HANGİSİ DOĞU, SİZ ÇIKIN İŞİN İÇİNDEN.. kuyucuların çoğu bir gün- O de bir tek gâüzete görür- ler. Biz, meslek icabı, bü - tün gazeteleri okuruz. İşte, bütün gazeleler okumuncadır. ki, hâdi- selerin asıl mana ve mahiyetleri daha iyi anlaşılır. Her gazete bir telden çalar. Fakat, hakikat ba- zan ortadan kalkar, siz, arada şüp- heye düşmüş bir vaziyetet kalır- sınız. Meselâ, dünkü İkdam gazete - sinden şu havadis serlevhasını nak- lediyorum: «Abbasağa mezarlığı tamamen park olacak..» Bu hava- dis Haber refikimizde de var. Fakat, Haber refikimizdeki ha- vadisin serlevhası göyle: «Şehir meclisi Beşiktaşta park yapılma- sını reddetti. Abbasağa mezarlığı tarihi kabirler dolayısile aynen birakılacak » Buyurun bakalım.. Gelin de, çi- kın siz işin içinden... Hangisi doğ- Tu acaba?. YÜKSEK TOPUKLU — KADIN AYAKKABILARI Son günlerde, İstanbulda, genç kız ve kadınlar arasında, fazla miktarda apandisit vak'aları tes- bit edilmiş.. Alâkadar doktorların söylediklerine göre, bunun mü - him sebeblerinden biri de, ayak- | kabıların yüksek topuklu olması imiş. Bu havadisi okuyunca, er - kek olduğuma şükrettim. Bu so- ğukhavada, başımıza, bir de apan- disit ameliyatı çıkacaktı.. NİÇİN SESLERİNİ ÇIKARMIYORLAR ACABA?. İstanbul şehir meclisi azası is- tifa etsin mi, etmesin mi? Kendi kendisini feshetsin mi, etmesin mi?, Tecdidi intihab kararı vere sin mi, vermesin mi?. İşte son günlerin meselelerin- den, dedikodularından biri de bu- dur. «Şehir meclisi istifa etmeli - dir» diye bu mevzuu ilk defa or- *& Filistin Arab heyetleri ara- basıl olmuş, bunlar Mh;: halde dileklerini kon- greyeİirletmişler ve alâkadar - lara da bir mota vermişlerdir. Ya- Mudiler de yalnız Balfur beyan - Hiömüsinin tatbikini istemekte mu- sır davranmışlardır. * Yeni Papa bir martta seçi - lecektir. Kardinaller heyetinden 35 i İtalyan 25 i diğer milletlere mensubdur, Hariciye Nazırı kardinal Pe - çelli vekâleten Papalık yapmak - tadıi. Ölüm münasebetile Alman- yya ve İtalyada resmi matem ya - v Kasablar şirketi belediyeye yeniden müracaat etmiş ve et fiat- larının yeniden arttırılmasını iste- Mmiştir. * Hariciye Vekilimiz dün mem- leketimizden ayrılmak üzere olan İngiliz sefiri şerefine bir ziyafet vermiştir. SAKLAMA ADETİ PARİS NE HALDE İDİ? taya atan Yeni Sabah refikimiz- dir. Fakat, mesele uzayıp gidiyor, herkes birşey söylüyor.. Yalnız sa- yın meclis azası hiç seslerini çı - karmıyorlar. Yeni Sabahtaki ar- kadaşlara bu noktayı hatırlati:k, dedik ki: — Yahu, baksanıza meclis aza- * hiç ses çıkarmıyor.. Yeni Sabahçılar şu cevabı ver- diler: — İşte, hiç seslerini çıkarma - dıkları için istifalarını - istiyoruz ya... YENİ GELİN! Biz bu satırları yazarken, bir | arkadaşımız, omuz başından fık- | rayı okumuş.. Gülerek dedi ki; — Eskiden âdetti.. Yen; gelin - ler ses saklarlardı. Konuşmazlar- dı. Adeta görenler, onları âilsiz zannederdi. Konuşmamak bir ter- | biye iktizası idi. Belki sayın şehir meclisi azası da henüz yen” inti - hab edildikleri için, bir nışansi hürmet