HADiSELER MAAAİLE DİLENEN BİR GRUP MAHKEMEDE Okakta dilenen bir kadın, bir kız çocuğu görmüşler, mahkemeye vermişler. Me- ğer, bu ailenin hepsi dileniyor - müuş... Yani bu mesleği maaaile. üzerlerine almışlar... Mabkeme, bu çalışkan aileyi bittabi mahküm etmiş... Böyle maaaile dilencilik yapan- ların aralarındaki samimiyete hay- ran olmamak mümkün değildir. Aferin böyle çalışkan ailelere. Dilenciliği de bir meslek haline sokmuşlar vesselâmi, GARİB KUŞUN YUVASINI ALLAH YAPAR Halicin mütemadiyen doldu - ğundan ve bir gün gelip vapurla- Tın işliyemez olacağından şikâyet ederiz; temizlenmesini — isteriz. Dün Halice aid bir etüd yazısı o- değil midir? Halbuki, burada nor- | —mal derinlik vasat! olarak 1,5 met- re iken, bu derinlik gittikçe ar - tıyormuş. Çünkü bu sahadan, tuğ- la harmanları için mütemadiyen balçık çıkarılmakta imiş. Hattâ, bu sahada, bir kısım yerler, üç, dört metre derinlik peyda etmiş.. Haliç doluyor, diye neden endi- şe ediyoruz? Garib kuşun yuva- sını Allah yapar, derler,.. Tuğla harmanları varken, #enelerden sonra, bir gün, Haliç, dünyanın en derin denizleri sırasına geçecek. MUALLİMLİK CAZİB BİR MESLEK OLACAK Gazetelerden biri haber veri - * İstanbul itfaiyesine arazöz motopamp ve saire gibi yeni ve - Sait alınması kararlaştırılmıştır. * Belediyece yeni hazırlanrak Kabul olunan yapı ve yollar ni - zamnamesi birkaç güne kadar ilân olunacaktır. * Rütiyo abonelerinin senelik dinleme ücreti olan 10 lira hazi « randa tahstl olunacaktır. * Halk tipi radyolar için firma- lara verilen müracaat müddeti bit miştir, Vekâlet; şimdi yapılan mü- teaddid müracaatları tetkik etmek- tedir. * Devlet Demiryolları banliyö hattında yeni tarifenin tatbikine dünden Itbaren başlanılmıştır. v Sıvasın Suşehri — kazasında iki kişiyi öldürerek kaçan Kavala muhacirlerinden Cafer oğlu Hay- dar İzmirde Bekir ismile gezerken| yakalanmıştır. Tarihi Roman: No. 81 — Evet. Onun eline düştüm. Fakat, ben bir esir değilim., An- hyoş musun? Ben para ile satın alınmış bir köle de değilim. — Ne olursan ol.. Bugün onun elindesin! Ve şeyh, bugün senin aslanlar ağzında nasıl can ver « diğini yakından seyredecek. Tahir yavaş yavaş başını kal - dırdı.. İşkenceden kızıllaşan göz- lerini Maryanaya çevirdi; — Sen kimsin? — Halifenin gözdesiyim.. — Burada ne işin var? — Orasını sarma.. Şimdi bana e $ KARŞISINDA YK Ti Hakikaten, son senelerde, mual - limlik mesleğinden ayrılıp başka sahalara intisab edenler çoğaldı. Muallimlere yeni yeni vazifeler, mes'üliyetler, faaliyetler - tahmil ederken, ayni zamanda, onlara yeni yeni cazibeler göstermelidir. Nihayet onlar da insandır. Unut- mamak lâzımdır ki, muallimlik sinirleri, vücudü en fazla yoran bir meslektir. BİR BUÇUK GÜN TATİL | KAFİ GELMİYOR MU?, Cumartesi günü öğleyin başla- yıp pazartesi sabahına kadar de- vam eden tatile eskiden İngiliz haftası derlerdi. Vaktile, biz, haf- tada bir gün tatil yapardık.. Şim- di, bir buçuk gün yapıyoruz. Biz, deyince, gazetecileri kasdediyo- rum, zannetmeyin... Bizde tatil yoktur. Boyuna çalışırız. Bir ar- kadaş evveiki gün şöyle diyordu: — Bir buçuk gün tatil de insanı yoruyor. Dinlensek iyi... Fakat, Bezip tozunca, eğlenince, pazar - tesi sabahı bir külçe halinde kab- kıyoruz. Bu ifadeye nazaran, pazartesi gün.cri öğleye kadar da