VRUPA:HARBİNİN N a ." Yyarki Afrika.. Avrupa harbinin bu safhasında ba Habeşiatanda neler oluyar? ki Afrika imıwunn kadderatı. elbeile — bir suüretle irecek. Daha Avrupa harbi çık- dan evvel İtalyanların — şarki du. Buna neden lüzum görü - ordu?, Habeçistanın bilhassa vali garbi kısnunda Begameder, şota gibi eyaletlerde İtalyan - » karşi yerlilerin mukavemet * geri kalmadıkları haber aha | 1 gibi Eritredeki yerli asker - | den bir kasmının kaçarak şimal | allarındaki mukavomete iştirak iklere, silâb kaçırdıkları bildiri- ' ordu. İlalyanlarla yapılan çete harebelerinde İtalyanlardan e- | ler de alımıyordu. Bu çarpışma- | şiddetli oluyer; iki taralın da | viatı ağırlaşıyordu. Bununla be- ver maddeten üstün kuvvette n İtalyanlara karşı yerlilerin kavemeti devam etmekten ge- | talmamıştır. Şimali şarki taraf- | indaki mukavemet hareketinin | ynda Gabre Hevot isminde bir | ; vardır ki İtalya - Habeşistan binde şöhret kazanmış olan amandan - Dezmaçlardan biri- — Hemen her gün Adisababadan 49 tayyarenin kaldırılarak et- 1 dolaştığı ve mukavemet gö- en yerlerin üzerinde bombalar kavamet cereyanı alıp yürü - Eski Romalıların dedi - ğine göre insan ağır ağır acele etmeli imiş. Yeni malılar bu nasihati tut- madıkları için müstemle- ke politikasında nihayet harbe girerek çıkılmaz bir sokağa saptılar. | du. Fakat tam bu sıralarda Av- Yupa harbi çıkmış, İlalya bir müd- det harbe girmemekle berabor mi- hayet İngiltere aleyhine kavgaya karışmıştır. Son aylarda Afrika | harekâtinin aldığı inkişal ise Kö- rülüyor. f İtalyanlar Habeşistanı istilâ et- mekle Afrikada pek faal bir müs- temleke siyaseti takip elmeğe ha- zarlamyorlardı. — Şarki Afrikanm labil servetini işletmek ve zengin olmak istiyon İtalyanlar için wzuu bir sulh ve sükün devrinin devam etmesi İâzam geliyardu Halbuki böyle olmadı. Eski Ramalıların bir sözü var - miy *Ağır ağır acele ediniz, der- lermiş. Şüphesiz ki müstemleke iş- deri de her ne kadar bir um evvel başarılmak istenirse İstensin ça- bucak olacak gibi değildi. Şimdiki İalyanlar eski Remalıların yu - | karıki masihatini unutmuşlar de mek, Kapalıçarşı Fanafının aske- rimize hediyesi Kapalı çarşı esnalı orduya kiş hediyesi olarak aralarında topla- dıkları 3800 parça yün eldiven, Katak ve faniliyı dün kızılay besine teslim etmişlerdir. Bundan başka çarşi esnalı yeni teberrüata devam etmektedir | Milli Piyangonun V az, zayıf gelir. Mutfak işleri | | lar? Bu hevagazi şirketlerini | a v ee Üçüncü Çekilişi ıupıııçokm;iıdiı.sıdî t wrin $4 de ihracatı bütün Kla- şianın sada dekuzünü toşkil idi. yndam da | milyon İngiliz li- varidat temin ediliyorda, Fal 1 Ktalyanların Habesistanı iş- üzerime, yani 1935 denberi ise A balkı silâhh ve silâhsız me- smeti Üzerime istihsalât dur - /a gâbi ihracat da azaldıkça e- uştır. Birçok arazisin yerli- tarafvadan - çalışılmadığı için çe birakıldığı anlaşılmıştır. ıbeşislanda ihracalın durma - ımukabil ithalât artmuş, pala- da alabildiğine ilerlemiştir. İ- anlar satılacak maddelere bi- Hat tayin ederek bundan laz- verilemiyeceklerini ilân et- erse de alışveriş keyfiyeti her V iktısadi müvazene haricin- r. Tacirler o fatlarla malla - satmayı zararlı buluyorlar. » için mağazalarını kapatı - ar, yahtıt da fazla fintla vere- cezaya çarpılıyorlarmış. yan için istihsalâtı arttırahil- ihracatı çoğaltmak için daha 'ı,-.ıııılı)ıııb—lıı.lulb EDEBİ ROMAN: 17 yti daha bozulmuştur. Avrupa binin arifesinde — nesredilmiş | de kendisi gibi derhal zen- | | amlar bu itibarla az manalı de- | gin edebilir. X. Cibeti gibi Habeşistanın is- | | wi olan mühim bir yerden ih- | — dilli piyangonat cü çeki - vtun me kadar düştüğü gizlene- | lişi 7 iktucikânundadır. Bu çekiliş | miştir. İngilizlerin hesabına — | dördüncü tertibin sonuncusu olmak » kabve, deri ve saire gibi mad- | itibarile hem büyük ikramiyelerin hem de orta büyüklükteki ökrami- | yelerin mikdarı artrımışlar. Bu | defa büyük ikramyie 50.000 liradır.| Bundan sonra üç tane 10.000 lira vardır. (8) mumara beşer bin lira kazanacaklır. (2.000) lirahık ikra- aniyelerin miktarı (15) e çıkarıl - mıştır. Bu çekilişte 1.000 liralık ik- ramiyelerin mikderı çok arttırıl - mıştır. İlk çekilişte — 1.000 liralık ikramiyelerin adedi 60, ikincide | 90 olduğu hakde bu sefer 120 nu- | mara biner lira kazanacaktır. 500 liralık ikramiyelerin miktarı da (180) © çıkârılmıştır. Ayrıca 900 tane 100 liralık, 600 tane 50 tiralık ikramiyeler vardır. $ Ayrıca 47 numarada yüz yirmi- ger lira teselli mükâfatı kazana - caktır. Bu çekilişte 67274 bilet sahibine| 725640 lira ikramiye verilecektir. Yılbaşı piyangosunda kazanama- dınırsa bu çekiliş tallinize yardım | edebilir. Unutmayın ki talih tesa- | düften ibarettir. Tesadüf ise bir an meselesidir. Bu çekilişte belki de | © mas'ut âm yakalıyabilirsiniz. — | Şen de Seveceksin ! Yazan : ETEM İZZET BENİCE ”———-—_'-——_' ivi bakar mı der- Karısına iyi n Bakar, Beliki Nüt da İAAE | Nihattan sezarıdı- İyi ise we diye vermiye L iye artık benim imaz. Altı yıldır yanımıda. KAf | Kibiyiz. Hem çok temiz, diler ve © geceyi üyle geçizdiler. Ertesi gündü. Firdev» Nihada açt Niheti — Eğer benim taaıdığım Salih jse iyidir Çalışkan, kendi Halim - de, uslu bir adanı. Dedi. — Bir dela soruşturay'mn.. Diye bıraktı!. Ybla, kürakteri kuvvetli tase- | vi altı, yirmi yedi yaşında H' 'n. Ben daha hiçbir kütülüğü- förmedim. Alan adam mes'at vima, Olar, konuşurur kardeşim. . yeniden başka lâflara dak- , söylediler, çaldılar, eğlen - iş PİŞİYOR! l m::n»un""'“’_—; __w_,r,w Diyordu. Firdevsi [,iı—) — Haydi haydi #a YN e dam. Hem de yüzbağ eder _,..—molııl'h: sin. Daha iyi koca nerede', | | | Diye Lütfiyonis Halkla alay eden şirketler —- İstanbul Havagazi şirket - lerinden şikâyet etmeyen yok- tur. Evinde, mücssesesinde ha-| vagazi kullarıp ta rahatıız | olmiyan kimse var mıdır?. Çok sabah, Linotip makine - | lerimizi çalıştıran havagazi bile kesiliyor, yahut,az geli- | yor, gazetenin hazırlanması geç kalıyor. | Havagazi şirketlerinin bir | rezalet, bir hepazelik halini alan manzarasını bilhassa Ka- dıköy ve Üsküdar semtinde görün! Sokaklardaki hava gazi lâmbaları, birer ölü gö- zü gibi. Evlerde, haftada bir kaç gün gündüz ortası gaz ke- | silir. Çok delalar da gayet | öylece halır. Bu havagazi şirkelleri İs- tanbul halkı ile alay mı ediyor- kim işletir, sahibi kimdir, ga- yeleri nedir?. Bunların bir an evvel bına bakmalı. BÜRHAN CEVAT | hesa- | Esneme, ciğerlere âdi tenellüe- den ziyade miktarda giren hava ile, gayri ihtiyari olarak va-, dola n kuvvetli ve uzun bir tenef- betaet ge- ularak ct-j velânına devam eder, l Bunun içindir ki, uyumak ihti - yacı,iÇ sıkınlısı, uzun bir nüutuk dinlemek, yahut bir kitabı uzun uzun okumak esnemey' davet ede- bilir. Açlığı da esnemek sebeple - | rinden addodebiliriz. Ksneme bazan mâarazi sebepten ileri gelir ki, tedavisi — Tâzımdır. | Bazı kimselerde — yemekten biraz socra esneme başlar ve bir iki saat devam eder. Bu gibiler midelerin- de bir ağırlık hissederler. Bellidir ki bunlardaki esneme hazımsızlığın bir işaretidir. Bazı kimselerde de esneme bir- Genbire başlar ve arkası gelmez. Bu şekilde esniyenlerin haline gülme- mek,, iktızasına göre, hizmette bu- tanmak İâzımdır. Esneme alt çene aşağıya doğru gekilerek, üst çeneden gergi gibi uzaklaşır. Onun için esneme esna- sindâ iki çeneyi büsbütün açmağa değil, mümkün mertebe yaklaşlır- mağa çalımşak iyidir. Çünkü şid- detli esnemelerde, bazan alt çene mafsal kemiğinin yerinden çık » tığı görülmüştür. muşüyordu: — Uzun uzun ev oşyası düzmek istemex, Adamıcağız iki yüz lira a- iarlık veriyor. Ne lâzımsa üst ya- nına biz de katarız. Olur biter, — Nasıl isterseniz öyle olsun. — Senin de bir istediğin varsa söyle. j Lütfiye boynunn büktü, içli içli: — Hiç birşey isteğim yok.. Dedi. Bunu derken sesinde bir titneme, bütüm gövdesine yayılan bir ürperme vardı. Yüreğinde bas tırmıya çalıştığı İlk — çocukluk, gençlik yaraları ,yeniden kamı - yer gözlerinde eskinin hatıraları diriliyor, kundağa girdiği günden Kulaksız karakoluna düştüğü se- miyoyo kadar geçen çileli ömtrü mae- zarımda ayaklanan bir kortlak gihi beyninde canlanıyordu. — Kendi aratmasın? banımına söyledi. | P taratıa, bir kısn — Raife... Mebrure... Muallâ... | Vasliye... İki kadınla iki genç kız hâ- | iç tarafında sıralandılar. - MAHKEMELERDE : “Aman efendim, o cin cins tavuklarım...,, “Parayla dayak olur mu?,, “Elbet- 'te..Dayağı yedim parasını isterim,, Mahallenin ne kadar kadın: var- sa 3kiye bölünm raftarı Olarak adliyeye gelmiş - ; lerdi. Koridorda, siz deyin ben diy bir Köşüde, bir partı öbür köşede, davacı ve maznunların etrafını çe virip halkalamışlar, hep bu kav gadan, bu davadan konuşı lar. İşin içinde bir tavuk meselesi var amma, ne olduğunu bir türkü anbyamadım. Çünkü, biraz daha #okulup anlıyayım diye kulak mi- safirliği etsem, beni de, bu grüp - lardaki genç kızlara göz süzerek | yaklaşan zendostlardan sanacak - | lar. Bu işin düğümünü, kapısında beklediğimiz rnahkeme çözecek.. Benim merakımı da, sizinle bera - | iber, bu mahkeme giderecek. Ne yapalım? Çare yok... Bekliyoruz. Mübaşir sesleniyar. yor « kimin karşısında, bir mahalle do- kasu kadın da sâmi olarak kapının Vasfiye, yaşlıca, gürbüz bir ka- dındır; davacıdır ,Diğerleri maz - mundurlar. Mebrure de yaşlıca bir kadmdır; Raifenin annesidir. Mu- allâ da, Mebrurenin evine gece ya- tısına misafirliğe gelen; on yedi, on sekiz yaşlarında, Ratfenin ak- ranı bir genç kızdır, Vasfiyeyle Mebrure, kapsbitişik komşüdurlar. Arka tarafta her iki evin bahçesi, bühçeler arasında diz boyunda bir dutar, artık duvar | da değil de bir aet vardır. Davarı Vasfiye anlatıyor: — Bizlim bahçe de ,Mobrurenin | bahçesi de arzullahı vâsıa... İki - | sinde de, ne ekim vardır, ne dikim.. Bildiğimiz arsa... Bizim efendi kaptandır. ditmediği yer, gezme - diği diyar yoktur. Her seferde, her gittiği yerden birşey getirir. Ara- datırada da, üç beş tavuk yekalar, ayaklarından bağlar, getirip eve atar, O kadar tavuk, tabii, bir ka- lemde kesilip yenmez. Birazını ke- gersek, birazı kalır. Başladık, ta- vuk yetiştirip üretmeğe... Aman etendim, aman. O, ne Cins cins ta- vuklar. Olmadık şey yok... Fizan- lar, Plimutlar, Koşinşinler, Nem- seler, Hint horozları, Beç tavuk - ları, o ne Hacıkadınlar, tepeli, pa- galı, neler efendim, neler... 'Ta - yuklar üredikçe Ürüyor, ikide bir- de, tavuk kesip yiyor, sabahları, taze taze, folluktar çıkma yumur- talar yutuyorduk. Son günlerde, tavuklarım ölme- &e başladı. Bazıları da kaybolu - .yordu. Mobrure, beni, ötedenberi kıskanırdı. Bunları zehiriiyenin © olduğunu, yediğim ekmek gibi biliyordum. Biliyordum amma, gö- — Hamtmefendiğicim korkuyo - rum. Yanmıdaki rahatım kaça - cak.. diye kerkuyorum. Benim ne çilelerle hüyüdüğümü, yanımıza nasıl geldiğimi biliyorsunuz. Ha - yatımın en rahat, en iyi günleri burada geçti. Bahtımdaki çilenin bu rahatlığı, bu şealiği kıskan - masından — korküyorum. — Durup dürürken yılamın başıma basmyın- yım, Firdevs güldü: — Aldırma sea böyle şeylere, Ve.. temim etti: — Onların bepsi geçti .Bundam senra kendi evinde daha rahat e- deceksin. — İmşaallah.. Ve.. Firdevs son sözünü söyledi: — Yarım akşam Salihi yemeğe NİŞAN SOFRASI Ak sakallı komiserden sonra Ni- | — Diye bu endişeyi örtiüi geçti. —| — Wihat ümütsizdir Hat ikinci bür baba, Firdows de - | fikri olmaz. Hepsi gittiler. Serp- zümle görmeyince de, bir türlü *Odur» diyemiyordum. Amma, kim| yupacak. Öte tarafımızdaki Şahen- de hanım, namazında, niyazında, kendi halinde bir hatuncağındır. Yedi mahalle aşırı düşmanlarım gelip de zehirliyecek değil Kibdette, tehirliyen buydu... Artık, bahçe üstündeki odanın penceresinde nöbet beklemeğe bağı ladım. Bir gün, baktım, Mebrure, bahçe kapısından çıktı. Duvarın dibine geldi, Fizafına - bakındı. Kimse olmadığına kail oldu (kani olacak) — Geh geh geh geh... diye, ta- vukları çağırmağa başladı. Elinde