İtalya yı Almanya mı :: Tahrik Etmiş?.. < Tunus, Korsika Musiemleke Meselesinin Eerlin -Roma Mihverine Göre Halli İçin Ortaya Atılmış Almanya - İngiltere Ve Amerika Münasebatı Ne Halde ? Ymanya ile Fransa arasında- A ki münasebatın yeni girdiği safha gayet mühimdir. İki taraf arasında müşterek bayarat hazırlandı. — Birbirlerinin top - raklarına göz — dikmedikleri - Bi iki taraf da — birbirlerine te - min etmiş oldu. Avrupa politika Aâlemi bu hal karşısında bir cihet- ten memnun olmakla beraber di- ğer taraftan Almanya - Fransa mü- nasebatının bundan sonra nere'e- re kadar varabileceğini düşün - mekle meşgul, bunun için de seneb yok değil: Fransa ile Almanya a- rosındaki münasebat böyle düze- lirken Fransa ile İtalyanın ara - sındaki gerginlik daha ziyade Prt- t İtalya ile Almanya arasındaki münasebat şu son üç dört senedi” gittikçe sıklaştı. Fakat bundan sonrası için Al- U zun uzadıya tetkikatta bu- lunmak üzere Groenlardın en şimali noktasına giderek orada Eskimolar arasında geçen kışı geçirmiş olan İngiliz £ Tamas tara « fından Londra gazetelerine veri- len malümat Şşayanı dikkattir. Tam 1,500 mil mesafeyi kızakla geçip dolaşmış olan heyet kış geç- tikten sonra yazda kızakla iki bü- yük seyahat yapmıştır. Bunlar - dan biri Groenlandın şimalindeki Tül'den Amond Ringes adasına yapılmış ve orada yeni bir ada daha bulunarak bu adaya şim - diki İngiliz Başvekilinin ismi ve- relmiştir. Heyetin seyahati, Groenlandın en şimali noktasına gitmek, ora- daki Eskimolarla beraber bulun - mak, Ozon denilen kimyevt mad- deyi tetkik etmek, oranın hava- gını öğrenmek ve saire gibi muh- (Devamı * incı sahifede) Madam Anna sevinç içindeydi. Çok sevdiğini kaybedip sonra bulan ve sevinen her kişinin se- vinci onda da vardı. Bu sevinçle belki daha çok yecekti. Amma, Vedi kesti, kendisi sordu: — Ben gelirken evden çıkanlar kimlerdi ma- dam?. Madam Anna düşünmeden cevap verdi: Vildan, Suzi, Despina! yi parçalar. Kırmızı kadın suratını. buruşturdu. Yok yok Vedi. Senin tırnağın kadar bile alamazlar. — Yeni birşeyler olacak?. — Yeni, İki, üç aylık. — Sen mi düşürdün?. — Hayır. — Ya nereden?. — Refail getirdi. — Yalnız seninle mi iş yapıyorlar? — Evet.; — Üçü bir çalışıyor galiba?, Madam Anna bir saniye düşündükten sonra ce- vap verdi: — Senden saklıyacak ne var kızım? Daha bun- lar ana kuzusu, Haftada iki köre zor geliyorlar. O da saat dörtten sekize kadar. Tuk bu devletlerin diğerlerile olan| manya ile Fransa arasındaki dost-| münasebetlerine ne dereceye ka- Eskimolar Nasıl Yaşarlar, Nasıl Geçinirler Bilir misiniz ? Afrikada Fransızların idaresine verilen bir müstemleke dar tesir edecek?. İşte politika â- lemlin çok düşündürmeğe başlı- yan ve ortaya birçok tahminlerin | çıkmasına yol açan mesele. Berliri, ile Parisin arası iyleşmekle Berlimi ile Romanın arası açılacak mı?. Paris ile Berlin birbirine yak- daştıkça Paris ile Moskova birhi. rinden ayrılacak mı? Rusya Fransa arasındaki ittifakın islik - bali ile Berlin - Roma mihverinir. istikbali. için yürütülen tahmin - ler pek çoktur. | — Yeni gelen Avrupa gazetelerinin şu son hâdiselere dair yazdıkla- rına göre, Fransa ile Almanya »- rasında müşterek beyanatın imza- lanacağı, Almanya Hariciye Na- zarmın Fransız payitahtına , de- ceği günlerde İtalyada Fransa a- (Devamı 7 inci sahifede) ŞOCUK Bilmecesi Müsabakamız baş'ıyer Dünkü — güzelemizde — neşrettiğimiz çocuk bilmecesini halleden küçük oku. yucular, hal süretlerini süratle bize göndermelidirler. Önümüzdeki pa: fesi günü halleden okuyucuların isim- lerini ve kazandıkları mükâfaiları ya- | sacağız. Ayni gün ikinci cecuk bil - mecemizi de meşredeceğiz. Okuyucu- | darimz pazarlesi günü İdürehanemize gelip bu hediyelerini alabilirler. Bülmece musahakamız ve bediyele - rimiz hakkında daha evvelki sücha - darımızda ekuyucularımıza lürm ge- len dafsilâlı vermişlik. O SMA aa manmma KO. V) ganaramamman Yöaran: ETEM İZZET BENİCE gaa — Ha... ha... şu, sinema saatindel, Kırmızı yanaklı kadın dişlerini göstere göstere güldü: — Hah... senin anlıyacağın işte bu. Dört bu- çuk matinesi, altı buçuk matinesi. — Ana kuzusu dedin at İkisi de gülüştüler. Vedia yine söze başladı. — E başka kimler var? Madam Anna böbürlenen bir görünüşle cevap verdi: — Bir tane var amma kimi olsa bayıltıyor. Bir sosyelede daktilo. O da haftada iki geliyor. Üçer saat kalıyor. Her gelişi yüz lira. İki üç tutgunu var, Sade onlara çıkarıyoruz. Kırmızı yüzlü kadın burada sözünü kesti, bir başka konuya geçti: — Bir tane Bağralı tütüncü var, Onu da sana Merakli Şeyler SİGORTALAR ik defa 15 inci asırda başladı. Bidayelte yalnız tücear gemi - leri siğorla ediliyordu. İlk e- gorta edilen gemi, İSSA de Barselon limanından hareket eden bir yelkenli- dir. 1639 da Pramsa, bir sene sonra İn- Giliz gemllerinin de sizortaya konul- masına başlandı. Yangna karşı sigor- ta usulünü düşünen İngilizler, 1684 ten Bibaren evlecini, dükkünlarını da si- gorlaya koymağa — başladılar. — Pransa bunu, ancak 1810 da kabul etti. Hayat sigorlasını da İngçilizler düşündü — ve Landrada 1703 da Amiabi Sesiyeti nd- li bir şirket kurdular, HANİSON - HOUSE ————H—H Landra Lord - merlerinin, yanl be- lediye relslerinin resm ikametgühıdır. Memuriyetleri devam ettikçe — burada| oturmak mecburiyetindedirler. u bina, İngiltere bankasile borsa - di gamadadır ve İsama 1199 da başlandı, 1758 de bitirildi. (Zeyptlen Hall - Misir salena) de- nilen büyük bir salenu vardır. Bu sa- konum boyu 27 metro, eni 18 metrodur. €4 ziyafetler ve Balolar burada veri- lir. İSKELETLER VE ALTIN Peranun yüz kilemetrn — şimalinde, küçük bir köyde kocaman bir mağa- ra, içerinde de yüzlerce iskelet bu - tunmustur. Ba iskeletlerin yanında birçok han- ler, kılıçlar ve çakmaklı lüfekler görülmüştür. Buntarın. Perü fatihinl — Franslek | Pizarla beraber Cenubi Amerikaya ge- dlen müharipter olduğu —anlaşılmıştır. Mağaranın bir köşesinde altın külçe- leri, yaylar ve oklar da bulunmuştur. Bunların, alön kaşbettikleri — va aclıklan — öldükleri sannolunuyor. skeletler tuprağa — ö- mülmüş, allın külçeleri Peru hükü - Mt bankasıns maklolunmuştur. RADİYOM Almanya, Münih iHilâfi e Avrupanın birleik radyom Kkaynağı olan jeachi- msihal madeülerini ele geçirmeye mu- a. enlerin mühim bir tarihçesi yardır. Mösyö ve Madam Kurinin mü- kim keşiflerin! temin eden bu kıy - mettar maden, Jozehimsihaldan gön - derilmişti. (Dolar) kelimesi de buradan gel - miştir. Hakikalen (Dolar); (Tuler) müştakkıdır. Urla çağda, Jonchimsihal madenlerinden çıkarılan — gümüşlerle yapılan paralata (Taler) derlerdi. HOFBURG SARAYI Viyananın merkezindedir. 19 üncü yüz yılda yapıldı. 1918 senesine kadar Avusturya imparalorlarının ikamet - gühi Hdi Mühtelif devirlerde inşa o- lunmuş birçek dairelerden mürekkep- tir, Asıl cephesi masif daire şeklinde pek büyük ve muhteşem İki çeşme İle süslüdür. Büyük avlanun ortasında Kral Birinci Fransuanın (1292-1835) bir abidesi vardır. Üzerinde şu yazı- hdır; «Tebaama — mühabbellerimle..r Bu cümle Kralın vasiyetnamasinden alındı. Son günlere zelinciye kadar impa- ralor Fransua Jozelin çalışma ve yal- ma odaları, olduğu gibi muhafara e- diliyordu. İmparatorun yalak odası gayet sade İdi: Kücük bir demir kar- yola, bir de yüz yıkayacak lavodan başka birşey bulunmayordu. — Banye salomu da yoktu. GESTAPO NEDİR?, Gekelme Sisats Polirle (gizli polis teşkilâlı) nin ihtisar edi aidir. Bu teşkilât 1933 de Naciyanal Sosiyalist partisi vücude getiriidi. Bu teşkilâla dahil olan memurların salâhiyetleri çok vâsidir. Faaliyetleri de çok gizli tutalur, Kayhş hükümeti- gök kuvvelli bir silâhıdır. Eski yanın (Okhrama) ve Bolşevik Rus- yanın” (Guepeo) teşkilâtından Mmühim ve daha korkungtur. Gestaponun merkezi Berlindedir. teteden aldığım bir aylık sümyeti Komanyada ge- kada Küst et ölmiştim. Romanyanın Mana- ya plâjında bütün bir ayı istıra - hatle geçirecektim. Plâjın otelin- de güzel bir oda tuttum. Balko - nundan bütün deniz: ve Ademle Havvanın çıplak evlâdları görü - nüyordu. Fakat, benim fena bir maksa - dim yoktu. Yalnız kum, güneş ve deniz banyosu yapacak, yorgun sinirlerimi ve kafamı dinlendire -| cektim. Şuna karar vermiştim: konuşmamak ve düşünme - mek.. Yalnız tabiatin güzellikle - tini seyredecektim. Kalbim, zih 'nim hiç bir şeyle meşgul olmıya- memnun olm ci günüm idi. Sabahleyih erken uyanmış - tım. Kahvaltımı, balkonda, deniz-| de eğlenenleri seyrederek, yapa - | caktım. Plâj erkenden dolmi Yanıma dürbünümü aldım. Ka - kaolu südümü yudum yudum iç yor, arasıra, uzaktan hoşuma gi « | için, oda kapmuıı vürül - | düm. — Girinız, 'dedim. Oda hizmetçim idi, Kötü fron- sızcasile bana şunları söylüyordu — Bir kadın sizi ziyaret etmek tiyor. imso ile konuşmadığımı, sıri dinlentnek için burada bulundu - | ğumu daha evvel kendisine söy - | lemiştim, Buna rağmen, bir müd-| züne baktım. Onun da me malı bana baktığını, bıı | gi rsızlıkla bekli dığım farkediyordum. Gülerek: — Güzel bir kadın mı, dedim Hizmetçi birden - canlanmıştı. Yulkunarak: — Mükemmel bir şey, dedi.. — Gelsin, dedim.. Üç dakika geçmemişti ki, uzun boylu, açık bal rengi saçlı, mavi gözlü bir güvercin kadar uysal genç bir kadın odaya girdi. İler » liyerek balkona geldi. Derhal aya- Ba kalktım. Yer gösterdim. Üzerinde, ıslak bir mayo, ayak- larında kırmızı deniz ayakkabıla- rından başka bir şey yoktu. Az daha, biraz evvel içtiğim sütlü ka-) kao, heyecamımdan, boğazıma ka-| çacaktı. Kadın karşımdaki şezlonga ade-| 'ta yatar gibi uzanmıştı. Hrikulâ - de uzun Kavir kivir. Kirpikterini süzerek bir müddet bana baktı. Sonra, bir güvercin kanadı kadar yumuşak ellerini, şezlongun ke - narlarına halif hafif vurarak ko- nuşmağa başladı: — Merak ediyorsunuz, tabil, de-; di. Sizi bu saatte rahatsız bir kadının arzusu ne olabilir?. raz evvel kumda lum.. Yüzlerce kadın ara- beni farketmediniz. dürbünle deniz- a ile sey- angi renk mayolardan hoşla- , nır?, Daha doğrusu, hangi renk mayo içindeki kadın, daha ziyade sizi uzun dak Bunu öğrenmek istiyorum. Li izah eder misiniz?, Güldüm. Karşımda oturan bu nefis kadının bu garib merakı tı-| hafıma gitmişti. Dedim ki — Bu sadece hususi bir tecas - süs müdür?.. Güzel muhatabım insanı çıldır- tan bir hareketle çıplak omuzla - rını silkerek, cevab verdi: rTusunu mu söyliyeyim, is- fiyorsunuz?. — Tabil, değil mi? yapayım Vedi. Hem soydan, hem çok paralı bir Vedi, dudaklarını büze büze söyledi: — Ben kimseye bayılmam! — Bakalum... Parası çoksa bulki bayılmış görünürüm. armızı yüzlü kadın dudaklarını yine gerdi. Dişlerini yine ortaya koydu, gevrek bir sesle: | Markiz adam. Güzel, temiz, senin gibi birşey istiyor. Haf- tada üç gece gelecek. — Ben bütün gece kalamam. — O da bütün gece kalacak değil, Kaçamak yapıyor anlarsın ya! Vedi sustu. Güldü. Sonra senli benli bir bakışla göz kırptı, sordu: — Genç mi? Madam Anna da göz kırptı: — Genç mi olsun? Gülüştüler: — Kah... kah... kah! Sonra madam söyledi: — Dahv delikanlı. Otuz beşinde belki yok bile, Uzun boylu, güzel, esmer bir genç. Görsen bayılır» “ gın, Bu gece gelecek. — Bilirim sen ne artist kadınsındır. Hem kim- soden hoşlanmazsın, hem de önüne çıkanı bayıltır- sın. Kılıktan kılığa giriyorsun çapkın!, Dedi: ilâve etti: — Senin gibi değişen, dakikası dakikasına uy- mıyan, istediği her saniyede baştan başa bir kadın olabilen kimseyi görmedim. Vedii — Sana öyle geliyor madamcığım. Ben hep bu- HİKÂYE Güvercin ü : ge ğ — Ben Fransadan $ gel : gazeteciyim.. — Gazeti yaz, bütün dünya pW""’, , laştırıyor. Plâjlarda hangi Kdi '.,ç'; hassa hangi renk MAT İ yi dınların daha ziyade , ğını tetkik ediyorum- AFğiç time döndüğüm roportaj — yazacağıme Fransızım.. Tesadüfün karşımâ bu kadına karşı alâkâM de artmıştı. Bilhassa | oluşu. Fakat, ona m""' duğumuzu söylemedi - Derhal cevab nuz?. Diye sordum. ııw' koyu kırmızı.. Si rafında, uzun boylu terim. ] (nm....ıııd'wd/v Deniz 'Suyundü'" Altın anser - kon Bresine iş tirak — içir Parise giden, tel siz telgraf ve rad ğ yo mucidi (Mar * | koni) nin kacıs! Markiz — Kristi Markoöni, kocası - nan vefatı sırala mada - deniz sü * yundan alun yapr mak çarelerini aramakla meşgül olduğunu sayıay“_' Markönle Kont Bez Skali'nin kızı ve SöF bir kadındır. Hıı*'w raber Elektra yati bu yat üıuın?l' nesinden çıklar, © Tur. Güvertenin maklığa dayanır enginlerine dik€f ninin lâboratur gü gün kapahı! kizden başka yüm! Dedi, sordu: — Ben gelm seydim bu Bafralıya bu gece kimi çıkaracaktın?, — Rezza'ı gelirtecektim. — Kim o Rezzan?. — Biir büyük mağazada Şalışıyor. Amma kıyak bir kır. £Devamı var) e Biremiyocektir. Markoninin ço jesi vardı. AsIrl '. âlimlerin "Wîu:' imsl p selenin halli: AA a Markizin 16di48' gus disi deniz M ü usulünü keştetmek *