Yarınki İstanbul Pavyonu Yapılacak Kitab Sergisinin de Buraya Nakli Fıkrı Büyük Bir Alâka Uyandırdı eçen sene Galatası I Yazan REŞAD FEYZİ I G si binasının alt kat rında, — koridorl. bahçesinde açılan İstanbul onün- cu yerli mallar sergisinin, sonun- cu olduğu resmi ağızalrla da ifade edilmişti, Fakat, kısmet değil- miş.. Daimi bir sergi binası yapı- lamadı. On birinci yerli mallar sergisi, bu sene de tekrar Galata- saray lisesi binasında açılacaktır. Temenni edelim ki, hiç olmazsa on birinci yerli mallar sergisi, son panayır olsun. Çünkü, bu sergi - | lor, bilhassa son senelerde, itiraf etmeli ki, bir panayırdan başka birşey değildi. Hattâ, bazı seneler çok zayıf olmuştur. Fakat, haber verildiğine göre, bu sene yerli mallar sergisinde, | her seneden fazla bazı yenilikler bulunacaktır. Bu yenilikleri teş- kil eden esaslar şunları Ankarada neşriyat kongresi mü- nasebetile açılan ki tanbula nakledilecek ve yerli m lar sergisinde teşhir edilecektir. Kitab sergisi, Ankarada çok rağ- bet bulmuştu. Ayni serginin İs- nakledilmesi fikri çok Bütün İstanbullular, yaz münasebetile İstanbula grl ay Dse- salonla« da ve İzmir fuarınm Müuvaffak olunacağında şüphe yok-| tur, Bu suretle, kitabın da görülmek, seyredilmek, para verilerek satin alınmak değerinde olan bir madde olduğu halka anlatılmış olur. Ve kitabın okunma zevki, kitabı gör- mek, seyretmek, kitab karıştır » mak, kitab sahifes! kesmek, ni - bayet kitab satın başlar. almak zevkile b sergisi İs- Bu seferki yerli m nin en güzel közeler ar sergisi- n birinin de «müstakbel İstanbul köşesi» olacağı ümid edilmekted hususda bazı tas Belediye işi tetkik etmektedi tanbula vvurlar değerlidir. ediyor ki, «müstak - | köşesi, mutlaka vü- ve bütün hemşoris ün. nül çok arzı bul İstanbul evde getirilsi, mahrumi- Gi tab sergisini: latasaray | * , mall, gisinin en itinalı | bir köşesini teşkil edeceği muhak- Ş kaktır. Maarif Vekâleti, bu fikri, Belediye üdüclüğünün, sergide, yarınki İstanbul namı sl- tında bir pavyon açması hususun- Bu en güzel bir şekilde tahakkuk et- len hazır - İ naktadır tirebilmek için, ş da teğyebbi bulu lıklara başlamış yapılmıştır Güzel Fransız Kızları Emellerine Muvaffak Oldular Genç Amerikan Bahriyelileri İle Evlendiler, Fakat, Yazık ki Bal Ayları Bir Gün Sürdü Fransada evlenen Amerikan bahriyelileri tansanın — cenub sahilinde * FVI'.(ız:ış'.ıı bulunan Ameri- | ka donanmasına — mensup | genç bahriyelilerin birçok Fransız kızlarile tanıştıklarını, lerini ve evlenmeğe karar verdik- lerini yazmıştık Bunlardan dördünün evlenme- tavastulla bulunmasını — iştirham etmişlerdi Anlaşılan Arnerika sefareti ka- rarından dönmüş, genç sevdalı - sevişlik- | yarın evlenmelerine müsaade ver- tir. Hatta düğünlerinin icrası | için gem Fansadan hareketini bir gün tehir etmiştir Genç bahriyelilerin bal ayları da ancak bir gün sürmüştür. A - merikaya gidince eşlerini aldıra: taklar sine her nedense, Amerika sefa » reti müsaade vermemişti | Kızlür ağlyarak hariciye neza- | retine müracaat elmişler ve selire cek, modern sergi bir gece manzarası Bu pavyonu geçen İstanbullu - lar, şehrin müstakbel şekli hak « kında bir fikir edilebileceklerdir. Sergi komitesi bu mevzüla esaslı | bir şekilde meşgul olmaktadır. Maket güzel bir örnektir. Bir | işini, gözümütde en iyi can- aket fikri Bununla beraber, | imar landıran makettir biİzde yenidir, Halk, maketlen büyük bir zevk | fade etmektedi almakta ve çok is İstanbul Belediyesi İst. mekle, hem on birinci yerli mak müstakbel NU vük bUl pavy e getir - lar irmaş olacak, rgisini canlandı hem İstanbullulara büyük bir zevk vermiş olacaktı | Bütün hemşoeriler de, İstanbu - | imar işleri, yarın âla- | lun plânı, cağı şekil hakkında, büyük - bir alâka ve merak vardır. Böyte bir akkak ki, müthiş bir pavyon, mu! ğ Belerii acaktır e - olunacaktır. Bu pavyonda, müstakbel İstan- | bulun âdeta, küçi gö mdiden tasavvur et olacağız. sini, örneğini - görmüş Bu pavyonu, ş mek dahi güçtür. İşte bu güçlük- seyrederken duyacağımız vincin ifa- tür ki, aonsuz heyecanın ve deşidir. Galatasaray yerli mallar ser » gisinin muvaffak olmasını temen- ni ederiz ve gelecek sene de bu inin, artık, nşa edile ser yeni arayında ku- nasını dileriz. — Bir Dakika Dıyıp Geçmeyımz sür.ger vimler ve buna mü- üczrinde yatık- /T için dakikada masil şeyler ları teklâm 26,000 / fra: * Dünyada 62,000 Iitr lngıxr Hindisti maarif için 6,650 frank lunur, * Fransada vasati olarak 5,850 litre Sidr şarabı imal nsa, İngiltereden 10 bin frank kıymetinde eşyayi al eder. iya, milli müda- faa için 2,800 frank sarfeder. * Amerikada, dakikada iki ağır otomabil kazası olur. * Küba, dakikada 2,700 ki- lo şeker imal eder. * Bütün Avrupada daki- kada 10 kişi ölür. SİZ ŞU SATIRLARI OKUR- KEN 60 SANİYE GEÇTİ. | KİTABDA YERİ VAR: ŞAKA alamonun bir gün yüz lira paraya ihtiyacı olmuştu. Bu mablâğı, gidip sarraf Mişo- lamdan istedi. Mişolam her na - , derhal iki ellilik uzattı. Salamon teşekkür edip çekilir ken — BSen bu sene elli yaşında bas- Mişolam, dedi, Allah bir olli ene daha umur versin, atı sils Fühakika hi an ellinci y ni o gün idrâk etmiş olan Mişolam Salamonun bu kerametine hayret linden tutup i yaşinde bastigimi nere- den bildin? Balamon güldü: Bezin ketab yazıyor, dedi, in- nlar elli yaşına basıncaz, yav yavaş başlarmiş aki miyel, bir gün SAl.v—uıvun kapısını çahp sadaka | rin perişan kı cıdı, ona eski bi ve; — AL, dedi, giyersin Fakir pantalonu almakla bera- ber, birşey söyliyecekmiş gibi dur- du. Salamon sordi — Ne var, beğenmedin mi?, — Yok, çok beğend'm: Allah ö- mürler versin, eksik olma, Lâki sizden birşey rica etmek istiyorum. — Söyle bakalım? — Şu pantalonu benden satın almaz mısımnız?. ZAMANE ÇOCUKLARI: pantolon verdi, Sekiz yaşında Nevin, kardeşi a ti yaşında Raufla karı koca oynu- yorlar, Babaları da bir köşede o- turmuş, onları seyrediyor. Rauf (şapkasını giyerek)— Al- laha ısmarladık şekerim. Türkân— Neriye gidiyorsun ko- cacığım? Raut— Yazıhaneye gidiyorum. Öğle yemeğine geleceğim. Türkân— Gitmeden evvel öpü- şel'm Çöpüşürler). Rauf— (Oda kapısından çıka! ken) Allaha ısmarladık. (Kapı ka- | panır) Türkân— (Omuzlarını silkip, dudaklarını bükerek, Raufün ar- kasından) budala! Baba— Kızım, niçin Raufa bu- dala dedin?, Kocalar evden çıkar- söylerler, YILDA BİR: Salamon haslalarmıştı. Hekim kendisine on iki bul almasını tavsiye etti, Temizlikle alâkası ol- mayan Salamman doktorun yüzüne hayret ve teestürle baktı ve: d, dedi, on iki banyo mu? alık on iki sere mi süre- Reiş— Sen'n bu hususta sabı- kan da varmış, öyle mi? Suçlu— Evet amma, kerx bay reis! «*Elmazi Nevyork sergisinin halkı son derece alâkadar eden eğlencelerinden birt de kovboylardır. kovboylar at üzerinde lazso atmak ve saire yıb(l zel Elen denilen bu şık, kibar ta- at aporlarındaki muhtelif hünerlerini göstermektedirler. 'aki meharetlerini göztermektedir. sim kovboyların bıçak - azmaktı | | ideli ve savti (sada 3—SON TELGRAF Aynştayn Danzi Yeni Bir ! de Gloro Denilen Bu Dil! !Ie Naziler Şefl Esperantodan Daha Kolaymış ngiliz gazetelerinin yazdığına ofesör Aynştayn galiba yL biraktı. Sayın üstadın şimdi çok garib merakı vardı loro.. Gloro, Aynştay daşı doktor Maks Talmey'le bi te hazırladığı sumumi bir lisan» | | dır. * edenberi birçok âlim- n bir meseledir ibirine tanıttırmak, alarındaki mü - nasebatı kolaylaştırmak için tek Bütün dünya nazarları bu sah- nelori dikkatle takip ediyor. De - kor c'dden güzel: Eski bir şehrin yarında canlı ve modern bir li - ma tuğla binalar, mu - azzam kiliseler kırmız; taraçalı evler... Bu gönül çeken perdenin üze - rinde üç sima göze çarpiyor: Biri diğer ikisini sükünetle seyrediyor. Bu, Milletler C | lâde komiseri M nun en mül biri oynanıyor- | yetinin fevka- Sari Bürkhârd 'Bir Kadın Profesör Aynşytayn bir dil icad etmek istiyenler çok olmuş! Yine Pariste Bunların en meşhuru Polonyalı| doktor Zamenol'tur, 1887 de 13 ka-| teşkili için | vti harfe muhtaç olmu; lisn vücüde getirmiş ve Espöran- | to izmini vermişti. Bur mily mensubu var r türlü u edi. E buna ben- e taklidi yapıldı. mini verdi bet görece- ğini, pek yakında umumileşeceği- | ni söylüyor Bu yeni lisana göre, «boşaltınız. yerine <glu-glu»> «yemek. m - miam» demek kâ z nazariyat ile|iktifa et » en sayın profesör, yeçenlerde | verdiği bir konferansta gloro li- sanını kulla miş. Dinleyiciler, profesörün tik-tak, ronron ve atşum İle söze başla- ığıra işitince gülmemek için cebri nefis etmişler. Bereket doktor Talme, konferansın ingliz- cesini, makine ile yazdırarak ha- zır bulunanlara anlatmış. versin, | Bu lisanı öğrenmek istiyenlere doktor. Talme nen dersler veri afından mecca- ekte idiş. ir Fransız gazetesi şöyle me- Buklı bir zabıta vak'ası ya- ayor: «— Nafile güzel Elen bu sefer | talihin yok... Emeğin boşa gitti. | Yakayı ele verdin. Haydi, beni ta- kib et, karakola gideceğiz... | Hosman caddesi üzerindeki bi yük mağazaların birinden çıkarı güzel, gık kadına bu sözleri söy- leyen sivil komiser Klâvel Idi, Genç kadını, mağazadan öte be-, ri aşırırken görmüştü. Esasen gü- Yukarıki ve-| vırlı kadin zabilaca malüm idi Yirmiden fâzla mahkümiyeti var-| | polis komlu L —IİSHAZİRAN 1989 Sahnesin- ç Aktör Dil Buldu Serbest Şehir Ayan Meclis Reis * Birbirlerinder Son Derece Nefret Ediyorlarmı: Dıge leri: Serbest şehir âyan mec- relisi Grayser ile Danzig naz- l(n şefi Forsterdir M. Bürkhardın seyirci gibi dur maktan başka bir işi yoktur Grayser Danzigde doğmuştur. Hitler taraftarı olduğu için 1834 de âyan meelisi riyasetine getiril miştir. Adeta br hükümet şefi de- mektir. Vaktile otomobil ve motörbot k'ralamak suretile geçinirdi. Bu ükseleceğini hatırına b le getirmezdi. (Devamı 7 inci sayfada) 100 Sene mevkie | Parise Giremiyecek Hırsız Elen Bu Karara Rağmer | Dolaşıyordu Hırsız Elen dı. 100 sene müddetle Paris hu dudları na girmesi menedilmişti Fakat, 0: — Paristen başka bir yerde ya- şıyamam, çalışamam Diyor. Ne yapıyor, yapıyor, kt yafetini - deği r, bir yolunu buluyor. iyordu. OR da dolaşırken şap ka prova eden bir ka: başina biraktıği çi aşırıvermiş! Tesadüfen mağazada — bulunan ci bunu — görmüştü Çıkarken kadını yakaladı. Elen, yirmi birinci defi tevkifhaneyi boyluyor. nn yarı osulcacıl Güzel ölarak W p: Tik Çi f t