Bi Dostlar, dikkat ediniz .' ve bunların köylerin manevi şah- —» Köy teğgâhlârında çuha ve ku- PERR İ NM HÂDİSELER —SON TELGRAF —llrllll AN 1939 KARŞISINDA Son Telgref- “ONLAR DA ŞİMDİLİK —— en, kendimi bildim bi K Çocuklu memurların maa - şıma zam — yapılacağından — bahsedildiğini duyarım. Bu, daima bir tasavvur, bir temenni olarak kalır.. İşte, yeni barem lâyihası Büyük Millet Meclisinde müza - kere edilirken, yine ayni ses ku- | O daklarımızda akisler yapıyor: — | — — Çok çocuklu memurlara _mJ — dım edilmesi istendi. Tabli, netice malüm: Şimdilik, buna. mali im- kân görülemediğinden, ileride na- zarı dikkate alınınak üzere bu bükmün tehiri.. — Peki, amma, az maaşlı memur- — lar da, çocuk yapmayı şimdilik te-| hir mi edecekler? AMAN, DOSTLAR — DİKKAT EDİNİZ Sayın Valimiz doktor DT Kır- dar, bir gazeteci arkadaşa şunları söylüyor: — İstanbul gazetecileri, bana bir itiyadımı kaybettirdiler. Yapaca- Bam işi, daha düşünce balinde iken — söylemezdim.. Bu itiraftan sonra, adeta ürk - tüm. Sayın ve kaymetli Valimizin, başka itiyadlarını da kaybetme - mesini bilhassa rica ederim. Kırk yılda bir dilimizden, derdimizden — anlıyan bir Belediye reisine ka - | vuştuk. Onu da biz değiştirmiye- | lim | | TEVAZUA HASRET KALMIŞIZ, MEĞER.. Yine şu son günlerde, bir gaze- teci arkadaş, muhterem Dahiliye Vekili ile görüşmüş.. İntıbalarını gazetesine yazıyor. Ben dikkat e- diyorum: Faik Öztraktan hangi arkadaş bahsetse, «mütevazı Ve- kilimiz» diye söze başlıyor. Yarabbi, demokrasinin esi rından, tabii hallerinden biri olan <tevazu» a, meğer, nekadar has- ret kalmişız.. Mütevazı Vekil, mü- tevazı Vali görünce, hepimiz hay-| retler içindeyiz. Allah, bizi bugünlerden —ayır- ma!. HABEŞİSTANDA ESİR | EDİLEN ZABİTLER Ajans haberleri, Habeşistanda çete harbinin devam ettiğini bil - diriyorlar.. Habeşistanın — içinde neler cereyan ediyor?. Tabii bunu lâyikile bilmiyoruz. Yalnız, esif edilen dört İtalyan zabitini kur- tarmak için bir avuç çete üzerine birçok tayyare filoları göndermiş- ler.. Bu satırları okuyup gülen bir,| arkadaş: — Çok görme, dedi, topsuz, tü- fenksiz zavallı Arnavutluğa da 170 parça gemi göndermişlerdi. Zavallı Habeşistan — unutuldu bile.. FESTİVAL YERİNE FUAR AÇILACAK 1940 yılında, Belediye, İstanbul- da beynelmilel bir fuar açacak - mış.. İzmir fuarımı, her sene kıs kanır dururduk.. Doğrusu da bu- gur?. Allahın hııdiııını, kuldan ne di- ye saklıyalım?.. Halbuki, beledi- yemiz. evvelce, her sene festival yapardı.. Her yaz bir ay kudar bü- tün İstanbulda bir festivaldir g derdi.. Festivalden fuara mü! bir tekâmül var, demektir. Fakat, festivalde kim eğlenirdi?. Bütü İstanbul mu?.. Hayır.. Hey gidi gürler hey!. AHMED RAUF ——— ——— Köylerde Dokuma Tezgâhları Yerli dokuma tezgâhları olmu - yen köylerde teagâhlar kurulması siyetlerine gelir kaynağı olması etrafında çalışmalara - başlanmış- 'tır. Bu münasebetle bütün vilâyet-| lerdeki köy büroları muhitlerin - deki köylerde tetkiklere geçmiş - maşlardan köylüler için çok ucuzg) elbiseler dokunarak bunlar satı- “sofiktir. Her köyde ne dokundu- Bu tesbit edilmekte ve bunların fotografları da alınmaktadır. Mutedil Çoraplar Beyoğlu kaymakamlığı, teftiş- leri sırasında birçok kusurlu ka- dın çoraplarına tesadüf etmiştir. Bu hususta ne şekilde hareket e- - dilmesi icab ettiği Belediye iktısad müdürlüğünden sorulmuştur. İktisad müdürlüğü verdiği ce- “ wabda çorabların üzerlerinde «ku- surludur. şeklinde bir kayıd pl- madığı takdirde hemen bu kabij dükkân ve satıcılar hakkında za- bit tutulmasını bildirmiştir. Bun-| lar <halkı aldatmak» suçile mah- kemeye verileceklerdir. — Senin ağzından öyle bir kızın | bu kadar methedileceğini hiç um- mazdım, kalfacığım! Sen onun | kusurlarını sayarken, - kendisini | methetmiş oluyorsun! Bugün, bu' | saydığın şeylerin hepsi modadır.. “Bu sıfada merdivenden bir göl- genin süzüldüğünü gördüler. Ar- kadan Necdetin sesi duyuldu: — | — Her gün böyle erken gelir, geç dönerseniz tabloyu kısa zamanda | bitirebiliriz, küçük hanım.. Doktor Ferldun bütün dikkatile | kapıya bakıyordi Ressamla bu 4 “müşterinin Yazan: İskender F. SERTELLİ KÜÇÜK HABERLER * Erenköy kız lisesi müdürü Mahir istifa etmiştir. Bu lise mü- dürlüğüne eski meb'uslardan Ba- yan Sabika tayin olunmuştur. * Hukuk - iktisadi - fakülteleri eleme imtihanları neticeleri belli, olmuştur. Bu imtihanlarda kaza - nan iktısadcı talebelerin imtihan- larına bu sabahtan itibaren başlan-| mıştır. Hukukçuların imtihanla - rına da yarın başlanacaktır. v Beşiktaş spor kulübünün yük- selmesinde pek büyük hizmetleri görülen merhum Şeref için cumar- tesi günü saat 15 de Beşiktaştaki mezarı başında bir ihtifal yapıla- caktır. & Nafıa Vekili General Ali Fuad dün mühendis mektebine giderek| imtihanlarda hazır bulunmuştur. * Taksimde Sadıkzade apartı- manı önündeki açık çukuru vak- tinde kapatmadığından — Taksim mıntakası belediye fen memuruna ceza verilmiştir. . Sömikok fiatlarında ton başı- teslim — edilmek .ımıı 2 lira 25 kuruş tenzilât ya- pılmıştır. da ezilip büzüldüğü ilk dofa gö - | Tülüyaordu. Feridun mırıldandı: — Allahım, bu tahavvüle şaş - mamak, çıldırmamak kabil değil. Necdet bir kadın önünde eğilsin. İşte bu bir mucize. Ve yerinden kalkarak bir iki adım yürüdü. Müşteriyi yakından görebildi. Fena şey değil. Fakat, Nec- deti teshir eden başka hususiyetle- ri de olsa gerek. Ş Diye söylendi. öi Necdet kapıdan dönerken, diz- lerinin 'üstünde sendeliyor gibiy- Vilâyet Binası Bahçesi Bir Park Halinde Halka Açılacak İstanbul vilâyet binasının arka kızmındaki büyük arazinin bir park haline sokularak umuma a- çılması kararlaştırılmıştır. Babıâliden Salkımsöğüt cadde- #ine kadar uzanan ve hâlen met - | ruk bir bahçe vaziyetinde bulu - nan bu arazinin park vazyetine | konulmasına hemen başlanacak- tır, ——— Gelecek Muhacırlar 20 Değil, 10 Bin İskânUmum Müdürlüğü Bu sene Romanya ve Bulgaris- tandan memleketimize 20 bin göç- men getirileceği —yazılmışsa da öğrendiğimize göre yeni gelecek göçmenlerin sayısı 20 bin değil, 15 bindir. İskân umum müdürlüğü nere- lerden ne kadar göçmen gelece- ğinin tesbiti iç'n elçiliklerimizle muhabereye girişmştr. Bu sene Romanyadan gelecek vatandaşlarımızın ana yurda dön- meleri için oralardaki işlerimi bi - tirmeleri, çiftçilikle uğraşanların mahsullerini harmanlardan kal- dırmaları ve satmaları beklene - | cekti: Getirilecek olan bu 15 bin göç- menin 10 binden fazlası Bulga - ristandan ve mütebakisi de Ro- | manyadan gelecektir. Bulgaristandan — gelecek olan göçmenler esasen geçen seneler- de işlerini tasfiye etmişler ve pa- saportlarını da hazırlamış bulun- maktadırlar. Bu sebeble; elçilik- lerimizle — yapılan — muhabereler neticelendikten sonra ilk evvelâ Bulgaristandan gelecek olanların yola çıkarılmaları kararlaşlırı! - maştır. Göçmenler şehrimize getir'ldik- ten sonra doğruca Anadulunun muhtelif yerlerine — gönderilerek | iskân edileceklerdir. Bunların is'e & edilecekleri yer- ler şimdiden hazırlanmakta — ve hemen müstahsil vaziyet'ne geçe- bilmeleri için de tedbir alınmak- tadır. — se— İlk Mektebliler Kampı Maarif müdürlüğü — tarafından bu sene Erenköy ve Süadiye Ile Floryada açılacak olan ilk mek - tepliler kampları 10 temmuzda baş- lanacaktır. Karaplara iştirak etmek için bu sene, geçen yıldan daha fazla miktarda müracaat yapıl - mıştır. Diğer taraftan Büyükçek- mecede sahilde «Okmeydanı yatı | mektebi talebeleri için bir kamp kurulmuştur. Bu kamp 3 ay devam edecektir, —- Feridun! Sen o zamandanberi| burada m: bekliyorsun? — Hayır, Necdet! Ben şimdi gel- dim. Dediğin gibi gazinoya git - | miştim. Fakat, canım sıkıldı ora- da.. Tenha idi. Her zamari böyle mi olur gazino? - Ne diyorsun azizimi? Cumar- tesi, pazar günleri mahşer yerine benzer. — Oturulacak bir iskemle | bulamaz insan. Maamafih geceleri| oldukça kalabalık oluyor. Nocdet bu cevabı verirken, ah ninda beliren terleri yavaşça elile siliyordu. Hiç bir kadın karşısında eğilmek istemiyen egoist ressam, o gün neden bu derece terlemiş ve sı- kılmıştı acaba? Feridun, arkadaşını fazla sıkmak' istemedi, — Bizimkile hâlâ barışmadım, | hid ve tanzim etmek maksadını Yunus Nadi <«Yeni baremler» isimli bugünkü — başmakalesinde ezcümle şöyle demektedir: *Yeni lâyihalar bilhassa me - | murların maaş ve ücretlerindeki farkları ortadan kaldırarak cüm- lesini muayyen şartlara göre tev- istihdaf eylemiş ve bunu yapar « ken yarıdan fazla sermayesi dev- lete ald müesseseler müstahdem- lerini de buta katmış bulunmak- tadır. Bilhassa doğrudan doğruya devlet memurları arasında muay" yeu şartlara göre tayin ve terfi esaslarının konulması, başka tür- lü kolay kolay çaresi bulunamı- yacak külli bir-kaide tesis eyle- mek demektir ki bizce isabeti üze- rinde en küçük münakaşaya bile yer yoktur. Eğer bu münasebetle devlet maaş ücretleri üzerinde iç- timali bazı iyilikler temin oluna - bilirse bunları da fazla bir kazanç| saymalıdır.. TAN: Zekeriya Sertel <Baremde ana mesele nedir?» isimli bugünkü baş-| makalesinde, bir kısım devlet da- irelerinde ihtısas sahibi zevat il yıllarca o meslekde dirsek çürüt- müş emektar memurların birbir- lerinden çok farklı para aldıkla- rını, ihtisas sahiblerine - verilen yüksek ücretlerin emektar me - mürların şikâyetlerini mucib ol- duğunu söyledikten sonra diyor ki: «Bu nisbetsizlik devlet idaresin-| de bir adaletsizlik bulunduğu ka- ı nağtini tevlid etti. Devlet daire - | leri, devlet müesseseleri ve devlet memurları arasında bir rekabet, bir hoşnutsuzluk başgösterdi. İşte yeni barem kanuna bu ikili-| I Bi ortadan kaldırmak, iddia edilen ..i.ııeumıge bir nihayet vermek | dile tanzim edilmiştir. Ve bal Ha vanları mek Yasak Edılıyor Ziraat Vekâleti Hayvanların 'Himayesi Hakkında Bir Kanun Projesi Hazırladı Ziraat Vekâleti, bayvanların hi- | mayesi hakkında bir kanun proje- | si hazırlamıştır. Ziraat Vekâletinin bu çok yerinde ve entresan pro - jesi hayvanlara reva görülen eza ve cefaları önliyecek, hayvanlara acımıyanlar hakkında memleket ve belediye inzibat kuvvetlerini harekete getirecek müeyyideleri ihtiva etmektedir. Ziraat Vekâleti, projeyi hazır- lamasını mucip sebebler lâyiha - sında aynen şöyle izah etmekte - dir: dnsanların hayvanlara acıması| ve iyi muamele etmesi medeni ha- yat şartlarının — esaslarındandır. Her medeni memleket gerek ka - nunlarile, gerekse talim ve terbiye ile hayvanları himaye ve fena mu-> ucuz bir oda bulabilir mi ? Necdet yüzünü buruşturdu.. Ar- kadaşının Süadiyeye gelmesinden| memnun olmadığını - ifade etmek- ten çekindiği halde, bunu bütün tavırları ve mimiklerile anlatı - yordu. Vallahi buraya gelişin benim için de iyi olurdu. Birlikte gezer. Vakit geçirirdik. Fakat, buralarda öyle aradığın gibi bir oda bula bileceğini tahmin etmiyorum. Göz- tepede, Erenköyde çok var amma.. Feridun, arkadaşının özünü kes-| l — Evet. Evet. Oralarını da im. Fakat, Süadiye daha çok Mutlaka burada bir hoşuma giti yer bulmağa çalrışacağım. Sigarasını yaktı.. Lâfı değiştir- mek istedi: — Eey, sen nasılsın bakalım? Necdetciğim!. diye söze başladı. Bu yazı da yalnız geçirmek niye- — Bildiğin gibi. — Duyduklarıma bakılırsa, hiç| s::ı:um.sı gq_;gl » ziyetini tahlil ederek ezcümle şöy- | üzakere var, ne anlaşma var, ne | Türklerin hayvanlara merhamet- | mıyorum ki, sen. o kuvvetin cazi- bakımdan devlet mekanizmasında| ve idare hayatımızda büyük bir inkılâbın ifadesidir.» VAKİT: Bir İngiliz müessesesi tarafın - dan Londraya davet olunan Türk gazetecileri arasında Londrayı ge- zerek dün sabah İstanbula dönen Asım Üs bugünkü yazısında se - yahat intibalarını — anlatıyor ve Londrada pek büyük bir nezaket ve muhabbetle - karşılandıklarını söyiyerek diyor ki: <Türk gazetecilerinin - Londra muhitinde gördükleri misafirper - verlik ancak bir şekilde tefsir e- dilebilir ki o da gerek resmi, gerek gayri resmi İngilterenin Türk dost- luğuna verdiği büyük kıymettir. 'Türk milletinin karakterine gös - terdiği kuvvetli itimaddır. Bu mü- şahede Türk efkârı umumiyesi i- çin bihakkin iftihara değer.: EE SABAM Hüseyin Cahid Yalçın <gü gününe yaşıyoruz» isimli bugün- Kü başmakalesinde son dünya va- le demektedir: «Bugün için, yakın istikbalde bi- raz daha emniyetle bakmak imkâ-| mı hasıl olmuştur. — Almanyazın | hırsı cahından mütevellid endişe sükünet kesbeder gibi göründüğü sırada bir aralık birinci plânda bulunan İtalyan, Fransız — ihtilâfı sanki flilen ortadan kalkmış gibi bir hal aldı. İtalyanlar emellerin- den vazgeçmediklerini ilân edi « yorlar. Fransızlar kendilerine mü-| racaat vaki olursa mahdud bir çer-| çeve içinde müzakereye hazır ol- duklarını söylüyorlar. — Fakat ne | de kavga var. Bize şimdilik bu kadar yetiş Yarının ne hazırlıyacağını bilme- Gımü gününe yaşamıya alış- Do ğüştür- ameleden korur, Türk milletinin hayvan severliği eski bir an'ane- dir. Böyle olmakla beraber Türk düşmanı bazı anasır ecnebi mem- leketlerde ve bilhassa Amerikeda sizce fena muamele yaptıklarını propaganda — ederler. Gerçi her memlekette olduğu gibi memle - | ketimizde de hayvana karşı mer- | hametsiz olanlar — bulunursa da bunların sayısı mahduddur. Bun- lara karşı gelmek ve iktısadi bir servet olan hayvnları zarardan vi- kaye etmek gayesiledir ki bu lü- yiha hazırlanmıştır.» Projenin çok dikkate değer olan bükümlerini yazıyoruz: Zararsız olan her nevi hayvan- ları sebebsiz öldürmek, eziyet ot- Gülmen konuşman, — yürümen. Hasılı her şeyin değişmiş. — Sana öyle geliyor, Feridun! Ben kolay kolay değişen bir adam değilim. Beni herkesten iyi bilir- sin! Beni hiçbir kuvvet değiştire- — Ben onları bir kuvvet telâk- ki etmem ki. — Bence yer yüzünde ondan da-| ha büyük kuvvet yoktur. Ve 3a- besine tutulmuş bir haldesin! Hay-| di gel, bu hakikati itiraf et... — Allah göstermesin. -Kadını, bir kuvvet diye tanımak., Onun ö- nünde eğilmek.. Onun cazibesine tutulup peşinden — sürüklenmek. Allah yazdıysa bozsun bunları. l?ırklıuı tekrar gülmeğe baş - Don dn bunları, Allıhı!nımı 5 KAZIA < |İkarabükde . Yeni Binalar 270 Bin Liralık Yeni Bina Yaptırılacak Karabük demir ve çelik fabri- kaları merkezinde müteaddid ye- ni binalar inşası faaliyeti —hızla | yürümektedir. Bu kere Sümerbank umum mü- dürlüğü 270 bin Hiralık yeni bir parti inşaat daha yaptırmayı ka- rarlaştırmıştır. Önümüzdeki Salı günü ihale e- dilecek olan bu parti ile idare kan- tin, lâboratuar, garaj ve müstah- dem binaları yapılacaktır Ayrıca Karabük fabrikazı lle is- tasyon arasında 110 bin lira sar- file bir iltisak hattı inşasıra da ay başında başlanacaktır. Diğer taraftan Sümerbınk u - mum müdürlüğü Karabüke gön- dereceği büro memurlarını da al- mağa devam etmektedir. Bu mak- sadla evvelki gün şehrim'zde ve Ankarada bir imtihan yapılmış - tr. Orta Mekteb Muallim Muavinlikleri 20 - 25 yaş arasında bulunan'li-| se ve muallim mektebi mezunları arasında orla