14 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

14 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün Meselesi: Memurlara Ev Temin Edilecek Bu Maksadla İstanbulda da Bir| M Ev Kooperatifi Kuruluyor emurlara ve ev sahibi ol- mak istiyen vatandaşlara kelay ve ucuz bir şekil- de ev temin etmek işile uğraş- mak üzere İstanbulda da bir karada olduğu gibi müteaddid büyük şehirlermize de teşmil edilmesi de istenmektedir. Her memurun bir ev sahibi olmasını armı eden hükümet bu işin kooperatifler vasıtasile hallini en uygun bir şekil ola- rak bulmaktadır. Bu maksadla ev kooperatif - lerini himaye edecek yeni ted- birler alınması da kararlaştı - Tılmıştır. Ezcümle mali mücsseselerin €v kosperatiflerine cüz'i faizle kredi açması için Meclise yeni bir kanım lüyihası teklif olu- macaktır. Bu teklifte azami fniz haddi yüzde 6 olarak tesbit edilmiş. Hind Kumaşından İhtisas eselâ 10 lira, 15 lira asli ma- aşlı bir memur her dört se- nede bir terfi şöyle dur - sun, uzun yıllar, talihin, tesadü - fün güler yüzünü bekliyor. Sanra asli maaşı bugün meselâ 5500 ku- rauş olan bir memur, bakıyorsu - mur Vekâlet değiştiriyo değiştiriyor, vazife di Aradan üç dört sene geçtikten sonra, © zatı 8000 kuruş asli maa- şa sahib elmuş görüyorsunuz.. Bu ne bulunmaz Hind kumaşın- dan dokemmuş ihtisastır. ki, sa- hibini, derhal yükseltiyor! Sonra, biz, sık sık vazife, ma - kam değiştiren bu yüksek maaşlı memurların her başladıkları işde, ne çabuk ihtisas yaptıklarına ve bu ihtisasların me kadar acele tes- lim edilip terfi ettirildiklerine şa- şıyoruz. BURHAN CEVAD Ekmek Ç&şnisî Değişiyor mu ? Köprü - Haydar Trahom, Üetm Değirmenciler Dün Bir Paşa Vapurları Tarife Tren Saatlarına Göre Değiştiriliyor Yarın sabahtan itibaren tatbik edilmek üzere İstanbul - Edirne arasında işliyen trenlerin hareket ve muvaselat saatleri değiştiril- miştir, Yeni tarife ile İstanbuldan her gün sabah saat 840 da Edirneye doğru bir tren kalkacak ve akşam saat 17,23 de Edirneye varacaktır. Yine her gece çehrimizden sa- at 22,35 ve 22 de kalkan konvan- siyonel ve ekspres trenleri de E- dirneye 5,27 ve 752 de vatatak- lardır. Edirneden de her gün saat 0,(M, | ZIT ve 845 de kalkacak katar- lar sırasile İstanbula 6,20, 6,40 ve 1125 de varacaklardır. Her gün Alpulludan saat 15,35 de bir tnen kalkarak saat 17,45 de Kırklareline varacaktır. Kırklarelinden de her gün saat 840 da kalkan bir tren saat 1035 de Alpulluya varacaktır. HAYDARPAŞA - ERZİNCAN HATTI Yeni tarifeye göre Haydarpaşa- Erzincan treni Haydarpaşadan salı, perşembe ve cumartesi gün- leri saat 15445 de kalkacaktır. Bu trenler Ankaraya ertesi gün Frengi Sıhhiye Vekâleti Köy- lere Kadar Afişler Dağıtacak Sıkhiye Vekâleti trahom, verem, fremki ve sıtma hastalıkları ile e- saslı surette mücadele ve umu - mun sıhhatini korumak için bu hastalkların tohribatı, tedavi ve korunma çereleri hakkında halkı geniş mikyasta alâkalandırarak tenvir edecek surette yeni bir program hazırlamıştır. İlk iş ola- Tak yüz binden fazla on muhtelif şekil ve rerkte afişler tabettir - mektedir. Bu afişlerden sonra bir kaç parti daha ısmarlanacak ve milyonlarca afişi memleketin en küçük köylerine varıncıya kadar her tarafa astıracaktır, Bu alişlerde bütün bu hasta - lıkların bidayette ne gibi avarız Bösterdikleri, hastalığın seyri ve tedavi sülleri tamamen güste - rilmiştir. Bundan başka cekiden- beri memleketin bünyesini kemi- rTen bu hastalıklarla yapılan mü- cadele de daha ziyade artlırıla - caktır. Vilâyet ve kazalarda açılacak prevantoryomlar hakkındaki tet- kikler de ilerlemiş olduğundan yakında inşaata geçilecektir. paşada olacaklardır. KÖPRÜ - HAYNARPAŞA - KADI-| KÖY TARİFESİ DEĞİŞİYOR saat 9.25 de varacaklar ve daha ertesi gün de saat 1826 de Erzin- câna varacaklardır. Erzincandan da Parartesi, çar- şamba ve cumartesi günleri 850 de kalkacak trenler ertesi gün saat at 18,10 da Ankarada ve daha ert- tesi gün de saat 11,50 de Haydar- No. 7 göğsüne bastırarak, dudaklarındar. öpmek istemişti. Gras — kalbinde bu adama karşı derin bir nefret uyandıran bu sahneyi hiç unut - mamıştı. Ertesi gü Sarı Yanisi görme - mişti. Fakat daha ertesi gece, vali tarafından verilen bir süvareden dönerken, dar sokaklardan birin- de üç beş adam birdenbire arabi sını sarmışlardı. Görünmiyen bir el kerih koku- lu bir bez parçasını ağzına ve bur- nuna dayamıştı. Mütcasrızlar, kendisini yakalayıp arabadan dı- garıya çıkarmışlar, HWiraz ileride bekliyen bir etomabile sürükle - müğe çalışıyorlardı. Tam o sıra - | da, oradan geçen bir İngiliz dev- tiyesi genç kızı mütcarrızların e- | Bııdn kurtarmıştı. Trenlerin Haydarpaşaya varma ve harcbet saatlerinde yapılan ye ni değişiklikler münasebetile Köp- Tü - Haydarpaşa - Kadıköy va - purları tarifesinin de tebdili za- ruri görülmüştür. Bu hatta da yeni tarileler'n tat- bikine yarın sabahtan - itibaren başlanacaktır. müuhakkak Sarı Yanis taralından tertib edilmiş olduğuna hiç şüphe etmiyordu. Fakat bütün bu geç- miş vak'aları kocasına söylemeğe lüzüm görmemişti. Evleninciye kadar Sarı Yanit mütemadiyen 'Hediyeler almış, fakat bu hediye- 1 erin hepsini de olduğu göbi ken- disine jade etmişti Gras evlendikten birkaç sene söDra, gazeteyi okurken, Yunan sosyetesine mensub yüksek bir şahsiyetin Kadogan bahçesi civa- rında muhteşem bir konak satın &lmiş olduğunu öğrenmişti. Hattâ Gaha balayı seyahati btmeden Sa- fi Yanisin kocasını tanıdığını öğ- renmekle büsbütün hayrete düş- ştü. Bereket versin ki, ziyaret- leri o kadar sik değildi. Kocası ile bu acalb adam arasında bu ka- | dar Gostane görüşmelere bir türlü | içi razı olmuyordu. İçine bir kund Güşmüştü. Acaba mıqııer—m ko- Toplantı Yaptılar İstanbul) değirmencileri dün Be-| lediye Sktısad müdürlüğünde bir toplantı yapmışlardır. Bu içtimaa Belediye iktısad mü- dürü ile toprak mahsulleri ofısi İstanbul şubesi müdürü de iştırak| etmişlerdir. Toplantıda değirmenciler, bu - günkü şerait altında buğday teda- Tik ederek Belediyenin tesbit et- tiği formüle uygun ekmek ima Tinin imkânsız olduğunu ileri sür- müşlerdir. Burlar toprak mahenlleri ofisi- nin kendilerine yalnız yumuşak buğday verdiğini halbuki Beted.. yenin bugünkü formülüne meza - Tan ekmek yüzde 30 sert buğdayla) Ve yüzde 70 yumuşak buğdayla yapıldığı için kolaylıkla sert suğ- day bulmadıklarını söylemekte ve| ekmek çeşnisinin yeni bir formül- le değiştirilmesini istemektedir - ler. Dünkü toplantıda müzakereler yapılmış ve bir hal çaresi düşü - nütmüştür. Belediye iktısad müdürlüğü bu hususta yeni bir formül hazırlıya-| caktır. KISA POLİS HABERLERİ * Kasımpaşada Kana - şirketi boyahanesinden benzinin parla - masile yangın çıkmış ise de sira- yetine meydan verilmeden sön - dürülmüştür. Yangını söndürmek için uğraşan fabrika amelesinden İbrahim muhtelif yerlerinden ha- fif suretle yanmıştır. *& Kazliçeşmede — Demirhane addesinde oturan Hasan şakala- şırlarken aralarında çıkan kavga neticesinde arkadaşı Recebi san- dalya ile yaralamıştır. POL Mahkemeler İ ' Bu Adam Benim Düşmanımdır Bunun için Bana iftira Ediyor üçükpazarda kahveci — ve K arabacılar kâhyası Mohm di bıçakla yaralamak ti şebbüsünde bulunmakt. kahveci Hasanın daruşm Sultanahmed üçüncü sulh cezada bakıldı. Davacı Mehmed mah - kemede şu ifadeyi verdi «— Hasanla geçen seyene ka - dar gayet iyi geçiniyorduk. Fa- kat geçen sene bir kadın yüzün- | den aramız açıldı. Hasan bana düşman oldu. Hâdise günü sabahleyin kah- veme bir dostum geldi. Bana: — Mehmed, dedi. Hasan bugün | seni yaralıyacak, kendini koila!, Bunun üzerine ben de karakola giderek, keyfiyeti haber verdim ve kahveme döndüm. “Aradan yarım saat geçmeden | bir polis memuru kahveme geldi. Onunla Hasanın kahvesine gittik. Pol:s kahveye girdi. Ben kapının önünde durdum. Memur onu ka- rakola davet etti. Hasan ayağa | kalktı ve bana hitaben: — Buraya gel, sana birşey söy- liyeceğim! dı | — Kahveye girdim, yanına sokul- dum. Hasan: Bizim eve git ve beni kara- | kola götürdüklerini haber ver, de- dikten sonra, birdenbire elini ce- bine soktu. Bir bıçak çıkardı. Fa- kat bununla bana vurmadan po- biz biçağı elinden “aldh » Söz sarası suçlu Hasanın idi. Ben kat'iyyen Mehmedi bi- | Çakla yaralamak teşebbüsünde bu- lanmâdım. Mehmed benim düş- manım olduğu için, iftira ediyor. Polis memurunun cebimde bul- duğu bıçak da bana &id değildir. Bıçağı berhalde Mehmedin ar - kadaşları cobime koymuşlar.. Ben masumuan, beraatim; isterim » Hâkim, dinlediği şahidlerin ifa- deleri ve tahkikli evrakı mün - dericatı jle kahveci Hasanın suç- suz olduğuna kanaat getirdi, be- VU yaatine karar verdi. * Ahmed adında bir sürücünün! idaresindeki yük arabası Topha - 'mede Kazancı yokuşundar inerkeni devrilmiş, arabacı Ahmed ve ara- bada bulunan Şeref. — İsmail ve Mustafa muhtelif yerlerinden ya- ralanmışlardır. e Vatman Hüseyinin idaresinde- ki tramvay Tophanede Ramazan kızı Sasdeti başından ve muhtelif yerlerinden yaralamıştır. * Şoför Hayrinin idaresindeki kamyön Galatadan geçmekte iken Kâmil oğlu Mustafaya çarparak başından yaralamıştır. ıi S Süzgeç Makinesi Ginayeti Ölen Rızayı, Süzgeç Makinesi Kazanına Klm Düşürmüş ? *0 , Ç ay evvel, bir gece Fes- U hane — fabrikası — müdürü Bay Vasıfın oturduğu evin kapısı hizli hizli çalınmağa baş- ladı. Müdür - Vasıf kapıyı açtığı zaman karşısında fabrikanın müs- tahdemlerinden birini gördü. A- dam çok heyecanl: görünüyordu. Bay Vasıfa şu tüyler ürpertici ha- beri verdi: — Yarım saat evvel, süzgeç ka- zanına Riza isminde bir işçi düş- tü. Kendisini karandan çıkardık. Zavallı adam bacaklarını, elleri- | ni kaybetmiş, henüz ölmedi. Am- | ma hayatı tehlikede... Müdür Vasıf derhal h: ındı. | Evinden çıktı. Haberi getiren -- damla fabrikaya gitti. Süzgeç ma- kinesinin bulunduğu odaya girdi. Makine durdurulmuştu. Bir kö- şede yalan hasta son dakikalarını | yaşıyordu. İmdadı sihhi otomobili gelme - den genç işçi hayata gözlerini yuradu. Müdür Vasıf mahzun ve mü - tecesir evine döndü. Ertesi günü Eyüb sulh hâkimi, müddeiumumi ve bir komiser, tahkikat için fabrikaya geldiler. Tehkikat sonunda ölen Riğanın birisi tarafından itilmek suretile süzgeç kazanına atıldığı kanaati hasıl oldu. Fakat failin kim olduğu anlaşılamadı. Memurlar iabrikayı- terkettik- ten sonra müdür Vasıf hususi su- rette tahkikata karar verdi. Ağ- ni gün akşam üzeri süzgeç ma- kinesi dairesinde çalışan işçileri - dasınâ çağırttı. Onlara: — Arkadaşlar, öcdi. Bu sabah dmzasız bir mektub aklım. «Bu mektebu yazan zat hâdiseyi ol - duğu gibi anlatıyor. Müdür, bu sırada, işçilerden Ömer İpek'in birdenbire sarar- dığını ve terlediğnli farketti. Ö - mer İpek ayakta duramadı, düş- tü, bayıldı. Yine ayni gün müdür fabrika- man sadık işçilerinden Lütli Ka- le'ye şu emri verdi — Bu gece, süzgeç makinesi da- iresinde çalışan işçilerin yattığı odada bir karyolanın altında giz- lenecek ve yarın, gece odada ne- ler konuşulduğunu bana anlata - caksın. Ertesi günü Lütfi Kale müdür 'Vasıfa şunları söyledi: — Gece bütün işçiler odaya top- landıktan sanra, Ömer İpek Mah- mud oğlu Lütfiye: — Yarın Patrona: Rıza, kurüt- ma makinesinden kumaş alırken, ÖLÜM ÇENBERİ ae arüasaz Atarun | muydu? Fakat kocasını endişeli gördüğü için, onu büsbütün ke derlendirmemek maksadile — hiç- birşey söylememeğe karar verdi. Yeni çıkan romanın herbakle ai- lenin maddi vaziyetini düzelte - meğini söyliyerek kocasına teselli wermeyi tercih etti Saaton bire çeyrek vardı. Cen- tam yerinden kalktı. Karısı par- desüsünü tuttu. Centam köşkün kapısında bir müddet durakladı. Gitsin mı, git- mesin mi? — Birşey unutmadın ya? Bu sual, Centamın kafasında bir şimşek gibi çaktı. Acaba Sarı Ya- nisin tavsiye ettiği gibi, tabanca- sın) yarana almalı mıydi, yoksa düpedüz gitmeli miydi? Bwet, Sarı Yanis: «Mutlaka ta- bancamı al da, öyle git'» demişti. Centam şöyle bir müddet düşün- dü. Nöhayet tabancayı yanına al- mak muvafık olduğuna karar ver- di Birşey unutmuş gibi iekrar yukarıya çıktı ve yazıhanenin gö- zünden tabancayı alarak cebine ZABITA ROMANI Kapıdan çıkarken karısının saç- larını okşadı: — Ben geç kalmam, çabuk ge lirim, sen hiç merak etme, dedi ve karanlığa daldı Sarı Yanis, otomobilindeki ge- niş yastıklara başını dayadı. Şöy- le bir düşünmeğe vardı. Şoför ça- murlu yollardan otomobili ihti - yatla idare ediyordu. Yağmur hâlâ dinmemişti. Ser: | Yanis otomebilin takib ettiği yolu görmek için, pencerenin camını sildi. Arasıra sanki birisini gör - mabr Saflunsakise elti | aermiştir. —SON TELGRAF—İĞHAZİRAN 1935 Iş Arayanla Veren İş Dairesi Yeni Bir Teşkilât Yapıyor İş daire: âmize gön birbirlerile getirmek hususunda ya İş arıyanla vereni termnas pılacak teşkilâtın ikmali için he- nüz 2 sene gibi bir zaman vardır. Binaenaleyh ©o zamana kadar esaslı tetkiklere devam © cük ve 2 yıl sonra siş> ve «işçi bulma» teşkilâti her 4 bir- den kurulacaktır. Maamafih bu hususta İstanbul belediyesi devtetkiklere devam ci- mekte ve böyle bir teşkilât kur - mak istemekicdir. Yalnız Bele « diyenin arzusu ile iş dairelerinin kuracağı teşkilâtı birbirine ka- rıştırmamak lüzemdir. İş datrelerinin kuracakları te; kilât ise iş kanununun iktiza dan bulunmaktadır. tara m- Gazi Köprüsün- den Tramvay Geçmiyecek Beledıye Reisliği Prostun Fikrini Kabul Etti Bxvelce yapılan projeye göre Gözi köprüsüne tramvay — hattı döşenccek ve buradan tvmvay geçirilecekti. Fakat şehircilik <nöfcbassısı Prost yeni köprüden tramsay geç- mesini muvafık görmemç'r. Halbuki köprü müterhöidi ile yapılan mukavelede köprüye tram- vay hattı döşenmesi keydı da var- dır. Belediye Reisliği de Prostun fikrini kabul ettiğinder >u hu - susda Nafıa Vekâletine müraca- at olunmuştur. Vekâlet muvafık gördüğü tak- dirde mütcehhide tramviy hattı yaptırılmıyacaktır. ayağı kaydı ve kazana düştü, di- melisin! dedi. Lütfi ise: — Hayır, dedi. Ona hâdiseyi ol- duğu Kibi söyüyeceğim. İkiniz makinenin kenarmda şakalaşır - ken, sen onun takunyalarını ka- zana attın, o da bunları almak için eğildiği sırada, kendisine — elinle dokunârak, önu ürküttün ve ço- cuğun kazana düşmesine sebebi- yet verdin. Dün arkadaşı Rizanın süzgeç kazanma düşerek, onun ölümüne sebebiyet veren Ömer İpek'in du- Tuşmasına asliye birinci — cezada devam edildi. Dünkü muhakeme- de çahidler müvacehe edildi. Bü- tün şahidler geçen celselerde ver- dikleri ifadeleri tekrarlarlılar. Bazı hususatın da müddetümu- Milikten sorulması için duruşma 20 hazirana talik edildi, kıyordu. Halbuki buna lüzum yoktu, Randevu verdiği adam Eeus Astasyonumun intizar salonunda kendisini beklemiyor muydu? Otomobil garin önünde durdu. Sarı Yanis indi. İntizar salonunda sönmeğe yüz tutan ocağın karşı- sında oturmuş kısa boylu bir a- dam Sarı Yanisi hemen #yağa kalktı. Yazına geldi, Ko - nuşmağa başladılar: — Talimatımı harfiyen yerine getirdin tabü... — Hiç merak etmeyiniz. Sizin bir sözünüz iki olmaz. İkisi de arabca konuşuyorlardı. — Tabancan var tabii? Kısa boylu adam <elbette vars diyormuş gibi başını eğdi. — Tabancan dolu mu?. — Tabanca dolu olmadıktan sonra ne işe yarar ki?. »- Ben sana ne dedim? Bu ada- ma ataş etmek yok. Sadece tahan- En Korkunç Silâh ropaganda, zamanın ea Pııi. silâhlarından biri © Birçok zaferler, propagi da ile elde ediliyor. Fakat, proj gandanın tıpkı bir madalyon gibi, iki tarafı var: Müsbet ve meni Müsbet propagandaya, h ise, diyelim... Fakat, menfi pro « pagandaya ne buyurulur. Müsbet propaganda, herlini bir fikri başkalarına sevdirm tanıtmak, sempati yaratınak İçin. yapılıyor. Fakat, menfi propa ganda böyle değildir. Bu - cins Propazandanın yeyüne gayesi dir mağları hercümere İçinde bırak mak, zihinleri şaşırtmak, düny: mütereddid, karışık, endişeli bir hava yaymaktır. Sen günlerin siyasi harekct de, menfi propaganda rel oynamaktadır. Biz, menli pı pagandayı daha düpedüz fül ile ifade ederek, buna, iftiraı ahlâksızlik, fitnecilik, kundakçı- lık, diyebiliriz. Bu, fena ve kötü bir yoldur. — Benim kullandığım kalem iyi- dir, siz de bundan kullanınız, yebilirim, İyi ve fenanın ne ol duğunu idrâk ediyorsanız, benim sözlerime kulak asmaz, yine bil- diğinizi ekurunuz Fakat, size: Kullandığınız kalem patlayıcı bir maddedir. tehlikesi vardır. O kalem başı belâya sokacaktır. Dersem, bu menfi hiç de dürüst bir hareket sayıla- maz. y Propagandanın müsbet kıyafel- lisi de, menfi kıyafetlisi de tehli- kelidir. Her nevi yabancı propa - — gandaya karşı metin dıvıınııılı- Hatay Millet Meclisi — evvel günkü toplantısında Hatay çift - çilerini sevindirecek yeni bir kas nun lâyihası kabul etmiştir: — — Bu lâyihaya göre kadastrosu * yapılmış olan araziden alınmak'a olan akar vergisi yüzde altmış n betinde tenzil olunmuştur. Bu * e retle Hatay çiftçilerinin topra'z — vergisi çok azalmış olmaktadır. ae çe TEEEN N Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Yar Öğretmenler Okuyucularımızdan bir yarök- rekmen bise aynen şu Katırları ya- » Ver şu tabancayı, — kurşunları çıkaralım. Kısa boylu adam şaşırdı. Fakat verilen emre tam manasile mutl bir insan oldrak, tabancasını karıp verdi. Sarı Yanis bütün şaf- jörü boşalttı. Tabancayı bir defa daha muayene ettiklen sonra S.- hibine verdi: — Ne istediğimi tabii anladın, — Sadece tehdid edeceksin. İşte 0 kadar... Kısa boylu adam hâlâ şaşkınlık- tan kendisini kurtaramamıştı. — Peki, peki, emredersiniz, d di, fakat... — Fakati makati yok. Beniı dediğim olacaktır. İşin arkasını | bana bırak. Ben gizli bir kenarda bekliyeceğim. Olup bitenleri ida re edeceğim. A Kısa boylu adam bütün cesare- | tini toplayarak sordu: FN D Ve &

Bu sayıdan diğer sayfalar: