11 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

11 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÖPERATÖR EMİN “VE KADIKÖY HALİ Kü #şhur operatör Bay Eminin M Kadıköy rıhtımi — üzerinde yaptırdığı tarihi hal binası - , e işe y müş. Bu binanın hal için müsaidi ve! elverişli bulunmadığı neticesine va-| Tılmış. Operatör Eminin bu bina- » o yerde yaplırmasındaki isi betsizlik bir kere daha anlaşıldığı 'hülde, sayın operatörün, daha ya- kınlarda, şehre aid bazı belde iş- “İerini tetkike memur bir komis- “yona aza seçilmesini neye hamle- deceğimizi, nasıl tefsir edeceği - mizi bilemiyoruz. — Kadiköy halinin, şu hali pürme- lâli urtada iken, bu hale ne buyu- ulur?. Biz, Allah, diyoruz. — ŞAHADETNAMELİLER VARDIR n ea amireinine Kİ 10 DA ŞAHID İSTER | B aa Muhiddin "Birgen, arkasından | . bizim «Kısaca» sütunu muharriri, — daha sonra, Peyami Safa, şehadet-i mamelere ateş püskürüyorlar, Ho-! le Peyami Safa şehadetname için: - «Bir kâğıd parçası» diyor * Yeni | “barem kanunu lâyibası, şehadet - mameye fazla itibar gösteriyor, bu-. 'a mükabil, şahsi kabiliyet, zekâ, buluş ve tetebbde fazla inkişaf “ümkânı vermiyormuş.. Bizce mesele şudur: Şehadetna- e ne kâfidir, ne de lüzumsuzdur.| Öyle şehadetnameliler vardır ki, — kkırk da şahid ister.. Öyle şeha - — detnamesizler de vardır ki, kırk / kişiye şehadet eder, Meselenin ru- — Sinema dünyasının payıtahtı olan Holivudda, yeni tip bir mak- Yyajcı meydana çıkmış.. İnsanların /— yüzüne öyle çizgiler Tesmeyli - /— yar, öyle boyalar vuruyormuş ki, — büu hale gelenler, tipkı bir ihtiyar oluyorlarmış.. Fakat, işin tuhafına bakınız ki, zavallı makyajcının hlı ç| Müşterisi yokmuş.. Bizce, bu zi — yallının aklında bir noksanlık var.| Herkesin gençleşmek, güzelleşmek | için çalıştığı şu garib dünyada «i R atmak san'alı» rağbet bu - | )İllt müu?, rıyacağı tetkik olun- | | edecektir. | Marlen Ditrih Amerikan tal yorum. Bira şişesini 75 kuruştan ı, değil, 30 kuruştan vermesi lüzim- İstanbulu karıklıyan bu hâdisedir. Bir lokantada, bir gâ- inoda konsomasyon yapmak m buridir, “Fakat, bir defa., Mesel yalnız bir şişe birâ içersem, 78 ku-| Tuş alması belki doğrudur.. Bi - mem, hikâyeyi anlat. im mi YİNE PAHALILIK BAHSİ ETRAFINDA Gelelim, çalgılı — gazinoları Önümüz yaz.. Bu kabil bahçeler - | de milletin nası) kazıklandığımı. | hepimiz yakından göreceğiz., Bir bahçede oturdunuz. Bir şişe bira veya veya rakı getirttiniz. Bira ve| ya rakının maliyet fiatı 29 kuruş | olsun.. Bu bahçede, bu şişe bir li- raya verilsin.. Güzel.. Mesele yok.. Fakat. ya mezeleri?, İşte asıl halli| lâzım budur. Yüz paralık beyaz peyniri 28 kuruşa, yüz paralık çi- rozu 40 kuruşa, beş kuruşluk ciğe- zi 50 kuruşa, kırk paralik ekmeği on kuruşa size sokacaklardır. 29 kuruşluk şişeye bir lira ödedik - 'ten sonra, bahçede saz dinleme üc-| retini vermiş oluyorsunuz. Üste- Lk bir de, iki llra meze parası vermek dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir ihtikâr ve insaf - sızlıktır. Emin olun, meselâ iki lira| ödeyerek yediğiniz mezelerin hep- sinin maliyet flatı ancak 25 kuruş-. tur. Haydi müşteriden elli kuruş alınsın.. Fakat, fazlası haramdır. Bu satırları da Belediye iktısad müdürü okusun! AHMED RAUF — 8. Özenn kmzalı okuyucuma: — | İltifatınıza teşekkür ederim. A.R. KUÇÜK HABERLER * Zonguldaktaki «Havzaj fah- miye» müdürlüğü lâğvedilmiştir. İşleri şimdilik başmühendis idare * Hamidiye mekteb gemisi dün öğle üzeri Giresuna gitmiştir. v Meşhur Alman sinema artisti tine geçmiştir. * Almanyada Krop tez; 'na sipariş edilen Doğu vapurunun "-BELEDİYE İKTISAD MÜDÜRÜ OKUSUN Belediye iktısad müdürlüğü, şe-| hirde hayatı ucuzlatmak için ted- “birler almak üzere çalışıyor. Ken-| / dilerine bir noktayı hatırlatayım: | — Geçenlerde bir gün, bir deniz ke- — ©aati gazinosunda yemek yedim. | “Yemekler kötü, fena idi. Hatta, bezelyanın içinden kurtlar bile — çıkmıştı. Avuç dolusu da para ver- dik. Ve bu gazino, sözüm ona bi - tinci sınıf bir Yokantadır. Asıl göylemek istediğim şudur: Yemek- — te bir şişe de bira içeyim, dedim. Biranın şiçesi 75 kuruş. Halbuki zaten, 150 kuruş verip yemek yi- |Plâj B'No l 5 üadiyedeÜç kardeşler! | ara ile - dünyaya gelmişlerdi. — Üçü de mavi mayoluydu. Yakalarında, ince bir şerid gibi — uzanmış kırmızı garnitürleri, pen- be beyaz göğüslerinin ütünde dal- (galanıyordu. Üçü de bir fabrikadan, bir «an- | Datkârın elinden çıkmış mankene benziyordu. Uzuna yakın boyları, | açık kumral saçları, uzun kirpik-| Ni elâ gözleri. Üçünün de çapkın — bakışları var — Arkadaş'mıydılar? — İik görüşte kat'i bir büküm vets| /—mek mümükün değildi. Kardeş akkaktı.. Bülbülleri | “ Üçüz müydüler? 'ı tecrübeleri yapılmıştır. Gemi 16 | mil sür'attedir. Bu ay sonlarında Timanımıza gelecektir. * İş yerlerindeki mümessil gimi çarşamba günü rib lacaktır. Perşembe gününden iti- baren iş ihtili tatbik mevl izamnamesi e girmiş olacaktır. Tramvay, tünel idarelerinin Be- lediyeye İntikali üzerine bu ida- relerin işletme tarzları üzerinde tetkikata başlanmıştır. *& Cihangirde İnkılât abidesi | yapılatak olan saha Belediyece ağaçlandırılacaktır. * Edirnekapı - Cihangir h: na 15, Sarıyer - Taksim hattına 6 otobüs ilâve edilecektir. âfları Yazan: İskender F. SERTELLİ ki, ardı sıra - ve be'ki de bir yıl Dalma üÜçü bir arada gezerdi. —| Suadiyeye geldikleri gündenbe- ri, yanlarında hiçbir erkek görüm memişti. Şendiler.. Güzeldiler.. Cazibeliy-i diler.. İlk görüşte insanın alâka - sını çeken, merakinı “uyandıran manalı bakışları, müstehzi kah » kahaları vardı. O sene Suadiyeye yeni gelmiş- | lerdi. Bazan üçünün birden ingilizce konuştukları duyulur.. Fakat, bu |Hemen Bütün Hatları- Yapılacak Ye | köydeki kızaklarından başka ay- Tren Yolculuğu Saatleri mızda Kısaltılmış