Tefrika Numarası | 139 Yazan: Rahmi YAĞI” Dursun Ali Adamlarından Birine Gizli Bir İşaret Geçti Sözüne Devam Eden Tufan_keı'sin Gözleri Takasının Baş Tarafında İki Adama İlişti Böyle şakaları burak reis, yiğit oğ- | lan hatırıma geldikçe yüreğim sız- | liyor alimallah!. — Neyse Tufan buna üzülme,. Sana bir deli Rüstem daha vere- bilirim! Şakayı bırak dedim ya reis. Dursun Ali Rels yanındaki a- damlarından birine gizli bir işaret çaktı, Tufana döndü: — Haydi, devam et... Sonra ne | oldu? Dedi. Tufan devam etti: | — Ruslar bizim eli zi bağ- | ladılar. Sille tokat,törlü hakaret- | lerle filikaya bindirdiler. Anadir ismindeki harb gemisine götür - | düler.. Orada albay Çakalof is - | mindeki kumandan bizi sorguya | çekti.. Ben, arkadaşlara kurtul - | mak için bir çare bulduğumu, hep- | sinin bana İtaat etmesi, benim sözlerimi aynen tekrarlamalarını söylemiştim.. Kumandana seni eşkiya diye'tanıttım. Bizi güya zorla ve tehdidle emrinde tutuyor- muşsun. .. Tufan sözünün burasında dur- du. Gözleri takasının baş tara - fından ilerliyen iki adama takıl- | dı. Tufan reis bütün dikkat has - saşını gözbebeklförinde teksif e- derek ve bakışlarını bu gelen a- damlara mıhlıyarak susmuş, avı- na atılmağa hazırlanan bir kaplan | tavrı takınmıştı. Dursun kaptan arkadaşına seslendi: — Devam etsene Tufan! Tufan aldırış bile elmiyor, göz- lerini bu adamlardan ayırmıyor- du. İki adıma kadar yaklaşınca Tufan yerinden fırladı.. Önde yü- Tüyen sarı benizli, zayıf delikan- lının boynuna sarıldı, haykırdı: - Rüstem... Deli oğlan... Sen misin be?, Rüstem de Tufanın kollarına a- tıldı, iki arkadaş hasretle kucak- laştılar, Tufan sordu — Kurtuldun.. O ölüm fırtına- sını savuşturdun ha', — Allahın yardımı ile atlattım reis... Amma hilâ yaram i — Nerenden yarahsın?. — Sol omuz başımdan!. — Geçmiş olsun yiğitim!. — Sana' da reisim' Tufan katanın gözlerindeki hü-, zün buğusu bir anda sevinç şim - şeklerine çevrilmiş, cesur Türk denizcisinin bütün neş'esi avdet etmişti, Bir saat kadar daha uz- yan konuşmada Tufan Sivastapo- la gidişlerini, albay Çakalofun de- | lâletile Kolçağı nasıl kandırdığını, motörleri nasıl ele geçirdikleri: TARİHİ ÇOCUK ROMANI KRALIN YATAK ODASINDA | KESİLEN BİR BAŞ Ortalık kararmıştı. Misai içiyorlardı. O yıl (şarap bayramı) törenin- de birçok genç kızlar delikanlı - darla evlenmişti. Hamat Kralı çok neş'eliydi: — Bu yil uğurlu girdi.. Sonuna kadar İşlerimiz rasgidecek. Diyordu. Kralın muhafızı. Moya'dan baş- Pi Li T mütemadiyen şarap Düft , | min misin buna? | tan kalmış.. Kulağını versene. Bü- | yeni- vazifelerini arkadaşlarına tamamen anlattı. Dursun kaptan takdir dolu ba- kışlarını arkadaşının üzerinde gez- iyordu: — Böyle ferdlerden mürekkeb bir milleti yenmek, mahvetmek i- çin dünya tekmil barut, bütün ine sanlar birer cellâd kesilse yine az gelirler. Tufan rels sözlerini bitirirken Sa-| Lih Kâhyaya aid sırıı ortaya attı: — Reis.. Bizi Ruslara haber ve- ren casusu öğrendim! — Kimmiş bu? — Salih Kühya!, Bu isim, orada toplanan reisler arasında bir bomba tesirile pat- lamış, ve her ağızda tekrar edil- 1i Salih Kâhya mı? — Salih Kâhya ha?. — Şu ihtiyar tlk'! Öyle mi? — Vay namerd, kahbe vay... Dursun kaptan söze karıştı: — Salih kâhya mı dedin!. E - Emin misin de söz Sivastapolda amiraliğ deniz z ü rela... bağlı bir nden öğrendim!, llığa bağlı den'z zabi- HiİKÂYE SERSER ($ üncü sayfadan devam) - Nereden düyacağım.. Sen - den, benden başka herkes bili - yormüş.. Duymayan bir sağır sul- tün mahâllenin ağzında.. — Bak şu hale!. Bak şu kaltağa.. — Hanım, senin de dünyadan haberin yok.. Gezmeler, tozmalar girla gidiyormuş. — Tuvu.. Utanmaz kadın.. Efen: diciğim, bunları nereden bileyii Bizim zamanımızda böyle şeyler mi vardı ki?, Tevekkeli değil. Ka- dini, bazan, pencereden görürüm.. Süslenir, püslenir, sürer, sürüş - türür, gider.. Demek Hikmetle aş- na fişneye gidiyormuş.. Hay u - tanmaz. hay boyu bosu devrilsin | kaltağın.. Armma, efendi, hani Sü-, veyda da gözel kadındır. Alımlı - | dır, şıllık.. Güzelliği yerin dibine | batsın.. İnsanda ahlâk güzelliği obi malı. — Hanım, şimdi, sen bunları bi-, rak.. Şu oğlanı eve bağlamanın ça-| rTesi nedir?.. Bir, bizim İdris efen- | dinin kızını gidip istemek var.. | Yazan: Iskender F. Sertelli ka yüzü gülmiyen bir kimse yok- | tu. Moya sözünde durmuştu. Ya - tım saat sonra yanında genç bir kadın olduğu halde Kralın yanına döndü.. Tabtın iki tarafında iki tarafından birer z ayakta yelpaze sallıyordu. Kralım zevceleri sağında ve solunda yere diz. çökmüşlerdi. Moya güzel karısının - elinden tütarak Koala uzattı: | — Şimdiye kadar hiçbir bahiste kayb:(memlıüm. dı—dL ışıe sö - | | yapmalı?.. | ben oğlana işi açarım. Yarından — İsmini zikrederek mi?!. — Nasıl ve nerede? Tufan Bivastapolda son gece meyhanede rasladığı deniz zabi - | tile konuştuklarını birer birer ve tafsilâtile izah etti, sonunda da: — Aderm reis de beraberdi... O- na da sorun.. «Fasulye çuvalıs pa- rolasının manasını öğrendim! — O da ne demekmiş?. — Bizim gemilere, tüccar ge- milerine verilen isim! — Allah Allah!. Hayret umumi idi. Ve bir anda taşan, alevlenen bir kin her ağız- da lânetle karışık telâffuz edilen bir isim, Salih Kâhyanın ismi ge- cenin karanlığında halk filosun - dan aksöden tek sedayı teşkil e- diyordu. 'Tufan kaptan Dursün Ali relse sordu — Siz neriye gidiyordunuz? — S'zi aramağa! — Bizi mi?. — Esir düştüğünüzü Del Rüs- temden haber aldık.. Sivastopola bir baskın yapmağa, ya sizi de kur- tarıp beraber getirimeğe, yahud da bu uğurda mapyolmağa karar ver- miş, and içmiştik! — Şimdi bizi buldunuz!. (Devamı var) EVLÂD Bir de, senin yedi kat yabancıdan. kız bulman vâr., Hangisini | — Peki efendi amma, bizim oğ: la. bizim bulduğumuz kızla, ba- kalım evlenir mi?, Sonra elâleme rezil, kepaze mi olalım?. — Orasını, sen bana birak.. Ben Hikmeti kandırırım. Bu akşam, tezi yok, sen de gider kız ararsın.. * Halbuki, o gece Hikmet eve gel- medi.. İki gün sonra zarfın üze - rinde «Bursa» damgası bulunan bir mektub aldılar. Hikmet anne- sine, babasına şöyle yazıyordu: «Sizin de çok yakından tamıdı- Bırız komşulardan Süveyda ha - mamla bir müddetdenbderi sevişi - yorduk. Süveyda, beni alıp Bur - saya kaçırdı. Kocasından ayrılmak için mahkemeye —müracaat etti. Yakında evleneceğiz.. Merak et - | yüzle sevinçle karşılanıyor. | | daha çi meyin.. Daireden bir ay izin aldım.| Nikâhı, düğünü gelip orada ya - pacağız. Hazırlanın.. Ellerinizden öperim.» REŞAD FEYZİ | | l zümde duruyörum... Mısırlı ka - i rımı size getirdim | Moya mert bir adamdı. Hüküm-| darın etrafındaki misafirler. Kra-| i lın bu kadını kocasına bağışlıya - ı cağını umuyorlardı. Fakat, Kral herkesin güzel karısında gözü olan| bir adamdı. Moyanın karısını gö- Tünce sırıtmağa başladı: — Bu güzel mimozayı sen mi kokluyordun. Moya? Senin bur- nuna ancak dikenii yaban inciri )ınıır' SDiz'l | mişti İ Ha- gazete muha « rafçılar etrafını sa- riciye memu — Bonjur Litvinof V. — Bonjur, eski döska. <asky j Yoldaş-. Yirmi beş sene tonra biribirle- rini gören eski ihtliâle arkadaşlar biribirlerinin boynuna sarılıyor - lar. Ltvinof ismini alan eski Vallaâk Sövyet Rusyanın Hariciye Nazırı olmuş. Maisky de Londra sefare- tine tayin edilmiş. Kral sarayına kabul olunuyar. Başvekil ve Hariciye Nazırı ile görüşüyor. Çok zeki ve dirayetli bir adam olduğu için herkesin hür- metini, itimadını kazanıyor. Maisky, birkaç lisan bilir. İyi br muharrir, değerli bir diplomattır. Litvinofun istifası üzerine meye künin sarsılacağını — zannedenler | olmuştu. | Halbuk o, en çetin meselelerin müzakeresini büyük bir dirayetle idare ediy Karaiğây_ıün Büyük Bir Derdi Var | (5 inci sayfadan devam) şinde koşarım. Dün Kadıköy is- | kelesine koşmuşum. Talihime ora- sını da kapalı buldum. Ters yü - züne döndüm.. Perşembe pazarın- daki cami halâsına varıncıya ka- dar kasıklarım çatladı. Az kaldı yol, üstünde düşüp bayılacaktım. Al- lah kurtarsın hemen bu derdden | Karaköy esnafını. Vallahi, bir ha- lâ yapmak için para toplasanız, bütün bütün esnaf bu işe elinden, geldiği kadar yardım eder. Eminö-| nünden ziyade, bir hâlüya Karaköy| tacdır. Papalık Yeni Bir Teşebbüse Geçecek (4 üncü sayfadan devam) 85 milyon nüfusu olduğundan bahsedilen o Almanya ki bugün nüfusupun 30 milyonu katolik - dir, Öyle görünüyor ki Papalığın git- gide kendini gösteren siyasi faa - liyeti daha genişliyecektir. | maşlan 1 metre 75 sa Ucuz Hali hazırda piyasamızın en zengin çeşidleri, her yenden ucuz fiat ve müsaid şartlarla satılmaktadır. Moya bu hakarete mukabee mek fırsatını beklemeğe karar ver- mişti. Dişlerini gicirdatarak sus- tu.. Geriye çekildi. Vakit gece yarısı. Kral sarhaş olarak sarayına gir- O gece kralın odasında (Moya) min karısından başka bir kimse yoktu. Habeş cariyesi gece yarısı Bu- Tanı buldu: - Haydi gel, dedi, kral uykuya daldı ve o kadar çok sarhöş ol « muş ki, yanında konuşsak bile duymaz.. Buran istemiyerek yürüdü. Kralın cariyesi hayretle sordu: — Kral uyurken görmek istiyen sen değilmiydin?. Şimdi neden koşa koşa gelmiyorsun?. Buran kendini topladı.. Cariye- nin peşine takıldı. Kralın odasına çıklılar, Hmat kralı, başını yeni cariye- ı l Son Mod Bu blüz Utondan, krep empri meden veya müareden yapılır. Suvarelerde, uzun eteklerle h: Tif blüzler giyilir. A, — Süreden yapılmış guıcl bir blüz. 9) santirmetre eninde k B. — Pike blüz. ©0 s: eninde kumaşton ! Tetre 25 san- tim. | €. — Pemba müslinden ve dan- telâlı. 100 santimetre eninde ku- maştan 1 metre 75 Dantelâ: 2 | Ayakkabıların Muhafazası Ayakkapları pek küçük alma - malı. En iyisi akşam üzeri alma- lıdır. Çünkü ayak, yorgunluktan biraz şişer. Kunduralarınızı çıkarınca, bil - hassa ıslak olduğu zamanlar, bir tahta üzerine koyunuz. Kat'iyyen ateşe tutarak kurutmayınız. Eyice kuruladıktan sonra yanyana ve yyan kuyunuz, altları çabuk ku - rur, Derileri sertleşen ayakkapları gliserin veya petrol sürülerek yu- muşatılır. Ayakkaplarınızın formalarının bozulmamasını, çok dayanmasını isterseniz, iki çift alınız ve değiş- tire değiştire giyiniz. Ayakkapla- sinin dizine dayamış, horul horul uyuyordu. (Moya) nn karısı da uykuya dalmıştı: Habeşli cariye kapının perdesini araladı: — İşte, bak... Krallar böyle pa- mük yataklarda yatarlar. Gördün mü? Buran gülümsedi Ve dizleri bir anda titremeğe başladı. Buran buraya kadar niçin gel diğini hatırladıkça tüyleri ürperi- yordu. Azaka söz vermişti: Kra- lin kafasını koparacaktı.. Ve bu. 'nu yapmak için, bu geceden daha güzel bir fırsat ele geçmezdi. Buran kapının aralığından içe- riye dikkatle baktı Kral yeni ca- riyesinin dizinde ne kadar tatlı ve ne kadar rahat uyuyordu. Buran krala acımıştı. Delikanlı kendi kendine mırıl- dandı; (Devamı var) eninde ku 7—SON TELGRA a Bluzlar metre T5, D. — Müslinden ve füs biraz bolca, 1 metre tan ! metre 30 san- Lim. F. — Ayni kumaştan ve yıkana- bilir blüz. Pliler kadın pikürlerle tutturulmuşlur. 80 sentimetre e - ninde kumaştan 1 metrc 50 santim. ilmedikten rının tozlarını iyice sanra baya sürmeyiniz. | Biş 14 HAZİRAN 1939 Halifaks - Mmün__Jkğga(jufî quqîşcjga___ (5 inci sayfadan 3evam) FAYDALI BİLGİLER: Eldivenleri Nasıl Muhafaza Etmeli ? Dar eldiven kat'iyyen almayı - nız. Bu; hem çok çirkin görünüz, hem de çabuk eskir. Deri eldiven şlirken dikişlerine çok dikkat et- meli. Eğer iplikleri beyaz nokta - lar husule getirmiş ise deri iyi dee ğildir. çürüktür. Eldivenlerinizin forması bo « zulmaması, çabuk cskimemesi - çin giş ve ıslak olmamasına dikkat ediniz. Keten ve yünlü eldivenler sıcak Su ve sabunla yıkanır, temizlenir. Deri eklivenler de ayni suretle yı- kanır, En iyisi eldivenleri ele gi- yerek yıkamaktır. ÇAMUR LEKELERİ Kunduralarınızın — üzerindeki çamur lekelerini sakın bıçak ücile çıkarayım demeyiniz. Eğer ça - mur çok ise bir sünger parçasını suya batırarak silniz. SAÇLARI NASIL PARLATMALI? Saçları kör ve donuk ise haftada bir kere ayni miktarda kolanya ile Hindyağı karıştırıp güzelce friksiyon yapınız. *& Parlak iskarpinleri temizle- mek için kaymağı alınmış biraz t içerisine bir miktar karbönat atmalı ve bir pamuk parçasını ba- tırıp silmeli. *& Deri eldivenleri yıkamak ga- yet kölaydır. Eldivenleri elinize z. Sonra bir fanile parçası- nın üzerine biraz sabun tozu ko- yunuz. Bununla oğuşturarak yı- * Yaldızlı çerçeveleri sinek pls- liğinden muhafaza iç:> bir iki so- ğanı suda haşlamıcı ve bu suyu gerçevelere sürmeli. v Karıncaların derdinden kur- tulmak için en iyi çare, bulun - dukları yere, koyuca bir şekerli su yapıp tabakla bırakmaktır. m kaplar nasıl yıka â sıcak su ile güzelce yıkamalı. Sonra Borak karıştırıl- mış sü ile silmeli Ze biraz alkol konulur, iyice sallan - dıktan sonta bir bez parçası ile silinirse bu da parlatır. * Kehribar ağızlıkları ve sake reyi temizlemek — isterseniz, bir müddet limon suyu içerisinde ber — rakınız. Sonra iyice siliniz. Yapılması Kolay İki Kise İğne, iplik. yumak makara gibi şeyler öleye beriye. bırakılırsa - ranıldığı zaman bulünmaz, İnsa- zun canı siktlir. İ Şu resimlerini gördüğünüz ke - [ selerden birini yapar, içeri yarsanız istediğiniz zaman bulur, vakit kaybetmemiş, sıkılmamış o- l ! Soldaki model dört murabba pare gadan mürekkebdir. Çiçekli kreton basmadandır. Yün'ü 85 santimdir. İkincisi biraz küçükçedir. İste- nilirse daha büyük yapılabilir. Altı-18 santimetre İçerisi astarlıdır. Bu çanta kreton- kurtundadır. 1 dan veya muşambaden yapılır, iniz zaman elinizin terli Ğ