Tefrika Numarası : 70 Yazan: Rahmi YAĞIZ Rus Kuvvetleri Erzurumu İstilâ Ve İşgal Etmişlerdi Onlar Şimdi Taarruzlarını Sivas Üzerine Tevcih Etmişlerdi Melek, bir gül göncesinin yeşil kılıfı patlıyarak ucundan tomur guklanan kırmızı tüneyelerini an- dıran - bir büzülüşle noktalaşan büzdü. Şımarık bir çocuğun naz etmesine benzer bir eda ve çok kırmızı düdaklarını - adamakıllı sevimli cana yakın bir sesle kendi kendine söylenir gibi dillendi: — Ben burada yalnız yatmaktan — korkuyorum. — Davust inadına zalim bir tavır takınmıştı. Elini genç kızın yu - muk ve pamuk avuçlarından bir çekişde kurtardı, oda kapısına yü- rürken söylendi: — Hiristoya söyliyeyim. Senin kapının dışında yatsın! — Olmaz... Ondan büsbütün korkarım! — Buraya karakol değiliz ya, Melek ayni edayı muhafaza e- derek sözü yürüttü: — Sen gemicilerin — gözlerine büyük bir itina ile bağlı ve sa- dık olduklarını söylemiştin! — Evet... Öyledir. İşte misalini de görüyorsun! — Uslu durmak üzere söz verip sen de bu odada yatabilirsin! — | Davust kendi kendisile konuştu: — Bu neticeyi zaten biliyordum.| Sonra cehren ilâve etti: — İstediğin sözü vereyim. Sö- #ümü tutacağıma da ayrıça te - minata lüzum yok... Fakat her- kes kendi odasında yatsa daha iyi getirecek değil mi? Genç kadın ısrar etti: — Hayır, hayır... Burada ka - lın. Ben de korkusuz, rahat bir uyku kestireyim. Davust güldü, zafer kazanmış bir döğüşçü gururile genç kıza u- zun uzün baktı: Kİ » dedi, madem öyle yorsun peki,.. Malüm ya mesefir hatırı. Hiristo, Davust'un karyolasını 'a taşıdı... Melek, Da- vust'un mevcudiyetile — k: duyduğunu iddia ettiği ko: dan sıyrılarak o ga kin bir uyku ile geçin Büyük Harbin ikinet yi orta « lanırken Osmanlı imparatı nun çarpıştığı beş cepheden de birbirinden kara, birbirinden kor- kunç haberler gekyordu. Rus kuvvetleri Erzurumu istilâ ve işgal etmişler, taarruzlarını Sı- vas üzerine tevcih ile ilerleyişle - vidi sürdürüyor. Suriye Cephe - sinde, Filistin ve Gaze muhare « “beleri, Osmanlı ardularının aley- da ayni oda | kat o aşkını izhar etmediği için /—hine netice veren İngiliz taarruz- darile inkişaf ediyor, Çanakkale- de zorla durdurulan kara ve de- No 91 Hele Meralin tasavvarları onu | #z daha çileden çıkarıyordu. | Sermedle bir — çiltliğe çekilip | münzevi bir hayat yaşıyacaklar - idareye, istediği hedellere sevketmeğe — alışmıştı. | Bu sefer Meral, kendi mukadde- | tatımı kendi tayin — etmeğe kat't | sürette karar vermiş görünüyor- du. Güzin Hanım: — Kocanın arzusu için kendinil deşe atıyorsun! Demiş, Meral şu karşılığı ver - Mmiştli: — Hayır anne, bunu Şekib yaz- niz zorlamaları siper muharebele- rine kalbolmakla beraber henüz muvaffakiyet sayılacak bir vazı- yette bulunmuyordu. Yalnız Avusturya ordusile teş- riki mesai eden Cevad Paşa ku- mandasındaki 6 ıncı Kolordu Ga- Kçya cephesinde Rus aordularını yalnız başına önüne katmağa mu- vaffak olan ve.. Osmanlı impara- torluğunun müttefikleri hesabına hareketinden ibaret bulunan bi- ricik muzaffer kuvvetini meyda- na getiriyordu. Çanakkalede X K. kumandanı Esad Paşa, 5 mart 331- ıı mart 1915- Büyü Ve Kadın (5 inci sayfadan devam) ri kavuşturmakla kalmayız. Aşka ihanet edenlerin tılsımını sanıya- sinde kalbierini bile uzaktan ducs dururuz. Mis Aton bunları sönra ilâve etti: — Biliyor musunuz dedi, yer- lilerden bir genci bize yardım et- sin diye lâboratuara almıştım. A- radan bir müddet geçtikten sörre, delikanlının bana âşık olduğunu tavırlarından anlamağa başladım. Halbuki benim kencdisine karşı küçük bir hlssim bile yoktu. Fa- söyledikten ben de hiç sesimi çıkarmıyor ve kendisine bu cür'etinden dolayı yol vermeğe cesaret edemiyor - dum. Fakat bir gün odamda asılı olan resimlerimden birinin ye - rinde olmadığını gördüm. Der - | hal yanımıza aldığım delikarlı - | dan şöphe ettim. Fakat o inkâr ot- ti. Ben de hâdiseyi unuttum. A- radan günler geçince, benim de delikanlıya olan hislerim yavaş yavaş değişti. Hattâ kendi ken - et ediyordum. Acaba ben değiştim mi? Onu görmedi Eim zamanlar canım sıkilıyor, © yanımda iken içimde bir ferahlık duyuyordum. Demaek ki seviyor- dum. Haftalar geçtikçe bu hissim artıyordu. Nihayet günün birin- | de dudaklarımız birleşti, muaşa - kamız o kadar kuvvetli idi ki, en nihayet evlenmeğe karar verdik ve yatağımızı da bizleştirdik. Delikanlı en sonunda bana her şeyi itiraf etti: — Evet ,dedi, resmini ben çal- mıştim, büyücü kadına götür - müştüm, Şimdi görüyorsun ki mes'uduz ve bu saadetimizi ona medyunuz. Yazan: Nusret Safa COŞKUN masaydı da yine yapacaktım.. Çün- kü Sermedi seviyorum!' Şimdi Güzin Hanım bütün ze- kâsını seferber etmiş bir hal ça- resi bulmağa uğraşıynrdu. Kızını bir türlü ikna edeme - mişti. Meral, Nuh divor, Pe, ber demiyordu. Güzin Hanım — kızmının saadeti için değil rahatı, kaprisleri, se - faheti için bu işi kendi lehine hal- letmeğe mocburdu. İşte saatler geçiyor bir türlü bu! işe möni olacak bir tedbir aklına, gelmiyordu. Meraldan ümidi kesmişti. Onu | imkânı yok kandıramazdı Ser - mede ıumqı, kızının mıkbıım tan sonra işi gücü umumi karar- gâha rapor yağdırmağa hasret - miş, taze kuvvetlerle kolordusu takviye edilmediği, birçoğu düş- man donanması tarafından tah - rib edilen ve esasen gayrikâfi olan sahil istihkâmlarile taby ni toplarla teçhiz ihmal nuıdıgı takdirde mukavemetin imkân hu- dudlarından dışarı çıkacağını 1s - rarla bildiriyor. Başkumandan ve- kili, Harbiye Nazırı ve ihtiyar Pa- dişahin çok sevgili damadı Enver Paşa X Kolordu kumandanlığının istediğini yerine getirmek üzere yeni kuvvet memkbaları arıyordu. » HİKÂYE SENELER (& üncü sayfadan devam) gücenmişti. Bal.çede, yapraklar arasında yanıp sönen ateş böcek- lerini seyrederken birdenbire ir- kildi. Netahat yirmi yıl evvelki şarkıyı söylüyor,sesi heyecandan titriyor, bütün gayretine rağınen gittikçe kesiliyordu. Nihayet suse miya mecbur oldu. Ve kocasıma: — Şimdi anladın mı neden here kesin içinde söylemediğimi? Bu sönen sesi senden beni hâlâ ilk günlerdeki gibi seven başkasına dinletmek islemedim ve ancak İ sene sonra... İngiltere Fransaya Yardım Etmeli mi? (4 üncü sayfadan devam) ve Belçika acaba Manş denizini müuhafaza edebilirler miydi?. Buna da verilen cevab menfidir.| Generalin vardığı netico şudur; İngiltere kendi müdafaası için mutlaka kuvvetli bir ordusu ola- rak itabında hemen Avrupa kıt'a- sına çıkarabilmeli, Fransaya mü- e yardım etmeli, Eğer ” Avrupa , kıt'asında böy- le bir rol oynuyamazlarsa Fransa çok müşkül bir vaziyette kalacak, ondan sonra da artık İngilterenin kendini müdafaa edebilmesi zor- laştıkça zorlaşacaktır. O halde İngilterenin kuvvetli bir ordu vücude gelirebilmesi için mecburi askerlik usulünü hemen kabul ederek asker yetiştirmesi Tâzım gelmektedir. Hangi noktai nazarın galib ge- leceğini zaman gösterecektir. müni olmamasını rica etmeği dü- şündü. Muvaflak olamadığı tak- dride, ilerde damadına karşı müş-| kül mevkide kalacaktı. Zekâsı bütün pistonlarile çalı- şiyördü. Nihayeti.. Yüzünde şeytani bir tebessüm ampüllerini yaktı. Elini havaya kaldırarak, baş parmağını boş - Tukta salladı, bunun — manası şu idi: — Ben size gösteririm! * Sermed. Güzin Hammı yanak - darı kızarmış, kaşları çatık, sinirli bir vaziyette karşışında bulunca şaşırmıştı. Çünkü müstakbel ka- yinvaldesinde, kızındar duyduğu izdivaç haberini tahkike, yahud şartlarını konuşmağa — gelmiş bir insan hali yoktu. Se, du. Nefes neleseydi. edin evine kadar koşarak geldiği anlasılıyor-| İnsanlar 'Merih'e NaVakıtEıılecek"t (5 inci sayfadan devam) | üziyolojik esaslarımız. göre n zırlanmış bir hava değildir. Merihe gidecek bır vasıtanın, | bu boşluğa tehlikesiz geçebilme- Si için, zaniyede en az 500 kilo - lâzımdır. 'e süratle gitmesi dünyada bu sür dilememiştir. En seri tayy saatte 500 kilometre kadar uçu - yorlar.. Saniyede 500 kilometre u- çan vasıta demek, En seri tayyare- lerden 60 defa daha hızlı giden bir vasıta demektir. İşte asıl mesele bu sür'ati ve bu sür'ate mukave - met edebilecek maddeyi bulabil- mektir. Belkl, asırlarca sonra, dünya — zekâsı ve ilmı böyle bir | man, Merihe gitmek mümkündür. Dediğimiz gib, tabiat kanunları - nın kayıdları altındı kündür. Böyle bi sür'at bulunup da Merihe gittiğimiz zaman nasıl yaşıyacağız?. Bu da bir meseledir. Yalnız, şunu söyliyeyim ki, Me - rihe gitmek, insanlar için yakın | uzun seyabat için lâzım gelen ip- tidaf hazırlık ve ilmi buluşlar he- | nüz kâfi değildir. Nihtyet takdir || etmeli ki, bu, bir Harbiye - Fatih yolculuğu değildir. REŞAD FEYZİ Eski Roma'da Berberler (5 inci sayfadan devam) İkinci yüz yılda bir tıraş bir çuk, iki saat sürerdi. En meşhur berbecler bile müşterilerin çene- sinde, yanaklarında bir iki çizgi| bırakırlardı. Yüzünün birkaç yo- | rine pamuk yapıştırmadan dük - kândan çıkanları parmakla gös- terirlerdi. Berberlerdi. Berber - lerin elleri çok afğırdı. Devrin mi- | zahçılarından biri bunlardan bah-) sederken: «Yanağın birini tıraş e- derken ötekinin kılları çıkma - üa başlar...