12 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

12 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A / Kralı vardı. Danzıg eSahıb Olan Lehistanı Elde Eder Almanların Danzi' ge Asker Yığışına Ehemmıyet Verilmiyor POLONYALILARIN VAZİYETİ KUVVETLİ Vaktile dahâ Almanya impara- torluğu vücude gelmeden Prus - yanın Freder'k isminde akıllı bir Tarihde büyük anılan bu hükümdar günün bi- rinde bir söz söylemiş ki şimdi Avrupanın şu karışık günlerinde sik sık tekrar ediliyor. Bu söze bal 1 Frederik şunu de- Miş Danzige dâ malik ol O halde dirkâ Alman dev yor ki Da histana ba mak bi lırsa al lacak: sahib olan Lehistana Pri olduğ erikin pek tak - söylenen bugünkü t reisi de demek olu- ele geçirerek Le- ayi ve hâdisat ile oyna « kadar kolay mıdı: lemediği de ayrı bahis. dia ediliyor ki Prusyanın o za - manki akıllı Kralı böyle dema « miş. Demiş ki: Vistül nehi ağzına hâkim olan Leh Kralından ziyade Le - histana da hâkim olur! Vistül nehrir yadadır. Fakat danberi ve sonra da eski zaman- dardaki Prusya Kralı ne derse de- sin bugünkü dünyanın harb ve sulh şeraiti o kadar Ceğişmiş ki k Frederik şöyle demiş, böy- Yıldızlar Şarki Prus- n zamanlar - Yaşıyan Bir Kadın Bu Garib Ruhlu Kadın Bir Amerikalıdır Merak bu ya, zengin ve genç bir İngiliz kadını olan Misis Klo- rey de sinema artistleri arasında yaşamayı seviyormuş. Fakat ken- disi yıldız değildir. Bu merak... Sebsisiz değilmiş. Kendisi diyor ki: — Sinema yıldızlar! arasında tanıdıklarımın para hırsı yoktur. Bunlar açık imsanlardır. Fakat ba- xa kadınlar da vardır ki bunlardan bahsetmemek daha iyi olacak.. Misis Kloreyin anası babası Ka- nadalıdır. Fakat kendisi Amerika hükümeti toprağında doğmuş, son senelerde de Holivudda yaşamak- fadır: — Sinema artistlerinin lisanı ol- sun, musiki olsun benim pek me- Hududa sevkedilen le demiş diyerek Danzig mesele- sini şimdi ona göre halletmeğe kalkışmak münasib olmasa ge - rek. Arasında 3 | Misia Klorey rak ettiğim şeylerdir. Bunları din- Temek için Holivudda yaşıyorum, ! Yine, söyliyerek korudan indik. ağlıyarak yü- Tüdük, gözyaşlarımızı kurutmadan ayrıldık, söyle- Şötek evler İnsan, ize girdik! ztırablı zan BE:;Ş Arzın si Polonya topçuları Bu başlangıca lüzum vardı. kül Danzig meselesi yüzünden A rupada bir harb çıkar mi, çıkmaz mı? Bahsi yine bugünlerin en ba- raretli meselesi oldu. Lehistanrı toprağına, istiklâline edilecek bir taarruz herhalde İngiltere ile Fransayı harekete getirecek, bu- na şüphe yok. İngiliz devlet adamlarının şu son günlerdeki sözleri bunu kat't olarak bildirdi. Fransa Hariciye Nazırı da Paristeki Alman sefiri- ne pek nazik, fakat yine pek kat'i bir lisanla anlatmış ki Danzigin şeklini değiştirecek herhangi bir hareket, harleden taarruz ve ya- hud dahilden bir teşebbüs sure- tinde olsun, Fransayı da Lehista- na karşı taahhüdlerini yerine ge- tirmiye sevkedecektir. Bu husus- ta İngiliz ve Fransız noktai nazarı birdi İngiliz gazeteleri İngiltere ta- rtfından verilen teminatın Dan- Zig serbest şehrine de şümll olup rlar. Fakat bundan 'sonra İngiliz gazeteleri - nin ilâve ettikleri diğer mühim bir nokta vardır. Almanyaya dö nüp diyorlar ki: Ne olursa olsun bugün İngiliz numiyesi İngiliz hükü « inin arkasındadır. İngiltere kuvvetlidir. İcab ederse harbede- ü taahhüdlerine sa- (Devamı 7 inci sayfada) buydu. MERAKLI ŞEYLER 19 YAŞINDA BİR RESSAM Bu seneki büyük Roma fatı, on dokuz yaşında nold adlı küçük bir ressaı zanmıştır. Arnold Havrde doğmuştur. Ba- bası maruf bir resim amatörüdür. ik ressam, dokuz yaşında i- ği resimleri Ruende teş- kazanmıştı. Sabatte'nin taldebesi o- lan Arnold, güzel san'atlar aka- demisine girdiğinden yedi ay son- sene sonra da yük Roma mükâfatını kazanmış- YA SİLÂHLANIYOR. Silâhlanma hastalığından Po- linezya da kurtulamadı. Şimdiye -| in ve rahat bir hayat ge- n Polinezyalılar da Tonga a- Bu vardır. Adanın hükü: lot, bir de tayyare üssü inşasını, mecburi askerlik usulünün tat - bikini irade etmiştir. MUSİKİ VE İNEKL | harb ava adlı bir japon âlimi, musik er üzerinde büyük bir tesi süt vermelerii 'or. irdiğini, fazla sebeb olduğunu söylü Âlimin bu ( sa ahırlarda sık sık müzik eksik ol dlası doğru çıl yacak, KDİ BOLLUĞU Birleşik Amerikada 120,400,000 kedi vardır. Bunun 7,000.000 w Nevyork şeh- rindedir. Nevyorkun 7 milyen nüfusa olduğuna göre adam başına bir kedi düşüyor, demektir. Doktorun Öğütleri: İştiha Ve Hazım Roma imparatorlarından bi- ri «<Dyspepsi» - hazımsızlık» dan şikâyet eder. Doktorları- nı çağırır, buna bir ilâç bul- malarını emreder, Bunlardan yemekler - den sonra hafif bir İdman yapmasını, bir diğeri de yatıp uyumasını tavsiye eder, İmparator tereddüde düşer. doktorların tavsiyesini tecrü- be etmeyi muyafık bulur, E- sirlerinden ikisine ayni ye- meği yedirir, Birine idman yaptırır, diğerini de yatırır, uyutur. Bir buçuk saat sön- Ta ikisinin de kellesini uçur- tur, midelerini açtırır. İdman yapan esirin yediği şeyleri henüz hazmetmediği, yatıp uyuyanın ise midesinin boş olduğu görülür. Bu barbarca tecrübe, gö lâboratuarlarda köpekler ü- zerinde yapılmaktadır. İdman, hazmi kolaylaştı mak için yemekten sonra de- Gü, iştihayı açmak için ye - mekten evvel — yapılmalıdı Yemekten sönra hiç bir şeyle meşgul olmamalı, istirahat ot- melidir. İştihayı açmak için yapılacak idman, yemekten evvel, yorulmamak çartile ya- | mi gi rım saat kadar yürümektir. HASTA VAR C HİKAYE:? Bir Hatıray ı Ziyaret Ahmed, Emir - | günda üoğmuş, E- mirgânda büyü - patlarnı; uzün yi | lerde dol | ra mütareke ol - du.. döndü. kaldı. Artadol geçti. İzmire gi- ren alayda (l yat zabiti idi. Hu- lâsa, bir daha, E mirgânın semtine bile uğrayamadı. hmed, şimdi, büyük bir şirke - in müdürüdür ve İstanbuldadır. Ya- gı kirk beşi bul - Geçen gün, Ahmed, y yaşında terk- ettiği — Emirgâi hatırlamıştı. — Bir ün gidip görmek, gençliğinde do- laştığı koruları, vadileri, dereleri, gu gezmek ihtiyacmı İstanbula Bir sene Ahmedin, Hmirğade “bir' çok atıraları vardı. Yirmi yaşının rüz- | gârı başında eserken, irili ufaklı | bir çok aşk maceraları geçirmiş, sevmiş ve sevilmişti. Hele bir, ko- yu siyah gözlü bir kız vardı.. O za- man 16 yaşlarında idi. İsmi Nes- rin idi. Ahmed, bu kizı delice sev- mişti. Geceleri, köşkün bahçe - sine atlarlar, genç kızla, saatlerce Başbaşa kalırdı.. Nesrinin aşkı, Ahe| med için bir yangın idi, Onüu öyle şiddi vmişti ki. Asker olup da cepheye gittiği zaman, uzun a lar, genç kizi unütamamıştı tâ, bir iki mektup da yüzmıştı. Bir de Zerrin vardı.. Bu 19 yaş- larında bir avukatın kızı idi. Kol- leje gidiyordu. Bununla da üç ay kadar konuşmuş, sonra, bir mek- tup ve kıskançl selesi yüzün- den araları açılmıştı. Bir de Sül Bu, © sırada 30 yaşlarında ta- Enişte, dediği zengin bir hariciye memurunun evinde oturuyordu. Süheylâ ha - nimefendi, geceleri, Ahmedi bah- çe kapısından içeri alır, genç de- likanlının saçlarını sıkı sıkı hirs- la tutarak: — Beni seviyorsun, değil mi Ahmed, diye sorardı.. Bu, fazla isterik bir. kadındı. Ahmede, deli tutulmuştu.. Bunlar, en belli başlı macera - | lardı.. Daha bir kaç ufak tefek hüdise vardı. Fakat içlerinden en ziyade, Nesrini sevmişti.. Haâlâ, | Ahmedin kalbinde Nesrinin sıcak ylâ hanımefendi var- di ze bir dul kaı | gün demek Nesrin demekti. Hat- | | yirmi yaşlarında bir çocuktu.. Ha- | heyecanı vardı. Halbuki. Ahmed evlenmiş, iki çocuk sahibi olmüş, iş güç, hayat mücadelesine atıl - mıştı. Fakat, yanında ne zaman Emirgân sözü geçse, derhal Nes rini hatırlardı. Ahmed için, Emir ed, vapurla Emirgâna çık- ığı vakit, yirmi beş yıl evvel bis ı bu topraklara ayak basar az, içinde garib bir ürperme ve hüzün duydu. Âdeta, gözü ya- şaracaktı.. Sağına, soluna baktı.. Üskeleden büyük çınarın altına doğru yürüdü. Sıralanmış kahve iskemleleri bomboştu.. Burada bir tenhalık gördü.. Her taraf sessiz | gibi idi. Sıcak bir gündü. Emir - | gân sanki, yanmış, yıkılmış - bir halde ii Kahvelerin, dükkânların de bir kaç ihtiyar adam vardı. On- lara baktı. İçlerinden birini tanı- mıştı.. Şu sakallı, vaktile sari, bur- bir adamdı.. neler r?. Fa « ndisini dü- ma bıyıklı, Şimdi ne kadar çökmüş. yat acı şey, vesselâm.. Diye mıril- | dandı.. Bir gün geliyor, ihti yoruz, nihayet bir gün de ölece - ğiz. Çınarın altındaki iskemlelerden birine oturmuş idi. Yirmi beş yıl vardı ki, bolki ilk defa Kanlıka- vak suyu içiyordu.. Yudumlar. bo- | ğazından aşağı giderken, suyun lezzetini, derhal tanımaıştı.. Ah, bu Su.. İçinde, bir kıyılcımın ateşlen « diğini hissediyordu. Emirgân.. Ne güzel yerdir.. Ya Nesrin?. O şimdi, Hâlâ burada mı otu- Kahveci fincanı alma- an sordu. Nesrinin —— nerede idi ruyordu?.. Ba geldiği 3: —<— acak, hemen çantamı alıp çıkacağım, Cahi Bir oda tutar, he dırır, otururuz.. Hepsini, her şeyi anlattım. Babamın söyle: lerini, annemin sözlerini, çekişmemizi, deli gibi so- Ben hamallık eder yine seni b Diyor. Onun da hiç kimsı — Mektebi bitiremesem bile, yine ilamış bir adamım, Nerede olsa ekmeğimi nencecik nikâhlarımızı iden per labilirim.. Sen, kendini hiç | Fakat, ben böyle evini tarif etti. Ailenin Lî"“d . Kahveci, Nesrinin babi — Seneler var ki sizlere önüle çıktı. Küçük oğulları büyüdt || Şimdi İzmirdedir. Bir de kızlı? vardı. —Ha.. Evet. — Adı.. Nesrin galiba?.. — Evet.. Tamam.. O ne oldu!. — Onu sormayıı kızdı.. Bilmem doğru. bilmem Y? lan.. Anlattıklarına göre, Ahmf' İl isminde bir delikanlıyı severmif Sefer patlayınca, Ahmed # )$ kere gitmiş.. Bir kaç ay di kendine ağlarmı Tah muhafaza etsin cemi cümle) kızcağız, ince hastalığa tutuldik Senelerce hasta ya zun İzmire girdiği gündü.. NEf Şhiş,, Tin hayata gözlerini yumdu.. Ankara Radyo BUGÜN 19 Program. 19,05 Müzik (PL) 19,15 Türk müziği (İncesaz fasli 20 Memleket saat ayarı, ataff ve meteoroloji haberleri, 20,15 Konuşma. 20,3Ö Türk müziği. 1— Salâhattin Pınar - Hüzzüf şarkı - Aşkinla sürünsem. 2— Salâhattin Pınar - Hüzzüfi şarkı - Seviyotdum onu N 3— Faiz Kapancı - Hüzzam #f kı - Büklüm büklüm sırma saçif” 4— Hâlk türküsü - Karantil 07" lum oylum. 5— Keman taksimi, i— Cemil Bey - Muhayyer ptf )R 7 Tanbürt A Et. - Mubayil, şarkı - Feryada ne hacet. İ ö— Arif Bey - Muhayyer şar |a İltimas etmiye yare. h " 8— Şevki Bey - Muhayyer # Prup kı - Hicran oku sinem deler. 10— Muhayyer saz semaisi- 21,10 Haftalık posta kutusu. 2125 Neşeli plâklar - R. 21,30 Müzik (Saksofon sololaft” Nihad Esengin). 22 (Küçük orkestra - Şef: Nf cib Aşkın). 23,20 Müzik (Cazband - Pl)- YARIN 12,30 Program. 1235 Türk müziği. 1— Muhayyer peşrevi. 2— Sadettin Kaynak - Muhif” yer şarkı - Seni ey dil. 3— Sadettin Kaynak - Muhil yer şarkı - Adına and içerim. — Ut taksimi 6— Lem'i - Uşşak şarkı - BÜ "’*r t hunda buldum. Z 6— Lem'i « Uşşak ktim neler canan. * 1215 - 14 Müzik (Karışık prof” Tam - Pl). 1355 Ruml Haziran 1357 Hicrt Cemaziyelevvel Diye bana cesaret veriyor. olmasını istemiyorum. On beş, on altı scne emek irmesin, neden Yaprakların kımıldanmayışı buydu!, Bizi saran ve kendimize bırakan gece buydu! n insanlar iztırab anlı Kanımızın - sel olup gözlerinden akışı hep bu yokca ben mi böyleyim?. izurabtandı! a Bülbüllerin delirişi bunun içindi!. Böyle konuştuk, böyle ağlaştık, böyle ah edin» dıkl. ede oturduğumu biliy eri işitebiliyordum, ne hiç bir şey ında bu mu, kaklara düşüşümü.. Hepsini, hepsini!. Bütün bunları divaneler gibi, hummaya tutu- lanlar gibi, saralılar gibi.. Çıldırarak, boğularak, göğsü paralanarak dinledi. Fakat, o halinde bile beni tutmağa, beni diriltmeye me kadar çalışıyor du?, Hiç çekindiği bir şey de yok. — Mektep, istikbal.. Filân, bütün bunları dü- şünme Belkis! Diyor, ilâve ediyor: — Hepsini, senin için şimdi feda edebilirim. En son karar verdik. Babam biraz daha zorlar: —P mutlaka varacaksın?. Derse, a: — Öyle. Diye boyun bükerse bir saniye bile evde kal- 1939, Ay 7, Gün 193, Hızır 68 imasın?. 12 Temmuz ÇARŞAMBA iyorum ki, ben şiddetle: — Olmaz. — Dedikten sonra babam da: - Olurt, Diyemez. Annem için de öyle. Hele opa ki, her şeyi, Cahidi sevdiğimi, Cahitle evleneceğimi, bütün bunları anlattım. Zannetmem ki, bunları bildikten sonra, hâlâ paşa ile evlenmenin kârlı olabileceğin- de israr etsin. Fakat, bu paşa da ne tuhaf adammış. Bunak herife, — Nişanlıyım.. Başba; p ağlaştı Oturürken ağla - dığımız, yürürken ağladığımız, ayrılırken ağladığı- muz bu derece neler konuşmadık neler?.. Bülbüller, vaveylâlarını hep bizim bu ağlaşma- mızda ve konuşmamızda buldular. Gece, bütün hüznünü feryadımızdan aldı.. Deniz, koyuluğunu ıztırabımızın renginde bul- Oni — Paşa beni istemiş! Dediğim zaman deliye döndü. — Net, — Ne, dedin?, Ay, göz yaşlarımızın dehşetinden si! m de: ' Bulutlar, gamımızın derinliğinden ürküp ya- rıştılar!, (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: