6—SO0ON YİLBIA'—-”IG:- Atatürk'ün iki Romamilâkatı 12 23 No.lu casus| Yeni Şefimiz büyük eseri Tarih Kurumunun Toplantısı Ankara, 29 A.A.) — Türk Terih| Kurumu Genel Sekreterliğinden: Ulu Önderimiz Atatürk'ün fâmi| hayata gözlerini kapadıkları gün tevkalüde bir toplantı yaparak hü- gi relslerinin aziz hatırasını tâzim pe minnetle anan, sonruz tecssür- lerini izhar eden Türk Tarih Ku -| gumu azaları Atatürk'ün vasiyeti-, mi öğrendikten sonra dün yeniden| bir fevkalâde toplantı yapmışlar -| dır. lerdir. Filistin Meselesi Berut, 30 (Hususi) — Buraya gelen haberlere göre Filistin me- selesinin Londrada kânunuevvel içinde yahud kânumusani iptida- devletleri ve arabca konuşan ile- min yani 60 milyon arabın mü - messillerile Filistin yahudileri - nin işlerine bakan resmi bir mü- essese olan yahudi afanlığının mur rahhasları arasında bir anlaşma yapılarak tayin edilmesini tas - mim ettiğini söylemiştir. İngitere devleti mümessilleri- nin de iştirak edeceği bu kanfe- ransta münakaşalar çok serbest olacaktır. Arab âlemi mümessil- bildiği gibi tayi nedecektir. İngilir müstemleke nazırı, in - giliz süngüsile bir yahudi devle- tinin idame edilemiyeceğini ve ve asayiş iade edilse bile hakikt sulh ve salâh teessüs edemiyece iöni de Ihtar etmiştir. Bir iki haf- taya kadar Londrada Filistin ve Suriye arablarile Irak, Yemen ve Suriye, Masar arab — devletlerinin ve arabca konuşan bütün memle- ketlerin mümessi'lerile yahudi a- janlığı memurları ve ingiliz dev- leti erkânı gayet mühim müza- kerelerde bulunacaklardır. Filim tinde huzur ve sükünun yerleşme- gi bu müzakerelerin neticesine bağlıdır. Dil Kurumunun | Ankara, 29 (AA.) — Türk Dil| Kurumu Genel Sekreterliğinden: | Türk Dü Kurumu kendi kutsal | elile kurmuş ve onun çalışmaları. ni hayatında sousuz bir ilgi ve sev) gi ile idare etmiş olan Türklerin ebedi Şefi Büyük Önder Atatür - kün Bayata gözlerini kapadığı 10/11/938 perşemhe günü bir yas Hükümet Vaziyete Hâkim ( inci sahifeden devam) kanı veren bir karammame imza edilmiştir. Diğer tarafdan Duladier, grev İlün edilen bütün hükümet me - murlarının, grevden sonra ve kında tebligat yapılmadan evvel işe başlamış alalar bile müstafi addedileceğini beyan etmiştir. |) nisan tarihli it ! Şükranı | Fabrikaların daha çok mikdar- da seyyar muhafır elde bulun - durmak maksadile askeri kıt'a - lar taralından işgal ettirildiği bildirilmektedir. POLİSLER ARASİNDA DA FESAD KARİŞMİŞ Paris, 30 ÇA A — 21000 am- S olar una vatan ve müstemleke polisleri birliği hükümetin ka - | rarnamelerini protesto etmiş, fa- kat umumi greve iştirak etme - meğe karar vermiştir. Nasyonalist mahfellerde söy - dendiğine göce polislerin ba tar- z hareketi grevin aleyhinde ol- makla beraber pek vahimdir. Çünkü bu hareket asayişi temine memur olanların bile fesad cere- yanlarının muzir tesirlerine ka - pıldiklarını göstermektedir. Ebedi Şefin daimi Medfeni (1 inel sahifeden devam) Söz alan sayın Başvekil Celit Bayar, ebedi Şet'in daimi istira - hat mahallinin tayinile yaptırıla- cak anıt için teşkil oluman müte- hassıs komisyonu tanzim edeceği Taporun grup tasvibine arzedildik-) ten sonra tatbiketına geçileceğini beyan etmiş, bu beyanat heyeti u- mumiyece tasvip olunmuştur. Bundan sonra, Başbakan, ebeci Şef'in ufulü ile hâdis olan Cüm - huriyet Halk Partisi Reisliğinin in tihabı meselesinin halli için Partf kurultayının yakında taplanması- ma lüzum hâsıl olduğunu bildir - | kararlaştırıldıktan sonra (1 inci sahifeden devam) 4 aydınanma - muş olsaydı 28 eylülde çıkan bey- nelmilel bulhçan Avrupayı her cebhede ihtilâf halinde bulacaktı ve bu takdirde bir harbin önüne geçilemiyecekti. Münih sulhünün mukaddemesi- ni Roma itilâfı teşkil etmiştir. BERLİN - ROMA MİHVERİ Berlin, 30 (a) — Çemberlayn tarafından yakında — Mussoliniye yapılacak olan ziyaret hakkında tefsirlerde bulunan Angriff KEZe- tesi, ingiliz başvekili ile Düçe a- | rasında yaptlacak görüşmelerin programını tedkik ederek fran - gız - ingiliz itilâfı ile Roma - Ber- lin mihverinin bu görüşmelerin mevzuunu teşkil edeceğini yaz - maktadır. Angriff, şöyle demektedir: — Bu iki zümrenin mevcudi - yeti uzun müddet devam edecek olan siyasi bir hakikattir. Romada (eeeeemme — yepılacak görüşmeler — esnasında bu sayada yer yer değiştirilmesi mevzuubahs olamaz. Ancak bu - gön bu iki kuvvetli grupları ayı- ran hendeğin üzerine bir köprü inşası imkânları tedkik edilebi - lir. Çemberlayn'in Roma seyaha- ti için en iyi temennilerde bulu- nuyor. Umumil bir anlaşma temi- ni için müzakereler Berlinde, Ro- mada, nerede yapılırsa yapılsın bunun hiçbir ehermiyeti 7 Halihazırda meselelerin dalma anyidir. EDEN'İN YENİ BEYANATI Londra, 30 (aa.) — Landrada bir nutuk söyliyen Eden, bilhas- sa demişlir ki: «Bir umumi harb felâketinden kaçınmağa muvaffak - olsak bile çetin çarpışmaların önüne geçe- miyeceğiz. Şimdi maziye aid me- selelerle uğraşmak zamanı değil- dir. Yapılacak şey, halihazırı nâ- zarı itibare almak, istikbali tah- min etmek ve vaktinde lâzım ge- Ten bütün tedbirleri ittihaz etmek tir. Ne kadar iyi idare edilirse e- dilsin hiçbir harici siyaset tek ba- şına meseleyi bir veya iki sene içinde halledemez. Bununla be - raber istikbal ümidleri henüz ta- mamile suya düşmüş değiklir. Si- Tahlanmak hususunda sarfettiği - miz gayreterin ihtiyaçlarımızı kar şıbyabileceği de şübhelidir.> Vali ve Belediye reis! ( inci sahifeden devam) Bu sabah çıkan Ulus gazetesi yeni İstanbul valisinn kayatın- dan ve faaliyetinden bahsetmek- tedir. Yeni vali bugünlerde bura- ya gelerek alâkadar makamlarla temzs edecek, icab eden direktif- leri alır almaz derhal İstanbula hareket edip vazifesine başlıya- caktır. Muhittin Üstündağ Vekâlet em- rine alanmıştır. Son Telgraf: Lütfü Kırdar Tıb Faküllesinin yetiştirdiği kıymet- li bir elemandır. Kendisi vaktile valiliklerde bulunmuş, enerjik ve kudretli vir idare adamı olduğu- Nu göstermiş, bilâhare Kütahya meb'usluğuna seçilmiş, fakat ida- rt sahalardaki faaliyetinden isti- fade edilmek üzere meb'i istifa etmiş, Manisa valiliğine ta- yin edilmiştir. Elyevm Manisa valisi olan Lüt- fü Kırdar her yerde olduğu gibi Manisada da bilhassa şehrin ima- rı hususunda mühim hizmetler - fa elmiştir. Yugoslavların milli Bayramı, matemimiz Yarın Yugoslavyanın milli bay- ramına tesadüf etmektedir. Fa - kat Atatürk'ün vefatı münaseba- tile gerak Ankaradaki sefaretha- nede gerek buradaki konsolos « hanede hiç bir merasim yapılmı- yacaktır. Yalnız Beyoğlunda Taksimdeki kilisede dini bir merasim ile iktifa oluna- gaktır, yktam (5 inci sahifeden devam) emri beklemek ve ona göre hare- ket etmek mecburiyetindeyiz. Ev- rakımız usulü dairesinde tanzim olunmuş. Tedkik şeyahatine çık- miş dört İsviçreli profesör. Hudud üzerindeki bir kervansarayda hiç kimse bunu düşünecek halde de- ğil. Herkes kendi dalgasında. Esa- sen otelde bulunanların çoğu ya kaçakcı, yahud da asker firarisi... Birisi sık sık Almanya konsolıs - hanesine girip çıkıyor; öteki, ge- celeri sabahlara kadar dolaşıyor. Herkesin bir dalaveresi var. Her- ı kes birbirinin hareyetlerini tarss- sud ediyor. Polis bir şeye karış - miyor, kimse ile alâkadar olmu- yor. Bu cihetten korku yok. Fa- kat düzünelerle alman aanı var. Burast âdeta bir casus yuvası gi- bi bir şey.. Fakat biz, buraya ne için gel - dik?... Şimdiki halde bunu biz de pek iyi bilmiyoruz. Burada mı kalacağız, başka bir yere mi gi- deceğiz?... Yalnız bildiğimiz bu: İstihbarat işi ve casusluk çok na- zik, çok tehlikeli... (Sonu yarın) (Dış politikadan devam) dır ki Polonya, sovyetlere mey - letmiye karar vermiştir. Bu mukarenetin Pariste husule getirdiği akisler dikkate lâyıktır. Fransa Almanya ile bir itilâf im- | zalamak üzere bulunmasaydı, bir paktla bağlı bulunduğu — sovyet- lerle tefiki olan Polonya ara- sındaki bu müakarenetten — dolayı pek memnun olacaktı. Fakat Pa- risten gelen haberler, Fransız matbuatının bu mukareneti lâ - kaydi ile karşıladığını bildirmek- tedir ki, bu rFansanım yeni urta | Avrupa siyaselini tenvir elmesi itibarile de entersandır. A. Ş. ESMER İstanbul asliye birinci hukuk mahkemesinden: Maarif Vekâletine izafeten İs- tanbul Muhakemat — müdiriyeti tarafından M. aleyh Kasımpaşa- da Mutfak kapı caddesinde 30 nu- marada mukim Ömer Nizamed « din aeyhilne açılan mecbur! hiz- metini yapmamasından mütevel- | Bd ödemeye mecbur kaldığı 7481 lira 31 kuruşun tahsili davasın - dan dolayı M. aleyh Nizameddin Ömerin yukarıda yazılı adresine RomanE da Ve Yugoslavlar (3 üncü sahifeden devam) takip edilirse, Büyük Önderin çiz, miş olduğu programdan çok daha güç tatbik edilebilir. Çünkü Ata- türk Osmanlı İmparatorluğunun bozgunluğundan istifade — etmişti. Halbuki bugünkü Türkiye Asayiş ve dissiplinden müteşekkil temel ler üzerinde bulunmaktadır. Atatürkün halefi sıfatiyle İs - met İnönünün Büyük Şefin Ana- doluyu refaha kavuşturmak eme- | lini yerine getireceğine, müttefik | Türkiyenin ve bütün Balkanların ileride de büyük bir sulh ve sükü- net içinde yaşıyacağına biz Yugos lavlar derin bir inanla inanıyor ve İnönünün Cümhurreisliğine inti - habını bütün kalbimizle selâmlı - yoruz.» Suikasd mese'esi Bükreş, 30 (aa.) — Cluj Üni- versitesi Rektörü Stefanesco Gon- ga'ya karşı yapılan sulkast Ru - men efkârı umumiyesinde büyük bir inflal tevlid etmiştir. Hükü - met makamları faaliyetle katille- ri aramaktadır. Elde edilen delil; lere nazaran bunlar «Demir mu- hafızlar» cemiyetine mensubdur. Dahiliye nezareti mücrimlerin ya- kalanmasına medar olacak malü- mak verenlere $0.000 ley mükâ - fat vadetmiştir. Cluj üniversitesinde dersler ta- Hl edilmiş ve Üüniversiteye aid bütün binalar tahliye ettirilmiş - tir. ü Emniyet B N g eeei Müdürlüğü (1 İnci sahifeden devam) dilmesi kararlaştırı y İstanbul emniyet müdürlüğü - ne Ankara emniyet müdürlüğü - nü senelerce hüsnü |dare etmek iktidarını — gösteren — Sadreddin Aka tayin edilecektir. Sultanahmed birinci sulh hu - kuk hâkimliğinden: Hazine namına İstanbul maliye gönderilen dava arzıhaline mü - başirin meşruhatına nazaran Ti - caret için Çankayaya gittiği ve ne zaman geleceği belli olmayıb mahalli mezkürdaki adresinin dahi meçhul olduğu beyanile bi- Tâtebliğ iade edilmesinden mü - tevellid kendisine mahkemoce ta- yin olunan muhakeme günü olan 16/11/938 tarihine müsadif çar - şamba günü için ilânen tebligat yapıldığı halde yine mahkemede isbatı vücud etmediğinden ken - disine beş gün zarfında gıyab kararının ilânen tebligine karar verilmiş olduğundan işbu gıyab kararında yazılı muhakemenin mMuayyen olduğu 11/1/939 gü - nüne müsadif çarşamba günü sa- at 14 de mahkemede hazır bulun- masi zırmnında tebliğ makamına kaim olmak üzere işbu gıyab ka rarı ilânen tebliğ olunur. 937/268 İstanbul Üçüncü İcra memur - Tağundan: Bir borçtan dolayı mahcuz ve paraya çevrilmesi mukarrer Bu- kırköyünde İstanbul caddesin - de 168/2 numaralı bostandaki su motörü ile bostanda mevcud bu- dunan mahsulâtın 3/12/938 tari - hine müsadif cumartesi günü saat 10 da açık arttırma süretile satı- lacağından talib olanların yevmi mezkürda mahallinde bulunacak memura müracaat eylemeleri ilân olunur. 938/2391 muhakemat müdürlüğü tarafın - dan Çakmakçılarda Büyük Yen! handa üst katta 8 numarada Ah - med aleyhine açılan, gümrük sa- tış işleri müdürlüğünden 813 lira 40 kuruş bedelle satın aldığı mat- baa kâğıdlarını parasını verip al- makdan istinkâf eylemesi üzeri- ne ikinci defa yapılan artlırma - da 801 Hiraya başkasına salılmış ve aradaki fark olan 72 lıra 40 kuruştan pey akçesi alıp irad kaydedilen 40 lira badettenzil bakiye — 32 lira — 40 kuruşun tahsili — davasında — müddela - leyhe ilânen yapılan — tebliğat deialeyhe ilânen yapılan tebligat üzerine cari duruşmasında müd- deialeyh mahkemeye gelip vazi- yeti dermeyan etmemiş olduğun- dan muhakemeye gıyabında de - vamla müzayede kaimesinin al - tındaki imzanın âhli vukuf mari- fetile istiktabına ve yevmi istik nabının 23/12/938 saat 14 de ie - rasına ve tayin olunan günde gek mediği takdirde iskiknabdan kaç- miş - addedileceğinden — bahisle müddeinleyhe ilânen tebligat İc- | zasına ve muhakemenin de 23/12/ 938 saat 14 de talikına karar ve - rilmiş — bulunduğundan mezkür gün ve saatte bizzat veya bilve - kâle hazır bulunması aksi halde muhakemeye giyabında devam olunacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. 938/324 sabahleyin saat 10 44 | Baş, Diş, Nezle,Grip Romatizma nevralji,kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser WE HEilicabında günde üç kaşe alınabilir. HH İsimsiz KöÖŞ (& el sahifemizden devam) Odasından çıktı, salona dağru | yürüdü. İçeriden bir se geliyor- dü: Hayır! Cafer, kimseyi gör- mek istemiyorum. Beni soranla- ra bir şey söylemiyeceksin, anla- din mu?... Süzan kapının önünde durdu. Arkası kapıya dönük, boylu ve boslu, şık bir erkek zenci uşakla konuşuyordu. Birdenbire başını çevirdi, Süza- ni gördü. Genç kaz hayretten ken- dini alamadı. Bu, çok yakışıklı bir delikanlı idi. Sevimli bir çehresi, iri syah gözleri vardı. İpek gibi parlıyan saçları arkaya doğru ta- ranmıştı. Genç kız ilerledi: — Size teşekkür etmeden git - seydim çok mütcessir olacaktım Bay! Müsaadenizle... Dedi ve elini uzattı. Delikanlı bunu görmemiş gibi davrandı, bürmetle başını eğdi, iki adım geriye çekildi. — Cafer, bayana yolu göster!. Süzan, delikanlının gösterdiği soğuk tavra, ve elini sıkmak iste- memesine müteessir oldu. Buna Yağmen güzel gözlerini kaldırdı, baktı. Süzan, köşkten ayrılmak iste- miyordu. — Bir dakika daha sizinle ko- nuşabilir miyim?... Ev sahibi bir koltuk gösterdi: — Buyurunuz, oturunuz... Dedi. Sonra uşağa hitaben ilâ- ve etti: — Cafer, bizi yalnız bırak. Ça- ğırıram ben seni... Şimdi pencerenin önünde karşı karşıya oturuyorlardı. Süzan ne söyliyeceğini bilemiyordu. Ondan ne soracaktı. — Atfedersiniz, Bay, dedi. Si- zi rahatsız ettim. — Niçin?... — Evvelki gece köşkün yanın- dan geçiyorduk. Gayet güzel bir piyano sesi geliyordu. Şopen'in taksimlerinden birini - çalıyordu- nuz... Bitinceye kadar parmaklı- gn yanından ayrılamadım. Dün gece, yağmura rağmen yine bura- ya kadar geldim. Bu taksimi işi- teceğimi ümid ediyordum. Bir - denbire fırtına büyüdü. Köşkünü- ze ilticaya mecbur kaldım. Affe- diniz beni... — Affodilecek bir şey yok, Ba- Ayağa kalktı. Süzan, zenci u- şağı çağıracağını anladı. Bu gü - zel delikanlının hali gittikce me- rakını artırıyordu. Bütün cesare- tini topladı: — Sizden bir ricam daha var... Lütfediniz, o parçayı bir daha, yalnız benim için çalınız... Bu sözleri o, kadar tatlı söyle- mişti ki delikanlı düşündü. Son- ra kalktı, piyanonun kapağını aç- ti. Süzan, bu okşayıcı nağmeleri derin bir vecdile dinliyordu. Taksim nihayet buldu. Odayı derin bir sükünet kapladı. Bilmezsiniz musikiyi ne k: dar, ne kadar çok severim. Müsa- ade eder misiniz, ara sıra ziyare- tinize geleyim... — Hayır! Bayan... Buna imkân yol Delikanlı başile selâm — verdi, yandaki odaya geçti. Süzan, Ca- ferin delâletile köşkten çıktı. MUKABELESİZ KALAN AŞK Süzan, üç gün sonra (Çİsimsiz köşk) ün kapısını çalıyordu: — Bayı göreceğim. Bugün için söz verdi. Cafer tereddüd ediyor, kapıyı Genç kız, bu süretle zenci uşa- (h kandırdı. İkinci defa köşke girmiye muvaffak oldu. Süzan; ismini, kim olduğunu bilmediği bu sevimli delikanlıyı çıldırasıya seviyordu. Ne yapıp yapıp kendini sevdirmiye karar Bilseniz ne kadar bedbahtım... Sizin de benim gibi bedbaht oklu- Hunuzu anlıyorum. Sizinle derd- vermişti. Köşk sahibi, genç kızın geldiği- leşmek istiyarum. Fakat .i Ka çe yorum galiba... — Hayıt!... | — Mavi gözlerini — Büdema ara ben rica edeceğiz: — Teşekkür ederifik minizi sorabilir miylmi” — Orhunt. a — Niçin, Orhun? - Sör, F beni görmek istemit' Gti zi seviyorum, hiçbiF gel ni sizden ayıramaz yabilmekliğime : — Sus, söyleme %İ' git... Yarın, mıM dar sevdiğimi pt Vâdediyorum size.e V) hepsini öğreneceksilli — Ah! Orhunle. arak Genç kız ağlıyı t FEcİ sie l Süzan, ertesi B? ga kahvaltı cderken OtEİE Gi y lindeki küçük tepsii ga — Buyurunuz Bayff Ğl. Namınıza bir Süzan mektubu çıktı, yatağına başladı: a <Artık sana pd':, ; bilirim. Süzan, dün , pek çok mütcessir ettt hık sizi kollarımın ş mak, o güzel dudak Nü 'ya doya öpmek, SiZİ dakikadanberi dudaklarımın - ÜzEtİNE / len seviyorum . KŞ / sıgasile tekrar et yant «Fakat, derhal ö Si olmadığını düşüm /ı: güzel ve sevilmiy€ ğ ya lâyık bir kızsıfli İ Bakınız, ıâyh!"ü:;_ W mıyor,.. Ben, ci telâ bir hastayım- / v A «Süzan, 4" aldığım bu :;h','.yı ’ı Tudümü kapladı görseniz acırsınız: git ; Z "i punlal AD w l SANAN Ca münzevi bir