mocmuası göyle yazıyoti 19, 25, 30 yaşlarında üçer yüz - den dokuz yüz kişinin boyları öl- | çülmüş, vasati beyun 19 yaşındaki | insanlarda 1,64, iyrmi beş yaşında olanların 167 ve otuz yaşındakile- rin 1,68 metre olduğu anlaşılmış- tır. Diğer taraftan muhtelif yaşlar- da iki bim kişi üzerinde de tecrü- be yapılmış ve aşağıdaki netice- lere varılmıştır: her vakit bir ahenk temin ve mu- hafaza edilememiştir. Devlet ada- yar düşünlür, denizaşırı bir yere sa- | hip olmağa karar verir, Fakat bur | u yapacak olan ancak askerler- “dir. Eğer askerlerle siviller ara- | sanda müstemleke işlerinde tam bir ahenk olmazsa faaliyet daima sek- | teye uğrıyacaktır. 1896 Habeşislan EDEBİ ROMAN: 32 Sen de Seveceksin ! Yazan : ETEM sında dilimin ucuna çok eskiden | sevdiğim ve bildiğim bir şarkı geb di: — Gene zeyrakı derunum yıkır hp bir kenara düştü.. Diye başladım ve söyledim. İyi Mi söyledim, sesim mi pürüzsüz geldi, yoksa ilk defa dinledik - leri bir şarkı mı idi ne idi, niçindi, bilmiyorum. Hepsi, sanki yer yü- zünün en yüksek bir artistini ab kışlıyorlarmış yibi hayran hayran beni alkışladılar. Nerede ise, hepsi birer birer kalkıp: — O şarkıyı bunlarla mı söyle- din? Diye dudaklarımı çürüte çürü - te öpeceklerdi 20 yaşmdan 25 yaşına kadar e- Janlarda 1,647, 30 yaşından B0 ya- İki yeni radyo istasyonu Ankara radyo istasyonun - dan başka, iki yeni radyo is tasyonu daha tesis içi buat umum müdürlüğünün tet- kikler yapmakta olduğu ha- ber veriliyor. Aymni haberler cümlesinden olarak şunu da | öğerniyoruz: Yeni ihi islas « yon, yalrız memleket dahili servisine ve neşriyatına has- redileceklir. Matbuat umum müdürlü - günün bu leşeböüsünü takdir. le karşılamak lâzun. Bugün artık, radyo, dünyanın her ta | rafından en mühim bir vasıla olmuştur. Ankara radyo istas- | dür. Belhki, bir takım hâdise- lerde aboneler tatmin edile- memektedir.İki yeni radyo daha faaliyete geçtiği vakit, bütün istasyonlarımız daha geniş bir programla neşriyat yapmak imkânunı bulabile - ceklerdir. Temenni ederiz ki, bu ta- savvur ve projeler, bir an ev- vel kuoveden füle çıksın! BÜRHAN CEVAT Hariçte Çalışan Asistanlar Çıkarılacak Üniversite asistanları için hazır- lanan yeni talimatname Maarif Ve-) kületince tasdik olunarak dün rok-| törlüğe gönderilmiştir. Buna göre hariçte iş aldıkları görülen asis - tanlar derhal vazifelerinden men olün. caklardır. Asistanlık —maaşı asli 30 - 60 lira arasındadır. Asis- tanlar bütün mesailerini yalnız Ü- MAHKEMELERDE: Böyle sövmek olduk- tan sonra can kurban...î “Bu akşam da gel, kahveyi benden! iç de, istersen yedi ceddime söv...,, Dava hakaret davasıdır. Davacır kahveci Kemahlı Halil, dava edi- | len aynl! mahallede mütekait me- | mur Mustafadır. Davacı Halil, da-| vasiının mevzuunu şöyle anlatıyor: — Kahveciyim.. Kırk beş yaşın-| dayım. Bana şimdiye kadar kimse| akaşının üstünde gözün var.» de- | medi. Ben de şimdiye kadar kims | seye «gözünün üstünde kaşın var» | demedim. Şimdiye kadar da, dük-; kânımda patırdı, gürültü çıkmadı. Çok şükür, iyi kötü geçinip gidiyo- | rum. Bizim kahve, mahatle arasın-| dadır. Eksik