merika cüm- (p ileride — bir — harp olursa A « merikanın hudu- du Fransadan baş- lıyacağı tarzında söylediği iddia e- dilen söz üzerine dünya — matbuatı için pek hararetli «bir — münakaşa | mevzuu çıkti. Ev- | velâ — Rüzveli'in | böyle biz söz söy- — ledi mi, söyleme- — gi mi bahsi açıl- Ş &. İtalyan ve Al- İ İ man — gazeteleri hi kabul k görek As merika Cümhur sreisi ve gerek A- Merikanın pol kası aleyhine söy- — lenm litikası değişecek diye ortaya çı- kan türlü rivayetler üzerine de * SESKİ S Kayser'in nasıl geçindiği de Avrupa gazeteleri için bir mesele oldu. Eski Alman impara- toru yirmi senedir memleketin - den hariçte yaşamakta, Holan - dada Darn şatoşunda oturmakta- rınin içinde sıka sıka: — Yoo... Yoo. ğin anlamı da bu değil mi?, birden doldurdu: yacak gibi iştahlandı: — Biz biribirimizi seviyoruz. Herşeye üstüa tutarak, herşeyden üstün bilerek seviyoruz. Bu sevgimizi burada toplanacak olanlar bizim başbaşa verişimizden daha mı çok şenlendirecekler, bizi da- ha mi çok biribirimize ısındıracaklar?. Fanıi, karısının, minik, sıcak ellerini avuçla - öyle düşünme. İle güne karşı çağrıntımın, toplantının, hep beraber olmanın ayrı ayrı tadları ve anlamları vardır. Hem insanın ta- nışları da böyle bir toplanma ile onların gönenç- lerini kutlulamış olmuyorlar mı?. Düğünün, derne- Güney doktora biraz daha yaslandı, biraz daha sokuldu, keskin, alevli bakışlarını onun gözleri içine — Ben böyle düşünmüyorum doktor. Ben her şeyden, herkesten üzak, yalnız senin yanında, se- nin kollarının arasında kendi benliğimin, kendi gönencimin öz varlığını bulmak istiyorum. Dedi. Doktor, kendisine çılgınca bağlanan, ye- ni bir varlık, yeni bir dirim ve benlik getiren Gü- neyi hemen kapacak, içine sokacak, kalbine saklı- — Ah, ne diye biz birbirimizi daha önceden LA—-_.__&M—_»—.__ eli Mussolini, meşhur nutuklarından birini söylüyor ecek şeyleri yazdılar, Bun- | Reisicümhur bir izah neşrettir - dan sonra Amerikanın harici po -| di ve Amerikanın harici politi - kası değişmediğini, Amerikanın hiç bir ittifaka girmediğini bi HÜKÜMDARLAR: Kayser'in 80 inci Yıl Dönümü Münasebetile : 80 inci yıl dönümünde yoapılan toplattı eksen yaşına basan ihtiyar | dır. Alman imparatoru eskiden dünyanın sayılı zenginleri sıra - sında sayılırdı. Şimdi vaziyeti çok değişmiştir. Bu münasebetle Av- rupa gazetelerinde mühim şeyler yazmaktadır. Amerika - Avrupa Yakınlaşması Gerek Totaliter Gerek-- Demokrat Devletler Bu Mesele İle Meşgul Oluyorlar Ruzvelt'in Söylediği SözÜzerine Çıkan Münakaşanın Akisleri Sürüb Gidiyor Amerika İle Totaliter Devletlerin Arasındaki Anlaşamamazlık (Devamı 7 inci sahifede) | hattın Fransada olacağı dirdi. Ve Ruzvelt şu dört esası i- lân etti: 1 — Amerika her türlü ittifak- lara aleyntardır. 2 — Dünya tica- retinin her kes için açık olmasını ister; 3 — Silâhların tahdidi için her türlü mesalyi çok iyi karşı - lar; 4 — Her milletin siyasi, ikti- sadi, içtimal istiklâlini muhafaza etmesini ister. Bu noktaları söyledikten sonra Reisitumhur parlâmentodan ge- çen bazı mahrem konuşmaların gazete sütunlarına geçmesi doğru olmadığını ilâve ederek memle - ketin müdafaasına taallük eden meselelerin gazete münakaşala - e)ğul edea dedikodu nere- den çıkmıştı? Acaba M. Ruzvelt, Ayan meclisi Harp Encümeninde ne dem Nevyork Herald Tribün gazetesi gibi Ameçikalıla- Tın en ileri gelen