dinlenime tatili mi yapmalı, dersiniz?. BAHAR GELMESE NE ÇIKAR SANKİ?. Adamın birine sormuşlar: — Adın nef, — Mülâyım... — Sert olsan ne yaparsın, de - Topkı bu hesab, bahar geldi, ha- walar güzelleşti. Bahçe, çiçek, de- niz, kuş mevsimindeyiz, diye bo- yuna yazıyoruz ya.. Bahar gelme- se ne olur, sanki?. Biz yine dört duvar arasında, harıl harıl, çala- kalem, gidiyoruz. Bu havalardan istifade etmesi size, lâfını etmesi de bize düşüyor. bir havadis olarak telâkki ederiz. at im RAUF KÜÇÜK 1 Muallimlerin HABERLER Sicilleri . I. Tanzim Ediliyor Maarif Vekâleti muallimlerin sicillerini tanzim işine ehemmi « yetle devam etmektedir. Bu meyanda soyadlarmı tescil ettirmiyen, fotoğrafı olmıygn ve ecnabilerle evli bulunan muallim- ler birer birer tesbit olunmakta- dırlar. Memuriyete tayin olunduktan sonra evlenenler bulunurs aer- hal müstafa addoluna-ak'ardır. MESKEN BEDELLERİ 932 senesindenberi mesken be- dellerini almıyan muallimlere ve- rilmek üzere Şehir meclisi tara- fından bütçeye yapılan münakale tasdik edilmek üzere Dahiliye Ve- kâletine gönderilmiştir. eai Bıçakla Yaraladı Kumkapıda oturan Ropen oğ- lu Kirkor adında biri bir kadın yüzünden çıkan kavga neticesinde ayni samtte oturan Artin adında bir genci bıçakla bacağından ya- ralamıştır. Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Yazan: CELAL CENGİZ cevab ver; Ölümden kurtulmak ister misin? — Düşmanımın elinde can ver- Mmek hiç hoşuma gitmez.. — O halde biraz sakin ol.. Seni Biraz daha yaklaştı: — Ben ne dersem peki diye - ceksin! İtiraz etmiyeceksin! — Peki, Maryana, Tahirin yanından Böndü” Tahirle onun me konuştuğunu duymamışlardı. Çadırın arkasındaki sedirde o- 3 y M L Matbaa işçileri Kongresi Bir Kooperatif Kurulması Kararlaştı Matbaa İşçileri Birliğinin ve- nelik köngresi dün Eminönü Halk- evi salonunda yapılmıştır. Kong- reyi Birlik başkanı Selim Tanyeli açmış ve riyaset raporunu oku- muştür, Kongre riyasetine Müm- taz Apaydın, ve kongre kâtiplik - lerine Mustafa Giner ve Hulüsl seçilmişlerdir. Kongre açılınca büyük ve ebedt Şefimiz Atatürkün hatırasına hür- meten üç dakika ayakta ihtiram sükütu yapılmış ve büyüklerimi: ze birer tâzim telgrafı çekilmiş- tir. Bundan sonra idare heyetinin Benelik raporunu ve köngreden istediği dilekleri okunmuştur. Umumi heyet idare heyetinin bir senelik mesaisini fevkalâde bü- yük bir memnuyitele karşılamış ve sabık idare heyetini ibra ey- lemiştir. Bilühare yeni idare heyeti inti- habına geçilerek Selim Tanyeli, Ethem Onan, Vedat Turgay, Mü- nir Dizer, Dr. H. Cemal, Şeref Hi- vel, Bedri Ataman, Sabri Şenkar- tal, Osman Taşkın, Ali Gerali, Hikmet Heper, Mustafa Giner, Nail, Mohmet Boyana, Sami Eriş, Natık Erenkara asli azalıklara seçilmişlerdir. Bu seneki kongre kararile mat- baa işçileri birliğinin ismi «Türk matbuat teknisyenleri birliğine» çevrilmiştir. Ayrıca bir kooperatif, teavün sandığı kurulması, matbaa işçileri için bir kurs açılması, iş talimat- namesi yapılarak işçilerin birlik- ten alınması ve bir mecmua neşri gibi çok mühim mevzular etra- fında kararlar verilmiş, matbaa işçiliği mesleğinin terakki ve in- kişafı için çok mühim adımlar a- tılmıştır. ——— Hapishane Boşaltılıyor İstanbul umumi hapishanesinin tahliyesi işinin bu hafta içişde ik- mal edileceği kuvvetle tahmin o- lunmaktadır. Halen mevcud — 400 den fazla mahkümdan 290 1 Üsküdar hapis- hanesine götürülmüştür. Geri ka- lanlardan bir kısmı da İstanbul tevkifhanesine yerleştirilmişler ve| 10 ağırcezalı mahküm da İmralı | adasma yollanfnışlardır, Hapishanede yalnız. borçlular | kalacaktır. yeğmn Ustura ile Ysraladı Karagümrükte oturan Mehmed adında biri ailevi bir meseleden çıkan kavga neticesinde karısı Ha- nifeyi makasla muhtelif yerlerin- den yaralamıştır. Ayni semtte otüran Ömer adın- da bir gümrükçü de rekabet me- selesinden ötedenberi arası açık bulunan Mehmed adında bir güm- , Tükçüyü ustura ile göğsünden ya- ralamıştır. turan Şeyh Said Maryananın gü- lerek döndüğünü görünce: — Bir şey söyledi mi? Diye sordu. Maryana: — Onun bütün esrarını keşfe - deceğim, dedi, Söyliyeceği şey - ler doğrudan doğruya sizin kabi- , lenize aidmiş. Bir iki gün müsa- 'ade ederseniz, herşeyi öğrenece - ğimi sanıyorum, Bu sırada açlıktan bağıran ars- lanlar, kafeslerin içinde, parmak- hkları yoluyorlardı. Şeyh Sald biraz düşündü: — Pekâlâ., Kırk sekiz saat mü- saade ediyorum. Eğer kabilemiz için faydalı şeyler söyliyecek o- lursa, kendisini serbest bırakaca - ğim, — Onunla konuşmak için de beni serbest bırakmanız lâzım. Ağzından bu suretle kolayca Jâf alacağımdan emin olabilirsiniz! Şeyh Sald, Maryanayı, Tahirle g TSLLTR KARSI — —GOZLİLİPİ CUMHURİYET: olduğunu tebarüz ettirmekte ve Nödir Nadi «Havayı bulandır- miyalım» isimli bugünkü başma- kalesinde İngilizlerle jmayı müteakib ezcümle; bazı kimsele- rin: «— Biz senelerdenberi, bitaraf kalmanın tehlikeli olduğunu yazı- yorduk da derdimizi kimseye an- latamıyorduk. Bize çatıyorlar ve memlekete bitaraflık — siyasetini müdafaa ederek menfi propagan- da yapıyorlardı. Çok şükür hü - kümet dediğimize geldi, Şimdi ar- tık menfi propagandaya da ni- hayet yerilmeli! Gibi bir takım iddialar ileri sü- rerek ortalıkta bulanık bir hava uyandırmaya çalıştıklarına şahid oluyoruz.. Demekte ve sonra: «Cumhuriyet hükümetinin milli emniyet meselelerinde geç kal - dığını ve Tü: yabancı menfaatler hesabına pro- paganda yapan gazeteler bulun - duğunu ima eden bu iddialar üze- rinde ısrarla durmak, tahmin edi- yoruz ki, daha ziyade o iddiaları ileri sürenlerin aleyhine çıkacak- tır. Biz, şimdilik, bu gibi seslerin muhtaç olduğumuz milli birlik bakımından lüzumsuz ve muzır olduklarını söylemekle iktifa ede- ceğiz.» Cevabını vermektedir. XENİ SABAN: «Alman gazetelerinin mütalca- ları» isimli bugünkü başmakale - sinde Hüseyin Cahid Yalçın Türke| İngiliz anlaşmasının samimiliğine Alman gazetelerinin inanmadık- Tarmmı ve bu ittifakı İtalya aleyhi- ne gördüklerini kaydettikten son- Ta bu mütaleanın tamamen yersiz Su Almak istiyenlere Kolaylık Belediye sular idaresi abone ade- dini fazlalatışrmak için hâalka ye- ni kolaylıklar göstermeği karar - laştırmıştır. Ezcümle su şebekesi geçen yer- de oturanlardan su almak istiyen-, ler yazı ile sular idaresine müra- esat edecekler ve yapılacak keş - fin ücretile masraf miktarı istek sahibine bildirilecektir. Bundan sonra da masarifi abone sahibine aid olmak üzere iki nüs- ha mukavele tanzim olunacaktır. Sü paraları 3 ayda bir tahsil olunurken bademâ ufak taksitler. le yani mart, haziran, eylül ve kâ- nünüevvel ayları sonunda - tahsil olunacaktır. Aboneler mal sahibi ise veya aboneye mal sahibi kefilse bu yeni kimselerden 3 aylık su üc- retini geçmemek üzere — idarece tayin olunacak — miktarda nakdi teminat alınacaktır. Apartımanların her ayrı saat konulacaktır. Tesisattaki ufak tefek arızalar ve su saatlerinin bozulması idare- ce parasız tamir olnuacaktır. dalresine görüşmek üzere serbest — bıraktı. Tahir hâlâ kolları direkte bağlı du. rüyordu. Şeyh Said, Maryananın arka - sına gözcüler koymuştu. Marya - na bunun farkında olmuyacak ka- dar aptal bir kadın değildi. O, bu tehlikeli iş üzerinde yürürken, her| dolaşırken, Şeyh Saidin adamla- | yada bırakıp gidersen, arkandan adımını ihtiyatlı ve hesablı atı- yordu. Maryana buradan kurtülmak $- çin Tahirle anlaşmaktan daha iyi bir fırsat bulamazdı. Ertesi gün Tahirin yanına gitti: — Sıttında çok çürük var. — Ne kadar dayak yediğimi sır- tımdaki berelerden anlıyabilirsin! — Neden inad ediyorsun? Şeyhi bir takım plânlarla kandırıp bu- radan kurtulmanın yolunu ara « San olmaz mı? — Ben yalan söyliyemem.. — Casuslar herşeye katlamır - lar. Eğer buralara bir iş görmek için geldinse, vazifeni yapmıyor- D irk matbuatı arasında * yazısını şöyle bitirmektedir: «Umumi harbde birbirile çarpı- şan Türklerle İngilizlerin bugün birleşmelerinde hayret edilecek birşey yoktur. Bumu aralarında vekayiin tesis ettiği karşılıklı bir emniyet ve menfaat iştirakinde aramak Jâzımdır. Biz umumt har- be Almanların yanında girmekle kendimizi ne Almanlara sattık, ne ilelebed onların hizmetkârı olma- yı taahhüd ettik. O zaman A/man- larla ittifakı menfaatimize ıru - vafık görmüştük, öyle yaptık. Al. manlar dünyayı tehdile ka'bımı salardı bugünkü ihtiyat tedbirie- rinin hiçbirine lüzum görülmuzdi. VAKİT: Asım Us, «Türk matbuatını it- ham eden bir Alman gazetesi» i- simli bugünkü başmakalesinde bir Alman gazetesinin Türk mat- buatının Almanyayı «korkunç bir mahlük: gibi gösterdiğinden şi- kâyet ettiğini yazarak: «Gazeteye göre Almanyayı ga- zetenin istediği gibi tanıyan bazı mahdut kimselermiş, bu zatlar ga- zeteye göre Avrupa fikir âlemine mensup olanlardır. Bu gazete, Türk matbuatına Al- manyayı korkunç bir mahlük şek- Tinde tasvir etmenin mes'uliye - tini yüklemektedir.. Demekte ve sonra hiçbir Türk gazetesinin böyle bir harekette bulunmıyacağını kaydederek: Türk gazetelerinin Almanya hakkında yaptıkları neşriyatın e- ğer mutlaka bir muhasebesi ya- pılmak lâzımgelse Türk gözetele- rinin bazan pek lüzumsuz bir de- recede eski silâh arkadaşına sem- pati gösterdiği, hattâ pek müsa- mahakâr davranıldığı vakidir.e demektedir. VBir Köylüyü Tabanca ile Öldürdüler Galata polis merkezi müretteba- tından 519 yaka numaralı polis İbrahim dün Eskişehirde ve polis karakolunda bir adam öldürmüş- tür. | — İbrahim, geçenlerde istirahat e- ( larak köyüne gitmiş ve orada yine | İbrahim isminde birisinin ağabey- | sinin karısı Fatmaya tecavüz et- | miştir. Fakat İbrahim adliyeye şi- kâyet edince mütecaviz polis me- | Muru işi yatıştırmış ve İbrahimi korkutmak için tukibe başlamıştır. İki İbrahim nihayet dün Eskişe-| | hirde köprü üstünde karşılaşmış- lardır, Polis İbrahim hemen ka- rakola telefon ederek bir adamın izinsiz tabanca taşıdığımı bildir - miş ve gelen polis memuru köy- lü İbrahimi alarak beraberce ka- rakola götürmüştür. Burada köylü İbrahim de taban- ca bulunamamıştır. — Fakat polis İbrabim duvarda asılı duran bir kamçıyı kaparak köylüyü dövmüş| buna diğer polisler mâni olmağa çalışmışlarsa da mütecaviz taban- sun demektir! genç kadının gözünün i- — Halifenin gözdesi Maryana... — Burada ne işin var? — Ben de senin gibi buralarda rının eline düştüm. — Kadınlar kocalarını değişti- rerek her yerde rahat yaşıyabi « Hirler. Dün halifenin gözdesi idin. Bugün de Şeyh Saidin. Fakat ben bir erkeğim.. Senin yaptığını ya- pamam. — Şimdi iş değişti. Sen kadın- sın.. Ben erkek. Bana yardım & «— Beni kaçırabilir misin? — Evet. Eğer benim dedikleri- mi yaparşan... — Beni aldatmıyorsan, söz ve- riyorum.. Yapacağım. Pazar günlerinde Gezintiler Vapur İdareleri Halkın |Lehine Yeni Tedbirler Alıyorlar Pazar günleri halkımızın sayfi- ye ve mesire yerlerine yaptığı bü- yük akın dolayısile bilhassa sa - bahları köprüden kalkan vapur- larda müthiş bir izdiham hasıl ol duğu görülmektodir. Bu münasobetle Boğaz ve ya- kın sahillerde bir veya iki, hatlâ üç vapur kaldırılmakta ise de ak- şam dönüşlerde vapurlar yine tık- lem tiklım dolu olmaktadır. Bu yaziyet karşısında deniz ti- caret müdürlüğü halkın emniye- tini düşünerek bazı todbirler al £ mıştir. Ezcümle her pazar ve resmi ta- til gününde köprüdeki iskelelerde bulunarak vapurları kontrol e - den memurların adedi fazlalaştı- rılacak ve bu memurlar, yalnız köprüde değil akşamları halkın kalabalık bulunduğu iskelelerde de vazife göreceklerdir. Ayrıca her vapurdaki tahlisiye yelekleri de ziyadeleştirilecektir. Bu maksadla yeni ısmarlanan yüzlerce tahlisiye yeleği pek ya- kanda vapurlara dağılılacaktır. Halkın iskelelerde bekletilme- mesi için sabahleyin gişeler erken açılacak ve ihtiyat vapurlar da iskelelerde hazır bulundurulacak- lardır. Onbirinci Yerli Mall Sergisi Bu Sene Pavyonlar Bir Kaç Misli Fazla Olacak Ağustosta Galatasaray lisesinde açılmasına karar - verilen 11 inci yerli mallar sergisinin bu yıl es- kilere nazaran daha geniş ve daha| mühteşem olacağı yapılan proje- ler ve hazırlıklardan anlaşılmak- tadır. Bu seneki sergide açılacak pavyonlar geçen senekilerin bir kaç misli fazla olacaktır. Sanayi birliğinin ve sergi ko- mitesinin —müracaatları müsbet neticeler verdiğinden birçok büyük| müesseseler sergiye iştirake ka- rar vermişlerdir. Ve şimdiden sa- nayi. birliğine müracaatlar baş - lamıştır. Girenlerin 'başında Sü- mer ve İş bankalarile inhisarlar gelmektedir. aa eee casını çekmiş ve üç el ateş ederek köylüyü öldürmüştür. Hâdise akabinde katil polis me- Mmüurunun resmi alâmetleri sökül- müş ve hemen tevkifhaneye gös türülmüştür. Hâdise Eskişehirde derin bir te-| essür uyandırmıştır. göstererek: — Ben gece yarısına doğru, şu gördüğün atların başında olaca - ğım. Eline bir küçük hançer ve- receğim. Bununla kendi ipini ke- ser, kurtulursun! Fakat, beni bu- bağırırım. Nöbetçiler kargılarla derhal seni öldürürler, Dedi. Tahir söz verdi: — Yemin ederim, bu iyiliğini her zaman canımla ödemeğe ha- zarım. Başka bir dileğin varsa söy- le... Maryana etrafına bakındıktan sonra, yavaşça fısıldadı: — Şeyh Saidi öldürebilir misin? Tahir bindenbire titredi., — Bunu yapmak isterim amma.. — Neden düğünüyorsun? Bü - tün Arabistamı böyle bir fsinin e- linden kurtarmış olacaksın! (buıııı var) Maryana arkada duran atları | Daladier'nin Nutkü Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Son on gün içinde iki Fratfif devlet adamı tarafından söyİ nutuklar, Münih'te sersemleşitk olan Fransanın tedricen Kendili gelmekte olduğunu anlatmaktir dır. Bunların biri, Reynaud taff” fından geçen hafla radyoda S lenen sözlerdir. İkincisi de vti ki gün Başvekil Daladler'nin ı:; lâmentoda söylediği nutuktur. ** iki nütük da kendi kuvWt tine inanan bir Fransanin ses6” Filhaktka bu ses Münih konit ” — ransı sırasında ve Münih'ten ra da bir müddet kısılmıştı. | nun yerine Maginot hattının risine çekilerek yalnız imparati' luğu ile meşgul olması ileri len miskin bir Fransanın sesi tiliyordu. Flandin ve ark n gıı yeni politikanın kahramöir ları oldular. Ve Bonnet de Haf ciye Vekâletinde bu siyaseti ti vip etmiş gibi görünüyordu. zı Pransız gazeteleri büyük Ukranya'nın kurulması Tüzumülü ileri sürdüler. Diğerleri, Münür ten sonra artık Polonya - ittifakının manası - kalmadığl yazdılar. Eğer iki otoriter devlet, ikindi taşrin ve birinci kânun aylarıldk orta ve şarkf Avrupanın küfi devletlerini birer birer — yemilf koyulsalardı, Fransa memnun ” lacaktı. Fakat İtalya yanlış BİL politika tâbiyesi — takip Fransız imparatorluğuna hüctfi kü çük devletlerin ve belki de S” yetlerin isimlerini göreceğini S#f neden Fransa, listenin ğ kendi imparatorluğunu görünü gaşırdı. Gariptir ki Fransız Haf” ciye Vekili Bonnet ülk günler 187 fında «Tunus, Korsika» nümayi şinin ehemmiyetini azaltmıya VF lıştı. ? b  î % | imzalanst || Almany” || ö 've tikçe hakikf vaziyet anlaşıldı. Başvekil Daladter'nin lesiledir Ki Fransayı İ kurtarmıştır. O müdahaleden S07 ra Bönnet ve Fransayı orta AY rupa ile alâkasızlandırmıya Çöl” şan politika tedricen arka pl çekilmekte ve Daladier İle entf jik politikası ön plâna ) tedir. 1938 senesinde liderlik Bof” net'in elindeydi. Duladter Hari ciye Vekilini takip ediyordu. 1987 senesiyle artık Daladier liderliğ” Beçmiş ve Bonnet istemiyerek B vekili takip etmiye başlamıştır. Dalâdier'nin kuvveti — gittikit artmaktadır. Parlâmento ni N nu kaybotmiştir. Ve Başvekil di” hilt politikayı eline aldığı a harici politikada da vaziyete İW mamiyle hâkim olmuştur. Dali” dler Fransız halkının — itimadii kaybeden parlâmentodan hudül” suz salâhiyeter almıştır. Kırk S#7 atlik mesai kanununu mb.l;;; ; miyor. Fransanın mali vi takviye edilmiştir. Evvelki söylediği nutukta bütün Frantt' da ancak on üç işçinin grev B” linde bulunduğunu Daladier BF dinmiştir. Fransanın iç ve dış P? Htikasına hâkim olan 0 bir diktatör olarak belirmektedi” Fakat buna rağmen, Fransız mokrasisinin ana - prensiplerif? dokunulmamıştır. Daladier PAF lârentodan aldığı salâhiyetleri * tizlikle kullanmaktadır. Her Frâff Sız biliyor ki Başvekil bu salâbi” yetleri suiistimal etmek de değildir. İliklerine kadar € mokrat olan Daladier de bu, diktatörlük şartlarının geçici BİL vaziyet olduğunu biliyor. Ve © !'l | a hareket ediyor. Geçen haft Reynaud'nun radyoda söyledik — sözlerini dinlerken, eski Frat nın sesini işitir gibi olmuştuk. P" | ladier'nin sözleri bir defa dahi eski Fransayı - hatırlattı. Kendi kuvvetine inanan bir Fransı- ? | ta Avrupada tarihi vazifesinde? kaçınmak - istemiyen bir Frt ' Hulâsa Münih'ten beri 01