Tefrika Numarası : 50 Yazan: Rahmi YAĞIZ Donanma Kumandardığı Deniz Hâkimiyetinin Elımızde Olduğunn Sö Halbuki Düşman Destroyerlerı Boğazda Cirid | Oynuyorlar. Bu Ne Anlaşılmaz İş. Mülüzim bunlarla uğraşırken Gderinden derine 'akseden top ses- Tİ durmuştu. Sami Efendi kim- Seyi uyandırmadı, döndü, kendi Zeminlüğne geldi. Teleton başında meşgul bölük kumandanına anlattı: — Hepsi ölüm uykusuna yatmış- lar sanki yüzbaşım. O kadar uğ - Faştım. Birisini uyandırmağa mu-! Vaffak olamadım. — Neden? — Kimbilii Yüzbaşı bir ön sezişin ilhamile [ Vak'anın iç yüzünü keşfetmiş Bibi| tevab verdi: — Bir halt etmişlerdir.. — Ne gibit? — Ey.. Kimbilir, içki filân!. Sami bölük kumandanının sö - Zünü kesti: — İmkânı yok yüzbaşım, bun - | lar müslüman adamlar.. Her biri tkmek çantasından ziyade abdest | dbriğine bağlı yaşlı yaşlı neferler. Ağızlarına içkinin damlasını koy- | Mazlar.. — Peki., anlarız, — Olur yüzbaşım.. Telefonla top seslerini anlıyabildiniz mi? — Karakollara sordum.. Tabura 'on ettim. Cevab —alamadım. Kım.: bir şey bilmiyor, hâdiseyi bizden öğreniyorlar, Birkaç daki- ka evvel Kavak topçu taburu ku-| Mandanlığı telefonla bildirdi.. T - | fikları . hafif seyirle sahile y acayib gemiye dur projektörler y kılınca bunların Rus destroyer - | leri olduğu anlaşılmış, İstinyedeki: andanlığına — haber | raber ateş açılmış, | erler iki üç mermi savur- | an sonra geldikleri istika - Hele sabah olsun da | muhriblerini bu tahtelbahri avaş- | tırmak, bulmak, — yedeğe alarak avdet etmek vazifesile binbir ö - lüm tehlikesinin tehdidi altında | bulunan Karadeniz Boğaz mınta- kasına göndermişti. Destroyerler gece, muharebei leyliye vaziyetinde sahile sokul - muşlar, ışıksız ilerleyerek Arka- diyayı aramağa koyulmuşlar.. Bu sırada Boğaz topçu - rasıdlarının gözüne çarpan destroyerler ateşe tutulmuş, var hızlarile — kaçarak kendilerini kurtarabilmişlerdi Ertesi sabah şafakla uyanan subay, üçüncü bölüğün teğmeni Sami ile bölük kumandanı yüz - başı Etem teftiş korkusile işleri - nin başına koştular. Yüzbaşı hay-i vanına atladı. Civar — köylerdeki | posta ve kara ın gözden geçirmeğe gitti. düzenini | uyor" Teğmen Sami talim — saatinde aksakallılar bölüğünü talimhanede hazır buldu... Elrad, kestirdikleri bol uykuya rağmen hâlâ mahmur ler, mecalsiz — tavırlarla boy gösteriyorlardı. Sami tekmili aldı. Bölüğü telime| götürdü. Davud Çavuşun — yanlış bir tüfek ateşlemesi yüzünden bö- lüğün Arkadiya Rus tahtelbahri tarafından perişan edildiği gün - denberi bombalarla talim yapan kıt'a öğleye kadar bu talimlerle uğraştı. Yemek vaktino doğru bö- lük tekrar zeminliğe döndü. Teğ- men Sami akşamki uyanmaz uy- kunun sebebini — öğrenmek için başçavuş Ömerle diğer çavuşları kendi zeminliğine çağırdı. Aksa - kallı altı çavuş bir sıraya dizildi- ler, Esas vaziyetinde — durdular. Teğmen sordü: — <Uevami var! Sevgı Stajı (4 üncü sayfadan devam) — Evet neyse. İşte o kız, yani Müberra sana âşık olmuş, seni çıl- dırasıya seviyor. Birkaç defa yol- da sana rastlamış selâm ve: beklemiş, fakat sen darkında ola mamışsın, — Bir iki gün evvel mektub yazmış cevab vermemiş- sin. İzzet kendisini kaybedecek bir â mektub mu yazmış? ben © mektubu kadaşların bir azizliğidir diye ta- mamile okumamıştım bile. — Allah müstahakını Muziplik ne demek. Senin o ve6 v te karan ş ş etmeyişin — kızcağızı — İyi ki bizi de yoklamadılar.. | çok müteeasir etmişti. Ne cür'et bu yüzbaşım.. Donanma| l beni dinle, bu kız seni Küumandanlığı ver raporlarda Senin de böyle bir meş- 'deniz hâkimiyetinin elimizde ol Yüğüunu söylüyor, Boğaz kapıla - | Tında düşman destroyerleri cirid | Oynuyorlar., Bu ne anlaşılmaz iş! — Deniz harbi meselelerine ak- Efendi.. Harb Meydana gelebilir. Bunları bir ta-| Tafa bırakalım da uyuyalım. Ya- Tın sabah siz erkenden talime çı- kın.. Duyduklarıma göre Başku - Mandanlık vekili paşa taburu tef- Tişe gelecekmiş! — Ne zaman acaba? — Belli değil. Henüz tevatür | halinde, şayla kılığında dolaşan Bu haberler birdenbire hakikat n İüverir. Biz hazırlıklı bulunalım. Enver Paşanın tabintini az çok bi-| liyoruz. Hani bir bilmece vardır: Çat burada çat kapı arkasında « bugün o bilmeceyi bana eğim cevab şu olur: İki zabit gülüştüler.. Biraz daha| beriden tuktan sonra| ılar, uyudular.. | tedi ulmağa ceraret| Muvaffak ol bahir £i B olamıyan Rus taht illâsının Arkadı önlerinde kotmodorunu telâşa düşi &rıza sebeb Mevzuu bah kaybedi; müş. Bir| e bir kenara sıkışması lan bü sefineyi ken-i di vasıtasile armak — imkâni Olmadığını düşünen komodor tel-| Sizle bir şifre vermiş, işi © n albay Toşef dest | şey,yapmıyordu. Ni | güliyete artık ihtiyacın olsa ge- rek. Ben seni bir münasebetle Mü- berra ile tanıştırayım. Hem'onun duruz, —hem gürürünü okşamış de sen vaziyetini kur sun. Sakın bir yanlış pima, — Nasıl olur birader. Ben bu işi hiç bilmem. — Vallahi çocuksun yahu. Bun- da bilmiyecek ne var İzzet?. Ne var olur mu?, Hiç bir rim, tecrübem yok böyle işlerde birader. Becerebilir miyim — bu işi bilmem kit. İki arkadaş yarım saattir bir gönül hâdisesinin münakaşasını yapıyorlardı. — İzzetl, — Namığın bütün tekliflerini hayretle karşı- | hyor, Namık da İzzetin şaka yap- tığım kabul etmekten başka bir bul etmezse veya başka bir kadını sev Müterrayı beğenmiyordu. Namık gözlerini kapadı, bir an, düşündükten sonra " — İzzel sana son sözümü söy: lüyorum. Ben sana bu hususta yar dım edeceğim. Başka kadınlarla tanıştıracağım ve sen bir ka- dına - kür y 1 öğreneceksin. Sonra Müberra ile tanışırsın. Ka- bul mu? İzzet zor bir sual karşısında kalmış, bir mekteb talebesi gibi kızardı, düşündü, nihayet: — Peki kabul. Fakat ben bu işi ne kadar zamanda öğreneceğim. — Bir iki günde. İzzet teklifi kabul etti te bara gittiler. Birkaç Gün- iş ölüre | aha gel- | düz İzeet yazıhanesinde Namı - ğmm on sayfa dolduran aşk 6 matnamesini ezberlemiye çalıştı. Aradan bir hafta geçmişti. Bir gün Namık Müberrayı alıp İzze- tin yazıhanesine gilli. tin birkaç dakikaya söyledi. in odasına girdikleri za - man Namığın gözüne arkadaşı - nın çalışma masasının Üüzerinde Na- duran aşk talimatramesi ilişti mik on sayfalık eseri (!) alı Maddelere ayrılan bu sayfaların bazıları karalanmiş, bazıları da işaretlenmişti. - Ve Jlik sayfada «Sevgi stajı nazarl bilgiler tali- matnamesi» yazılıydı. İzzet gelince misafirlerini hay- retle sevinç arası karşıladı. Namık talimatnameyi göstere - rek: — Yabu bazı yerler karalanmış neden?. İzzet gülerek: — Onlar bitti. Tamamile bazır. — Sahi — İstersen tecrübe edeyim? — Fena olmaz. İzzet yerinden kalktı. Yeleği - nin cebinden çıkardığı bir yüzü- ğü Müberraya uzatarak: — İlk hatıramı parmağınıza takmama müsaade eder misiniz Dedi. ve cevab beklemeden Mü- berranın elini tuttu, yüzüğü par- mağına taktı. Müberra bu hare- keti müteakib yarı şaşkın bir hal- de onu süzüyordu ki daha ilk gün yüz yüze geldiği adam misafirinin dudaklarına doğru uzanan İzzet bir maddeyi okumıya başlar — Aşkımız ebedileşecek değil ilim... Bu kadar terakki ve staj Na- mağı sersemletmiş, olduğu yere 'Tepebaşında (ANNA KARENİN) T ı.ıhıo Halk epereti 9 da (ŞİRİN TEYZE) Macar baleti Pek yakında: ZOZO Dalmaa Halk Üperetinde, Bugün 16 da, akşami — Filmler-Yıldızlar — Klark Gabl'ın Hâtıraları inema meraklıları yalnız meşhur artistlerin resimle- rimi, imzalarını toplarnakla 'a etmezler, / Bunlara sid eşyaları da ele ge- e çalışırlar. Yıldızların ço-| ekleri: eski mendillerin- hatta — kombinezonlarından | kolleksiyon yapanlar çoktur. Çoğu, yaşlı ve zengin olan bu kolleksiyoncular, bunları ele ge- çirmek için birçok çarelere baş vururlar, para da sarfederler. Ayni hal Klark Gabi'in de ba- şına gelmiştir. Gömleklerini yı - kamak, — ütületmek için verdiği gömlekçinin dükkânı — soyulmuş ve yalnız sevimli yıldızın gömlek- akalıkları ve kollukları ça- hınmıştır. lar. 'n, . «Sönen Ziya» | Kipling'in Bu Meşhur eseri renkli olarak Sinemaya Alınacak (Hava zaferi) filminin monta -. Jai bitiren sahne vazın — Vilyam Velman, Santa Manika'daki ıw,.l künde istirahat etmektedir. Buna da hakkı vardır. Çünkü san filim ile tamam dört ay uğraşmıştır. Velman. boş zamanlarında, (Sö-; nen ziya) nın renkli filmini ha - zırlamakla meşguldür. Bu filim için angaje olunan ar- tistler arasında Raymillan ve İda Lüpino vardır. (Sönen ziya) filminin çevrilme- sine sonkânun ortasında başlanar| caktır. FERNANDEL ELEKTRİK SANDALYESİNE OTURUYOR! Meşhur Fransız komiği del, önümüzdeki hafta (elektrik sandalyası) na oturacaktır, Bundan, sevimli artistin idam olunacağına hüküm vermeyiniz. andel, Moris Kammaj'ın beş pa- rası) adlı filimde mühim bir rol almıştır. Bu rol iktazası idamm olu. MALKON KAMPEL SENARYOCU OLDU Otomobil sür'at şampiyonu meş- hur Sör Malkon Kampel, Lon - drada tabolunan bir eserin muhar-| riridir. Holivud sinema şirketleri bu eseri filme almıya karar ver- mişlerdir. Sör Malkon senaryo » yu birzat yazmak - şartile kabul etmiştir. Artist Portreleri u Süzı Prim ve Andre Luge «Centil-| men şoför Alekis..» filminde KIZILAY. BEYOĞLU KAZA ŞUBESİ MENFAATİNE BÜYÜK GALA 9/3/939 perşembe günü akşamı halk operet tiyatrosunda Yunan artisti Mano Filipidisin iştirakile 3 yıldız Büyük operet | Macar Balesi F" Soldan sıra ile: 1 — Dekor maketleri salonu, 2 — Bu tablo, filim şeridlerinin nasıl yapıldığını gösteriyor: (Yukarıda soldan itibaren) pamuk, su, asid Sülfrik mürekkeb bir tertib. sonra kâfuri ve yelâtin kan rıştırılıyor. Şerid haline geliyor. 3 — Fotografların ağrandisman yapıldığı salon Birkaç ay sonra — Berlinde bir sinema akademisi açılacak. Bu; bir eğlence yeri veya yaşlı bir sinema merkezi olacaktır. A « SİNEMA teallik ticari ve sınai şeylerde ih- tısas peyda etmesine de çalışıla - caktır. Akademinin bir de müzesi var- kademinin dalmi 300 talebesi bu-, dır. Burada, sinema hakkında bir, lunacak ve kursları iki sene de- vam edecektir. Burada sinemaya, sinemacılık Ban'atına aid herşey öğretilecek- tir: Mizansen, filim çekmek, ko- | medi, elektrik ve ziya kanunları, makiyaj usülleri, ilâh... Sinema, öğrenilmesi lâzım bir san'atlır. Bunu berkesten evvel Almanlar anlamışlar, takdir et - mişler ve işe başlamışlardır. Akademide talebelere, sinema- cılığa aid herşey — öğretilecektir. Meselâ mizansen kısmına devam | eden bir talebenin, sinemaya mü- SİMONE SİMON Daha - dağrusu, yamuk yumuk, pamuk gibi minimini kedi- ler vardır, insan görünce mutlaka okşamak, sev- Söz söyleyiş de öyle. Tıpkı kedi yavrularının mırıltılarına, miyavlayış- Büyük bir. stüdyonun dahili. Soldaki köşede bir filim sahnesi alınıyor. ) ocuk — kadımı... mek ister... İşte onlar gibi... larına benzer, Ya saçları?.. Dalma perişan, dalma dağınık - tır. Kâh başının soluna, kâh sağına dökül yüksek ve bombeli. Gözleri, kedi yavrusu gözleri Bibi bazan saf ve masum, bazan çekingen ve kor- fikir edinebilmek için her şey tep | hir olunmuştur. Müzenin evrak k... Kirpikleri uzun, pek uzun... rıya doğrü fazlıca kıvrık, Kalın dudakları &: Buhranlı Günlerde Hemen Artan Ve Eksilen şeyler (8 inci sayfadan devam) miktarı vasati olarak her vakit alınmakta olan miktardan 25 mil- yon İngiliz lirası fazla olmuştur. Fakat bundan halkın fevkalâde telişa düşerek herkesin kendi ba- ganın çaresine bakmak için pa rasını kurtarmağa uğraştığı ma- nası çıkarılmamalıdır. İngiliz gazetelerinin dediğine göze evvelâ buhranlı günlerde Fransa ve Âlmanyada halkın da- ha ziyade telâşa kapıldıkları gö- rülmüştür. İngilterede bankalar- dan o günlerde sahibleri tarafın- dan çekilen para 96 5 den fazla de- gilmiş. Almanyada ©4 17 olmuş, Fransada ise 9 26 yı bulmuştur. hazinesinden, kütüphanesinden bahse lüzum yok.. Yalnız birinci kısmı tarif etmek, kâfi: Bir filmin bidayetinden s0- a kadar ne safhalardan geçtiği inüyor, İşte parlak bir tablo: Şeridlerin sureti imalini, sonra dekopajların nasıl yapıldığını can-) h ve herkesin anlıyabileceği şe - kilde gösteriyor. Biri de, bir çalışma plânı. Kü- çük dekorlar, Ötede makiyaj usul-. Hulâsa, sinemacılığın en | leri... . .& o . hani şu ' söyler... , Blini Burnu yuka - Kadınların sarfet! para İn- Tede tica gi t âlemi için pek mühim bir yekün tutmuştur. Se- kadınların | ayakkabı ve nenin bazı aylarında iç çamaşırı, çorab, manto için sarfettikleri paranın | miktarı 40,000,000 İngiliz lirasını | bulmuştur. 1938 senesi ağustos ayında ka- din eşyası olarak — yapılan “&tış | bir sene evvel ayni aydakinden | 1,200,000 İngiliz lirası fazla tut - | muştur. Fakat buhranla geçen ey- | İül ayı zarfında ise kadınların da- bâ az eçya aldıkları, sarfettikleri - parayı süsleri için azalttıkları rinde müstehzi bir tebessüm hi Sesi çok tatlı ve okşayıcı. Fakat yorsanız duyamazsınız. Çünkü yavaş, pek yavaş Halinde bir başkalık, bir şahsiyet yoktur. Ve o- lamıyacaktır. da... çocukluktan kurtulamıyacaktır. Geçenlerde bizzat kendisi: «Oynamak, daima çocuk gibi oynamak İs- tiyorum. Hatta sinemada bile... Sirmone Simon bir çocuktan, yaramaz bir ço- cuktan farkı yoktur. Sinema meraklıkları da onu bu hali için seviyorlar T MART 189 MÜZESİ Bizli sırları, hileleri birer biret öğretiliyor. Büyük bir dikkatle yapılan bir sahne maketi üzerinde, hali fa: liyette bulunan bir grup görü yor. Herkes vazifesi başında: Are tistler, sahne vazıları, rejisörler, ameleler, ilâh. Sonra, denizaltanda ve havada filim almanın muhtelif usulleri, şetfaf aynalarla yapılan hileler.. — —| Mücessem, canlı ve mütehar - rik olarak gösterilen bu şeyler sa- yesinde insan, az bir müddet için de sinemacılığın bütün incelikle- rini, hilelerini öğreniveriyor: Can- h resimler nası! yapılıyor, sahne- ler nasıl tertib ediliyor, ses nasıl alışıyor, öğrenmek — için müzeyl bir saat dolaşmak kâli... eksik — değil... biraz ağır işiti- Kırk beş yaşına da gelse yine » damişti. görülmüştür. 937 eylül ayındaki sarfiyata göre 2,000,000 İngiliz li- rası daha az harcetmişlerdir!. Diğer cihetten inşaat da dur - lüks eşyasının satımı büsbütün durmuştur. Bir de İngiltereye gelen Ames rikalılar memleketlerine döndük- leri gibi Kanadadan gelenler de yerlerine avdet etmişlerdir. Buhranlı haftalarda Amerika- dan İngiltereye seyyah gelmemiş bu yüzden de ziyan edilmiştir. Buhranın devam ettiği günler. de eh ziyade alış veriş maddeleri üzerinde olmuş, petrol üzerinden çok alışveriş gö rülmüştür.