Eski stanbul imdiki Gençler Köşlüyü Bilmezler Bunlardan Birisi Eski Hatıralarını A “Zan: — Osman Cemal Ğh İstasbul — yangınlarını n%:er.-n (Köşlü) leri şimdiki Pek bilmezler, Hele bugü- ;'_h_ııkmı. onları o eski kılık, lktleri ve ellerindeki (Harba) çt le koşarken, yahtut “':'m-ı atarak yangını haber Rat tken bir görseler, mutlak t 8rini ya zır deli, yahut kır- ,Neııcue yollarda numaralar kap, bir panayır artisti sarır - Lw,':“' şu var ki bir kaç yıldır. ni lda yapılmış olan yaz fes- ügiçinde. - bugünün. bir çok )'iu İ ve çocukları da bu eski “ğü habereisi köşlüleri Taksim İy unda kırmızı ceketleri ve '*'nh-" ile koşup nara atarken, İ Börüp tanıdılar. Şit ben, şimdi burada bu eski ü den birinin, vaktile ba - e Söçmiş garib bir macerayı üim, gî'"nkapı taraflarındaki ma - )“Lh'den birinin bekçisi olan .?N“hl'ı Remo, yani Ramazan, Biç hallede beş yıl kadar bek- Yapıp biraz dünyalık birik - K (ü sonra, bir yaz mevsimin- k:“"n.ı. memleketten buraya ye- Ö li olan genç hemşerisi Haso-| A N Hasanı kendi yerine bek- M tkarak kalkmış, memleketi - HAya gitmiş, Zavallı Remo bu- NN'!YAiırkcn kendi yerine b- N'M D_uu;ı. genç Hasoya bek- NŞ, bütün vazifelerini, gecele- x%klud. nasıl dolaşacağını, H ucu demirli sopa e hir- Nasıl ürküteceğini ve gece- tlerini uyuyanlara yine bu | ığü"lııxıııı. nasıl bildireceğini, | 'Unlarda sahurda ve bayram- | Riy , PAYram davullarınının ne bi- acağını, düğün kapıla - | üzleri nasıl misafir kar- ğim, doğumlarda, ölüm - ç , S1 hareket edileceğini bi- Ter anlatmış; fakat bütün arasında, nasılsa yangın Na SİN| unutuvermişti. va, Remodar bekçi sopasi, İaeç Beuğu, bekçi davulu, bekçi p , Bibi demirbaş eşyayı teslim Sevine sevine işe başladığı Küği, İtanbuldaki mahalle bek- AEŞA hemen bütün incelikleri- %ş_’“'— yalnız yangın mesele - * Pabersiz bulunuyordu. Mzun çok sıcak, çok dür- | h,;:nlnumı ve bol sivrisinekli, | & l bir gecesiydi. Akşam- | !.." * yarışına kadar elinde ko- 4 Mahalleyi dört beş de- Vş,_' 'imiş olan Haso, gece yarı- ,“lı biraz sonra, kendi - bekçi Sap, N içi bir külhan, bir fi- 'if,':*k'_"dugu için, kulübenin bi- hç “Sindeki, serince kahve bah- & *q: AWlandüsleri altına, sırt Tlkgyamiş ve kalın sopasını da '*ı'ıw"' altına yastık yaparak Ray, / Uykuya dalmıştı İ Sonra, Haso, şu tatlı rü- | dlün R’"nı'u gekmesine iki üç —t"'—'w_ imazan gelmiş, geçmiş Ky dan bayram yanaşmış.. O | ît.: üN ilk sabahı, berkes ca- ' Ktıktan sonra, kendi elin- N ? sırık ve yanındaki çin- t*iq,wb“nunaı davul kapıları N:; aç € her kapıdan kendisi- | illeç " FEk venk, çeşid çeşid | Kç aej ) EMeniler, — basmaları | Yakamı GA asıyor ve bunla - m""lq k__: Svucuna sıkıştırılan ş M_ihn. ikilikleri, çey - e'dan j Mecidiyeleri de ge- $ cebine yerleştiriyor - a Haso tüyasının en tatlı iken kulağının — dibinde, nlatıyor O zamanların yangın haberlerini | yetiştiren kırmazı ceketli, eli har- | balı meşhur köşlülerden Uzunçar- şıli Arab Arif kulaklar yırtan, yürekler ürküten, apacı bir feryatla deli gibi yerin- den zıpladı: — İyyanaaaaaat! Bek Şaşkınlığından gözleri dışarı fır- lamış olan Haso, birden doğrula - rak köşlünün yakasına aarıldı: — Ne bağırırsın ulan beyle, de- Timisen sen, yohsa sarhoşmisen? oS Yeni Çıkan Bir Çok Rağbet Görüyor Fransa plâjlarında, gazinola rında, barlarında, dansiglerinde yeni bir dans ortalığı kasıp ka - vuruyor. İngiltereden Manşı aşıp Fransaya gelen bu dans, Lombut Valkı; Big appeli iflâs ettindi. Her | kes, genç ihtiyar «Bump a Deyzi» | oynuyor. Bu dans, eski zaman dansıdır. Bu dansı oynuyan kadın uzun etek Biyer, gırtlağına kadar kapalıdır. | — Kendine gel yahu, yangın yar, yangın! | — Nerede bu yangın? — Rumelikavağında, Derebo - | yunda! | Bunu duyunca Haso, köşlüden büsbütün şüphelenerek onun kol- larına sımsıkı sarıldı: — Dehaydi yürü karahola! l — Neye? — Delimisen sen ulan? Urumeli Kavağı niresi, Si apı niresi? Urumeli kavağındaki yangından buraya, Silivri gapıya ne ki? — Aman ağam, sen nasıl bekçi- sin, âdeti bilmiyar musun? | — Ben âdet madet bilmem, yü- rü karahola! Derken, ikisi birden hızlı hızlı karakolun yolunu tutarlar. Fakat | biraz yürüyünce köşlünün yangın- | haberlerine abone olan büyükçe bir evin önüne gelince beriki, he- men elini şakağına dayayıp tekrar narayı bâsar! — İyyananaanat.. Beyefendüiüil! | Hazo, bu sefer onu büsbütün çıl- dırdı, yahut rakı beynine vurdu sanarak herifin boynuna — sarılıp bir elile ağzını tıkamağa kalkışır. Dorken gece yarısı, sokağın orla- sında bir itişip kakışma, bir gü - | rültüdür kopar ve biraz sonra, bu gürlütü ve patırdıya yetişen po- lisler hayretle sorarlar (Devamı 7 inci sayfada) Dans Plâjlarda Yalnız kolları açıktır. Eldiven « Hdir, Partönerinin yüzüne bak - maz, Sadece erkeğe sokülür, so - kulur, toslarla amma sakın başile toslar sanmayınız. Hayır, kalça - sını dansettiği adamın kalçasına vurur. Vurur ayrılır, bu sefer karşı - lıklı el çızparlar, dizlerini avuç - Jarına vururlar, sonra yine bir - birlerine arkalarını dönerler ve ——— 1939 Buz Soğuğa D K raliçesi ayanır mısınız ? . Buyurun Buz Lâhdine Nevyork_Sergisinde Buzdan Yapılmış Bir Tabut Vardır. İçine Her Giren Donar mı Dersiniz ? AMİZAH, SOHBET Sayfiyeye giden arkadaşlardan biri nasıl vakit geçirdiğini şöyle anlattı: — Hatif yemek dostla biraz sohbet ediyorum ve hemen yatıyorum. yiyorum, eş Sosduk: | Yatar yasmaz uyuyor mü- sun?... — Çok kere daha evvel uyu - yorum!. MÜNAKAŞA İki operatör bir hastanın ba » | şında münakaşaya giriştiler. — Ben sana andokardit diyo - rTum. î Hayır, ben de artitdir diyo- rum, Hayır, andokar — Peki srar etmiyorum, Otop- si ameliyatında anlar DELİ Deliydi, fakat tehlikeli değildi. | Bunun için bahçede dolaşmasına müsaade ediyorlardı, Bir sabah çilek tarlasında çalı» şan bahçıvana sordu: — Ne yapıyorsun? — Çileklere bakıyorum. — Nedir © döktüğün? — Gübre döküyorum. Deli biraz düşündü: — Tuhaf şey dedi, ben şeker | dökerdim. Demek ki deli olduğum | içinmiş!. K, Adam işportada diş fırçası sa- tıyordu. Bir alıcı baktı: — Yahu dedi, bunda topu topu | üç kil var. — Daha iyi ya. Biri diş, biri el- bise, biri de iskarpin temzlemek | için! «Tos!..» sırtsırta vuruşurlar, Ve derhal yüz yüze gelirler, Ka dın elini katbine koyarak selâm ir, erkek yerlere kadar eğilir. Müzik bir vals havası çalar, dan- | sedenler dört tur yapıp ayrılırlar ve kadın yine arkasını dönüp er- keğe sokulur, sokulur kalçasını kalçasına vuru! Bu dans İngilterenin yüksek sosyetelerinde başladı. Dansing - | Bugün Man lere düştü. Fransayı istilâ etti, yal kadar geleceği muhakkaktır. Ancak İngilterede uzun etekle oynanan bu dans, Framsız plâjla- |Kalacak, Nede Annesine | karabiber attı. — Soğuğa dayanır mısınız?, — Ben soğuktan hiç müteessir Bu sözü sö; liye müştür. Nevyork sengisinde soğuktan | “iklarını söyliyenler arasında bir soğuğa mukave- met musabakası tertib edili Ortaya büyük bir tabut getirildi. Buzdan ya- || pılmış bir tabut. Haydi, buyurunuz, soyunup bu tabuta giri- iyenler pek çoktur, fakat böyle söy- rin soğuktan tirtir titredikleri de çok görül- ! Soğuktan müteessir olmadıklarını söyliyenler» olmam, müteessir ol - gibi kadını en hiç kimse bu işe yanaşmadı. Yalnız genç ve gü- zel bir kadın derhal elbiselerini, gömleğini çıkardı: — Ben girerim! dedi, Girdi de. Resmimizde gördüğünüz gibi güzel kadını çırılçıplak buz tabuta koydular, Kadın her beş dakikada bir kere buza elile vurarak hayat işa- reti verdi ve tam bir saat buzun içinde kaldı. Bir saat sonra, gene resmimizde gördü yuzdan sağ ve salim çıkardılar ve: 1939 Buz kraliçesi adını verdiler. Kızıl Alevler İçinde Köşk Ne Suzana Kızı Suzam yaptırdığı köşke adını verecek kadar sevdiği halde marangoz Lui neden her önüne gelene: — Bu köşk ne kızıma kalacak- ır, ne de annesine, ikisini de öl- dürüp köşkü yakacağım! diyondu. Acaba sarhoşluk muudu?. Fil- vaki Lui gece gündüz sarhoş ge- zredi. Son zamanlarda işsiz de ka- lımca içkiyi arttındı, parası olma- dığından karısile kızından para istomoğe başladı. Kizi Suzan, yirmi yedi yaşında bir esmer güzeli, fabrikada çalşı- | yor, nafakasını temin ediyordu. Fakat babasına para vermiyor - gu. Paranın içkiye gideceğini bil- diği için vermiyordu. Annesi Matilda ev şlerile meş- güldü. Karı kocanın geçimsizliği dillere destar Karı koca her gün kavga eder- lerdl. Kız iyi bir kızdı, namuslu idi. Birkaç kere nişanlanmış, fa- kat nişanlılar kayınvalide ile ka- ympederin gürültüsünden kaçıp kızı terketmişlerd İşin garibi adamın karısı da sar- hoştu, İki sarboşun kavgası ta - hammül edilir gibi değildi. Bir gün kadın kocasının yüzüne Adamı hastaneye kaklırdılar. Günlerden bir gün marangoz | köşkü terhin etmek istedi. Bunun |. üzerine kavga büyüdü. Kadın ra- zi olmiyordu. Geçen gün kız arkadaşlarile be- | raber bir plâja gidecekti, İşte o | gün facia oldu. Saat bic buçukta | köşk yanmağa başladı. İtfsiye köşkün birinci katında iki cesed buldular. Bunlar marangozun ka- rısı ile kızıydı. Maranogzun yan- mış cesedini de odasından çıkar» dılar. Adam köşke ateş vermiş, karısı ile kızını öldürmüş, kendisi de kaçacak zaman bulamamış, du - rında mayo ile oynayıyor: Çıplak sırt ve çıplak kalçalara tost. Kumda Kayak Sıcak Diyar Sakinlerinin Kış Sporları. Kayaktır yT Kapakçılık, kayak sporu aldı yürüdü, © derecede ki, kış gün - leri hiç kar yağmıyan diyarlarda bile bu spor rağbet buldu, Resmimizde görüyorsunuz, sı - cak diyarlarda develere binip çö- le gidiyorlar ve kumlarda kayak kayıyorlar. Bu işe develer bile şaşıyor! Mahcuz Tayy_are İngiltere İle Amerika | Arasında işliyen Bir Tayyareyi Haczetmişler Landradan hayli garib bir ha- ber geldi. Amerkia ile İngiltere arasında posta ve yolcu taşıyan Karibu 8- dındaki deniz tayyaresi Amerika- dan hareket edeceği sırada, adliye memurları tarafından durduruldi — Tayyare 80,000 dolara mah - | cuzdur. | Bu tayyarenin aid olduğu şirket bir dava kaybetmiştir. — Düşen tayyaşelerinden birindfki yolcu manlar arasında kalıp boğulmuş- tur. bir ayağını kaybetmiş, mahkeme- Lüpe ' Konmak İsterken Yakayı Ele Veren Polis Memuru Avinyon şehrinde henüz silâh altına alınmış bir er, izin gününü kırlarda dolaşmakla geçirmek is- tedi. Dağarcığına bir miktar yi- yecek koydu, kırlara açıldı. Az gitti, uz gitti, bir aralık yer- de bir cüzdan gördü. Eğildi aldı, açtı. Cüzdanın içinde yüz kırk li- ra para gördü. Erin canı sıkıldı. O bütür. gün keyfine buyruk gezecekti. Halbu- ki şimdi bu parayı teslim olmek için merkese gitmesi lâzımdı. Geri döndü, merkeze gitti, yol- da bukluğunu söyliyerek paraları merkeze teslim etti. Merkezdeki nfemurlar güster- diği bu dürüst hareketinden do » layı kendisini tebrik ederlerken, Polis memurlarından biri bu yüz kırk lirayı iç etmeği düşündü. Lü- pe konacak olursa hiç de fena ol- miyacaktı, Hemen dışarı çıktı ve rda serseri dolaşan bir ta - nadığını bukdu. — Bir er bir cüzdan getirdi de- di. İçinde yüz kırk lira var. Siyah bir cüzdan içinde. Hemen mer- keze gel, parayı düşünrdüğünü söyle, cüzdanı al, sonra payi riz. Adam merkeze gitti, parayı is- tedi. Fakat merkez memurunun sorduğu bir iki sual karşısında afalladı, yakayı ele verdi, herşeyi itiraf etti. Bugün lüpe konmak istiyen po- lis memüuru tevkifhanede derdi- ne yanıyor. ye başvurarak 80.000 dolar zarar ve ziyan istemiş, davayı da ka- zanmıştı. İşte bunun üzerine Karibuya haciz koydular. Şirket paraları ödedi. »