Tefrika Numarası : 46 Karadan Atılan — Bu ahmaklığı kim yaptı? Bölükte nişancılığı kimseye ver- Miyen fakat bu keyfiyet filen atı» Hle değil de 93 — muharebesinde Tunanın bir yakasındar öleki ya- katındaki Rus - karargâhında bu- zabitleri avladığı, boşa kur-| harcamadığı yalmız kendi id- MaSile hikâye tarzında malüm ©- ,.__: yaşlarında Davud çavuş, e- hâlâ namlusundan — düman tüfeği bulunduğu halde a- Fağa kalktı, güler yüzle hiddetin- =ı köpüren zabitine mukabele — Ben yaptı hl_ Niçin ateş ettin. Ben tüfek İlanmak yok diye emir verme- . Mi? > Verdin! ©— Neye yaptın öyle isel İhtiyar gavuş iyi bir İş yapmış mahsus bir tavırla izah Gt — Tahta bakırın gözüne nişan İşi tamamdır. diye zatınız | Üylememiş miydi? Teğmen Sami çileden çıkıyor, Perinde duramıyordu. Deli ğgibi haykırdı: — © öğrettiğim böyle boyunca | Bidan çıkmış, dinlenrken kıstırıl-; ;’: :ı'::h:hi:kn değil, suda gi- | Bcık ipşil SS Davud çavuş sırıtışını somür - Çevirerek mızıldandı: ı — Ben onu ne bileyim.. Her tah-' :Nhrı böyle yapılır sandım. | Şit daha gözüne tüfek atmam &- #endim. Bu saçma cevab. yaşlı çavuşun t Ün Ü niyetle hareketinden çı - | bi hatanın böylece tamiri büyük rsatı kaçırtmasına — rağmen *ğmen Samiyi tebessüm etmek- Alıkoyamadı. h , Haydi çocuklar! Koşar adım- radan uzaklaşalım, ,h;isâkıesek yine çıkmaz mı e- — Biraz daha gecikirsek, savuş- tenbellik edersek ne çapan & Çıkacağını görürsünüz.. Hay- Beni takib edin matş mar; kit amandanın yapılmasına va h_:lmd._ teğmenin sözü biter Nez ince, hain ve tıpkı gizli bir O Rüny Ein birdenbire peyda olu- — müri Andıran bir patlak duyuldu. Büthiş bir vınlama ile ikinci bir * kayalığın ortasına düşen | %“Pludıki tahtelbahir topunun| “eağie Psan dehşetini herkese Hân| Sami bağırdı: X, Yere yat. allılar bölüğü kayalara No. 'TG — ç Mütecesirim. Fakat çok müte- t değilim! hh”rmuymum Bu üzüntü kısa Zaman içinde hayatımı “ıka Gçe doldüran üzüntülerin en kü | lür. Kaybettiğim bir çok ve bir z &hı'ek şey kadar büyük değildir. t di yüzüm yok.. lelâti buluncaya kadar ümidim. aŞamak zevkim de yoktu. Şimdi Kesten kaçacağım. ten Belmayı kaybettiğim za- M da Ölmek, sonra da herkes- b kaçmak istemiş, ölememiş fa-| çabilmiştim. Bir tesellim var: İclâl... > Aksak, Ki el Mermilerin gömülürcesine yere uzandılar.. Tahtelbahir 10 metre uzakta suyun| Üzerine çıkmış, burnundaki küçük| fopile ateşe başlamıştı. - Bölüğün | bulunduğu kayalıkta infilâk eden her mermi yüzlerce misketi bir 3 İngilterede tesirini meydana getiriyor, mer - yYazan: Rahmi YAĞIZ ÂAk Sakallılar Bölüğü Kayalara Gömülürcesine Yere Uzandı ! Tehdidi Karşısında - Arkadiye Tahtelbahiri Suya Daldı ve Kayboldu| milerin isabetile ceviz, yumurta, fındık iriliğinde yüzlerce kaya par-i çası kurşundan daha beter yara - lar açân bir taş yağmuru hasıl e- diyordu... Bölük, bir neferin ha- lası yüzünden tehlikeli bir hale, bir ölüm tuzağına düşmüş