Tefrika Numarası : 61 Davust Gecenin Geç Yazan: Rahmi YAĞIZ Saatinde Boğazkesen Yokuşunu Tutiu Bu Sırada Mezarlığın Duvarı Yanında Yırtık Elbiseli Bir İnsan Yatıyordu Not Mister — Palmere 4 ton benzin verdim. Salı günü temin edeceğim| dört ton bemzinden sonra idareli hareket ederek — avdet'me kadar bununla iktifa etmenizi ayrıca ri-) ca ederim, Dostunuz Davust Davust yazdığı kâğıdı zarfladı, Palmere uzattı: — Buyurun. Cevabı bu.. Şimdi talı günü akşamı size bir benzin hamulesi daha vereceğim.. Sonra bu işin hallile meşgul olacağım! — Yine burada mı? — Evel burada bekliyeceksiniz.| Salı akşamı imkân bulursam biz- zat benzinleri getireceğim.. Ol - mazsa adamlarımdan bicile gön- deririm. — Olur, — Gudbay Yakub rels: İkisi de gülüştüler.. Palmer mu-| kabele etti: — Gudbay Entellicens — servis pefimizi., Davust Palmerden ayrıltı. Ça- aakkale istimbotuna atladı, İstim-i bot Tophane rihtimina dönerken Hayırsız adgdan benzin yükile teket eden konsolos Palmerin vaktar yelkenlisi de Boğaz istika- metinde ilerliyordu.. Delikanlı p:ymınlın çok sonra Çanakkale İstimbotunu Top-) hane rehtımına yanaştırdı. Kara- ya çıktığı zaman saat (3) ü çalı- yordu. Delikanlı yelkenlideki sa- ate baktı, söylendi: — Ovo. Sabaha bir şey kalma- mış.. Yarın da yapılacak bir sürü iş varı Sonra istimbotun iskele bordo- sunda duran lostromaya emir ver- di: — Ben yarın gelmiyeceğim. Siz gemide kalırsınız. Rastm Bey ha- reket için emir verirse bana haber| göndermeden yola çıkmayın! — Siri nerede aratayım kaptan” — Acenta kâtibi Vitaliye söy- yağın halinde yolun üstünde uzan miş dürüyordu. Genç adam bu cisme baktı.. Yer-i — Yaşıyor. Galfba yaralı ola - cakt, Ve.. yanıma diz çöktü, kadını -| Öldürü (5 inci sayfadan devam) — Askerde bulunduğun sıra - larda yaptığım fedakârlıkları da mu unuttun?. Dökberk, rakibinin yalnız ka - rısından değil, kasasından da isti- fade ettiğini öğreniyor. öuc, tatlı sözlerle sevgilisini tes- kin ediyor ve arkadaşı Dösene 0- tomobilde beklemesini rica edi - yor. Dökberk, kahvenin — kapısının üstünde bırakılan anahtarı alıyor, atelyesini açıyor. Duvarda asılı bulunan bir av tüfeğini ahyor, karısı ile sevgilisinin bulunduğu odaya giriyor. Vefasız kadın, kü- casını görünce, âşığının kalları a- rasından çekiliyor: — Affet beni Diye bağırıyor. Döklerk cevab | vermeden tüfeği ateşliyor, çıkan saçmalar, bedbaht âşıkın suratını | mak istiyozlar. Yaşlı şampiyon: cü Aşk lıyor. Saçlarından yakalıyor, sü- rüklüyor, kafasını yerden yere çarpıyor. Çocukları uyanıyorlar, Habalarının üzerine — atılıyorlar. Bu sayede kadın muhakkak bir ö- lümden kurtuluyor, feryad ede « rek sokağa fırlıyor. Kıskançlıkla gözleri dönen, şu- urunu kaybeden koca peşinden koşuyor, tekme ile vuruyor, vu- ruyor. Nihayet kadının sesi çık - madığını görünce öldüğüne ka - maat getiriyor, karakola gidiyor. jandarma çavuşunu uyandırıyor: — Eve kadar gidiniz, bir kaza oldu... Diyor. jandarmalar gidiyorlar, Suç'un ölüsünü buluyorlar. Genç kadın da yara bere içinde baygın bir halde yatıyor, Hemen has - tanoye - kaldırıyorlar. Karakola geliyorlar, Döklerkin ifadesini