Yirminci Asırda Kadın Ticareti ir Türk Kızı, Tunuslu Bir Cariye Diye Fransızlara Nasıl Satıldı? Süheylâ'ya 300,000 Liralık Sahte Yazan İSKENDER F. SERTELLİ irminci asırda kadın ticareti yapanlar bil İstan bulda ve yeni rejimin te - tsüsünden sonra yer bulacağına İnanmak istemiyoruz. Fakat, Ma- 'düm Atina ve Katinanın davasın- 'a gazetelere akseden haberlere Ve dava safahatına göre, bunların altmıştan fazla kadın ve genç kızı iğfal ettikleri ve bu kadın » lardan bir kısmını para ile Avra- Paya — sattıklarını — öğrenmişti. Dün Bay Faik isminde bir zat bi DA gelerek hize gözyaşları arasın- da, kızının başına gelen bir felâ- anlattı. Faikin genç kızını assa ailenizin eski dos- s € ilâve ediyor. Bak ar- Yaşın ön sekizi büldü: Babön €Ni topal bir adama vermeği dü- fünüyor, Halbuki. geni Ürk milyone dedir tık Sen lanberi se-| ylânın koluna girerek, n çök — yakışıklı Yüzçir sapkalı, uzun boylu, güler adamı göstererek: diyor, Orada duruyar a bir kere, Bütün | genç kızların yanıp tutuş- ge u BU erkek yalnız'seni sevl; Dİn için deli ol luyor! 'üheylâ, köşebaşında duran d örünce başı dönüyor: mıç Pemnek sen bizim ailemizi ta- MYorsun öyle mi? Bo Tammak da lâf rm a kızim? P benim elimde büyüdün.. Hele, REl de ; CA Bu, * Anlatayım sana kim oldu- — Netde g; uruyorsunuz? — Şu karşıki sokakta. n bç *YAŞ yavaş yürüyorlar.. Sa- at l bir apartımanın birinci Biriyorlar. — İşte, Süheylâ L” * bir dolabi, saştan Çi-| kanılyglir Yolabla o gün baştan çı Pagy € gün sonra, Madam As - lây, ” İSminde Üy kadın, Sühey- a Tum! :"'*D'ıl'll.u hazırlandı yav - Necat Be a senin — namına bankay çantana koy. Ya: çirmek üzere Av- Süheylâyı o tün ga olay kandırmıştı ki. Bü- Uğı ) baştan çıkma ve yol hazır- mığı;_: ©ri bir hafta bile sürme - Biş akşam Süheyi Bözlyer M Süheylâ ağa < *or. Aspasya soruyor: eç Ç izim, neden ağlıyorsun? E hiç ;';"f'*i, babanı — hatırladınsa İ biy eX etme! Bana istediğin gi- Mektuh yaz., Senin arkan- “ürüp vereyim. Eminol ki Becekler bu işe senin kadar sevi- | 2, bel Eğ*ı'»şınıı.lı işi snlatır - © yan Ki ufak bir engel çıkar.. a yan Necat Beyi gücendirir, n ği Onlar | yor Çek Verip Paris'e Kaçırmışlar.. af Züzel bir|Kadın tacirleri, birkaç yt önce yine böyle başka memleketten de bir genç kızı Tunuslu bir cariye diye bir Fransız zenginine - satmışlardı. Bey Giridli bir zengindir. Rum - 1 ana dili gibi güzel konuşu- orsunuz. ya, bu adamım! Anlı arem - perhiz yortusu baş- | ladı. Bu; paskalyaya kadar, yani tamam kırk altı gün sü- K recektir. Bu müddet zarfında hiristiyan- lar tövbe ve istiğlar ederler, oruç tutarlar, et gibi yağlı geyler ye - mezler. Boğazına düşkün olanlar Ha belki de ka p..,“'_ İtalyan vas | Parise gidiyorlar. Necat | için büyük bir işkence değil mi Fakat, yirminci yüz yıl hıristi- | yanlarinın buna pek riayet ettik- | kim olduğunu? Necat Bey, haki « katte kadın ticareti yapan biz ko- (Devamı 7 inci sahifede) k leri yok. Halbuki bunun faydası çoktur. Hekimler de, arasıra per- iye etmiyorlar mı?... Son- ra, porhizin tesadüf ettiği mev simde etler pek iyi değildir. Kı - şın sıcaklık veren yemeklerile yo- rulan midelerin dinlenmiye ihti- yacı vardır. Binaenaleyh perhize riayet etmek sıhhat için çok fay- dalıdır. (Devamı 6 ıncı sahifede) ŞAKA KİTAB ALACAKMIŞ! —— gören bir arkadaşı: K— Yahu, der. Böyle arkan- dan atlı kovalıyor gibi nereye gi- diyorsun adrinin acele acele gittiğini — Kitab almıya gidiyorum. ki- tab, — Ne kitabı?... — Bilir miyim ben. . İşte bir ki- tab alacağım, çok lâzım... — Çok mu lâzım?... — Evet, - dostlarımdan bayram münasebetile bir getirdi birisi hediye — Ne hediyesi?., — Hani şu okurken gözleri ra- hatsız etmesin diye masaların ü- zerine koydukları fanuslu |â: lar yok İşte onlardan bir tane, mu?. TABİİ BÜYÜKLÜKTE Panayır münasebetile — büyük caddenin üzerine küçük küçük ba-| rakalar kurulmuş. Bunların biri- nin * (asrl fotograf evi) nn Öz , bayanlar, diyor. Bir fotograf veriniz. Beş daki a sonraj üş kop- tabif cesamette büyütlül | yasını alacaksınız. Pahalı ğil, on kuruş, C liyorlar. Fakat, içeri giren olmu- yor. — Buyurunuz baylar, bayan - lar... Çok değil, on kuruş bu... Ne- reye vermiyorsunuz ki. Kalabalik arasında bulunan bir külhanbeyi içeri giret Bir ağrandisman yaptırmak istiyorum, — Hay hay... Beş dakika bek» lersiniz, hazırlarız. — Kaç kuruş? — Çok değil, on kuruş?. Külhanbeyi çebinden bir kart- postal çıkarır: — Şunu cesameti tabüiyede bü- yütünüz... Der, Kartın üzerinde Galata ku-| inin resmi vardır. Ak Sakallı Adamın Mahkümiyeti Herkesin İyi Tamdığı Bu Adama Ne Oldu? ondrada çiçek — yetiştirmekle L tanınmış — Artür — isminde | bembeyaz sakallı bir ihti - yarın bahsi gazeteleri meşgül e- diyor, İhtiyar Artur mahkemeyo sevkedilmiş muhakeme edileci zaman herkes ona karşı hürmet gibi bir his duyarak — müdafaası dinlenmiştir. Geçenlerde bir ak- şam Artur sokakta sarhoş olarak yatarken görülmüş ve kendisini kaldırmak için gelen polis memu- runa karşı gelmiştir. Bu poli genç| bir memurdu. Mahkemeye o da gelerek ifade vermiş, ihtiyar maz-| nun da başını önüne eğerek dine lemiştir. Şimdiye kadar herkes ta-| rafından sevilmiş bir ihtiyar olan Arturun torunları vardır. - Böyle yaşlı ve namuskâr — bir adamm şimdi başını önüne eğerek utan - halde durması orada bu- lükayd kalamıyacağı bir manzara olmuştur. Herkeş a- caba ihtiyara hâkim nasıl bir ce- za verecek?.. diye merak ediyor - | muş. Neticede Arturun bir ay hap-| sine karar verildiği anlı ılmıştır. | 75 lik İhtiyarlar Arasında Londra gazetelerinde okundu - ğuna göre Misisvar isminde?5 yaş- larında bir dul kadın, gelininin babası olan gene 75 yaşlarında bir erkeğe varmıştır. Bu suretle ka - | dının oğlu ile gelini birbirlerine | üvey kardeş oluyorlar! de- | lip geçenler duruyorlar, din- | SON TELGRAY—27 ŞUBAT 1 Holivud Figüranları Arasındaki Eğlenceler hirdir, Bu şehir G Cesed, Kanlar İçinde Yüzüyor, arib M Tası Çekiçle arsilya civarında, Pon-dö- Viyö köyünde — oturanlar; meyhancci Jak Ponsun er- kenden kalktığını, sant sekize gel- meden meyhanenin kepenklerini açtığını bilirler Bir hafta evvel, şubatın 16 ıncı perşembe günü saat dokuzu ge tiği halde baba Janın henüz mey hanesi kapalı idi. Bunu görenler | hayrette kaldılar. Bazıları: «Belki, dediler, grip olmuştur., kalkama- mıştır., bazıları da bir iş için şeh-i re gittiğine hükmettiler, Bir ci - | nayet ihtimali kimsenin aklından geçmedi. Zira, meyhanede şüp - | heyi çekecek bir şey — yoktu. Bir | ses inilti filân da — işitilmiyordu. İhtiyar Pons, bekârdı. Annesi de bir sene evvel vefat — etmi; Meyhanenin arkasındaki bir oda- | da yalnız yaşıyordu. Öğlene doğru, meyhanenin he- üz açılmadığını gören komşular- dan biri kapıyı iterek — Ey, baba Jan... Neredesin?.. Holivud, dünyanın her tarafından gelmiş ka- dın, erkek binlerce kişinin toplandığı ve eski Ba- bil şehrini hatırlatan garabetlerle dolu bir şe - adın gerek erkek yıldız ve akit muhtelif müsaba- ilmektedir. Yatıyor musun hâlâ?. Baba Jan kanlar içinde yatıyordu etleri, ayaki kadar eden bu | sabakasıdır, Bu müsabal yak eylemiş, n Diye bağırdı ve kat meyhâanecinin elleri ve ayakları bağlı, tezgâhın önünde cansız yat- tığını gördü. Hemen dışarı firladı. Az ileride küçük bir evde ikâmet eden hem- şiresile eniştesine — haber verdi Yolda tegadüf ettiği komşulara da| vak'ayı anlatmayı ihmal etmedi, Cinayet haberi bütün mahalleye yayıldı. Kapının önüne büyük bir. kalabalık birikti. KORKUNÇ BİR MANZARA Baba Janın bu âni ölümü bü « yük bir heyecan husule — getirdi. Zira, mahalle halkı kendisini çok seviyordu. Otuz senedenberi bu meyhaneyi işletiyordu. Müşterisi de çoktu. Bunların ekserisi amele idi. Çok da parası, geliri vardı. Meyhanenin önüne toplananlar arasında bilhassa İgnas adlı bir İtalyan amele dikkat nazarı çe- kecek bir toessür gösteriyordu: Ah! diyordu. Ne halt ettim de dün gece Mariya annenin mey -| merikan dilberi bu müsabakada birinci ları siki siki bağlanmıştı Güzel Duruş Ve Bakış Ahiren figüranlar arasında yeni bir müsaba ka daha yapılmıştır. Onların mesleklerini de alâ müsabaka güzel duruş ve bakış mi kaya hemen bütün figüranlar işti eticede resmini — koyduğ Bi_r__Çiqayeİ Her Tarafı Bağlanmış Kafa Kırılmıştı hanesine giltim... Her zaman bt rada içerdim. Dün gece saat 21 buçukta meyhanenin önünden gel çerken içeride şiddetli bir müna kaşa olduğunu işittim, Sarhöşla rın münakaşa ettiklerine hüküm verdim. İçeri girmedim. Mâriy, annenin meyhanesine gittim., İhs timal o sırada içeri girmiş olsays dam, zavallı Janı ölümden kur « tarmış olacaktım. İgnas böyle söylenirken zabıta ve adliye memurları geldiler, ka- labalığı yardılar, meyhaneye gir diler. Cesed, kanlar içinde yüzüyor de necek bir halde idi. Elleri ve ayak ları sıkı sıki bağlanmıştı. Kafa ta sı, çekiçle kırılmıştı. - Kulağının biri kopmuş, sarkıyordu. Yerde birçok şişe ve bardak kırıkları var dı. Tezgâhın üzeri de kanlı — idi. Ortada, bir masanın üzerinde iki boş bardak görünüyordu. Boş sa- lonun köşesindeki Lüvabonun, tak odasının kapıları, mütecaviz tarafından zorlandığı, kilidlerinin kırılmak istenildiği farkolunuyar dü. Müutfakta, musulğun altındaki taş teknede de kan lekeleri, bir kalıb sabun yardı. Katillerin, mey