Güzel San'atlara Karşı Gençlerde Heves Yok mu? Edebiyat, Tiyairo,—R—;sim Musikt Gibi Meslekler Karın Doyurmuyor mu ?. eçen gün, birkaç genç ar kadaşla, bir mecliste sohbet ediyorduk; söz Bir “acalık G Meslek intihabı bahsine üldü, Meslek intihabı... — Hakikaten ne Büç şeyt.. Bilmem, kendi hesabı- Ma, ben, bu inananlarda« Tim, Bu itiba bu vadiye dö- külünce, kendilerile görüştüğüm ğenç arkadaşlara, birer bire: bir sual sormaktan kendimi ala « Madım Hayatâ atılıt gi mes- leki intihab etmek, hangi sahada Sivrilmek niyet ve tasavvurunda« birisi kat'i kars söyledi. sonra, apıp, vatuar - Liseyi bitirdikten sli bir musiki tahsili Sarb mi &i yani sikisini bir kon larak iyice hazmettikten tör olmu Mezunu sonra bir. kompr 'sini güdüyorum. Men de bu çapla musiki &: - Tına pek çok ihtiyaç vardır. sordum inden n sonra, milli ro- ğa başlamağı ve bu- esaş meslek ittihaz vakitlerimi, yalnız kabiliyetlerimin - inkişafı- na nmc—m.m tasavvur ediyorum. Çünkü adaptasyon romanların h- hP yürüdüğü ve yerli tomanın git| Zide edebiyat piyasasından elini eteğini çektiği gözönüne 'alınırsa bizde milli #ömancıya ne derece tiyaç olduğu tezahür edör, Bir başkasına sualimi tekrar - ladırn: — Siz, dedim. Bu hususta ne dü- Sorguma şu kısa cümlesile ce- Vab verdi. | — Tıbbiyeye girmek ve doktor 9lmak azmindeyim. İşi artık yarı ı Yaka, yarı sahi sıraya bindirmiş - bir arkadaşa sordum: — sizt. Bu arkadaş hafif biz Söze başladı ve: — Bilmem, dedi, belki fikrimi tuhaf karşılıyacaksınız, fakat, raae| dem ki samimi konuşuyoruz, ben, Tessamlığı kendime meslek edin- Mek niyetindeyim. Çünkü bu mes-| lek de bizde pek boynu bükük kal-! Miştir, Kendini Yetiştirmiş ves YA yetiştirmeği gaye edinmiş, bu San'atı cidden seven ve feragat ne-| !llale çalışen gençlere ihtiyaç vars ir, tebessümle| "Diğer bazılarından da kısa kısa Söyle cevablar aldım — Hukukçu olmak İstiyorum. — Heykeltraş olmak azminde- Yim, - Mimar olmük “tasavvürundari Yim, — İyi yetişmiş bir tiyalıo ar - isti olmağı düşünüyor a. — İktısadcı olmağı gaye edin- Miş bulunuyorum. Ve. daha neler de neler... Bunları dinledim. ve hayata, PSi de ayrı ayrı fikir, tasavvur ve Bayelerle hazırlanan bu genç “!k.ıaışımn kurajlarını kırma « | ı.ak için izhar edilen arzuları alâ- a. İle dinledim. Kendilerine mu- | Yaflakiyetler temenni ettim. Bu iteketim işin zâhiri tarafı, siz bir! gelin benim içime sorun * Hiç şüphe yok ki, memleketin Mümi ihtiyacı bakımından bir Oktor, iktısadeı, mühendis, hu - :»ıu... âh.. kadar bir romancı, şa-| çar üsikişinas, ressam, heykel - Ar, tiyatro Aartistine de lüzum qıt (e 'htiyaç vardır. Fakat ilk say - “muz Mmesleklere intisab eden- B ler hakikaten bir olurlar. Halbuki diğerlerini ken- | dilerine meslek - it: dünyanın hakiki xx zi yade bir takım hayali zevklerden | kâm alarak yaşamağa kendilerini mecbur ederler. Çünkü; bir mezleğe intisab et- mek, insaaın o yüzden hayatını kazanması demektir. Halbuki biz- de, güzel san'atların, horhangi şu- besini meslek edineiler 'bu uğur- da sarfettikleri emek hâtta ömür netlcesinde he Kazanırlar?.. Hiç!.. Şu halde, bizim genç arkadaş - Tarihde Büyük Cinayetler İdama Mahküm Olanların | Suçları Ekseriya Nelerdir Katillerin Çeşidli CNDT T Martta mukakemelerine bakılacak olan insan kasabı Vaydın. aris gazetelerinden biri, son | birkaç asır içinde — Fransız zabıtasının — ve adliyesinin davasını gürdüğü meşhur — ketil ve canilerin ve bunların muha- kemesinin kararlarını neşretmek- tedir. Bu hâdiseler içinde şaya- | ni dikkat olanları vardır. Bu hâ- diselerin tarihleri ile beraber, a- şağıda, çıkarılmış — hulâsalarmı neşrediyoruz: 2 AĞUSTOS 1796.— Liyon pos- tası memuru öldürüldü. Lezurk adlı birisi yakalandı. Bu adam Akati diyen insanlar da var. lazm bazılarının hedel ve gaye e- dindikleri san'at şubeleri, henüz fantezilikten kurtularak bir «mes- ni almamış bulunuyor. lek Fakat işin dikkate döğer tarafı memleketin, musikişinasa da, ro- mancıya da, şaire de, heykeltraşa da, ressama da, tiyatro şan'atkâ - Tına du aymi derecede büyük bir ehemmiyetle iihtiyacı vıardı bu ihtiyacı bütün azatifetile ııı. - sedenlerimiz zaman zaman sesle- rini yükselterek feryad ederler: (Devamı 7 inci sayfada) Geçen Olduğu Göruluyor masumiyetini iddia ediyordu. Ci- | nayeti işlediğine dair bir delil ol- mamakla beraber idama mahküm edildi. 3 20 İLKKANUN 1890.— Gabri- yel Bombar yirmi sene küreğe Mülikünü 'oldu. Cürüm ortağı Eyro-! nun kafası kesildi. l&KA' HOKRANTADA: maması için h)l tavsiye edersiniz?. Garson, etrafına — bakındıktan sonra, patronun — işitemiyeceğine kansat getirdikten sonra yavaşça: — Biraz peynirle ekmek.. DOĞRU SÖZE NE DENİLİR?. —— üşteri—. Midemin bozul- ne yememi ğ — Dün gece garib bir rüya gör- düm: Vergi memuru yakama sa- rıldı... — Azizim, bu rüya değil, kâ - bus... ayaklarının ön altı kade parmak” büyüklüğünde © biliyor musunu bind Dluz beş Emer — Bi Evet, dem, m, altı parmak u- ge- Alin— Şu halde son mektübu- Z «Sizi gördükçe hürriyet heykeli hatırın dEy de- menizin sebebini lütfen izah Bay K. kahçe ) cereden bakan komyşi | rar — Bu şarkı söyliyen çük kız mı?. Söyleyiniz fena değil, fakat bir Bunlar, bir bakkalı öldürmüş- ler, cesedini bir sandığa koyarak nehre atmışlardı. 9 EYLÜL 1840.— Paris cinayet mahkemesi Madam Lafarji, koca- (Devamı 7 inci sayfada) | | | | Taymis Gazetesinin Tarihçesi Bu Gazetenin Dünya Politikasındaki rolü i mgilizlerin Taymis gazetesi dünyaca meşhurdur ma - tüm. 935 de Taymis 150 in- çi yıldönümü oldu. Yüz elli sene- lik bir gazetenin bir tarihi var demektir. Onum için yıldönümü günlerinde Taymisin tarihinden kerek ketidisi ve gerek diğer memleketlerin matbuatı uzun u- zadıya bahsediyorlardı. 1785 de tesis edilen bu gazetede her şey gibi birçak değişiklikler geçir - miştir. Bunların anlatmak üze- ve Tayinis gazetesi” tarafindan 1785 den 1841 tarihine kadar olan devreye akd bir tarihçe neşredil- mişti. Şimdi de- bunun — ikinci çildi çıktığın! kendisi haber ve - riyor ve 1841 den 1884 tarihine kadar olan Avrupa vukuatı da bu münasebetle gözden — geçirliyor. Meşhur Sivastopol harbi de 1854 de olduğu için bu devreye dahil. dir. İngiltere o zam &- leyhine olarak Fransa ve o za- manki Sardenya devleti olan İtal- yanın iştirakile Osmanlı tmpara- torluğuna yardım ederek harbe girmiştir. Taymis gifretesi için bu harbe İngilterenin girmesi pek manasız götülmektedir. O zaman Londi tun bu gitgide ehemmiyet kaza- nan gazetesi bu noktai nazarını anlatmış, Avrupa devletlerile be- raber İtgilterenin kendisinoe ser- güzeşt sayılan böyle " bir harbe girmemesini ileri sürmüştür. Fa- kat İngiltere harbe girmiştir. Bah- sin burası şu itibarla Şayanı dik- kattir ki Taymisin nüfuz ve ehem- miyeti gitgide artarak' İngiltere- nit Hattı hareketi — he "olacağını Tayinis gazötesinden ' mlamağa alışılmıştır. Taymisin bu ehemmiyeti istih- baratındaki kuvvet ve ciddiyet dolayısile büsbütün artmıştır. Öy- le ki harb çıkacağı zaman Rus Ça- rı kendisine Avrupa devletlerinin bir ültimatom yolladığını daha ül-| timatom gelmeden Taymis ga - zetesinden öğrenmiştir!, Rusy e- | | (Fizavunun kızı) piye .Eski Prenses, Bug Parısde Bale Dersi veriyor Göz Kamaştmcı Bir Hayattan Sonra Her Şeyin Hayal Olduğu İhtıyarlık Yılları ski Rus Prensesi güzel bir E kâdın - bügün - Pariste bir dans ve balet stüdyosunda çalışıyor. Bu Prensesin eski, deb- debeli ve şanlı hayatı ile Lu- günkü hayatı arasında çok İark var. Düşen bir saltanat ve onun izleri, mabadi.. Bu meraklı şayanı dikkat hayat safhalarını ve hatıralarını aşağıda okuyunuz: t büyük Ve bü. ve 1 ocalarda otu- bitlerin mavi üniformaları, saray k seyir » bir tesir husüle getiriyordu İmpi ta çı locasında idi, üs Peptipa'n Üsi M du. a koltuklarda piyes n kkidleri oturuyordu. Balet o! n kız çok alkışlanıyordu. Üç ye çıkmak, İmparatc & eğilmek meebur lmıştı. çen tinde kalmıştı, Yihayet İmparatoriçe kalktı, bir reveransla Sahne, tak - ladı. tlerile dolmuştu PARİSDE 1939 YILINDA Otöy'de, asri bir evde küçük bir stüdyo. Büyük bir aynanın önün- de birçokkgenç ve güzel — kızlar sıçrıyorlaf, dönüyorlar, oynuyor- lar, Orta boylu, siyahlar zayif bir kadır hâreketlerini ta- kib ediyör; 'nasıl' dönmeleri, nasıl sıçramaları"lüzum geldiğini söy - lüyor. Bu,vakitle Keşşinska ün - vanile şöhret kazanan Prenses Ro- manovski- Krazinski'dir. Dans stüdyosu, klâsik baletlerin mabedi olmuştur. On senedenberi sabah saat 10 dan akşam saat 8 e kadar çalışır. Yorulmak nedir bil- mez. San'atına çok bağlıdır. Ye- | meğini ayakta yer. Dostlarını bu- rada kabul eder. Terzici roblarını | oyun arasında prova eder, Sakin bir bahçenin ortasındaki eve girildiği zamman insân kendini | Paristen uzak bir yerde satır. Ta- raça,hakiki bir limonluk gibidir. Cins cins çiçeklerle' süslüdür. Prehses, son derece misafirper- verdir. Arasıra' ziyafetler tertib e-i der, dostlarını, artistleri davet e- der. «HER ŞEYİ Sİ Dansör bir a Matilâ Keşsinska'nın Rus bale - tinde rolü pek büyüktür. Babası Felilp, Mari tiyatrosu - nun en büyük artistlerinden birisi idi. Bilhassa karakteristik dans- larda şöhret almıştı. Tamam 60 sene sahnede çalıştı.| 75 inct yüldönümü kullandığı zü- man kızı dâ yanında idi. Büyük kizı Jült ile oğlu Jozet de artist idi. Fakat, babasının san-, atına erişen ancek küçük kızı Ma-| tild oldu. 14 yaşında mektebi terk ve bü- rları orada idi, giyinmiş | | konundan söyledi, F—'. Prenses dersi v Petersbürgda, Kamehü Ostro - | vo'daki konağında birçok kıymet- H tablolar, eşyalar vardı. Çok pars| lak suvareler, ziyafetler veriyordu.| İhtilâl zamanında, 15 inci Lüi | tarzında döşeli salonu askerlere yatakhane oldu. Lenin ve Zinovi- yef nutuklarını, bu salonun bal- 1909 da Grandük Andre Vlad - miroviç'le evlendi. Prenses ünva- mını aldı. 1917 ihtilâlinde müşkil bir vaziyete düştü. 2 şubat 1917 de konağı terke mecbur kaldı. 1919 | Romanovski Krazinski şimdi Pariste böyle bale veriyor. da Rusyadan ayrıldı. Bir müddet Novorosisk'de saklandı. Ölüm teh likeleri geçirdi. Sonra İstanbula geldi, sonra da Parise gitti. 63 YAŞINDA BİR YILDIZ Premisesin stüdyosunda yüzlerex genç kız vardı. Hemen hepsi Parl sin kibar ailelerine mensubdur. Prenses, son defa olarak 1936 da Londrada sahneye çıktı. Bu & yaşındaki san'atkâr o kadar alkış landı ki on sekiz defa halkı selâm lamak mecburiyetinde kaldı. I LONDRA'NIN ZENGİNLĞ& MUHİTİ I İngiliz Gençlerinin Hususî Hayatı yük Harbden Sonra, Herkes Kendını Eğlence lbtılasınaDuşurdu tün mesalsini dansa hasretti O sırada Petersburga bir İtalyan ba-| let heyeti gelmişti. Bunu idare e, | den Virçinya Züşi bir harika idi, | Matild bunu görünce çıldırdı. Bir, kaç sene sonra/ayni oyunları oy- | namağa muvalfak oldu, Bir gün, Züşi ile karşılaştı, elini öptü. ve: «— Hetşeyi size borçluyum!..» dedi. YİRMİ SENELİK BİR ŞAN VE ŞEREF Matild, çok çabuk terakki etti. Ve İtalyan baleti artistlerini göl- gede bıraktı. - Petersburg halkının mabudesi oldu: Elmasları, pırlınuî tacı moşhur idi, Dans. müzik ve kadın en revdoda olan eğlencelercenaır, ngilterede pul iradı ile ge- çinerek yaşamak için çalış- rönğa Ve kazanmağa muh- taçrolmiyanlar çoktur. Eskiden bert.dillerde darbimesel olmuş | bir söz vardır: Lord gibi derler! Bununla beraber her Lord paye- sine çıkarılanlar zengin değildir. Her zengin İngiliz de Lord de- gildir. Fakat nedense esklden u- zün Uuzadıya seyahat edenler, git- tikleri yerlerde bol paralar sar- feden kibar İngiliz sınıfına men- sub olanlar böyle bir şöhret ve dütiba: bırakmışlardır. - Hâlâ da «Lord gibi> sözü yaşamlaktadır. Gönç bir İngiliz muharriri mem- leketindeki zengin tabakadaki | delikanlıların nasıl vakit geçir - diklerini, dün ile bugün atasın- da İngilterede nasıl bir değişiklik görüldüğünü tahlil ediyor. Bu genç muharrir İngilterenin zeni gin tabakasına mensub bir asıl - zade olan Lord Fotberin bu tahli- (Devamı 7 inci sayfada)