ğ ğ | : FUARINDA alılarla At ebe içindedirler. Güzel bir havadis okudum. Al « FPolsayalıları dahi dost gözile v yalnız, Türkiyedir. fuarında, Alman ve Leh bay- bu İki devlete ald olan pav ürerinde yanyana dalgalanı- Yanyana iki pavyom.. Dosiça, sabca komşaluk ediyorlar.. Belki de, | ve Alman pavyonundaki mümes- , her gün birbirlerile dosiça ko- , oturup beraber yemek da- | yiyorlardır. Hayalın ne garib cil- | | | 4, İzmir fuarının — bu tesadüfü getirmesi hakikalen — güzel Kydir. U HAVADİSİ DEN OKUYALIM? b harekâtma dair sarih ve taf- hi malümat alınamadığı için birçok T şikâyet ediyor. Fakat, güzelelerin tamamen haksız ol - muhakkaktır. Çünkü, harb ye- havadis almak, teslim edilir ki, kolay bir iş değildir. size, başka bir misal söyliye Asıl işin garib tarafı şu: Biz, İse aid havadisleri bile ekseriya Ve tamam alamıyoruz. Meselâ, gazelelerden birinde şöyle bir ha- okudum: Bu sene orta mekteblerde kadrolar burakılmıştır. Hiç bir değişiklik iyacak, mektebler, goçen sene- K değişiklik olacaktır. ı yapmağa başlamıştır. Yeni- birçok elemanlar kadroya alına- Gelin de siz çıkın İşin içinden. DAM ATİNANIN TECZİVESİ İSTENİYOR - Şu Madam Atina vardı, Meşhur ran- ou. Aylarca evvel gazeteler, anun izees v yi Ka | Almanların Tanenberg zaferini kazan- | Mmaları Marn müharebesini kaybetme “lerine sebeb oldu. Şimdi de Almanlar İ iki ateş arasındadır. Bu vaziyel belki — de harbin çabuk bitmesini mucib olur. Zaten harbi umuml kime no kazandır- di ki; ondan daha foci olacağına şüp- he edilmiyen bu harb neticede Al - manlara da mülyonlarca cesedden ve ©n milyonlarla ağlıyan insandan baş- ;ıı birşey kazandırsın> diyor. CUMHURİYET: ., Yünüs Nadi, Alman - İtalyan çelik Attifakına rağmen İtalyanın yeni harb- | de bitaraf kalması sebeblerini tahlil ediyor. Alman taleblerinin İtalyan Menfaatlerine uygun olmayıp tehli - keli bile olduğunu tobarüz ettiren mu- “harrir diyor ki, İtalya realist bir si- || yasetin en zaruri icablarına uygun ha- Teket ediyor. Bu türetle harbin kısa mesini de temin ile insanlığa bü- bir hizmet edebilir. AKİT:; Asım Us, İtalyan bitaraflığını mü- | GAN | | No. 34 — Canım, ddi, bizim senden bir istediğimiz yok ki... Siz bura- 'dan gidin, bu işler böyle: sizin ündüğünüz gibi devam etmesin, n İçin burada bulunan ar arınızın isimlerini öğrenmek | iz. Onlara da tazmınlat vere - | iz. Ne dersiniz? Bir pazarlık ya- “Piyoruz, uyuşalım. «Âziz> cevab verı — Doğrusunu isterseniz, benim taraklarda bezim Ve gülerek ilâ — Ben namuslu bir kızım. — Felder tekrar söylendi: — Cok acayib adam. “Örkrid fena halde hiddet! işti. Fakat belli etmemeğe, hatta lümsemede çalışarak «Aziz> e önra yüzü birdenbire ta - lüs etti ve gözkapaklarını yarı di — Beni dinle, dedi, ben alay et orum, selâmetiniz için size bir t hazırlamış oluyorum, Neden| kabul etmiyorsun? — Siz çok yanlış düşünüyorsu- defa benim ortağım, ar - gım yoktur. Tek başıma hare-i ediyorum. Mevcud olmıyan in- n kim oldukları söylenir mi? IG ll:n'KMıSl AZE GSTERLER CELLÂDI | a çna vv sarer MAFT İA G NN KARŞISINDA Son Telgrof- davasından her yün — bahsederlerdi. Sonra, arkası kesildi. Ben, muhake menin bittiğini — zannetmiştim. —Dün, Madam Alinanın ismini tekrar gaze- telerde zörmiyeyim mi?, Meğer, mu- hakemesi, hâlâ devam ediyormuş. Pa- kat, artık, son safhaya gelmiş. Diadam cenablarının tecziyesi isleniyor. Bayısız İnsanın canını yakan, evini, barkını bozan bir insan olduğunda süpte bulunmayan bu kadı cera görmesinden memnun olmuyacak var midır?. LORANTACILAR VE URFA YAGI Lakantacılar, yeni yapılan tarifeden memnun değillermiş.. Kim bilir, şim- di de, ne gibi iddlalar ileri sürüyorlar. dir. Hele Urfa yağı da beş ön kuruş fırladıktan sonra, mutlaka: — Elendim, yağ, diğer mahteme de pahalandı, diyorlardır. Fakat, ben, lo- kantaların Urfa yağı kullandıklarına kani değilim.. Haleb orada ise, arşın burada.. Hangi mutavassıt telâkki e- tiğiniz lokanlada yemek yesenla, mi- deniz bozuluyor. Binaenaleyh, lokan- tacıların, havaylei zaruriyenin iyi ka- litedeki maddelerile esasen alkkaları, münasebetleri yok ki., BOZULAN SADE —— BİZİM YAZILAR MI? Bir müuharrir için karlin fikrini öğ- renmek ekseriya çok müşküldür. Bazı tesadüfler, onların düşündüklerini bi- se aksettirir. Dün bir dostum geldi. Ba- ma şunları söyledi: — Vapurda geliyordum. —Yanımda oturanlar senin yazılarını okuyorlardı. İçlerinden biri seni methetti. Bir diğeri de: <Evvelce iyi yazıyordu amma, son günlerde biraz sudan..» dedi. Bu arkadaşın bana anlattığı bu mü- şahededen sonra, kendime çeki düzen vermek icab ettiğini anladim. Fakal, okuyuculara şunu sormak islerim: Bo- zulan şade benim yazılarım. midir?. aet talea ederek diyor ki, İngiltere — ve Fransanın Almanıyaya harb ilân elme- | lerine rağmen İtalyanın bitaraf kalma- &1 ve bu halde bile İtalyan - Alman askeri ittifakının bozulmaması şayamı dikkattir. İtalya bitaraf kalmıyarak harbe girseydi Almanlar ona yardıma meebur olacaklardı. Halbuki bu vazi- yette, Almanlar iktisadi mütşelikler te-, min edebiliyorlar. | | TAN: M. Zekteriya Sartel <Harb uzun sü- recektir> diyor. Hitler Polonyayı ez- dikten sonra İngillere ve Fransa ile kolayca bir sulh yapabileceğini sanı yordu. Halbuki hesablarında yanıldı. Harb İngiliz ve Fransızların son zaferi kazanıncıya Kadar devam edecek ve Hitlerizim yeryüzünden kalkıncıya ka- dar harb bitmiyecektir.» YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın, Göringin nut- kunu tahlil ederek diyor ki; - Vilson prensiplerine dayanarak yapılan Ver- #ay muahedesinin haksızlıklarından bah seden Almanlar, bu haksızlığı düzelt- mek isterlerken kendileri daha büyük Örkrid almını kırıştırdı: | — Hımm dedi, biz o mavalleri | yutmayız. Size kim para veriyor? Templar meram — anlatamamış insanlar gibi omuzlarıpı silkti: — Söyledik yahu! dedi, ortada kimse yok. Ben yalnızım. Adam - larınızin her birine sorun baka - hım; benim yanımda başka biri » sini görmüşler mi? Verin iki yüz bin doları! Vedalaşalım! Orkrid bir müddet muhatabının yüzüne baktı. Sonra Kulman ile Yıld'ın arasındaki sandalyaya o - furdu. Ortalığı bir süküt kapladı. Felder mütemadiyen içinden: <A- cayib adam» diyordu. Templar kendisine en yakın bu-| lunanlardan birinden bir sigara is- tedi. Öteki hiçbir şey söylemeden paketini uzattı. 