â—son TE RAP—IZ MART KN 939 Yılı Rahat Geçecekmiş Göring, BirVazife İlemi Geziyor Yoksa Memleketten Uzaklaştırıldı mı ? Bir Sene Sükünet Lâzım İmiş vrupa matbuatının bugün- , A lerde en mühim — mevzuu hiç şüphesiz Vatikana kare Wt Muhtelif memleketlerin takib ettiği politika oluyor. İtalyan mat» buatı bu vesile ile Fransaya hü - cum ediyorlar. Yeni intihab edi» len Papa on ikinci Pinin Fransız- taraftışı olduğuna dair Fransız matbuatında yazılar — yazıldığın- dan bahsederek hücuma geçen İ- talyan gazetelerine nisbetle bu Mmevzuda Alman matbuatının li« sanı daha sakindir. Yalnız yeni Papanın geçen se- noler Vatikan Hariciye Nazırı i- ken Fransaya seyahatleri mev- zuu bahsediliyor. Diğer taraftan Almanya ve İ- talyarın münasebatı ne şekle gi- receği de bin türlü tahminlere yol açan bir mevzudur. Bu a talya s: meselesi gil a Mareşil Göringin İ- »yahati günün en mühim dir. Fakat poltika â- leminde dedi kodu eksik olmadığı için şu son aylarda Hariciye Na- Zıri Ribbentropun —daha ziyade Nüfuz kazanarak Almanyanın po- litikasında müessir bir faaliyet gösterdiği söylenirken Mareşal Meb'us Olmamak Şartile.. Mirasından Oğulları İstifade Edebilecekler ondra hukuk mahkemesi bir vasiyetten çıkan bir dava i- <e meşgüldür.” Edgar isml: de zengin bir adam ölmüş, iki © luna miras bırakmıştır. Bunlardan birinin adı Rober, diğerinin de jil- berdir. Edgar 933 de ölmüş. Vasi- yetnamesinde diyor ki: Oğulla - rımın yalnız benim işimle meş - Bul olarak onu idare ettirmeleri Şarttır. 934 senesinden evvel bun- | la takib ederek telâşsiz bulundu- ların meb'us olmamaları, yahud diğer bir tesmi vazifeye girme - meleri de şarttır. Eğer bunlardan | biri veya her ikisi de bu şartları ifa etmezlerse servetimin faizi den istifade edemiyeceklerdir. Fakat dava şundan çıkmıştır: kardeş de şimdi ordu hizmetine girmişlerdir. Vasiyetna- mede meb'usluk ve resml vazife kayıdları olduğuna göre acaba or- ti de buna dahil midir?, kim ordu hizmetinin j resmi vazife kaydına gireceğine hükmetmiştir. Can bakacığım!, Güzel babacığım!. Bu kadar yetsin e mif, İngiliz Göringin şimdiye kadar çok ça - lışarak yorulduğu için birkaç haf- ta istirahat etmesine lüzum gös- terileceği rivayı Fakat Mareşalin bu İstirahat seyahati diğer bir noktadan ay - rıca ehemmiyet arzediyor: Ma - reşal Göring şimali Afrikaya da gidecek, Libide dolaşarak İlal - yanların oradaki tahşdatını gö - Tecek. Bu hususla İtalyan gazetele - rinden Lavard Fasista diyor ki: Hitlerin en samimi arkadaşı olan Mareşal Alman ha- | va kuvvetlerini idare ediyor. Dört senelik programı- başarıyor, plân Almanyanın bütün iktisı yatını içine alıyor. Mareşal Göring İtalyada bu - lunduğu müddetçe faydalı rette birçok şeyi gözden geçir - çirmiş olacaktır. Diğer taraftan Berlin mehalfili de Mareşalin İtâlyaya seyahatini milletler arası politikasını Berlin- Roma mihverinin nasıl serin kan- ir su- Buna bir misal olarak gösteriyor. İngiliz, Fransız ve Amerikan ga-' zetelerinin bu mevzu etrafında yazı yazarken şu noktada birleş- tikleri anlaşılıyor: Ukranya ta- raflarında ve yahud diğer bir ta kım en hassas noktalarda askeri hareketler yapmak için hazırlık- lar görülüyor. Böyle olduğu hal- de Hitlerin en mühim bir çalışma arkadaşı Berlinden ayrılıyor. Bu mühimdir. Londralı Sandey Ekspresin yaz- dığına göre - Almanyada — şimdi | Pos bıyıklı adam, gözlerini papuçlarının bur- nuna dikmiş: — Olmaz... Diyordu. Safiye korka korka, çekine çekine'el- Hliği babalığının cebine attı, usulcâcik onun kuca- ğından kendisini sıyındı ve yine yavaştan alarak: — Yarın istediğinden çoğunu getireceğim. Hüseynin gözlerine baktı. Hüsöyin cevab vermiyor, Safiye de titrek, firkök adımlarla kapıya doğru sinsi sinsi yaklaşı - Diye yalyaran gözlerle yordu. YİNE BİR AKŞAM Birincikânunun son günleri. Saat on yedide her yer kapkaranlık oluyor. Dışarıda boğucu bir kar tipisi var. Doktor eve geldi. Kapıyı Marika açtı. — Güney nerede?. Diye sordu: ma yaptı: | sebeb o hava defi topları ve tayyare projektörleri sulh lehinde görül arkasında Mareşal Göring var - dır. Mareşalin fikrince daha hiç olmazsa bir sene mesele çıkma- dan yaşamalı, Almanya daha ha- zırlanmak için Vakit kazanmalı Böyle vakit kazanılırsa ge- seneki buhran sırasında / anın geçirdiği yorgunluğun irleri de kalmamış olacak; hem nliğe İngiltere ve Fransa rak gösterilece ayni gazete Mareşal Göringi | du ile arasında dan bahsediyor. Çünkü munta - zam ordunun fırkasına tan lamıyorlar. Bö; bazı subayları nazi le subaylar yavaş yavaş fırkaya dahil olanlarla de- | &iştiriliyor. Diğer taraftan Al manyanın hava kuvvetlerini a: tırmak işile uğraşan Mareşal Gö ring İngiliz ve Alman ha vetlerinin karşılıklı vaziyeti için ene sonra bava kuvvetle - rini daha arttırmış, daha kuvvet- lenmiş olacaktır. Fakat Almanya ile İngilterenin hava kuvyetleri itibarile aralarındaki nisbet bo - zulmuş olmuyacaktır. Yani netice Almanyanın aleyhinde olmıy re bir | caktır. eşal Göringin noktal naza- rını bilen bir Alman ile erek bunları yazdığı anlaşılan İngiliz | gazetecisi Mareşalin bu noktada yanılmadığını söyeldikten -sonra diyor ki: Dostumun fikrince Al - iya tarafından bu sene bir mesele - çıkarılmıyacağı vaktin iyi geçirileceği ümid edi - lebilir, İngilteredeki eğlence yer- çok ustalanmıştı. Karışık, anlaşılmaz bir karşı — Bilmem. Biraz önce buradaydı. Fazılın yüzü yine karmakarışık oldu. Birden sinirleri bozuldu, birden sesi titredi: — Nereye gideceğini söylemedi mi — Bilmiyorum. Bana birşey söylemödi. Geç olacak... vakte kadar buradaydı. Bir komşuya filün gitmiş Marika bunları söylerken döktor salona giri- yordu. Gözüne -saat ilişti: — Yirmi buçuk., Bu, onu bütün bütün sinrlendirdi, kendi ken. dine söylendi — Her şeyi | i, hoş, güzel. Bana çok bağlı, beni çok seviyor. Fakat, şu sokağile Başa çıkamıyacağım Marika geçenki koğuluş komedyasından sonra cihetle | Acâp OLUNDUr —YENİ BİR TRANSATLANTİK TRANSATLANTİK kmanya, yeni bir. transatlanlik yaplırmağa karar vermiştir, Bu dünyanın en büyük vaparu e- lacaktır, Tenajı 92,500 dür. Boyu 372 metro, genşilği 48 metrodur. Bacası ikidir, Bu muazaam gemi en iki katlı olacak Ve yirmi asansörü bulunacak- | tar, EKMEK NE ZAMAN dan öğrenmişlerdir. - Bidayetle nedir. bilmezlerdi. Ekmekleri düz ve kızgin taşlar üze- Tine koyarlar, pişirirlerdi. Bu kas - katı birşeydi. Tıpkı galela gibi.. Sonraları saç kullanmıya Duşladı. - lar, Daha sonra fırin yapıldı, Niniv ve Babilon barabelerinde ya- Yılan araştırmalarda birçok tağla fı- | rınlar meydana çıkarıldı. Eskiden Re- | ma halkı ekmeğini kendi pişirirdi. U- | mumi fırınlar, İmparalar Trayan aa- | manında açıldı. DÜNYANIN EN BÜYÜK ZÜMRÜDÜ Avrupalılar, dünyanın Cen büyük sümrüdünün Londrada. Britiş müze- sinin madeniyal şyubesinde bulundu- Hanu zannederler. Bu sümrüd, Devonşir Dükalarının allıncısı tarafından müzeye hediye o- dunmuştur. Muzo (Bolvide) madenlerinden çı- karılan bu zümrüde Brezliya impara- torlarından Don Pedronun isni veril- miştir. Reyu ve eni 4 sanlimelrı kırlığı da216 gram & dir. Topkapı sarayı hazinesinde Birinel Ahmedin tahtı üzerinde asıli — bir sümrüd vardır. Boyu 10 santimetro, kalınlığı 4 buçuk santimetrodar. da 425 grama yakındır. — Ba zümrüde henüz paha biçilmemiştir. —| Hazinede bundan başka daha | çek karmalli Sümrüdler yi hi sorgacu Üzerindekl zümrüd | kaymetlidir, len neşriyatın | İkinci Beyazıdın hançerinin üze - rinde dörl zümrüd vardır. Büyüktük- | leri gümüş Hiralar kadardır. Bu han- gerin kaymeti 160 bin İngiliz lirasıdır, | PARİSDEKİ DİKİLİ TAŞ I Parisle Kenkord maydanının örta- sından Laksor'dan gelme bir dikili taş | vardır. Saltan Ahmed. meydanındaki dikili taşa benzer, Eski Misirislar, bu taşların etrafına aat kadramı çiserler ve taşın akaeden gölgelerinden saatin kaç olduğunu an- larlardı. Parix belediyesi, dikili taşın cira - fıha ayni suretle çizgiler çizdirmiştir. Bundan böyle maati öğrenmek İsti- yen Parisliler, şuna ve buna sor - maktan e dikili taşın önüne gide - cekler, vakitlerini anlıyacaklar. LONDRA KULESİNDEKİ KARGALAR | Londranın meşhur kalesinde, dokuz yüz senedenberi döri karca beslen - mektedir. Beşinci bir. karca da ihti- yat bulundurulmakladır. — Şayedi birl ölürse bemen yerine konulur. Kulenin tepesindeki bir yuvada ya. gayan bu kargalar belediye tarafın - dan beslenmektedir. —ELEKTRİGİN FAYDALARI 1883 de Pariide 3,000 lelefon abo - mesi vardı. Buzün 1,300,000 dür. Ve bütün dünyada mevcud telefen abo - nelerinin sayısı da 35 milyondur. 1881 Paris umumü sergisinde işle - miye başlıyan elektelkli tramvayla - ma kalkın hayretini mucib olmuştu. | Bu tramvay 500 metre uzunluğunda | | bir hat üzerinde 50 yolcu taşıyabili- yordu. Sür'ati saatle 15 kilemetro İdi. Buzün 500 totluk yük çeken ve sa> atte 150 kilemetro kateden elektrikli krenler var. —— n leriran sahibleri bunu düşünerek 1 ilerisi için ümid - besliyebilirler, | İngilterede birçok lokantalar ve dans yerleri boş duruyor! me bu akşam sokakta. Doktor Marikaya sordu: — Şoför burada mı? — Hayır. — Güneyi mi götürdüz — Bilmiyorum... — Garaja telefon et, sor, araba orada mı?, — Pel Marika telefona giderken sokak kapisı çalındı. açar ve taze kadın, gü- zel kadın kapıdan içeriye girerken usulcacık sordu; Güney geldi. Marika kapı; — Doktor geldi mi?, Marika gözlerile işaret verdi: — Geldi. İki göz kırpışa kırpışa konuştular: — Nasıl?, Dmi edad, tık her ak- şara öperete gidiyordu. Çün » kü, operetin Pri- ma Donna'sı ©- lan genç ka- Jdına çılgın gibi â- şıktı. — Delikanlı, her gece, ön sıra koltuklardan bi - rinl — kiralar ve temsil sonuna ka- daz -sahnedeki ka- dını, kendini kay-« bedercesine sey - rederdi. Aradan bir bu- çok ay - geçmişti. Vedad, genç ka « dını, bir gün ziy: ret etmek ve aş- kını sövlemek is- tedi. Buna karar vermişti. Çünkü, daha fazla taham- mül — edemiyordu. Sece rüyalarında hep onu düşünü- yordu. enç kadının is- zan İdi Ev- velâ bir mektub yazmağı düşün - dü.. Sonra vaz Bir akşam, işin- den Çiktı. Berbe- re gitti. İtinalı bir oldu. Suzan bu saatte apı manında m ya çay içiyor, y hud da, poker öy- nuyordu. Delikanlı kapıyı çaldı. Heye - | çandan titriyordu. Nasıl söze başr dın, ziyaretin sebebini soracaktı. Vedad, ne cevab vermeliydi?. Kapıyı yaşlıca bir kadın açtı. Vedad: — Bayan Suzanı görmek isti- yorum, dedi. İçeri daldılar. Salona geçti, © - turdu. Yerinde duramıyordu. Da- kikalar geçti. Duvardaki resimle- re bakıyordu. Suzanın mühtelif o- peretlerdeki rollerine âld harikus lâde güzel fotografları azılı idi. Hele bir tanesi vardı. Vedadın içi | gtiti. Bu, fazlaca dekolte bir re- simdi.. Genç adam dalmış. duvardaki resimleri seyrederken, birden ka- sükütunu bozan bu kapı gicirtisi. — üzerine, Vedad, kendini - toparladı. Gözü kapıya çevrilmişti. İçeriye gayet iyinmiş, uzun boylu bir kedin| giriyordu. “Bu, Süzandı. Vedad ayağa kalkmıştı. Suzana | doğru ilerledi. Genç kadının uzat- tığı eli öptü ve kendisini takdim etti: — Vedad Dağdeviren.. <İstan - bula temiz süt içirme şirketi» u- mumi kâtibi. | lanlardan biri — Müşerref olduk beyefendi.. |. — Ne ördin?, — Hemen gitti, geç vakte kadar buradaydı. de- turdu, kendisi hafifi çok şen, güler, çevik bir tavırır, on beş yaşındaki bir ergen hızlılığı, onun diriliği ve ile salona koştu: — Kocacığıma, gene bana kızmışındır değil m'?. Bülbül gibi şa — Vallahi kocac deydim. Atıfet telefon efti, çaya çağırdı. Oraya git- tim. Gitmesini,, gelmesini çıkarırsan bir saat bile oturmamışım demek. Amma, bu kadarcık sokak da benim hakkım değil mi?. Hiçbir yere çıkmıyorum. Ne sinema, ne tiyatro, ne gezme, ne tanış evi, ne hiçbir şey. Bir insan göz altında gibi aylarca evin içinde kapanıp kalmaz ya. Gezmeyi, mayı siz doktorlar sağlık veriyorsunuz. Fazıl, karısırın bu şen, tatlı, bayıltırak anla- tıyı karşısında hiçbir şey söylemedi, bir saniye ken- di kendisine düşündü Yazan: — REŞAD FEYZİ Tmuyorum.. Sevebilirsiniz.. Nihayet kalbinizin hislerine de tahakküm ,, etmeğe kalkışamam.. Buyurun efendim.. İstirahat edi: Vedad Suzana dikkatle bakıyor- du. Biraz- yutkundu sonra: dedi. Sebebi zi Bendeniz... — San'atınıza karşı hayran o- | z sahnede bir Devamlı seyircile « im... Her gece, tiyatronu- zun en ön koltuklarından — birini 1 ederim. — Teveceühünüz bevefendi. — Estağfurullah.. — Vazifem e- fendim.. Sizi takdir etmek bir va- zifedir. Hayranlığımı fade ede - cek kelime bulamıyorum., Vedad durdu.. Bir müddet önü- baktı. Sonra, tekrar, gözlerini | Suzanın gözlerine dikerek sözüne | devam etti: — Vallahi açıkça söyliyeyim mf hanımefendi?. Bendeniz zatıâlini-| ze karşı da hayranım.. Daha açık | söyliyeyim: Size âşıkım.. Sizi ses | iyorum. | Suzan bir kahkaha sitt., Sonra, | kahkahalarını zaptotmeğe çalışa- rak, sakin, delikanlıyı dinlem23e koyuldu.. Vedad kıpkirmizi. olmuştu. Ne söyliyeceğini şaşırdı. Mahcub ol- muştu. Kekelemeğe ça'ışarak: — Sörlerim tuhafınıza mı gitti, hanımefendi.. dedi. — Hayır.. Olabilir... şahesersiniz. Garib bul- 'an bir sesle devam etti: n saat on altıya kadar eve üreyi, açıl- (Devamı var) Vedad, biran durakladı.. Hiç de tahmin etmediği bir vaziyetle kar- şılaşmıştı. Ayağa kalktı.. Bacak- ları- birbirine — dolaşıyordu. Çok Müteessirdi: — Müsaadenizi rica edeceğim Banımefehdi.. dedi.. Sizi rahatsı- ettiğimi anlıyorum. — Hayır. estağfurullah, — Fakat, öyle zannediyor — ki, ben, tamamile, boş hayaller- pe- şinde koşmuşum.. - Halhuki, size karşı, o kadar derin, saf ve samimi bir aşk besliyordum k Vedad, salonun kapısırda mak üzere idi.. Suzan: — Bir dakika durunuz. beyefen- di, sizi ikna etmek ister'm.. Evve- 1â maksadınızı anfıyamadiğımı zan- gediyorum.. Bana karşı olan hay- canlığınızı ifade buyurdunuz te- şekkür ederim:. Başka bir arzu « nuz var miyi Vedad önüne bakarak miril - dandı: zi çok seviyorum.. — Olabilir. Fa'cat.. Yani ne 's« tiyorsunuz? — Hiç iltifat etmediniz, Aşkı- ma mukabele etmediniz.. Suzan bir kahkaha daha attı, sonra, birden cidei — Rica ederim, beyefendi, d L Beni herkese seyreden binle: kişi var, Bunların içinde, hayra hk hisleri besliyen sizin gıbi te- veccühkâr yüzlerce insan buluna- bilir. Sevgilerinde de kendi hi: (Devamı 7 inci sayfada) Radyo PrOoaramı Ankara Radyos: BUGÜN 135 Müzik (pazar çayı), 1815 Konuşma (çocuk saati). ISAS Müzik (pazar çayı devamı), 19,15 Türk müziği (fasıl heyeti). Baliye Tokay ve Tahsin Karakuşun iştirakile, 20 Ağans, meteoroloji haberleri, 2615 Türk müziği: Çalanları Refik Fersan, Ruşen Kanlı Cevdel Kozan. Okuyanları Semahat — Özdenses, Mahmut Karındaş. şaag ll S— Fakı Kapancı - Büklüm büklüm. 3— Arif Bey - Kürdili şarkı - Dü- ger l çanıma, 4— Civan usta - Her kimde vardır. aşk iptilası. B— Refik Fersan İf Heş'e yarak 6— Gülizar şarkı - Gözlerimden cit- Mmiyor, — Hüseyni şarkı - Mehtab dalgın. — &. Pinar - Kürdili çarkı - Ki derine kimler yakdı kınayı, $— Rakım - Kürdili şarkı » Deme-s dim ona hiç kimsin. lü— BSaz semaisi. 21 Memleket saal ayarı, £1 Neş'eli plüklar » R. 2116 Müzik (Riyaseti Cumhur ban- dosu - Şel: İhsan Künçer). 22 Anadolu ajans (xpor servisi), 2210 Müzik (Caxrband - Pi). BLAS - 83 San ajans haberleri ve yarınki program. YARIN 12,38 Türk müziği - Pi. 13 Memlekelt saal ayarı, ajans, me- teoroloji haberleri. ABAS - 14 Müzik (karışık program- Ph. Büzzam şari - 1357 Hiert Muharrem 20 939, Ay 3, Gün TI, Kasım 125 12 Mart PAZAR Vakitler 1354 Rumi Şubat 21 Öğle