2-—8SON TELGRAF—27 ŞUBAT ın9 HÂDİSELER İZMİR İSTANBULUN VAĞABEYSİ Mİ OLDU?. — htelif semtlerine, | ç dikiliyor. Ağaç sevgisi, ye- | Şillik zevki güzel bir şeydir. Me- | selâ son zamanlarda Florya taraf- — arına dikilen 30 bin fidandan yüz- — de doksan beşi tutmuş.. Aferin be-| - lediyemize?. Hani, hiçbir işi tuttu- Tamaz, dedikleri Belediye 30 bin — fidanı pekâlâ tutturmuş.. Şimdi, daha yüz bin fidan dikilecekmiş. Akasya fidanları bu lar, İzmirden getirtiliy | Şu İzmirin taşında, toprağında | bereket mi var, acaba!.. İstanbula ber şey İzmirden geliyor. Şu - kaklarda, paldır küldür işlediğini — gördüğünüz otobüsler de İzmir - den gelmişti. Fakat, şu farkla otobüs işi, ev sahalarına ağ; EVLENMEK ÜZERE “OLAN MES'UD ÇİFT — İran Veliahdi, Mısır Kralı Fak Tuğun Kizkardeşi ile evlenmek ü zere Masıra gidiyor. Veliahd, mar — tin üçünde İskenderiyede bulu - | ğe diti ARAÇ HALKI | | sular içip duruyoruz. Çok şükür, | macak!. Ne mes'ud bir izdi Tahat ins. Dünya _!lflı harıl hatıl harb ve darb | kırdıları döner, öbür tarafta di r.. Ne olur, yı hep bö, yırlı işlerle uğraşsalar.. Bütün ö — rümüz düğün, bayram, neş'e ile Beçse, İnsanlar, birbirlerini boğaz- lamak, düşman kesilmekle dün - | iyanın sonu ne olacak “Şu, evlenmek üzere olan mes'ud | — Ve genç çilte gıpla ediyorum, doğ- Tüsu.. NİŞANLISINI YAKAN DELİKANLIYA BAK Beyoğlunda, tramvay caddesi ü- — zerinde, bir delikanlı, nişanılsını kezzabla yakmış.. Kızcağız, tabll / basmiş feryadı.. Fakat, işin acıklı tarafı, genç kızın üzerindeki 150 lira kıymetindeki manto da yan - mış.. Kızın asıl feryadı bündan ol- sa gerek. Tahkikat yapılmış, anla- K tosunun yan-| dığına , mı,, vüçüdünün yandığına ı yansın? - SOCUKÇA İŞLER / YAPILDIKTAN SONRA — Denizbank, Satle şirketini dava — Emekli Dul ve Vetimlerin İstatistiği Yapılıyor Maliye Vekâleti her yıl olduğu Bibi bu yül da bir Haziran 1939 ta- — rihinde Devlet bütçesinden teka- Üüd, dul. yetim vesaire maaşı a - lanların — listelerini yapmıştır. “Devlet Basımevince basılanr — bu Tistelerde maaş alanların maaş miktarlarile bulundukları vil yötler gösterilmiştir. Bu listelere nazaran Devlet bütçesinden ma- aş alanların adedi 37 yilına göre .l Halifenin Sarayında | Bir ispanyol Güzeli Tarihi Roman : No. 7 Haccac: — — Adamlarımı neden beklettin? dedi. Suçun yoksa, bu korkuya se- | “ beb nedir? | Ve gülerek Fatmaya yer gös- | terdi — Korkü sana yaraşırmı? — | Fatma güsterilen yere oturdu. /— — Benim kimseden korkum yok. | tür, hazret! Ben sizden ziyade, — zin adamlarınızdan çekinirimi — Adamlarım arasında, köydu- um nizamlara aykırı hareket e- len kimseler mi var? - /— —Hayır. Fakat, onlar hali | dasından birindi KARŞISINDA Son Telgraf etti. Şu moşhur Fındıklı binası için evvelce verdiği Hrayı geri istiyor. ya, binanın asıl kıydnı sur bin lira iken, ba: 250 bin Jirs mıştı | kalım, davanın neticesi ne olacak? Hani bazan küçük çocuklar oynarken, arkadaşlarına verirler, Sonra: — Sayım suyum yok, diye geri isterler. Anlaşılıyor ki - yolsuzca deme- n varmıyor - Deniztankta da vaktile, çok çocukça işler ya - | pulmiş. erde, memletet havadis- leri veren sütunlarda şu satırları okudum: «Arâç belediyesi ridatı az ve borcu çok oldi şehre iyi içme suyu getli yor. Bu yüzden halk, sıhhate muzır, karışık su dir.. Araçlılar, bundan dolayı re di ye şikâyet edi ar. İstanbulda da öyle değil mi? Biz de bolirsiz nin va- | iğüni ilemi - belirsiz ve mekte- yıllardanbe: HAKİKATL DİYE ANL. Yaşıyotuz. ERİ MASAL YORLAR yaf- | “masal» | Sabalı gazetelerinin birin tahk çocuk sahifesinde allında şu satırları o çocuk kiz. otü içmez- ler, kışın kömür bulup yakamaz- lardı.. Masal devam ediyor. Fakat, ben, bu satırlarda çocuklara anlatıla- afını göremedim. Bu satırlarla İstanbul tasvir e- dilmiyor mu?, Bu gazetenin ço- cuk sahifesi muharıjri, hakikat- neden nine, ruyorlardı Erİn Si kendisidir. Şimdi, o | h alt tarafını aşağıya alı- | yörüm *Kız, bu hayattan biktim! di- du: e«Bir el beni alsa., Havala- lara uçursa. Dağlardan, der den geçirse, bilmediğim — yeı rse.. Gümüş yüksüklerle içirse, altın kaşıklarla yemek ye- | dirse..» Bu satırlar da İstanbulun müs- takbel plânı d AHMED RAUF Kazalara Karşı Gümrük Vekâleti anbar ve an- trepolata İçonulması yasak olan yanıcı ve iştiali artıcı maddeler hakkında alfabatik bir liste tan - zim etmiştir. Bir takım kazalara | meydan verilmemek için, bu lis- | tede yazılı olan maddeler ambar ve antrepolara katiyyen alınmıya- çaktır. Vekâlet bu hususta alâka- darlara emirler virmiştir. 38 yılında bir artış guk’;r;nîk-i tadir, Yazan: CELAL CENGİZ şiddet gösteriyorlar. Siz neden bi- raz da kulağınızı dışarı uzalmı - yorsunuz?. Ben halkın seviyesini ve te. mayüllerini çok iyi bilirim, Fat- ma! Eğer mevcüd nizamları şid - detle tatbik etmiyecek olurlar memlekette asayişten eser kalmaz. Haccac ayakta duruyordu.. He- nüz bir yere oturmamıştı. Fatma vezirin nereye oturacağını me - Takla bekliyordu. Haccac kaşlarını kaldırarak bir- derbire ciddileşti: — Bu akşam seninle birlikte Vapurlar Beyaza Boyanıyor Deniz Bankın Bir Kararı Köprü - Adalar - Yalova Köprü - Haydarpaşa - Kadıköy â- rasında n Denizbankı kın sahiller vapurlarının beyaza boyanması kararlaştıtılmıştır. İlk alarak beyaza boyanan Kı- nalıada vapurunun daha temiz bir) vapurların da beyaza boyanması muvafık görülmüştür. Ayrıca; vapurlarda yaz mevsimi- bazı yeni tadi - il edecektir. Bundan irketihayriye idaresi yaz inde tekmil —vapurlarına ktır, lcuları da ayni arzuyu izhar etmiş olduklarından Deniz- bank da bu hususta bir karar ve- Bazı vilâyet merkezlerinde ça- lışan dava vekillerinin tabi olduk- ları baroların hududları dahilin- de kaza ve nahiyelerde büroları - mın şubelerini açmak - istedikleri görülmüştür. Yeni avukatlık kanununda bu hususta bir sarahat olmadığından| baro relsleri avukat ve dava ve- elif yerlerde ) zihane açıp açamıyacakları hust-| sunda tereddüde düşmüşlerdir. Bunun üzerine keyfiyet Adliye Vekâletinden sorulmuş verilecek cevab avukatlar tarafından alâka ile beklenmektedir. KISA POLİS HABERLERİ X. Kasımpaşada oturan Abdul- id havuzlu hanın damı mitleri çalarlarkı urşucu sokağında 9 nü - 1 evde oturan Cemilin 2 ya-) şındaki oğlu Mehmed odada oynar-| ken mangalın üzerine — düşerek muhtelif yerlerinden yanmıştır. , Dolabderede oturan Herant adında biri bir alacak yüzünden | çıkan kavga neticesinde Pangal - tıda kuyumcu İrfan sokağında o- turan Garbis adında birini fena halde dövmüş ve başından yarala- mıştır. yemek yemek ve konuşmak iste- dim. — Beni neden evinize davet et- mediniz de saraya çağırdınız? — Evimde seninle konuşamaz- dim. Biliyorsun ki, karılarımın hepsi de çokikiskançtır. Bizi baş- başa bırakmazlar ve rahatsız e- derlerdi, - Ben de şimdiye kadar ya - bancı bir erkekle başbaşa kalma- mıştım... Burada fazla kalmama müsaade etmeyiniz. Neler söyle- mek istediğinizi çabuk anlamak istiyorum! Haccac, Fatmanın yanındaki se-i dire ilişti. — Seni buradan kolay kolay bi-| rakır mıyım sanıyorsun? Seninle bir arkadaş gibi konuşarak yemek) yiyeceğim. Fakat, hiçbir zaman karşımda bir kadın. Hem de gü- zel bir kadın bulunduğunu unüt- mıyacağım. — © halde bir noktayı daha u- a 1 e| | bir sesle: | Detol gi Zamane 'Kadın_la rı ! '. “Baba, — Maşallah — Yetmiş Yaşma Gelmişsin Sana Yalan Söylemek — Yakışır mı ?,, tincı hukuk hâkimi, şahid A Abdullah Sormagile: — Baba, dedi. Maşallah ye Miş yaşına gelmişsin, sana yalan söylemek yakışmaz.. Hâdiseyi ol- duğu gibi anlatmalısın! İhtiyar, zayıflıktan avurtla Ççü- kurlaşmış, kansız yüzünü genç kâ- dına çevirdi, kaşlarını — çatafak, baktı, baktı, so: ükime döndi — Bizim zamanımızda kadınlar| kocalarına daima itaat — ederler, kat'iyen sözlerinden dışarı çık - mazlar, izinsiz bir yere gitmez - lerdi. Erkeğin dediği, dedikti. Ko- €a yaşça küçük dahi olsa, erkek olmak hasebile, evin büyüğü a sa- yılır ve kendisine hürmet edi - lirdi. Halbuki bugünkü kadınlar, l kocalarını #aymıyorlar, onlara me- telik vermiyorlar ve diledikleri gi- bi hareket ediyorlar. Tabil bu yüz-| den karı koca arasında daüı Ba çıkıyor, ehemmiyetsiz bir hâ seden dolayı birbirine kızıyorlar, yekdiğerini acı sözlerle tahkir e- diyorlar. Nihayet günün birinde de, evlenirken ölünciye kadar, bir- birine hayat arkadaşlığı yapaca - ğına söz veren çiftler, bu taahhüdü | bazmak ve ayrılmak mecburiye- tinde kalıyorlar!.. İşte, Mehmed efendi ile karısı!.. Bunlar da bida- yette, yekdiğerini istiyerek, seve- rek evlendiler.. Pakat çok geçme- den aralarında — geçimsizlik baş Bösterdi, birbirinden — soğudular, Çünkü Fatma, kocasına danışma- dan sık sık babasının evine gitme- | &e başladı. Hatta bazan babasının | evinden haftalarca dönmediği o- luyordu. Bir gün, Mehmed efendi karısı- mi almak için kaynanasının evine gelmişti. Kapıyı — karısı açtı ve karşısında kocasını görünce sert — Senin ne işin var burada?, > gözüm bir daha gör sin seni! Diye bağırdı.. Bu sözler, tabil erkeğe pek do- Akundu, karısı ile kavga etti Abdullah mahkemeden çıkar - ken, hâkim onu durdurdu: — Yevmiye istiyor musun, baba? Şahid hayretle hâkimin yüzüne baktı: — Ne yevmiyesi evlâd?i.. birşey İstemiyor — Para mı?. — Evet, İhtiyarın yüzü güleğ — İstemez olür muyum