'Templar, sigarasını yakarken, etrafındaki adamların | hiç oynamıyan yüzlerini tetkik et-) ti. Meclis, pek o kadar şen bir mec- lise benzemiyordu. Vaziyeti eğ - denceli olarak kabul etmek icip, Templar kıratında bir insan lâ - zamdı. Bundan çok daha vahim teh-' likeler atlatmamış mıydı? Fakat Meclisin en enteresan - safhasının artık nihavet bulduğunu anlamiş- tı. Templar şimdi Yild ile Örkrid'in| haydudlarla beraber çalıştıklarını| anlamış bulunuyordu. Fakat asıl VE MAHKEMELER Sesleri Bundan bir müddet evvel Çatalcada arkadaşı Arnavud İzzeti mavzerle öl- düren, korucu Rüstemin duruşmasına ağırcezada devam edilmiştir. Sığırtmaç — Yusuf namında - birisi sahld sıfatile sorkuya çekilmiştir. Bu Zat şunları söylemiştir: «— Hâdise günü kırda babam — ve diğer sığıftmaç Yusufla konuşurken, bir aralık birbirini takib eden iki silâh sesi — işittik. —Aradan üç — beş dakika geçmeden yanımızdan Rüstem geçti. Omuzunda bir mavzer vardı. Kendisine: e— No oldu?» diye sorduk. «— Hiçbir şey olmadı.» dedi ve uzak- daştı, gitti. İki sant sanra Arnavld İz- zetin öldürüldüğünü haber aldık. Duruşma diğer şahidlerin de çağırı- larak dinlenmeleri için başka bir güne talik edilmişti. Ölüme sebebiyet veren şofdör 'de bir gün şofür Kemal o- le Tozkoparanda yokuş uşağı giderken, frenlerin tutmaması zünden Agavni namında bir kadını Çiğniyerek ölümüne sebebiyet vermiş- . Şofür Kemalin muhakemeslae bi - rinci cezada devam edilmiştir. Birkaç şahid sorguya çekilmiş ve evrak tetkik edilmek üzere müddelumumiliğe ve - rilmiş, duruşma başka güne talik o- Tunmuştur. Bin kiloluk ayı balığı Dün balıkçılar bin kilo ağırlığında bir ayı balığı yakalamışlardır. Bu canavar dün sabahtan — itibaren — balıkhanede teşhir edilmeğe başlanmıştır. Arıdaî fark Bazı açıkgözler, ihtlkâr yolunu tut- K isterken, bugünkü — Türkiyenli 1914 deki Osmanlı imparatorluğu ol- dar, Kanun ve hükümetin aldığı şid « detli tedbirler şunu isbat eder ki, ar- tık bu memlekette gayri meşru, gayri- kanuni hiçbir harekette bulunulamaz. Harbi Umumiye ziren Osmanlı dev- leti, en büyük hatayı böyle bir harbe girmekle yapmıştı. Ba kadar idraksiz olan bir devlet, şüphesiz, memlekette Ahtikârın önüne geçemez, halkın ıt » Tabını dindiremerdi. Çünkü, o sırada devletin başında bu- Tunanlar, devlet idaresini daha yenl öüreniyorlardı. Milletin sırtını bir nevi tecrübe tahtası yapmışlardı. Buzün, vaziyet böyle değikdir. Genç Cumhuriyet Türkiyesi hilekârm, gayri meşru kazanç arıyan — dalaverecinin mefes almasına bile meydan — vermez. Buğün, leba demeden İeblebi. oldu- #unu anlıyoruz. BURHAN CEVAD srerar n ae n erar a anamamaen haksızlık ediyorlar. Onlara: Çekoslo- vakyayı hür bırakınız, Arnavutluktan çekiliniz, Romanya ve Yugoslavya ü- zerindeki tazyiklere nihayet veriniz. Lahistanı tahliye ediniz, hayat sahası tabirinden vazgeçiniz denilse ne ce- vab verirler' metinin hâkimi mutlakı-olan bir damın Tempların faaliyetine karşı! Röstermiş olduğu alâka idi, Templar, bu teklifin samimi ol- madığını pek iyi biliyordu. Poli- sin; kendisine iki yüz bin dolar ödenmesne “hiç bir zaman müsa- ade etmiyeceğine şüphe yoktu. 'Templar'e iki yüz bin dolar vere- r ve Avrupaya giderken de teşyie gelecekler, «Güle, gület» diyecekler. Hiç olur mu bu? Şimdi Templar, bulunduğu müş- kül vaziyetten yakayı sıyırmayı düşünüyordu. Fakı Devem eden fisil ina kadar “slen bazı kelimeler- den anladığına göre, haydudlar çetesi kendi hakkında bir hüküm vermek üzereydi. Bühassa Or - krid'in nekadar yavaş da olsa, BÖy- lediği sözleri daha iyi işitiyordu. O sırada bir ses çıktı: — Bir tek adamın hepimize ka- fa tutmasına imkân yoktur. Baş hâkâm vavaş sesle cevab verdi, Templar bu cevabı di. Sonra Örkrid yüksek sesle de- di ki: — Ben bü adamın sözüne ina- nırım. Evet, şimdiye kadar ken- dTm başka bir adamla görme - dik. Kulman: — Evet, dedi, bütün dünyayı hayrete düşüren bir adam! Fakat onun hakkından gelmeği bana bi- rakınız. OÖrkrid ise başka türlü düşü - nüyordu: — Biz, birâz da efkârı umümi - —mühim olan nokta Tamani hükü - yeyi düşünmek Mmecburiyetinde- madığını, bir an için unutmuş olacak- | | tuarların .—. .—— .— Arabaları Belediye atlı nakil vasıtalarını kaldıracak Belediye kanununun — muaddel 19 uncu maddesi Belediyeye ve - saiti nakliyeyi bizzat yapmak ve yahud da bir müesseye devir ver- mek salâhiyetinden başka yük ta- şıma vesaiti üzerinde de ayni bak- ları vermektedir. İstanbul beledi- yesi bu noktaları ehemmiyetle tet- kik etmeğe karar vermiştir. Bunun için Belediye relis muavini Rifat Yenelin riyaseti altında bir ko - misyon teşekkül etmiştir. Komisyonun tetkik edeceği hu- susların başında araba ile nakli - 'yat gelmektedir. Beledite reisliği iptidai vasıta olan atlı yük arabalarının İstan- buldan tamamen kaldırılması fik- rindedir. Bu takdirde komisyon yük tramvayları ihdası imkânımı da tetkik edecektir. b ağelü Resmi dairelerin serbest dövizle mübayaatı Dahiliye Vekâleti İstanbul vi- | lâyetine gönderdiği bir tamimde, | devlet dairelerile sermayesinde | devletin iştiraki bulunan müesse- selerin serbest dövizle mübayaatta bulunabilmeleri veya serbest dö- | vizle taahhüdlerde bulunabilme- leri için muhakkak Heyeti Vekile kararı lâzım olduğunu bildirmiş- | tir. ——— Üniversitede yeni tedrisat i Üniversite edebiy fakültesi T meclisi fakülte için ye- | tedrisat — talimatnamesi hazırlamağa başlamıştır. Bu talimatname ile faki diye kadar tatbik olunan sulü> — kaldırıin «Sertifika» usulü konmaktadır Yani fakül: lebelerden vam suretile olarak — yetiş devam edei limi olabileceklerdir. 'e devam kısını f bir ilim ek adamı | muntazam — Ada suyu ucuzliya bilecek Adalara verilen su fiatı üzerinde sular idaresi tetkikler yapmakta- dır,-Bu ftatlarda yeniden tenzilât imkânları aranacaktır. Diğer ta « raftan Adalara yapılan su tesisatı da tetkik mevzuu olmaktadır. Ada- larda yapılan tesisat masarifinde esas olarak tefriş olunan boruların maktaı nazarı itibare alınmakta - | dır. — Haber aldığımıza göre ya - | pilan tetkikler — Adalarda su sar- | fiyatlarını — tenzil imkânlarının mevcud olduğunu - göstermekte - dir. Bntrerir Harbiye-Şişli yaya — kaldırımı| Harbiye ile Şişli arasında tre - Renişlemesi işi mec buren bir sene tehir - olunmuştu. Yapılan hesablara göre bu tretu - arların inşası için bilâhare ev sa- hiblerinden tahsil edilmek üzere 32 bin lira sarfolunmasına lüzum vardır. Halbuki Belediye bütçe - sinde bu sene buraya sarfoluna - cak tahsisat yoktur. Gelecek sene bütçesinde bu iş için icabeden para) ayrılacaktır. Şiz. Bu adamı şimdi şurada ge- | bertmek işten değildir. efkârı umumiyeyi de bi leyhimize çevirmiyelim. Bizim yapacağımız iş, bilâkis efkârı u- mümiyeyi bu adamın aleyhine tahrik etmektir. Yild: — Bu şüpheli bir iş, dedi, heri- fi mahkemeye verebiliriz. Fakat jüri huzurunda söz söylemesine mâni olamayız. Sonra ben hafi celse talebinde bulunamam. Ga- zeteciler muhakkak kendisile ko- nuşacaklardır. — O halde başka türlü düşüne- lim. Haydudlar arasında — mırıltılar başlamıştı. Templar sakin sakin sigarasını içiyordu. Gangisterlerin| kendi önünde böyle açıklan açığa konuşmalarına da hayret etmiyor değildi. Bu odanın içinde — hayatlarını | hırsızlığa ve cinayete vakfetmiş on beş kadar insan vardı. Haydud- ları bu işi meslek ittihaz ettik - leri icin mazur görmek bile müm-. kündü. Fakat halkın reyile inti- hab edilip hâkimlik mevkiine yük- seltilen İnsanların, ayni halkı soymak jşinde elbi 'apma - | larına ne demeli? K Kanun bu adamların elinde! İs- tedikleri gibi hırsızlığı ve cinaye- | ti kolavlastırabilirler. Bu adın etrafında yedi milyon insanın barındığı birçok adlar, da- hatdoğrusu koskoca bir şhir var ve bu adamlar bu bir avuç hergele| | Maginot daha kuvvetlidir Fransız müstahkem hattı karşısında ve hemen hemen ona müvazi olarak yapılmış olgn Almanların — Ziegirled müslahkem hattının yarılması, bötün dünya askeri müşahidlerinin mütalea- sına göre gayrimümkün birşey değil- dir. Almanlar, hatlı çok acele inga etmişlerdir. Burada kullanılan malzo- menin iyi olmadığı iddlası yabana n- imamalıdır. Hatlâ, bazı kimseler, haltin İnşaatının tamamen — bitmemiş olduğunu dahi ileri sürüyorlar. Hatırlarda olsa gereklir ki, bundan birkaç ay evvel, Ziegfrled civarındaki nebirler, fazla yağmurlardan taşmış ve Almanların meşhur müstahkem hattı da sular altında kalmış, harab olmuş- tu. O zamanki ajans telgrafları, Hitle- rin, bu hatlı derhal tamire başlattığını, hattâ, inşaalır neden bu kadar kavemeltsiz yapıldığının da, Almanyada günün mevzn olarak, sorulduğu ya- zılmişti. Muhakkak olan eihet şudur ki, Al- matların müstahkem hatlı, Fransız - darın Maginot'nuna müvasi olurak y pilmiş olmasına rağmen, mukavemet | kudreti, harb kaymeti, axla müsavi de- ülldir. Yapılacak bir mukayese mut- dak sürette Alman hattının aleyhine- dir. Fransızların — Maginel — istihkâmları bir âlemdir. Bütün Alman hududu bo- yunca, Mazinol, âdeta yerallında, bir dünyadır. Toprağın altında yayılmış sıralanmış kasabalardır. Maginot, dün- | yasın en meşhür ve mukavim müs - | fahkem hattı olarak şöhret bulmakta haklıdır. Pransızlar, sarfetmişler, katlanmışlardır. bu hat için milyarlar birçok — fedakârliklara REŞAD FEYZİ KUÜÇÜK HABERLER * İnhisarlar idaresi bu sene üzüm M menedilmem undan bügünlerde yen satışlar beklen * Beled malâth almıştır. iş öl- ve mühim ektedir nlzdeki pastırma i- kontrol altına yasaya çıs milmiye salih melerini sıkı bir Son zamanlardı karılan pastırmalar olmadığı görülmüştür. Al ler tahlil ettirilmekted * Şehrimizdeki bütün memba suları da belediyeye deyredilocektir. O zama- v kadar sulur belediyenin kontrolu al- tnda bulunacaktır * Şehrimizdeki şoförlerden birçoğu orduda çalışmak için müracant lerdir. Talibler imtihanla alınaı seferleri mevsim dolayıst m itibaren lâğvedilmiştir. Almanyanın Kuvveti İngilizlerin tahminlerine göre 2,000,000 süngü ne idi? Harb uzadıkça Almanyanın sanayi ve ziraat | | menbaları kuruyacak, tehdidini göstermeğe başlıyacaktır. İngilir matbualının Almanya ile çok | tarın 250000 gibi bir dereceye çıkma- meşrul oldukları görülüyor. Atlmanya- min mevcut küvveti ne olduğunu merak eden İngiltz okuyucuları tatmin elmek üzere salâhiyettar olan erbabı dara - fından yazılmış malümat da mevcud dur, Almanyanın kuvveti İngilterede me tahmin ediliyor? Buna dair İngilterenin sayılı politika adamlarından Sir Grant Rebertson ta- rafından Tüymisde yazılmış bir yazı vardır. Bu yazıyı takib edince şu ne- ticelere varılıyor. Bugün Almanyanın —askeri kuvveti 2,000,000 Insandan mürekkebdir. Bü - fün iki mülyon kişinin - giydirilmesi, yedirilmesi, içirilmesi, barındırılması lüzim geldiğine şüphe yek değil mi?, Fazla olarak eli sülâh tutan böyle ikl milyon kişinin işinden gücünden alır Kkonarak nihayeti belli olmayan — bir zaman için bunların kazançlarından, işlerinden mahrum edilmeleri de mem- deketin Iktisadiyatında ayrıca müthiş sarsıntılara sebeb olacaktır. Yani iki milyot —adamın istihsal —ve çalışma membaları kurumuş demektir. Kadınlara gelince; enlara da büyük işler veriliyor. Almanya bugün — her manasile yalmız askeri bir memleket olmuştur. Kadımlar bu askeri mem - dekette ancak askeri iş görebilirler. Kadınlar da ordunun hastabakıcı- lik ve diğer yardımcı işleri için ça- Barılmışlardır. Bu süretle Almanyada iş hayatında çalışan, kazanan kadın- iar da bu faaliyet sahalarından çe - kilmiş oluyorlar, Hu suretle çekilmiş güruhuna vergi verir gibi para “Nevamt var) olan kadınların miktarı 100,000 olarak tahmin ediliyor. Hiç olmazsa ba mik- ilk Mektebler Bu sabahtan itibaren | talebe kaydına başlandı Şehrimizdeki bütün ilk mekteb- lerde bu sabahtan itibaren yeni talebe kayıd ve kabulüne başlan- mıştır. Bu münasebetle bugün bütün muallimler mekteblerinde bulu - nacaklar ve meclis halinde topla- narak mekteblerinin yeni ders yılı| vaziyetini tesbit edeceklerdir. Yapılan tahminlere göre bu yıl Beyazıd, Fatih ve Aksaray civarı mekteblerinin 1 inci sınıflarına daha fazla müracaat olacağı zan- | nedilmektedir. | if Vekâleti bu sene 'hiç bir | nı kat'i suretle bildirdiğinden mü- racaat nekadar çok da olsa bütün gocuklar kabul olunacaktır. Diğer taraftan ilk mekteblerde ikmal imtihanlarına da ayın 25 in- de başlanması kararlaştırılmıştır. Gümrükteki Alman mallarının bedelleri Alman ticaret anlaşması nihayet bulmadan evvel, gümrüğe gelen Alman mallarının bedellerini kez Bankasına yatıran tüccari mallarını gümrükten Çıkarmaları için yaptıkları müracaatta güm - rükler idaresi vaziyeti Merkez | Bankasından sorarak tetkik etme- | ği lüzumlu görmüştü. Haber aldı- | famıza göre Merkez Bankası bu | malların tüccarlara teslim edilme- sinde bir malızur görmediğinden | yakında kendilerine gümrükler idaresi tarafından icabeden mü - saade verilecektir. ürağçsa Zonguldaga giden vapurlar Yalı