mekteblerde mual- lim muavini olmak için Maarif Vekâleti tarafından açılan | han büyük bir rağbet görmüştü Kayıdların kapanmasına daha ay bulunduğu halde şimdiye ka- dar 200 e yakın lisşe ve muallim mektebi mezununun imtihana gir> meğe talib olduğu söylenmektedir. Bu sene yalnız türkçe, —tarih, coğrafya, riyaziye, tabiiye, fran- sızca, almanca ve ingilizce ders- leri için muallim muavini alına - caktır. İmtihanlar 1 eylül cuma günü şehrimizde Üniversite konferans salonunda başlanacaktır. mek, yük ve koşum hayvanlarına| haddinden fazla yükletilmek ya- saktır. Çalışamıyacak kadar haşta veya yaralı, veya kuvvetten düş- müş ve yahud ihtiyarlamış olan her nevi hayvanın - çalıştırılması yasaktır. Fenni lüzum üzerine öl- dürülmesi lâzım gelen hayvanla- zın itlâfı hislerinin iptalile yapı- hır. Mezbahalarda kesilecek hay- vanlar bundan müstesnadır. Men- aat maksadile olsun olmasın her nevi hayvanları döğüştürmek ve güleştirmek yasaktır. Kara ve de-| niz nakil vasıtalarile nâkledilecek | hayvanların indirme ve bindirme- leri esnasmda sıhhatlerine zarar verecek hallere meydan verilmi- yecektir. Bunların nakli esnasında yemlenmeleri ve sulanmalarının temini ve yerlerinin sıhhatlerine zarar vermiyecek genişlikte tefriki alâkadarlaca nizamlaştırılacaktır. Bu memnu fiillerden bir veya bir, kaçını yapanlardan mahalli idare heyeti kararile 1 liradan $ liraya kadar hafif para cezası alınacak- tır. Proje esaslarının tatbik şek- lini göstermek üzere bir de nizam- name yapılacaktır. yorum. Dileklerdeki şu manasız tezada bak sen! — Sen bugün çok sinirli gibi | görünüyorsun, Feridun! Bir aspirin alsan 'fena olmaz. Ve şezlongtan kalkaral — Gevezeliği birakalım da ge- zinoya gidelim.. Soğuk bira içelim. Ne dersin? İyi olur, değil mi?. Diye söylendi. Feridun: — Peki... Diye başım salladı. Fakat, dok- torun neş'esi yoktu, Arkadaşın - dan: «A, mademki yazı yalnız ge- çireceksin.. Ben de yalnızım. Be- rüber öturalım burada.» Tarzında bir cevab vörmesini bekltyordu. Bu şekilde karşılaşacağını hiç de ummamıştı. Necdete gelince.. O, birdenbire saçağını alev saran bir evin tutuş- maşına benziyordu. Dalgındı.. şünceliydi. Kimse ile lınnuımı.k.m-I <ai zam iHDRa Çekistanda Terör Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Çeklerin Avusturya boyunduru- ğundan kurtulmak için yaş tıkları mücadele, On dokuzuncu asır ta- rihinin en kanlı sayfalarından bi- rini teşkil eder. Yetmiş sene de- vam eden kanl: boğuşmadan son- | Ta Çekler, ırk kardeşleri olan Slo- vaklarla bozaber, nihayet istik - lâllerine kavuşmuşlardı. Bu istik- lâl ancak yirmi sene devam et- miştir. Kendisine Versay — sulhu ile haksızlık yapıldığını iddia & den Almanya, haksızlığın en bü- | yüğünü -yaparak, Çek milletini esareti altına almı,; Çekistan'dan son haftalar için- de akseden naberler, harpten € velki devri natırlayanların kulak- larına yabancı gelmiyor: esaret altına alınmış olan bir milletin kurtuluş için yaptığı hamleler. Çekoslovakya müstakil iken, Çek- ler bir takım siyasi zümrelere ay- rılmışlardı. Bugün bütün siyasi ihtilâflar bir tarafa bırakılmış ve Çek milleti, bir dâva, evet tek bir dâva, bir kurtuluş dâvası üzerin- de toplanmıştır. Klaâno hâdise - sinden evvel de Çekler arasında Alman idaresine karşı bir muka- vemet hareketinin inkişaf etmek- te olduğu biliniyordu. Hemen şu- nu söyliyelim ki istilâ altına ge- çen bir memleketleki - kurtuluş bareketi ile müstevli devletin ida- resindeki iyilik veya kötülük ara- sında bir münasebet yoktur. Bir ırka mensub olan, bir dili konu- şan, bir harsın varisi olan insan- ların, yani kısaca bir milletin kendi mukadderatına hâkim ol - ması yeni zaman tarihinin mu - kaddes bir umdesi olmuştur. Böy- le bir halk başka bir devletin ida- resi altında müreffeh yaşamak- tansa, kendi mukadderatına hâ - kim olup da fakır ve zaruret için- de yaşamağı tercih eder. Çek mil- leti de *böyle bir millettir. Bina- enaleyh Almanya - istilâsı altına geçirdiği bu memleketteki halka Tahat, huzür ve hattâ Fefah temin eise bile, bir ek istiklâl mücade- lesiyle karşılaşmayı göze almalı- dır. Esasen Almanyanın Avustur- yadaki dâvası bu değil miydi? Südet mıntakasını isterken, aynı pronsiplere dayanmadı mı? Bu- gün Danzig'i geri alacağım der- ken, bu iddiasını neye istinat et- tiriyor? O halde kendisi için iste- diği bir hakkı başkalarından esir- giyemez." İşte geçen marttanberi Almanyanın bütün dâvasını za - yıflaştıran mesele budur. Kladno hâdisesinde bir fevkalâ- delik yoktur. Mutlaka fevkalâde- lik aranıyorsa, bu fevkalâdelik Alman memurlarının, bu derece küçük bir hâdiseyi bu kadar bü- yük bir terör yapmak için vesile ittihaz etmiş olmalarındadır. Bu- nun da psikolojik sebebi şu ola- bilir: Nazi Almanyası, eski Avustur- ya imparatorluğu olmadığını ilk adımda Çeklere göstermek ister. Nazi idaresi bu şekilde prestijini kuracak olursa, Çekleri yıldıra - rak kurtuluş hareketinin inkişa - fına mani olacaktır. Fakat bu ka- Aaatte bulunanlar, 19 uncu asır içindeki millt kurtuluş mücade- lelerinin tacihini iyi - okumamış olacaklardır. Milli kurtuluş ha- reketleri tszyik arttıkça kuvvet- leşen mücadelelerdir. Bunu ye- ni Nazi politikacılarının — beğen- medikleri eski Avusturya devlet adamları iyi bilirler. Çekistan'ı idare eden yeni Al. manyanın idarecileri ilk adımda bocalamıya başlamışlardır. Klad- no hâdisesini bir terör için vesile ittihaz ettiklen sonra, bu terörün müessir olmadığını anlayınca ri- Cat ettiler. Meselâ katil 10 hazi- rana kadar teslim edilmediği tak- dirde şöyle ve böyle yapacakları- irlerden vazgeçtik- derdir. Çekler ar- daşıliyor ki bu terör karşısında s- gukkanlılıklarını muhafaza etmiş- lerdir. O derece ki mintakânın Alman şefi azıcık da safderunluk ifade eden çu sözleri söylemiştir: — Mintakadaki hâlk - vekayiin vehametini müdrik değildir. Bu cümleden olarak şehrin dış ma- hallelerinde halkın bazı Çek şar- kıları söyledikleri kaydedilmiş -