4—SON TELGRAF- 5 Zinci kümnun 1941 Bir masal gıbı... I Yazan: REŞAT FEYZİ I Bir gece, yemeğe davetli oldu- gum salonda, nazik ev sahibi ba- yan, itinalı giyinmiş genç bir ka- denla beni tanıştırdı. Masada, te- | 'n yanyana düşmüştük. Ken- disinin hizmetinde olmaktan bü- yük bir zevk duyuyordum. Bir a- rabık bana iltifat etti: — Sözlerinize ve bu kadar te - veccühe lâyık değilim, hanım e- fendi.. dedim, Uzun, ince ve biçimli elinin şe- hadet parmağını kaklırdı: — Bakın, dedi, ben samimi ko- Buşuyorum, siz de çok samimi o- hamuzz Gürürünüzü daha evvel duymuş ve öğrenmiştim, Hikâye- arinizi zevkle okuduğumu söylemek suretile, sade bir nezaket vazifesi yapmış olduğuma kani değilim.. Bu suretle, bir hakikati de söyle - | miş olduğuma inamyorum.. — Hammetendi, beni şımartı - yorsunuz, dedim. Zevk sahibi, na- Zik ve kültürlü bir okuyucuya ma- Kk olduğumu öğrenmekliğim, ihesiz ki bana gurur ve saadat ve- rir. Bir yazıcı için, en hoşa giden gey budür. Fakat, çok methettiniz de, bu derece sena edilmeğe lâyık olmadığımı söylemek istemiştim. Nihayet bunlar iddiesı olan ya- zılar değildir. Bir tramvay vatenı u, nasal bir hisle arabayı yürütür- ve, ben de, ayni hisle yazılarımı yazıyorum .Yani yaşamak, geçin- mek ihtiyacı. Nihayet, bunlar, günlük gazete hikâyeleridir. Ede - biyat tarihine mal olabilecek osar- der değil... Zaton, ortada böyle bir | wehim, böyle bir zan dahi yok... Aksi halde, çok budala bir insan olmaklığım Hizun.. Genç kadın, beni dikkatle din - kiyordu. Sözümü bitirdiğim zaman dudaklarına çok yaraşan bir te - besslmle güldü: — Hayır, hayır.. Çok tevazu gös- terişorsunuz. Yine, iddia edebi - Birim ki, samimi değilsiniz... Cevap verdim; — Fakat hanımefendi sizi nasıl - nandirebileyim? Eminolunuz ki bütün teveccühlerinize Tağmen, hakikat bu merkezdedir. Genç kadın, sol kaşını, manalı bir şekilde kakdırdı. İri siyah göz- lerinin koyu derinliğinde bir dü- gönce vardı, Bakışları, bir an, ö- nündeki su kadehinin mavi ayağı | üzerinde takılı kaldı, Sonra, bana dönerek: — Mevrularınızı, nereden bulu- yarsunuz, bunu merak ediyorum, | dedi... Güldüm: — Bu, bir sırdır, hanımefendi.. dedim.. Metleğimizin bir sırrı.. Si- »e azami itimadım olmakla bera- ber, ifşasını Kizumsuz buluyorum.. Bir tuhaf olmuştu. Dudaklarını büktü. Yüzünün kadife kadar par- lak ve pürüzsüz teni gerikdi: — Ya, diyebildi. Bonra, ilâve etti e — Habbuki, size bir tektifim var- d, — Buyurun.. Memnuniyetle ka- buül ederim., — Fukat, garip olmaz mı?, İlça etmek islemediğiniz bir sırra işti- rak düygüsü benim için hazindir. — Af buyurunuz, hanımefendi, biraz evvelki bir cümlemin üzeri- mizde çok üzücü bir tesir yaptığını | ankyorum.. Sizden özür dilerim.. — Çok naziksiniz. — Fakat, size karşı bir borç... Tekrar ediyorum, teklifinizi mem- muniyetle dinliyecek ve kabul e- deceğim, — Hattâ, bu hareketinizi, benim