< Mak, bildi; ; Pnazsın! " Pek enfes cennet taamını yerken “ömü Kaymağa, Yoğurda Ve Havuca Dair... Mübareklerin Şimdi Yenecek Zamanı Oğurtların Şimdi lam yenileci Zamanı! Hoş, onr “KIn, daha mayıs Soklarına — kadar * hatırları sayılır Y “kat mübarek ler; Simdi kaymak ü kaymak! Hele dün, bana - birisi, Şz tabak - yoğurt J']“M etti ki ken- Vaktile sü - Yoğurdun - Hşe büyümüş ol- Uğüm halde, ne Kaln” söyliyeyim, dirlesini ömrüm- " hiç Zörmemiş - | (. Reklâm önün yap *lduğu çittliğin adını söylemiyece-| fim. Aman canım, o ne yoğurttu o, C Yoğurttu! Adamcağız, onun yo-, furt olduğunu özce bana söyle :'eımşıı Evinde kendi elceğizile Fâpmış olduğu — enfes bir kayısı Mpostosunu önüme sürerken: — Dur, dedi, şuna biraz da kay- Pak ilâve edelim de daha dört ba- H mamur olsun! Ve tuttu, öyle yaptı. O canım Sçtribar gibi kayısı komposto - 'Nün Üzerine iki büyük kaşık da SAYmak ilâve etti. Vakıâ bu kay- bi imiz öyle katıca değil, sntü YUMüşakça bir şeydi. Fakat ıHMî'f"ıı—ıı;ııı'h-ın lezzet — bizim ökta gi lme kıy;ıxuklnıd.: 5 Ü Sal enni Bamından ıwlı:ık bî':ü'gucı-'l Maz ev sahibine hayretle sordum: — Aman azizim, bu kaymak ne- Tenih kaymağı böyle, bu pek İs » Fanbul kayımağına benzemiyor! , — Bu, dedi, Falan yerin kuyma- | Sidir. Bundaki çeşniyi, sen baş- ** hiçbir yerla kaymağında bü- Ve gerçekten öyle idi. Hani bu | | Osünın bayatı gidiyordu da ha | YAti geliyordu | '€&den sonra, oradan ayırılır - | YMağı pek beğendin! i — Beğenmek de lâf mı dedim, a künse şandan bir miktar da '& götirtken! -Ö eli * ise aşağıya mütfağa İ M de sana bu kaymaktan bir :f Vereyim, eve götür! toc, lağa indiğimiz zaman kos - an Kir yoğurt tenekesinin ği #Ç ve elindeki koca ka- Zibi :?’ bembeyaz ve tıpki sakız Aymağa daldırarak: , Sen günü da ağzina kapağı T ü '_r""tkevı ve tenekenin içindeki hbî Sarımtıak ve tirfilli bir e İle örtülmüş o sakız gibi X' Börünce şaşırdım: — ÂAyol, - burt ba bu- kaymak değil, yo Na Tabil, yoğurt ya, ne sandın! .%:y. demin kayısı komposto- Üzerine kaymak diye koyup G Bır teneke yoğgurt bana yedirdiğin şey de yoğurt muydu yoksa! — Elbet te yoğurttu! — Doğrusu ben bu kadar nefis yoğurt görmedim gibi birşey! Biz, mutfakta da birkaç kaşık yoğurt daha yuvarladıktan sonra | bizim arkadaş: — İşte dedi, her yıl, bu zaman başlayıp tâ bahar ortalarına ka- dar bizim evden hiç eksik olmu- yan bu enfes yoğurttur ki bana ve bizim evdekilere taptaze bir can, yepyeni bir hayat verir. Bilmem ki, vaktile, ba pek mü- barek şeyin adını yoğurt diye kim koymuş? Buna yoğurt demezler, | buna (Ppnzehir) derler, Panze- hir! Vücudlarımızın, midelerimi - sin; bağırsaklarımızın, damarları- mıizın, iliklerimizin diğer aylarda, diğer yiyinti ve içintilerden bol bol almeş oldukları zehirleri biz, işte bu aylarda ancak ve hep bu mübarek -ve mukaddes — (beyaz pânzehir) le temizleriz. Hem yal- nız (beyaz zehir) olmaz da, işte bir de (beyaz panzehir) var ki bi- rinelsi canlar yakıp hayatlar sön- dürür; ikincisi ise yürekleri taze- ler, canları yelpazeler | şekersiz ye, Yazan: Osman Cemal KAYGILI 'tan sonra haydi ben, doğruca Ba- hıkpazarındaki toptan yoğurt satan mağazaların birisine damladım: — Falan marka yoğurt var mi sizde?. — Var! — Ver oradan bir teneke! © gece artık bizim evde su içe- ni hak getire! Akşamdan yiyebil- diğimiz kadarını tıpkı kaymak yer gibi kaşıkla yedik, kâalanını da bi- taz koyuca ayran yapıp surahilere doldurduk, Ondan sonra da susa- dıkça yanaştık sürahilere.. Mübareğin şimdi tam yenecek mevsimidir. Hele bu dediğim gibi en iyisi, en aliyülâlüsi, en cana can katanı olursa... Şifadır diye üzerine şeker ekip kaymak niyetine yanaş, ayranını yapıp hararetini söndürsün — ve mideni kevserle yıkanmışa dön- dürsün! İşte İstanbul tavukları tanın üzerine kaşık kaşık boca e- dip çılbır yap, gövdeye indir... 'Tatarböreğinin üzerine boşalt ki yedikçe iştihan açılsın... Yeni çıkmıya başlıyan kuzu ispanağına karıştır hazım ve nefes borularına keşayiş gelsin... Biraz sonra se- mizotunu yoğurtla ki çeşnisine canlar dayanmasın... Şimdi — siz diyeceksiniz ki: — Ya patlıcan, ya patlıcan kı- zartması! İyi amma, o vakit, yani havalar iyice ısınıp patlıcan çıkıncıya ka- dar-bizim yoğurtların da kü tazelikleri, güzellikleri, nefis- Tikleri, kaymaklıkları bir hayli a- zalır. Vakıâ patlıcan kızartması- nan asıl şanı, şöltreti, namusu ve fazileti ancak yoğurtladır. İyi amma o zaman; artık yoğurt- lar yoğurtluktan bir hayli çıkmış, mayhoşumsu bir hal almış ve bi- raz da yağsızlanmıya başlamıştır. Onun için patlıcan mevsiminde patlıcan kızartmalarının şanı, şöh- O gün bizim ahbabdan ayrıldık- SATÜRNİN SEDİLLO eneral Satürnin Sedillo yüz | yirmi kilo sikletinde, iri ya-, rı bir adamdır. Kocaman ka- fası, geniş omuzları vardır. Mon- terey'li zengin bir çiftlik sahibinin oğludur. Tahsilini Guadalajaca'da yapmıştır. Mektebde iken sosya- | lizm taraftarı idi. Fakat, — sonra müthiş bir sosyalizm düşmanı ol- du. Muhalifler sırasına geçti. Cum- hur Başkanı Kârdena'nın intiha- bına yardım etti. Fakat çok geç- medi, aralarında çıkan bir ihtilâf yüzünden aleyhine döndü, Ziraat Vekâletinden istifa etti. iftliğine çekildi. Köylülerden ta- ıînıı toplamıya başladı, İlk inti- | (Devami 7 inci sahifedı * Bahtsızgeneral habda Cumhür başkanlığına nam- zedi koymuya — çalışıyordu. Çittçilere yardım ediyor, çok çok paralar veriyordu. Satürnin, memlekette olup bi - teni biliyordu. Kardenanın petrol şirketlerini hükümete maletmeğe karar verdiğini haerb aldı. Hemen faaliyete geçti. Geçen 18 martta kendisile anlaşıldı. Nasıl?... İşte bu malüm değil.. Sonra, birdenbire Kardena'ya karşı isyan etti. Maiyetinde 18000 müsellâh âs! vardı. Hükümet 8.000 'askerle mukavemet göstermek is- tedi. Bir aralık Kardena'nın Cum- hur başkanlığından çekildiği şayt oldu. Sonra tekzib edildi. Şüphe- | siz, yine anlaştılar. Çünkü Sedillo kuvvetlerini geri çekti, müsade - meye nihayet verildi Bu âsi general, San Lüi'de, yuk-| sek bir dağıl tepesinde karargüh kurdu. Tahrikâttan geri kalmı - yordu. Gözü Cumhur başkanlı « gında idi. ça Kardena bu serkeş rakibini yok etmedikçe rahat — edemiyereğini anladı. Bütün kuvvetlerini top - Iadı. üzerine hücum etti. Tayya - relerden âe çok istifade etti. Para kuvvetile generalin adam- larını ele aldı. Nihayet kendisini bir pusuya düşürttü, öldürttü. yururtlamıya başladı. Az yumur-| ŞKÂ aşlı bir kadın, cemi kapı - sında duran bir dilencinin önünde durur, yavaş yavaş çantasını açar. karıştırır. karıştı- rır, nihayet bir yirmi paralık çı - karır, eli titreye titreye dilenciye verir, Dilenci parayı alır, hafilçe ba - din kızar: — Ne 9, der. Teşekkür bile et- miyorsun, Yirmi parayı beğen - medin mi?. — Kızmayınız bayan... Ben prensip sahibi bir adamım. Yirmi para verene haşımı eğer, kırk pa- Ta verene teşekkür eder, beş ku- ruş yerene de, Allah kesenize bin bir bereket versin derim. BİR TOKAT: — Cevdet, Bir münakaşa neti- | Arkadaşı sorar: bir tokat yapıştırdın? — Yookt — Yok mu? Olür mü bu?... — Mukabele edip de işi uzat - makta mana nefs, Ben ona bir tokat vuracağım, o da bana den bir tokat varacak. Ben önâ, o bana... Boğuşup gideceğiz. Bunu düşündüm, mukabele etmedim. tın hiç yere gelmez. GÜZEL BİR DERS: Ferdi; intizar salonunda saat - lerce bekledikten sonra nihayet doktorun yanına girer ve: — Fistülden rahatsızım... — Peki, soyununuz öyle ise. — Soyunayım mı?... — Evet, ne duruyorsunuz, so - yenunuz. Haydi. çabuk.., Tama- mile... — Tamamile mi' — Evet, çabuk olunuz... Ferdi, soyunur, ayakda durur. Doktor 6 soyünürken baktığı re- simli bir gazete ile meşgul. Ferdi üşür. dişleri birbirine çarpar, tit- rer: — Sayın doktor, der, Eğer yal- niz vücudümü seyretmek için be- Hi soyundurdunuzsa müsaade e - diniz de giyineyim. Yok eğer mu- ayene için ise biran evvel bakınız. Zatürreeye tutulmıyayım... LOKANTADA: S Dalda bir Büşkasizin Kocası ile görüyorum da... Meksika Cumhur Başkanı , Kardenas ölümü münasebetile neşcettiği res-| mi beyanname tarihi bir vesika- dir: «Hükümet kuvvetlerile âsiler a- rasında vukua gelen müsademe- de General Sedillo, yağeni ve ön yedi kişilik malyeti maktul düş- müştür. Hükümet kuvvetleri 8 tüfek, 84 kartuş, 2 piştol ce 11beygir ele ge- cesi bir tokat yediğinden bahseder.| — Tabii mukabele ettin, sen de — Birader, hiç merak etme, Sen-| de bu sabır, bu mantık varken sır- Amerika'da İcad Edile Bir Aşk Oyunu İngilttere'de Yasak Edilmesi İsteniyor : & L genç erkek vardır. zan şamağa mecbur kalıyorlar. aris mah - P kemeleri ; hemen her gün yüzlerce hur- sızlık, dolandırı tılık, sahtekârlık, darb ve cerh da « valarına bakar. M üncü ceza |mahkemesi de sırf | dilencilerle, di - İlenciliğe aid vak- |alarla meşgül o - lur. Buraya gelen. lerin hepsi yaşlı, saçları ve sakalla- rı birbirine karış- mış, üstleri ve baş- ları yırlık ve pis dilencilerdir. Mamunlar a mahsus yerde ue zun boylu, beyaz saçlı birisi duru - yor. Saçlar' ve sa- | kalı muntazam taranmış. Reis — Geçen ilkkânunun 28 in- ci günü devriye gezen polisler, di-| lencilik — yaptığınızı görmüşler, tevkif etmişler sizi öyle mi?.. — Hayır, bay reis!. — Nesil hayır?.. — Allaha şükür, benim dilen » meye ihtiyacım yok. Yaşımak için. halkın merhametine muhtaç deği-| lim... — Polisin verdiği rapor bu lddi- çirmişlerdir. Kardena eski dostu ve rakibi generale karşı bir cemile göster - anızın hilâfında. (Raporu tetkık ile) lkkânunun 27 inci günü saat 15 i 40 geçe, Rivoli sokağında, ke- Bu yüz yirmi kiloluk general, a-| mek istemiş, cesedini, çiftliğe def-| merler altında duruyor. gelip ge- damlarının fhanetine kurban gitti. Meksika hükümetinin, generalin miştir. SK AMT | nedilmek, üzere ailesine teslim et. l çenlere avucunuzu açıyor, sadaka istiyormuşsunuz. Polisler yakın - ALAN x ondra gazetelerinde okunduğuna göre İngi- liz meb'uslarından birini çok meşgul eden bir mesele varmış: Amerikalılar bir nevi is- kambil oyunu icad etmişler. Bu oyun Amerikadan nihayet İngiltereye de gelmiştir. Meb'us Harriday bu oyunun İngilterede yasak edilmesi için uğra - gayor. Amerikallar buna saşk oyunü: diyorlar - mış. Dörtveya daha ziyade kimselerle birlikte oy- nanabilirmiş. Kâğıdın birinde Edvard isminde bir Diğerinde de Vallis isminde genç bir kadın resmi bulunuyor. Oyun bu iki gen- cin evlenmesini temin ile neticelencktir. Fakat bu kolay değildir. Çünkü bu izdivaca mâni olan bü- yük bir mevki sahibi btr papaz vardır. Bu papazın resminin altında da Kanterburi yazılmıştır. Oyun söylendiğine göre meraklı imiş. Papa - ü olmak istemesine rağmen iki genç birbi- rine varıyor. Fakat memleketlerinin haricinde ya- ke * Şini eğmekle iktifa eder. Yaşlı ke| ÇÜNKÜ, BU Oyun İngiltere'de İki sene Evvel Cereyan — | Eden Vukuatı Hatırlatıyor ğ soracaktır. kız icad. etmiş dermeği ihmal Merhametten Maraz Hasıl Olur Ellerimi Cebimden Çıkardım, İsıtmıya Çalışıyordum, Bir Kadın Avucuma Beş Frank Bıraktı Kai Bab l - LA Gan tarassud etmişler ve yaşlı biri kâdın avucunuza beş frank ko » yarken yakalamışlar, — yalan mı - 27 tlkkânunda hiçbir kabahat) işlemedim, bay reis... Yalnız bir hata ettini, o soğuk günde sokağa çıktım. Tülleri bahçesinde dulaş- fım, Soğuk aldım, nezleye tutül- düm. — Sokağa çıkmanıza, bahçede dolaşıp nezleye tutulmanıza kim- senin bir dediği yok. Niçin dileni- yorsunuz, onu söyleyiniz. Bu oyun Dett Davis izminde Amerikalı bi: tafsilâtı da Londra kanterburi piskoposuna gön Yukarıda bahşedilen meb'usun teşenbüsu şu — | dan ileri geliyor: İki sene evvel İngilterede cerı yan eden ve genç Kral Sekizinet Edvardın almai istediği kadını Anglikan kilisesinin başpapazını mâni olması üzerine alamıyarak nihayet tacındı tahtından vazgeçtiği, memleket haricine çıkara' orada nikâhları kıyıldığı şimdi de hâlâ İngilter — haricinde yaşadıkları malümdüur. saşk oyunu» işte bu vekayli hatırlatıyor. Halbuk meb'us artık maziye karışmış olan bu hâdiseni: şimdi tekrar bir nevi iskambil oyunu bahanesil azelenmesini doğru bulmuyor. Onun için — bunı karşı ne tedbir alınacağını Dahiliye Nazırındar Amerikalıları: ve resimlerle beraber lâzım gele: etmemiştir. İnsan Kasabı — Muhakem Ediliyor Mahkeme 15 Martta Başlıyacak nsan kasabı Vaydmanın mü - hakemesi önümüzdeki martın 1$ inci günü, Versay cinayet mahkemesinde yapılacaktır. Vaydmanla beraber — maznun — Sandalyasına oturacak arkadaş - lari şunlardır: Roje Müyon, Kole Triko, Jan Blan.., Bunlar, Ame - rikalı dansöz Jan dö Koven'le go — (Devamı 7 inci sahifede) — ” — Emin olunuz, bay rels... Çok Gşümüştüm., Bahçeden çıktım. Ke-| merlerin altına sığındım. Ellerimi| 1Devams 7 inci sahifede) (