bir gazetesi di- yor ki: Ayandan iki kişi şunu sö lüyor: Reis Ruzvelt <hudut» ve yahut «Birincl hat» Abirler kullanmıştır. Ve harp olursa bu söyle - miştir. Diğer taraflan Ayan aza- sından biri de şöyle demiştir: — Sonradan dilen izah ile Ayan Harbiye Encün lenen şeyler arasında fark var- inde şöy- Ayandan diğer biri de eğer son hakikaten Reisicümhurun haricl politikasını gösteriyorsa demek oluyor ki Ayan Encüme - nindeki toplantıdanberi - politika değişmiştir!. Gene Amerikanın en ileri ge - len bir gazetesi olan Nevyork 'Taymis de keza tahkikat ve tet- kikatına istinad ederek diyor ki: Reisicümhur Amerikanın birinci müdafaa hatları Fransatla oldu - Bunu söylemiştir. Şimdi de bu hu- sustaki muhtelif tefsirler yalnız bu muhtelif sözlerin ne tarzda söylenmiş olduğundandır. Umumt neticelere gelince bu toplantıya iştirak etmiş olan bir çok kimse - lerin dediğine göre Reisicürmhur sulhü muhafaza maksadı dahi - linde olarak diğer demokrat mem- leketlere yardım etmek niyetinde | olduğunu söylemiştir. İşte Ruzvelt'in sözleri etrafın- da Amerika gazetelerinde ve ma- hafilinde geçen sözlerin, yazılan | madenleri Huelva vilâyetindedir. 4 mil- | birçok malümât toptadı DEĞİRMEN VAR? (Devamı 6 mcı sahifede) Meraklı Şeyler İSTANYA MADENLERİNİN ZENGİNLİGİ Kömür (senevi hasılan 6 milyon ton. Demir (6 milyon ton). Kurşun, çinke müdenleri de çok sengindir. Senede 200,000 doma yakın civa çıkarılır, Bakır yen tondur. Bunlardan başka birçak Kalan madenleri de vardır. İspanya, maden bakımından, birçok devletler. den daha seagindir. KADINLARI ALAKADAR EDEN BİR İNKILAR Pensilvanyalı bir berber, — şimdiki permanantlardan daha az masrafla saçları ondüle yapmanın çaresini bul- muş. Berber Könet Krisi ensenin Üzerin- deki saşların bir kasmını, az ve çok ara İle birer parça kesiyor, kesilmiyen saçlar da kendi kendine kıvrılıyor, en- düle edilmiş gibi duruyormuş. Kristin bu usulü çok rağbel gür - müş. Bunu öğrenmek için binlerce mü- Tacaai vaki olmuş. Kurnaz berber he- men bir mekteb açmış, istiyenlere 50 dolar mukabilinde dere veriyormuş. PRENSESİN GELİNLİK ENTARİSİ Prens Burbon dâ Parmle evlenen İ- talyan Prensesi Mari dö Savua, dü- Kün günü, Romanın en büyük tersi- derinden birinin atelyesinden çıkma bir rob giyinmiştir, Bu rob için me kadar emek, kumaş ve tül sarfolunduğunu biliyor musu- nuz?. Tatsam beş Ay, el işel kar çalış - mıştır. Dört yüz yirmi metro saten, Üç yüz elli metro da tül sarfolunmuş- tur. NE MİDİ Parise bir sene zarfında giren yi- yecek miktarı nedir, biliyor musunuz? 95 bin ton midye ve isteldye, 95 ten €t, bu etlerin ağırlığı, ağırlığından on üç defa dsha fazla imiş. 480 bin dan sebze. Bu sebzeler Be- yazıd meydanına yerleştirilse kulenin boyuma kadar çıkar. 2.900,000 hektollire süt. Bandan baş- ka Parise senede 1 mülyon den muh- telif meyva giriyormuş.. Eyfel kulesinin BİR İSTATİSTİK Mrara içenler. kulübüs azaları.. se- nelik umuml kongrelerini ıkdel—[ıkı.] Ruxnamesinin başında: «Bir Fransız senere kaç sigara içiyor?.a suali bu » Tunuyormuş. Fipo amatörlerinden mösyö Ernesi Dupraşon söz almış ve: «— Arkadaşlar, demiş, Buna dair . Evveli çanu arzedeyim: Bin sigara yapmak için mekadar yaprak tütün sarfetmek lâ- zam? Tamam bir kile — Fransızlar, va- ati olarak senede 450 sigara içiyorlar. Çok mu bu.. Şüphesiz hayır! Çünkü bir | Amerikah senede LO45, bir İngiliz 