için çok şerefli bir yardım olarak telükki edeceğim.. Genç kadının, yürünün hatları değişmişti. Görlerinin içi güldü: — Teşekkür ederim, dedi. Biraz durduktan sonra, hafif bir Şüp- | sesle ilâve etti: — Size bazı mevzular " vermek isterdim. Ben, canlanmıştım: — Aman, hanrmefendiciğim de- dim, beni, ihya buyurursunuz... Yemekten sonra, salonun — bir köşesinde, yanyana iki — koltukta oturmuş, konuşuyorduk. Muhata- Bun, uzum uzün anlatıyorda. - Bir an geldi — Bu son anlattığımı yazamaz misnız, dedi. Bir lâhza düşündüm: — Tabii, isimleri değiştirerek. — Hayır... Hayır... isimler de aynen kalmak şarti — İlanl olur?; Biraz garip değil mi?. Hiç tammadığım bir takım valandaşların hususi hayatlarımı neşretmek hakkım olmamak lâ - | zam değil mi, hanımefendi?, İçini çekti: Mmusunuz, o adama öyle hıncım vi ki... — Kim, bu bahsettiğiniz zat?, Son anlattığınız hiküye mevzuu - nun kahramanı mı?. — Evet!. Ona öyle hmemi var ki. İskandalımın bütün dünyaya ya - | yılmasını istiyorum. İstiyorum ki, Oonun kepazeliklerini, resaletlerini herkes duysun... Ciddi bir tavırla sordum — Fakat, hanimefendi, bu hın - Gnız, nereden geliyor?. — Çünkü, bana aylarca muztarip bir hayat yaşatan o adamdır — Ne münasebet?. O hikâye mev| ut ile bir alâkanız ver ma?. Tabil... Bir noktayı ifça etmemiştim: Anlattığım hâ- disede, kad ndeki insan be- 'nim. Fakat, size anlatırken, ismimi | değiştirmiştim. Bu kadının iemini yazmıyacağım — Evet. rolt Bugün SAKARYA Sinemasında 2 Büyük ve güzel 1— ARTİST AŞKI ğ Yeenne Printemps Pierre Fresnay FİLM birden BAŞÇAVUŞ — MADDEN Fransızca Wallace Berry E ğ Bıçak ve çatal | koymak için Teneke şimdi pahakdır. yine ne de olaa her evde teneke bulunuz. Teneke ince bir maden | | kapatınız. Bu süretle masada s0- | olmadığı için kolayca eğilir, bükü- lür, her şekle sokula terseniz, masanızı, komudini veya- hut etajerinizi tenekaden küçük küçük hayvan şe lemek İçin bu killeri imal edebilirsiniz. Meselâ 10X3 gantimetre eb'adın- da bir teneke alınız. Bu tenekenin #zerine resimde gördüğünüz şekli çiziniz. Ondan sonra bir makasla tenekeyi kesiniz. Bundan sonra ke- narlarımı törpüleyiniz. Bu iş bitin- ©e, tenekeyi resimde gördüğünüz gekilde bükünüz. Bu suretle süs ye- rine geçecek bir hayvancık elde etmiş olursunuz. Bu hayvancığın bir vazifesi de şu olabilir. Sofra - nızda üzerine bıçak veyahut çata- hnızı koyabilirsiniz. —00 Kırık ayna parçaları Olur ya, evimizde bir ayna kaza- ra kırılır. Şimdi bu aynayı ata - cek mıyız? Hayır! Bilâkis parça - larından başka şekillerde istifade edeceğiz. Evvelâ bu kırık parçalardan kü- Çük küçük aynalar yapmak hatıra | gelir. Halbuki bu parçalarla, me- selâ irilerinden birkaç tanesi se- | çilerek, kübik bir şekil de verile- rek tuvalet kabinesinin — duvarı Bu ayna kırıklarını muntazaman tirerek, nin altına koysanız, fe- na mü olur? Yalnız k çalarının arasını macı zamdir. , Eğer is- | len Üç hırsız ve bir jandarma Çocuklar için iyi bir kâğı cesidir. 