bir avuç muar vardı. Onları serpti 'Tavuklar, hürya ettiler © tarafa... Ne de olsa, hayvan... Aklı olsa, tiği mısırları yediler. Artık dayanamadım. Odadan fırladım. Bahçeye- çektım, — Seni utanmaz yelloz seni! de- dim, Artık, kırdığın ceviz bini aş> t Ağzı yok, dili yok... Ne isler » &in şu zavallı hayvanlardan!, Sen misin söyliyen? Aman e - tendiciğim... İçeriden kızı çıksın.. Açsın &ğzını, yumsun gözünü, Ne- | der söylemesin! Ömrümde işittiğim | Ikflar değil, — İşte şu- Şurada dü- ran Raife olacak kız. Ben, şaçkan- lğımdan, ağzım açik kalmışım. Derken, içeriden öbür kız da çık- | gın... Atlasınlar duvarı, hep bera- ber, beni duvardan Öteye, kendi bahçelerine aksınlar. Bir döğsün - | ler, bir döğsünler, Allah vermesin. Yaram yara, berem bere.. Her ta- rafım mosmor, çürükler içinde Hâkim sordu — Ey -. Şimdi, bunların ceza - landırılmasını mi istiyorsun?. — Bade cezamı ya? Beni döğ- dükleri, söğdükleri için para da isterim. Ya tavucuklarım? Tavu- cuklarım ne olacak? Koca İstan - bulda, hiçbirinin eşi, emsali bu - dunmazdı. Haaa!!. Onu söylemeyi umuttum. C akşam da, bir Nemse, iki Hacıkadın öldü. — Söğdükleri, döğdükleri için para İsterim! diyonsn. Parayla dayak olur mu?, — Olur, ya... Bal gibi olur. Her- kes dayak yiyor hakaret işitiyor da, şakır şakır, tekir tekar paralar alı- yor. Ben niye almryacakmışım?. Hâkim, maznunlardan — Mebru- reye döndü: — Sen anlat bakalım... Davac nn söylediklerini duydun. Sen ne | diyecek*'n?. | — Ne diyoceğim” Söyledikleri » | nin hepsi yalan, hepsi iftira... Ben | minelyyoi, ilelâhir anlatayım. Ol- | maz olsaydak; geçen sene geklik, | bununla komşu olduk. Her gün bar, her gün gür... Bahçeye biraz öte- beri ektik. Damatas, maydancı, sâ- lata, dereotu gibi.. . Bwvelden bes- (Devanu 6 wncı sayfada) a anneydi, Sofrada, yüzbaşi Sa- lih; dünürlük yapan kaymakam Feridunun karısı, Feridun; bin> başı Şevki, karısı; yüzbaşı Nejat, karısı; erkânıharp binbaşı Melih ve Lütfiye vardılar.. Bir de Gü - neş! Bu Lütfiyenin nişan safrası idi. Hepsi neş'eliydi. Hopsi yiyor, içiyor, eğleniyor, Salihe takılıyor lardı: — Millet harsl harıl cephede kan döküyor, beyimiz burada evlani- Binbaşı Şevkir İş ve işçi arıyaslarla horhangi bir milş- külü olün okuyucularımızın mektup- ve avukatı da sorulanlara gevap verece. Klerdir. Ciddi isdiyaç teklifleri de bu ü | tunda parastı neğrolunacaktır. İzdivaç teklifleri — Otuz üç yaşıtda temiz, olddi bir aile çocuğuyum. Ticaret yapı- yorum, Kazancım orta halli bir 2- ileye tamamile kifayet — edebilir. | Dünyada yalnız bir kardeşim var. Şimdi beraber oturuyorum. Fa - kat hayat arkadaşıma ayrı ev tu- tar veya iç güveysi de girebilirim. Kondisinden — istediklerim beni mos'ut etmek ve hiç bir suretle ab datmamaktır. Birax nakid — veya iradı bulunurss bu da sandetimizi takviye eder. Taliplerin Son tel - graf Helk sütunu (M. 5. B.) ye müracaatlarını rica ederim . * — Yirmi beş yaşında muktasit bir ev kızıyım. Esmer, orta böy- Tuyum. İlk mektep mezunuyum. İyi bir aileye meusubum. San'at - kâr bir gençle evlenip yuva kur- mak istiyorum. Talibimin yaşının 35 1 geçmemiş olması şayamı arzu- dur. Lütfen (Son Telgraf Halk sü- tunu) Natme Dalgıç) adresine mü- racaat vica ederim. d Gekkaplar Bayan Muzafler — Büyük pos- taneden - verilmiş bir mektubunuz vardır. Bay C. H. — İstanbul ve Üskü- dardan dün iki mektubunuz gel - | miştir. Bay Samim — Evvelki gün ilâm Otobüsler doğuracak mı? Adamın bici Tahtakalsda yalan sü —- | Şehirde bit otobü: derdi lecek deriz, arkası gelmen Yunanistandan getirilecek di ye yazarız, bittabi gelmez. y Hele, tramvayların gittikçt azaldığı şu zamanda otobüse daha fazla ihtiyaç var. Fakal, dünya ahvali dolayısile, hiçbir yerden otobü: tirtilemi: Asıl hakikat l:udş: ST Dün, bir gazetede, şöyle bit havadis serlevhası gözüme ilip ti: Şehirde işliyen otobüs mila artırılacak. Bunu gören kariler de, sabi ettiğimiz mektuplarınızı aldınma - nizi rica ederiz. » Bayan P. Ö, P. — Dün ilün et tiğimiz mektubunuzdan başka ye-| niden Topkapı, Beşiktaş, Galata, Büyükdereden mekterplarinız gel- miştir. Acele aldırmanızı rica e- deriz. Bayan Perihan — Büyük posta- neden — verilmiş bir mektubunuz vardır. Bayan T. H. — Mektubunuzu ab- dırmanızı tekrar rica ederiz. Not — Mektup sahiplerinin her gün saat 15 den sonra mektupla - rını Halk sütunu muharririmiz - den — aldırmalarını ve teahhure meydan birakmamalarını eham - miyetle rica ederiz. AÇIK KONUŞMA Bay Nuri — Topkapı Taşmektep sokak © numarada: Yazılarınızdan bir nümune göndermenizi rica e- | derir. Bay Eşret Gürer — Resminiz ve mektubunuz sahibine verilmiştir. Size cevap verecektir. Fransızca ders almak istiyor Fransız bir madam veyahut mat- mazelinden İransızca ders almak isliyorum. Taliplerin Son Telgraf gazetesi Halk sütununda H, İ. rumuzuna müracaat etmeleri. —— e — eee — e ee — — — aa aa — Cemal paşa yine gitti. Dedi. Nihat sordu: — Ne vakit?. — Bu akşam. — İstanbula mı, cepheye mi?, — Cepheye gitti. — Ne varmış yine?, — Ne olduğunu bilmem amma iş- ler kötü gidiyor. — Her tarafla öyle — Ruslar Suşehrine kadar im- diler. Burusı böyle, Irak cephesi daha berbat. — Sanki ötekiler daha mu iyif. — Onlar da berbat ya?, Almam- lar erimiye başladılar. Avusturya orduları çaklan eridi. Bulgarlar. dan hayır yök. Molih söze karıştı t — Karşıdakiler sanki daha me iyiz, — Berhalda birden iyiler. — Sonuna bak sen, GDemamı vaz) | veden inanmıyorsun?. R. SABİT ; Kıııılını itiraza yarın ; komisyooca tetkik edil>cek | * Şehrimiz kasapları ile canli hağı van satıcıları — arasındaki ihtilâf hakkında belediye iktasat müdür lüğü dün bir rapor hazırlamıştır. Rapor yarın Flat Mürakabe Komis yonunda görüşülecektir. Kasaplar, kendilerinin ax kazat ı dıklarını, — toptancıların ise fazla kür temin ettiklerini söyliyerek a ralarında müsavi kâr nisbeti temi Âni istemektedirler. Keyfiyet yar Fın komisyoncu letkik ohunacaklır. SİRİNİZİN DENDİ HEPİMİZİN DERDI illi piyangonun