Tefrika Numarası : 106 V uncu, 11 inci ve 6 incı kolor- | :*h mülhak kıt'alar, hecinsü- fırkalar, süvari fırkası cephe taarruzlarırı garba tev- * edecekler, bunlar da Lübnan tsindeki düşman kuvvetleri- arkalarını alacak, ihata ede - famamen teslim veya imha l “aalarını temin edecektir. Ce - NL Paşa tekrar dürdü, nefes al- kıvılcımlanan mağrur - ifadeli İni harita tetkikile meşgul üzerinde — gezdirdi, Bahriye Nazırı ve ordu ku- & anı verdiği izahatla maiye- *umımaın,ımım hayranlıkla- h ibettiğini zannediyor, on - ha bakış ve hareketlerinden ba- 'akdıx manaları bekliyordu... yı ı.:,"”“ kumandan olmiyan, as- kle alâkası bulunmıyan alel- hn insana verilseydi şüphe - | '_.Hııun beklediği netice mey- ıelınk Fakat yüksek sevk NH.. idâre erbabı olan ve yüzbaşı - lt undanberi birbiri ardına pat- "bhh İtalyan, Balkan, Büyük | gibi melhamelerde vazife Tn G n 5 (i Bilke " göre pişkin birer asker kesi- | ŞA kumandanlar Cemal Paşanın dudak kıvırmaktan ken- ' u alamamışlardı... Bu na- | e Şti Ne çeşid umuml tanrruz- ” Manevra denmesi bile gü - Ç sayılacak bu proje - silâhca, Hetce - sevki idarece kendindene b“n bir düşmanın — karşısında bik edilirse çok feci neticelere, t '"'ıııı hlr bozguna yol açardı.:. çe Generallerin harita üzerinde o- oraya dolaşan parmakları ""*ı Umumi bir hayret ifadesi 'tden tekmil gözler Cemal Par GçaN Üzerine çevrildi, süküt için kulan palonda soluk sesleri bile "'Y“Imuymıu Mağrur ordu ku- Tahdanı bu vaziyeti — beklediği —'—yı. umumi takdir ve hayran- ĞN ldı... Devam eti: “Dünyayı kasıp kavuran, he hemen her tarafta idari, si- içtima! bubranlara sevep o- Büyük harb, İttifak devlet - besabına bu taarruzumuzla ıııu kaydederek nihayet bu- %uı.ııı- bu büyük neticeli Öler taarruzunun tatbik ve ba- rdışında şimdiye kadar olduğu azami dikkat ve itinayı sarf- teğinize kanaatim var... U - imiyalım ki, Allah bizimledir... Nit aralanan sözleri, tefer- Münakaşa eder gibi konuşan| tağ SPdanların hafif - fisiltilerile Ve tashih ediliyordu. Cemal No. 154 sözlerine hiddetlenerek: — Neme gerek kâfirler benim?. $ k»’ıkım.mıdıuıyinunıu dap SA Bana, İstanbulu kilıç- Beçirmek lâzım... İlk işim... Anbul üzerine yürümek ola - Sktar, Dedi. _“lw Hasan, Paşanın ihtirasları —d" Mmemleketin ne yaman el - ,i"-— ve akıllı tatar ne de olsa “koğlu Türk idi. Millt heyeca- Wdıd! vurlığı onu başka türlü sevkedemezdi. Türk ZORBALAR SALTANATI Paşa, 12 inci kolordu erkânıhar- biyesine memur kaymakam Sa- lim beyin haritada bir noktayı işa- retle yanındakilere bir şeyler un- latığımı gördü, sakallı çenesini yavanlaştıran bir tebessümle sor- du: — Salim beyi — Buyurun Paşam! — Projenin bir tarafına takı- lanlar mi var?. Genç erkânıharp kaymakamı bir an tereddütle gözlerini harita- sından ayırmadı, Cemal Paşa sor- gesunu tekrarladı: — Anlaşılmıyan bir nokta fi » lân Salim bey ayni tereddütle kar- şilik verdiz — Projeye değil de paşam te- ferrüsta dık bazı mülâhazalar i- — Nakil keyfiyeti, muvasala, müuhabere işleri, iaşe ve cephane ağırlıklarının vaziyeti, topçu mer- misi, harp teçhizatı ve saire gibi. Cemal Paşanın yüzündeki te- bessüm silindi, suallerine ufak bir tereddütle fakat açıktan açı- ğa cevap veren erkânıharp kay- makamına kızar gibi oldu... Biraz sertce mukabele etti: — Meselâ?!.. — Paşalardan bazıları bir kısım harp malzemesile teçhizatın, bu Hayat Müca Çok Kimler (5 inci sayfadan devam) — Niçin, diyor. Parise gitmiyor sunuz?.. — Ne ile, ve nasıl?... İsviçre sefaretinin — delâletile Fransaya dönüyor ACENTALAR tistler, harlede bir iş bulmak için acentalara müracaat ederler. Müdür sorar: — Bildiğiniz ne?.. Şarkı söyle. mek mi, yoksa numara yapmak mı?... Mürebbi, elindeki küçük may- munu gösterir, şantöz, payononun ler. Diğerleri de yaptıkları numa- raları tarif ederler. Mdür, önün- deki dosyayı tetkik eder, sonra: — Pekâlâ, der. Üç aylık bir tur ne. Cezaire, Tunusa gideceksiniz. İtalyada nekadar kalacağınızı Tın söylerim. Yugos'avyada on beşi Yazan: M Sami KAKAYEL | B"ımıı bu safiyane ve vatanper- | vatanı karşısında ihtiraslar dur malı idi, Fakat; bu yaman ve biaman müstevli paşalar karşısında her biri birer köle haline gelmiş ol - dukları için bilmecburiye akıntıya kapılmış gidiyorlardı. Ne söyliye- bilindi?. Yarım saat kadar konuşa, konu- ga vakit geçirdiler... Ve Yeniçeri * bulunduğuna vükıf bir adam- zabitleri de gelmşt. Pencerenin önüne gelen iki ki- şiden birisi seslendi: — Kırk ikinci bölük uştabaşısı! Diğeri de ayni nekarât ile: — Kırk ikinci bölük odabaşısı! Yazan: Rahmi YAĞIZ Genç Erkânıharb Kaymakamı Bu'An Gözlerini Haritadan Ayırdı KumandanlarınArasmdaKonuşmalarBaşlamıştı. cemal Paşanın Sözleri Nasıl Bir Tesir Bırakmıştı cümleden topçu mermilerinin kâ- fi olmadığını ileri sürüyorlar.. — Kıt'aların cephanesi mi yok- muş? — Var paşam.. fakat bu taarru- tü icraya, neticelendirmeğe müş- külâtla yetecek kadar... — Mademki taarruzun netice- zine kadar yetecek cephaneleri warmış, başka ne istiyorlar.. — Harp vaziyetidir, diyorlar pa- şam, türlü zaruretler, türkü hesap harici vaziyetler meydana gelir... Eldeki cephane taarruzu başar- mağa zorlukla yetecek derecede olursa bunu, taarruzun neticesin- de ortaya çıkacak yeni vaziyetleri idare edecek şekilde harcamak imkânsızlığı var... Efrad, devam- h muhareblerden çok yorgun düş- müştür... Şimdi, siperlerinden çı- karılıp bu zayıf ve mahrumiyet - lerle hırpalanmış — kıl'aları yeni yürüyüşlerle büyük ve çok güç sarfına bağlı bir harekete sevket- mek iyi netice almağa hizmet et- mekte tereddüt hasıl eder... Paşanın çatıklığı yüz asıklığına, hoşnutsuzluk ifade eden bir jeste gevrildi... Sözün bu mevzu etra- fında uzamasını istemiyen bir el hareketile sakallı kurnandan genç erkânıharbiye zabitine çıkıştı: (Devamı var) delesinde En Yoruluyor? gün. Yol masrafı bize aid olmak şartile 15000 fran Artist zihnen hes-b eder: — Kazabilânkada bir oda kaç frank? Romada yemek fiatı ne kadar?.. Yugoslavyada frank ge- çiyor mu?... Bu seyahatten kazan- cım ne olacak, elimde ne kalacak?, Düşündüğü yalnız bunlardır. Memleketi, memleketinin güzelliği| aklından bile geçmez. z Çocuk Hekimi | Dr. Ahmed Akkoyunlı Tuksim * Talimbane Pulas No, 4 Pazardan mauda her gün Gnüne oturur, çalar ve şarkı söy- |T saat 15 ten sonra D Hahz Cemal (LOKMAN HEKİM) DAHİLİYE MÜTEHASSISI Divanyolu 106 Dinayene saatleri: Pazar hariç her Bün 25 - 6, Salı, Cumartesi Kt - 25 fıkaraya, Tel: 22398 Alemdar Mustafa Paşa; bu ses- ler üzerine olduğu yerden cevab verdi: — Kiırk ikinci bölük yeniçerile- | rinden Alemdar!, — Buyurunuz Paşam!. — Şöyle daha yakınıma geliniz! Zabitler tamamile pencere kar- g gelmişlerdi. Alemdar gecenin karanlığında elinde tuttuğu piş- tovu zabitlere göstermemek için sağ tarafına doğru saklamış bulu- nuyordu. Paşa sözlerine devamla: « — Bire bana bakın!, Yeniçeri o- cağı vacibülizale iken Ben sizleri ve ocağı muhafaza için uğraştım. Sizlere bol keseden — ihsanlarda bulundum. Bire utanmaz ve al - çaklar bunca hizmetlerime mü- kabil şimdi beni öldürmek için uğ- raşır durursunuz öyle mi? dedi. Ve., piştovunu ustabaşının göğ- süne boşalttı. İkinci kurşunu da odabaşının kalbine dayadı. (4 üncü sayfadan devam) kabul edilmesi Amer'kalıları ge - çen eylüldenberi ver>gela kleri bul hükmün artık değiş'ceğini gös - terecektir diyorlac. İngilterenin ordusu kuvvetlenidkçe büyük Bri- tanyanın da rükem-ıl talim ve terbiye görmüş bir kava kuvveti olduğu anlaşılacak ve taarruz &- meli besliyenler varsa onlar da o zaman düşünmeğe başlıyacak! dır. İsviçre gibi eskidenberi mec- buri askerlik usulüni kabul etmi- yerek yaşamağa al:şınış olan, bi- taraflığı ve istiklâli büyük dev - letlerce temin edilea bir devlet de vatandaşların mecburi surette ta- lim ve terbiye görmelerini kabul ettikten sonra İngiltere için bu daha lüzumlu bir hal olmuştu. — | Meşhur İngilir — Elozotu John ı Stuart Mill çok evvelden — bunu keşfetmiş ve bir gün İngilterenin yalnız dünya sulhuna muhafaza için değil, kendi hürriyet ve mev- cudiyetini müdafas lüzumu kar - gısında vatandaşları mecburi su- zette askerlik öğrenmeleri lâzım geldiğini yazmıştı. Bugün sıra bır na gelmiş oluyor. İngilterenin leride Avrupada bi harb olursa çıkaracağı İnsan kuv- wetinin miktar ve derecesi Ameri- kalıları bu turete meşgul ederken bügünkü Almanyadaki haleti ru- hiyeye ve A'manların Avrupa şul huna dair düşündükleri etrafında (Taymis) de çıkan Lir mektubu da| gözden geçirimek lâzım geliyor. Avrupada harb olup olmıyacağı bahsinde Almanların düşündüğü şöyle imiş: Harb olmıyacaktır. bebi gayet baslt: Almenlar her tediklerini silâh patlamaksızın elde| edebileceklerdir. İngilizler harb etmek istemiyorlar. Yalmız silâh- lanmak istiyorlar. İngilizler hiç bir zaman Almanlar gibi asker bi millet olamıyacaklardır. Eğer İn- gilizler harbetmeğe daha evveldeni karar vermiş olsalardı, mecbürt askerliği çoktan kabul ederlerdi.. İşte Almanyada ne düşünüldü- güne dair İngilizlerin edinmiş ol- duğu fikir ve intıba bu merkez - dedir. Lâktn İngilterenin ımııııır4 askerliği kabul etmes'ne Alman - | ($ ünci sayfadan Sevam) noktal nazarından bu fikir, fena değldir. Fakat, çiçekcilik bakı - mından çok zararlıdır. Zararlı de- ğil, felâkettir. Çiçekçilik — esasen sönmüş bir meslektir. Daha ziya: de hayatına hatime çekilmiş olur. Asil yapılacak iş, fazla çiçek sar- fiyatını teşvik etmektir. Eğer şim- | di, mağazalardan çiçek pek paha- Mecburi Askerliğin Kabulünden Sonra.. Çiçek Merakı Neden Azalıyor? İstnbul Belediyesi İlânları lar lâkayd kalamamışi anlaşılıyor Ki İngi mecburi askerlıği kabul edebile - ceklerine Alınanlar zer ihtimal ve- Triyorlardı. Fakat artik bu emri va- ki olmuştu. İngilizler için mecburi askerli- Bi kabul etmek hem kolay olma- mış, hem de çabuk — olmamıştır. Evvelce de bahsedildiği üzene mecburi askerliğe taraftar ojım - yanlar İngilterede çoktu. İşte bü- tün © neşriyata, münakaşalara ba- kılımca Almanyada olsun, İtalya- da olsun hükmediliyordu ki Çem- berlayn kabinesi bu meselede ile- ri gidemiyecek, 18 - 21 yaşına ka- dar olan İngiliz delikunlıları da 65- kerlik öğrenmeğe mecbur tutula- mıyacaklardır. Bir kete Çember layn kabinesindek! nazırlar ara - sında bumesele dolayısile - derin bir ihtilâf olduğu me vakittenberi söyleniyordu. Halbuki netice gös- terdi ki müdafilerle muhalifler a- rasında bir taraftan da müzake- reler devam etmiş ve sor — şekle, | yani mecburi hizmetin kabulüne umqı.r. Buns muhalif olanlar noktai nazarlarını müdafaa etmiş- derdir. Mecburi hizmet taraftarı olanlar da öyle. Şimdiye kadar ta- raftar olanlar şöyle diyorlardı: — Pek çok genç var ki asker ol- mak istiyor. Askerlik, talim ve terbiye bu gençler üzerinde çok iyi tesirler yapacaktır. Bu gençler | memleketlerine hizmet etmeği is- || tiyorlarsa da gönüllü usulile as- ker toplamak bunların orduya gir- | melerini kolaylaştırmaktan çok u- | zaktır. Bir memlekette askerlik mecburi olmazsa büyük bir kısım vatandaşlara karşı haksızlık edil miş olur. Hem de hizmet etmek is- teyenler hizmet şerefinden mah- rum kalır. İşte mecburl askerliğe taraftar olanlar, bunu ötedenberi müda- fan edenler böyle diyorlardı. Şim- di İngilterede askerlik mecburi - jyeti kabul etilmiş olduktan sonra ise efkârı umumtye bunu bir mem-| leket işi olarak karşılamış bulu- nuyor, Bundan da şu çıkıyor ki İngiliz- lerin mecburi askerliği kabul et- miyeceklerine hükmedenler ya- nılmış oldu. Tıya alınıyorsa, çiçekciliğin teşvik- le, yeni yeni çiçek bahçeleri ku - rulacak, fazla istihsal meydana çıkacak ve fiyatlar da kendiliğin- den inecektir. Çiçek hayatın en güzel şeyidir. Çiçeği israf etmekten korkmalı.. Az çiçek sarfedilmesinden üzül - melidir. | REŞAD FEYZİ yollar için lüzumu olan ve VEiurlınıı haftalık hareket tarifesi 8 Mayıstan 15 Mayısa kadar , Muhtelif hatlara kalkacak vapurların isimleri, kalkış gün ve saatleri ve kalkacakları rıhtımlar Karadeniz hattına Salı 12 de (Aksu), Pergembe 12 de (Tarı), Pazar 16 da (Karadeniz). Ga - İata rıktamından. — Salı 18 de (Antalya), Cumartesi 18 de (Ülgen). Sirkeci rıhtımından. — Salı, Perşembe ve Pazar 9.30 da (U - Kur). Tophane rıhtımından. — Her gün 8A5 de (Sus) sistemi vapur - lardan biri, Cumartesi ayrıca 1230 de (Marakaz), Galata rılıtımından. Bandırma hHattına — Pozarlesi, Çarşamba ve Cuma 815 de (Marakaz), Ayrıcn Çarşamba 20 da (Ülgen) ve Cumartesi 20 de (Antal - ya). Tophane rıhtımından. — Salı ve Cuma 19 da (Bursa). Tophane Hlselim — Puzar sant 9 da (Tayyar). Tophane Tıhtımından. — Çarşamba 15 de (Saadet), Cumartesi 15 de (Mersin). Sirkeci rıhtımından, Not: Cumartesi postası yaz tarilesi mucihbince Dikiliye kadar gidip döner; Bartın hattına İzmit hattına Mudanya hattına Karabiga hattına İmeoz hattına Ayvalık hatına İzmire gitmez. İzmir Sürethettme — Pazar 1i de (Ankara). Galata rıhtı - mundan. Mersin hattına — Salı 10 da (Anafarta), Suma 10 da (Güneysu). Sirkeci Not: Vapur seferleri hakkında her türlü malümat aşağıda telefon mumaraları yazılı acentelerden öğrenilir. Karaköy Acenteliği — Karaköy, Köprübaşı Galata Acenteliği — Gelata, Deniz Ticareti Müd. Binası altında Sirkeci Acenteliği — Sirkeci, Yolcu salonu. — Türk Hava Kurumu ; 27 incl Tertip Büyük Piyangosu inci Keşide 11Mayıs 939 dadır Büyük Ikramiye 40.000 — (inalr. Bundan başka: 15.000, 12.000 Yeni tertipten bir bilet alarak iştirak İj etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyangu- nun mes'ud ve bahtiyarları arasına girmiş olursunuz... 10.000 Liralık ikramiyelerle (20.000) ve 10.000 Liralık iki adet Mükâfat vardır.. K Avrupada en çok kullanılan Kadıköy kaymakamlığı dahiltndeki hepsine 1000 lira bedel tahmin olunan 400 metre mikâb adi kaldırım | taşı açık eksillmeye konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde | görülebilir. İstekliler 2400 sayılı kanunda yazılı vesika ve 75 liralık ilk ER POKER L 0 YU teminat makbuz veya mektubile beraber 11/5/939 Perşembe günü saat | iraş biçakları memleketimizde ahi en çok sevilen İki zabit; nefessiz oldukları yere| yığılıvermişlerdi. İ Kurşun sesini işiten yeniçeri- | ler ve zabitler vak'a yerine koş- Tmuşlar ve ateşe başlamışlardı. Bu sırada Alemdar Mustafa Pa- şanın maiyetine hitaben gür sesi işitildi: — Heyyy!. Haydi!. Alomdar Mustafa Paşa başta ol- duğu halde yirmi bu kadar kişi bir anda ahıra daldı ve atlara at- ladı. Çavuşbaşı ahırın demir kapıla- rını bir anda ardına kadar açmıştı. Alemdar Mustafa Paşg; narasını ralladığı zaman artık aklın - da ne Kamert>b ve ne de diğer gözdeleri kalmamıştı. Paşa, sanki Ruscuk dağlarında ve Tuna boylarında et koşturan bir sergerde idi, Elinde kılınç atını| mıhmuıhdı ve aı.ıırı fıri Pe- S BT Y“M düş| &a 14,30 da Daimi Encümende bulunmalıdırlar. (B) (2856) mman saflarını hücum eden kahra- manlar gibi atılmışlardı. * Alemdar Mustafa Paşa huruç hareketi yapmadan evvel her ih- timali gözönünde bulundurmuştu. Belki huruç hareketinde mu - waffak olamazdı. Gerisin geriye dönmek lâzımdı. O vakit ne yapı-i bilirdi? Cüce Hasana sordu: — Hasan oğlum; ya, huruç ha- reketinde muvaffık clamazsak ne| yaparız sonra? — Paşam eğer bu hareketimiz fam huruç esnasında vaki olursa gerisin geriye dönerek tekrar mah-| zene girmemiz icabeder, Yok, ha- reket Sirkecide veyahud Sirkeci yolu üzerinde olursa tekrar geri ilk harekette büyük kuvvetlere sadüf edersek geri dönmemiz vafıktır. Lâkin; mahzea ağzına mahzeni müdafaa edecek adam bır rakmaz isek o vakit nasıl tekrar mevkiimize dönüp sahib olabi » liriz.. — Doğru buyuruyorsunuz pa - şam.. Fakat, mahzene adam bi - rakmamız mümkün mü? — Neden? — Ya, huruç hareketimzide mu- vaffavaffak olur da Sirkeciyi tu- tarsak mahzese biraktığımız. ar- kadaşlar e olacak? — Burası müşkü! işte.. — Feda edebiliriz isterseniz.. — Bunu kat'iyyen düşünmek iş- temem... Anca beraber kanca be- dönmemiz imkân münselib ol - muş olur ki; o vakit mukadder ne ise o, olur. — Evet, düşündüğün doğru. Ben Hylı düşünüyordum. — Fakat; | raber... — Bvet, — doğrusu da budur.. Mahvolunciya kadar carpışırız... ( — Demek mahzene adam bırak- muyalım, 1 Bit GĞ — Paşam bence bırakmıyalım.. — Evet bırakmamak — doğru.. Fakat; iş icabı bırakmak da elzem. — Paşam; af buyurnnaz.. Bırak- mmış olsak huruç harekelimzide mu- waffak olamayıp geci dönmüş ol - Bak neticemiz ne olacak? — Hiç!.. — Paşam, nihayet mahzende son kurşunlarımızı atacağız ve niha- yet Yeniçeriler gelip bizi boğaz - lıyacaklar değil mi* — Doğru... Mahzene dönmek bi- ze hayat ve selâmet verecek de - ğil... Hep birden huruç edip ne o- lacaksak olmlaryız.. — Peki,. Söylediklerini - kabul ediyorum. Hep birân çıkalım.. Varsın yeniçeriler mahzeni işgal etmiş bulunsunlar.. dedi. Çavuş baş: Cüce Hazan ile par şanın konuşmalarını — dinliyordu. Paşanın son sözü üzrine derhal bo. yun kesarek çeval. verdi: B (Dooııı ı-—J