v AT a 3 S MMM n & * F K 'e K ğ a| iet| : MA AoA AA AA * İlmdodir beyefendi. Deniz harb Tefrika Numarası : 15 Tehdidler, Kaptanı Susdurmıya Yozanı Rahmi YAĞIZ Kâfi Gelmişti... Ve Suvariye Yalvardı, Duralım Bey Efendi, Yakına Kadar Sokulsun Saim Bey kaşlarını çattı, gürler Bibi haykırdı: — Ne münasebot... Yolumuza devam edeceğiz! — Beyefendi karşımızdaki harb Remisi! Emrine itaat odilmeyince foplarına başvurur. Bir isabetle işimiz biter! Duralım! — Onun topu varsa bizim de fopumuz, tüfeklerimiz var. İlerli- Yeceğiz! | — Burada kumanda benim e - kaldelerine uymak mecburiyetin- deyim. Bir inad yüzünden bu ka- dar askeri Karadenizin simsiyah Bağrına gömemem. Duracağım! Ethem kaptan makine telgrafı- Ta elini uzatlı. Staper emrini Meğe hazırlanırken kaymakam İ Sulm Bey tabancasını Ethem kap- Tanın göbeğine dayadı, süvariyi a- Yarlar gibi söylendi: — Çek elini oradan... Gerçi ge- Tİnin kumandanı sensin; fakat bu- öi mükadderatı da ba- | Fiyim. Türk askeri böyle Minin dar çerçevesine de sıkı #talim olmak gibi bayağılığı, kü- Süklüğü, askerliğe yakışmıyan ha- Teketi kabul etmez! Ölür, fakat teslim olmaz! Tek düşman gemi- Sinin önünde topile, tüfeğile har- be hazır üç geminin teslim ol - Ması korkaklıktan, alçaklıktan | a birşey değildir. Kıpırdarsan Tşunu yersin! Bana itaat ede- Seksin! Bu tehdid, Sarı Ethem kapta - hit makine telgrafına uzanan e hini geri çektirdi. Süvari Saim Be- V© Yalvardı. — Duralım Beyefendi... Bekli- Yelim. Yakına kadar sokulsun... 'Ber yanında başka gemiler yol Sa birdenbire top atalım, belki o- BU yaralar, kaçırtır, yahud da ba- arızi, Kaymakam kabul etmedi: — Hayırt, İlerliyeceğiz! Ethem kaptan çaresiz vaziyete AYirci kaldı. Bahriahmer ilerle- İne devam etti. gol 10 gömineye (1) kadar :::hşın:n işaretlerini tekrar kal- di :xrınci &mrini teyid etti: — Staper 1 B unı.,ıc ediniz! Yoksa atöş Salim Bey sordu: d”— Ne oluyor? Ne işareti kaldır- w yoksa ateş açaca- () gömine 50 metrelik mesafe- B nn sinanden sayılır. Ge- —“*"'ıl Arasında mesafe ölçüsü e- e ullanılır. R. Y. NÖBETÇİ ECZANELER İstanbur Ciheti:, ge- ': Bece şehrimizin — muhtelif Bi ltrindeki nöbetçi — eczaneler ilardır: Eminön (Hüseyin Hüs - eĞ Alf:mdııld.ı (Adülkadir), Sarda 'apıda (Haydar), Küçükpa- '“lıı,..( msason), Eyübde (Eyüb- ürköy Fatihde (Emilyadi), Ba- Yde (İstanbul) cezaneleri. ha eiheti: Tayı KA caddesinde (Galatasa * Karaköyde (Hay- lâl caddesinde (Ke- Taksimde - (Kurtu - (Maçka), Beşiktaşta ::J. Hasköyde (S.ıî?). K: . R.,,:df Müeyyed) eczaneleri, D g de (Halk), (Osman Hu-| Tiyerge Hüdarda (Ahmediye), Sa- | i p, ASaN), Büyükadada (Şi- €czaneleri ğum diyor! — Aldırma!, Sonra döndü, topun başında dü- ran yüzbaşı Şerefe seslerdi: — Şeref Bey! — Buyurun efendim! — Hazır mısınız! —Evet! — Gemi ateş açarsa derhal mu- kabele edeceğiz! — Başüstüne beyefendi!. Amiral Kolçak Kagolun ku - manda köprüsünden, elindeki dür- bünle transporları tarassud edi - yordu. Kaldırdığı işaretlere dırmıyan, kendisine meydan okur gibi yürüyüşüne devam eden Bahriahmere fena halde kizdi, ıra durar. süvari Aleksiyef'e yarısı sordu. — İşaretlere aldırış otmiyorlar değil mi albay! Evi l Yalnız tehdid | e bir mermi HİKÂYE: Macera Peşinde (4 üncü sahifeden devam) sınız. Benim yaşadığım, gezdi - Bim, eğlendiğim şekilde hayat sü-, remezsiniz.. | Calibe, Muhtar Enveri gözünü | kırpmadan, heyecanla dinliyordu. Genç kadının nemli ve kalın du - daklarında hırslı bir titreme var- dı. Muhtar Enver sözünü bilirince Calibe, oturduğu koltukla arkası- na doğru yaslandı.. Sigarasından | uzun bir nefes çekti. Sonra, te - lâşla Muhtar e dönerek: — Siz yirmi yaşınızda Parise niçin kaçmıştınız? Diye sordu. — Neden mi?, Gençlik bu.. Başımda ne rüzgârlaç esiyordu. | Aşık olmuştum.. O zaman, İstan- bula gelen bir Fransız maliye mü- tebassısının kızına vurulmuştum. Buzada bir sene kadaz kalmışlar- dı. Sonra, babasının vazifesi bi tince, Parise döndüler. Üç gün | sonra, atlayınca trene, arkaların- dan ben de Parisde soluğu aldım.| Hulâsa, uzun bir macera Calibe Hanım.. Genç kadın. derin bir göğüs ge-| çirdi. Gözlerinin yeşi! parlaklı - ğinda hafif bir buğu vardı. Dal - maştı... Düşünce — fırtmasından kendini çabuk kurtardı. — Adeta | birden silkinmişti. Şakakları oy- | nuyor, dudakları titriyordu. Muh-| tar Enverin kulağına doğru eğildi.| Yavaş, muztarib bir sesle: — Ben de seviyorum.. Ben de vurgunum, dedi. Sevdiğim deli- kanlı tahsil için yarın Parise gidi- yor. Arkasından ben de gidece - ğim, Genç kadın, bu sözlerinden son- ra, başını avuçlarının arasın: dı.. Dirseklerin, dizlerine dayadı. İnce parmaklarığın bütün kuvve- tile şakaklarını - sıkıyor, ağrıyan başının acısını gidermeğe çalışı- yordu. Muhtar Enver, uzun zaman genç' kadımın halini derin bir sükütle seyretti. Sonra, salonun karşı kö- | şesinde poker masasi da saâi İstavbul Şekerciler, Helvacılar Cemiyetinden vurun! Aleksiyef telefonla baş tarete emir verdi: — İlerliyen Türk tranaporunun bir gömine kadar önüne bir mer- mi atılacak. Hazır mı? —Han! bir gümbürtü Karade- ufuklarını sarstı. Madeni bir taraka ile patlıyan ilk mermi, Ka- gol kruvazörünün baş taret topu namlısından fırlıyan 22 librelik gülle, hâlâ ilerlemekte ısrar e- den Bahriahmerin provasından bir gomine uzaklıkta denizç düş- tü, minare boyunda bir su sütunu yükseldi.. Bir metre kutrunda bir fiskiyeden yükselircesine havaya fışkıran sular zirvede dağılıp tek- rar denize düşerken hırsından kö- püren alay kumandanı Saim Bey Bahrisahmerin kaptan köprüsün- den aşağı haykırdı: (Devamı var) 13 Numaralı Oda Esrarı (8 inci sahifeden devam) lan 90 santim boyunda, 60 santir| eninde ve f5 santim yüksekliğin - de. Cesed bir beze sarılmış, bez de kanlar içinde. Fakat dışarı sız. mamış. Zabıta bundan, — cesedin tinayetten çok sonra beze sarılıp sahdığa konulduğuna —hükmedi- yor. Cesedin boynunda ,ustura veya keskin bir bıçakla açılmı şbüyük bir yraa var. Üzerinde hüviye - tini müsbet bir kâğıd yok. İlk eve hamal, sonra gazete muvezzit olduğu zannediliyor. Sandık yep- yeni- Cinayetin Pariste ( diği muhakkak. Sandığı yukarı çıkaran adamın zabıtaya müracaat ederek sahibi hakkında malümat vermesi bek- leniyor. Aksi halde cürüm ortağı olduğuna hükverllecek. Sandığın içinde Üç külot, bir kâğıd parçasına yazılı üç adres, bir de sinema bileti - bulunuyor. Zabıta bunlardan istifade ediyor, maktulün hüviyetini anlıyor: Bu, Hektor Jak adlı bir hamal- dır. Dükkâncıların müşterilerine gönderdikleri paketleri, öteyi be- riyi götürür. 