ve edeb olarak hiç ses- lerini çıkarmasalar gerek ÜÇ ASIR EVVEL Dünyanın meşhur şehirlerinden biri olan Paris herkesin rüyasına girecek kadar güzeldir, deği" mi? Fakat, Parisin bir de tarihini tet- kik ediniz. Bu mevzua dair bir Fransız gazelesi şunları yazıyor: «Pariste 17 inci asırda çirkel i- çinde yüzerlerdi. Ancak zengin Fransızların evlerinde abdestha- ne bulunurdu. Bu abdesthane de bahçede kazılan bir çukurdan iba- retti. Diğer Parisliler ise, bütün çöplerini; bulaşıklarını olduğu gi- bi, idrarlarını da sokaklara ntar- lardı.. Şu sevimli Patisin eski halini düşünüyor musunuz?. Muhakkak ki İstanbul, üç asır evvel, Paris - ten çok daha temiz ve güzeldi. AHMET RAUF * Atatürk köprüsünü Azabkapı, cihetindeki dubaları üzerinde ya- | pılan beton İnşaatı bitmiştir. . ** Maraşın kurtuluşu münase- betile yarın Beyoğlu Halkevinde | bir toplantı yapılacaktır. * Belediye reisliği yakında şeh- | rimizin muhtelif sokaklarına 2000 lâmba daha astıracaktır. * Dehiliye Vekâleti müsteşarı Vehibin Başvekâlet müsteşarlı - Bına tayini kararlaştırılmıştır. * Gaz vapurundaki kaçakçı - hk suçluları dün Beykoz müd - delumumiliği tarafından Üsküdar| adliyesine teslim edilmiştir. * Maaş veremiyen ekalliyet mektebleri hakkında kat'l tedbir- ler almacaktır. a* Muhtelif yerlerde yeniden 9 çocuk kütüphanesi açılması ka- Tarlaştırılmıştır. e Vali masrif — müdürlüğüne gitmiş mekteb işlerini tetkik et - | miştir. Yeni Bir Piyes Hazırlanıyor Bu Piyesi Eminönü Halkevi İdare Heyeti Temsil Edecekmiş Eminönü Halkevinin Cağaloğ- lunda yupılmakta olan yeni bina- Bının inşaatı haziranda biteceğini yazmıştık. İnşaata sür'atle devam edilmektedir. Yeni Halkevi bina- | sının açılış töreninde temsil edil- | mek üzere Kemal Emin tarafından| bir perdelik bir piyes hazırlan - maktadır. Bu piyes Eminönü Hı!—’ kevi idare heyetinden A; Sırrı, Avni, Halid, Bay-! dokter Celâl Tahsin; Müzeyyen,| İskender Fahreddin, Sami Ka- rayel ve idare müdürü Bürhan ve| arkadaşları tarafından temsil e- dilecektir. Piyesleki eşhas şimdi- den tesbit edilmiş olup provalara birkaç güne kadar başlanacaktır. Marmarada Bir Canavar Yakalandı Dün Büyükada açıklarında bü- yük bir deniz canavarı yakalan - miştir. Bu hayvan 5 metro uzun- luğunda ve 5000 kilo ağırlığında- dır. Boğaz balıkçılarından Karnil- yas isminde bir balıkçı ve yardım-| cısı tarafından atılan oltaya takı- lan bu canavar ancak; civardan geçen 2 balıkçı motörü tarafından| şişlerle öldürülebilmiş ve 8 mo - tör tarafından sürüklenerek ba- hkhaneye getirilmiştir. Canavar büyük bir vinçle ba- hkhaneye çıkarılmıştır. Bir ba - hıkçı bunu teşhir etmek üzere 70 liraya satın almıştır. İkîğ;î;levi Ekmek Belediye tarafından fakir halka, bir kolaylık olmak üzere çika - rılacağını haber verdiğimiz ikinci nevi ekmek nümunesi Belediye | yasız olduğumu anlayınca, yüz çe- kimyahanesinde tahlil olunmak- tadır. Bu yeni çeşid ekmekte 96 20 ka- İi mısir unü, az nisbette yumu- şak un ve $ 75 e yakın sert buğ- day unu bulunmaktadır. Diğer taraftan ekmek yapıcıları cemiyeti reisi Şevki; bu yeni ek- mek nümunesi hakkında cemi - yetlerinin fikrinin alınmadığını söylemiştir. * Şişli - Fatih otobüslerinde plânton Abdülkadir oğlu Abdul- lah ayni mahal otobüslerinde şo- för Abdullah oğlu Fuad turfanda karpuz yemek meselesinden ara- larında çıkan — münazaada Fuad Abdullahı çay bardağile başından| tahsildar bulunduğu sırad.* mak- yaralamış suçlu yakalanmıştır. * Galatada altıncı vakıf ha - nında nakliyat şirketi odacısı Yad-| ya Cğlu Parkif zabttayı müracaat- la ayni han kalörifercisi Kâzım | ve âmme şahidlerinin ifadelerin- tarafından başına demirle vurul- | den anlaşılmıştır. mak süretile yaralandığını iddia etmiş, Kâzım yakalanmıştır. GÖKYÜZÜNDE AŞK YARIŞLARI No. 113 Melek bir koltuğa ilişti: — Yolda gelirken Cemile rast- ladım.. Yolumu çevirdi. — Ne cesaretle çeviriyor yo - lunu? — Tatlılıkla. Bana yalvararak.. * —Ne istedi? — Ne istediğini tahmin etmedin mi? Sunanın işini çabuk bitirme- Mi rica etti. Roşad omuzunu silkerek: — Buna ne şaştım, ne de kız - dım, dedi. hakkını istemiş.. Ve ayağa kalkarak sordu: — Burada mı konuşacağız? — Hayır. 17 numaraya çıkaca - iiz. Ben telefonla bir oda ayıı 1 ı Sen | Yazan: İskender F. SERTELLİ buldan yeni gelmiş kardeşimsin.. anlayoraun ya? — Çök iyi o halde çıkalım. Belvü otelinin ikinci katında, 17 numaralı odada konuşuyorlar: — Cemilin bu kadar yalvaraca- ğini ummazdım. Ö ne samimi ne cana yakın bir çocukmuş. — Öyledir. Çok temiz yürekli bir arkadaş. — Nikâh işinin uzamamasını benden rica etti. — Ne cevab verdiniz? — Çok yakında olacak dedim. | zar günü.. — Nikâh mı, nişan mı? — Nikâh.. Nikâh.. Nişana fa « lan lüzum yok. Ben zaten nişanı manasız bulurum. İyice anlaş - mah.. Konuşmalı. Ve münasebet ilerlemeden nikâhı kıymalı. — Herkes içih böyle mi düşü- nüyorsunuz? — Evet, Kızım için böyle düşün- düğüm gibi, kendim için de. — Fakat siz beklemeğe moc - bursunuz. Çünkü, henüz bay Ta- hirin nikâhı altında bulunuyor - sunuz! — Hâkim bu hafta ayrılık ka « rarını verecek. — İlâm alıncıya kadar on beş gün geçer. Hiç olmazsa bir ay beklemeliyiz.. — Bunu nasıl söyliyebiliyorsun,| Roşad; bir ay, benim için bir asır-| dan daha uzundür. Kararı âlır al- maz, ilâmı da alacağım. — Bu kadar aceleye lüzum var D ö öre GY POLİ S Ve.. Mahkemeler İyi Gün | llnsLarı.. | *Biliyordum, Biliyordum, Amma Paraya İhtiyacım Vardı, ilivri — maliyesinde süvari tahsildarı iken, vergi mü- kelleflerinden aldığı para- nin bir kısmını ihtilâsen zimme - tine geçirmekten suçlu ve henüz | 18 yaşınıda bulunan — Seyfeddin | Demirsoyun muhakemesine dün Ağırcezada başlandı. Reis Refik Omay, kararnameyi okuduktan sonra, maznun Sey - feddine bakarak: — İşlttin ya?.. dedi. Makbuz at- lamak suretile 44 lira zimmetine in! — Bu hareketinin kanuna ay - kırı olduğunu bilmiyor muydun? Delikanlı boynunu büktü. Acı ve titrek bir sesle: — Biliyordum, bay hâkim, bi - Hiyordum, dedi. Fakat paraya ihti- yacım vardı. Genç adamın bakışlarından çok muztarib olduğu — anlaşılıyordu. Derin derin içini çekti. — Ah yoksulluk!. Başını önüne eğdi, ici siyah göz- ler'ni, bir müddet döşemede bir | noktaya dikerek baktı, baktı. Son- Ta tekrar ağır ağır başını kaldır- dı ve hâkimle göz göze gelince: — Ne yapayım?, Dedi. Mecbur oldum!. Ve anlattı: — © gün tahsilâttan dönünce, babam benden para istedi. Cüz « danımda kendime ald beş para bi- le yoktu. Fakat babamın dileğini « muhakkak yerine getirmem icab | ediyordu. Şuna, buna baş vur - düm, üFkadağlarıma müracaat et- tim, Fakat hiç biri de küçük bir yardımda olsun, bulunmak iste - mediler, Ceblerim dolu olduğu za-| mana yanımdan ayrılmak isterni - yen bu iyi gün dostları, o gün pa- virdiler ve... Suçlu yine sustu. Bir müddet düşündü, sonra sözüne kaldığı yers den devam etti: — Ve ben de cüzdanımda bu- lunan devlet parasından babama dilediği kadar vererek, onun gön- lünü yaplım. Bununlu beraber, maaşımı aldığım zaman bu parayı| ödeyecektim. Seyfeddinden sonra, Silivri tah-i sil memuru Abdullah Niyazi ile, ! varidat memuru Ziya sorguya çe-| kildiler, Nihayet genç — müddelumumi muavini şu iddiada bulundu: » Maznun, Silivri maliyesinde, buzdan 62 varak atlamak suretile,| üç mükelleften tahsil ettiği M li- rayı zimmetine geçirdiği, vukuf ehli raporu, suçlunun açık ikrarı Makbuz atlamak - keyfiyetinin, her on beş günde bir, para teslim — Evet çünkü ben artık gece - leri uyku uyuyamıyorum. Reşad işin elddiyetini anlayın- ca düşünmeğe başladı. — Burada evlenmesek fena ol- maz. — Niçin?.. Bir korkun mu var? — Hayır. Kimseden korkmuyo- rTum. Sadece bir saygı.. — Kime karşı bu saygı?.. —» Muhite karşı. Çünkü ben, çok fena bir mevkie düşeceğim. Herkes: (Tahirin karısını iğfal e- dip kocasından ayırdı!) diyecek. — Herkesle benim işim yok. Ku- laklarımızı tıkarız. ı Melek birdenbire Reşadın boy- nüna sarıldı. — Sen beni sevmiyor musun? — Sevgimden şüphe mi ediyor-| sun?., — O halde İstanbula gideriz. Zaten ben burada pek sıkılıyo - Tüm. — Fena fikir değil amma.. Su- ı DitENNeE DNi Öz Kardeşini Nasıl Öldürdü Buna 2,5 Lira Kira Parasını Vermemesi Sebeb Olmuş Evvelki gün senelik kirası 5 lira çlan bir tarla yüzünden Urlanın Deveci köyünde feci bir cinayet işlenmiş ve bir adam kendi öz kar-. deşini öldürmüştür. Mezkür köy — halkından olan Softa oğlu Tahir ismindeki katil kardeşi Nazıma; beraber sürdük- ler itarlanın yarı kirası olan 2,5 1i- rayı hemen vermesini söylemiş O; kısa bir müddet beklemesini rica | edince bu suretle aralarında çıkan münazaa sonunda Tahir, çifte ile) ateş ederek öz kardeşi Nazımı ağır| sürette yaralamıştır. Yaralı genç, hâdiseden yarım saat sonra hayata gözlerini yum- müştur. Katil yakalanmış ve tahkikata başlanmıştır. Her ikisi de evli ve birkaç çocuk babası olan bu iki kardeşten katil olanı 39 ve mak- tul de 35 yaşında bulunmaktadır. KISA POLİS HABERLERİ * 3097 numaralı Fatih - Şişli hattına işleyen otobüsle 86 numa- ralı tramvay Saraçhanebaşında çarpışmışlar ve her ikisi de ha- sara uğramışlardır. B *& Edirkapıda 15 numaralı yük kamyonunu idare eden şoför Ha- yati Şehzadebaşından geçerken yolun kenarında durmakta olan 2125 ve 1723 numaralı otamobil- leraçarparak hafifçe hasara uğ - ratmış, suçlu yakalanmıştır. * Beyoğlunda Paşabakkal soka- ğında oturan kahveci Salih kıs - kançlık yüzünden çıkan kavga ne- ticosinde Ziba sokağında 4 numa- rada umumhaneci oları dostu Fi - doyu iskemle ile başından yarala- mıştır. Filo tedavi altına alınmış Salih yakalanarak tahkikata 'baş- Tanmıştır, * Şoför Feyzinin idaresindeki 86 numaralı kamyon Sirkecide 166 hasara uğratmıştır. edilirken, alâkadar tahsil me - murunca makbuzlar tetkik edi - lirken anlaşılacağı suçlu tarafın- dan da bilindiği cihetle; maznun Seyfeddinin, bu hareketile bağlı bulunduğu daireyi atlatmak iste- mediği ve ihtilâs suretile zimme- tine para geçirmediği kanaati ha- sıl olmuştur. Bu itibarla, suç âdi zimmet ma- hiyetinde olup, ceza kanununun 203 üncü maddesine muvafıktır. Suçlunun yaşının da nazarı iti- bare alınarak, ona göre cezasının. kesilmesine karar verilmesini is- tiyorum. Duruşma, karar — vermek için başka bir güne bırakıldı. MEHMED HİCRET — Onu sokakta bırakmıyorum ya. Nikâhlandıktan sonra, o da Cemilin malı olacak, Suna zaton evlendikten sonra beni aramaz ki. — Ya öteki çocuklar?.. — Onları da birlikte götürürüz. İstanbulda bize yük olmazlar. Teyzeleri çocukları çox sever. Kos- kocaman bir yalıda onlar da otu- rur, biz de. Reşad cevab vermedi. — Bir şey içmiyecek misin, Re- — Bize bir şişe rakı ile bol me-| ze getir.. Dedi. Garson biraz sonra bir tepsi ile döndü. İçmeğe başladılar, Melek, Reşadın - tereddüdünü Vergi ' Temyiz Komisyonu Kazanç, — Buhran, Muvazene Hava Vergileri — İtirazları Maliye Vekâletinde teşkil olu. nan «vergi temyiz komisyanları» hakkında dün defterdarlığa bir & mir gönderilmiştir. Bütün vergi mükelleflerini alâ-| kadar eden bu emre göre; Anka- radaki 2 numaralı temyiz komis- yonu İstanbul, Ankara ve İzmir vilâyetlerinden başka vilâyetlere aid. kazanç, bühran, muvazene ve hava kuvvetlerine yardım vergi- lerile bilâmum vilâyetlerin ve « raset, intikal ve hayvan vergile - rine âid temyiz evrakını tetkik ve| karara bağlıyacaktır. Yine Ankaradaki : numaralı temyiz komisyonu ise Ankara ve İzmir vilâyetlerile şehrimizinu ka- zank, buhran, muvazene ve hava kuvvetlerine yardım — vergilerile bilümum vilâyetlerin muamele ve| istihlâk — vergilerine aid evrakı tetkik edecektir. Hatayda Atlı Spor Kulübü Hatayda Türk kıtatı kumanda- n albay Şükrü Kanatlının reis- liğinde bir atlı spor klübü tesis o- lunmuştur. Bu klübün İlk gezintlis Pazar günü yapılmıştır. Asker ve sivil 60 kadar süvarinin iştirak ettiği ilk gezintide Arabalı mevkiine kadar gidilmiş , oradan Karaağaç ve Arsuz yolu üzeninden dönül- Mmüştür. Hatay muhitinde büyük bir a- Tâkı uyandıran atlı rpor Kılbü - nün gezintileri her Pazar tekrar olunacaktır. Bu klübün sivil azıları; hep bir. formada elbise ve çizme giyecek- lerdir. vtbiyean, Ekmek Yapıcılar Cemiyeti Esnaf cemiyetleri heyeti umu- miyelerinin akdine devam olun - maktadır. Bu arada ekmek yapı- cıları cerşiyeti heyeti umumiyesi toplanmış, ekmek yapıcıları ce - miyetinden çekilen yarı idare he- yeti azası yerine Ali Tamer, İsma-, il Ekin, Muharrem Tokcael inti - hab olunmuşlardır. Sövüp Saymış Sultanahmette oturan Ayşe dün çamaşır yıkamış ve kendi bahçe- sindeki iplere asmıştır. Lükin komşusu Fatma, bu çamaşırların kendi bahçesine gölge verdiği id- dinsile Ayşeye sövüp saymıştır. Bunun üzerine Ayşe de Sultan- ahmet 3 üncü sulh ceza mahke - mesine müracaat etmiş ve Fat - mayı 3 gün hapse mahküm ettir miştir. — —————.-.——————————————————— değil misin? Reşad ilk kadehi susuz içti: — Bilâkis. Cemil onu mes'ud edebilecek bir erkektir. ciye kadar elinde tutar, söndür - mez. İsterse, yere vurur. O saman erkek bedbaht olur, — Bu meş'ale yere düşünce, bod- baht olan yalnız erkek midir? — Kadın, bu meş'aleyi yeniden bir başkasının ateşile yakabile - ceğine kani olmadıkça yere at « maz. — Şu halde erkeğin saadeti de kadının elinde demektir. Erkek, bu meş'alenin uzun müddet yana- cağına nasıl emin olabilir? Avrupa ve Amerika Yazan: Ahmed Şükrü ESMEB Bir haftadanberi, dünye mat buatı, Ruzveltin gizl! bir encüm içtinında söylediği sözlerle M guldür. Cümhürrelsi, Avrupat bir harb arifesinde bulunduğu! söyledi mi, söylemedi mi? Ve #| merikanın hudutları — Fransad başlar dedi mi, demedi mi? B yolda sözler söylediği şayi olt olmaz, Almanya ve İtalya gaze| teleri, Ruzvelte karşı şiddeth zılar yazmıya başladılar: «Yali Aletir, «mecnun:, — <meflüç»: Ruzvelt hakkında bu matbusl kullandığı bazı sıfatlar. Diğet raftan İngiliz ve bilhassa Fran matbuatı. sevinç içindedir. Hi Fransız gazetelerinin bu se bazı Alman gazetelerini hiddet lendirmiştir. Bu Alman — gazt bunu Versay zihniyetinin dev telâkki ediyor. Ve Alman - F dekiârasyonunun imzasından ra artık Fransanın aklı başına meli idi diyor. Ruzvelt, kendisine atfedilen leri söylemediğini kendine mâüh sus sarih ve kat'i ifade ile bilö miştir: — Saçmadır. Demiştir. Fakat buna rağril birçok Amerika gazeteleri, AVF payâa karşı aldığı vaziyetten layı Cumhurreisini tenkid edif lar. Bunların yazdıklarına gi Ruzveltin son birkaç ay içindt kib etretye başladığı siyaset, merikayı otoriter - devletlerle harbe sürükliyebilir. Halbuki Yük harbden sonra bayal suk na uğrıyan Amerika halkı, AVf devletlerinin kavgalarına mak istemiyor. Her şeyden önce iki şeyi bi lerinden ayırmak lâzımdır: 1 — Amerikanın müstakbel Avrupa harbinde takih yaset. 2 — Cumhurreisinin sözleri İ Ya siyaseti etrafında bugün A rikada yapılan mücadele. Amrikanın müstakbel bir Tupa harbinde nasıl bir yol faka giremez .Bu, neri) an'anesine aykırı olur. Pakat hesiz, Amerika halkının seni [!;i[liii Dilir Ü A ! İ f ! f ! ; İ ! % iş % S $ İ 4 | | : İ t H hediyelerimizi vereceğta. Müteessir OlmWi j Karı koca ağız kavrasına 4 lardı. Kavganın en hiddetli Trsı da kocasımı cevapsır #) © da küfürlerle mukabele / Ana ve babasımın # çocuk, fena halde mütcessir kıra hıçkıra ağtar. Bir arkadaşı yanına sokl'7