> diyor. Romalı zenginlerden bir çoğu sakallarını cumbızla, ipekle yolar- | lar, kadınlar gibi, şekerden ve bal- mumundan yapılmış bir nevi ağ- da kullanırlardı. Bu çok güç ve zahmetli idi. Fakat berberlerin Ö- nüne oturup suratlarını çeteleye çevirmektense buna katlanırlardı. İkinci yüz yılın sonlarına doğru İmparator Hadriyen, yüzündeki bir yaranın izini örtmek için sa- kalını uzattı. Berberlerden bizar olan Romalılar da, İnparatarla - rını takliden sakallarını bıraktı - lar... Tepebaşında Şehir Tiyatrosu DRAM KISMI Buakşam 2030 da KORKUNÇ GECE 3 perde İSTİKLAL CADDESİNDE Kendisini koltuğa atarken: — Bizinle çok mühiüm bir me - sele konuşmağa — geldim Sermed a Demişti. Küçük mendilile terini kuru - layıp, şik sık nefes alarak kendine gelmeğe çalışırken ilâve etmeği unutmamıştı: Bizi kimsenin rahatsız etme- mesini ve dinlememesini isterim!.. Sermed 'sakindi, Yal muha- tabının bu telâşına ve sinirli bir mana veremediği için ça mütehayyirdi. — Müsterih olunuz hanımefen-| di, sizi ne kimse rahatsız eder, ne de dinler! Cevabını verdi. | Güzin Hanım tok bir sesle ko- nuşuyor, Sermedin yüzüne hiç bakmıyordu. Ayak ayak üstüne atmıştı. Üstelik bacağımı Tâübali bir tarzda sallıyor. mendilile yü- zünü yelpazeliyordu. sür'ati elde edebilecektir. O za - | bir istikbal işi değild'r. Çünkü bu Bf | geçen gayrt menkulün haczine ka- Hem grlpe, nezleye - tutu'maktar korur, hem de grip, nezleyi ve bütün azrıları vn kısa bir zamanda geçirir. Bir defa NEOKÜRİN alanlar ondan ayrılamazlar. Tek Kaşe 6 altılık kutu 3O kuruştur. İstanbul 4 üncü iera memur - tuğundan: Şişlide hamam efendi sokak 63 No. da Yorgi oğlu Mihal, Posta ve telgraf ve telefon mü- dürlüğüne olan 522 lira ve masraf) we faiz borcunuzdan dolayı Üskü- dar İhsaniye mahallesi Sultan Mustafa paşa sokak eski 27 mü- | kerrer yeni 19 No. lu evi birinci derecede; teminat — göstermiş ve borcunuzu ödemediğinizden dola- yı mezkür gayri menkulün para- ya çevrilmesi yoluyla — daire - mizde yapılan takibde namınıza çıkarılan ödeme emri yukarıda- ki ikametgühmızı terketmeniz ha- sebile tebliğ edilememiş ve ilânen tebliğine karar verilerek lâzım gelen muamele yapılmış ve sözü BARTIN HATTI BİRİNCİ POSTASI İstanbuldan Çarşamba günleri saat 18 de kalkan Bartın hattı birinci postaları $ nisandan itibaren Sah günleri saat 18 de kalka- cak ve cuma günü saat 10 da İstanbula döneceklerdir. Topkapı Çivizade namı diğer Karabaş ldehnııj Et. mahallesinde Karabaş Mehmet EL camii çık mazında 30 No, li ve 183/81 metre murabboır rar verilerek 10/11/38 tarihli Üs- daki mezkür cami imamına meşrutahane arsa küdar icra memurluğundan gön- Znin tamamı. derilen tezkere ile vaziyet ve tak-| — 110 26 837T — Çarşı Kazazlar sokağında 34 No. li dükkânı diri kiymet muzmelesi icra olun- tamamı. EEE YA İğ Hü mizemale gıyabıbiğda| — Vğe ada Yanlı eulkkin srtilük Üo AŞ Gükrmalei MÜTğİ cereyan etmiş olduğundan icra ve, , a Ci ei iflâs kanununun 108 üncü mâd- desi mucibince namınıza yukarı- daki adresinize