Amerika Bitaraf Kalamaz Müstakbel Har ÂAmerika'nın Rolü bde Fransa Ve İngiltere'ye Top Ve Tayyare Satılacak | merikalılar müstakbel Av- A rupa harbinde bitaraf kı mıyacaklar, Bi k ka- nununu değişti cereyanı ÂA- merikada daha kuvvetleniyor. b Avrupada ergeç bir harb çık - mak ihtimalile İngiltere ile Fran- sa kendilerini korumak için ha- zırlıklarına devam' ediyorlar. İn- giltere ile Fransanın müstakbel bir harbde ne suretle teşriki me- sal edecekleri pek ehemmiyetle münakaşa edilen bir mevzudür. Alman ve İtalyah matbuatı İngi- liz ve Pransız matbuatı bunun et. rafında devamlı neşriyatta bulu- nuyorlar, Buna mukabil Alman ve İtal - yan matbuatı da (leride İngiliz ve Ftansız t i mesaisine dair tür- lü ihtimaller ileri sürüyorlar. Fa- kat bu gazetelerin okuyı 'na demek istedikleri şu oluyor: İn- Bilizlerle Fransızların, hattâ A- merikalıların — bile birleşmesile Berlin - Roma mihveri mağlüb e- dilemiyecektir. Almanyada, İtal- Napolyo'nun Gıttıgı K ü Yol Amerika Cumhürren Kuzvett herzamlün keyijli ALCI KALIPLAR rkeoloğlar, yani eski eserler a- raşlıran öâlümler, araştırmalarda meydana çıkardıkları kabarlma re » Simlerin, yazıların alçı İle kalıplarını alırlar, müzelere gönderirler. Pakat, bunların ekserisi yolda be- zulur, kırılır, işe yaramaz hale gelir, Âsveçli ölimler düşünmüşler, buna bir çare bulmuşlar; Kalıplarını atmak isledikleri şeylerin üzerine kauçuklu bir mahlâl döküyorlar, kuruyunca kal- duriyorlar. Kauçuk, kabartıma tesim- leri, yazıları alçıdan daha ziyade u- hafaza ediyormuş. GARİB BİR İSTATİSTİK Nevyarkun en büyük boyacı ve ça- Maşırcılarından biri olan — Fil Koper mbessrsesi cok garip ve eğlenceli bir dstatistik neşretmiştir. Bu mücasese; yıkanmak ve ütülen- mek için kendisine levdi olunan ça< maşırların üzerlerindeki lekelerden müş terilerin ve memlekelir iklsadi vazi yetini tesbil ediyor. Motlr yağlarından ileri gelen leke- der, 1938 senesine nikbetle — yüxde 20 Arlmuş. Bu, ötemebil Ücarelinin ari - fağına delilet ediyormuz. Ayni müddci içinde, deniz suyu te- keledi yüzde 50 yükselmiş ve ot leke- deri de yüzde 30 azalmış — Buz de banyolarının rağbetten düştüğünü güs- teriyormuş. Sonra, kadın roblarının üzerindeki yağ ve salça lektleri yüzde 35 artmış; meyva ve süt lekeleri de yüzde 25 a. zalmış. Bu da zayıflamak modasının geçliğini, kadınların boğazlarına düş- | güklerini bildiriyormuş. nin deniz kuvvetinin dünyada bi- rinci alduğuna ise şüphe yok. Fran- 'sız - Alman hududundaki Majino müdafaa hattı aşılır, alınır gibi | görünmüyor, Fransanın tabil ser- veti vardır. Fazla olarak bu dev« let zengin müstemlekelere malik- tir. İngiterenin zenginliğini ha- tırlamağa ise lüzum yoktur. Do- ya da istediklerini alacaklar. Fa- | kat bu zannedildiği kadar kolay alacak mı?, Çünkü İngilterenin, Fransanın kuvvet membaları çabuk tükene- cek gibi değildir. Fransız ordusu herhalde Avru- panın birinci derecede kuvvetli ordusu sayılmaktadır. İngiltere « | 72 Kişilik Hava Transatlantiği Bir Merhalede Avrupadan Amerikaya Geldi — Seyahatımızın tarıhde daha başka bir misli yoktur. Atlas de- nizini geçerken yolda 48 vapurla karşılaştık. Bunlardan altı va - purla telsiz vasıtasile konuştuk, Yolun yarısına kadar Amerikı, on- dan sonra da Avrupa radyo istas- yotlarile dalma muhabere halin- de bulunuyorduk. merikalıların Yanke Kliper ismindeki 72 kişilik tayya - resinin 32 yolcu ile Ame - rikadan Avrupaya doğru hareket ettiğini yazmıştık. Lizbona varan yani Atlas denizini bir merhale ile geçen bu muazzam hava trans- l Diyor, ilâve ediyordu: * — — Neele avuca sığmaz kız? Bütün parçaları birbirinden ayrı, fakat, hep- #i birbirine eklenince. bekliyenlerin filmi olan bu şerit kendi kendisine çevrilip dönerken Yosma da iri, geceye eş, uzun siyah kirpikli gözlerinde bir bütünlüğün dirijanlığını ve rejisörlüğünü yapıyor- dut Ölüyor mu?. | paratorluğu dünyanın her tara « | taraflık kanunu şimdi değiştiri!- minyonlarile beraber İngiliz im- fina yayılmış bulunuyor, — Altın boldur. Mevaddı iptidaiye isten- diğinden çoktur. Eğer Amerikalıların müstakbel Avrupa harbine işlirakleri temin edilirse 6 zaman İngiltere, Fran- sa ve Âmerikanın teşkil edeceği kuvvet öyle kolay kolay küçük görülecek gibi değildir. Amerika- da bitaraflık kanununu değiştir- mek için olan cereyan giltikçe e- hemmiyet alıyor. Geçen gün âyan | hâriciye encümenine buna dair bir rapor da verlidi. Harbedenlere silâh satmamak için yapılan bi - mek isteniyor. Bu değişiklik olur- sa harbeden devletlere Ameril lılar istendiği kadar silâh cep - hane, mühimmat, tayyare ve sa- | ire satacaklardır Silâhlar Ame - fika limanlarında teslim edilecek, parası da peşin verilecek... Fıkat Avrupada bir harb çı - karsa Amerikadan kimler gidip de bu şersit dahilinde silâh ve alacak ve pe- şin para verebilecek olanlar İn- gilizlerle Fransızlardan — başkası olmıyacaktır. | Fakat Avrupa gazetelerinin sü- tunlarında her türlü ihtimalleri münakaşa edetek istikbalin neler göstereceğini tahmine çalışanları meşgul eden diğer mühim bir key- fiyet daha vardır ki o da küçük | (Devamı 7 inci sayfada) — N oluyor kocacığıma?, İHTİYARLAR İl GECE TARİFESİ Lizbon belediyesi, —şehir — halkının münrevi hayattan hoşlandıklarını zör- müş. Hakikaten, Lizbonlular, haya ka- Farmı lar, geceleri sokağa — çıkmıyorlarmış, Lekantalar, kahvebaneler, birahancler Bamıboş kalıyormuş. Belediye buna bir çere düşünmüş. Yarı flatlı yeni bir gece tarifesi hazır- lamış. Bundan böyle, geceleri saat 21 den sonru — kahvehanelere, — birahanelere, barlara gideceklere yürde 50 tenzilât yapılacak. Başladı mi evlerine çekilişor | Otomobil taksilerine gelince: Ma - | lüm a, her memleketle saat 10 dan sonra zece tarklesi fatbik olunur. Be- lediye, bunları da yarı yarıya İndir- Zakş. krlz devam ettikçe —usul- der, farifeler de değişiyor. HUDUDLAR DEĞİŞİYOR. Amerika maarif nezareti, —mekteb talebelerine mahsus olan haritanın ba- sılmasını durdurmuştur. Buna da sebeb, Avrupa devletleri- hududlarının her gün değişmesidir. Kar tayyare şirketi, halkı tuyyara Me seyahate alıştırmak için bir çare Güşünmüş ve Bükreş ahalisinden yol- aniş yaşında olan kadın ve erkekleri, bir para almadan Romca payihlana üzerinde dolaştıracakını Dân 3tatiy. Yarınki: Çarşamba ma'! kamara- da Köprüye gelir- ken, Anada ssrından, genç bir bura bindi, bu ya, enların o « kane- kız vi adü geldi, turdükları h birden genç lıı di lar. Ba güzel bir mâhlük! de en Sedaddı. Sedad kır zın düyacağı bir sekilde hararetli raretli konüş - mağı başladı. Son Paris — seyahatini ballandıra ballan- dıra — anlatıyordu Salâhaddin, Ame- rikaya nasıl git - tiğini hikâye etti. Genç kız, pen cereden dışarı ba- kıyordu. Fakat, kulakları anlatılan| şini pencereden tarata çevirdi. Bo- hikâyelerde idi. O kadar alâkadar| ğağin güzel panaromasını seyret- süzmeğe ba cesare oluyor ki, bazan, gözlerinin içi gu—l meğe bir türlü doyamıyordu ga- lüyor, fakat. alâkudar olduğunu belli etmemeğe çalışarak, başını hiç çevirmiyordu. Sedad, söz atmak yasak olduğu- | nu bildiği halde, imalı, cinaslı, ke- limelerle genç kızdan bahsetme - ğe başladı. Kız yine hiç oralı ol- müyordu. Delikanlılar gülüyor - lar, eğeniyorlar, tatlı bir vakit ge- çiriyorlardı.. Vapür Köprüye yak-| laştıkça, adeta, müteessir olüyor- lardı. Hikmet: — Ne olurdu, dedi, İstanbulun müstakböl plânı şimdi tatbik edi! miş olsaydı, Köprü bir miktar da- ha Haliç tarafına çekilmiş olsaydı.. Salâhaddinin elinde bir fotograf makinesi vardı. Hikmetle Seda - dın yanyana , resimlerini çekti. Genç kız, yan gözle fatograf ma- | kinesine bir defa baktı.. Yine ba- Sinemada Telefon FERAH zz matinelerden itibaren Türkçe sözlü - Arabca şarkılı YAŞASIN AŞK Abdülvehab'ın I YOSMA No. 120 /Yazan: ETEM İZZET BENİCE GÜLT ELR D ALE GÜTT LA GTARET GK L GASEMA len bu sözleri karşısında kızarıyor. Azakda — scanslar 12.30 « 3.-5,30 Suvare 8.30 da — Yabancılar var. Şaheseri Ferah'da — seanslar 10. 30«1 « 3.30-6 Suvare tam 8.45 de Ve. Fazılın ne diyeceğini beklemeden orada- | ki oda hizmetçisine: — Git göyle araba hazır olsun.. Emrini verdi. Güney Ramizden soruyordu: Ne oldu böyle doktor?. Ramiz orta yaşlı, çok ciddi görünüşlü, ağır ko- olgun bir adamdı. — Hiçbir şey. Bir sinir krizi, Dedi, devam etti: nüşi | lerini sarfediyorlardı. Hiç bir ne- | mek.. Fakat, yalnız olsaydık, ya- | karşılaşmış olsaydı, zannetmem ki, Hba.. Delikanlılar, genç kızı gül - dürmek, nihayet onu da sözlere muhatab yapmak, lâfa karıştır - mak için bütün kabiliyetlerini kul- lanıyorlardı. Türlü nükteler savu- ruyorlar, kızcağızın hoşuna gide- cek uyk! söylüyorlar. onun alâ- kasını çekecek bahisler fead edi- yorlardı.. Fakat, bütün bunlar na- file idi. Genç kız. bir defa alsun, gülmedi. Fakat, gözlerinin içinde tuhaf bir tecessüs, bir merak, bir tebessüm parıltısı vardı.. Delikan- hların sohbetlerinden memnun ol-| muyor, değildi. Belki de vapurun | kamarasını, böyle bir — eğlenceli erkek arkadaş meclişine iştirak e- | decek derecede müsaid bulmu - | yordu. Vapurun kamarası kala - balık değildi. Fakat, birkaç yolcu da vardı. üyorlardı. Va- pur, artık Köprüye yaklaşıyordu. Genç kızı, kalkarken olsun bir ke-| re güldürmek için bütün gayret- tice vermiyordu. Hikmet: — Üç kişiyiz, birader, diyordu.. Kızcağızın hakkı var.. Hangi bi- rimize derd anlatsın.. En kestir - me yol, hiç birimize yüz verme - ni bizimle ayrı ayrı, birer birer bu delikanlıların birini feda ede- bilsin.. Baksana, maşallah, hepi- miz aslan gibiyiz.. Hepimiz birer BİR SİNİR KRİZİ Kaç gündür karşısına her çıkanı haşlıyan dok- tor, yurtta birden bir sinir krizi geçirdi; bayıldı. İlkönce: — Üşüyorum, Dedi, arkasından, — Bana bi- baş dönmesi geliyor.. Dedi, sonra birden: — Galiba kalbim duruyor.. Diyerek direktörlük odasında! $ kanapenin ü - zerinde kendisinden geçiverdi. Rengi bembeyaz — olmuştu. Nabiz birden gevşemiş, düşmüştü. Çene- . Ihnlmışıüzhrlkıpınmdonılınnhm “ linmel hasına (teiletiilan Diye çırpınıyordu. Hemen iülk bakımı ve kalbi kamçılıyacak şumgaları yaptılar, ilâçlar verdiler. Bu kriz beş on dakika sürdü. Sonra, Fazıl: — Galiba iyileşiyorum!. Diye gözlerini açtı. Onu bir şezlonga yatır - mışlardı. Güney başı ucunda duruyordu. Karısının elle- rini avuçlarının içine aldı, mırıld ndı: — Bana kuvvet veriyorsun karıcığım!. Ve. Bu mırıldanmalatı sürdü: — Güney Güney.. Bir taneciğim.. Daha sana doymadım!, BSeriden ayrılmak İstemiyorum! üüüi Büen di ll zz Ayıp! Benden sonra da yaşıyacaksın, kendini üzme.. Diyerek, iki yanında biriken doktorların ö - nünde böyle konuştuğu için sesi titriyor, üzülüyor, utanç duyduğunu göstermek istiyor, kızarıyor bo- zarıyor, bakışlarını önüne bakmaktan ayırmıyor - du. Ve. Bütün konuşmalar olurken oradaki genç doktorlar da biribirlerinin gözleri içine bakıyor, — Nasılt. Görüyorsun ya, Aşk dediğin böyle olur!. Der gibi bisibirlerine Işmar ediyorlaraıı. Fazıl iyice açıldıktan sonra doktor Ramiz: — Şimdi siz doğru' eve gidip'dinleneceksiniz.. 'Dedi ve. Sözüne ekledi: * leyim? — Ne de olsa böyle bırakmamak gerek Fazrıl, üzgün bir suratla: — Biliyorum, ben hastayım. bozuk! Dedi ve.. Karısının iri, siyah, katmerli gözleri içine bakarak sözünü sürdürdü: - — Ben işin içindeh çıkamıyorum. Neden böy- Sinirlerim çok Zatürreeyi de geçirdikten sonra hem çok za- yıf düştüm, fem sinirlerim bozguna uğradı. Orta- da ciddi hiçbir sebeb yokken bunun böyle oluşu- na şaşıyorum. —| — Ramiz bu sözleri karşıladı: Jön prömiye.. Beğen beğendiği seç.. Fakat... Genç kız, bu sözleri de duy yördu. Yine, hiç aldırış etmedi Vapur. - Köprüye — yanaşmı; Genç kız, üç delikanlıdan hiç bi nin yüzüne bile bakmadan, yet den kaktı. Şapkasını giydi. Çanti sını koltuğunun altına sıkıştı! Yürüdü, gitti. 2 Hikmet: — Ne yapacağız, çocuklar, d di... Salâhaddin cevab verdi: Köprü üstünde engeleriz. Yolcular vapurdan — çıkıyord genç kız da ileride gidiyordu. Ü delikanlı birden adeti koşar git Tam Köprü üstüne çıkan mı (Devamı 7 inbi sayfada) RADYC Ankara Radyosu BOGÜN 1838 Mürik (Oda müziği - Pi), 19 Konuşma (Türkiye post-sı). 19.18 Türk müziğü (Fasıl heyotlke Tahsin Karakuş ve arkadısları. 20 Ajana, metoorolaji haberleri, 2 rant borsası (flat). 2015 Türk müzlği, Çalanlar: Ruşen Kam, Cevdet Ke san, Zühlü Bardakoblu Okuyanlar: Mahmut Karındaş, G fiye Tokay. i— Küçük Osman Heyin « Newi peştevik $— Rahmi Beyin - Beyati şarkı * Gül hazin, sünbül perişan, 3— Rakımın - Üşgak çarkı - Banl Biç yakışmıyor. #— Lem'i Beyin - Eefahan şarkı * Narı aşkınla kül oldum. S— Rahmi Beyin - Efahan garkı * Etme beyhude fiçan, — — Cemlil Beyin - Muhayyer saz se- maaisi, T— Zühtü Bardakoğlu - Santar tak- 21,15 Esxham, tahvilât, kambiye - mukut borsası (flat), 2125 Neş'eli plâklar « R. 21.30 Müzik (Radyo orkesirası - Şol Hasan Ferit Alnar), 22,30 Mürzik (Solistler - PL) 21 Müzik (Caxhand - Pi). BIAS - DA Bon ajanı baberleri we 3— Udi İbrahim - Raxt şarkı - Sev- mediklerimle gönül avutma, #— Lem'inin - Rast şarkı - Sazın G— Cevdet Çağla - Taksim. G— İbrahim Riondi - Mahur şarkı - Babah olsun, 13 Memleket saal ayarı, ajana, me- teoroloji haberleri. 1315 - 14 Müzik (Riyaseti Camhur bandosu : İhsan Künçer). 1357 Hiert Sefer Mart M 22 1939, Ay 4 Gün 84. Kasım 148 4 Nisan SALI Vakitler | Vasati 1355 Rumi