bulu - nuyordu. (Devamı var) Kadın Ve Aile Hayatı Nasıldır? (5 inci sahifeden devam) sinema artisti olduğuna kanidir « ler. Bu kanaâtleri asla sarsılmaz. İngilterede hemen her sokağın | köşesinde bir sinema vardır. Her programda iki filim — gösterilir. | Koltukların arkasnıdaki açılır ka- panır tepsinin üzerine çay fincan- | ları konulur. Hem sinema seyre - derler, hem de çaylarını içerler, Kocalarile nadiren sokağa çıktık- ları için sinemaya sık sık gider - ler. Erkekler, zengin iszler, kulüble- rine giderler. Gazetelerini kulüb- de okurlar, ayakkablarını kulüb- de boyatırlar. Kulüb, sanki ikinel) evleridir... Orta halliler de kah- veye.., Kadınlar, evde otururlar, /Tadyo dinlemekle vakit geçirirler. gin, fakir hemen her evde hindi kızartılır, puding - tatlısı yapılır, içerisine, tıpkı paskalya çörekle - rinde olduğu gibi para konulur. İlkkânun ayı girince her evim sa- lonunun bir köşesinde bir masa, masanın üzerinde süslü bir Nocl ağacı bulunur. Noel gecesi, bay evrde kalır. Ço- luğunu çocuğunu yamına - toplar. Başına kâğıddın bir külâh geçirir.| Hep birden Old Land Syne'yi söy- lerler, — kadehlerini - kaldırırlar, Kralın ve Kraliçenin şerefine i- çerler, İngiliz kadınlı riayet ederler. Pazar laka kiliseye giderler. Kral öldü mü, ağlarla, matem tutarlar. Ço - cukların kollarına siyah krepten bir bazubend takarlar. Son derece sofudurlar. Çok sev-, gili Yedinci Bdvarın, — Madam Simpson'la — evlenmiye — karar verişini ancak hissiyatına tâbi bir kaç genç tabil gördü. Ekseriyet İs- yan etti. Bukingam sarayının yal- | Tuz ismini işiten, kapısından içeri | girebilmeleri ihtimali olmuyan âdi! bir ameleden en asil bir lorda ge- | | ları an'aneye — çok | Yazan: Nusret Safa COŞKUN Karımın beni terkedeceğini san-| mayotum. Bana, bu çirkin, sakat adama hayatımı vakfedecek İera- gati göstereceğini umuyorum. İşte bu ümitle müteselli, bu te- selli ile müsterihim. Belma vapur- da yanacaktı. Hayatını kurtarmak| güruru da bu teselliye kuvvet ve-| riyor. Beni ilkinci defa yakama de-| nizde yapışan ölümün — elinden kurtaran talihim, suratımı ömrüml gibi delik deşik etti. Ne — ziyant var? Bu muzipliğe de şükür. Ha- yatımı bu bora şiddetile allak bullak eden aşkın ve bu aşkın i- | kinci tarafının bana mukabelesi İ Yassı Öl;çeli Kunduralar günleri mut- İyi Koca... Biraz Hudbin! linciye kadar bütün İngilizler bu iedivacı muvatık görmediler. İki Kkocadan boşanan bu Amerikalı ka-i dının «çok sevgili» krallarına lâyık; olmadığını açıktan açığa söyledi- er. 4 İngiliz kadınlarının — hanedana karşı muhabbeti büyüktür. Bilhas-| sa Kraliçeyi çok severler, namını hürmetle yadederler. Politika ile uğraşanları azdır. Hükümete itimadları vardır. İn- giliz filosunun, İngiliz tayyarele - Tinin, İngiliz ordusunun kuyve - tine emindirler, bunlarla — iftihar ederler. İngiliz kadınları çok zeki, çok çalışkandır. Fakat, kocaya varın- ga, yazıhaneyi, mağazayı terke - derler, evleri ve çocuklarile mı ve Muşamba Şıklığa pek ehemmiyet vermez-| ler. En çok Kraliçelerini taklid e- derler, ayyörlerini, bluzlarını o- nunkilere benzetmiye — çalışırlar. Gündüzleri kalın yünlü veya ke-) ten roblarla gezerler. Geceleri, en| küçük bir daktilo bile, sinemaya giderken mütlaka uzun etekli i - l pekli veya tafta suvare robu giyer. Üzerine de ince bir muşamba... muşamba, İngiliz kadınlarının ü- niformasıdır. denilse caiz... İngiliz erkeklerinin karılarına karşı sevgileri, hürmetleri çok « tur. İyi muamele ederler, Fakat biraz hudbindirler, Evde pek az otururlar, Briç oynamak, pipo içmek, günün gazelelerini 0 kumak için klübe giderler. Kadın- ların zamanı, en çok evde, ocak başında oturup radyo dinlemekle geçer. Bundan şikâyet etmezler. Yatarken mutlaka: Yaşasın Kral!.. Derler. bu şekilde olsun! Yaşamakta gözü olmuyanın, yn—i zünün hatlarını kaybetmekten do- layı ıslarap çekmiye hakkı var mı?. Beni yaşamak arzusuna bağlıyan tek bağ: İclâl. İnsana benzer tu- rafım yalnız ruhum kaldığı için bu bağı biraz daha incelmiş gö - | rerek ona gidiyorum. * Otomobil (.) de, evimin kapısında durduğu zaman kalbim de heyecandan zembereği boşal. mış saat gibi dürüverecekti. Şoföre kapıya yaklaşırken, ü - zun uzun glakson çalmasını söy- lemiştim. Evimin bulunduğu mu- hiti gürültüye boğan glakson se- sine, kapım sağırlaştı, hiç cevap | vermedi. Halbukt! ben, kapının açılarak İclâlin merdivenlerden bana atıl-| masını bekliyordum. — Otomobilde # P FOT UNYN — 3 MART 195 nni e derin bir sukutu hayal içinde. bu Triko Blöz Hare — 150 grara 3 iplikli Filoş siyah yün, Öndeki işleme için a- | şağı renklerde birer parça yün: | a Sarı, yeşil, lâcıverd, ruruncu, pen- be ve pas.. 2 milimetre 5 kutrun- da iki şiş.. Cilddeki Çatlaklar Bu mevsimde bilhassâ elleri « nizde muhtelif hava cereyanları. nin tesirile çatlaklar meydana ge- Bir kadın için bu kabul edilecek birşey değildir. Cildinizin çatla- mamasını temin için hava ile te- masta bulunan yerlerini sabah ve | akşam evvelâ yağsız kremle oğu- nuz. Sonra yüzünüzü pudralayı- nız. Eğer ellerinizde çatlaklar vü - cude gelmişse bunları tedavi içi en iyi çare kökkerevizin saf su ile kaynatılan suyunda sık sık ban- yo yapınız. Bundan başka glisirin yerine çatlaklara zeytinyağı sü- rerseniz çok faydalı olur. Pasa Karşı Yapılacak Şeyler İhmale uğrayıp paslanan ma - deni âlet ve eşyalarınızın temiz - lenmesini şu şekilde temin ade - bilirsiniz: 15 gram kâfuruyu 450 gram e- ritilmiş içyağında hallediniz ve he- nüz sıcakken köpüğünü aldıktan sonra 500 gram kurşun tozu ilâve ediniz ve bununla paslı âletleri bol| bol yağlayınız ve 24 saat bırakınız. Sonra yumuşak bir bezle iyice sı- liniz. TOPLANTILAR || Güneş kulübünden: 1 .— Kulübümüz yıllık âdi kon- gresi 11/3/939 cumartesi günü sa- at 14 de kulüb merkezinde yapı- lacaktır. Kulüb vaziyeti hakkında Jüp bir karar verilmek ü- zere umumi heyetin ayni gün saat sukutu hayalin daha derinlerine düşmemek için, benimd birden - bire çıkageleceğimi İclâlin aklı- na getirmiyeceğini düşünerek - bir| müddet bekledim. Ses sada yoktu. Pencereler, perdeler sıkı sıkı ka- palıydı. Kapının ziline iki asra bedel iki dakikalık bir gecikmeden sonra, sürüklenen bir terlik sesi karşı- lık verdi. Bu ağır yürütüş... Tanıyorum.. O değil!.. Hizmetçi.. Acaba İclâl evde yok mu?.. Kapı açıldı. Yanılmamışım, kar- şımda hizmetçiyi buldum. Yüzüm sarılı olduğu için evvelâ beni ta- yayamadı, tabii beklemiyordu da., Sanra elini ağzına götürerek hay-) kırdı: — A., Sermed Bey!.. Sordum: — Hanım nerede? Kışlık Tuvaletleri Saten Parçalarile NasılSüslemeli L— Bu kahve rengi yünlü ro- bun kolları, ayni renkte saten - dendir. Omuzlarla birlikte kesil- miştir. Beldeki kuşak da kahve ( rongi satendir. Tokası ve düğme- leri madenidir. 2— Mavi jerseden süvare robu üzerinde ayni renkten bir saten parçası çok şık görünür. Kuşak, ve eteğin yan taraflarındaki Band den yapılı iyah krepten bir tuvalet bazan yeşil satenle süslenir. Bu garnitür, modası geçmiş robları, tazelendirir. 4.— Korsajın üst tarafında saten şeridlerle yapılan bu garnitür ne hoş görünüyor. Hele omuz baş- larındaki fiytangolar... 5.— Mantolar da bu fanteziden kurtulamıyorlar. Bu mantonun ü- zerinde, ayn! renkten saten par - çaları görüyoruz. Astragan yakada bir de saten fi- yango var. 6.— Ne şık bir yünlü rob. Ön tarafı, satenden vapılmış, sapları uzun çiçek şeklinde saten şerid- lerle süslü. Sıyah yünlü bir manto ü- zerinde siyah satenden yapılan bu garnitürler mantonun şeklini değiştiriyor, bir başka güzellik veriyor. Kuşak ve düğmeler de satendendir. |Saç Dökülmesi Saçlarınız herhalde güzelliği « nizin en büyük âmillerinderdir. Saçı dökülen her kadının bü- yük bir telike karşısında olduğu muhakkaktır. Bunun önüne geçmek için en faydalı ilâç şudur: 40 gram Vaseline, 20 gram Huile de ricin desordorisse, 3 gram a- cide galligue, 15 damla essence dö Lavande Bunları her eczanede bulabilir- siniz. Biribirine karıştırarak saçla- rınıza sabah akşam #riksiyon yap- tığınız takdirde çok faydasını yüre- ceğiniz muhakkaktır. Kepek ve Saçlar Saçlarının kepeklendiğinden şi- kâyet edenler çoktur. Cidden insanı sinirlendiren bu hastalığın önüne geçmek için der- hal şu reçeteyi kullanınız: 40 gram vazelin, 20 gram Huile de ricin desardorisee, 3 gram acire galigue, 15 damla essence de La- vande. E Cumartesi 16 da, akşam| 9 da (ŞİRİN TEYZE) Çok yakında: Balkan yıldızı 1010 Dalmas Halk Operetinde, nden Halk epereti 15 de fevkalâde olarak ayrıca top- lanmasına haysiyet divanı ve idare heyetince karar verilmiştir. Hayretle yüzüme baktı: — Hanım?, — Evet hanım! İclâl nerede, hasta mıevde yok mu? Ayni budala heyretle yüzüme bakmakta devam ediyordu: — Hanım, İclâl!.. Sinirlendim: Aptallaşma canım. İclâl nere- de diyorum sana!.. Hizmetçi kadın birdenbire sil- kindi. bu gafletle beraber, kör şu- urunun da uyanışı idi. Başını ö - nüne eğdi. Geçmem için yol ve- rirken, gözlerinden akan — yaşlar, iradesinin mukavemet musluğunu! nihayetine kadar kapamış olması- na rağmen, yine sızmış, yere dam- lamaağ başlamıştı. Buna hiç bir mâna veremedim, - İçimi baştan başa bir endişe istilâ etmişti. Ses- lendim: — Telal, telalı, | —-EKadın-Moda Aşağ ea Mavi Köşkte | Esrarengiz Bir Cinayet (8 inci sahifeden devam) ledi. Cesedin morga nakli emrini verdi. Zabıta, dört gün süren sıkı bir araştırmadan sonra katili yakala- di, Bu, son zamanlarda işsiz kalan alkolik bir boyacıdır. Yaşlı kadı- nn zengin olduğunu haber almış;| köşkte kimse bulunmadığı bir m- Tada içeri girmiş, kadının boynu- nu sıkıp öldürdükten sonra koltu- Bun içinde gizli paraları alıp kaç- mış.. Meyhanelerde, barlarda zilzur. nâ dolaşmıya, avuç avuç para sar- fetmiye başlamış. Bir gün evvel meteliğe kurşun atan serserinin bu israfı dikkat nazarı çekmiş, yakayı ele verme- sine sebeb olmuş... Sesime yine sesim cevap verdi: — İclâ, İclâl!.. “Geri döndüm, hizmetçiyi omuz-| larından yakaladım: | — Söyle bana, İclâ! nerede?.. Omuzları sarsıla, sarrıla ağlı - | yordu; — Sizi biliyor, zannettim beye- fendi.. Demek. Avazım çıktığı kadar haykır - dim: — Demek... Hıçkırıklar kanuşmasına mâ - | ni oluyordu. — Demek.. Demek, bilmiyorsu- nuz?. — Hayır, bilmiyorum. * söyle.. Sırsıklam — gözlerini “koldırmiş bana şüpheli gözlerle bakıyordu:| — Nasil utur?. Tartakladım: —Çabuk söyle diyorum sana!.. Çabuk Resimlere Dikkat Ediniz ıdaki İzahatla Daima Beraber (4 üncü sahifeden dez.m) rı resimi bir vasıtası blan Rolazioni İnternazionali mecmuası yeni neş- rettiği bir makalede diyor ki: «Fransa, İngiltere ve Amerika müstakhel iarbin — mes'uliyetini yükleniyorlar. Harbin önüne geç — mek için İtalya ile Almanyanın — arzularını yerine getirmek kâfi ge- — lecektir. Bunun balli çaresi de müstemleke arzularını tatmin et- mektir. Eğer İngiltere, Fransa ve Amc- rika hakikalten Avrupayı yeni bir harbe — sürüklemek istiyorlarsa Berlin - Roma mihveri bunun ö- nünde geri çekilmiyecektir. Yeni bir harb olurca bu yalmız Avru - panın haritasını değil, belki bü- tün dünyanın haritasını değiştir. miş olacaktır. Büsbütün boşandı. — Gırtlağına sarıldım: — Söyle diyorum ne oldu; İs - tanbula mı gitti, kaçtı mı?. Nihayet bu müthiş hakikati söy. liyebildi: , — Hanımin öldüğünü bilmiyor musunuz?. Çılgına dönmüştüm: — Ne diyorsun kadın.. Karım öldü mü, ne zaman? Parmakla- irm gırtlağında takallüs etmişti. Yüzü yazarmış, boynunun damare — ları dışarı fırlamıştı. Ğ — Nasıl bilmezsiniz. V: 4 sizinle beraber değil miydi? Bu kadın neler söylüyordu? İc- — Tâl kurtarılmamış mıydı, beni yök: — lamıya hastahaneye gelen, yanı- ma girmesine müsaade edilmiyen karım değil mi benim?.. Ve