Bulunmaktadır Devlet Demiryolları işletme u- | mum müdürlüğü yolcu katarla- hareket halindeki müddet - lerini imkân nişbetinde kısaltarak seyahat saatlerini szaltmıştır. Bu yeni karsra göre Ankaradan Hay- darpaşaya hareket etmekte olan mühtelit 19,50 katarının soyahat müddeti yarım saat, Haydarpaşa -| Malatya treni 2 saat, Ankara - yarbakır yolculuğu 1,5 saat, Hay- | darpaşa - Adana - Diyarbakır yol- | culuğu 3 saat, Diyarbakır - Adas | 4 - Haydarpaşa yolculuğu 2 saat,| İzmir - Afyon seyahat müddeti 1 saat kısaltılmıştır. Devlet Demiryolları umum mü- dürlüğü, ihtiyacı karşılamak üze- | re Anadolu ekspresine bağlanan 2 yâtaklı vagonu 3 e iblâğ etmiş. İs- | tanbul - Afyon - Adana - Diyar- Makır münasebatını temin tren- lerin İstanbula varış ve Haydar- paşadan kalkış saatlerini de hab- kın istirahatine daha uygun bir şekle koymağı münasib görn ti Yolcu trenlerinin Diyarbakır - dan 1 inci kalkış saati 7,40 a çev- rilmiştir. Adana - Ankara arasında ilâve bir yolcu treni ihdas edilmiş, İz - mir ile Bandırma arasında da haf-| tada 3 defa işlemek üzere seri bir yük treni ihdas olunmuştur. Diğer taraftan Balkesir yolcu - larının Eskişehirdeki, Hatay yol - cularının Payas ve Toprakkalede bekleme müddetleri de azaltıldığı gibi Gazlanteb, Urfa vilâyetleri - nin Adana ve Mersihle olan mü- nasebetlerini gündüz temin ede- cek bir şekilde «Fevzipaşar ya ka- dra bir tren daha temdid olun - muştur. Vapuru Şirketihayriy gağı büyük araba vapuru: 50 araba istiab edecek derecede büyük olacağı için şirketin Has- rıca büyük bir kızak hazırlanmış | ve bu kızağın inşaatı da hayli iler- lemiştir. Bu ayın sonunda bu zak tamamlandıktan sonra vapı run inşasiha başlanacaktır. Büyükadadaki Su İskelesi Belediye bu sene en kısa - bir zamanda Adı su ihtiyacını tem'n etmek üzere Denizbank ile yaptığı anlaşma üzerine Büyük- adada sü tankları için yeni , bir iskole mağa karar vermişti. Bu iskelenin iskeleti tamamen İs- tanbulda yaptlarak parça parça Adı, — nakledilr'ş ve arada man- tajına başlanmıştır. İskele gele- cek hafta içinde tamamlanmış o- lacaktır. gilterede mi tahsil görmüşlerdi? | Bir.türlü anlaşılamıyordu. Zaten « Süadiyeye geleli on gün, olduğu halde - onların nesi anla şılmışlı kü.. Anaları, — babaları var — maydi? | Kimin kızlarıydı Hangi köşkte oturuyarlardı? Belli değildi Girip çıktıkları evi kimseye' gös- termiyorlar.. Gökten iner gibi. bir-| denbire şen kahkahalarla gazino- | dan içeriye dalıyorlardı. Merak etmeyin! Şimdi isimlerini söylersem, or-i ları siz de tanıyacaksınız! Haniya bir akşam Ertuğrul Sa- di Tek kumpanyaı Süzdiye gazina- sunda temsil verirken, müşteriler arasından genç bir kadın: <Ben, aşka İnanmıyorum...> diye bağırmıştı. İşte bu, üçüzlerden biri idi. | tantının olduğu kadar, sulh cep- IS&L:N. m.sıiwı EKERTİ Ü â' CUMHURİYET: Nadir Nadi Romanya Hariciye umumiyesi, muh- terem Gafenko ile devlet adam- larımız arasında yapılacak temas- lar neticesinde, iki milletin men- faatleri bakımından samimi bir görüş birliği elde edileceğine e- mindir. Majeste Kral - Karol'un Rumen parlâmentosunda okuduğu| mesaj, Balkanlı komşumuzun va- ziyeti hakkında hiç şüpheye yer vermiyecek kadar kuvvetli ve ay- danlıktır. Rümen milleti Avrupa- nin çözülmemiş mescleleri kar - şısında kuüvvetli bir birlik man - zarası göstermektedir. Kralın lediği gibi Ramanya, Balkan an- hesinin de kıymetli bir uzvu sa- yılır . TAN: M, Zekeriya Sertel, propaganda- lara dikkat etmek lâzım geldiğini tekrar ediyor. Diyor ki: «Alman matbuatı Türk - İngiliz! anlaşmasının Balkan antantı ru- huna muhalif olduğunu, Türkiye- nin böyle biz anlaşma yapmakla Balkân blokundan ayrılmış bu - lunduğunu iddia ettiler. Alman matbuatının makadı sarihtir. Bal- kanların en kuvvetli unsuru olan Türkiye hakkında pakta dahil dev- letler arasında bir tereddüd uyan- dırmak ve Balkan devletlerini bir- birine düşürmek. Bu propaganda suya düşmüştür. Şunu da unutmamak lâzımdır ki, Türkiyenin hayâti — menfaati yalnız Balkanlara münhasır de - Bildir. Türkiye tehlike ve tehdide| maruz bulunan Akdenizdeki ha- yati menlaatlerini korumak hu- susunda yalnız Balkan İttifakına Bgüvenemez. Totaliter devletler sa- hillerimiz karşısındaki — adaları tahkim ederken ve bilâ sebeb Ar- navutluğu işgal ederek burasımı bir atlama tahtası gibi kullanacak- larını ilân ederken, Türkiye Ak- denizdeki menfaatlerini korumak, için lâzım gelen tedbirlöri almakta Selimiyede | Meccani Plâj | Yerleri Yapılacak | Halkımızın deniz ve banyo ih- tiyacını meccanen temin etmek maksadile inşasına başlanan «Se- lmiye plâjı» nda faaliyete devam olunmaktadır. Belediye relsliği, plâjda hususi soyunma yerleri de yapmağa ka- Tar vermiştir. Sayunıma yerleri üç büyük ba- | raka içinde bulunacaktır. Buza - larda soyunanlar elbiselerini ayrı | 3 barakadaki portmantolara asa- | caklardır. Her barakada asgart 200 kişinin soyunması kabil olabile - cektir. Onları mutlaka size hatırlalmak | istiyatum. Haniya bir geçe de'Büyükdere: » de “Beyazpark, da bir «güzellik müsabakası» yapılmışlı. Orada kumral şaçlı, uzun boylu, çapkın bakışlı bir genç kız: «Ben güzel değil miyim., Beni neden unuttu- nuz?» diye haykırmıştı. Gazinoda oturanlar hep karak, hayretle bu kıza bakmış- lar ve ona hak vermişlerdi. Eğer © gece orada bulundunuzsa, onu mulluka görmüşünüzdür. İşte bu da üçüzlerden, onlardan biri idi. “Hâlâ hatırlıyamadınız mı on - ları? Fakat, ne yazık! Hayır.. Hayır.. Ben, onlardan bi- Galiba siz o gece orada yok - Tİni olsun sizin tanıdığınızı tahmin| ediyorum. İstanbulda oturup da hürdür. Balkan paktı bu hususta onun elini kolunu bağlıyan hiçbir kaydı ilv VAKİT: Sadri Ertem, Türk dili için bir muavin dil lâzım olup olmadığını tahlil ediyor. Tanzimattan evvel arabi ve farist müavin dil olarak