9G, bir Meksikalı 740, bir Belçikalı da 620 Bigara içiyor..» FRANSADA NA KADAR Umumi harbden evvel 20,000 kâl. Bu- gün ise BAAT . Bu mülhiş tencezüle debe ekmek sar- fiyatının azalmasıdır. Bonra faaliyetini fatll eden bü 12,000 değirmenin çoğu küçük (di. Bunlardan bir çokları bir. deştiler, asri doğirmenler açtılar, İçle- Tinde senede 200000 Kental buğday ö- küten var. LÂLE İstanbul halki için büyük bir sürpriz! ! YOSMA mammamanmamımı N0 TÜ gazmanamız Yözan: ETEM İZZET BENİCK Ç o x umarumuman görüp tanışmamışız. Sen şimdi yirmi üç yaşında olacağına kırk üç yaşında olsaydın ve biz seninle yirmi yıl önce evlenmiş olsaydık... Diye ergen kadına içini döktü. Merdivenleri böyle konpşa konuşa, ağır ağır inmişlerdi. Güney: — Ne çıkar. Siz benden yaşlısınız amma, be- nim bütün sevgimi dolduruyorsunuz. Bana yer na göre arada b Dedi Ve sordu: Doktor: ilâve 'etti: — Arabamız bekliyor.. yüzünün en genç, en güzel erkeği gibi geliyorsu- nuz, Benim gözüm bütün erkeklere kapalı olduğu- yırdım kalıyor mu?. — Ne güzel değil mi? — İyi ki, o spor «Stüd Beyker» i almadık. Bu çok daha güzel ve görünüşlü: Dedi. İkisi de arabaya doğru ilerlediler. Şoför kapıyı açtı. Fazıl Güneyi geçirdi. Kendi- si de sola oturdu. Şoföre emretti: — Beşinel Notere çek. Güney sordu — Niçin notere gidiyoruz?.. Fazıl çok Şendi. Ömründe ilk kez bütün kal- binin ateşli bir sevgi ile dolduğunu ve damarları» na o ateşin alev verdiğini duyuyordu. Bu sevinçle genç kadının sorgusunu karşıladı; — Sevgilim mak istiyorum. — Ne ot — Orada görürsün! Güney sevgisine şımaran hoppa rile ve kıvıl kıvıl dalgalanan kıvircik saçlarını ba- gindâa sarsa Barsa: sana bir düğün armağanı yap- (Bu hikâye İspanyada geçen bir aşk ve kahramanlık destanının hu- lâsası ve naklidir). alansiyanın portakal bahçe- w lerinden biraz yürüyünüz.. Şehrin kenar mahallelerin- den birinin dar sokağı — üzerinde | Margarita'nın pembe boyalı evini görürsünüz.. Bu evin önünden bi- raz daha aşağı doğru ilerleyiniz.. akasyaların süslediği geniş bir bulvarın başlangıcında Riğoletto'nun küçük köşkünü bu- a kardeş kavgası yeni .. Seferberlik ilân edil - mişti. Her tarafta asker toplanı - yordu. Bir akşam, güneş battıktan sonra Rigoletto ile Margarita, de“ niz kenarında buluştular. Genç kız ağlıyordu. Rigoletto'nun boy- buna sarıldı. Onu alnından öptü.. —Ne zaman geleceksin?.. dedi. Çabuk gel sevgilim.. Ağlıya ağlıya kan kusarım.. Ölürüm.. Harbden döndükten sonra, beni bulamaz « Bın.. Simsiyah ipek gibi ince saçlı, briyantin sürülmüş, muntazam ta- ranmış saçlarile, uzun kıvır kıvir kirpiklerile, mehtabın altında bir heykel gibi duran delikanlı, bir an cevab vermedi.. Gümüş gibi par- hyan denizin uzayan mesafelerine daldı. Sonra, geniş bir nefes aldı. Elini sevgilisinin omzuna koydu: — Üzülme canım, dedi.. Bir ay sürmez gelirim.. Harbe gitmiyo - Tum.. Bu küçük bir isyandır. Fran-, ko isminde bir general isyan et - öğrenmeliyim . Dedi. Fazıl: miş.. Devlete karşı koymuş.. Ya - nına bir kaç yüz kişi toplamış.. Bunların da hakkında çabuk geli- riz.. Ben şuna üzülüyorum ki, seni bir ay hiç göremiyeceğim.. Mek- tub yazarım.. Beni sakın cevabsız bırakma.. Margarita, hüngür hüngür ağ - lamağa başladı.. Genç kız, delikan- .. hi ile nişanlanmak üzere idi. O - muzları sarsılarak: — Ne zaman nişanlanacağız, di- ye sordu. Askerden dönünce, — Çok genç kızı fazla üzme- mek için metin gi r, harbe ehemmiyet vermemiş hissini bı - rakmak istiyordu. Mevzuu de - ğiştirdi: — Sen Tangolita şarkısını ne gü- zel söylüyordun.. Geçen gün sizin evin önünden geçiyordum.. Sen arka tarafta — balkonda idin.. Bir sabahdı.. Çıplak kollarını güneşe doğru uzatmış, Tangolita'yı söy » lüyordun.. Yine söylesene, sevgi- lim.. Genç kız' birden canlanmıştı. E- lile, gözlerinin yaşını sildi. Gü - lümsedi.. Siyah parlak kadife göz- lerinin içinde demindenberi llk de- fa nemli bir parıltı vardı.. Aşk ne büyük kuvvetti.. Gece, mehtab, deniz ve sevgili.. Genç kizın ru - hunda cennetten gelmiş kelebek- ler uçuyor, kalbi gizli bir saadet tılısımı ile hızlı hızlı çarpıyordu. Delikanlıya daha çok sokuldu. E- Bildi. Onun yüzüne daha dikkatli baktı: (Devamı 7 inci sahifede) — Yoo. Şimdi olmaz.. Orada öğreneceksin. Armağan bilinmeden alınırsa hoşa gider. Diyordu. Amma Güney. — İlle söyliyeceksin. Diye tutturdu. Fazıl söylememekte ısrar edi- yordu. Güney: — Ya. Demek, ilk günden beni üzüyorsun. Diye.gücengin gücengin söylenmeğe başladı. O zaman doktor: — Gerçekten üzülüyorsun. Söyliyeyim. Güney sordu: — Net.. Dedi ve söyledi: — Sana bir iki şey bağışlamak istiyorum. Toktor, sanki ona lâyık değilmiş gibi, ürkek bir sesle teker teker söyledi: —Bir iki apartıman, mağaza filân.. — Hangilerini?. — Maçkadaki Şirin, Taksimdeki Yuva apar - tıman'arile Eminönünde iki mağazayı sana ver - bir kız tav - mek istiyorum. Değersiz bir armağan amma. — Yoo... Yoov... Ben meraktan ölürüm. Şimdi (Devamı var) Soğuğa karşı tahaffuz Yağmurlu veya serin havalarıdar vücud çok kolaylıkla soğuk ai Evinize gider gitmez, sıcak şu du bir kabım içine bir kuşık Liniment dökerek ayaklarınızı bif suya sokunuz. Bu tedbir, ehemmi * yetli bir soğuk algınlığının - ilerle * mesine mâni olabilir. Vücudünüzdt ağrı hissederseniz, uğuşturmaksızıl Sloan's sürünüz. Sloan's bu suretlt vücude nüfuz eder vı dilmiş olur. Slo rıyan mahalle yeni kan hücum edefi an's dünyada mevcud en asri mü sekkindir. Soğuk algınlığı, burkuk ma, siyatik, lumbhago için bugündet bir şişe SLOAN'S satın alınız. SLOAN LINIMEN Radyo Programı Ankara Radyosu BUGÜN 1825 Mürik (Senfonik plâklar) 1900 Konuşma, j 1915 Türk musikisi - Fasıl heyeti ” Celll Tokses, Hakkı — Derman, Kadıri, Basri Üfler, Hamdi Tokay, (B#” yati faslı) 2000 Ajans, metcoroloji — haberlerk zirmat borsası (fiyat) 2015 Türk müsikisi (Kilsik progrsfi Beslekâr tanburi Ali efendinin icin ı vevi. ? — Tanbari Ali efendi Suzidil 1 * beste (yıkıldı. darbı sitemden) 3 — Tanburl A efendi 2 ci (bilmedik yari kim bizden) (— Tanburi Ali efendi Suzidil »if semal (Kani yadı labinle) j — Refik Fersan tambar takinik & — Nanburi Ali efendi Suzidil #f kı (Yandıkça oldu suzan) 1 — Tanburl Ali efendi. Suzidil kı (Bir migâhin ey dilrüba) l—'hıııılAııılııdlıııul( bir bakışında neş'e) — < * — Tanburi Ali efendi yürük (Ceyhun arayan didel giryan) 2100 Memleket saal ayarı. 2100 Konuşma. 2115 Esham, tahvilât, kamhiye borsası (fiyat) 2130 Müzik (küçük — orkesira > Necib Aşkın) Tanburi Ali efendi Suzidil ptf YARIN 1230 Program 1235 Türk halk muziği: Osman pet” livan Tanburacı ve Bayan İrfan. 13.00 Memleket saat ayarı, ajant 4 tearoloji haberleri, t AB1N LA Müzik (Küçük erkestrü T Necip Aşkın. 1357 Hicri ZİLHİCCE 1354 Rut İkincikânu? 31 1939, Ay 2, Gün 44, Kasım $8 13 Şubat PAZARTESİ L y