al- (5 inci sayfadan devam) — Yaniya, nohud, fasulya, pi- rinç, şeker, elma, portakal — filân gibi dünya nimetlerinden mi? — Onun bahsettiği dünya ni - metleri tıpkı muz gibidir; ne ni- yete istersen al! mok, bu adarş bir romancı imiş hal — Peki amma, a benim bayım, bu Anderya için bu koakoca ya - zıyı yazan zat ne demek istiyor, onu anlıyamadık; O, kâh şöyle di- yor; kâh sağa kaçar; kâh sola gi- der; kâh lodoslaşır, kâh poyraz- laşır filân dedikten sonra. işi neticeye, bir ajtmış altıya bağlı- yamıyor. — Hay Andirya efendi hay! De- Andre Gıd e Daır — Tabil bağlıyamaz. Çünkü a- aamc.gıx cıva gibi, bir — çırpıda durmuyor ki... — Desene ki (Anderya) denilen bu adam hercaimeşreb bir şey! — Hem de hercainin herenisi! — Galiba, kendisine — tutunub destek yapacak bir dal arıyor ve bulamayınca da tıpkı, engin de- nizlerde fırtmaya — tutulmuş bir sandal gibi yalpalayıp 'duruyor! — Hani şunu bileydin babalık! * Gördünüz ya, sanki her işimiz bitmiş gibi, şimdi de gazetelere yazılan yüksekce ve derince mevs zuları, kahve ve kıraethanelerde halka şerh ve izah etmemiz kaldı. Bakalım, bundan sonra hangi yas zıyı şerh edeceğiz? lersiniz. O bana telefon oder. — Peki kaptan, — Allaha ısmarladık.. — Güle güle kaptan.. Davust gecenin bu saatinde çek| tenha olan caddeyi geçti, Boğazke-| sen yokuşunu tuttu, bir solukta tırmandı, Taksimi geçti. Ayaspı- şaya kıvrıldı, şimdiki apartıman- darı bulunduğu eski — mezarlığın duvarı köşesine gelince delikanlı birdenbire durdu. Mezarlığın y kık duvarının dibinde siyah elbi-i seli bir insan yatıyor, cansız bir Oğlum Sermed, ben seni deniz-| den-yarı ölü bir vaziyette çıkar - dığım zaman, hüviyetini anlamak için ceblerinde mecburi bir araş- ftırma yaparken, Belmanın — sana yazdığı mektubu buldum. Daha ilk bakışta 0 zaman reddetmiş bu-| lunduğum kardeşimin yazısını ta-| hudım. Sen benim katdeşime âşık- din ve mektubun — mündereca - ftından hissettim ki, o sana thanet| etmişti. Belma — kocasından — ayrılmiştı. Bu onun için mukadder bir akı - betti. Daha evlenmeden evvel nu tahmin etmiş bu izdivaca şid- detle müuhalefette bulunmuştum. Kocasından boşandıktan sonra de yatanın bir kadın olduğunc ıır-l ketti, Gecenin bu zamanında, böy- le bir mezarlık duvarı aibinde u- zanan bir kadının mutlak bir fa- ciaya kurban — edilmiş, belki de cesed halinâ konulmuş bir cisim olacağını düşündü. yarana sckul- du, Ayağının ücile dokundu. Yerde uzanan, siyah saten çar- şaflı kadın inildedi: — Ocof.. Yanıyorum. Davust mırıldandı: muzlarından tuttu, doğrulttu, ar- kasını duvara dayadı, sordu: — Neniz var? Size yardır.. ede- bilir miyim? Bu, siyah saten çarşafının için- de kâfür teni parlıyan genç ve çi- zel bir kadındı. Davust'un h'zmetl teklifine gözlerini yarı arabyarak| karşılık verdi: — Çok teşekkür ederim.. — Neniz yar? (Devamı var) lavallı Simone Simon'un Altın Anahtarı Hikâyesi (5 inct sayfadan devam) — Evet, dedi. Simone Simo'nun bankada bulunan parasından 11 bin doları aldım. Bundan kendişi-| nin malümatı vardı. Sarfedileceği| yerleri de biliyordu. Bu paranın mühim bir kısmını, samimi dost- layına verdiği hediyelere sarfet - tim. Bir kısmını, hususi hizmetle- rime mukabil kendim aldım. 1500 doları ile de Iki altın anahtar yap- tırdım. Reis anlamamış gibi göründü: — İki altın anahtar mı?.... Ne için bunlar?... — Birisi madamın — sevgilisine mahsus... Bu zat giderken anah - tarı bırakmadı. Bir yecisini yap- tırmak lâzım geldi. Simone Simon hayretle dinli - yordu. Altın bir anahtar yaptır- maktan, bunu istediğine vermek- ten ne çıkardı. Kendisi, hür, ser- best değil mi? Bundan kime za- rar vardı?... Fakat, o zamana kadar kendisine| nezaketle muamele — eden relisin tavrı birdenbire değişti. Reis sorguya devam ediyordu: — Bu anahtarların kime veril- diğini söyler misiniz? İsimleri ne bunların Sandra'nın avukatı ayağa kalk- t : — Bu suali maznuna değil. da- vacıya sormanız lâzum gelir, sa - nırim... Dedi. Reis, Simone — Simon'e döndü: — Bu iddia doğru mu?... Anah- tarları kime verdiğinizi! söyler ml-| Biniz?... Bu sefer, Simone Simo'un ve- kili müdahale etti: — Bu şahsi bir şeydir. Esas da- va ile alâkası yoktur. — Hayır!..” Mahkeme, tarafey- onun biraz serbest bir hayat ya- gamağa başladığını, çalışma teşeb- büslerine giriştiğini haber aldım. Ne olsa kardeşimdi; doğru yoldan. ayrılması yalnız kendisini değil, ailemizi ve bilvesile beni de le- keleyecekti. Sen onun İçin ölmek istemiştin. Bu demektir ki, onu hâlâ seviyor-| sun! Senin gibi temiz. dürst ve ya-, kışıklı bir gence ihanet etmesini kafam bir türlü almıyordu. Belma daha ne istiyebilirdi. Seni yanıma aldım. Benimle çalışmak için kal-| ) € kadar geldin. Seni tetkik ettim. Sen bel-i bunların farkında değilsin. Anladım ki, hâ- lâ Belmayı seviyorsur, onu af - nin ihtilâf vaziyetlerini öğrenmek mecburiyetindedir. Suzlimi tek - Tar ediyorum. Simone Simon rüya görüyorum zannediyordu. Davanın kendi a - leyhine dönmeğe başladığını an- hyordu. Jüzi beyeti, dinleyiciler dik dik bakıyorlardı. Avukatı, ya- vaşça kulağına bir şeyler fısılda- di Sevlimli yudız ayağa kalktı: — Bu suale cevab vermiyece - Bim. İstediğim zaman, istediğim adamı, istediğim kadar evime ka- bul etmekde serbest değil miyim?. —. Altın anahtarla kapıyı açıp girenleri de mi?.. — Hatta elmaslı bir anahtarla girenleri bile... Bunu maymun- cukla girenlere tercih ederim.. — Bu anahtarların 1500 dolara yaptırıldığını biliyor musunuz?.. — Bvet ğ — Tabil başkalarına da altın a- nahtar verdiniz. Burların da isim-| lerini söylemek — istemiyorsunuz değil mi?.. — Evet.. | Relş ısrar etmedi. Adalet yerinil buldu. Sandra mahküm oldu. Fa- kal ertesi gün çıkan bütün gaze- teler, bu altın anahtar hikâyesini Uzün uzun yazdılar. (Altın anahtarlar) meselesi bü- yüdü. Simone Simon'ua aleyhinde neşriyat başladı. Birçok cemfi - yetler, sevimli yıldıza karşı boy- kot yapılmasına karar verdi. Si- nemaların duvarlarına: (Simon'e boykot yapınız!) yazılı afişler ya-| pıştırıldi. Yüzlerce hökaret, teh- did mektubları gönderildi. Evinin önünde nümayişler yapıldı. Fran-i saya avdeti tavsiye olundu. Simone bunların hiç birine ehem-| miyet vermedi. Az sonra hepsi u- nutuldu, yine alkışlanmıya baş - landı. fetmeğe hazırsın. Bir hayat tek bir sevabla olmadığı gibi, bir gü- nah da bütün ömre kefaret tutu- lamaz.Bu düşünce ile ve onu al- dırmak maksadile setsi İstanbula yolladım. Onunla anlaşacağını, hiç) değilse burada tekraz birbirinize yaklaşacağınız umuyordum. Bu suretle — birbirinizi maddi ve ma- nevi düşmekten kurtaracaktınız. Sen ona çok bağlı idin: Bunu se- ni, köklerinin nereye kadar uzan- dığı tahmin edemediğim, halde dzun mazili bir açkla seven karı- ma bile mükabele etmemenden an-| hyordum. Bu bahsin hikâyesine biraz sonra temas edecoğiz. — Tasavvurlarım umduğum şekilde netice vermedi. Sen İstanbulda — başka bir genç kızla evlendin ve Belmayı kay - betmek maksadile gözlerin kapalı| Aatıldığın bu izdivacın daha hafta- sında, Belmayı kurtarmak için ka-, (kuza kadar komisyona vermiş olmaları, kalbura çeviriyor. Yere yuvarla- | mıyor, Bu defa tüfeği karısına çe viriyor, fakat saçmalar boşa gi - iyor. Bunun üzerine kadının üz- tüne atılıyor, tüfeğin dipçiği ile ve olanca kuvvetile vurmağa baş- — Biraz rahat bırakınız, kendi ve çocuklarımın felâketine ağlı - yayım... Diyor. Sonra vak'ayı bütün te- ferrüatile anlatıyor. İstanbul Belediyesi İlânlan Keşif bedeli 10250 Ura 4? kuruş olan Rarbiyode yeraltında yaptı- rılacak helâ kapalı zarfla eksillmeye konulmuştur. Eksiltme 31/3/939 llıhisarlar U. Müdürlüğünden: Mete:3 Teminat Lira Ciüsi huhammen gsali Fiatı - bedeli K Lira 36 2412 35 165 180,90) 12,38) M.30 15 6T Gürgen 3 Ihlamur 6 —» kutuluk 80 — 480 38 ) * Karaağaç (Dağ) — 65 260 w ) I— Şariname ve eb'at listeleri mucibince yukarıda yazılı kerestı lerden gürgenler açık eksiltme ve diğerleri pazarlıkla 27/TIT/920 tarı- hinde alınacaktır. I— Eksiltme ve Pazarlık Kabataşda Levazım Müdiriyeti binasın- da alım komisyonunda yapılacaktır. Muhammen bedelleri, teminat ak- Cuma günü saat 15 de Daimi Encümende yapılacaktır. Keşif evrakile şartnamesini istiyenler 51 kuruş mukabilinde Fen İşleri Müdürlüğün- den alabilirler. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesikadan Laşka bu iş için Fen İşleri Müdürlüğünden alacakları fen ehliyet ve Ticaret Odası vesikalarile 768 lira 79 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mek- tubile beraber teklif mektublarını havi kapalı zarflarını yukarıda ya- zalı günde saat 14 de kadar Daimi Encümene vermelidirler. Bu saatten sonra verilecek zarflar kabul olunmaz. (B) (1746) . * Keşif bedeli 611 lira olan Burgozadasında kayık i#kelesinde yapı- lacak tamirat açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakile şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda ya- zılı vesikadan başka bu işin ehli olduklarına dair Fen İşleri Müdürlü- İğünden alacakları ehliyet vesikasile 45 lira 83 kuruşluk lik teminat! makbuz veya mektubile beraber 27/3/839 Pazartesi günü saat 14 bu- çukta Daimi Encümende bulunmalıdırlar. (B) (15091) * » Keşif bedeli 598 lira olan Zat İşleri Müdürlüğü mahzenirde yaptı- rılacak yerli raflar müteahhit nam ve hesabına açık eksiltmeye konul- muştur. Koşif evrakile şartnamesi Levazım Müdürlüğütde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesikadan başka Fen işleri müdür- ünden alacakları Fen ehliyet vesikasile 44 lira 65 kuruşluk ilk te- minat makbuz veya mektubile beraber 23/3/939 Perşembe günü saat 14 buçukta Daimi Encümende bulunmalıdırlar. (B) (1520) Jandarma Genel Komutanlığı Ankara Satınalma Komisyonundan 1— Vasıflarına uygun ve tamamına sekiz bin dokuz yüz doksan altı lira yirmi altı kuruş kıymet takdir edilen üç milimetre kalınlığında altı yüz kilometre galvanizli telefon ve on dört kilometre galvanizli bağ teli vasıfları dairesinde yekdiğerine bağlanmış deve boyunlu üç numava porslen fincan kapalı zarf usulile 27/3/939 pazartesi günü saat onda satın alınacaktır. 2— Şartnamesi parasız komisyondan alınabilecek olan bu eksili- meye girmek istiyenlerin 675 liralık ilk teminat banka mektup veya vezne makbuzunu muhtevi teklif mektuplarını belli gün ve saat do- (802) (1540) | istanbul Deniz Ticaret Müdürlüğünden: Müdiriyet ve mülhakat Liman memurları ile müstahdemini için 62 takım elbise maakasket yaptırılması açık eksiltmeye konmuştur. 'Tahmin bedeli 998 lira 50 kuruş olup 96 7,5 teminatı muvakkate 4 lira 90 kuruştur. Taliblerin teminatı muvakkateyı İstanbul muhasebe mü- dürlüğüne yatırdıklarına dair makbuz veya banka mektubları ile mü- nakasa günü olan 25 mart 939 Cumartesi saat ll de Galatada Deniz Ti- caret Müdürlüğü satınalma komisyonuna şartnameyi ve nümuneyi gör- mek istiyenlerin Müdiriyet İdare Şubesine müracaatları ilân olunur. (i5s1) yandı veya boğuldu. Bu ıztırabın seni Belmaya yak- laştıracağını zanned'yordum. buki, Belma mühendu — Kenana yaklaştı. Aralarında eski bir mü- bet olduğunu — sazmekte geç kalmadım. Bu münasebeti ve ilerletilmeğe alışılan dostluğu gözden kaçır - madan takib ediy rdum. Sen bü- tün alâkasızlığına rağrnen Bel yı kıskanıyor, 6 adamla koni sını İstemiyordun hakkın vardı; mühendis Kenan ahlâksız bir a- damdı. Meydanı, ahlâkın, ahlâksızlığı aşkın, şehvetin serbestçe çarpış- ması için boş bırakır gözüktüm. Halbuki en ufak hâdiseleri bile gözden kaçırmıyordum. — Meral muztaribdi, seni Belmadan kıs - kanıyordu. Belma mühendis Ke- nana karşı olan düşkünlüğüne rağmen sana lükayd değildi. Sen rını kaybettin. Zavallı genç kadın boşanmak ihtiyacını duydun. Ka- rTIMIN İsim gecesinde — mühendis Kenana hakaret ettin. Bunda çok haklı idin. O buna müstahak ol - muştu. Herkes dağıldıktan sonra Belmanın odasına çıktım. Bir a- gebey sıfatile bütün endişelerimi anlattım. Kenanın ahlâksız bir a- dam olduğunu, asla temiz niyetle hareket etmediğini söyledim. Seni| kırmaması lâzım geldiğini ilâve ettim, Sana aid bildiğim, düşün- düğüm ne varsa, intihar hâdisesi çeleri, ihale saatleri hizalarında yazılıdır. Şartiname ve listeler her gün levazım şubesinden alınabilir. Hl— İsteklilerin pey akçelerile belli gün ve saatlerde komisyona müracaat etmeleri. (158B3) w» I— Meyvcut şartname, proje ve keşfi mucibince Malatya tütün fab- rikasında yaptırılacak tretuar, asansör tesisatı, bahçe toprak tesviyesi Drenaj bahçe dahili yolları ve ihata duvarları işleri ve bunlara ait ima- lâlı sınaiye kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur. il— Keşif bedeli 36.796 lira 97 kuruş olup teminat akçesi (2.759) Kira:- TT kuruştur. 1iT — Eksiltme 27/3/989 pazartesi günü saat 15 de Kabataşda Le- vazım ve Mübayaat Şubesindeki alımi komisyonunda yapılacaktır. IV— Şartname keşifname ve projeler - (184) kuruş mukabilinde Levazım şubesinden ve Ankara, İzmir, Malataya Başmüdürlüklerin- den &lınabilir. V— Bu işe girmek istiyenlerin Yüksek mimar veya yüksek mü hendis olmaları ve yahut mukaveleyi birlikte imzalamak üzere — bu evsafta bir mühendis veya bir mimarla iştirak etmiş bulunmaları ve şimdiye kadar bu kabil (50.000) liralık bir işi muvaffakiyetle yapmış ve bitirmiş olmaları şarttır. VI— Taliplerin eksiltme gününden sekiz gün evveline kadar biz- zat Umum Müdürlük inşaat şubesine müracaat ederek fenni ehliyet vesikası almaları lâzımdır. Vil— İsteklilerin şartname ve projeler ve yukarıdaki maddede gösterilen ehliyet vesikası ve ayrıca kanunt vesika almaları teminat akçesi veya banka mektuplarını ve mühürlü flat teklif mektuplarını ihtiva eden kapalı zarflarını eksiltme gününden nihayet saat 14 de kadar makbuz mukabilinde mezkür komisyon riyasetine vermeleri lâ- zundır. Postada vaki olacak teahhurlar kabul edilmez. (1489) * * Cinsi Mikdarı Muhammen B. — 997.5 temiyat Ura K Lira K Şekli 780 5625 Pazarlık eks itme Sarti Baskül 5000 kg. 1 adet Sif Hay- M darpaşa 2 adet T adet Sif İstanbul I — Şartnameleri mucibince yukarda miktarları yazılı hizalarında gösterilen usullerle satın alınacaktır, T! — Muhammen bedelleri, muvakkat teminatları eksiltme saat- leri hizalarında gösterilmiştir. T! — Eksiltme 4/4/939 tarihine rastlıyan salı günü Kabataşda le- vazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız olarak alı- mabilir. V — 5000 kg. lik baskülün münakasasına iştirak edecekler ? gün evveline kadar fiatsız tekliflerini tuz fen şubesine ve 1000, 2000 kg. lık baskül münakasasına iştirak edecekler de flatsız tekliflerini bir hafta evveline kadar müskirat fabrikalar şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü mutazammın vesika almaları lâzımdır. VI — Eksiltmeye iştirak edecekler eksiltme günü kanuni vesaikle birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. - (1704) T ; Nafıa Vekâleti İstanbul Elektrik işleri Umum Müdürlüğünden : Siparişin Nev'i Memur elbisesi (Ceket, yelek, pantolon) kat Paltosu (Tam astarlı) Müstahdem elbisesi (Ceket, pantolon) kat Aastarsız. Müstahdem paltosu (kaput bezinden) 2000 1000 » , Söü— 373 — açik ek- 1430 siltme baskülle Mikdarı — talımın edilen bedel 10 “ de dah!l, hepsini saydum, döktüm. Beni dikkatle dinledikten sonra: — Ben de sermedi seviyorum Ağabeyi, Fakat ne çare ki, onu ebediyyen kaybettim. Sermed bir daha bana dönmez. Bütün bunları| da onu kıskandırmak, üzmek, hır-| palamak için yapıyorum. — Belki tam tastarlı. 1650 1— Muhammen bedeli yukarıda gösterilen elbise ve paltoların kus maşları idare tarafından verilmek diğer harçları mteahhide ait olmak * üzere diktirümesi açık eksiltmeye konmuştur. 2— Eksiltme 3/4/930 pazartesi günü saat 15 de İdarenin M şında Metro Han binasının 6 ıncı katında toplanacak arttırma eksiltme