4 ilkkânun 1918 de Senjorj'da doğmuştur. Pariste Mor| sokağında 124 numarada oturmak-) tadır. Ev sahibi M. Pitr zabıtaya ver- diği ifadede: — Bir aydanberi kayboldu. Ara-| sıra gelmediği oluyordu. Onun içini merak etmedim. Sonru oda kirası- nı da ven K — Kim verdi? — Genç bir kadın .. Kiracınız. Normandiya vapurile Amerikaya a &ğ gitti. Oda kirasını getirip verme- mi rica etti. dedi. ta katili ve, bu genç kadını arıyor der olmu: acıyarak REŞAD FEYZİ nin & Cemiyetimizin 1938 senesi mesaisi netayici ve hesabatının tetkikil ve idare heyetinin ibrası ile değiştirilmesi talimatname icabın olan| idare heyetinin yeniden seçilmesi ve 939 yılı çalışma tarzı hakkında| umumi heyet buzurile yatlı bilcümle esnafın sıhhi muayene cüzdanlaı pilacak toplantı ve müzakerede cemiyete ka-) birlikte 27/1/930 cu- ma günü saat 10 dan 12 ye kadar Türbe Babıâli caddesinde 10 No, lu| esnaf cemiyetleri binasındaki cemiyet idare merkezinde hazır bulun-| maları ilân olunur. 7—8ON TELG AF — 25 2 inci Kimun 1839 Kadın-Moda— — Elleriniz Gibi Ayaklarınızın da Tüyleri sert bir fırçayı sabunlu saya batırıp tırnakları fırçalayınız El tırnaklarına sürdüğümüz pembe veya kırmızı boya ile boyayınız Bulaşıklarınızı Nasıl Yıkamalısınız?. tallar, Bıçaklar ve Tabaklar Nasıl Temizlenir ? Ellerinizin Güzelliği İçin Ne Yapmalısınız ?.. 'Tabak ve saire gibi sofra ta - kımları yıkamak — bayanların en hoşlunmadıkları bir şeydir. Zira, bulaşık yıkamak, ell mak, tırnakların cilâlarını bozar. Kızaran ellerini, bozulan mani - körlerini gösterirler, ve: «Bakı - myz, derler, ellerim n> halde?. » Fakat, bulaşık yıkamanın da bir. usulü vardır. Bunu, ihmal edip öğrenmedikleri için böyle sıkınlı çekerler; elleri, tırnakları bozu- lur. Fakat, bir gün, ev kadınlığı, ev işlerini pek iyı bilen teyzeciğime sordum- Siz meraklı, temiz ve ev işlerinde çok titiz bir kadınsınız. Hizmetçiniz var iken yine işleri hep kendiniz görmek — istersiniz. Hattâ bulaşık bile yıkadığınız o- dur, Bir gün, göz yumup açıncıya kadar — sofrayı — toplayıverdiniz. Dikkat ettim, bir çeyrek saat için- de her şey yerli yerine konulmuş- hiç yorulmamıştır — Evet, usı lıştım da onda! kadınlar sofra mezsiniz. Benim, büyücek bir tahta tepsim vardır. Yemek bitti mi, tabakları. bardakları, çatal- n üzerine ko- len mutfağa gö- türürüm. Softadakiler kahveleri- suya sok- lü dairesinde ça - Siz, ve bir çok Sıra ile yıkarım. Sofra takımlarım her zaman tertemiz ve parlaktır. Çünkü yıs kar yıkâmaz kurular, kaldırırım. Sofra takımlarını, yıkadıktan son-| ra ıslak bırakmak doğru değildir. Bozulur, çok defalar üzerinde su lekeleri kalır. Bunun için hemen kurulamalı. Bulaşık suyuna iki kaşık kadar soda koyarım. Bir de, ceviz bü- yüklüğünde sabun parçası... Çok yağlı, balıklı tabakları, yıkamaz- dan evvel musluğun altına tuta- rım. Yahut bir gazete kâğıdı İle silerim; yağları salçaları, ve balık artıklarını çıkarırım, sonra yıka- Tım. — Ben, bazan bulaşıkları s01- | radan kalkar kalkmaz yıkayamı- yorum. Ya bir misafir geliyor, ya da yemekten sonra sokağa çıkıs | yoruz; sinemaya, tiyatroya gidi- yoruz. Erlesi Rünü yıkıyorum. Fa- kat çok zahmet çekiyorum. Kab- lar lekeleniyor. Çıkarmak çok zor oluyor. — Bunun da kolay: var: Yu - murta, sirke gibi şeylere sürülen bıçakları, çatalları, kaşıkları sof- radan kaldırır kaldırmaz, ıslak bir pampavoz ile siliniz. Öyle bırakı- | niz, Tabil temizlenmiş - değildir. Fakat ertesi sabaha kadar leke- lenmeden durür. Tencerelere ge- lince; yarısına kadar su doldürü- nuz, tabakları bulaşık teknesine