12 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

12 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ünün Meselesi: Fiat Listeleri Tesbit Ediliyor akkamlar Ne Kadar Kabarı Olursa olsun,tenzilât yapılacak Eğlence yerlerinin pahalı - iğından şikâyeller gün geç - artmakta, bemen her gün Bazetelerde şikâyet mektubları İntişar etmektedir. Belediye İktısad Müdürlüğü *klence yerlerinde ucuzluk te- Minj için yapmakta olduğu tet- kikatı bitirmiştir. Bütün gazi- BO sahiblerine memurlar vası - fasile listelerini tanzim — edip üyeye müracaat etmeleri olunmuştur. müdürlüğü bu liste - AyTı ayrı tetkik edecek, ga- mevkiini de gözönü SÜ tutarak rakamlar üzerinde a e DG Mahalle Bekçileri Umyınlaı ve Lâübali Karar Çıkınca Refüjlerin ketler Yapanlar Bazı mahalle bekçilerinin gece N sonra vazifelerini ih- Tal ederek uykuya daldıkları gö- Tülmüş ,bu hususta şikâyetler de YVaki olmuştur. Ayni zamanda bir bekçilerin mahallelerde ak- #am üzerleri Mübali hareketleri- Te raslanmıştır. Alâkadarlara icab eden direk- filler verilerek mahalle bekçile- n sıkı surette kontrol edilmesi- irümiştir. Vazifesi başinda bu- d::lyın ve vazifesini sulistimal bekçiler işlerinden çıkarıla- Gklrar * Günüğkne Denizbank Tekaüdleri Denizbankın lâğvından le sevkedilen memurla: İlk tekaüd aylıkları dün verilmiş- tir, Açığa çıkarıldıkları için taz- Minat verilmesi kararlaşan me- Murlara da yakında tediye yapı- Çocuk Babalarına ve Velilerine Çocukları hangi mektebe Vereceğinizi, kayıd ve kabul için ne gibi vesikalar hazır - İyacağınızı, ne vakit ve kim- lere müracaat edeceğinizi şim- Miden düşündüğünüzü bili - Yaruz. Gazetemiz her mektebin a- Çılış zamanını, kayıd ve ka- Bul şartlarını, hulâsa her ve- çocuğunu mektebe yaz- Girmak için hazırlamağa ve ırmağa — mecbur olduğu Vesika ve çareler hâkkında Pek yakında ve devamlı bir "kııd. sizleri tenvir edecek- fir, İlk evvelâ ackeri mekteb- ';în kayıd ve kabul zama: | Ve şartlarını bildireceğiz. ra No. 35 kaltredit, kalben hakikaten genç "“* Fransada bulunmasın: bü - İn kalbile arzu ediyordu Polis âmiri Mansusun dai- ğ y Birdiler, Zaten birkaç po- bir araya geldi mi, en ziyade ia ki mevzular üzerinde mü - haseler olur. ibe müdürü: | _L*uzoıu-uı randevuya geç kal- _Tıııı © sırâda dışarıdan bir ayak lll '“"Idı Merei hemen ye - Nden fırladı: > ğlc geliyor, dedi. al kaj : bi & Piyi açti ve ĞN Yerde kaldı. Nihaj 2 dostum, dedi, seni gör - 'e kadar buhtiyar olduğu- Ğhkdır edemezsin. “*Dlam ters bir cevab veri , ah sizler! Benim | trılacak, yapılacak masrafın mül- n ol | akşam çok canım tadilât yapacaktır. Şimdiden Belediyeye müracaatlar başla- maştır. Bazı gazino sahibleri, masıl olsa fiatlarda tenvilât ya- pılacağını düşünerek rakam - lardaki tadilâtın - kendilerinin tesbit ettikleri fiatlarla hem - ahenk olacağı mülâhazasile her türlü meşrubat ve müskirata yüksek fintlar koymuşlardır. İktısad Müdürlüğü, rakam - Tar ne kadar kabarık olursa ol- sun icab eden tezilâtı yapmak- tadır. Yeni listeler kullanıldığı tak- dirde eğlence yerleri ucuzlı - yacaktır. Pangaltı - Şişli Caddesi İnşasına Başlanacap Pangaltı ile Şişli arasında yapı- lacak refüjlere aid keşifname, tet- | kik edilmek üzere Belediye daimi encümenine verilmiştir. Karar çı- kar çıkmaz bu sahadaki refüjlere başlanacaktır. Refüjlerle beraber tramvay şebekesi de caddenin sağ ve Bol tarafına alınacaktır. Bun- dan başka caddenin iki tarafın - daki tretuarlar da yeniden tan - zim edilecöktir. Bu tretmarlar, cadde üstündeki emlâk sahibleri namına Belediye tarafındar yap- kün kıymetine göre sahiblerin - | den tahsil olunacaktır. Bu cadde üstündeki refüjlerle beraber Şişlideki meydan da ye- niden tanzim olunacak, meydanın hududu genişletilecektir. 'Bundan başka meydanın geri - sindeki karakol binası da boşa- tılarak, yerinde bir çocük bahçesi inşa edilecektir. Bu karakoldaki süvari polis bö- lüğü için başka tarafta bir bina yaptırılacaktır. ee F Buğday Ofisi Mutavassıtla Alış Veriş Etmiyecek Buğday ofisinin yalnız müstah- silden buğday mübayaa edeceği, herhangi suretle olursa olsun mu- tavassıttan buğday satın almıya- cağı dün Ziraat Vekâletinden alâ- kadarlara bildirilmiştir. Üniversitede Senelik Randman Maarif Vekâleti, ders senesi so- nu münasebetile Üniversite Rek- törlüğünden bir rapor istemiştir. Raporda son bir senelik randıman edrisatın daha rasyonel - bir şekilde yapılması Ve daha feyizli bir ramdıman almabilmesi için ne- lere ihtiyaç olduğu tesbit edile - cektir. işlerime karışmasanız, sanki ne | olur? — Şimdi bunları bırakalım. Şu- be müdürü bilhassa sizinle gi mek için buraya geldi, sizi bekli- yor. Meredit pek sevdiği arkadaşını kolundan tuttu ve odaya getirdi. Aradan geçen iki sene içinde ro-| man muharriri sank; on sepe ka- dar ihtiyarlamıştı. Dudaklarının kenarlarında, şakaklarında kırr şıklıklar hasıl olmuştu. Gözleri ziyade içeriye çökmüştü. Yi h bir tarafında besbelli bir yara izi vazdı Centam odaya girdikten -sinra pardesüsünü çıkardı: | — Böyle resmi bir kıyafetle ge- işimi mazur görünüz, dedi. Bu aştı. Ti - tim, orada Ga bü: ikikdi. Meredit cski ahbabının konu - şürken hiç gülümsemediğini ve :ul:rıııdc her kelimeyi sanki tar- Aıfıl! Yol, Bir Resim, Ve Hakikat Dünkü akşam gazetelerinden bi- rinin mizah sahifesinde bir Fo - tographie moniâc gözümüze ilişti: Bir taksi otomibili.. İçinde, eski vali ve belediye reisi Muhiddin Muhddin Üstündağ, taksi ile, yeni yapılan Cağaloğlu asfaltın- dan geçerken, kendi kendine, Lüt- fi Kırdarı faaliyetinden — dolayı takdir ediyor. Bu bir mizahtır. Fakat, içindeki espri yanlışlara dayanıyor. Evvelâ, şehirde hâlen yapılmak- ta olan asfaltları Muhiddin Üstüm- dağ ihale ettirmiştir. Yarım m yon liraya onun zamanında mü- teahhide verilmi; Lâtfi Kırdarın faaliyeti, belki, Üstündağı kıskandıracak derece- dedir. Fakat, me yapalım ki, bu uğurda hakikatleri de feda ede- meyiz. BURHAN CEVAD Limanlarımızda Yapılacak Tedkikat İngiliz Gibs müessesesi mühen- dislerinden mürekkeb bir heyet, M. Gibsin muavini M. Biverin ri- yasetinde olarak şehrimize gel - mişler ve dün liman işletmesi ©- temaslar yap - maşlardır. Heyet Münakalât Ve - kâletile de temaslarda bulunmak üzere dün akşam Ankaraya gil - miştir. R M. Biver ve arkadaşları birkaç gün sonra Ankaradan şherimize gelecek ve muhtelif limânlarımız- da yapacakları tetkikata başlıya - caklardır. Âşık Cemal Sazını Müzeye Koymak istiyor Âşık Cemal gür dün vilâ- yete gatib bir matta bulun- muştur. Cemal senelerdenberi o- muzunda taşıdığı ve garib nağme- lerile dsotlarını merhamkte ge- tirdiği tek telli sazının sâtın alı- map Müzeye konulmasını istemiş- kir. Muvaffak Bir Gencimiz İki sene evvel İstanbulda Sen Fransız | likle bitirdik - ten ve Galata- saray — lisesindi olgunluk imti Hanı / verdikten sonra hüküme - timiz tarafın - dan yüksek ik- tısad tahsili için Fransaya gön - derilmiş — olan müstaid genç - ler:mizden Nec- | det Otmar Pariste yüksek tahsili- ni de ikmal etmiş ve heyeti imti- haniyen'n takdirin — kazanarak memlekete dönmüştür. | iki senedetberi ayni evde oturu- | etendim..: dedi | çıkamıyacaj OLİS Ve MAHKEMELER Saç Saça Baş Başa Seni Dinliyor, Ne Söyliyeceksen, Buna Söyle! Suçlu Mmevkiinde duran kısa boylu, kırk beş, elli yaşlarında bir kadındı. jestler yaparak, müte - madiyen, hiç durmadan anlatı - yordu. . Bu Nadire İle efendim, bir yoruz. Müşlerek — kullandığımız halânım küpünü her gün nöbetle dolduruyorduk. Dün halâyı yıka- mak ve küpünü doldurmak nö - beti Nadirede idi. Vakit öğleye yak laştığı halde Nadire bu işi yap - mamıştı. Odasına gittim ve nezaketle: — Sana ne dedi. Sıra benii Kil mi? İstediğim zaman kü) dururum, halâyı yıkarı: Nadire sinirli bir kadm olduğu için güzellikle onu yola getirmek istedim: — Yavrucuğum, dedim, neden anan yerinde kadının fena sözlerle| kalbini kırıyorsun? Ayıb değ'i mi?) Eğer bir işin varsa söyle, zarar yok bugün de ben doldururum küpü.. Yukarıya iki kova su getirmekle ayaklarım aşınmaz ya!. Nadire: — Ben şimdi çocuğuma baka - cağım, başka iş göremem, dedi. Kendisine: — Pekâlü, dedim... Biraz sonra da halâya su getir emi kızım!. Nadire gözlerini süzdü, ve müs- tehzi bir | — Bmriniz yerine getirilecektir Onun bu hareketi ve bu sözü bana dokundu. Kendisini azarla- dım, o da mukabele etti. Ben bir, söyledim, o bin söyledi. Sonra e- fendime söyliyeyim, onunla başa ı anfayınca, ya - nından ayrıldım. Biraz sonra börek yapmak ü- zere Jor almak için pazara gitlim. Eve Göndüğüm zaman aklığım lordan ev sahibinin çocuklarına vermek istedim. Çocuklar alma- dılar. Bunu gören Nadire: Çocuklar senin on paralık lo- runa muhtaç değ'İler, dedi... Bu saygısız ve boşboğaz kadına: — Nadire, dedim, artık çok olu- yorsun, haddini bil; Fazla söy- lenme!. Kadın kurulmuş zemberek gibi boşandı, yumdu gözünü, açtı ağ- zanı, söyledi, söyledi.. Sürtük mü demedi, edebsiz mi demedi, ah - Jâksız mı demedi?. Onun müsteh- cen sözlerine, küfürlerine muka- belç etmeğe terbiyem müsaid ol- madığı için birşey — söylemedim. Bir ağaç parçatına bir bez bağla- dim, onu duvara dayadım. ve â- Bacı işaret ederek: — Kötü, kötü ile konuşur, seni Bir Avuç Pirinç İçin Dörtyoldan gelen bir adam mahkemeyedüştü Evvelki gün, Hasıriskelesinde, Küâmil isminde bir tüccara aid pi- Tinç çuvallarından, pirinç çalar - ken, suç üstünde yakalanarak, ad- liyeye sevkedilen, Adananın Dört- yol kazasından Yusuf oğlu Kürd Abonun duruşmasına dün meş- hud suçlar kanununa tevfikan ü- çüncü sulh ceza mahkemesinde başlandı. Abo mahkemede suçunu inkâr etti ve dedi ki: — Ben Dörtyolda rençberlik ya- parak geçinirdim, geçenlerde ka- zım bir meseleden dolayı bana kızdı, evden bana aid olan otuz sarı İlrayı beraber alarak, İstan- bula kaçtı. Bu para bana babam- dan kalmıştı. Onu tekrar ele ge- çirebilmek ümidile Dörtyoldan 8 Hira ile çıktım. Mersine geldim. Mersinde papura (vapura) bin- dim. İstanbula geldiğim zaman ce- bimde 10 kuruş kalmıştı. Bunun beş kuruşu ile de sigara aldım. Pa- ram olmadığı için otele gideme - dim. Karımın nerede olduğunu bil- miyordum. İstanbulda tanıdığım başka kimse de yoktu. Bunun ü- zer'ne geceyi, iskelede, kuru yer- de yatarak geçirdim. Sabahleyin çok acıkmıştım. İskeledeki pirinç çuvallarından birinin delik yerin- den, bir avuç kadâr pirincin yere dökülmüş olduğunu gördüm. Bu- ü torbama koyarken beni yaka- ladılar. Ben şahidlerin dediği gibi huni şeklindeki âletle pir'nç çuv delmedim ve oradan torbama rinç doldurmadım. Yalan söylü - yorlar, Torbamın içinde bulduk - larını iddia ettikleri demir âlet de | bana aid değildir. Suçlunun Adena ve Dörtyoldan sabıka ve mahkümiyetleri bulu - nup bulunmadığının telgrafla so- rulması için müddelumumiliğe müzekkere yazılmasına, Abonun tevkifine ve duruşmanın 15 tem- muza talikine karar verildi. — — — dinleyor, istediğini söyliyebilir - sin! dedim Bu sözlerim onu büsbütün küp- Tere bindirdi. Üzi ne - saldırdı. Beni altma aldı, boğuşmağa baş- ladik. Nadire: — Esma Hanım beni saçlarım - dan yakaladı, maşa ile başıma yurdu, bacaklarımı isirdi, diyor. Vallahi de, billâhi de, tallahi de ya-| lan, iftira bu sözler beyim! Ben katliyyen ona birşey yapmadım. 'O beni döğdü. Dün Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesinde başlanan bu hakaret ve döğme davasının mu- hakemesi şahkilerin de dinlneme- leri için başka güne bırakıldı. ÖLÜM ÇENBERİ ÜŞ tiyormuş gibi yavaş yavaş konuş- toğuna dikkat etmişti. Centam dedi ki: — Şimdi, polisin ve adliyenin emirlerine hazır olmak üzere gel miş bulunuyorum. Meredit sordu: — San Yanisi gördünüz mü? — Bu adamın yüzünü bir defa daha olsün görmek istemem. Şube müdürü sordu: Centam ,hapishaneden nasıl ağınızı biliyoruz. Tayyare ile iz değil mi?. Cenlam «evets makamında ba- gini Salladı, | — Tabii size firarınız için yar- dim eden birisi vardı değil mi Centam yeniden «evet> der gi- bi başını salladı. dedi ki: — Eğer mahzur — görmezseniz şmidilik başka şeylerden bahse - delim, Hapishaneden nasıl kaçtı âamın teferrüatını anlatmak sirası , daha gelmedi —Pekâlâ, mademki öyle ar- ü ediyorsunuz, bu mevzuu şim- dilik konuşmuyalım. Her halde şu iki sene içinde yeni polis semen- ları yazacak vaziyette bulunu - yorsunuz. — Ben öyle bir macera geçirdim ZABITA ROMANIİ Ki, doğrusu kalemi elime almağa bile cesaret edemiyorum. Gelecek hafta Nevyorka gitmek üzere Londradan ayrılmak niyetinde - yim. Maksadım harici âlemle ye- ni münascbetler tesis etmektir. Fakat ne yazık ki, beni dünyaya bağlıyan en büyük varlık artık mevcud değildir. Şube müdürü Centamın kimi telmih ettiğini anlamıştı. O sırada telefon çaldı. Mansus derhal aya- ga kalktı: — Sarı Yanisin telefonu çal- yor, dedi. | İki Yerde Yapılacak istimlâkler Vekâlet Kararı Tasdik Etti, Bugünlerde 'Tebliği Bekleniyor Beyazıdda açılan inkılâb müze- sinin önündeki dükkânlarla Sub tanahmedde Yerebatan sarayının önündeki ada üzerinde bulunan dükkân ve evlere aid menafil u- mümiye kararı Dahiliye Vekâle « tince tasdik edilmiştir. Karar bu- günlerde Belediyeye tebliğ edile- cektir. Bu binalara aid vergi mik- tarları üzerinden kıymetleri tes- bit edilmiş ve sahiblerine de teb- liğ edilmiş olduğundan, karar ge lir gelmez bu her iki mıntakada da binaların İstimlâkine aid mu- amele ikmal edilerek yıktırıla - caklardır. HayatPahalılığı Sebeblerden Biri de Takas Primlerinin Yüsekliğidir Sön senelerin silâh yarışı yü- xünden haricden sellüloz getirlil- mesi çok güçleşmiştir. Ham mad- de tedarikindeki müşkülât ehem- miyetle nazarı dikkate alınmış ve bu cihet mütehassıs bir komisyo- nun tetkikine arzolunmuştur. 'Tedarik edilebilen bazı ham maddeler de pahalıya malolmak- tadır. Takas suretile tedarik edile- bilen ham maddelerin fiatları, ta- kas primleri yüzünden, artmak - tadır. Bazan yüzde seksen, hattâ takas primlerine ras- Janmaktadır. Aradak! fark mali- yet flatına zammedilince hayat pahalılığı kendiliğinden meydana gelmektedir. KISA FOLİS HABERLERİ * Kireçburnunda kasap Hüs - nünün çırağı 12 yaçında Cihad Kireçburnunda bir tepeden düşe- şerek mühtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır. * Büyükadada Hiristos tepesin- tılan sigaradan fidanlıklar tutuş- | müş ise de sirayetine meydan ve> | 4 Şoför Akifin idaresindeki 2112 numaralı otomobil Bakırköy bez fabrikası önünde fabrika amele- sinden Bekir oğlu Hüseyni muh- telif yerlerinden yaralamıştır. * Vatman Mehmedin idaresin- deki 114 numaralı tramvay Feri- köyde Dere sokağında oturan Fer- hadın 9 yaşındaki oğlu Mestanı yaralamıştır. 4 Heybeiladada arabacılık e- den Hüseyin adında biri müşteri almak yüzünden çıkan kavga ne- ticesinde arabacı Yaniyi bir demir parçasile karnından ağır surette yaralamıştır. & Eyüb Nişancasında Aşhane #0-| kağında oturan Sadrinin 4 yaşın- daki kızı Fidan ikinci katın pen- ceresinden düşerek muhtelif yer- | Jerinden yaralanmıştır. İ Bir hamlede telefonun yanına vardı, âhizeyi aldı: — Allo! Allo! Ne vâr? — Hiçbir cevab yok! Sadece telefon — tellerinin - vızıltısından başka ses gelmiyor. Mansus âhi- zeyi yerine bıirakır bırakmaz, te- lefan tekrar çaldı. Üç polis âmiri birbirlerinin yüz- lerine baktılar, Mansus: Güliba Sarı Yarisin evinde mühim hâdiseler oluyor, dedi. Meredit: — Sen yine âhizeyi a), dikkatle dinle! Bakalım, birşeyler işitecek misin? Mansus tekrar âhizeyi aldı, din-| Tedi, birşey işitemedi. O sırada Centam pardesüsünü almağa kalktı: — Zannederim ki, ben burada fazlayım. Yalnız hakkımda ne | muamele yapılacağını söyleseniz. | Şube müdürü elini uzattı: | — Sadece yarın sabah gelmeni | Boğazlaşmanın Bugünkü Ölçüsü İspanya harbi, iki yıl sürmüş, Üüçüncü yaşma bastıktan bir sonra da, memleketi bir haral zar haline getirerek kılıcını kı « nına sokmuştu. Bu facianın, bir benzeri, şimdi Uzak Şarkta cereyan ediyor. Düz kü ajansların verdiği haberl, iyoruz ki, Çin - japon ha bi birinci yılını doldurmuş ve kinci yılına başmıştır. Buğüne kadar, Çin - japon binin zayiatı bir 'on 800 biz insandır. Bu rakam üzerinde dik- katli düşününüz. Bu kadar in buztün yaşamamaktadır. Bir kadar aile de, bugün matem dedir. Bir bu kı dağılmışlır. Eğer, Çin - japon harbi çüncü yılmı idrâk edecekse, ölen insanlarmm sayısımı, bir bu daha arttırmak icab edecek.. | harbin, bütün devamı müddetin ce, yanan, yıkılan, harab olan irleri, mamureleri ,heba olan vetleri düşününüz... Ne korkunç ve acıdır ki, ne İs panya harbine, ne de Uzak Şar harhine, dünya, ciddi bir gözile bakmıyor.. İnsan bo manın mikyası, ölçüsü o genişledi ki, bugün, her yı bir umumi harbin önüne geçi yğraşan faaliyot var... j Ne İspanyada ölen üç milyor insan, ne de Uzak Şarkın bi kadar verdiği iki milyon kurbat modern harb telâkki ve ölçüsü çine giremiyecek kadar zayıf sönük kalıyor. Bu, müthiş şey! REŞAD Birimizin Derdi Hepimizin Derdi | İBelediye Kooperati: finin Hesabları | Hep Böyle mi? İmzasının Mehmed oldu ana tahmin ettiğimiz bir e- kuyucumuz, gönderdiği mek- tubda diyer ki: i *Ben, İstanbul Belediyesi memurlar kooperatifinde 4 se- | nelik bir ortağım. Kogperati- fe hiçbir şekilde bereum yı tur. Geçenlerde, 2 şene evvi kefi) olduğum ve biz ay vazileşinden çıkan bir arka- | daş için, benden 40 lira para | istediler. Ba parayı alırlarmış.. Fakat, 2 senei bu parayı neden tahsil etm mişler?, Ben, 4 çocuk yım. Bana yazık değil Kooperatifin diğer a1 var. Bunların bir kısmı diye memuru veya er , Onların da borcu var. Acaba, onlardan da böyle kesiyorlar mı?, İki sene tahsil edilmiyem bir ay evveline gelinciye dar vazifede idi. Ali rın nazarı dikkatini çel rica ederim.> .Zi rica edeceğiz, dedi. — Hangi oteldesiniz? — Grit Midland - otelindeyiz Daba doğrusu sadece bağaji ı_ orada... Meredti: — O halde ben yarın sabah siz almağa gelirim, dedi. Hayret dilecek bir vaziyet görüyo 'Tam sizin geldiğiniz gün... Sarı Yanisin başına birşey gi diyse, herhalde ona merhal decek insanlardan biris) © değilim, Centam pardesüsünü giydi. M redit eski arkadaşının perişan İ line acıyarak baktı, başimı sal Şube müdürünün otomobili di şarıda bekliyordu. Meredit, Ma sus ve bir polis memuru derhal tamobile atladılar ve Sari Yâ Bin konağına vardılar, ngşer kapıyı açtı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: