j t İ 4 : t t ı İ N Parisle Londra Ne istiyor Berlin'le -Roma Neler Düşünüyor? EurlaraKarşıF rankoNeYapacak apanya meselesi her gün bir n safhaya girmektedir. Şu veya bu şezilde herhangi bir neticeye varırsa varsın bu ma- sele Avrupayı daha uzun zaman meşgul edecek birçok teferrüat vücude getirocektir. San vaziyet şudur: 1— Mümkün olduğu kuü-r ça - buk bir neticeye varmak. Paris i- le Londra bunu istiyor, 2— General Franko kazandığı uvaffakiyete güyenerek işl çığ- dan çıkarmasın. Yani Cumhu- riyetçilere karşı zecri tedbirlere şiddetli muamelelere varmasın. Bilâkis kaşanaığı Bnuvaffakiyet- 'ten istifade ile memleketinde bü- tün vatandaşları barıştırma yolu- ha gitsin. Tâ ki bu suretle İspan- yanır İstiklâli muhafaza odüsin. Paris ile Londra bunu istiyor. 3 İspanya Cumhuriyet hükü- metinin başında bulunanlar şim- di ccnebi bir memlekette, Fran- sada bulunmaktadır. Önun için artık ecnebi toprağında İspanya Cumhuriyet hükümetinin mev - cudiyet ve faaliyeti kalmamış ol- maktadır. #— Fakat İspanyada bugün i hükümet vardır. Biri Frankonun ! hükümeti ki elindeki askerl vesait ile büsbütün İspanyaya hükim o- lacağı kanaatinde. Memleketin beşte dördü bunun elindedir. Di - ğeri de, yani Cumhuriyet hükü - meti de memleketin beşte birini bilnde tutmaktadır. 5— İngiltere ile Fransa şimdi işte bu iki hükümetin arasından birini seçerek İspaoya ile müna- sebetlerini ona göre yeniden te- Harita, Frankonun ilk hareket sis etmek vaziyetinde bulunmak- tadırlar. Hangisi tercih — edilmiş olduğu malüm: Esas itibarila Ge- neral Frankonun hükümeti ile ar- tık resmi surette müzaketeye gi- rişilmiş görünmektedir. Burgos da İngilterenin ve Fransanın res- mi mümessilleri var. Bunlar Fran- ko hükümeti ile temastadırlar. 6— Frankonun kardeşi Nikol: Franko — Lizbonda - elçidir. - Eiçi Frankonun Pörtekiz paytahtında bir İtalyan muhabirine beyanatı var. Curnale Ditalyanın muhabi- rine evvelâ Franko İspanyası ile İtalya arasındaki kardeşlikten bah-| İki gündenberi herkes: NANON Büyük operet filminin en güzel ve sevimli şarkılarını Avrupanın en güzel sesli yıldızı Eğlenceli ve müzikli; zengin ERNA SACK TAKSİiM Sinemasında Teganni ediyor ve halk -da tekrar ediyor. Bugün saat | ve 2.30 da tenzilâtlı matineler. Filmini rahatça görmek MELEK -Sinemasında 4 haftadanberi akıllara hayret veren bir muvaffakiyet ve fağbot kazanan BÜYÜK VALS ini ça istiyenler için son fırsat Program Çarşamba günü kat'i olarak değiştirilecektir. ı Dedi ve konuşma hedefini değiştirdi. Doktor, birden böyle demdeğişik bir konu karşısında kalın- oa, sordu: — Ne oldu ecanın mı sıkıldı?, Getiç kadın, bütün civelekliğini gözlerinin ci - lâlr esmerliğine toplıyarak tatlı bir sesle: — Yooo canım sıkılmadı. Doydum. Dedi ve konuşmasını sürdürdü: — Kocacığım senin yamında hiç sıkılmıyorum, Doktor, geç tiği gündenberi geçirdiği yerlerle son vaziyeti güstermektedir. (Noktalı yerler hâlen hüküme tçilerin elinde kalan kısımdır.) kasum kısım ele settikten sonra diğer devletlerle münasebat tesis etmek, İspanyanın | istiklâlini korumak noktalarını da | söylüyor ve bundan sonra dahili vaziyetin 'ne olacağını anlatıyor: | Krallık meselesi daha halledil - memiştir. Evvelâ yeni devletin e- sasları kurulsun da ondan sonra | Krallığın avdet edip etmiyeceği düşünülecekmiş. Fakat İtalyan muhabiri - elçi Frankoya acaba bundan sonra İs- panyada yabancıların faaliyet ve Mmesaisine ihtiyç olup olmıyacağı- ni sormuştur. General Frankonun kardeşi bu- | nun için diyor ki; | — Bizim çalışırken kollarımız | vardır. Kendi vatanımızı madde- ten yeniden inşa etmek için çalı- | şabiliriz. Eğer yalnız başımıza bu- na yetişemezsek 6 zaman — dost || memleketlerden işçi getirtiriz. * | Din meselesine üe temas edil - miş ve Generalin kardeşi İspan- yolların katolik bir millet oldu- Runu söyliyerek ondan sonra da İspanya haricine - çıkarılmış — ve bugün Fransada bulunan paraların artık Franko hükümetine inde e- dileceği ümidini göstermiş! (Devamı 7 inçi sal Şark Sinemacılık âlemi zafer üâbidesi SES KRALI: sözünün bu noktasında durdu, Güney- îmuıl—ıııı'r |ler, HARB GEMİLERİ KAÇA MALOLUYOR?. TİTİKAKA GÖLÜ KADE NUAR Meraklı Şeyler 1 kmanyada kadınlar askere alım- mazlar, Fakat bir sene, hükü- mmelin göslereceki bir isde çalış- mıya mecburdurlar. Zengin ve fakir, bütün kadınlar yir- ai yaşına gelince bir büroda, bir ti | careihanede veya bir fabrikada hükü- | et hesabına hizmet ederler. Çiftlik | lerde, kibar aileler neadinde iş zörür- Silâhlanma yarışı — bütün — şiddetile Gevam ediyor. Pramsa, İngillere, Al - manya, İtalya devletleri donanmala - Tni artlırmaya çalışıyorlar. Her gün Kazetelerde ya bir sarhlımın denlse İn- dirildiğini, ya da kızağa konulduğunu okuroruz, Acaba bu zırklılar için we sarfolu » süyer?, 1822 de yapılan Dugay Trusa kru- vazdrü Pramsaya tamam 190 milyon Arauga (4 mütyon lira) — malolmuştur. Döğras için de 138 milyon sarfedile - cektir. | Geçenlerde denize indirilen 35 bin | Yonluk Rişliyö sırklısı Üe banuu eçi Jan Bari için 680 milyandan fazla sar- fedileceği tahmin olunuyer. Bundan — | Daşka, ayırl cesamesy Klamamso — ve | Gaskönya zirhliları için de 4 mülyar | frank sarfedileceklir. Açık denizlere gıkabilecek bir de- | Bizallı gemisi en aşağı 140 milyon fran- KA malolayor, Tayyare makline mahvus (ki büyük Keml için de 800 mülyon sarfedilmiştir. Torpido vedenlerine gelince bun- darın beheri 1, 8 mülyon fraaktır. Perada, Titikaka gölü olvarında al- t aydanberi telkikal ve araştırma ya- pan Kembriç Üniversitesi profesör rinden yedi Üngülir âlümü vatanlarına dönmüşlerdir. Bu heyelis yeli Gibon, gazetecilerle Körüşmüş ve zölüm kenarındakl ne- balatın çok mütenevvi ve mebzal ol- duğunü sörlemiştir. İngiliz âlimleri; 3854 metro irtifa- da bulunun bu kocaman gölde, şim- diye kadar cinsi malâm olmuyan — bir gek balıklar zörmüşlerdir. Göle çıkmak için " Penodan irene binmek, sonra dört saat yürümek lâ- zandır. Gölde bir İnziltz. kumpanya- sma alt dört küçük vapar vardır. Ci- varındaki köylerde, iptidal bir hayat yaşıyan Hindii kabileler meskündur. Fransada, Samurdaki meşhur süvari mektebinin İsmidir. Bu mektebe de- vam eden binlellerin siyah elbise gi | yiümelerinden kinaye olarak — (siyah kudro) kml verilmiştir. Amerika ve Avrupada. Bütün dünyada olduğu gibi... İSTANBULDA DA TYRONE POWER ALICE FAYE'nin Biuhteşem — temsilleri ve SARAY SİNEMASINDA müsteya programı BÜYÜK GAZ FRANSIZCA SÖZLÜ Filminde takdir alkışları top- lamaktadırlar. Bilhassa İRVİNGİ BERLİN'in musikisi ve ALICE FAYE'nin şarkıları büyük bir ilâka ile dinlenmektedir. Cidden bugün görülecek bir filim. Saat | ve 2.30 da tenzilâtlı matineler. YOSMA —Nı».82 _!ıııı.ln'll!lm'lm Dedi, Doktor: İKÂYE BUHRAN IYuın. ıışmı-ım.ıl rik Hüsnü, arkadaşı Ziya T Kamalin — yazıhanesine rerken, bitgin bir halde idi. Ziya Kemal, onun düşük omuzla- rında, asık ve renksiz yüzünde bir başkalık görünce merak etti — Ne var?. Hayrola?. Çok neş- €siz görüyorum seni. Tarik Hüsnü, kendisini bir kol- tuğa bırakmıştı. Bir müddet ce- vab vermedi. Sonra: — Çok müşkül — vaziyetteyim, kardeşim, dedi. — Ne oldu?. — Belkis var ya... Z Ne olacak?. — Bugüne kadar olan alâkamı biliyorsun? — Evet.. — Bu kadın başıma bir felâket getirecek... Ondan korkuyorum.. Var. İki gecedir uykusuzum... Halbuki, bir maceraya mütehammil deği dir. Çünkü evvelâ evliyim... Hem de bir çocuğum var. — Anlıyamadım.. Ne oldu?, Bel- kıs'la olan münasebetini karın ha- ber mi aldı?. — Hayır... Fakat, daha fena bir şey... Biliyorsun, Belkıs'la tam al- ti ay var ki münasebetteyim. F: bu hoppa ve şımarık kadın, kendisine âşik yaptı... Zaten müthiş zâfım vardı. Güzel kadın- dır. Şimdi, onu çok seviyorum.. Fena halde vurtgunum.. Ne yapa- cağımı şaşırdı Seninle etmiş olmalı ki: parladı: — Neyet. — Söyliyeyim mi?, — Söyle, senin kafanın içinde benden gizli yi SAKARYA Somsıl SENORİTA *Fransızca Kopyası ) Yeni Paramıunt Jurnalda; İspanyanın bütün son hüdiseleri — Seh birden düşünceye daldın Güneyt?! Diye sordu. Genç kadın hemen kendisini to- — Hiçbir şey düşünmüyorum. Fakat, aklım bir noktaya takıldı da evleneceğim..» diyor... Ziya Kemal hemen atılarak sor - — Sen ne cevab verdin?. — Peki dedim.. - Yahu sen çıldırdın mı? Nasıl *Peki» dedin?, Sen evli, barklı adamsın... Yuvanı mı bozacak - sın?, Yani nasıl olacak?. Karından mı ayrılacaksın? Deli mi oldun Tarık?. Bırak şu, aşifteyi... Tarık Hüsnü susuyor, önüne be- kıyordu. Yalnız, arkadışı aşilte kelimesin! söyledikten sonra, ba- gn kaldırdı. Dik dik-Ziya F malin yüzüne baktı. Birşeyler söy- yapmağa imkân yok... Belkusı gt seviyorum.. Onsuz yaşıyamıyâ cağıma kat ğ —Bu kınııı boştur, hayı — Hayır.. Kuvvetli bir irade0if ve verilmiş bir kararın hasıl ©" tiği kanaat... Tarık Hüsnü, birden yerindtf kalktı. Elini uzattı: — Çok canım sıkılıyor, dedie Bu mevzular üzerinde koni bile tahammül edemiyorum. Jaha ısmarladık.. Genç hizli hizli adımlarla P pıya doğru yürüdü ve çıktı, B” Ziya Kemal, arkasından baka B mıştı: — Zavallı çocuk., diye mırıkli” d Ziya Kemal, tam bir hatta nö Hüsnüyü — göremedi. EVM Uuştığı şirkete telefon etti. <HAİ gelmiyor. cevabını aldı. Evisdii telefon isö hiç cevab vermiyofli Müthiş bir endişeye mnf' Tarık Hüsnü nerede ıdl' N' muştu?. Nihayet, daha fazla bekleti, ye bu meşelenin ıııımmnm." tu. Aradan bir hafta daha Ziya Kemal, bir akşam ,ın” sinden çıkınca, doğruca Tarik nünün evine gitti. Kapıyl 9'. Hizmetçi açtı. arık Hüznünük dasında hasta olarak yattığın!! ledi. Merdivenleri ikişer ikiştf' mandı. Tarık Hüsnünün yaâl (Devamı 7 inci Radyo ProgramMi Ankara Rıdyod liyecekti. Dudakları — kunildadı. | — 1925 Müzik ÇDans maat « Pi Fakat, sonra vazgeçti. İ ATSS Müzük (Koman sek) Ziya Kemal, arkadaşının, Belki- | Necdel Alak, 4 sa nasıl tutulduğunu — anlıyordu, 1815 Türk müziği — (Pasıl V aşk muhakkak ki kuvvetli birşey. ©O da, gençliğinde böyle maceralar geçirmemişti. Tarık Hüsnüye hak vermek, belki, bir hakikati tes - lüm etmek olurdu. Fakat, bu va- ziyette, onunla ayni fikri besle - diğini (hsas etmek bile, bir yuva- nın bozulmasına sebebiyet vere- bilirdi. Bestenizir faslı). | Celül Tokses, Hakkı Dermsü: Kadri, Hasan Gür, Hamdi Tekâf' vi Üller. | — 29 Kenuşma (Deş politikm nıııııı-ıııu—“ım—' leri: Açık Veysel ve —nqu—mnmudv 19,86 Türk müziği (munllitt Hati - Kllsik reperimarından M | parçalar). Tarık Hüsnü, yavaş yavaş mımr,* Çalanlar: Veocihe, Buşca Kat konuşmıya başladı: — Bana bir akıl öğret, dedi... Söyle... Şimdi, ne yapayım?. Bu | işin içinden nasıl çıkayım?. Ziya Kemal sert bir lisanla: — Bu işin içinden çıkmanın ye- | gâne yolu, Belkısı derhal unut - | maktır, dedi. Ve, bir daha aklına | o kadını getirme... Yoksa, mahvo- lursun.. Halin perişandır. Fakat, bu, senin söylediğini | metcoroloji haberleri. w0 Cemll. 20 Ahama, moteoreloji haberlif mERE borsası (flath. 2015 Temsll (Baki gecesl). edenler. Ekrem Reşiâ ve Avni Temslle Türk müziği beyeti decektir. " ZLAS Memmleket saat ayarı —Ö | SS Eshatn, / tahvilkt, kasb” | mukul borsası (flat), 3125 Folklor (Halil Bedli). 2145 Müzik (A eder - PI | 22 Maftalık posta kutusu, 2210 Müzik (küçük erkasiff * Nocib Aşkın), ) 23 Mürik (Sinema sesive GAT ZTAS - MA Son ajatıs J| | rinki program. YARIN Ç 1233 Müzik (küçük orkesirk Necib Aşkın). M 13 Memleket saat ayarı, b 1315 Mürik (küçük erkesir? Nocip Aşkın) devami. 1850 - 1420 Türk müziğir — gf Çalanlar: vıdııı—ıılı. tahaf del Kozan, Okuyan: Necml RİNh ı—ı—ı—ınııı-u"*ı' *— Her sahmi oiğersaze. ASf i— Şevki Ber - n_..ü_/— 4— Ruşen Kam - Kemenge S— Hacı Arif - Benim ballet © (— Bimen - Yıllar ne çebtk T— Baz semalsi, Fakat eylülün sonundayız. Ancak döneriz. Evimi- zi açarız. Yuvamızı kurarız. Sen de yine çalışmala- rına başlarsın. Ve yüzünde cana değen gülücüklerini dağıta dağıta yarı alay, yarı ciddi devam etti: — Yutda gidemiyorsun. Hastaların var. Son- ra doöktör evlendi, karısının dizi dibinden ayrıla- mıyor, kadın öna dünyasını unutturdu.. diyecek- ler! Doktor: — Kah. kah. Yüksek, kaba, gürür taşıran bir gülüşle güldü: — Doktor, tabil, böyle güzel, güzel olduğu ka- dar da ciddi, sağlam karakterli, kocasına — tutkun kadını bulunca dizinin dibinden ayrılamaz. Ell — yuda bir kere gelen aıııaı bütün hovardalıkla- u, hakkım değil miz. — bir apart den sordu:; — Biz gerçekten dünyayı unuttuk. -Bağlantı işyarının önünden çıkar çıkmaz buraya — geldik, hiçbir şey düşünmeğe vakit bulamadık. — Sadece Bol-bol, doya doya seviştik. Kışın nereye gidece- ğiz, nerede oturacağız, ne yapacağız? Güney: Har halde bir apartıman tutacağız. “di, Doktor düşündüğünü söyledi: — Apartıman mi tutsak, yurtla mı otursak? Güney: — Yurt çok iyi, çok iyi. Fakat, artık sevgili- likten çıkıp ta karı kocalık başlayınca ne de olsa insan kendisine iyi bir ev açmak, ele güne karşı sosyal dürümile uygun bir yuva kurmak istiyar. Her halde yş Şişlide, ya Ayaspaşa veya Taksimdö utacağız, eş) — İyi, doğru. Haklı söylüyorsun. Ya beğen- diğimiz bir yeri tutarız, yahut da kendi apartı - manlarımızdan birinde bir kat boşaltır. otururuz. Dedikten sonta, sözlerine ekledi: — Fakat, bir saniye seni gözümün önünden ayıramıyorum. Beni kendine o kadar bağladın, o kadar çok sevdirdin ki, senden — nasıl ayrılıp da yurda, hastalarıma gideceğimi düşünmeğe başla- dım. Üç dört kere İstanbula indim de deliye dön- düm. Azıcık daha kendimi tutamasam dişçide ge- lip seni ariyacaktım. Güney düşünceli düşünceli cevab verdi: — Ben de öyle kocacığım. Senden hiç ayrıl - mak, bir saniye bile uzak kalmak istemiyorum, Fükat, dudakları bunları söylerken zihni elek- trik pirizine sokulmuş bir motör hızile bambaşka “ konular üzerinde çalışıyordu. Doktor bunu ayırt — kalmiş en küçük bir fikir, en sade bir duygu kal- mamalı.. Güneş yüzlü, zeki bakışlı kadın gözleri içine baktı baktı: — Senden gizli kafamda ne olabilir kocacığım? Dedi ve devam etti: Pek sade bir şey de söylemeği doğru bul « madım, Çok önemli bir şey dinliyecekmiş gibi dnkı tor merak duyuyordu: — Söyle, — Peki söyliyeyim, Fakat, bana güleceksin. — Gülmem karıcığım. — Taksim bahçesi benim olsa da onun içine bir villâ yaptırsam.. diye düşündüm. Nasıl?.. Fazil; kocasının