kendi yakacak kömürle- rini almak üzere Zonguldak ve E- reğli Umanlarına gelecek bilümüm muameleye tâbi bu uğrayışların- sıhhat resmi alınma - ması kararlaştırılmıştır. Bunların yakacak kömürlerini alırken su, kumanya gibi mübrem ihtiyaç - larını temin etmeleri de bu mua- Boğazları transit ge- »miler de faydalanacaktır. lara tebliğ edilmiştir. ei la mücadele Ankarada bulunan Belediye ik- tısad müdürü Bay Saffet bugün şehrimize gelmiştir. Bay Saffet ih- tikâr meselesi etrafında muhtekir-| lerle İstanbulda yapılacak müca- dele üzerinde direktifler almıştır. Saffet bu direktifler üze - rinde Vali ve Belediye reisi Lütfi Kırdara izahat vermiş! Hemen ikata geçilecektir. açlık ve imalatsızlık Si da tahmin edilebilir. Demek ki bu kadınlar da istihsal ve çalışma saha- darından çıkmışlar, askeri hizmete zir- mişlerdir. Bir de nazi fırkasınn işlerinde bu- lunan ve memleketin sanayi ve tica- reti, siraati için hiçbiri - bir İstihsal kuvveti olmuyan kimseler vardır. Bun- Jar da fırkanın adamlarıdır, Bunların kaç kişiye çıktığını güsle- ten kati rakam yoksa da yür binleri bulduğu tahmin edilebiliyormuş. Çün- kü bunlar almazsa, nazi fırkasının ya- gaması ve mazi fırkasile beraber Al « manyada bugünkü hükümetin devamı mümkün olamıyacakmış, Bu yazı İngilterenin Almanyaya kar- a1 harb halini ilân etmesinden de ev- vele alddir. Halbuki şimdi — cephede birçok kimseler ölecek, yaralanacak. Banların eksikliği yalnız Alman ere dusundan şu kadar kimsenin farli - yetlen çekilmiş olmasından Ibaret de- Bi Almanyanın Btihsal — hayatından bir okadar kimsenin eksilmesi olacak- fır. Bunun iktısadi — tesirleri — gitgide kendini göslerecektir. Harb uzadıkça bu fena tesirler de daha arlacak, bu - Künkü vaziyet bundan 25 sene evvel, yani 1914 de Almanyanın harb açması gibi değildir. O samanki imparatorlak Almanyasının icabında müracaat ede- ceği ihtiyat çalışma ve istihsal kuv - veti vardı: Erkek v ekadın olarak cephe zerisinde kalanlar icabında gerek as- keri hizmetlere ve gerek sanayi ve zi- raal işlerine çağırılabilirlerdi. Bazün- Jofr'in uykusu Yazan: Ali KEMAL SUNMAN Yıldönümü oldu. Yirmi beş sane eve vel bugünlerde Jotr Almanların taar Yuzunu dürdürarak Fransa için Marn zaferini temin etmişti. Jofr bugün sağ değildir. Lükin yirmi beş sene evve onun yardımcısı olan General Gamlen bugün müllefik Fransız ve İngiliz or- dularının başkumandanı — bulunuyor. Karşıdaki Almanya ise yirmi beş sana evvelki gibi değildir; sürüklenmiş ol- duğü bu harbde birçok mahrumiyet- lerle karşılaşmaktadır. Fakat biraz da Jofr'dan bahsetmek #ırası geldi: Bu Fransız Gencrali hesa- bına, tedbirine son derece itimadı olan bir aekerdi. Ona dair şonradan pek çol geyler yazıldı ki bunları ökürken bir kumandanın haiz ölmas lâzım gelen meziyetlerin başında — serinkanlılığın, fevkalâde unlarda hiç hesabını şaşır » Mayarak iş görebilmek — hasletlerinin geldiği anlaşılyor. İşte meselâ Jolr'un ya höline bakınız: Her gee ssal on- da yatan bu asker, Marnde Alman ta- arruzuna karşı 6 büyük muvaffakiyeti temin ettiği günlerin heyecenli gece- lerinde de yine sast onda yatıp müs- terih uykusunu uyuyan bir kuman- danmış. Onun bu hulinden dolayı Ce kimseler teliş etmiş, şikâyet etmiş, böyle en tehlikeli gecelerde bile uyku santini şaşırmıyan —bir. kumandanın kayıdsızlıı yüzünden Almanların ça- bücale Parise gelivereceklerini söylü- yenler çoğulmuşüu. Fukat parlâmentoya ve efkân ümümiyeye karşı Jofri mü- dadsü edenlerin bu müstesna kuman- dana olan itimadı hiç sarsılmıyanların başında Briand bulunuyordu. Pransa- 'nın Dü meşhür devlet adamı da bugün sağ değildir. Brland asker olmamakla beraber pekâiâ anlamıştı ki Cephodeki kumandan öyle kolay kolay değişti- rilemez. Bilhasa uykusunu halel ge- türmiyecek kadar da kendine itimadı olursa... Jotr o zaman önündeki haritaya hiç silinemiyecek bir çizgi çekerek: — Almanlar buradan öleye geçe - mezleri. diyebilmişti. 014 sonbaharı Al- manlar için böyle olmuştu. 918 sonbaha 'i da mağlübiyeti getirmiş oldu. Kay- serin Almanyası ile harbederken İn- giltere ve Fransa için çok müşkül dev- reler oldu. Rirkaç defa da sulh lâkır- dıları ortaya utildi. Fakat İngütere ile Fransa harbin sonuna kadar, yani Al- manyanın tamamile süâhinı tes deceği gün gelinciye kadar devam ede- ceilini tekrarlıyorlardı. O da oldu. Kayser Almanyası niha- yet acı bir mütareke ile galiblere tes- lim olmuştu. Bu mütarekeden daha #2 acı olmayan bir rmusüleha da vardı. Ale manya Sulha varmak için acı şartları kabül etti. Pakat o ağır şartlardan birer birer kurtulmak için sulh ve müzakere yol- larında yürüdükçe muvaffak — olmuş ve galibler arasındaki ihtilâflardan 8- tifede etmiştir. Lâkin şimdiki Alman- ya bilhassa şu bir iki senedir yalnız kuvvetine dayanarak küçük milletleri €zmek yolunu gidince Avrupa sulhunu tehdid eden bir tekilike halini almış oldu. Şimdi ona karşı İngiltere ve Yransanın dediği yine şu oluyor: So- nuna kadar harbi seererererALALALALARARALALA Yeni hapishane ve adliye sarayları im e- Mimar Asım kömürcü oğlu ta- rafından yapılan yeni hapishane biyasının plânı ikmal edilmek ü - zeredir. Yeni plânın bugünkü Sul: tanahmed — meydanı ve bilhassa Sultanahmed camil ile hemahenk olup olmadığı tetkik olunmaktadır. Lüzum görülürse plânda tadilât yapılacaktır. Diğer taraftan yeni adliye sarayi projesinde de tadilât yapılmak - tadır. Çünkü yeni adliye teşki * Tâtı İle İstanbul mahakemlcerinin sayıları çoğalmıştır. Bu münasebetle projeye yeni ve büyük bir ağırceza salonu ile mün> ferid hâkimlikler için ayrı mah - keme salonları ilâve olunmaktadır. reorerALALARLALEALALAAAAAA Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Seyyar satıcılar Beşiktaşta Yenimahallede ola- ran bir okuyucumuz yazıyor: #Belediyenin eskiden verilmiş güzel bir kararı vardı. Seyyar sa- fıcılar, mahalle aralarında saal sekizden evvel bağırıp satış yap- mıyacak, Bu güzel kararın şim - diye kadar bozulmuş — olduğunu zannetmiyorum. Fakat tatbiki ci- heli zevşedi mi nedir, bizim ma- hallede seyyar satıcılar, — inanın, Hlâ aat yediden evvel bağıra bağıra geçiyorlar. İstanbulun di- ier semileri de öyle midir, bil < mem! Fakat gu birkaç satırla Be- giktaş — kaymakamlığının — nazari dükkalini — celbederseniz, — bülün mahallemirin memnun kalacağını Kü Almanyanın ise böyle ihtiyat bir islihsal kuvveti de yoktur. yi biliyorum »