davet varakası çı- karılmış ve mezkür yerde bulu - namamış ve ikametgâhmız da meçhul bulunmuş olduğundan sö- zü geçen varaka tarafınıza tebliğ edilememiş olduğundan ilünen teb- liğine merci hâkimliğince karar werilmiştir. İş bu ilân tarihinden itibaren bir ay zarfında icra ve iflâs ka- nununun 103 üncü maddesi mu- cibince mezkür zabıt varakası - hi tetkik etmeniz ve bir itirazınız varsa yine bu müddet içinde der- meyan etmeniz ilânen teblik olu- (87 - sETn İhalesi 31/3/939 cuma günü saat 14 de icra edileceğinden talipleri Çemberlitaşda Vakıflar Başmüdürlüğü Mahlülât Kalemine müracı larr (2059) < Kıymetli ve Nadide Eşvalar Nisanımn 2 nci Pazar günü açık arttırma ile satılacaktır. Maçka Kâğıdhane eaddesinde 69 No. li Gözem apartırpanının 2 numaralı dalresinde: Hayatta pek ender tesadüf olunan XIlI den XVIİ asra ait Türk (Selçuk, Konya, İznik, Kütahya, İstanbul ve Çin) duvar çinileri, Macedonyen, Romen, Paleolok devirlerine ald Vazo, Küse ve Frag« man halinde 100 lerce bizanten seramik, Ejipsiyen,Greko - Romen, | Romen Elenistik Bizans devirlerine aid mermer ve toprak heykel- | ler, ve bu asırlara ald kıymetli eşyayı #vvelce görmeği arzu eden- ler 31 Mart Cuma ve 1 Nisan Cumartesi günü mezkür daireyi sa- bah saat 10 dan akşam saat $ e kadar ziyaret edebilirler. S İnhisarlar U. Müdürlüğünden: — Sermed, Güzin Hanımın hidde-| I — 27/2/939 tarihinde ihale edilemiyen metre düz boyi tini bu cümle içinde bulmağa ça- | Kanaviçe yeniden pazarlık usülile eksiltmeye konmuştur. lişti. Acaba kendisine sorulma - | TI — Muhammen bedeli 38750 lira muvakkat teminalı 2906 lira| dan böyle bir karar verilişine mi $ Kuruştur. içerlemişti? Hi — Pazarlık 30/3/989 tarihine raslıyan perşembe günü saat | Gu,,n Hanım sözünü yürütün- |d Kabataşda levazım şubesi müdürlüğündeki alım komisyonunda yal e Sermed yanıldığını anladı, — | P'lacaktır. 4 a — Ben bu kararınızdan pek geç — 1Y — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız alınabilir.| haberdar olabildim. Kızım henüz V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte mezkü genç, İccrübesiz ve ayni zaman, | “OMİSYona gelmeleri ilân olunur. — (1701) da da teessür içindedir. Buna im- kân “olmadığını hiç olmazsa siz Güşünmeliydiniz Sermed Beyi. Sermed kollarını kavuşlurmuş, gözlerini kırpmadan onu dinliyor- du. Bu muahaze karşısında şaşır- dı. Fakat kendini çabuk topladı. — Benim Merali mı zannediyorsunuz hanımefendi?, (Devamı var) — Sermed Bey! diye başladı sö- ze.. Sizinle çok mühim bir mesele konuşacağız. Kızımla — evlenmek I— Matlüba muvafık çıkmedığından dolayı reddedilen ve yerin| imübayaa edilmiş olan 48 adet Dekovil arabası ve tekerlej farkı fiatın tahsilini teminen müteshhit hesabına ve pazarlıkla sat kacaktır. * Hl— Muhammen bedeli 120 lira ve $ 15 teminatı 18 liradır. IV — Mallar her gün yukarıda sözü geçen şubede görülebilir. İ teklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatle Şe 15 teminat para larile mezkür komisyona eelmeleri. «2067>