32 kâğıtlık bir maça papazını çıkarıp herkese gös- teriniz, Maça papazı jandarma va- zilesini ifa edecektir | | | Dört fantiyi de çıkarıp göste - | riniz. Bunlardan üç tanesini seçi « niz. Bu üçü de hırsız vakifesini gö- recektir. Bu üç fantiyi (l | olmıyan dördüncü fantinin üzerine yacınız | hunuzda üç hırsız, sağınızda ve bi- | | #az uzakta da jandarma hazır bu- lunuyor, Üç hırsız aralarında konuşu - | yorlar. Bir evi için müza- | kerede bulu; bunları soymal Jandarma | e koşüyor, fakat hir- | Bizler da ortadan kayboluyorlar. | Bir tanesi destenin altına, bir ta- | nesi destenin or vekit bulamıyan sına, saklanmı; | ma da üzerine sıçrıyor O zaman çocuklardan birine des-| teyi kesmesmi söyleyiniz, Neresin- den keserse kessin, aa kaçan hır- &z, jandarmanın üzerine gelecek- tir. O sırada ortada bulunan fanti hiç | bir işe yaramaz vaziyete geçecek- | tir, Fakat — çocuk bu tebeddiilin | farkına vanmıyacaktır. Filmini ilk gören üyüklerimizin fikirleri: 1 — Memlekeüimizde yapr İ lan en güzel film. W 2 — Takdir ve tebrike de- ier bir eser. SALI AKŞAMI İPEK ve SARAY Sinemasında —H YAVUZ SULTAN SELİM |Halifeler Diyarında .N: 92 Yazan * ÜŞ — Desene, sen de Fakat, Yavuz Sultan Selimi çok sade giyinmişti. ] Padişah sakalsız, iri ve koç bir yıklı, seri çehreli, iri yapılı bir | adamdı. Bölükleri baştan başa de- Yeniçeri ve sipahi ağalartle Merasim epeyce sürmüş- ni oğlanları dizileri önüne geldi. Ben on birinci bö- 'a durüyordum, oldu; (ğum yerde dikilmiş bir mızrak gi- biydim. Yavuz birdenbire durdu. On bi- M SAMİ KARAYEL Kara bulutsun ? süzdü, Sonra gözleri bana takıldı. Ödüm kopmuştu. Ben o vakitler daha on sekiz yaşında diri ve gü- zel bir gençtim. Yavuz, beni baştan başa süzdü. Sonrı — İzmin met, Diye iri ve korkunç bir sesle sordu. Ben, olduğum yerde titre miştim, Derhal kendimi topla - dam. Sür'atle cevap verdim: — Karabulut!. — Yavuz bunun üzerine güldü ee sanerr ea — Devene, sen benim Karadvulu- | tun ismini taşıyorsun? Onun Karabülutü neydi? Bil - miyordum. Bu sebeple cevap ve- remedim. O, yanındaki ihtiyar vetirine Gönerek: — Lala!. Tam benim Karabu - lata benziyor, bu babayiğit. Dedi, Ve ilâve etti: — Nerelisin?. — Elbasanlı!. — Çok oldu mu devşirile! — Üç sene kadar padişahımi. — Keçeye kalıç musun?. — Evet padişahıml, — Düşman kellesine?, — Elbette padişahım! — Haydi bakalım, seni göre - yim... İyi bir yeniçeri almağa gay- yet etl. Eğer muharebelerde ya - | rarlık gösterirsen seni hassama a- lacağım. Dedi ve uzaklaştı. Padişahın bu #tifatı mühimdi, Değme kula mü- wesser olmiyan birşeydi. AŞ AD F Aa , sallıyabiliyor. | Herkes benim büyük bir adam olacağıma hükmetmişti. İlk çıka- | cak bir muharebede yararlık gös- l termek gerekti. | — Bir gün sabahleyin baş talim mallimi kışlanın meydanında ağ- TIbOzcUlar önünde tanbur muzrak- | hlar yürmi adun geride, harbedar- | dar verokçular iki sıra olarak or- | tada sancak ve merkezde paron- ] cular (1) sağda ve mızıkacıların | ilerisinde olduğu halde bir resmi geçit yaptırdı. Sonra gülerek bizim bölüğün yürbaşısına: — Mahmut ağa, işte size mu - harebe meydanında şan ve şeral verecek mükemmel bir bölük. Dedi ve sözlerine şunları ilâve ettiz (Devamı var) İ l (1) paron iki elle kullanılır bir neyi büyük kalac. HOMN AĞN z | bu tahtayı | de, bir çivinin ters tarafını kızdı- c e| Etonomik domino Şimdi Domino aşağı yukarı Müxs eşya arasına girdi. Halbuki eğer irterseniz, siz kendiniz bir domino İ İ takımı yapabilirsiniz. Yalnız bir marangozdan 1 metre, M santimet- re kalınlığında beyaz b tahta te- garik edinir. İnce bir vestere ile y nlrıdrr santimetre timetre eb'adında domin) parçaları elde etmiş olursunuz, On- sonra bu tahtaları bir zımpara di ile düzletiniz. Kurşun ka- nokta yerlerini işaret di - Dominonun orta çizgisi k için eski bir bıçağı ateşte kızdırı- | nız ve bir basışta evvelce kurşun kalemle işaret ettiğiniz yere bası- nız. Noktaları vücude getirmek için rınız ve bir kıskaçla yakalayarak, yine evvelce kurşun kalemle işaret ettiğiniz nokta yerlerine bastırı - nız. Ve nokta dışarı çıkmamak sü- retile çivinin başıni sağa sola dön- dürünüz. Bu suretle ucuz bir doe- mino takımı elde etmiş olursunuz. RAHMİ YAĞI Deniz Fedaileri OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABLUS GARB ve ADALAR MUHAREBESİ Ülemanın Türklere zafer temenni eden bazı yazılar bu devletlerin matbu- alımda gürülüyer, bilhassa İtal - yanların harekâta başlarken ta - afruzlarını yalnız Afrika toprak: larma inbisar edeceğinden bahisle teminat vermelerine karşılık Prı vezeye yaptıkları bücum takbilh diliyor, bunun bu çeşit hareket - lere öncülük etmesi — ihtimaline karşı kendi hükümetlerinin ted- bir alıp almadıkları soruluyordu. İtalyanların Çanakkale boğa - zına hücum etmeleri halinde İn giltere ve Fransanm buma lâkayt kalamıyacağı ve kalmaması icap | yine bu neşriyat arasınday- dı. Maamafih Hindistan, Masır, İ- ran gibi memleketlerden Trablu- | sa ufak telfek yardımlar yapıl - makta berdevamdı. Bilhassa Mısırda ulemanın işti- i bir toplantı yapılmış, Trablusta döğüşen Türk mücahit- * müsyenet için neler yapıl- etliği görüşülmüş, zen- ginlerin teberrü ettiği paralarla bu mınlakadaki gazilerin şiddetle ihtiyaç hissettikleri seyyar has- tane, doktor ve ilâç teminine baş- vurulmuştu. Daha teşrinievvel ayında hazır- lanan dört Kızılay heyeti bir yar hastane ile birlikte Mısırdan hareket elmiş, Trablusa gelmişti Merkezden cüz'i yardım gür - mekle beraber ,Afrikadaki Os - manlı topraklerında bulunan kıt'a- larla buraya gönüllü sıfalile ve muhtelif yollarta koşan Türk zabit ve neferleri hemen eldeki kuvvet- nin ESRARI Kral EDVARD'ın çocukları.. İşkence. Hapi: Cellüdın baltası.. Sahtanat hırsile gözü kararan Kral namzetleri. İngillere tarihinin en feci sahifesi.. BORİS KARLOF BASIL RATHBONE BARBARA O'NELL SALI Akşamı SÜM E P Sinemsaamda MELEK SİNEMASINDA RAMAZAN Bayramında BALALAYKA gösterilmişti. KURBAN Bayramında da Eleanor Pover ile Fred Astair Gübi ikâ büyük — Yıldızın yarattıkları BRODVAY MELODİE 1949 Nefis ve şahane filmi takdim edilecektir. Topraklardan denizlere.. Denizlerden göklere yayılan.. -Bugünün harbi san'at âlemine ilk hakiki eserini verdi. YÜZENKALELER (TÜRKÇE ) Pek yakında LÂLE Sinemasında BUGÜN MELE ANNIE DUCAUX ERİC V. STROHFİM - ANDRE LUGUET ; 'nin öefiş bir suzetle yarattıkları Sinemasında — saxznin ex BÜYÜK FRANSIZ FiLadi FIRTINA Muhteyem Aşk - İhtinee ve Miacera Şaheseri İlüve olarak: EN SON FOX DÜNYA HAVADİSLERİ iştirâk ettiği bir toplar lerle burada vücude getirdikleri teşkilüti düşmanın karşısına dik - mişler, Trablusta başgösteren Türk muvaffakiyeti diğer mıntakalarda da kendini göstermeğe başlamıştı. Havrandaki kolordunun kuman: danı Sami paşa, Beyrutta yapılan | bir ameliyatı müteakip velat et- mişti. Maamafih bü kolordudan ifraz olunan bir kısımı kuvvet Bim- gazi ve Tobruk cephesindeki ga- zileri takviye için gönderildi. Tobruk ve havalisi kumandan - mer cemiyeti reisi İzzetülmünir beyin de sıhhat teşkilâtı meydanı getirmesile düşmanla boy ölçü - | şecek bir vaziyete geçmiş; bulâsı birkaç hafta içinde bu havalide varlığını hissettiren Türk kuvvet- lerinden mürekkep kat'alar düşe man karşısında bir cephe kurarak bütün şiddetile harbe koyulmuştu. Her safhası Türk — şecaatinin, Türk kahramanlığının bir menkı- besi ve İtelyan dessaslığı ile he - zimetinin tezahratından — İbaret bulunan Trablus, Bingazi, Derne ve havalisindeki harekâtı ciltler tutan bir yazı serisi ile bile der- leyip toplamak İmkânın hudutla - rma dayanan bir keyfiyet oldu « ğundan asıl mevzuumuz olan de- niz harekâtma avdet için kara ha- rekâtına dair verdiğimiz mal mmatı şimdilik burada bırakıp Yaya varan Osmanlı donanması « nın harekâtı ve sinsi hücumlarla verdiği teminatın hilâlna harbi suriye, Trakya ve Çanakkale bo- gazı kıyılarına kadar teşmil eder İtalyan filosunun vekayline av- | dot edeceğiz. Her sennada delu olan s ARK Sinsmasında (Eski Ekler) Madam Bovari Vümizde Pola Negri Her gün duha fazla poeslişkâr toplamaktadır. YALNIZ 3 GÜN KALDI Binema dünyasının en yüksek san'atkarları CHARLES BOYER - Claudette Colbert'in 'en son çevirdikleri Düşes Petrovna (TOVARİÇ) Baçün LÂLE Sinemasında Ayaca: Türkçe Paramumt Jurnal 2 blyük şaheser bugln SÜMER Sinomasında 1-DEANNA DURBİN' en büyük muvaffakıyeti İLK AŞKI 12.30 - 8.80 - 6.B0 « ve 9 da Saanalar : 2- PİERRE BLANCHARD ve RENE Şt. CYR BİR KIŞ GECESİ filminde: Sesnalar : 11 (tenzilâth) 2-5 ve 8 de