olmasınlar, bunun gi-| bi birçok beyler kahveme gelir gi-| der. Bir mahallede ne olmaz? Her| türlü adam var, Her türlü adam var dedimse, hepsi efendi, tanın- miş adam.. Hepsi bir mahalleli.. Biribirile şakalaşırlar, gülüşürler.. Eğlenirler. — Hepsi de tiryakidir.. Kahveyi kendim alır ,kendim kar vurur, kendim çekerim. Kahvemin| de üstüne yoktur hal.. Bu efendi, konuşkan, şaklabandır. Tuhaf tu- haf lâflar söyler, — Herkes güler. Hani keten helvacılar vardır ya.. Onlar gibi, Herkese bir mâni uy- durur, herkese bir beyit siyler.. | Herkes güler, Geceleri geç vekte | kadar oturup söylerler, gülerler. Geçen gece, kahvede otürüyor- iardı. Müşteriler birer ikişer çe - fendi ile bunlar tkisi kakdılar. Su an adamdır hani... O kadar 14f bilir. Buna lâf| yeliştirir. Lâlsz burakmaz, İkisi | niversiteye hasredeceklerdir, | Pa | D İ İ Emzirme bahsi -5S- Yemi dağan gecuğa — verilecek | sütür miklarına gelince, çocuğa kadar olanlarda 1,6657, elli ya- şindan fazia olanlarda ise 1,665 | metredir. | Görülüyer ki, insanların boyu yaşına kader artınakta — ve .:d-ıııııııılıııkı.ıdıı. İnsan boyu bakkında şu netice- | ler de öğrenilmişlir. 1 Şehirli- | boyu, köylerde ve kırlarda, | ala bavalı yerlerde otu- | fas da © kadar toplu olur. 2— İn- | sanın kendisi ne kadar mükemmel | olur ve çocukluğundu ne kadar | a1 zahmet ve meşakkat çekmiş e- | hursa, boyu © kadar urzun olur, | 8— İnsanların boyu mensup ol - | dukları ırklara göre değişir. Vücudümüzün vasali sıkleti 25 | den 50 yaşmma kadar olan erkek- derde 67, kadınlarda 55 kilogram- | dır. | | | İZZET BENİCE — | Bir şarkı daha söylemem için | arar ediyorlardı. Ben: | V Yoo pazarlığımız bu kadardı.. | | pedikçe, onlar, hele Naciye büs- | | bütün ısrar ediyor: î ı — Ablacığım, ablacığım bir şar- | ki daha.. İ Diye zorluyordu. Kızcağızı ki- | yamadım, Nedense ,bu kız özbeöe | Suriyeli ve üstüne üstelik tam da Fransız kültürü ve duygasu ile bes-| Tenmiş olmasına rağmen bana çok sempatik geliyor. Onu u'iwı - rum, O da beni çok seviyor. Pu hissimi açıkça söyledim. Va. bir | | l humu da ka - liği benim rutur | | yazearkinim n | | düm, | ö7 zaman fasılası e vik sik me mne vermek iyidir. Çocukların kuv veli ve işlihası gürenüne alınırsa, doğdüklarn senra ük zamanlarda gündüzleri ber Ki sasile bir cia- | | #rilmesi auvalıktır. Yatnız çe- | | Gak zayıf Günerie ve yahut işti- | | Hai yerinde ise, bu zaman fası- dası daha ziyade kısaltılır.. Nor- dayin eğklemes. Mar meme müd- delinin en ilâ yürmi dakika sür- gmesinde mahrur yoktur, Eğer bir göcük Dir memede farla sik em- mişo, bunun kçin endişeye düş- miye mahal yoktur, Yalnız istifra edecek alâmeiler vahir olur ve plsllği yeşll cıkan, sancı ve ikhal hisl olursa, me- me fasılası mamanlarını mrılma. di ve bör döklere münsesat edil- melidir. eee e S G saatler gecelerdir. Hele, uzun kış göceleri beni üldürür, harap eder, | yorar, bitirir. Ve., gün ağarırken uyurum, Onlar konuşuyolardı, bir bağ, bahıçe hikâyesi idi konuştuk- darı, Yerimden kalktım, kararsız ve bacaklarıtmın gidişine bağlı yürü- O anda kafamın içinde hep © ( de bir gelen ve silinen soru vardı: — Ben kocamdan korkuyor mu- | yum?, Kendi kendime: l — Korkmuyorun « Diyor ve.. mubakememi yürütü. yordum: — Kadın kocasndan korkmaz ve., korkmamalıdır . Karı kocalık saygı ve mütekabiliyet urar. Kork- mamiz saygımızdır. Ne kadın ko- casından, ne de koca kârısından korkutmayı beklemelidir. Korkak, yılık hale gelen, geti- rilen bir kadın için fenalık yap- mak ihtiras olur. Böyle bir kadın | kopardı. konuşuyorlar.. Ben de yanlarına | geçip oturdum. Dinledim.. benzer lâf konuşmuyorlar. tuhaf lâflar söyleyip gül Herkesin bir derdi vardır. Be nim de derdim var. İyi kahve bu- | lamıyorum. Sanra, geçimler eskizi gibi değil, daraldı. Baktım ki bun-l larınki Jâf değil, derdimi —açtım. | Bana söz söyletmiyorlar., Sözümü ikide birde kesiyorlar. Yine ses çı- karmadım. Onlar kesti, ben söy-?| ledim. En sonunda, bu «Halil £ - fendi, Halil Efendi» diye beyitler söyledi. Ben birşey anlamadım. Su yolcu kahkahalarla güldü. El- bette iyi bir şey söylüyar, güleyim diye ben de güldüm. Bu çıktı gitti. Bu gittikten sonra, : lediklerine neden güklün, | gedi — Elbette iyi bir şeyler söyle- aniştir. Anlamadım — zannetmesin diye güldüm. Dedim. Su yolcu di- yip de geçmiyelim. Şimdi su yol- cüluk da kalmadı ya... Su yolcu Âşir her şeyden anlar.. Çok J4f bi- lir... Ben öyle diyince bir kahkaha| — Ayol, dedi, sana fena lâf söy- Osman ylemez. ç? Her - ( er.. O söyle- fanyaktır, Bu çeşit hastalar neye düşkünse onu yapmak sorundadır- | dar. Yılık keden da kocasından kor- karak yapacağı şeyı yapmak için de gizli köşe bucak ve fırsat e- yar, Kazaklık satan kaç kocanın karısını tanıdımsa dörite üçü ko- calarının istemediklerini onlardan gizli yapan kadınlardır. Böyle ko- €a kendi kendisini aldatan, adını kazağa çıkarıp ardına tekene bağ- latan kocadır. Kocaları Üzerinde tahakküm eden kadınlar da ayni akıbetin yolcularıdır. En haşarı er- kekler adı evlerinde kılıbığa çıkan kocalardır. Onun içindir ki, karı- kocalıkta en başta aranacak şarl korku değil; bol, hudutsuz sevgi, sağlam seciye ve biribirine kar - pi saygıdır. Saygıda ölçü, derin- lik — ve ineclik vardır. Seven kadın, sayan kadın, seciyeli kadın bir koca için tamam kadındır. Bu bütünlükte bir erkek de ideal ke- cadır. Ben evden çıkarkan — Salihten | | sip kendi derdini anlatmağa, azli- yince herkes güler. Bana niçin fe-| na söyliyecek? N aP — Sana kızdı.. Dedi. Ne dedi bi- | liyor musun? Nezaketle <Allah car| nini alsın!» dedi. Ne söylediğini | bilmem. Âşir burada.. Ne söyledi-| Hini o söylesin, — Madem ki — bana — fena | lâf söyledi. Davacıyım. Bu yaşa geldim. Bana kimse fena lâl söy- lemedi. Davaci oturuyor.. Maznun kal - | kıyor. İşin iç yüzünü şimdi ondan dinliyeceğiz; — Efendim.. Bunlar böyle birkaç| kişidir. Müz'içtirler.. Lüftan anla- mazlar. İki kişi konuşurken lâkır- dü arasına girip İnsanın lâfını piç ederler, Bunların elinden, ve ilâl- Tahülmüştekâl.. Geçen gece de, biz Âşirle konuşurken yanımıza otur- du.. Vır vır vir, dir dir dir ...Dişimi! sıktım.. Bir dayandım, iki dayan- dum, nihayet patladım... Efendim, meşbur Hersekli Arif Hikmet bey vardır, Şuarayı kadi- meden... Bir gün o yolda adliye er- kânından birile konüşurken, Ko - | nuştuğu adamın yanına Halil adın-) da birisi gelmiş. Buların lâfını ke-| ni sebebini, mağduriyeti sebebile çoluk çocuğunu geçindiremediğini dinletmeğe başlamış. Hersekli mer-) hum zaten asabi zat. Dişini sıkmış anıma, bakmış ki Halll efendinin gideceği yok, irticalen şu kıt'ayı okumüş: «Cevrü cefan dehrin — bitmez Halil Ejendin «Bu çilleye tahammül etmez Ha- ll Efendi> «Lütfeyleyip de bari — buradan Huda gidersin» «Kendiliğinden asla gitmez Ha- Bit Efendir. Kahveci Halil boyuna derdini anlatmağa uğraştıkça, sinirlenmeğe büşladım. Aklırla bu kıt'a geldi.. Olduğu gibi ckudum. Artık, ister Msabiyetle bir kıt'a okuduğuma, ir ter buna hakaret ettiğime hük - medilsin. İşte, vukuu hal bundan ibarettir! Mübaşir koridora doğru sesle « niyor: — Şahid Âşir. Şahit. Aşiiüir! Sakallı, iri yapılı, dinç bir adam geliyor. Vak'ayı aynen maznunun anlattığı gibi anlatıyor.... Zaten bil- diği anlaşılan Hersekli Arif Hik- mmetin kıt'asını aynen maznunun okuduğu gibi, fakat gayet ahenk- tar bir sesle tekrarlıyor. O — İşte vukuu hal bundan ibaret-| tir diyar. Salan tahliye ediliyor. Biraz sonra far açılıyor, Karar okunuyor: Maznunun hakaret kasdi sabit odmadığı gibi mevzuubahs (Devamı B vncı sayfada) korktuğum için ne kalmayı düşü- nen, ve de korkmadığım için çık- mayı tasarlıyan bir ruh haleti içine de değildim. Belki bir buhran için-| deydim. Bu buhran da daha ziyade Salihin bana karşı olan kayıtsızlı- ınan gelen bir buhrandı. İçim - deki boşluk ve damarlarımdaki bu boşluğu karşı olan ihltiras beni sü- | rüklüyordu. Bunun bir manası da: | hiddet.. dir. Salihe hiddetleniyor- lum, Bu dakikada da hiddetliyim. Ne tuhaf ve ne garip adam bu?. E- ve geliyor, beni bulamıyor, tek ke- lime söylemiyor, yemeğini yiyor, nöbete gidiyorum.. diye çıkıp gi- — O siz misiniz hanımefendi?, Diye kulaklarımı dolduran bir, salter SREĞGĞDeri & eee el ö el BAD 5üA ei d e dd ABğükdüdii el cüe üü sder — 3-SON tiL_GlAP HALK ÜTUNU. Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller İş ve işçi arıyanlarla hechangt bir müşkülü /olan — okayucularımının — | moktupları bu sülunda munlasa- aa ve meccaneti neşredileceklir. Gazetemiala dokter ve avukalı da sorulanlara cevap — vereceklerdir. Clddi isdivaç teklifleri de bu sü- kaada — parasız — neşrolünacakdar, İzdivaç Teklifleri — Uzun boylu eamer mütenasip vü- Cutlü çe siyah saçlı, İri gözlü 28 ya- #anda bir dulüm. Resmi mücseselerden birinde B0 lira maaşla çalışmaktayım. Başka biçbir gelirim yoklur. Hayat ar- | Kadaşlığı edeceğim erkekte aradığım €vsafı; Uzün kumral veya eemer saçları, Gişleri çok güzel olması ve yüksek meh>, tep mezunu bulunmasıdır. Yaşı da 28-33 elabilir. Taliplerimin ciddi tekliflerile berader Son Telgraf gazelesi evlenme #ölunu Toksöz rumuzuna müracaatları. - Yirmi döct yaşında kumral, namuasi lu bir alle kızıyım. Küçük yaştanberi €v kızı olarak bir evi idane edecek pe- kilde yetiştim. Bir erkeği idare edecek ir, Allem içine girecek ahi subayla evlenmek istiyorum. Ciddi tekliflerin Son Tekgraf Halk Sü. tanu (5. T. 5.) adresine göndermeleri- | ni rica ederim. — 36 yaşında, 179 bey, 89 kilo tamüzmü- | hayım. Tahslilm orta. Ufak yaştan iti- Baren ticaretle meşgulüm. Tam mâha- #lle nâmuskür, dürüst iş adamıyım. Yal| 'nız sermayemin darlığından işim mah- duttur. Bu sebeple de bir aile yuvası kuramıyorum. Sermayemne yürdün edebilecek bir ha-| at arkadaşı arıyorum. En az orta tah-| #illi dürüst bir aile kızı olması, billüsan hisren ince ruhlu bulunması, ksabi olma-| ür, Arrusu olanın Tütfen Sen M K. rumuzuna mümkün Hususi Ders veriyor 'Türkçe, fransızca hususl derş veris | rlm. Tüyariye, muhüsebe, urulü defteride | talebelerin müşküllerini metodumla ka.| Jaylaştırırım. — Herhangi büir - sebeple meklebe gidmiyen çocuklara tam tahe #il veririm, Arzu edenlerin Son Telgraf Halk Sütünu Y. E. K. rumuzuna müra. | esatlarını Tica ederim. Açık Konuşma Bay D. K — İzdivaç teklifinizde bil- teklifinizde ekkdi iseniz hakiki evaafı- Bizi yazınla, İzmitte Kutlu kırasthanesinde Bay Süleyman Alç — Mevzuubahs - okula girebilirsiniz, Bayan H. Ç. T. ile . Ö, — Moktup darınız bildirdiğiniz adreslere — bugün gönderilmiştir Bay Halli Ortaç (Çatalcada dava ve- Kili) — Tahkikatın neticesini ve resmi müstenidatını bildirirseniz onu de ya- zarız. Aranılanlar Ebe, hastabakıcı ve hademe — kadım aranmaktadır. — Tüliplerin Cağaloğlu Sıhhat Yurduna acele müracaatları - zadır. Doğum | 'Türk Tütün Limited Şirkeli ekaper- lerinden Hasan Nasri Salmanın Ame- rikan hastanesinde bir erkek evltdi dünyaya gelmişlir. Nevzada unun ö- mür ve ailesine sandet temcnni ederiz. Gelen Mektuplar Çİsmail Bostan), (8. C. F.), (Sulühad- din Macar) Matbaaya bırakılmış, (ML | M E: Beyazit ve İslanbuldan postaya verimiş), (Zehra: İslanbuldan postaya werilmiş) Mmektuplarınız. vardır. Saat 1519 arasında aldırınız. sesle dalgınlığımdan ayrıldım. Bak tam: Halil Necip, — Siz misiniz Halil Necip Bey?. Dedim, Sanki, kırk yıllık tanış- muşiz gibi: — Benim yaa Lülfiye, | Dedi ve., senli benli bir tavırla: — Ne kadar dalgınsın, meler dü- gşünühorsun böyle?, Dedi.. Bu soruş larzına hayret ettim. Fakat, kendi nezaketsizliği- 'e verdim, yürüme vurmadım: — Burayı çok sevdim. Güzel bir yer, şiirli tabimi köşesi, Dedim ,ilâve ettim: kışlarımı bakışlarıma bağladı. “Devama var) —24 Zinci kântın 1941 Topkapı, Edirnekapı, Mevlânakapı « Gazetelerde küçük bir hâ- ber çıktı. Efendim, belediye miz, Topkapı dışındaki orta mezarlığı kaldıracak, buraya güzel bir meydan açacak v& bir de zarif çocuk bahçesi ve park vücude getirecekmiş.. İstanbul tarafı halkının, bü yeni imar projesinden mem - nun olması lâzım.. İstanbul bi evdir. Surlar, bu evin duvâr- larıdır. Sur harici de bu evim Kükeörlik Kızıl, diftiri, kızamık gibi W bulaşık hastalıklara tutulanlâfllk ikametgâhlarında yapılmakta öİğü dezenfeksiyonun badema kızarilik hastalıklarında yapılmaması kö rarlaştırılmıştır. Düi SR w Halkevinde Konferans 26/1/1841 cumartesi günü süğk 1830 da Sıdkı Akozan tarafından DİRİMİZİK DERDİ| NEPİMİZİN DERDİ Hastalar ve Doktorlar | İ İ | î | ! H f B . f î | İ gl : ll İ l İf t : ! | Kl öi l!ğ ! İ bkk | | l # F t : ğ b î | $

Bu sayıdan diğer sayfalar: