16 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

16 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F No, 42 Balkona Atlıyan Yeniçerinin Arkasından Biri Daha Atladı — Her İkisi de Atladıktan Sonra, Ne Olur Ne Olmaz » Diye Oldukları Yerde Put Gibi Durdülar E... Ne olur ne olmazdı? Su u- yur düşman uyumazdı. Subaşılar yaman ve biaman adamlardı. O- labilir kendisini sezmişlerdi. Gökçen o kadar tetik yatıyordu ki; yatağan bıçağı yanında idi, (Maksadı hiç uyumamak, sabah ol- madan yola çıkmakdı. Gökçen büyük bir kurnazlık - '€ad etmişti. Hiç kimsenin şüphe- sini celbetmemek için sabahleyin Bideceği yolu değiştirecekti, Boğa- zı geçmiyerek Bolayıra doğru ters yüz yol alacaktı. Subaşının adamları - ortalıktan €l ayak çekilince faaliyete geldi- der... İki izbandud Yeniçeri gece yarısına doğru bana gird'ler... Gökçenin yattığı odanın balkonu- na çıktılar.. Ortalıkta ses ve seda yoktu. Gelibolu baştan başa uyu- yordu. Han bekçileri de her biri bir tarafa sızıp kalmışlardı. Gökçen; balkona atlıyan ilk a- damın çatırdısı üzerine zaten a- Çık olan gözlerini o tarafa çevir- di. Gecenin zulmetini hafif bir ay aşığı aydınlatıyordu. Balkona atlıyan Yeniçerinin pe- şinden bir Yeniçeri daha atladı. Her ikisi de bu atlamalardan son- | Ta ne olur ne olmaz, diye oldukla- TI yerde put gibi duraladılar.. Çün- kü biraz çatırdı olmuştu. Gökçe, karanlık odanın açık penceresinden keskin gözlerile et- rafı yokladı. Gözlerine inanamm - yordu. Bu iki kişi hırsız filân de - ğildi, Tam manasile Yeniçeri ve Subaşının — karakollukcuları idi, Demek Subaşı işi çakmıştı. Ken- disini temizlemek için tertibat al- mıştı. Bu yüzde yüz böyle idi. Gökçe hiç bozmadı. Sağ elini yanmda uzanıp duran keskin pa- Tasına uzandı ve sapındari tuttu. Gökçenin en ziyade korktuğu şu idi: «Ya, hayvâanını ahırdan alip gö- türdülerse...» O vakit çok fena e- lurdu. Bu iki Yeniçerinin elinden kurtulmak kölaydı. Fakat, iki Yeniçeriyi biçtikten #onra, ne yapacâktı? Hayvanı ol- mazsa nasıl kaçacaktı. Lâkin, bir n için bu düşüneelerinin boş ol- duğunu farketti. Çünkü; Demir, yamna kal'iy - yen yabancı kimse sokmazdı. Ön- den, arkadan dehşetli surette tek- melerdi. Üste de, hem kişner ve hem de tırnaklarile yerleri kazırdı. Eğer, Demirin yanına gitmiş olsalardı. Bu kişnemeleri ve tekmeleri ahı- rın üstündeki odada yatan Gökçe, mükemmelen işidebilecekti. Yeniçerilerin ellerinde kemend olduğu gözüküyordu. Demek ken- disin boğacaklardı. Gökçenin ya- nında Karaca Paşanın İkinci Meb- | mede yazdığı mektup vardı. Bunu de üzerinden alacaklardı. Yeniçeriler, balkona atladıktan ve biraz duraladıktan sonra; usu- letle ve ayaklarının ucuna basa - Tak pencerenin önüne kadar gek diler... Kor gibi keskin gözlerile içeriyi kontrola başladılar. Kurnaz Gökçe gözlerini kapa- yarak aralamıştı. Sanki, derin bir uykuda imiş gibi horuldayıp du- ruyordu: — Hor!.. Horrr!.. Yeniçeriler, şikârlarının tama- mile derin bir uykuda olduğuna kanaat getirdikten sonra; yavaş- tacık içeri girdiler... Gökçenin boynu ve başı tam kemendlik vaziyette görünce se - vindiler.. Ve mırıldandılar: — Avanak herift.. Yeniçerinin birisi yağlı kemen- di sağ eline aldı. Ucunu sol eline doladı ve birdenbire Gökçenin boynuna attı. İşte; bu anda umulmadık — bir hareket oldu. Gökçe, kemend atır hir atılmaz olduğu yerde fırlaya- Tak kemende bir pala salladı ve ipi âkiye ayırdı. Gökçenin ikdnci hücumu kemen- di atan Yeniçeriye oldu. Bir pala- da canmı almağa gelen Yeniçeri- min kellesini sessizce biçti. Gökçenin bu hareketi o kadar ani ve o derece sür'atli olmuştu ki, ikinci karakollukcu kemendine ve silâhma sarılmağa meydan bu- (5 inci sayfadan devam) — İnanma sakın, dedi. Şama gi- dince biri poFse teslim eder. Ba- gemızı derde sokar. İyisi bırakalım onu burada. Gidelim, zevkimize bakalım... Dedi Mehrinin ölüsünü ve Zü- | beydeyi otomobilden çıkardılar. Kumların üzerine bıraktılar. Oto- | mobile atladılar. Az sonra göz - den kaybaldolar. Zübeydenin ilk işi, Mehrinin | çenesini bağlamak, başındaki i - | pekli örtüyü yüzüne örtmek ol - u, Sanra etrafırla bakmıyar baş- | “Tadi Köca bir çölük ortasında bu- lundyordu. Ne tarafa gidecekti Yürüdü, yürüdü, Sıcaktan, susuz- luktan takati kesildi. Kumların ü- zerine düştü, bayılmıştı. Çakal. kurt gibi vahşi hayvan- ların sesierini işitir gibi oluyordu. Fakat başını kaldırıp bakmak de- ğil, gözlerini bile açamıyordu. ON BEŞ SENE SONRA Ömer bin Cabiri, iyileşmiş ve memleketine dönmüştü. Felâketi annesinden haber aldı. Kühya ka- dını, şoförü aradı. Bulamadı. Ne- Tiye giltikleri malâm değildi. Za- bılanın araştırmaları da bir fayda vermedi. Aradan on beş sene geçti. Zü - beydenin oğlu yirm, yaşına gel - miş, küçlü ve kuvvetli bir deli < kanlı olmuştu. Annesinin intika- mini almak istiyordu. Bunları Tecziye (5 inci sayfjadan devam) ne icabet etmezlerse, kollarından tutarak dükkânlarına doğru çek - meğe başlarlar.. Geçen gün bir urkadaşım anlat- tır — Bir gün ablamla beraber Ka- | palıçarşıdan geçiyorduk. Tam çar- Şının artasına geldiğimiz zaman, mağazalardan birinden uzun boy- Tu, şık giyinmiş genç bir adam çık- tı. Yanımıza yaklaştı. Bozuk bir Türkçe ile ablama: — Buyurunuz efendim, bir de- fa da bizim mağazaya bakınız.. de- di. Fakat ablam aldırmayınca, bile- iinden tuttu, zorla onu dükkâna çekmeğe başladı, Bu hüdise beni sinirlendirmişti, Adama sokul - dum, hiddetle: z — Ne yapıyorsüri be adam?. De- dim. Nereye götürüyorsun?. Genç adam çarpık ve kirli diş- lerini göstererek, sırıttı ve: — Hanımefendiye kumaşları - mızı gösterecektim, dedi, İlâve ettir lamadan ve hattâ gık bile deme- den Gökçenin bir pala darbesile kellesi arkadaşının yanına devri- mişti. Han odasında ufak tir gürültü olmuştu. Âdeta iki boş testi yere düşmüş kadar... Gökçe; zaten giyinmiş — alesta idi. Vak'adan sonra, buşna neler geleceğini biliyordu. Bu sebeple çok durmağa gelmezdi. Hemen olduğu yerden sessizce aşağıya inen Gökçe ahıra vardı. Atına eğerini bağladı ve handan, şehirden bir çırpıda ve bir hamle- de uzaklaşıp dağlara vurdu. (Devama var) Brenner'deki Alman ZZi mm Ve İtalyan Kuvvetleri (1 tnci sahifeden devam) *â İtalyanlar tarafından :, şen, gee tinene mükâfat vadedi'diği, son- radan da Türk tabiyetine geçtiği öğrenilmiştir. İtalya ile Almanya İbnissucde ga bir çok vakllerde bulunmakta- dırlar. Fakat İmnissüud mihver devletlerinin Bahriahmerde yeni üsler meydana getirmek. petrol kuyularını işletmek için İngiliz ve Fransızları Hicazdan çıkartmak maksadını takib ettiklerinden ga- fil bulunmaktadır, Geçen hafta Almanyanın Bağ - dad ve Cidde sefiri Dokt>: Priç Grebba Kral İbnissuudu ziyaret e- derek, hükümeti namma petro! im- tiyazı istemiştir. Halidülvelid'in Romaya giderek Mussolini tarafından kabul edil- diği de söylenmektedir. Mihver devletlerinin Yemenle Hicaz ara- sındaki Hadramut mıntakasına göz, koydukları zannedilmektedir. Bu mıntakada bir aşiret reisinin ida- vesi altmda büyük bir göçebe ka- filesi yaşamaktadır. Fakat bu mım- takada İngilizler hâkimdirler. An- cak yerli halk İngilizlere hasım waziyetinde — bulundukları için, mihver devletleri bundan istifade etmek niyetindedirler. İtalyanla - rın Bahriahmerdeki vaziyetlerini kuvvetlendirmek maksadile Had- Tamut'u işgal etmeleri ve İngilte- ve ile Adende komşu - vaziyetine geçmek istediği rivayetleri de do- Çölde Bir Facia Bir gün Ömer bin Cabiri, cami- den dönerken yaşlı bir adama te- sadüf etti ve saçlarının beyazlan- masına, çehresinin değişmesine Tağmen kendisini tanıdı. Bu kâh- ya kadımım kardeşi şoför Ahmed. Uzaktan tekib etti. Girdiği evi Bgördü ve akşam oğluna söyledi. Delikanlı, ertesi gece yatsı oku- nürken otamobiline bindi, Ahme- din evine gitti. Kapı aralıktı, içeri( Birdi. Kâhya kadın, yemek hazır- Tamakla meşgul idi. Bu, Kapıyı'çal- madan içeri giren delikanlıya hay- retle bikiyord Delikanlı sükünetle: — Ayşe, cezamı çekmek zamanı | geki, Ben, çölde bırakıp çakallara parçalattığınız Zübeydenin oğlu- yum!, Dedi ve üzerine atıldı, ağzına bir mendil tukadı, ellerini ve a- yaklarını sıkı sıki bağladı. Az sonra, camiden gelen şoför Ahmed de ayni âkıbete uğradı. Delikanlı, ikisini de sırtladı. O- tomobilin içerisine koydu. Sonra sür'atle şehirden çıktı. Gece yarısı-| a doğru çöle vâsıl oldu. Anmesi- nin bıtakıldığı yerde durdu. Kâh- ya kadınla, kardeşini kumların ü- zerine yatırdı. Çakalların, kurtların sesleri işi- tiliyordu. Eğildi: — Zübeydeyi düşününüz! Dedi. Ootomobiline atladı, an - nesinin intikamını almaktan mü- tevellid bir sevinçle şehre döndü. Etmek Lâzımdır — Bizde her aradığınız şey var Beyefendi... O gün çarşıya ablama bir ayak- kabi almak için çıkmıştık. Dükkâ- a girdik. Müstehzi bir tavırla a- dama: — Yazlık kadın ayakkabıları ç- kar, Muhatabım bön bön baktı — Şey... Affedersiniz Beyeten- di, dedi. Burası şey... Manifatura mâğazası. Kadın ayakkabısı bu- lunmaz. — Fakat sen biraz evvel mağa- zanızda her şeyin bulunduğunu id- dia etmiştin! Genç adam kabahatli olduğunu anlamıştı, başım önüne eğdi, bir- şey söylemedi. Biz de dükkân- dan çıktık.. yüzüme , v Müz'iç davetleri, imah - süzleri ile halkı rahatsız eden bu sırnaşık esnaf çığırtkanları İstanbul gibi büyük, medeni ve turist şehrinin ayıbıdır. İstanbul belediyesi ha Ki yabancıyı, çoluğu çocuğu hu- laşmaktadır. Mahkemede | Şahitlik Eden Bir Koç Fransız güzeteleri yazıyor: Ren e bir çobanım on beş koyunu ça- hınır, Çoban araştırmaya Başlar ve koyunları bir kasap dükkânnında, « tabil mezbahaya gönderilmeden evvel - bulur, derhal mühkemeye müracaat eder, haciz altına aldı- rır. Kasap; koyunları kimden aldı- dığın söyler, fakat satan adam. ko- yunları çalmadığımı, kendisine a- id olduğunu iddla eder. Mahke- me heyeti müşkül bir vaziyette kalır. Çoban: — Koyunların bana aki olduğu- 'nü isbat kolay. Sürünün koçu da çalınan koyunların — arasındadır. Koçu ve koyunları mahkeme hu- zuruna - getirtiniz. Göreceksiniz beni nasıl tanıyıp yanıma gele- cek?, Der. Jüri heyeti azun müzake- zeden sonra koyunların ve koçun celbine karar verir. Koyunlurla köç getirilir, mahkeme avlusuna | sahverilir. Binçok kimseler, koçu | gağırırlar, fakat yerin den kımıl- | damaz. |— Nihayet, çoban avlrıya - çıkar, seslenir. Koç ve koyunlar, çoba- nın sesini işitir işitmez koşarlar, yanna gelirler. Bunun üzerine mahkeme ko - yunların sahibine iadesine karar verir 50 Sene Devam Eden Yangın ; 1884 senesi ilkkânum ayında Ohyo maden ameleleri grev yaptılar ve pet- Tel nakline mahsus arabaları ateşle - diler, protesto makamında sokaklarda dolaştırdılar, sonra maden kuyularına attılar. Kömürler yavaş yavaş aleş aldı. Elli senedenberi yanıyor ve bu toprak al- tandaki yangin AAA devam ediyor, Yangın sahası 10 kilometrodan faz- dadır. Şimdiye kadar yanan — kömürlerin | düymeti S0 müyen dolardır. Hükümet ve maden şirketi yangını sündürmek teşebbüsünde bulunmamıştır. — Yalnız koyulardan bazılarının ağızlarını ka - pamakla iktifa etmiştir. Jâsa herkesi rahatsız eden, sini: dendiren bu ayıbı derhal temi meli ve hareketlerini değiştirmi yenleri cezalandırmalıdır. İNGİLTEREDE MÜDAFAA HAZIRLIĞI Londra 16 (Husüsi) — İngilte- Tede müdafaa hazırlıkları bütün hizile devam ediyor, Bütün şehir- lerde sivil hâlkın bir muharebe halinde korunması için tecrübe - ler yapılmaktadır. Şehirlerin sür- 'atle tahliyesi ve hazırlanımış o « lan sığınaklara nasıl iltica edilece- ği halka öğretilmiş bulunmakta - dır. Şimdi her İngilizin kendisine mahsus el atında bir gaz maske- si bulunmaktadır. SÜVEYŞ KANALI TAHKİM EDİLİYOR Kahire 15 (Hususi) — Mısır hü- Kkümeti Süveyş kanalı - boyunca tahkimat yapmaktadır. Bu mak - sadla bir çok askeri tesisat vücu- de getirilmektedir. ALMAN HARİCİYE NAZIRI BALKANLARA GELİYOR Berlin 16 (Hususi) — Hariciye Nazırı von Ribbentrop'un sonba- harda Belgrad ve Sofyayı ziyaret edeceği söylenmektedir. MISIR ÜNİVERSİTE TALEBE- SİNİN AEKERİ TALİMLERİ Kahire 16 (A.A.) — Milli Müda- İaa nazırı, bütün Misır Üniversi- telerinin yaz tatillerinde altı haf- ta müddetle askeri talim yapmala- rını emretmiştir. Pazarlıksız Satış (1 inci sahifeden tevam) Yu bir rekabetle ucuzluk meyda- na geleceği zannedilmişti. Fakat kanunun tatbikatından şimdiye kadar elde edilen tecrübe' bunun aksini göslermiştir. ın aldanmakfa devüm et - memesi için pazarlıksız satış ka- nununa yeni bir şekil vermek üze- te tetkikata başlandığı duyulmuş- tur. Bu tetkikler bir kaç aya ka- dar bitirilecek ve pazarlıksız sa - tış kanununu tadil eden bir proje hazırlanarak meclisin gelecek dev- re toplantılarına arzedilecektir. Pazarlıksız — satışı — kaldırmak mevzuu bahs değildir. Maksad, halkın aldanmamasına meydan vermiyecek şekilde pazarlıksız sa- tış kanununu tekemmül ettirmek- tir. — « A Maarif Şürası ( inci sahifeden devam) leri, Üniversite Rektörü ve fakül- te dekanları, edebiyat fakültesi profesörlerinden — Mustafa Şekib Tunç, tıb fakültesi profesörlerin- den Akil Muhtar, — fen fakültesi profesörlerinden Kerim, hukuk fakültesi profesörlerinden Hirş ve Noymarn, güzel san'atlar aktde - misi profesörlerinden Zeki Sayar, Mabhir, Çallı İorahim, Hakkı, tica- ret mektebi müdürü Nihad Sayar, doktor Neşet Ömer, edebiyat fa- kültesi pedagoji enstitüsü profe- sörlerinden Sadreddni Celâl, mül- ga darüllünun profesörlerinden termiyeci İsmail Hakkı Baltacı oğ- lu, İstanbul kız san'at mektebi mü- dürü Salih Şevket ksmen dün kıs- men de bugünkü trenle Ankaraya hareket etmişlerdir. riüğünz Tramvay Bir Kıza Çarptı Vatman Mustafanın idaresinde- ki 235 numaralı tramvay Kuruçeş- meden geçmektle iken Kuruçeş - mede İturan 13 yaşlarında Nüri kızı Zehraya çarpmış, Zebra muh- telif yerlerinden yaralanmıştır. Eli Tüfekli Çocuk Dün sabah Rami civarında sve lanmıya çıkan 18 yaşlarında Mu- zaffer adında bir çocuk tüfenk ile| oynarken kazaen ayni yaşta olan| arkadaşı Mehmedi göğsünden yar ralamıştır. Ka | mesinden hep şarab akıtılarak Bugünkü Bugün Kadıköy stadında saat | 16 da Misir, Yünan, Rümen ve 'Türk atletlerinin iştirakile bir günde bitirilecek müsabakalar ya- pılacaktır. Yunan atletleri dün akşam «Basarabya» — vapuru ile gelmişlerdir. Rumen atletleri de tayyare ile gelmişler ve Spor teş- kilâtımızın ileri gelenleri tarafın- dan kargılanmışlardır. Bugünkü maçların heyecanla ta- kip edileceğine şüphe yoktur. Sürat ve uzun atlamalara Bah- kan şampiyonu Lambrokis, at - malara Yunanistan — şampiyonu Ploros, uzun süratlere Balkan şampiyonu Stratokos, mukave - metlere Balkan Maraton birinci- si Ragazos gireceklerdir. Geçen haftadanberi şehrimiz * de buluman Masırli atletler Fe - merbahçe stadında — muntazam antrenmanlar — yapmaktadırlar. Sürat koşularına meşhur Ü - beyd, uzun süratlere Muskuris iştirak edecektir. Romonler ise sür'at koşularına Yardaki, uzun süratlere meşhur Nemeş, mukavemoetlere Maraton- ,du Kristea, cirit atmaya Vama- hu, gülle atmaya Gurau, yüksek Atlamaya Strohitsku istirak ede- ceklerdir. Şehrimizde bulunan ngiliz at- letlerinden Anderson 5000 metre müsabakasına iştirak edecektir. Bu müsabakalar için Ankara- nın en kuüvvetli atletleri de şeh- rimize gelmiş bulunmaktadır. Dün beden kupası maçından sonra Taksim stâdında Galala - Mogol — Hududunda Muharebe (1 inci sahifeden devam) Gazeteler, müzakerelerin duha başlamadan bir çıkmaza — girdiği | mütaleasındadırlar. Müzskerelere | yarın da devam edilecektir. Fakat| sefir Grazie'nin hükümetinden ta- Hmat almağa mecbur kalacağı zan- nedilmektedir. Gazeteler açıktan açığa İngilte yenin arlık Uzakşarktan elini çek- mesi lâzım geldiğini söylemekte- dirler. VEİ BİR HAVA MUHAREBESİ 'Tokyo 16 (Husust) — Domel A-| Jansının verdiği maltmata - göre, | dün Mogol - Mançu hududunda Kala nehri üzerinde yeni; bir hava| müharebesi olmuştur. Sekir Sovyet tayyaresi — Japon askeri üssünün üzerinde dolaş - mışsa da, Japon tayyarelerinin ta- köbi nelicesinde geri dönmeğe mec- bur olmuşlardır. Yine dün Sovyet toprakdarı üzerinde yeni bir mu - harebe olmuş ve bir gün içinde 59 Sovyet tayyaresi düşürülmüş- tür. —ii 109 Sene Devam Eden Bir Dâvâ İngilterede hukuk - davalarının pek uzadığından çok defa bahse dilir. Böyle yıllarca neticelenme« miş davaların bazıları pek meşhur olmuştur. Fakat Londra gazete » lerinde okunduğuna göre Avru « panın başka yerlerinde de böyle yzamış davalar yok değildir. Me- selâ Fransızların Alsas eyaletin » de Vangen isminde bir köy var - miş, Geçen pazar günü köyün çeş- Müsabakaları Mısır, Yunan, Rumen ve Ti" Atletleri Bugün Boy Ölçüşecel Atletizii TTT E A saray ile Beyoğluspor, hafta oynanscak Demlt çı için bir — antrnman Y lardır. $ Oyuna Perahlar başlat h' ki taraf çok düzgün ve *Üf cumlarla biribirin; zorlafi” dır, Fakat bu çetin çeki türlü semere vermemiş ” kım da gol yapamamıştır! yet 15 inci dakikada GalâPİğR soldan yaptığı bir hü gelü yapmıştır. Devrenin mütebaki ki g ha fazla Beyoğlusporli cumlarile geçti ve de larına doğru da oyun bi Teşmeğe başlamıştır ki birinci haftaym 1 - 0 Gi lehine biti. İkinci devre Galalası cumları fazlalaştırarak © Boyoğluspor nısıf sahasiff jf meğe muvaffak oldu. spor müdafaası bu hÜCÜR, maharetle önlüyordu, F& mukavemet uzun Yine 15 inci dakikad& ilerleyen bir Galatasarâf hh munda Salâhattin fevi şütle ikinci golü de yi Ortadan Mesireziye © da güzel bir şütle Galif kalesine atarak takımınlk, et gölünü yaptı. Bu göllü ber daha canlanan Bet lalar Galatasarayın YO ğundan istifade ederek sinesinin ayağile ikimci nt yaptılar ve oyun bu $i berabetlikte bitti. Bir Fransığ |. Askeri Hey ğ Geldi Ordu kumandanı Get zinger riyasetinde üç kişidö reKkep bir Fransız asl bu sabahki Sempilon şehrimize gelmiş. Sirkeci # İstanbul kumandanı Gentf') lis Bıyıktay, Morkez kuffü Fransız ataşemiliteri vt "j sefarethanesi — erkânı 4 karşılanmıştır. Heyet 610 lerle doğruca — Perapalöf gitmişi Fransız askeri heyeti b Timizde gezintiler yapacak | kspresle Ankara SLEFLEOİLİRİE ŞU Heyet reisi General H bü sabah Sirkeci istasi ) kendisile görüşen bir Mt? mize kısaca demiştir ki! — Güzet memleketiniti 5 fa ziyaret etmiyorum. - ? gelişimdir. İstarbula bi ha gelmiştim. Türkiyeyi yarcte hırsat huıdu.s_umü' ço kbahtiyarım. Hükümt” | zinizi ziyaret etmek üzef Ğ şam Ankaraya gidiyorüi | sile ile dost ve müttefik ket ricalini yakından SÖf ni ayrıca memnun et aü Estonyada Şid? Yağmurlar Tallin 16 (AA) — 5? şiddetli yağmurlarla 10) jyanın şimal mıntakasınt” yapmış ve mühim hasal biyet vermiştir. ça f FESA/ KP köylüler gelmişler, sıraya dizile- Tek içmişlerdir. Buna sebeb de bu köyün pek eski bir arazi da- vası varmış. Tam 108 sene sürdük- | — : EBA. F ETELENİER, ten sonra nihayet köYÜ” hine neticelenmiş, onlâf y nun şerefine istı a Tab içmişler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: