* $ $ İşıkları Yanan Pencereden Meleğin Daha Orada Kalacağı Anlaşılıyordu j Muhteşem Bir Araba Geldi, Kapının Ontinde Durdu, Çarşaflı Bir Kadın Kapıyı Çaldı O çiakib edildiklerinin farkında “Miyan Davust'la Melek aheste Türüyüşle delikanlının evine ka- &eldiler. Kapıyı çaldılar, Rai bir kroki üzerinde tesbit ettiği *Ye girdiler. n Ünüşsuyu mezarlığının du - Ai dibinde, Melek'in (lk defa Vüst'a rasladığı noktada bir & kadar bekliyen Raif genç ka- Mün karanlık bastığı halde di - Hti Çıkmadığını görünce jandar- :uıu.ıoı..... koştu, yüzbaşıya iyetini gösterdi, telefondan is- üt etmek istediğini anlattı. İki '%llu sonra da ilk şifahi rapo - (e * *elefonla doktor Neşet'e ver-. — Ala... Ben, 79 Raif! Siz mi> Ödiz Şeti — Benim ne var?. — İlk raporu veriyorum. —Ne oldu? — Delikank ile genç kadın A - “SPaşada beyaz boyalı ahşab bir *Ve girdiler, — Evett —Bi iyürüm. Çi %mh:r saaltir bekliyorum. Çık- —Pekit — Tarassuda devam edeyim mi? geç Ç Tabil... Genç kadının göl- imişsin gibi davranacaksın!. İt dakika peşinden ayrılmıya- ksın?, — Gece ne olacak doktar! — Hat, Sana şimdi onu da söy - .;îıı : Ayaspaşadan biraz 3- kaşla, mühendis — mektebinin Tşsında küçük bakkal var, O- 'dan sor.. Şehab Beyin evini öğ- %-ıon 'a git. Kendini tanıt. Lü- hapaş ördükçe burada kalacağını ver. O er, sanı bir isş « İyon olur bu işinde. — Teşekkür ederim şef! — Yeni birşey olursa hemen T ver, — Başüstüne şef! ım';ııı telefonun başından ayrı- A aki yerine geldi. Akşaman | inde loşlukla beraber et - :" kaplamış, havagazlarının ışı- Mepideye sarı bir aydınlık serp- de başlamıştı. Genç istihbarat “aap TU mezarlık duvarında bir di daha bekledi. Tarassud et - Ş Köşkün penceresinde de ışık- h.b?umq, perde arasından sı- | Re bu aydınlık Melek'in —daha | teş Müddet orada kalacağına işa- 'hjh.yetı:ıı almıştı. gevi bakkala gitmek, doktor Ne- ıı.h söylediği adresi, Sühu Be- | #vini bulmak kararını verdi- . ,_T;ıdw.. Tekerleklerindeki deyiin çıkardığı tok sesler cad- İ kaplıyan muhteşem bir ku- | Avrupa gazetelerinin neşriyatına pâ arabası Gümüşsuyu tarafın - dan geldi. İstihbarat memurunun gözü önünde Davust'un kapısı ö- nünde durdu. İçinden atlıyan çar- Şaflı bir kadın kapıyı çaldı... Birdi. Delikanlı iki adımda arabanın yanına geldi. Üzerindeki sırma iş- lemeli kırmızı çuha espir lâtasın- dan saray arabacısı olduğu anla- gılan arabacıya sokuldu. Cebin - yien çıkardığı sigara paketinden bir sigara aldı, kutuyu arabacıya uzattı, sordu: Fransada (4 üncü sayfadan devam) ile çok kazananlarır büyük | kazançlarından devlet hazinesini istifade ettirmeden kalmaları ca- | iz görülmemiştir. Onun için yeni alınan tedbirler, yapılan kanun - lar Fransada halkın hoşuna git- miyecek gibi değildir diyorlar. Fa- kat yer tedbirlerin münakaşası daha ziyade Fransızlara aid bir kyefiyettir. Bunları kâfi görmi - yenler de vardır. Yalnız Fransa - nın aldığı yeni tedbirlerin haric- de nasit karşılandığını da — yine bakarak hulâsa etmek iktiza edi- yor ve Fransanın - silâhlanmak, müli müdafaasının çarelerini ta- mamile temin etmek için böyle &- zami gayret ve faaliyet yoluna girmiş olması Londra gazeteleri için pek ehemmiyetle takib edi- len bir mevzudur. Bu yeni tedbir- leriç vaziyeti kökünden hallede - cek mahiyette olduğunu yazan İn- giliz gazeteleri de vardır. Pakat | Londra gazetelerini bilhassa meş- | gul eden cihet şu oluyor: Fransanın — silâhlanmasını kat daha kuyvetlendirme! Fransız bu. suret! demektir. Yeni fedakârlıklara kat- | lanmak İâzım olduğu bövle sıra- | larda Fransız milletinin bütün ce- saret ve gayretini toplıyarak va- ziyeti gözönüne aldığı görülyor: İşte Londra gazetelerinin de - diklerinden çıkan budur. Almanyaya gelince; Pransız Ma-i liye nazırı Pol Reyiso'nun bütün Fransız — vatandaşlarını vazifeye davet mahiyetinde olan uzun nut- kunu hulâsa eden Alman gazete- leri buna şöyle serlevhalar koy - muşlardır: «Fransada yeni vergiler, Reyno 15 milyar frank arıyor, harb ar- zusile yeni vergiler..» ve aaire gibi. bir | Bir Buçuk Milyon Asker Var Yazan: Rahmi YAĞIZ — Ateşin var ms ağam? Arabacı, yaslandığı yerden aza- metle doğruldu. Kendisine doğru uzatılar kutuya baktı, cevab ver- di: - Var... Buyurun. — Çok teşekkür ederim ağam!. Raif sigarasını yaktı, kutuyu a- rabacıya tekrar uzattı: — Bir tane almaz mısın? Arabacı nazla karışık mağrur bir hareketle kutuya uzandı: (Devamı var) Bu vesile ile Alman gazetelerinin neşriyatı devam ediyor. Her ne hal ise Fransanın yeni Bayret ve faaliyeti Almanlarca ih- mal edilir gibi olmadığını söyleme- ge hacet olmasa gerek. Maliye Nazırı Pol Reyno söy- | lediği nutkunda Fransanın da bu- gün artık müttefiki İngiltere gibi silâhlanma yarışına büyük bir gay- ret ve faaliyet göstermekle cevab verdiğini anlatarak demiştir. ki: Azkere alınanlar artık lıilnıl4 edemez olurlar. Onun için alın - ola! daha fazi han galışmaları lâzım gelir. Bir mille- tin hâyatında öyle zamanlar olur ki herkesin gayret ve faaliyeti iki misli artmak icab eder. Bilhassa 40 milyon nüfusluk Fransa 86 mil- yonluk ve haflada 60 saat çalışan bir millet ile yanyana yaşarken bu zahmete katlanacaktır. Maliye Nazırı saatleri - çin de ızahat vermiştir. Haftada 45 saat çalışılacaktır. İngiliz gazetesi Observer de Fran sadaki yeni mali tedbirlerder bah- sederek şunları söylüyor: Fransada 1,500,000 kişi silâh altın- da bulunuyor. Bunun için de kah- ramanca tedbirler almak lâzum ge- liyor. Yeniden 15 milyar, bazıla - tının dediğine göre de 17 milyar feank bulmak iktiza ediyor. Rey- no plânı irad üzerine konmuş olan (- verginin ıslahı ile devlet işlerinde tasarruf haftada 40 saat yerine 45 saat mesai ve bütün satışlarda 961 vergi konması demektir. Bu mulli bir gayret ve faaliyettir. Pransa için bir şeref teşkil eden bir kuvvet teşkil - ediyor. Büyük Britanya için de bu bir misaldir. Bu münasebetle İngiltereye da- ir de bir iki söz söylemek lâzım gelirse şunu kaydetmek fazla ol- mıyacaktır: 1935 şenesindenberi Tadı ——— e— ZORBALAR SALTANATI No, 1457 dama ” Hasan, hücum esnasında taz Çikmıştı. Bu cesur ve kur- adam arkadaşlarının — attığı OHünlardan kendini koruyarak Cüce ."ı“"icvrıln Cüce Hasan'ın ce - hangetDA hayranlıkla bağırıyor- | z | — İlerit. Yaşa yoldaş be' İ _rh"'u » baca ağzından ateş eden Sdaşına seslendi: Tülme men, benim atmat, Vu - ç Üt gibi koybol orada:; Ü b hı:d'îm yanında kimse yoktu. Bibdi — kanuşabiliyordu. Yazan: M. Sami KARAYEL Çünkü dama çıkacak bir tek ye- niçeri kabadayısı kalmamıştı. Hüsmen, Hasanın - bağırtısına şaşkın, şaşkın bakakalmıştı. Dü- şünüyordu. Bu yenlçeri büri oluyordu?. Kendisini nereden t nıyordu? Atma dediğine nazaran | bir hiyanet işliyeceğe benziyordu. Hüsmen dinlemedi. Bilâkis ate- | gini fazlalaştırdı. Zavallı Hasan; pisi pisine ölecekti - İkide birde | yavaşçacık bağırıyordu: — Olan Hüsman çağır Çavuş - başıyıt. Ben, Cüce Hasatımi Nihayet; Hüsmen dikkatle bak- | riler Hasani takviye elmek üzere | dilerinden zannediyorlardı. - Ve | Asıl meseleyi anlatı, de kim | tı. Hakikaten bu herif Cüce Ha - | sana benziyordu. Fakat; Cüce Ha- sanın he süretle dişarı çıktığın - dan malümattar olmadığı cihetle ( üşman gibi Hüsmen biraz mülâhazadan son- | va, aşağıya seslendi: — Çavuş, Çavuş!. Biraz sorra; Çavuşbaşı dam perine gelmişti. Hüsmen elile sa- | 'Kadın Yüzünden | Tülü Kaldırdı (5 inci sayfadan devam) de öldürmüştür. | Beniy ve kendişi gibi cani olan | karısı Estel aylardanberi - zabıta | tarafından aranıyordu. Takib olun- duklarını ve ele gecmek tehlike- sinin arttığını gören karı koca bir müddet ayrı yeşamayı muvalık bulmuşlar ve ayrılmışlardı. Yirmi yedi yaşlarırda, — güçlü | kuvvetli, yakışıklı ve hassas bir | dılar. Sporla, zevk ve safa ile meşgul olmu İ —a>yN TanGRAF — Z9NİSAN ; —— ——— — O Z Bugünkü Alman Kaditü Nasıl Yetişiyor? ($ inci sayfadan devam) Hemen hkepsi İri yarı, ul açları örgülü l idi. Yüzlerine pudra sürenler pek azdı. Fakat umumi hanb, yaşayış tarzlarını değiş - tirdiği gibi, Alman kadınlarını da - başkalaştırdı. Genç kadınlar ve kızlar hayat mücadelesine atıl- baş- ladılar. Bu sayede vücudlerinin şekli değişti. Eski Şişmanlıkları kalmadı. Endamları düzeldi. Şimdi Berlin sokaklarında görülen kadınların hemen hep- sinin yüzleri makyajlı. yet ver yor, Üç malarını, mutfal caya vardıktan mecburiyetinde nasıl bakıldığını yatla eşlerine y: Üçüncü Rayh hükümeti, kadına çok ehemmk K prensipinin tatbikine çalışıyor. Hitler, Alman kadınlarından kiliseye sadık kal « klarile meşgul olmelarını ve çok, mümkün olduğu kadar çok çocuk yetıştirmelerini istiyor. Küçük kızlar tahsillerini bitirdikten. ko - sonca hususi kursları takib etmek tutuluyorlar. Bv işlerini, çocuğa öğretiyorlar. İçtimal ve siyasi ha- ardımcı oluyorlar.. delikanlı olan Bnny, müddet karısının nevazişlerinden mahrum; yaşamıya tahammül <demedi Son günlerde, zabıta Benny'nin izini bulmuştu. Uzaktan kenidsini takib ediyor, yakalamak için mü- nasib bir fırsat ru. Benny- nin yanında genç, güzel bir kadın bulunuyordu. Bu kadın kimdir? Bunu, polislerden başkasının bü- mesi imkânı yoktur. Onlar da yal- nız: Esmer kadın!. Diyorlar. İşte,| Kurt - Benny'nin tuzağa düşme - sine, ölümüne sebeb bu <esmer kadın. dır. BİR TÜL KALDIKILINCA Bir hafta evvel Beüny, Sen Lüi lokantalarından birinin arka ka- pisından içeri girdi, çüzel kadın daha evvel gelmiş. kerdisini bek- liyordu. Lokanta kalabalıktı. Bu kala- balık arasında yirmiden farla sivili polis memuru vardı. Müşteri gibi otunmuşlar, içiyorlar. yiyorlardı. Benny, büyük bir iştiha ile yeme- ğini yedidi. Sonurda kalktı, ka- saya doğru yürüdü Bu sıtrada e- | mer kadın, seri bir ketile | yüzündeki örtüyü kaldırdı. Bu bir işaretti. O anda yirmi polis ye - rinden fırladı, kalktı; Benny'yi bir çember içine akb. Benay, bulunan iki rövolveri kullanmıya | vaekit bulamadı. Polislerin yaylım| ateşile vücüudü delik deşik oldu, | kanlar içinde yere yuvarlandı. O- rada öldü. Bi Edebiyata, şiire merakı vardı. Ü- zerinde Şikespirin maroken kaplı bir (Sonnets) leri, karısı için yaz-i dığı birçok şiirler - bulunmuştur. Zunların * rinde; «İnsanlar, adaletter bahseder - ler. Ben, onların nazazında yaşa- auya lâayık bir ada değilim. Hoş ben de hayaltan pek o kadar,mem-! nun değilim. Fakat senin için, se- min baygın gözlerin tçın yaşıyo - Tuma.... Diyor. Defte'n arlaısında karı- | sının saçlarından bir bukle bulun-; muştuc. Estel'in, kendisini ba kı dâar seven kocasına İhanetinin se-| bobi meçhul. Şâphesiz kıskançlık | veya menfast. Belki de başka br SeVgİ... ——— İngiltere bülçesi sunsıkı surette mütevazin olarak devam etmekte ve silâhlanma masrafı olarak her sene bütçeye azim tahsisat kon - makla beraber bunun karşılığı da temin edilegelmektedir. ,Hulâsa İngilterenin olsun, Fran- sanın olsun istikbalin türlü ihti - malleripi düşünerek ona göre ha- zırlanmak için lâzım gelen parayı temin etmek hususünda daha bir çok membaları var. bekil; çok iyi tahsil gi dama çıkmağa çalışıyorlardı. — | Hasan elinde bir tüfek habire | ateş ediyordu. Hasanın bu nişan- sız ve sallapati kurşunları oraya Hasan olduğu yerden fırladı. Hasmına hücum eden bir yeniçeri gibi aralık pencereye a- tıldı ve bir anda pencereden içeri girdi. Hasanım bu Kalini gören Yeniçe- riler aşağıdan bağırışıyorlardı çağı siper almış alan Cüce Ha - sanı gösterenek vak'ayı anlattı. Hasan da, Çavuşun yukarı gel- | ğini görmüştü. Olduğu yerden | yine bağırıyordu: — Çavtiş!. Çavuş benim. — Çavuş!. Hasanı görmüştü. Hüs- mene ateş etmemesini yördı — Yaşa; haydi hücum stt. Bir yandan da aşağıdan yeniçe- söyledi. | Yeniçeriler de aşağıdan bağırı - | n! Hücum Hasanın arkasından | hücuma kalkmışlardı. Fakat; Hüs- menin kurşununu yözen dama se- | rilmiştli. Damı geçip baca yanımn - | daki pencereye gelmenin imkânı yoktu. Yeniçeriler bağırışıyorlardı | —— Hücum eden yoldaşımızın in- | | tikamını almalıyız. Zavallı asiler Cüce Hasanı keti- | VŞeİıirde Yangınlar | Nasıl Azalır? —— (5 inci sayfadan devam) itfaiyelerinden tarklı mıdır | Ssramasından; parlayıcı mevad - — Vasıta ve teçhizatın Avrupa | dın iştialinden; elekirik kontağın- itfaiyelerinden fark> modern ihbar| dan; yatakta sigara çmeği âdet tesisatı ve birkaç motörlü itin! edinmek ve daha bunlara benzer fazlalığından başka bir şey değil- | birçok dikkatsizliklerden yangın- dir. Avrupa itfaiye mütehassısla - | lar zuhur edebilir. Tınca itfaiyemiz uzun seneler tet- | — — şehirde bazı tedbirler alma- | kik edilerek beynelmiki — itfsiye | Ba ihtiyaç var madır?. teşkilâtları meyanınz <lınıp Vi - yana, Paris, Londra itfaiye kon - grelerinde sayılı bir yer işgal et- talş Si Tunma tedbirleri almak, derhal — Eskiye nazaran şimdi, yan > | 4 0411 haber veren tesisat ve yan- gınlar çoğalmış midir? Azalmış | İ S Verde su ile bastıran ada? | otomatik tertibat vitcude getiril- | - $0 vanesladen, 1000 ge0 - |.. aruret vardır. Avrupa şe- sine kadar 17 sene zarfında 958 ( yi l L e u muma açık olan yerler-i yangın vak'asile mücadele edil - | 4, v vücude getirilmiştir | miştir. Bu müddet zarfında geç | haber verilme yüzünden 557 bina tamamon 869 bina kısıren yanmış- tır. Yangının vukuu ânı ile itfa - iyeye haber verme müddeti neka- | dar kısa olursa, hasar c afına asılan bezlere — kıvileım — Vardır; meselâ, umuma açık olan sinema, tiyatco, büyük mağa- za ve fabrikalarda yangından ko- sin mın büyümesi neden İ- Yuanı deri gelir? n çıktığı an ile itfa- | vakit a an uzadıkça, bid gn iyenin habe! rasındaki 3 yetle ehemmiyetsiz gibi görünen etmesi de o ar edildiği vukuatı şimdikinder hic süphesiz ğ gok azdır. Şehirde mevaddı tadiş- | & kolaylaşır. Yangın dakika| teile, elektrik ve fabrikaların ço-| 8öctikçe kuvvetini asttıran, müte- | alması eskisine nisbetle yangın- | Tediyen dal budak salan bir düş-| ları çoğaltmış! | mandır. Geç haber verildiği tak- | — Yangınlar. ekseriya ne gibi | dirde dünyanın nekadör mükem- sebeblerle olur? — Yangınlar, en fazla sobayı ge-| © yangını Önlemesi oldukça güç lişi güzel kurup, boruyu saçek - | bir iş olur. Bu itiharla yangınlar tan yukarı çıkarmıyarak — çörük ( Yaktinde ve âlev saçağı sarmadan ahta kaplamıya bağlamaktan; ye-i haber verilecek olursa — yangının meği mangala koyyp gezmeğe git-, hasarını asgari hadde — indirmek mekten; mangalı doldurup kapa- | mümkün olabilir. Ahşab bir mın- madan sokağa çıkmaktan; Jümba-; takada, rüzgârlı bir havada dik - sını kısık bırakark kamşuya geç — katsizlik yüzünden yangın çıktığı meryem ana kandilinden,| Zaman geç haber verilir, ondan | baca ve soba borulerin: temizle- | Sonra şehir #ifaiyesine: «Gel bu memekten, kapı önünde ve pen - | yangını söndür!» denirse bundan a mangal yakmaktan! gülünç bir hareket olamaz. ve yemek pişirmekten, evlerin so- | — İhsan Değerin herkesin bildiği falarında ve merdiven altlarında | fakat tatbik etmekte ihmal göster- balık ve salre kızartmaktan; küs | diği bu istifadeli sözlerini dinler ü Çük çocukları evde yalnız bırak » | ken düşüncelerimde yine şu neti- ibliyatsızca | ceye vardım: Şehrin temizliğinde ve temiz maktan, öteye beriy yanmış sigara atmaktan: evdeki e- lektrik tesisatını gel'yi güzel yap- | tutulmasında nasıl, yalnız Bele - maktan; elektrik sigartalarına tel | diyenin değil halkın da bir mes'u- sarmaktan; inşaat hatatı — olarak | liyet hisses! varsa, şehrin yangın- hatıl uçlarının bacalar içerisinde | dan korunması işinde de ufak te- bırakılmasından; bahçelerde ocak | fek hatalarla büyük felâketlere yakıp çamaşır yıkamıaktan, ve ye- | önayak olmamak için daima kendi| mek pişirmekten, soba ve mangab| mes'uliyet hissemizi unutmamak, ların etrafında çamaşır kurutul - | tedbirli ve müteyakk-z bulunmak maktan; lâmba ve mum (le tavan | ihtiyacında olduğumuzu gözönün- aralarında ve merdiven altlarında | de bulundurmak icab etmektedir. gezmekten; gaz lâmbası ve soba- | Modern İtfalyemizle ittihar eder. larının devrilmesinden ve primüs | ken bu noktaya da bilhassa ehem- Tâmbalarının patlamasından; ocak | miyet vermeliyiz. ——— | Cüce Hasan; o derece şaşırmış, © derece anbale olmuştu ki, bir türlü nereden söze başlıyacağını şaşırmış! Alemdar Paşa da bitkin vazi- yette idi. Şaka değil, yirmi dört © saattir canile uğraşıyor... Durma- Cüce Hasanm birdenbire var | dan muharebe ediyordu. Fakat; ne de olsa dağ adamı o- Jan paşa; derhal kendini topar - ladı ve Cüce Hasanın çok şaşkın olduğuna hükmederek teker, te- ker sual düzmeğe koyuldu ve sor- içeri hücum ederek maktul düş - müş olduğuna zahib oluyorlardı. Lâkin; pencereden yedikleri a- teşle geri püskürtülmüşlerdi. Da- ma çıkmak, pencereye yaklaşmak kabil âeğildi. olması Alemdar Paşa maiyetini sevindirmişti. Bu cür'etkâr adam ne yapıp yapıp içeri girebilmişti. Alemdar Paşa; Cüce Hasanın gel haber alır almaz derhal adamını huzuruna çağıtdı ve ke- | du: mali tehalükle sordu: — Yeniçerilerin vaziyetini na - — Hasan oğlum; çok merak et- | sil gördün? tim seoi. Söyle bakalım ne var, | — — Paşam; hepsi ayaklanmışlar.. ne yok? B | Yeniçeri ağasını katletmişler. Re- — Ah paşam, neler çektim, ne | fik efendinin, Behiç elendinin ve müşküller atlattım. Hele; tekrar İ sair bendelerinizin - saraylarımı buraya girmek için çektiğim ü - | yağma ve bir kısmını katlile lüşe- züntüyü bir ben bir de Allahım | Jerini ağa kapısına sürüyerek gö- bilir.. türmüşler.. Cariye ve kadızlarını — Ne ise; bırak şimdi bunları,.. | esir ederek her birerlerini bir la- rafa sevketmişlerdir. Ri (Devümu var) z HİKÂYE: Garsondan Al Haberi (4 üncü sayfadan devam) şesini masanım üstüne kovdu gözle Vedada bakıvordu. Dudak- ları oynadı. Bir şey söyliyecekti. Nihayet dayanamadı ve — kekelç- meeğe başladı — Merakda kakdınız, — bayım. Fakat nerede ise gelir. Üç dakika sonra buradadı! . Vedad Niyazi bi Yan kahkaha attı: İkasına biliyore — Tabil bayım.. 20 senedir gar- yapıyorum Çene yine açılmşlı. Eski sene- çalıştığı nam üç da- çakıllı yolda İkisi birden ide ge- yerlerden bahsetti kik geçinişti. Garson saygı gösterci. Kameri- yeden hemen uzaklaştı Vedad N> yazi ayağa kalktı. Birkaç adım genç kadına doğru ilerledi. Cavide ülerek, delikanlının elini sıktı: — Seni beklettim viraz Vedad, dedi.. Hafır, ben de şimdi geldim.. — Şimdi geldim, diyorsun am- ma. Üç sigara içmişsin.. En aşağı yarım saat bekledin galiba. Vedad, fazla beklediğini sak'a- amak hususundaki nezaketini açı- ğa vurmak stemiyordu: — Buranın iyi bir adam olan bir garsonu var.. Orunla gevere- lik ettim. Sigaranın birini a iç! hoş bir adam.. Bana, eski gür den, hiçmet ettiği yerlerden bah- setti, Çok enteresan konuşuyor. Cavidenin birden rengi değiş - mişti. Evvelâ kızardı, sonra, sa - rardı. Halinde bir te'âş vardı. A- cele sordu: — Biraz evvel sonin yanından tzaklaşan garson değil mi? — Evet. Ne olacak — Vedad senden birşey rica e- deceğlin.. Garsonlar bazan mübalegacı o lurlar. Böyle, bilhassa — birisini bekliyen müşterilerini oyalamak için, tatlı tatlı anlatırlar. Bunla - rın mühim bir kısmı roman kabi- Hinden şeylerdir. Sakın inanma., Şimdi, bu garson, gelecek defa sen buraya geldiğin zeman,yine bir şeyler anlatacaktır.. Belki, ben - den bahsedecek, beni evvel tanı- dığım, başka bir adımla bilmem hangi bahçeye gelip gittiğimi an- latacaktır. Bunlara sakın inanma Vedadcığım.. Hepsi romanlaştı - rılmaş va'kaladır. Bes bu garsonu *Karanfil bahçesi. nden tarırım, Bir kers görmüştüm.. Bir gün ba. na da, bir takım erkeklerin başka kadınlarla nerelerde gezip toz - duklarını anlatmıştı REŞAD FEYZİ 334 Doğumlulara — Beyoğlu yerli askerlik şubesin- den: 334 doğumlu ve berlarla mua- meleye Jâbi ehliyetns'aesiz islâm ve gayri islâm kisa Nizmetlilerle yüksek ehliyetname!: deniz kısa hizmetlileri © mayıs 939 da hazır- hık kıt'asında bulunmak — üzere sevked'leceklerdir. Pu maksadia bunların. — vesikaları ve hüviyet cüzdanlarile birlikte sübemize der- hal müracaatları ilân olunur,