koyunuz, üzerine birax su dökü- nüz. — Ya bardakları, sürahileri?... — Bulaşık için ısıttığınız su ile elâ bunları yıkarim. Ve he - men kurular büfeye koyarım. Biçakları çabuk yıkamalı, fa- kat yıkarken çok dikkat etmeli, saplarını mümkün olduğu kadar sıcak suya sokmamalı. Soda; ke« mik veya tahta saplı bıçakları bo- zar... — Gümüş çatalları?... — Temizce yıkanıc,bir güderi parçası ile silinir, parlatılır. — İki gözüm teyzeciğim... Sa- na bir şey daha soracağım. Ben o kadar moda meraklısı, Şıklık de- Kis değilim. Fakat ellerimin dai- ma güzel, tırnaklarımın cilâlı ol- yaklarınızdan — şikâyet mf ediyorsunuz?... Hiç şüphe- | siz kabshat sizdedir. Ayak- larınız, elleriniz gibi dikkat ve ihtimam göstermemişsinizdir. Halbuki ayaklarınız da, eller kadar dikkat ve itinaya muhtaçe —— tır. El tırnakların kıesmek, düzelte mek nisbeten kolaydır. Ayak tırs nakları ise hususi bir dikkate muhtaçtır. Bunu ihmisl — edince — tuvaletiniz tamam ve mükemmel olduğunu iddin edemezsiniz. Ayakları her akşam ilik ve sa- bunlu bir su ile yıkamalı. Sonra tırnaklarını sert bir fırça ile fır ozlamalı. Sonra yumuşak ve tüy- İt bir havlu ile silmeli, kurula - malı. El tırnakları için kullandı- Ayakları yakar' n boya ile boyamılı. ve boyarken lls- z ıthhBM%rı BUGÜNÜN İŞİNİ YARINA E:RAKMA 1 — Lekeleri, vakit geçirme - den siliniz. Kurursa güç çıkar, Ya da hiç.. 2 — Yumurta aklarını günü gü: nüne kullanınız. Erteti gine bi- rakırsanız zehirlenirsiniz. 3 — Ellerinizi — yıkadınız mi — men siliniz, — kurulayınız yoksa kızarır, çatlar. 4 — Vücudünüzde bir rahatsız. lik hissettiniz mi dogktora gidi - niz. Ufak rahatsızlıktarın pek va- hit hastalıklar tevlic' ettiğini u- nutmayınız. 5 — Vasiyetnamenizi hazır - layınız. Korkmayınız. Bunu ha - zırlamakla hemen ö'meniz lazım — gelmez . T. C. Merkez Bankasından : Tashih İlânı Gazetemizin 1/1/1939 tarihli nüshasının 6 ımcı sahifesinin en so- nunda bulunan ve 20/1/1939 tarihli nüshanın da 8 nci sahifesinin son sütunundaki tashih ilânında Bay Mehmede aid 42,61 liradan başlamak — üzere 7 nci sahifanin sonuna kadar olan paralar Beyoğlu üçüncü noter- liğinin 20/8/1988 tevdiatı olduğu halde 18/4/1938 tevdlatı olarak ilân edilmiştir. İK | ( y t İ Gene ayni tarihli nüshamızın 7 nci sahifesinde Beyoğlu Bolerliğinin tevdiatı arasında Alçıcıyan adına kayıtlı bulunan para” 14510 olduğu halde 45,10 ve Lazari Çini ve Mahd lumları adına kayıtlı bulunan para 188,48 olduğu halde 11843 olarak edilmiştir. Keyfiyet — bu kere tashihan ilân olunur. e Üçüncü K | Taha ,,'et,g,d,’,wrım»Ml'î Aksırık, öksürük, burun akması, Grip | tehlikesinin yanılmaz habercileri olduğunu bilmiyormusunuz? | Gripe karşı koymak için hemen ASPİRİN alınız Grip, soğukalgınlığı ve ağrılara karşı en emniyetli ilâç bud düşkünlük ıî Israrla BAğE - GÜSPİRİN — | isteyiniz ! 20 ve 2 tabletlik şekillerde bulunur. Her şeklin üstündeki EP markası aldığınız malın hakiki olduğunun ve iyi tesirinin garantisidir. masını isterim. Halbuki bulaşıl dan ellerim kızarıyor, bazan şişi- yor, manikürüm bozuluyor, ne ya- Payım bunun için.. Teyzem güldü: — Ondan kolay ne var? Lâstik bir eldiven kullanırsan ellerin ve manikürün bozulmaz... Dr. Hafız Cemaj (LOKMAN HEKİM) DAHİLİYE MÜTEHASSISI Divanyolu 104 . Müuayene saatleri: Pazar hariç — hergün 25 - 6, Salı, Cumartesi 12 -2,5 fıkaraya, Tel: 22308 j