beyim' Ve sözlerine ekledi: — Para bu!.. ederim: Ben, mahlüklar se- viyesine inmedim. Ve beni bu se- viyeye indirmek istiyenlere karşı kendimi müdafaa etmekten çekin-| medim. — Nihayet sen de bir kadın de- Bil misin? Sehbar bakışlarınla, sü- lün boyunla, kıvrak kalçalarınla kadınlığını nasıl inkâr ediyor - sun? - Kalıbıma bakıp - aldananlar çok oldu. Benim içim, dışıma hiç benzemez. Ben de öteki dişiler gi- bi yaradılmış olsaydım, şimdiye kadar kendime uygun bir eş bu - lur, onunla evlenirdim. — Beni bir eş olarak intihap et- mekte ne mahzur var? Fatma birdenbire şaşırdı.. Haccac , Fatma ile evlenmek mi| istiyordu? — En büyük mahzur, sizin za- lim ve gaddar bir insan olmanız- dir! Ben bü hilkatte bir. erkekle Ç Deveye Gülmüşler Devede.. | de bulunan bu çocuk korkusundan | gibi ssatlerce de orasını terket - | POLİS Ve.. Mahkemeler Deve Güreşi Hakikt Pehlivan Gibi Evza Ve Etvar Alan Pehlivan Deve güreşi bilhassa Ege mın- pek mergub| larda muh-| takası halkı ara: olduğundan son zam telif şehir ve kasabatarda hara - yecanlı deve güreşinin bir facia ile bitmesine ramak kalı Ü Sureti mahsusada beslenen peh-| livan develerden bir ihtiyarı gü- | reşmeğe başlarken seyirciler ara- sında bulunan bazı çocuklar, ha- kikf bir pehlivan gibi evza ve tas | vırlar alan pehlivan devenin bu Yeni Araba Vapuru Şirketi Hayriye Hazırlık Yapıyor Son zamanlarda İstanbul - Üs- | küdar arasında Araba vapuru ile| yapılan nakliyat geçen — senelere nazaran çok artmıştır. Diğer iskeleler arasında da ara-) ba vapurlarına fazla ihtiyaç bu- lunmaktadır. irketihayriye idaresi bu müna-| sebetle, halen hazırlıklarını yap- | ftığı $0 otomobillik yeni araba va- | purundan başka ayrıca bir küçük araba vapuru daha inşa etmeği ka-| rarlaştırmıştır. Bu hususta lâzım gelen tasvib ve tasdik kararını al- mak üzere yakında Şirketihayri - yede umumi bir içtima aktoluna- caktır. Kararalınır alınmaz derhal faa- liyete geçilecek ve her 2 araba va- puru da yaz ortalarına doğru kı- zağa konacaktır. üeüi Masşlarını Vaktinde - Almalı haline bakıp gülüşmeğe — başla - | faya mahsus olmak üzere veril - bir iki de-| * ark Tek müstehziyane gülüşen ço-| cuklar grupuna sert sert bakmış tır. Muzib çocuklar bu hali büs - | Bütün alaya al ve hep bir ağızdan Deve., Deve ih *Olamıyacak: iyar deve: işte efe!.» | Diye bir de şarkı uydurup el vurmağa da başlamışlardır!... Bu suraetie garkıların ve alı ların çok arttığı bir sırada deve birkaç defa arkasına dönüp alay- cı çocuklara kin dolu nazarlarla bakmış ve nihayet onların susma- dıklarını görünce. yenmek üzere | olduğu hasmını bırakıp gerisin ge-| riye, seyireller ve çocuklar tara- sanki rakibinden ka- çıyormuş gibi yürümeğe başla - mıştır. Pehlivan deve tam çocı h üzerinde içki demindenberi en alay eden ve en fazla bağıran çocuğu bulup üze- rine hücum etmiş Ve bir baş dar-| besile onu yere çarpmıştır | Hiddetli ve kindar deve, tam ço-| ğu bir ayağile ezeceği zaman sahibi ve etraftaki memurlar ko- şarak işe müdahale etmşiler; bir hayli uğraştıktanr — sonra çocuğu kurtarabilmişlerdir!.. Fazlı ismin- hemen bayılmış ve yere düşerken Bu hâdiseden sonra — pohlivan deve çocukların bulunduğu yerin | önüne çökmüş ve nekadar zorlan-| mışsa da güreşe devam etmediği memiştir. yaşıyamam.,. Sonra zevceleriniz de bana hücum ederler. — Dört karımdan' birini boşar, seni alırım. Zaten bir tanesi ihti- yardır.. Onun yüzünü ayda bir bi- le görmüyorum. a Ya ben evlenmek istemiyor- sam, Henüz evlenmeğe karar ver- memişsem...?1, — Şimdiye kadar imkânını - bulmamış - olabilirsin! Mademki ben seninle evlenmek istiyorum. Hele bir kere düşün! Koskoca bir devletin veziri sana elini uzatıyor. Beni red mi ede - ceksin? evlenmek Fatma, âarayın taraçasında, ve- zirin sözlerini hayretle dinliyor - du. Acaba Hacese bu vesile ile Fatmaya yeni bir tuzak mı bhazır- lıyordu? Fatma tehliköyi sezmiş- Bazı kimselerin zat maaşları o- larak başlanan aylıklarla bir de- mesi icabeden paraları malmü - dürlüklerinden aldıkları görcül - Bu karara göre; bir de! | sus olmak üzere verilen paraları; 5 yıl içinde almıyanların hakları sukut edecektir. 2 yoklamı klama- inde geçen zaman içinde zat larını almıyanların iştihkak- müruru zamana tâbi ola - da veya bu lar manşi ları caktır. seeğil İngiliz Elçisi Ankaraya Gitti Yeni İngiliz büyük elçisi dün akşamki ekspresle yanında refi - kası ve kızı olduğu halde Anka- ryaya harekct etmiştir. Yeni selir Haydarpaşada İngiliz —konsolosu tarafından karşılanmıştır. Diğer taraftan eski Fransız bü-| yük elçisi Hanri Ponso da dün hastaneden çıkmış ve Parise ha- reket etmiştir Karadeniz Paktı Yok Moskova 26 (A.A.) — Sövyetler birliğinin bir Karadeniz paktı ya- pılması hususunda tekliflerde bu- lunduğuna dair bazı ecnebi gaze- | telerde çıkan haberlerin tekerrür | etmesi üzerine, Tass ajal Sovyet hükümetinin hiçbir kimseye böy- le bir teklifte bulunmamış ve bu hususta hiçbir kimse Tle müzake- reye girişmemiş olduğunu beyana! mezundur. Eyüb Aş Evi Evkaf idaresi tarafından Eyüb- de kurluması - kararlaştırılan «Aş evi» ne aid hazırlıklar ikmal o - | lunmuş ve kadrosu da tasdik o - lunmuştur. | 1 marttan itibaren buradaki fa- kirlere sabah. akşam birer sıcak yemek verilecektir. zaman görüşürüz, dedi. Haccac gülmeğe başladı: — Benden bir sopanın intika - mini almak İstiyorsun, — Fatma? Seni döğdüren ben değilim. Seni, kanun döğdü. Eğer böyle yapma- | saydım, Halifenin koyduğu nizam-i lara kimse boyun eğmezdi. | — Hay: rine her zaman boyun - eğmiş bir | insanım. Sizden intikam almayı | düşünmedim. Bir kedinin arslana | hücum etmesinin nekadar gülünç | olduğunu bilirim. Beni affedin'z. | Başka şeyler konuşalım. Şehirde | Bizli şarap içenlerin sayısı çoğal- mağa başlamış. Bunlara karşı ne- den şiddetli tedbirler almıyor ve sarhoş olarak sokakta dolaşanları | neden cezalandırmıyorsunuz? Ben Halifenin emirle- — Ben size lâyık bir kadın e Bilim. Henüz evlenmeğe karar medim, Bu işi evlenmek 15'el $ | Haccac bir denbire | gattr kaçlarını l Avrupa Muvazenesinde Sovyetlerin Vaziyeti Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Kollektif b stemi yıkıldık” tan sonra Avrupa sür'atle harbdet evvelki müva; temine doğ rü yürümektedir. Almanya İt ile bir cephe birliği yapn di bu kombinezona Macaristan d iltihak etti. Büyük harbden evvel Avusturya Macaristan İmparator* luğu Ne İtalya Almanyaya iltihak ederek müselles ittifakı kurduk: ları gibi, bugün de ayni devletlef santikomintern pakt> ismi da birleşmiş bulunuyorlar, Bu kambinezona karşı da İngi* liz - Fransız (tilâfi " kurulmuştur. Fakat bu, harbden evvelki müsel* Jdes itilâfi tamamlamış olmaz. Bi- lindiği gibi, Harbden evvelki Al- manya, Avusturya ve İtalya kom” binezonuna karşı bir İngiliz , Frafr sız - Rusya itilâfı kurulmuştu. VE ancak bu üç devletin ağırlığıyle * dir ki müselles ittifaka karşı bif muvazene temin edilebilmişti. A* caba Sövyet Rusyanın — gittikçe daha ziyade kat'ileşen bu muva* zene içindeki vaziyeti nedir? Bu suâle cevab verebilmek içifi müuvazene bakımından Rusyanıfi dünkü ve bugünkü vaziyeti üze” rindeki ehemmiyetli bir farka işif ret etmek lâzım geliyor. Çarlık Rusyası, Avrupanın şarkında Ak manyanın komşusu idi. Binaena * leyh iki garb demokrasisi için İs- trateji bakımından di miyetli bir vazi; karşı açılacak olan bir ya derhal şarktan taarruza geçif Tek Alman askeri kuvvetlerinil ikiye bölünmesini temin edecek” ti. Bu sebebledir ki Almanya müf hur Şifen plânını htzırlıyarak #f keri kuvvetlerini ikiye ayırmadif önce Fransayı ezmeyi, sonra dü Rusya ile hesablaşmayı düşün * müştü. Sovyet Rusya bugün ayni vati yette değildir. Sovyetlerle Almâi” yanın arasında Polonya vardir. naenaleyh Sovyet Rusya, Fransf ve İngilterenin nazarında sırf is ” trateji bakımından eski kıy ifade edebilmek için Polonya d:l beraber olmalıdır. Polonya bitaff kalmakta ısrar ettiği takdirde SOT yet Rusya şarkta tecrit edilece C #inden gerbi ve orta Avrupadiki askeri harekât üzerine müessi lamaz. Ve bu, bilhassa Çekoslö vakya Almanyanın nüfuzu al geçlikten sonra doğrudur. Bu sebebledir ki Sovyet Ruâ yanın muvazenedeki vaziyeti, nız olarak tetkik edilemez. Polofi ya tle birlikte tetkik ve mülâbi edilmek icabeder. — Binsaenale$? bugünkü muvazene içinde vazi ÜŞ yeti'en çok ehemmiyetli olan dİĞE İet, şüphesiz, Polonyadır. Ve GÜŞ nilebilir ki Polonyanın — vaz'Y ne derece ehemmiyetli ise, o f ce de naz Polanya beş s!!f_ evvelisine kadar emniyetin! FEİR sanın İttifakında aramıştı. F bir taraftan orta Avrupada Fdf gz nüfüzunun zayıflaması, gğ taraftan da Almanyanın bir kı:,, vet olarak yeniden belirmesi ÖL pısında 1934 senesinin ilk ayif Almanya ile de itilâf © zamandanberi iki tara etmeğe çalışmaktadır. (Devamı 6 ıncı sahifede) — — Bayanı Bekliyı:ı:ek__F Patronu Halile son işterindeki V, gayretine mükâfat olarak ':,. partıman hediye etti. Mir haft da kızını verdi. Hai Patronuna: Artık fi mektir. b a Patron hayretle sördür. Nedefİ . — Apartıman kira getirir. BAYSA ,, rayı götürür. Kulunuz da w;' gartıman bekçiliğini yapının Mikrob — Öyle e sana ne. Dalgın âlüm odacısına bağifi — Sana ben yüzleree defa YÖT Kapıyı açık birakma, Rak Ü içinde (ki mikrob eksik. Ça ni olank