kullanılıyordu. Bu iki dil milletig bünyesine nüfuz etmiş değildir. Fakat Türk kültürüne çeşmi vur- makta yüzde yüz müessir olmuş- tur, Yabancı dil kalalarımızı ko: bir müstemlekesi ha- yor. Ecnebi memleket- ler çoktur. Bu insanların adı yekün koloni — münevverleridir. Avrupa medeniyetinin yuhuna - yacağız. — Fakat bu intıbak milli cepheden olmalıdır.. YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın Hitler'le Daladiye'nin söyledikleri iki nu top ku mukayese ediyor. Hitlere göre | garb devletleri 1914 de olduğu gi- bi Almanyayı çember içine alma- ni, nüfuz ve — kudi mah - ya, bugün harbe hazır vaziyette- dir. Daladiye ise şöyle diyor: «— Tahakküm emellerine kalk- mak sürelile Avrupayı - felâkete sürüklemek istiyen devletlere mâ- ni olmak için birleşmek bir çem- ber siyaseti addedilebilir mi*?, Her şeyden evvel şunu söyle - meli ki, Almanyayı aşağı bir mi- | — aa ea ae e Tnde Jet telâkki eden kimse. — yoktur. Bilâkis onlar ırkçılık nazariyelerile başka milletleri hakir görmekte- dirler. Bugün Yahudilere 3 ları vahşet bu fetsefeni Jeridir. lmanya tahakküme Anlaşma tekliflerini dai: karşılamıştır. Hegemonya arzu - sunda bulunduklarına bundan da- ha açık bir delil olur mu? Köylü İçin Ucuz Elbise Üç Barakada Soyunma Sümerbank Fabrikaları İmalata Başladı Sümer Bankın şehrü leki fab- rikaları geçen hafta İstanbula ge- lerek bu fabrikalarda ler ya-, pan İktisad Vekilimiz Hüsnü Ça- | kırın verdiği direktifler dalresinde ğa uğraşıyorlar. Alman ticareti- | vetmek istiyorlar. fakat Alman - | “dir. Fuara Gösterilen Alâka İktisad Vekâleti Dün Mühim Bir Tamim Gönderdi İktısad Vekâleti bütün vilâyet- lete ve ticaret odalarına birer ta- mim göndererek bu seneki İzmir fuarına muhakkak - iştiraklerinin matlüb olduğunu bildirmiştir. Fuar bu sene 20 ağustosta açı -| lacak ve 20 eylülde kapanacaktır. Tamimde, fuarda teşhir kadar satışa da ehemmiyet verileceği, bi naenaleyh herkesin rağbetini mu- cib ve fuar hatırası olabilecek kıy- metle imalâtta bulunulması ve bunların üzerlerine 41939 İzmiz enternasyonal fuarı hatırası» keli- melerinin kanulması istenmekte- Vekâlet; gerek küçük ve gerekse üesseselerimizle de fuara iş-) öklerine dair birer ta - ahhüd varakası — vermelerini ve bunların listeleri! müesseselerin gönderilmesini vilâyet ve ticaret odalarından taleb etmiştir. Vkmğee ü Bebek - İstinye Yolundaki İstimlâkler | timlâk Evkaf, Belediye ve mal İ | ( | | | bugünkü fiatlarından daha ucuza| imal edilerek köylüye o şekilde satılabilecek çamaşır ve ev eşyası yapmağa Haşfamışlardır. Diğer taraftan köylü erkekler gibi köylü kadınlar için de milit kıyafette elbiseler yapılarak ucuz| fiatlarla satılması kararlaştırıldı- ğından bunların da imaline baş- lanmıştar. iğer taraftan ucuz köylü erkek| ve kadın elbise ve çamaşırları hu- susi satış kamyonlarile gönderile- ——— onlardan birini midir? İşte, bir vük'a daha. iya bir gece Floryada de - n içinde şampanya şişesi açarı veyahud açtıran bir genç - kızın, suların üstünden perde perde yük- tanımamak kabil selen hırçın sesi duyulmuştu. Sa- | hilde toplanan binlerce insan, bu sesi duymak, bu çılgın kızı deni- zin içinde şampanya içerken gör- mak hevesine düşmüştü. O gece sİZ orada idiyseniz, «Pelin» $ her 'akından, uzaktan görmüş- sünüzdür! İşte, bu hâdisenin kahramanı da üçüzün biri idi. «Melin» ilk defa «Selin» Beyazparkta tanınmıştı Üç kardeş bu — süretle ayrı ay- rı plâjlarda kendilerini göster - mişlerdi. Florya denilince Pelin hatıra gelirdi. Sündiyeye gidenlerin 3ö- | zü sahilde Melini arardı. Büyük - | sat mevcud değildir. Bebek - İstinye yolundaki is- sahibleri arasındaki tavizat bedeli| ihtilâfından dolayı durmuşt Malüm olduğu üzere bu civar- bulunan birçok ev ve yalı arsaları | Evkafa aiddir. Binalar ise doğru- dan doğruya eşhasa — mahsustur. Belediye buradaki binaları istim- lâk eylerken Evkafa da bina ar- salarından dolayı 20 senelik icar edelini toptan ol icab etmektedir. Bu parayı verme- den tapu devir ve ferağ muame- lesini yapmamaktadır. Halbuki Belediyede icer- bedeli için tahsi- Diğer taraftan Belediye bu pa- ranın mal sahibleri tarafından ve-i rilmesini ve bu suretle Belediye- den alınacak istimlük bedellerine | iadesini düşünmüştür. Fakat bu tarzı halle Evkaf idaresi yanaş - mamakta ve sonra Belediyeden paralarını alan mal sahiblerinden, bu paraları tahsil edemiyeceğini iddia etmektedir. lr*udurluğu ma erdirmek için daimt encümen- den tahsisat istemiştir. Tahsisat bulunduğu takdirde Evkafa aid verilerek istim - e devam olunacak-| cektir. Bunun için Sümer Bank, idaresi kamyonlarla — seyyar satış teşkilâtı vücude getirilecektir. Bu kamyonlarda toptan olduğu gibi perakende satışlar du yapıla- caktır. derede de Selini sorarlardı. ber B dem RESSAM NECDETİN ATÖLYESİNDE.. Ressam Necdet o yıl Süadiyede Küçük bir köşk kiralamıştı. O yaz birkaç portre yapmak, günlerini | boş geçirmemek fikrinde idi. Necdet zengin bir ailenin ço - | lmi Fransada yaj mıştı. Güzel san'atlar akademisine| hoca olarak girmek hakkı İken: «Hele bi yıl: da şöyle gezmekle, | geçireyim.» Süşdiyede. | dısı Karanfil | taşınmıştı. Necdetin babasi Anadoluda bil-| mem hangi Vilâyetin — valisi idi. Necdet İstanbulda dadısile otu - Tüyordu. * (Devama var) | | | reketinin Fragsız | hlar, ,Mücadele yedi sene | başladı. Irk ve din Altıncı Corc'un Amerika Seyahati Yazan: Ahmed Şükrü ESMER İngiltere Kralı altıncı Core'un Kanadayı ziyaret etmesine karar verdiği zarnan, İmparatorluk bağ- larınin sağlamlaştırılması göz ö- nünde tutulmuştu. Fakat bir defa Yeni dünyaya ayak bastıktan son ra hükümdarın Birleşik Amerika- yı ziyaret etmemesi aykırı olacağı düşünülerek seyahatin Vaşingtona kadar uzatılmasına karar verildi. Birkaç gündenberi, Amerikadan gelen haberler, Birleşik Amerika ziyaretinin, Kanada dominyonuna yapılan seyahati arka plâana ata- cak ve şümul ve siyasi ehemmiye- aldığını bildirmektedir. Majeste altıncı Corç gi görmüş olacaktır ki, üçüncü Corç zamanındanberi, Amerika halkı - nın İngiltere hakkindaki hisleri çok değişmi ikika on se- tan'un liderliği altı ye karşı ayaklanan on üç takir devletle bugünkü zengin Amcri- kâ arasında da çok büyük fark var- Bununla beraber, Amerika, stiklâl hareketinin — temeli olan okrasi — prensiplerine dalma bağlı kalmışlır. Yeni zaman de- mokrasisinin Pransız — ihtilâliyle beraber doğduğunu iddia ettiği - miz zaman, aynl — prensiplerden mülhem olan Amerika istiklâl ha- inkılâbına on üç sene kadar tekaddüm ettiğini ekseriya unutmaktayız. Amerika- Nletlerin kendi mukadde - ratlarına hâkim olmaları prensi - pini 1776 senesinde ileri sürerek İngil ye karşı İsyan etmişlerdi. devam etti ve İngiltere Birleşik Amerikanın istiklâlini ancak 1738 senesinde - dir ki tanımıya mecbür kaldı. A- raerika İstiklâl mücadelesi, İngil- tereye İmparatorluğunu muhafa- zaya yardım edecek dersler öğret- ti. Binaenaleyh on üç vilâyetten ibaret olan müstemlekelerini kay betmekle İngiltere büyük İmpara- torluğunu kazanmış oldu. İngiltere ile Amerika arasında- ki münasebetler bütün an daku - zuncu asırda samimi olmaktan u- zaktı. İstiklâl mücadelesinin bı- raktığı izler silinmemişken, on do- kuzuncu asrın - başlangıçlarında Amerika İngiltere ile bir harbe sü- rüklendi. Bu harbin hatırası da hafızalardan silinmzeden şimal ile cenup arasındaki harbde İngilte- renin takib ettiği siyaset, Ameri- kalıları gücendirdi, Asrın sonlarına doğrudur ki A- merika halkı İngiltereye karşı ya- kın alâka beslemeğe başlamakta » dır. Asrın sonlarına kadar Ame « rika'ya Avrupadan — hicret eden muhacirler, İngiliz, İskandinav - yalı ve Hollandalılardan ibaretti. Angolo-sakson ırkına ve protes « tan dinine mensub muhaceret de- vam ettikçe, Amerikanın Anglo- Sakson kültürü tehlike altında de gildi. Asrın sonlarında İtalyanlar, İrlandalılar, Yahudiler ve hatta Ruslar Amerikaya hicret etmeğe bakımından kendilerine yabancı addettikleri bu yeni muhacir unsurlarını haz- medebilmek için Amerikalılar An- glo-Sakson kültürünün propagan- dasını yapmak lüzümunu hisselti- | ter. İşte bu sıralardadır ki Ameri- Kalılar Anglo-Sakson olan İngiltes re ile aralarında yakın “münase- bet olduğunu hatırladılar. İki devlet arasındaki münase - betlerin tarihine bakılacak olursa, İngiltereniz dalma Amerikayı ta- kibeder gibi göründi kikatte Amerikayı kendi istediği yola sürüklediği anlaşılmaktadır. Büyük harbde öyle oldu. Silih tanzim edilirkeri ayni şey olmuş- tur. Sulhu müteakib da Amerika bir müddet hududları içine çekil- dikten sonra yavaş yavaş tekrar meydana atılmaktadır. Ve gele - cek harpte Amerikayı muhakkak Teitein veskde Bürcedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: