30 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

30 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1940 olimpiyadı pro- gramı hazırlandı Muhtelif memleketlerdeki lik maçlarının Helsinski 28 (ALA,) — 1940 olim piyat oyunları organizasyonu ko-| mitesinin şimdilik tespit etmiş ol duğu programa göre, 133 muhte- lif müzabaka yapılacaktır. Prog - Tamda, eltopu, hokey ve polo mü- sabakaları yoktur. Buna mukabil, kadınlara mahsus 10,000 metle yül rüyüş, gülle atma ve 200 metre sürat koşusu ilâve edilmiştir. Bun lardan başka iki tane plânör müsa, bakası da vardır. Berlin olimpi -| yatlarında 129 müsabaka yapıldı- ğina göre, 1940 — olimpiyatlarında 4 müsabaka fazladır. Hazırlanan program Helsinski, 28 (ALA.) — Enternasi yonal olimpiyat oyunları enstitü - Sü şefi Dr. Karl Dim buraya gel - miş ve olimpiyat oyunları hazır -| lıkları için görüşmelere başlamış-| tır. Helsinski, 28 (AA) — LA A! F. in Genel Sekreteri İsveçli Bö-| kelund, buradaki ziyareti esnasın da 12 inci olimpiyat oyunları ko- mitesi ile temas ederek 1040 olim- Piyadındaki hafif atletizm progra mını da tespit etmiştir. Bu prog- ramda müsabakaların günlere tev zünde Berlin olimpiyatlarına na- zaran büyük bir fark yoktur, Bu farkın en ehemmiyetli ciheti, tek- mil ilk karşılaşmalarla eliminas - yonların saat !9 de başlamak üze re öğleden evvel yapılmalarına ka! rar verilmiş olmasıdır. Gülle atmada, — eliminasyondan finale kadar bütün — müsabakalar üç muhtelif yerde yapılacaktır. Sı rıkla yüksek atlama iki günde ne- ticelenecektir. Sırıkla atlama mü- gabakalarının ük günü seçmeler, yapılacak ve ertesi günü, en iyi atlamış olan 6 sporcu arasında fi- nal müsabakaları yapılacaktır. Teknik —müsabakaların asgari hadleri önümüzdeki yıl tespit edi. lecektir. Öyle sanılıyor ki, bu had der 1936 Berlin olimpiyatlarında - kinden çok daha yüksek olacak - tır. Program şu suretle tespit edil- Müştir. v 21 Temmuz 1940 Pazar günü sa- at 16 da> -3J00 Mmetre sürat koşusu, ilk eli- Mingöyprar, saat 17 de yüksek at lama; eliminasyonu, ilk seri ve fi- nal, 800 metre koşunun ilk elimi- nasyonu, 17,30 da diskatma mü - sabakaları «kadınlar arasında» 400 metre manialı koşunun ilk, serisi, saal 18 de 100 metrenin ikin vi serisi, 18,30 da 10,000 metrenin| finali. 22 Temmuz 1940 Pazartesi günü saat I1 de, Uzun atlama ve çekiç atma, sı -| rıkla atlama, saat 16 da cirit atma| «kadınlar arasında» 16,30 da 400 metre mânialı ko-| şunun ikinci serisi, uzun atlama - mın finali, saat 16,45 te 100 metre sürat koşusunun ikinci serisi, sa-| at 17 de 100 metre sürat koşusu - — neticeleri nun ilk serisi «kadınlar arasında» 1130 çekiç atmanın finali, 800 Mmetre koşunun ikinci serisi, saat 1745 te 3000 metre münialı koşu- nun ilk serisi, Saat 18 de 400 met re mânlalı koşunun — finali, saat 18,30 da 100 metre şürat koşusu - nun finali. 23 Temmuz 1940 Salı günü saat 1t de: Saat 11 de disk atmanın finali, saat 16 da 200 metrenin ilk serisi, sırıkla yüksek atlamanın finali, saat 17 de diskatmanın finali, 100 metre sürat koşusu «kadınlar ara; sında» ikinci seri, Saat 17,30 da 200 metre koşunun ikinci serisi, saat 18 de 800 metrenin finali saat 18.15) te 5000 metre koşunun ilk serisi, saat 19 da 100 metre sürat koşusu nün finali «kadınlar arasında» 21 Temmuz 1940 Çarşamba gü - | mü saat 11 de; Üç adım atlamanın finali, saat 17,30 da $0 kilometre yürüyüşü start'ı, saat 16 da B metre mâni- alı koşü «kadınlar arasında» ik ge| Ti, Saat 16,30 da 200 metre koşul ikinci seri üç adım atlamanın fina| li, saat 16,45 te 110 metre mânlalı koşunun ilk serisi saat 17,15 te) 1500 metre koşunun ilk serisi, sa- &t 17,30 da gülle atma «eliminas -| yon ve final», saat 17,45 te 80 met| re mânialı koşunun (lk serisi «ka-| dinlare «Dikkat: ikinci & d ola - cak> Saat 18 de 200 metre koşunun finali, saat 18,10 da 50 kilometre yürüyüşün muvasalatı. 25 Temmuz 1910 Perşembe gü- mü saat l1 de: Cirit atmanın finali, saat 16 da 80 mânialı koşunun kadınlara mah sus finali, 110 metre mânialı ko - şunun ikinci serisi, saat 16,30 da 400 metre koşunun ilk serisi, saat 17 de cirit atmanın finali, 1500 met renin finali, uzun atlama «kadın-i lar arasında», saat 17,15 te gülle at| manın «kadınlara mahsus» finall 17,30 da 110 metre mânlalı koşu fi nali «kadınlar arasında» saat 17,30 da 110 metre mânialı koşunun fi-| nali, saat 18 de 400 metre koşunun ikinci serisi, 26 Temmuz 1940 Cuma günü sa- at 10 di Dekatlonun 100 metre — koşusu, saat 11 de dekatlonun uzun atla- ması, saat 16 da dekatlonun gülle atması, saat 16,30 da 200 metre ko şunun ekadınlara mahsus» ilk se- risi, dekatlonun yüksek atlaması, 400 metrenin ikinci . serisi, saat 17,15 te 5000 Mmetrenin finali, saat 18,30 da 400 motrenin finali, 18,45 te dekatlonun 400 metre koşusu, saat 19 da 200 metre koşunun «ka dınlara mahsüs» ikinci serisi. 27 Temmuz 1840 Cumartlesi gü- mu saat 10 da: Dekatlonun 110 metre mânialı koşusu, saat 10,30 da dekatlonun | disk atma müsabakaları saat 16 da | Sırıkla atlama edekatlon», saat 17 de 4X100 metre bayrak yarışının —— Gökyüzünde Aşk yarışları AŞK VE MACEKA ROMANL: 44 — Yazan: İskender F. SERTELLİ — Damadınıza emrediniz! Der- hal rotayı çevirsin.. Biraz sonra arkadan bir ses.. Dora söyleniyor: — O ne? Marmaraya mı gidi- | yoruz? Doranın ağzına bir el uzandı. Ses kesibdi. Yumaz, Doranın dudaklarını parmaklarile zımbalamış - gibiye di. 'Tayare Marmara üstünde uçu- yordu. Bayan Pakize, nihayet - bütün davetlilerin arzusuna — rağmen - kendi istediğini yaptırmıştı. Tayyare içinde Perihana öyle bir sersemlik gelmişti ki.. etrafın- da değil, gözünün önünde olup bitenleri bile göremiyordu. Cahidenin hakkı vardı — Ben Perihanın bu kadar mi- 'yop olduğunu bilmiyordum. Demekten kendini alamıyordu. Fakat, kimin kulağına girer bu sözler..? k Herkes kendi âleminde.. Ve Cühiüde oturduğu yerde hid- detinden küplere biniyordu. Bir arahık Reşâd da söylendi: — Nihad sık sık motör gürül- tüsü çıkarıyor. Belli ki, kimsenin birbirile konuşmasına bile mey- dan vermek istemiyor. Bu vaziyet karşısında bize düşen bir vozife İKÜÇÜK HABERLERİ * Dahiliye Vekili Refik Say - dam, Büyük Ölünün ölümü ce « naze merasimi esnasında halkın tuğu iyi ) birer teşekkür telgrafı gönder - miştir. * Filipin adal, da istiklâl! verilecel Emekli muallimler evvelce te- raküm etmiş mesken bedelleri - nin verilmesini istiyorlar. Tarih enstitüsü için yapılan yeni Ralon bugün açılmıştır. * Yunan başvekili maarif ne- | Zaretini de üzerine almıştır. * Dün Halk partisi Şile ve Üz- | küdar kaza kongreleri toplanmış- tır. | —& Karabük fabrikalarının iş - letme müzakerelerine Ankarada | devam edilecektir. * Romanyanın - Transilvanya kısmında sui kasıtlar ve tedhiş hareketleri başlamıştır. we Üniversite profesürlerinden Şükrü Baban yüksek ticaret ve iktısad mektebi doktorin profe - | sörlüğüne, Subhi Nuri ayni okul | siyasal tarih profesörlüğüne ta- | yin edilmişlerdir. * Birinci umum! müfettiş An- karaya gitmiştir. * Kerestecilerde yapılmakta | olan sebze pavyonunun — inşaatı bitmiştir. J * Sirkeci istasyon başına Edir- | neye giden kamyonların bekle - diği sokağa kadarki sahada bu - lunan binalar kânunuevvel içinde | istimlâk edilerek Hüdavendiyir caddesi genişletilecektir. * Esnaf cemiyetlerine yardım tahsisatı 23 bin liradan 30 bin li- raya çıkarılmıştır. Bu para ile esnaf hastahanesine pavyon ilâ - ve edilecektir. * Başda Yavuz olmak üzere donanmamız Karadenizde manev-| ralar yapmaya başlamıştır. Teşekkür Zevcim ve babamın ebediyete intikali dolayısile en acı günle - rimizde gerek telgraf ve mektup yazmak suretile gerek bizzat ge- lerek bize teselli veren ve elemi- mize iştirak eden ve merhumun cenazesine gelmek zahmetine kat- lanan dostlarımıza ayrı ayrı te- şekküre imkân olmadığından muh terem — gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Merhum sabık Kadıköy Belediye Müdürü Sadık paşa zade Kemel Özdemirin | Eşi: Behzar Özdemir | Oğlu: Sadık Kemal Özdemir tna 4 temmuz —-. ilk serisi, saat 17,30 da cirit atma *dekatlon», 200 Metre köşunun «kadınlar arasında» finâli, saat 18 |de 3000 metre mânlalı koşunun fi nali, saat 10,30 da 4X100 metre metre bayrak yarışınm ikinci se rileri, saat 19 da 1500 metre koşu «dekatlon». 23 Temmuz 1910 Pazar günü sa- at 15 te: Maraton koşusunun startı saat 15,15 te, 4X100 bayrak yarışının Vekadınlara mahsus» ilk serisi, sa- (at 15,30 da yüksek atlamanın «ka dınlara mahsus» finali saat 145 te 4X100 metre bayrak yarışının «ka dınlara mahsus» finali. Saat 17 de 4X100 metre bayrak yarışının fi- An? olarak patlıyan | Tramvay Şirke't-| 'nİn salın alama | Meselesi Mürahhaslar bu akşam Ankaraya gidiyorlar 'Tramvay ve tünel şirketleri de- leğeleri bu akşam Ankaraya gi - decekler ve yarın derhal Nafıa Vekâletile satın alma muzskere- lürine başlıyacakları Tramvay şirketinir mevcud te- sisat ve vesait için 13 m:.yon bra istediği yazılmıştı. Öğrendiğimi- ze göre, belediyenin kşefi 1.750 Nafıa Vekâletinin keşfi de 1 m yon 850 bin liradır. Belçika ümumi krik şirket 5 temiş, fakat bütün elektrik tesi- sat ve melzemesini 11 milyon li- raya satmıştı Şimdi Tremvay 15 milyön lira isteril- diğine göre, müzakerelerin esısı- nt bir pazarlık safhasının - teşkil edeceği anlaşılmaktadır. IPOLİSTE Dıikkaltsız araba- cının meri'eti Çemberlitaştan afabasile geç- mel Mustafanın beygir - lere salladığı kırbaç yaya kaldı- ee olan Necati a- Bgözüne isabet ede - | ti dında birinin Tramsayla olomo- bil arasın- a Vatman Hamdinin idaresi: ki tramvay ile Gülhane hastahı - sine âid ve Suadın idaresindeki otomobil Tepebaşında çarpışarak her ikiside hasara uğramışlardır. Bir &araca iki çocuğu ezdi Sürürü Etemin idaresindeki yük arabası Cibalide Nezahet ve Tacettin isminde iki çocuğa çar- | pürak muhtelif yerlörinden ağır | sürette yaralamıştır. Yaralı çocuklar Şişli Çocuk | hastahanesine kaldırılarak teda- vi altıma alınmışlar. Arsbacı £ - tem yakalanarak tahkikata haş- lanmıştır. 70 lik bir ihtiyarın! başına gelenler Vatman — Salihin — idaresindeki 87 numaralı tramvay Beyoğlun - da 70 yaşlrında Bayzora adında bir Ihtiyars çarparak yaralamış. fır. gaz ocağı Sultanahmedde oturan Feyzi adında birinin evinde yakılmak - 'ta olan gaz ocağı ani olarak pat - lamışlır. Ocağın patlaması çok şid- detli olmuş ve evin bütün camla- rı kırılmış ise de insanca zayiat (nal yar: Susmak.. Cahide hiddetle başını salladı: — Pekâlâ.. susalım. Sonra kendi kendine mırıldan- dı: — Süsalım ama, Nihada da ab- dal olmadığımızı anlatmalıyız. — Ne çıkar bundan? O hor şe- yi bizden iyi biliyor. Bir kere düş- Tmüş bu çıkmazın içine. Ne yapıp yapacak, kusurları, aksıyan taraf- ları örtmeğe çalışacak. Tayyare- yi seçişindeki sebebi hâlâ anlıya- madın mi? — Anladım ama, çok geç. Böy- le gürültü içinde geçen törende hor şey bulutlara karışıp kaybo- luyor. Çok kurnaz, ilerisini çok iyi gören adammış doğrusu o. — Hayırsız adaların üstünde - yiz galiba..? — Evet, Cemil paşanın, İstan- bul köpeklerini sürdüğü adanın — Nihadiın bizleri buralara ge- olmamıştır. — Anlaşılmıyacak ne var? Ka- yın valide sultan böyle emretti. — Nerden biliyorsun bunu? — Bir pusla yazdı.. elden ele pilota kadar gitti. — Ben nasıl görmedim ya..? — Kolumla seni dürttüm ama, farkına varmadın sen! — Haydi canım, bu kadar da re zalet olmaz. Yengemi çok bayağı bir kadın mevkiine düşünüün! — Yengeni ben senden çok se- verim, Reşad! Fakat, onun yaptık- ları gözümden kaçmıyor. Tekrar kolunu dürütü: Hele bir bak şu manzaraya! Bay Hurşid neredeyse boynuna sarılacak yengenin. — Çok utanmaz adammış o da, Bu kadar insanın içinde bu dere- ce lâubalilik olur mu? — Ben gene ısrar ediyorum: Hurşid Abbasın bu derece sırnaş- masına rağmen, Pakize teyzem | meselesinde iki görüş ister iste- ictimaf meseleler Kısırlaşdırmâ Bu usulün tatbiki lâzım mı, memleketimizde fatbi- kine imkân var mı ? Profesör Hilmi Ziya bu hususda re diyor ? Yazan: RECA! SANAY Anket için içtimai cebheden görüşmeler yapınak için birkaç gtin- dür Üniversite koridorlarında dola şıyorum. Gürüşmek islodiğim zeva-| fı, meşgül - bulunmudakları bir zamanda bulmak gayel güç.. Geçenler- de söyü âim gibi doçentler veya pr vermiyor — değilim.. ne çare ki balunmazlar, bulundukları zaman dersleri vessir meşguliyetleri var- dır; konuşamazlar Bay Hiln buldum. ileri sürerek: Ziyayı bugün - nasılsa - dersinden bir saat evvel gelmiş da yalnızdı; görüşmek için iyi bir fırsattı. |mültefit ve samimi bir alâka ile karşıladı. Fakat bir sandalyeye ilişip |de mevzua temas eder etmez çok meşgul bulunduğunu, birsz sonra der- ve beni çok — Bu görüşmeyi başka bir gün © bıraksak... dedi. Bittabi ben de aksini rica ettim . İvermiyorum değildim.. no çare ki ben de makineye yazı vermek mocc- olur... Olmaz... Sayın doçente hak buriyetinde idim! Nihayet, muhterem muhatabım, muvalakat ifade eden bir gülümseyişle: — Peki.. dedi. Kısaca konuşa- lım bari... Kısırlaştırma mesele- sini birçok noktalardan mütalea etmek kabiklir. Ben bunlardan yalnız iki nokta üzerinde duraca- Psikolojik noktadan ve ah- Vâki noktadan... Kısırlaştırmadan beklenen fay- da anormal insanları azaltarak ruhi bir ıstıfa temin etmektir. Fa- kat bu cihetten kısırlaştırmanın faydası kadar zararı da olabilir, Anormal birçok uzviyetlerden bü- yük kabiliyetlerin çıktığı görül - müştür. Ayni allenin bir batnın- da mnormal altı bir manzara göste- ren uzviyet başka bir batnının bir dalında normal üstü - olabili- yor. Burları önceden kestirmek ve insanlığı bu büyük kazançlar- dan mahrum etmiyocek — tarzda bir istifa yapmak çok güç, belki de imkânsızdır. Ahlâki noktadan - kısırlaştırma mez karsılaşır; dinlerin ve birçok müdafaa ettikleri gefe € Marvwin'in ve Ni- müdafaa ettikleri mü- görüşü... Bu görüşlerden ikisi de ayni de- recede içtimaidir ve reeldir. Züm- reler ve cemiyetler - birbirlerile çarpışırken küvvetli olmiya möc- burdurlar. İspartalılar zayıf ço - cukları Taycet dağından aşağı a- tarlardı. Kuvvetlinin zayıf zara- rına yaşaması cemiyetin bekası mamına Jâzımdır. Pakat — şefkat, merhamet, alillere yardım duygu- ları da diğeri kadar içtimal ve ha- kikidir. Mevhum ve hayali değil- dir, Çünkü cemiyet karşılıklı yar- dım ve sevgiyle kaimdir. Doktor hiçbir ümid kalmadığı zaman bi- le he rtürlü tedbire başvurmağı yalnız mesleki değil, ayni zaman- da insani boreu bilir. Şu halde kendilerinden, veya | türmesindeki sebebi anlıyamadım. | hâlâ Nihadla meşgul. — Bu hüdise karşısında benim beynim işlemiyor artık. Ne der- sen, inanacağım, Cahide! * Margritin sabrı tükenmiş gi- biydi., Tayyarcci Cevada döndi Yeşilköye mi gidiyoruz? — Niçin soruyorsun.. — sıkıldın galiba! K — Artık tahammülüm taştı. Kendimi denize atmak ve bu sah- nenin içinde daha fazla yaşama- mak istiyorum. Cevad, Alman kadınının elin - den tuttu: — Otur oturduğun yerde, Ver- diğin sözü unutma! Birkaç daki- ka sonra Yeşilköye döneceğiz. Nt- kâh kıyılgı.. gezinti bitti. Yapıla- cak bir iş var: Biraz daha sabvet- mek. — Birak beni rica ederim., şu | gelecek nesillerinden kat'i suret- te ümid kesmeğe imkân almıyan, en ufak bir ihtimal bile olsa ce- miyete her hangi bir cihetten fay- dalı olabilecek olan insanları a- | kim bırakma hükmünü vermek oldukça müşküldür. Bu iki görüş nasıl uzlaştırılabi- lir? Onu bizzat realite tayin, edi- yor. Cemiyetler ve zümreler mü- cadele ederlerken merhameti he- saba katmıyorlar. O zaman gele- cek nesilerin muhtemel faydala- rı yerine bugünkü en âcü, göze görünür fayda hâkim oluyor. Fa- kat bu mücadelenin iç tarafında cemiyetler ve zümreler kendi kendilerine kalınca, ancak birbir- lerino en fazla bağlandıkları ve en büyük karşılıklı yardımı göster- dikleri zaman devam etmek hak- kını kazanıyorlar. O vakit yalnız mücadelede doğrudan doğruya işe yarıyacak sağlam unsurla değil, fakat en zayıflar da cemi- yetin himayesini kazanıyorlar. Bu iki içtimaf vâkıanın çatıştığı yerlerde onları uzlaştırmak haki- katen meseledir, Akimleştirme - nin prensip itibarile (ve birçok ihtiyatf kayıdlarla) kabulü ne ka- dar doğru ise, tatbikı da o kadar psikolojik ve sosyal hatalara düş- mek ihtimallerile malüldür, Bundan dolayı memleketimiz- de, sıhhati koruma, hayat şartla- ranı islah, üzvi, ruhi ve içtimaf j- yeni tanzim yolunda bütün teşeb- büsler yapıldıktan, bu meseleler- de almabilecek azami randıman elde edildikten sonradır ki, ancak böyle bir mesele ve onun tatbikat şekilleri üzerinde düşünmiye baş- lamanın makül olabileceği kana- atindeyim. RECAİ SANAY yım. Vallahi hiçbirinizi rahatsız etmem.. zaten bundan başka ya- pacak ne kaldı ki.. hiçbir şeyi göre memek ve düşünmemek için, gü- zel bir soğuk su banyosuna ihti - yacım var, — İştahını otele sakla kuzum! Orada rahat rahat yıkanırsın! * Nihad, yanındaki arkadaşına soruyor: — Dönelim mi? — Ben ne bileyim, gözüm? Kaynanana sor... — Artık kimseye soracak halim kalmadı. Herkesin dediğini yap- tım. Bitkin bir haldeyim... — Şu ıztırabınin - sebebini bir saattenberi söylemiyorsun bana. niçin? Halbuki, benim senden saklı hiçbir şeyim yok. — Söylenecek gibi değü, azi - zim! Bunu söylersem, ağzın bir karış açık kalır ve benim ne ka- dar sağlam sinirli bir adam oldu- pencereden kendimi denize ata - | ğumu anlarsın! — (Devamı var) ç Povıya ve 5eV Yazan: Ahmed Şükrü Meskova ve V .ya - Soövyetler mit kında neşredilen Polonyanın dış ehemmiyetli deği; eder. Bu mukarent sonra ct y diğe et rin girdiği latması bakımından ĞA lâyıktır. Gerçi - tebliğlerde Polonya arasındaki YeNİ, vele imzalandığından tur. Sovyet Rusya ile nin, karşılıklı müp muhtelif - tarihlerde — * mukavelelerin çe tanzim edecekleri dir. Fokat paktların. lerin, itilâfnamelerin DU ma ifade etmedikleri bİF yaşıyoruz. İki devlet ? ei uykuya dalar, ve filen bir hale getir. Sovytt * | münasebetlerinin nüzMt! " Jaşmalar da bilhasın GÖT nedenberi bu vaziyette ÜT Polonyanın inisiyatifi rın ihyası yeniden S” paktı imzalamak kadaf © dır. Acaba bunun Polonya dört sene dar Fransa'nın — orta teşkil ettiği ittifak ee j 'Ğ a dahil olan ehemmi! y letti. Bu sıralarda Pollğy çok korktuğu ve çekiğl T4 Almanya idi. Fihakikâ muahedesinin en çok *Ü ahkâmı Polonya ile rasındaki hudutları lerdir. Mançiz şehri ayrılmıştır. Alın:'!' * ridoriyle ikiye böl lonyada ve Almanyadi olarak büyük polonyali, ekalliyet kütleleri sonrası Almanyasınılı İi lıkları ortadan si pek tabil idi. Ve velki alman hül bir siyaset tekip elti ya - Fransa tesaniüdü ü ğ Fakat Hitler muahedesinin zinci! için takip edeceği lonyayı sonraya verdi. 1934 seni rında Polonyaya ©0 #a anlaşma teklif etti- lerle de Fransaya | kil edebilccek bu büste Almanyayaâ etti. Münih anlı orta Avrupada kılmasında — yapti karşılık olmak. Iketin muhtari) teşkil edeceği Diğer taraftan D daresinde Nazi dan bazı işler nni sıkmıştır. :Dıvııl

Bu sayıdan diğer sayfalar: