4—SON TELGRAF —22 TEMMUZ 1930 İngiltere - İtalya Münasebatı Londra'dan “'”Grandı ŞAŞ a : FEREE ALMANYA DEMİR İSTİYOR Şımdi de İsveçten Demir Almak için Muzakereye Giriştiler KA AF N:çm Roma' ya Alındı İngiltere İle İtalya Arasındaki Münasebatta Grandi'nin Rolü İtalyanın Londradaki elçisi Kont değişti. Daha evvel telgraf bunu — öğrenmek idu. Fakat elçinin ne- ğırıldiği etrafında Gran haberlerindi mümkün tahminler var. Kont di unutulmamıştır ki bir za- talyanın Hariciye nazır- lığını yapmış, ondan sonra Lon- draya gönderilmişti. En müşkül zamanlarda, İngiltere ile İtalya - irmda 1 etmiş - azifesi ko- erden değildi. Fa - ymat İtalya ile İngil- ordu. Onun için M. Çom- gelerek barici esini de ele alm- andinin — Londradaki ylaşmış - oldu. İtalya e olsun, A değildi. Bunların Kont Grandi herhalde lngıhı pa- yıtahtından geri çağırılması lâ - gn gelen bir diplomattı. Fakat buna rağmen Kont Grandi geçen güne kadar İngiliz payıtahtında başvekili 937 de | Yalnız şu son bir iki ay için- | dise ölmüştü: Kor sefarethanesinde bir demokratların man Kont Grandinin bu nutkun- dan bahsederken İtalyan elçisin artık İngiliz payıtahtında daha yade kalması zor yorlardı. Kontun Romaya çağırılarak Aö- İngiliz gazetelerinde okunduğu- na göre Almanlar demir tedarik #tmek için İsveçe müracaat etmiş- lerdir. Fevkalâde bir hal çıkarsa Alman harb sanayiinin demirsiz kalmisması için İsveçlilerle Berlin arasında müzakere cereyan etmek- tedir. Almanlar işi sağlama bağ- lamak üzere İsveç demir maden- | | | Grandi Londradan ayrılmadan evvel tayin edilmesi ü- | çıkan - rivayetler | müuhtelifdir. Bunlardan merak e- | dilmeğe pek değer olanları da var. | Evvelâ dönen rivayetlerden şu iki noktayı çıkararak üzerinde dur- mak lâzım geliyor: 1 — Hatıra gelen bir sebeb: Kont Grandinin o nutkundan son- ra İngiliz payıtahtında daha ziya- de vazife göremiyeceği anlaşıla - rak kendisi geri çekilmiş olabilir. | 2 — İkinci nokta daha başka- dır. Birinci nokta pek hatıra ge- lir gibi olduğu halde bu ikinci nokta az çok hayret verleldir. Bi- lâkis, diyorlar, Sinyor Mussolini Kont Grandiyi Romaya çağırarak mu yanımda ve gözünün önünde bulundunmakla başka bir mak - sad takib ediyor: Damâdı Kont Ci- ano'nun Alman taraftarlığı yanın- da bir de Kont Grandi gibi İngi- liz taraftarı kuvvetli bir diplo « matın nüfuz ve teşiri İtalyan po- Fakat ya - bancıların bu gibi madenlerine or- tak olmasına İsveç kanunları said olmadığından bunu ekde ede- memişlerdir. Almanlar İsveçin en çok demir alan müşterileridi En önde kapı gibi, çam gövdeli iri yarı, kaba- sakal sarı bir sarıklı van sakalı göğsünü yarı patlak göz imam ni göğsünün Üzerine göt çirerek ve bak; yarak: — Esselâmünaleyküm., Dedi. Paşa cevap verdi.. — Aleykümüsselâm Efendim.. — Keyif tayyip?.. — Lehülhamd Seyyidina. Hat ve hatır — Ne oluyor Diye bu şeyleri seyrediyordum. Ve... burada, pas tutmuş, işletilemiyen bir makine yığı- ni gibi kafamın içinde bir ağırlık halinde duruyor- u. Sanki, bu sahnede benim hic rolüm vokmuz, sorgusundan — sonra, irili ufaklı Üçü beşi bulan sarıklılar yere bağdaş kurarak birer birer oturdular; halka oldular. Sonra ödağacı ge- tirildi. Babam, Nedim Bey Nazmi, daha bir iki ta- fumadığım da bu halkanın etrafına sıralandılar Ben aptal gibi idim. Sinirlerimdeki deminki gerginlik, coşkunluk yerine bir yumuşaklık yorgun- luk başlamıştı. Ve gittikçe aptallaşıyor, alık alık, . Göbeği burnuna değen, yan et ve kemik yığını bu eriye adımını atar atmaz sağ eli- rdü, hepimizi gözden ge- darını paşanın bakışlarında toplı- asında bir muvazene husule getirecektir. İşte dönen rivi iki netice. Bu riv: görmemeli, giltere arasında şu son dört sene- | de aktedilen iki anlaşmada mü - him bir âmil olan bir diplomatın faaliyet sahasından çekilişi n belli başlı İtalya - Alman Teyyrelri İngiliz gazetelerinde okunduğu- na göre İtalya yarımadasının ü- n uçarak bakan bazı dik - hava yolcularının verdiği ata bakılırsa İtalyanın tay- yare karargâhlarında bir çok Al- man tayyareleri leri tarafından idare edildiği an- laşılmaktadır. Köpeklerin Grevi Macaristanın Szeged şehri mü- | him bir grev tehlikesine maruz kalmıştır Belediye moelisi ahipen köpek- lere yüksek bir resim vazettiğin- den köpek sahibleri belediyeye Müracaatla resmin indirilmesini, ak: göndereceklerini söyle, Belediye meclisi, bu müracaati belediye dairesinin avlısında ba- ğiran, uyuyan yüzlerce köpeğin «SARA GAMP» NE KADAR KADIN VAR?, KÜÇÜK AYAKLAR günkü İtalya ile İn- | BIYIK MODASI bulunmaktadır. | Gene bu suretle görüldüğüne na- | zaran bunların Alman tayyareci- | takdirde köpeklerini harice | le sen'in kahramanla damp> ın, bu eski tip, çizgili ve çirkin hasta- ın da bir resmi vardır. Sıhbı- hat ve estetik bakımından şimdiki | hasta bakıcılar Sara ile kıyas ka- bul etmez. Fakat o, bir senbol ola- râk kalmıştır. FRANSA P. T. T. İDARESİNDE 1901 de Fransız Posta, telgraf ve telefan idaresinde 6,823 kadın me- müre vardı. Bu 6,823 memureden 500 ü ay- da 1,600 frank, 23 ü 2000 — frank, geri kalanı da 1559 frank alıya lardı. Büyük şehirlerde posta hiz- metine girenlere ayrıca 1,000 frank| da mesken bedeli veriliyordu. Son neşrolunan bir istatistiğe göre memurların sayısı beş miş- li fazlalaşmış. maaşları da o nle- bette artımıştır. Çinli kadınlar, ayaklarının kü- kiden, kız çocul mirden bir kalıba, daha doğrusu bir cendereye konur, bü. mani olunurdu Ayaklar, gerçi büyümezdi. kat, yamru ve yumru, biçimsiz bir şekil alırdı. Bu yüzden sakat olan- | lar da çoktu. Yeni hükmet, bir kanunla bu âdeti kaldırmak istedi, fakat mü- vaffak olamadı. Hâlâ, ayaklarını cendereye koyan Çinliler var.. ümesine Fa> Büyük moda mağazalarının, bu gpne çıkardıkları kataloglardaki erkek resimlerinin hemen hepsi bıyıklı. Bunlar Vilyam Povel ve Çembtrlaynin bıyıklarına benzi- yöz, Anlşılan bıyık birakmak yeni- den moda olacak. Doktorun Öğütleri: Dişleri Nasıl Muhafaza Etmeli? Hamızlı, yani ekşili şeyler ve bilhassa limon dişleri be- yazlatır. Fakat minelerini ha- rab eder, Eğer dişlerinizi muhafaza etmek isterseniz bunları kat- lanmayınız. Alka- Hm'li tozlar dişlere çok faide- lidir. Dişlerin çörümesine ma- ni olur. İnce dövülmüş kömür tozile karışık kmakına da diş- leri temizlemek - için iyi bir tozdür. secrALALALARALALALARARDADAN| ricasına (!) rağmen dikkat na- zarına almamış. Bunun üzerine, şehirde mevcud 17,000 köpek grev ilânına ve şeh- | rin en büyük ve işlek caddesinde nümayiş yapmağa karar vermiş- tir. Köpekler, resim indirilme - dikce sokaktan çekilmiykekkler, yolları kapatacakla durduracaklar - BEŞ HASTA VAR —_— Yazan Etem İzzet BENİCE ben seyirci imişim gibi idim. Hiç üzülmeden, hiç- birşey hissetmeden bir koltuğun kenarına dayan- Miş öylece duruyordum! Bu hal, paşanın vekiline: — Aldın mı?, — Aklım. oldu, vekil: Verdim... Zihnim tum. Denip te, babamın yanındaki bir adama: — Verdim mi?, Deyinceye kadar devam etti. Bu, son sorgu bir- denmire beni ayılittı, beynime saplavan bir nişter Derken birdenbire hâykırdım: — Neyi veriyorsun?. Sesim bir kaplanın böğürüşü kadar korkunç, o- nun gibi gibi vahşi, onun göbi kulakları yırtar bir kuvveteydi, kabasakal imamın üzerine doğru kos- — Varmıyorum.. Varmıyoru: yamazsınız!.. Diye ona da bağırdım. Ve.. Bu bağırmalarım devam etti: #W— Neyi, kime veriyorsunuz?!. — İstemiyorum.. — Zorla nikâh olur mu?. i mahkemeye veririm.. — BSahtekârlık yapıyorsunuz!, — Yaptığınız cinayettir.. Ve.. Hakaret ediyordum. — Siz, hepiniz canisini — Alçaklık ediyorsunuz!.. — Reziller.. — Befiller!, — Paşa da bir alçak, siz de bir'tiçarı.. Ve.. Tepiniyor, çırpınıyordum. <HİKAYE: KONUŞAN KADAVRA Yazan — Seott Davvson — Dün intişar eden kısmın hu lâsası: Dikson, Amerikada Tıb fa- kültesi Teşrih salonunun b çisidir. Fakültenin hastabakı- cılarından Edit adlı güzel bir kızla evleniyor. Bir çocukları oluyor. Bir gün çocuğun be- şinci yıldönümü için evde hu- rlıklar yapılıyor. O gün ço- vk Dahçede — oynarken, meçhul adam. çocuğu kaçın- yor. Akşam üstü Dikson ve davetliler eve geldiği zaman, büyük analarını çocuğun 0- yuncakları arasında baygın bu- luyorlar!.. iki Nevyork polisi bir haftadanbe- ri Jüliyi arıyordu, kaybolan ço- izi bulunam Jülinin kayboluşu Dikson Editi de fena halde sarsmış dönümünü tes'ld edec gecede Jülinin kı yeni kurulmuş Yük bir felâket' Dikson fakültedeki rın sonunu bekliyordu. İmtihan - ordu. gibi | lardan sonra işi hafifliyecek, ve | geniş bir nefes almak fırsatını bu- Iacaktı. Teşrih masalarındaki ö- lüleri gördükçe dalma çocuğunu htarrlı: küçük çocuklar üzerin yapacaktı. Dikson geceyi fakül - tede nöbetçi kalarak geçirmişti. Fakülte — direktörü akşamdan benin | den bir (muzadı taaffün) ş: lonuna getirilen çocuk - cesetlerini iyice temizle! Dedi, Dikson akşam tı nuna girerek kollarıni & mermor masalar Üze lâçlarla temiz- İlk önce baş! duran on iki yaş- larında bir erkek çocuğu cesedini ilâçladı.. Kulaklarının - dibindeki kalın damarlardan eter şırıngala- şla - rında bir erkek çocuğu idi. Bunlar hemen hemen birer hafta önce öl- müş cosetlerdi. Fakülte son günlerde çocuk ce- #ötleri bulmakta müşkülât çeki- yordu. Bu işi yapan gizli bir şir- ket vardı. Zabıtanın şiddetli araş- tırmalarına karşı, Fakülte direk - törü ilim ve fen namına bu şebe- keyi himaye etmiye mecbur olu- yordu. Zaten başka memleketler. dede Tıb fakültelerine çalışan giz- li adamlar vardı. Dikson uzun yıllardanberi teşrih | salonuna mezarlıklardan getirilen sayısız ölüler görmüştü. bu kadar hakaret, küfür karşısında hiç bi renden kalkmadı, hiç birisinin gözü kımılda- yıp bana bakmadı ve., Hiç birisi: — Ne diyorsun Hanım?. — Ne yapıyorsun Belkis?,. Diyemedi! Hele ben: — İmam efendi ne yapıyorsun? Bu adam be- nim vekilim değil, Ben de bu nikâha razı değilim. Görmüyor musun, işitmiyor musun?. Günah değil mi?. Allahtan konkmuyor musun?, Dedikçe, kabasakalın hiç sesi çıkmıyor, iki de bir deve gözlerini açıp yüzüme bakıyor, ağzının - çinde bir şeyler mırıldanarak, — Onlardan sor.. Der gibi paşayı ve otrafındakileri gösteriyor, sonra, yine elini kalbinin üzerine götürüp başını gi bil Bu nikâhı kı- önüne eğiyordu. Öteki sarıklılar da bir şeyler okuyup duruyor- lardı. En nihayet, kabasakal: — Allah mübarek etsin.. Dedi, inliye tıslıya yerinden kalktı. ötekiler de onunla birlikte kalktılar ve.. Hepsi birer salyalı kö- pek gibi para iştihasından ağızları köpüre köpüre dudaklarını paşanın eline uzattılar. l Eski bir alışkanlıkla saya sokuldu.. Cesedin üzerinde- ki beyaz örtüyü a) Be: yavracuğu - a ne kadar benziyor! bi, ensesin - & yaptı... Ve örtüsünü çekti. kat çocuğun başını kapayamadı.. Gözü çocuğun yüzüne ilişti. Ve a- | vazı çıktığı kadar haykırdı. — Jüli. sevgili yavı Mermer masanın üstünde şamn küçük çocuk, Diksonun kızı idi. | İşte sol yanağındaki siyah beni, | uzun kirpikleri, G Dikson daha fazla bakamadı. Titreyerek biraz geriye çekik Ve yumruklarını başına vurarak: — Çocuğumu boğmuşlar Diyerek bağırmağa başladı.. Dizlerinin üzerinde dura Dikson bu korkunç manzara önünde kendini kaybetmişti. e Nevyorkun meşhur polis hafi « yelerinden M. X. Fakülte direktö- rüne bir müjde getirmişti: *Diksonun çocuğunun bir iki gü- ne kadar bulacağız. Momurları - mız Jülinin izi üzerinde yürüyor- lar.. Kendisine söyleyiniz.. Sevin- sin!» Direktör sabahleyin fakülteye palir gelmez Diksonu arattı. Ona ©u sevinçli haberi müjdeleyecekti. inin ba- — Allah mes'ud etsin efendimiz.. Fakat, ne garip, ne akla sığmaz bir haldir ki, (Devamı var) Çeviren: İskender F. SERTELLİ Diksonu teşrih salonunda b““; madılar.. Ve teşrihhanenin KÜRÜ| kapısı ardına kadar açık duru” ihân verecek talebeler elf nundaki kadavrafarın etrefi üşüşmüşlerdi. Teşrih profesörü he sordu: — Vücud soğuduktan sonrâ rar işleyen bir kalbe rıııül’ T — Evet Kolombiyada bir k”' kadın öldükten beş saat sanrâ rilmiş.. kalkmış, bu kadını btf rildikten sonra - gözümle görüll lebeden vt (Devamı 7 inci sayfada) LA la ANKARA RADYOSU —— DALGA UZUNLUĞU T.AO, 19,74 m, 15195 Kes. 20 TAP, 31,79m. 9465 Kes, 20 1639 m. — 138 Kes, 120 BUGÜN Saat 1830 Promram, Saat 1835 Müzik — («Offe | baclır - Örfens eehennemdü l peretinden potpuri - Pl.). Saat 1845 Müzik (Rüçük kestra » Şef: Necip Aşkın)- 1 — Delibes — Kopeyla nden bebek dansı, 2 — H Valther - Danseden — ki (Fokstrot), 3 — Heubergef $ Şarkta, £ — Zleher — EF“. operetinden (potpun b Saat 19:15 Türk müziği d saz faslı). Saat 20 Memleket saat /f ajans ve meteoroloji haberlifi Saat 20.10 Neşelil pınur Saat 2015 Türk müziği & çilmiş eski eserler). Saat 2050 Konuşma. Saat 2105 Temsil, Sant 22 Haftalık posta yatif| su (Ecnebi dillerde), Saat 2230 Müzik - ( Straus - Volonsel sonatı). Çalanlar: Mesud Cemil V? mal Reşid. “ Saat 23. Son Ajans haberl , ziraat, esham, tahvilât, yo - nukut borsası (fiyat). Sâat 23.20 Müzik (C PL). Saat 2355 - 24 Yarınki prif Tam. YARIN 12,30 Program. 1235 Türk müziği (Küâsik Pf ram). Ankara Radyosu küme ses saz heyeti. 13 Memleket sast ayacı, 4” ve meteoroloji haberleri, 13,15 Müzik (Küçük orkestff Şef: Necib Aşkın) 1415 - 14,30 Müzik (Piyano * loları « Pl). 1357 Hleri Cemaziyelâhir 5 1355 Ruml Temmuz 9 1939, Ay 7, Gün 203, Hızır 78 22 Temmuz CUMARTESİ Vakitler | Vasati | Ezani ga. da. | sa. d Güneş | 477 Öğle 12 20 Tkindi | 16 18 Akşama | 19 35 Yata 21 30 imsak |2 37