DAHA VAR HAlef* 5 ARSISIN Bi BT ÜĞi aammmamam | MEYDAN “SAATI — Üai Allah selâmet versin, şu Eminönü meydanındaki saat ne de çabuk rahatsızlanıyor?. kış geliyor, soğuk alur, bu sanat bozulur; yaz gelir, scakta, bu saat bozulur. Galiba, E - minönü meydanındaki bu sa- at, o kadar fazla meydanda ki her kesin gözü kalryor. YENİ ET “FİATLARI Karar vermişler, bundan sonra, et fiatları her gün rad- yo ile, gazetelerle ilân edile- cek, bu suretle, halk et alırken| aldanmıyacakmış ! Biz, ekseriya, radyomuzu şarkı dinlemek üzere ve akşam yemeği esnasında — açarız. Eğer, et fiatları da tam bu sı- «Kasap havası» zanmeder, ah dırış etmeyiz! NE DEMELİ ACAM p — Akşam refikimizin, herke- sin yanlışını bulan bir sütu- nu var. Geçen gün şöyle bir fıkra vardı: Bonjur elendim, dememeli, merhaba efendim demeli. İyi boş anıma, efendi ke- limesi de kanunen yıııhı. En doğrusu «merhaba bay» demeli, çelebil ZAMÜR GÖZLÜĞÜ Bizim hoca Sami Karayel, geçen gün gözlüğünü kaybet- miş. Masa başına geçti, tef - | Fikasını yazacak, fakat, ne kâ-| iıdı görüyor, ne kalemi?. — Yahu, ne hale gelmişiz.. göremiyorum, dedi.. Osman Cemal de uzağı gör- mez, Sami'nin aksine olarak, © da, yazı yazarken gözlüğü- | nü çıkarır. Bir arkadaş, ikisine hitap ederek, şöyle dedi : — Üyle ise, biriniz yazın, biriniz de etrafı gözetleyin! BİR MERASIM Ali Şir nevâni ismindeki meoşhur türk şairinin, 500 ün- €ü yıl dönümü münasebetile, yakında bir merasim yapıla - cakmış! Üniversitede, gün geçmiyor ki, bir merasim ol- masın.. Meğer, bizim, ne de gok büyük şairimiz varmış?. Peki amma, bunlar, yeni mi nir varmış Dün yalnız iki buz- bhanede elli dört bin kilo beyaz peynir bekletildiği görüldü! Beyaz peynirleri - buzhanelerde Rehipleri peynirleri piyasaya çı - karmazlarsa desret — müdürlüğü ve belediye ikteat müdürlüğü çı - karıp perakendecilere satacaktır. Dün iki bushaneden alınan ce- vapta yalnız iki buzhanede «3881> tenoke, yani 54000 kilo beyaz pay- nir bulunduğu tesbit edilmiştir. Diğer ikisindekiler de tesbit o- dunmaktadır. n Diğer taraftan şehrimizin bir yıl-| hk peynir fhtiyacı 600,000 kilo - ı dur, Ayın 25 imdw yapılan tesbitte şehrimizde 10,000 teneke, yani 150 bin kilo beyaz peynir olduğu tes Bit edilmiştir. Bu suretle şehrimizde 3,5 aylık ihtiyaca kâfi beyaz peynir #toku vardır. Bu kâfi ztok daha bitmedeni yeni mevsim gelecek ve bol mik- darda beyaz peynir imal edilecek- tir, KUCUK H ERLER VİLAYET ve BELEDİYE: * Asker silelerine yardım 1çın maballelerde yapılan tahakkuk - larda barı yanlışlıklara sebebiyet Vverildiği anlaşılmıştır. Bunun önü-| 'ne geçecek tedbirleri almak üzere yarın vilâyetle bir toplantı yapı - lacaktır. * Üçüncü sıntf bokantalar be - kediyeye müracaat ederek, evvelee| yapılan tarifenin arttırılmasını is- temişlerdir. Belediye bu tâlebi tet kik etmektedir. * Bazı hamiyetli — vatandaşlar oayramda belediyeye kurban gön- dereceklerini büdirmişlerdir. Be- Mediye bu kurbanların etlerini te - mizlik amelesine dağitacaktır. MÜTEFERRİK: v Ankarada toplanmış olan pa- muk kongresi dün mesaisine niha- yet vermiştir. Kongre azası şereli- ne Ziraat Vekili Muhlis Erkmmen ta- Tafından şehir lokantasında bir öğ-) le ziyafet| verilmiştir. *& Fiat mürakabe komisyonu e- | yakkabı fiatlarını da tetkik etmek-| tedir. * İktisat Vekili Hüsnü Çakır dün Balıkesire gitmiştir. «& Kurban bayramı münasebe - tile bütün okullar önümüzdeki salı| AHMET RAUF Cahit karşısında benzi sararmış gülmeğe çalışan, bayılmamak için | n? kendini zor tutan Jaleye bakıp: — Tabii dedi. Doktor Kâfi devam etti: — Ben de bir nevi operatörüm: Ruh ve dimağ operatörüyüm. Si - zin bazı zamanlar benliğinizi gas- beden benliği ruhunuzdan, dima- ginızdan söküp alacağım. Ruhunu- | an bırsızını, dimağınızın yankesi- Gisini; öteki Cahidi, Cahit Selimi, ypandisit çıkarır gibi çıkaracağım. Cahit Yaman mırıldandı: — Ötekil Sonra ümide kapılıp sordu: günü öğleden sonra tetil yapa - caklardır. — Bunun için ne yapmak lâ - — Ameliyat yapmak lâzım, ken> dimizi bana teslim edecek misiniz? — Klbette doktor.. — Vücudünüzü, ruhunuzu, di- mağınızı bana terkodecek misiniz? — Elbette doktor. İstediğinizi ya- itaiya yardıma smuhtaç mıdır ? İtalyan hava kuvvetleri erka maya geldiğini söylüyor. Bu, İtal- yanların Almanyadan yardım gör düklerinin, veya, yardım gürme - e başladıklarmın ilk itiralıdır. Asıl mescle, bu yardunın nasıl tetendiğidir. Acaba, İtalyanlar, kendileri mi istediler, yoksa Al- manlar teklif ettiler; berikiler de: — İstememi amıma, yan cebime mi karşladılar?. İtalyan Generali tarafından neş- vedilen tebliğ çok manidardır. Ab man hava müfrezelerinin, tıpla İ- talyan hava müfrezeleri gibi te - lâkki odilmesi lüzım geldiğini ha- tırlatıyor. Acaba, bu kayıt olma - saydı, İlalyan efkârı _ııılyoı we ordu monsupları, böyle bir te- âkkiye yanaşmıyacaklar mıydı? | İtalyaya yapılan bu hava yardı- | mui etrafında, dünya mahfillerin den ve matbuatından gelen / ilk müttalca ve akisler çeşitlidir. Lond- raya göre, Almanya, bu yardımı, Müusolininin iktidar mevkiinde kal- masını temin için yapmıştır. Alman müfrezeleri Akdenirde- ki üsleri bombardıman etmek ü- | zere kullanılacakmış. — Bu üsler, acaba, hangileridir?. Vime bir mü- fÇalcaya göre, benüz, Atinada AL- | ü ikamette olduğun- 'a mü : ezelerinin Yunan harbinde kullanılması ba- his mevxuu değildir. j Daha harp patlamadan — evvel, dünya silâhlanma yarışı esnasında neşredilen istatislikler ve yapılan propagandalar, İtalyanın en mu- azenm hava ordusuna sahip bu - Yunduğunu ifade ediyordu. Almam- | yanın büyük tayyare zayintıma misbetle, İtalyanm zayisti henüz çek #rdır. O halde, İtalyanlar, ne- den dolayı böyle bir yardıma arzı ihtiyaç ettiler?. Meselenin düğüm moktası burasıdır. REŞAT FEYZİ i'eemiyetleri Günün meseles Zahire nakliyatı ucuzlatıldı Trakyada îı-nir yollarındaki tenzilâttan sonra deniz yolla- rında da nakliye ucuzlatılacak £ kânunusaniden ittbaren Devlet| kuruşa naklolunurken şimdi öT1 Demiryolları idaresi Trakya, Av- | kuruşa naklolunmaktadır. Tapa hattında Anadolu Demiryo | — Diğer taraftan Devlet Denizyol- ları nakliyat tarifesini tatbika baş-| Jarı vapurlarında ve Anadolu ci- heti — Demiryollarında da zahire makliyatının bir miktar ucuzlatı- ması için imkânlar aranıp tetkikler yapılmaktadır. Bu suretle — gıda maeddeleri fatları üzerinde de na- kil ücretlerinde yapılan — tenzilât nisbetinde de bir ucuzluk elde e- llhılıolıcı“ı: Bıııumlı eskiden maden kö- | mirulkıhmdudılooulhımı. 60 santime taşınırken şimdi kilo- metre başına bir kuruşa naklolurr maktadır. Keralik eskiden arpa, çavdar, | yulaf, burçak ve saire gibi zahire- ler ton başına kilometrede 6035 ahir ve yoksul Gıda m ddeleri ünive: sitelilere; üzerinde ihtikâr yapılacak y'ardımî yapan bakkallar | Bu işle Fakülte talebe Üsküdar ve Kadıköyün- uğraşacak de aün li kişi - tutuldu Fokir ve yöksül Üniversite ta- | lebelerine kitap ve sair zaruri mas- rafları için yapılacak yardımların teşekkül etmekte olan fakülteler talebe cemiyetleri tarafından temin olması kararlaştırılmıştır. Fakülte talebe cemiyetleri bil - kuvve faaliyete geçince balo, mü- Samere ve tenezzühleri kendi - leri yapacaklar ve bunların hası - latile fakir, yoksul, hasta talebe ar kadaşlarının bu ihtiyaçlarımı temin eyliyeceklerdir. Diğer taraftan Üniversite dekan- Jar meclisinin evvelki günkü top- lantısında fakültelerden biklirilen| yardıma muhtaç talebelerin isim- leri tetkik — olunmuş ve bunlara Belediyo memurları tarafından dün Üsküdar ve Kadıköyünde ya- pilan — köntrollerde 11 muhtekir bakkal tutularak Üsküdar müddei-| uraumlliğine verilmişlerdir. Bun- ( lar şunlardır: Üsküdarda — Hükimiyetimilliye çeddesinde ' 18 numarada İsmail | 'Tulkay, 20 numarada İlya, 4 nu- amarada Selim, 'T numarada Ni - koli, Üsküdar Karacaoğlan sokak 6 numarada bâkkal Şazi Tarim & numarada İlya Maçiyo, gene Hâki-| miyeti milliye cad. 31 numarada | Falil, Uncular cad. Hakkı Ortaç, 'Toptaşı Cad. 33 numarada Hilmi TİCARET ve SANAYİ: İ ** Dün muhtelif memleketlere 671 bin Hiralık ihracat yapılmıştır. Satılan mallar tütün, fındık, pamuk ve balık bu- lunmaktadır. * Yunanistana bir müddet wvd satılmış olan 2000 ton arpanın sev- | kine başlanmıştır. ** Basra yolu ile 10.000 kilo ka- uçuk gelmiştir. MAARİF, ÜNİVERSİTE: * Lise ve orta mekteplerde bi- | rinci devre imtihanları bitmiş ve karneler talebeye tevzi edilmiştir. | Bazı mekteplerde — muvaffakiyet nisbeti düşüktür. *& Üniversite talebe birliğinin teşekkülü için resmi müsaade he- nüz Dahiliye Vekâletinden gel - memiştir. Rektörlük, birliğin faa- liyet sahasına girecek işleri tesbit etmektedir. Emir gelir gelmez, u- | mumi bir toplantı yapılarak seçi- meselesini müzakere ediyordu. — | Doktor Kâfi sordu: | — Bugünlerde mutlaka çalışmak | mecburiyetinde misiniz? — Bir eserimi tamamlamak isti- yordum, fakat kalabilir, kalır... Ar- tık eser düşünecek halde değilim. — Birkaç gün sonra daha rahat çalışırsınız. Birkaç zaman çalışma- manızı istiyorum... Hayata fasıla Cahktin yüzüne anlamamış gibi baktığıni görünce izah etti: — Buhran geçirdiğiniz anlar normal hayatınıza dasıla vermiyor| yri tabil fasılayı musunuz?.> Bu g; tabil olarak verdi irmek. istiyorum. | wıu. fakat artık rahat edeyim, ar-| Bu buhran da geçince Cahit Selim tak benliğime sahip olayım... On - dan, ötekinden, Cahit Selimden kurtulabilmek için her şeye raz- yıma. N Jale, ayakta, — kımıldayor, göz darpmıyor, soluksuz dinliyor, ağ- zanı açıp hiçbir şey söylemiyordu. Bu iki adam. bir bayat ve memat) “yok olacaktır... Amma tamamile 'yok olacak ve bir daha sizi rahatsız etmiyecektir. Bunu kat'iyyen temin ediyorum. Cahit Yaman boynunu büktü: arasında en çok | Dönmez, ayni caddede 49 numurada “yardım kararı verilmiştir. Ahmet Kokalı, Ski âşık nişanlı bir hâdise çıkardı Süren adında birisi Tarakçılar (üst katına çıkmışlar, fakat Süren de| çarşısında bir hâdise çıkarmıştır. Süren bu çarşıda Vahe adında bir terzinin yanında çalışan Zaruhi is. mindeki kızla bundan bir müddet evvel nişanlanmış ise de, nişan ne- dense bozulmuştur. Süren, bu darbenin kızın ustası Vahe'den geldiğini zannederek, bir arkadaşı ile birlikte terzinin dük- | kânının önüne gelmiştir. Bir hâdise çıkacağını anlıyan Va-| he ile Zaruhi bu sırada dükkânın etraftaki esnafa doğru: «Koşun, ge- lin, Vaho Zaruhiye tecavüz ediyors diye bağırmıştır. Esnaf koşuşmuş, arkadan bok - çiler, polisler gelmiş, orlada iddia edildiği gibi bir vaziyçt olmadığı gibi, Süren'in hâdise çıkarmak mak- sadile dükkânın — önüne geldiği anlaşılmış ve genç adam kaçmak isterken yakalanarak adliyeye ve- rilmiştir. — Oturunuz! Cahit Yaman atölyenin tekmil gamekân cumbasındaki arkası yük- sek, geniş koltuğa oturdu. Doktor ressamın nabzini tuttu, bir elile de kalbinin üstüne bastı: — Çarpıntınız yok ya? — Zannetmem, Cahit Yaman yordu. Doktor korkunç ve tehli - keli bir ameliyata başlıyacakmış sanışı ile yüreği çarpıyor, gözlerini| dört açmış, korku içinde doktora bakıyor, sabırsızlıkla ne olacağını bekliyordu. Doktor Kâfi cebinden, ucu dam- lalı bir küçük şişe çıkardı, bir müd- soğukkanlı idi. | det durdu, düşündü, sonra pamlk Nabzı muntazam atıyordu. Doktoz * istedi, bunu takdir etti: Jale koşup aşağıdan pamuk ge - — Bravo! tirdi. Genç kadın soluk soluğa idi. — Bun çarpıntısını artık saklıyamıyordu. | doktor, — Ne oldunuz? canlanmamam çok tabii. Neden? — Çünkü siz yanımdı Doktar Kâfi gülüm: a.. Doktor Küfi şişaden pamuğa bir. | kaç damla damlattı. Cahide kok- Tattı. — Merdivenleri hazlı iniç'çektım| asta değil ından yarı karanlık atöl- yeye Vuran ışık altında bu uzun beyaz saçlı doktor, Ranbrandın tab- — Nedir bu doktor? — Bir şey değil, Kloroform. Bir yandan ressamın nabzını tu- tuyor, bir yandan da Klaroform — İstediğinizi yapınız. Doktor Kâfi Cat tuklardan birini gösterdi: üt Yamane kol-| lolarındaki insanlara benziyordu. Jale kocası gibi soğukkanlı de - V ğildi. onun nabzı muntazam atımı « koklatıyordu.. Cahit Yamanıp daktordan ayril- mayan gözleri yavaş yavaş süzük a ei Mezardan! çıkarılan cesetleri Bakırköy mezarlığın- daki bir hâdise üze- rine belediyenin na- zarı dikkati çekildi ! Bakırköyünde tren hattı civa - rındaki mezarlıklar yakininde otu- ren halk son günlerde fena ve pis bir kokumun yayıldı - ğaını görmüşlerdir. Yapılan tetkil meticesinde bu kokunun mezar - lıklardan geldiği anlaşılmış ve me- zarlıklarda bazı cesetlerin köpeli- lec tarafından çıkarıldığı, koku - mun da bundan hasıl olduğu hay- vetle görülmüştür. Mezarların iyi ve derin kazılma-| ması yüzünden vukua gelen bu şa-| yanı toessür hal hakkında beledi- ye mezarlıklar müdürlüğünün €ehemmiyetle nazarı dikkati celbo- hınmuştur. Harşe Çarşıkapı çocuk dispanseri ve kütüphane menfaatına müsamere Divanyolundaki çocuk kütüpha- nesi ve Çarşıkapı dispanseri men- faaline olmak üzere ayın 21 inci ialı günü gecesi saat 2X esirgeme kurumu Eminönü ilçesi tarafından Beyoğlunda — Fransız tiyatrosunda ze verilmesi kararlaş! Kandilli rasathanesinde yeni teskilât Kandilli rasachanesinin geniş « letileceğini;yazmışlık. Maarif Ve- kâleti bu maksatla tahsisat ayrıl- masın) ve rasalhanede yeni bir tep kllkt yapılmasını âmir kanun lâ- anı hazırlamağa - başlamıştır. ihaneye Amerikadan bazı ye- ni ületler de getirileceektir. ÇAY Belediye buz için lâzım amunyağı jemin etti Belediye reisliği buz tmalâtına Tâzım olan amonyakları Roman - yadan temin etmiştir. İlk partide 1500 kilo amonyak gelecektir. Ro- 1 yıllık büz istihsalâ - onyak alınabilecektir, Konlerans Eminönü Halkevinden: 6/1/1941 pazartesi günü saat (18) de Evimizin Cağaloğlundaki salo- nunda Üniversite edebiyat faktil - 'tesi profesörlerinden Mustafa Şokip Tunç tarafından (Halk nedir) mev- zulu bir konferans verilecektir, Da- vetiye yoktlur. ——— we —— Sümerbank'ın yeni şubeleri Sümerbank yerli mallar pazar - larının Diyarbakır toptan ve pera- kende satış şubesi ile Ereğli, Kay- Beri, Nazillikdeki toptan ve pera - kende satış şubeleri bayramertesi açılacaktır. 4 dü, mahmurlaştı, kapandı. Ilâç te- Üç Fransa Yazam: Ahmet Şükrü ESMER Geçen senenin hazlranındaki hezimeller — sonra Fransa ikiye ayrılmıştır. 1 — Maraşal Petain'in Pransa's &— General de Gaulle'un Pransar -. Gerçi bu Iki Fransa'dan yabancı devleiler tarafından tanınmakta olan birincisidir. Vişi, İngiltere'den başka her devletle siyasi münase- bettedir. De Gaclle'ün teşkilatı ise, İngillere tarafından bile bir devlet olarak tanınmüş değildir. İngiltere de Gaülle'ü, bir hareketim Hderi olarak tanımaktadır. Bununla bereber, böyle beynel- milel münasebetler bakımından tanınmış veya tanıtımamış devlet teşkilâti olmak çörçevesinin dışım- da bir de fili vaziyet vardır ki, bu noktadan mütalea edildiği zaman Fransa'nın ikiye değil, ü - makta olduğu gö Fransa da Mareşal Petain ve gena- ral de Gaulle Franaa'sı arasında bit yer işgal eden general Weygand Fransa'sıdır. Filhakika bu üçüncü Fransa'nın vaziyeti büyük bir mu- aramadır. Ancak bir nokta kâfi derecede sarihtir: Genaral Wey- Band, Vişi hükümetiyle en sıkı bir işbirliği yapmaktadır. Geçenlerde verdiği beyanatta general Weygant Mareşal Petain,in emirlerine tâbi olduğunu bildirmiştir. Fakat Wey gand'ın ne gibi şartlar altında şi- mali Afrika'ya geçtiği ve orada Petain'in zımni muvalfakatile mi, yoksa Vişi hükümetine rağmen mi kaldığı malüm değildir. Hakika nasıl olursa olsun herhalde Wey- gand'ın bugünkü vaziyeti, Petain Fransa'sı ile de Geulle Fransa'sı” arasında üçüncü bir Fransa'nın meveut olduğunu göstermektedir. Belki Petain, Weygand Pransa'sını bir manevra çevirmek için kut- Tuştur. Ve belki de başı sıkıldığı zaman oraya nakletmek niyetin: dedir. Bir defa her üç Fransa'nın dr hedef ve gayede birleştiklerine ei ufak bir şüphe yoktur. Bu gaye de | Fransa'yı parçalamıyarak bugtinki bâdireden kurtarmaktan ibarettir. Fakat Vişi hükümeti, bunun başr ka bir yoldan yürünerek temin edilebileceğine kanidir. De Gazille ise' bu gayeye diğer bir yoldan yürünerek varılabileceğine inan - maktadır. Hemen söylenebilir ki de Gaulle'ün politikası daha var zıhtır; General ve kendisine tâbi olanlar, İngiltere ile bereber mü- cadelede devam edilmesine taraf- tardırlar. Bunların nazarında Fran sa muharebesi, büyük bir mücade lenin ancak bir safhasıydı. Bu mmur harebe kaybedilmiş olabilir. Polon ya hariy, Norveç harbi ve Flandre harbi kaybedildiği gibi, Fakat Fransa harbi kaybedildi diye, Ffansız hükümetinin, İngiltere ile imzalad ğı ittifak muahedesini feshbederek Almanya ile ayrı mü* tareke imza etmesi için ortada bir sebeb yoktu. İmzaya sadakat kadar da Fransa'nın — kurtuluş yolu bu olduğu içindir ki de Gav! buna taraftardır. De Gaulle'ün tuttuğu yol, ayni zamanda, İngik tere'nin eninde sonunda muzaffci olacağı kanaatine de dayanmakta sirini göstermişti, Cahit Yaman ba-| Z- Şinı arkaya de->1, düdakları yay-i vanlaştı, geri.. — vücudü tekallüz edip bacakları uzadı; Cahit Yaman olurduğu yerde adela uzandı. Artık kımıladamıyordu. Uyumuş, bayılmış, hatta ölmüş gibi idi. Doktor Kâfi, Cahidin nabzını b- rakmadan kulağını kalbine dayadı, dinledi. Cahit yaman, gözleri kapalı, ne- fes almıyor gibi idi, sanki katbi durmuştu. Jale, büyük bir endişe ve sabır- fgazlıkla mırıldandı: — Daktor! — Etendim! — Hiçbir tehlike olmadığına -ınıî misiniz? — Merak “tmeyin hiçbir tehlike | yok. Rahat rahat uyuyor, n — Konuşulanları duyar mı? — Hiçbir gey duymaz, artık hiç bir şey işitmez. (Devama vari Vişi hükümeti ise, Fransa'nın kurtuluşunu başka bir politikad aramaktadır. Bu politika, de Gall le"ün politikası kadar eğrilmez, bükülmez bir siyaset değildir. Ve geçen hazirandanberi birkof defa değişmiştir. Vişi hükümeti Fransa muharebesinin kaybedilai siyle bütün mücadele kaybolmuş tur gibi yanlışlığı meydana çıkan bir nazariye üzerine kurulmuştu Fakat ük kurtulşun hikmeti olan nazariyenin yanlış olduğu anlaşık | dıkça, Vişi hükümeti, büyük bir | suples ile derhal politikasını, deği şen şartlara uydurdu. Laval'in azli' bu politika'nın inkişafından ehemiyetli bir merhâledir. Bt 'nunla bereber, Vişi hükümetinin Almanya'ya karşı açık vaziyet ah ması beklenmez, hattâ denilebilirli Mareşal Petain Almanya ile işbir liğine taraftardır. Fakat Almany nan sisbirliğinden» anladığı mana' (Devami $ inci sahifede)