ün; MI ız bey, bu fikrini Jeppeline K Şdu: $- Baun kökünden kestirilme- l_.— Şare var, O da bir de Ükkeğ ) Bülesi şeklinde tatbik e- Km“huk bir mesele.. Mü - & takleden bir geminin k &deceğini bildirmek... k g_:;'humm. Bizlice bir- ©r memur etmek... iü_:% Marmaraya açe Bemi, tahtelbahirlerin Uğrar uğramaz filo - " arkaları bırakıl- Üzere takib ve ateşle im- B Bence bepa çere “üe e denizcisi Jeppelin, buna &_'L:ru cevab veriyor, türk —q— _f—.knnı basit bulduğu- | inalı bir bakışla u- #diyordu. S x xı.:yhı'!; cezri çare değil! şıf:l Şü var. Bu tahtelba- b —._fıldı çıkarılacak gemi- L—ş. İylce tarassud etme- (Ç hücum etmezler, aü Syerler gizlice ve bir- Nı,_"ükıu. Bemiyi takib e- 0 (aman tahtelbahir hücumu Mhn sonra destro- haber alınacak demek- SÜ, Saytn Bir dof tahtelbahir üş Gölribe, onu bıktırinciya, M şkıncıya kadar kovala; rarla bu işe devam et- ğm""—!ı yakalanmalarını, ::rılemı imkân hudu- N “Nı"'! malı diyorsunuz? %N n dşşrari Ç Tarama... Sahil şehir- *N—*“n faburları koyma- ı.&'hııı—a. küçük çapta Yoplarla şlı:”") kurmalı, Marma- bi ""q gemberile çevril- GMLER hat w:ı getirmeli, an- "un barınması imkân- çok masraflı teklife gülerek ce- UN aa 5,::;? elti Bıırıilıı az iş Si NO A '& çabalıya :;ğ___———.“"'“:..,.' Bi k kanının ka- yapmıya mu- # fikir kabili tat- Mukadderata razı ” tahtelbahirlerin Gibi hareekt Sıkarmamalıyız! * İşte, burada da Ve Sen (tahtelbahir | (Büyük Harbde Otmanlı donanmasının İmroz ve Mondros baskınlarile dönüşte BMidilli'nin batışını, Yavuzun yaralanarak düşman hava filolarının bomba yağmuzu #ltında Çanakkalede koraya oturuşunu anlatan deniz tefrikan..) Marmara tahtelbahirlerini bir | Mesele haline koymak, çok masraf_lîe_ız . iş görmek.. kluk içinde varlık yaratmıya uğraşan, bir. p tebhelerinde noksan malzeme ile savaşan sürk donanması için bu, yir zabiti yüzbaşı Hayreddin sü- variye yaklaştı... Cevad kaptanı selâmladıktan sonra elindeki bir kâüğıdı uzatırken ilâve etti: — Denanma kumandanlığından bir emir. — Ne hakkında Hayri bey? — Galiba yeniden bir hareket emri... Cevad kâptan seyir zabitinin u- Zattığı kâğıdı aldı; açtı, okudü. Emir donanma kumandanlığın- dan geliyor, ve Hayri beyin söy- lediği gibi yeni bir hareketi bil. diriyordu: Donanma kumandanlığı Büyükdere Peyki Şevket Süvarisine: 1 — Marmarada, Şarköyle Bi- gados arasında, E 12 markalı bir ingiliz tahtelbahirinin dalma ter- tibatında zuhur eden bir ârıza do- layısile suyun üstünde kaldığı haber verilmektedir. 3 — Bu düşman sefinesinin ya- kalanması, veya tahrib ve imha edilmesi için donanma kumandan Tığınca alınan tedbir. mucibince sefine:t: derhal harekete geçe- kabili tatbik değil No 36 cek, haber verilen düşman tahtel- bahirinin takibine iştirak edecek- tir. 3 — Tarama şeklinde birbirine müvazi seyir hatları üzerinde ha- reket edilerek Marmara adasına kadar şürecek olan takib, | birleşecek destroyerlerin malarile nihayet bulacaki * — Bu emri alır almaz derhal barekete geçiniz! Donanma Kumandanı Liva Amiral Soşon Cevad bey, okuma bitince aya- ğa kalkarken elindeki kâğıdı san- ki törkce bilirmiş gibi yüzbaşı Jeppoline uzatmış, daha birkaç saat evvej bitirdiği bir vazifeden istirahate geçeceği sırada yeni baştan hizmete çıkışı umurlamı- yan bir tavırla söylenmişti: — Bir tahtelbahir — görülmüş; Marmara adasına kudar onu arâ- mak üzere derhal harekete geç- memiz bildiriliyor. Vira demir emri vereceğim, (Devamı var) Londradaki gizli cemiyet (4 üÜneti sahifeden devam) Bu adamın mahkümiyetine se- beb yahudi kadını aldı, alamadı meselesi değildir. Bir mahkeme kararile boşamadığı halde 932 de karısını bırakarak şimdi ikinci defa evlenmiş olmasıdır. Bu dedikodulara devam eder « ken Londra gazetocileri böyle aengin yahudi kadınlarile izdi - vaç akdedib etmiyenleri ararlar- ken bir kamyon şoförü de şöyle diyor: — Fordham bir tuzağa düş - müştür. Ben de az kalsın düşe - cektim. İşsiz kalmışdım. Bir ar - kadaş ne yapacağımı sordu ve ba- na duürüp dürürken - 60 İngiliz | lirası kazandırabileceğini! söyle - di. Bunun nasıl olacağını sorun- ca: — Evlenirsin!, cevabını verdi.i Sonra biraz içince bana anlattı ki Almanyadan gelmiş bir kon - tes varmış. Bununla nikâh dai - resinde evleneceğim, lâkin on - dan sonra birbirimizi görmemek | şartilel.. Kontesin Almanyada pa- raları varmış. Bir İngiliz kocaya varırsa o da İngiliz tebaasından olabilecek ve Almanyadaki pa» valarını kolayca İngiltereye ge - tirtebilecekmiş. Devrisi gün ar - kadaşım beni aldı berbere götür- dü. Uftak bir oda, döşenmiş bir yer bile değildi. Beyaz saçlı, ufak bir adamla karşılaştı. Yahudi oldu - ğu anlaşılıyordu. Bizim ellerimizi sıktı. Ona doktor diye hitab et « mek lâzım imiş. İki adam daha geldi. İngilizce bir Alman şivesi. le konuşuyorlardı. Doktor - bana Höyle dedi: — Siz daha pek gençsiniz!... Lâkin diğer iki adam ona şunları söylediler; — Baş meselesi üzerinde fazla durmayınız daktor!.. Uzun uza - dıya düşünmeğe ne Ülzum var, ne de vakiti. Kadınlar İngilterede kamak için aldığı müsaade artık bitecek. Vakit gecikmesin. Bundan sonra bana 15 şilin ver- diler ve: Gidiniz, dediler, bu para ile nüfus kâğidınızm, hüviyet evra - kınızın musaddak süretlerini çı- kartıp getiriniz. — diyeceksiniz. Burları getiriniz. Kontes de bu - rada bulunacal Lâkin o günü akşam doktor ile Fordhama rastladım. Bu işden vaz geçtiğimi söyledim. Fordham işi anlayınca benim yerime ken - disinin gideceğini söyledi. Sonra kendisinden öğrendim ki oraya gitmiş, yaşlı 'bir adam olması do- layısile onu daha ziyade beğen - mişler. Fordham yeni esvab giy- mişti. Kadınla birlikte nikâh da- iresine gitmişlerdir. Hülâsa iki gün içinde Fordham evlenmişti. Kendisine 35 İngiliz lirası da ve- rilmişti. Birkaç gün sonra da üst tarafını vereceklerini söylemiş - lerdi. Bekâr olan diğer bir arka- daşım için de bir kadın buluna - ceğını söylemişler ve arkadaşının | adımı listeye geçirmişler, çağrıl - | masını bekliyor. 'Kamyon şolförü Govan bunları anlattıktan sonra kendisinin bu işe girmediğine ne kadar mem - zun olduğunu da ilâve ediyor. Görülüyor ki İngillerede İngi- liz erkekler arasında - yaşlı olan- ları.tercih ediyorlar - Almanya « dan gelmiş yahudi kadınla koca bulmak için böyle bir teşkilât yapılmış. Evli olan İngilizler eğer 60 İngiliz lirası ile bir kat da - madlık elbisenin cazibesine ka - pılarak bir yahudi gelin ile ni - kâhlanırsa İş meydana çıkınca mühkemeye düşerek karısının üs- tüne evlendi diye mahküm edi - yorlar. Fakat bekâr İngilir er . keğin zengin yahudi kadınlarını alabilirler. Ancak öbür madde - sindeki mukaveleye risyet şarti- le: Yani nikâh kıyılır. kısılmaz gelin ile damadın hirbirlerinden hemen — uzaklaşması — şartile!... Çünkü istenen şey yahudi ka - dınlarına koca bulmak değil Al - manyadıı gelmiş zengin yahudi kadınlarına İngiliz tâbüyetini te. min etmektir!. 4 İngiltere- Amerika HİRAYE Ölüm hak, Miras helâl (4 üncü sahifeden devam) dır. Çapkın, maskara şey. Onu i- çöm sızlıyarak sana birakıyorum. Küçücük bir boş hamam tası var ki ,gümüş kakma derler ama inanma. Onu ben alayım diyorum. Sana da geçen sene içine bal koy- duğumuz koskoca küpü bıraka - yam. Kenarı biraz - kırıkmış, ne çıkar. İçine ne koysan akmaz, is- ter bal koy, ister su.. İşle ne zaman bir miras paylaş- ma bahsi açılsa ben bu hikâyeyi anlatırım. «Beşerin böyle dalâletleri var. Putunu kendi yapar, kendi ta- pa: FİLE (4 ünetl sahifeden devam) Sazası gibi bir gaye etrafında ka- | ratlar verimiş, eğer Amerika tehdid edecek bir harb tehlikesi çıkarsa bütün Amerika cumhu - | bunu işitince gülerek: riyetlerinin buna karşı teşriki mesai ederek alınacak - tedbirleri kararlaştıracakları ilân edilmiş - ti. O zamandanberi ise birbirini takib ederek nekadar buhranlar çıktığı malümdur. Vüşinktonda toplanacak olan Azerika birliği kangresinde or - taya konacağından bahsedilen .- sikalara müstenid delillere göre şimali ve cenubi Amerika ara - sındaki toşriki measiyi bizmak içta İtalyanlar, Almanlar ve Ja - panlar tarafından çok çalışılmak- tadır. Berlin - Roma ve Tokyo ara - sında geniş bir sahada çalışmak Üzere bir teşriki mesai plânı var- dır. Japozlarla Almanlar ve İtal- yanlar arasında bundan sonrası için nasıl çalışılacağına ve şimdi- ye kadar ortaya birçok rivayel ler çıklığı malümdür. Anlaşı'dı - Bina göre bu teşriki messi piâ - nının çizdiği mühim bir sahada çenubi Amerika olacaktır. Lükin Amerikada iktisadi sürette ken - dilerine birer saha ayırarak ora- da çalışmağı düşünenlerin mak - sadı ilerisi için buralarda yerle - şerek kalmaktır. Amerika min - taka sınane suüretle olursa olsun Asyadan ve Avrupadan başkala- rının gelerek cenubda bu süretle yerleşmek istemeleri karşısında ise şimal! Amerikalılar lâkayd ka-| lamıyorlar. Japonların, Alman - ların, İtatyanların cenubi Ame - rikada böyle birtakım emeller besledikleri etrafında şu son se nelerde ortaya çıkan rivayetler ısrarla dönüb durmâktadır. O hâlde meseleleri birbirine ekliyerek takib etmek ve bunlar arasındaki münasebetleri göz ö - nündenn kaçırmamak lâzım ge - Hiyor. Bugün Amerika ile Alman- yanın arası açıktır. Böyle bir sı - rada İngiltere ile Amerika ara - sındakt ticaret muahedesinin akdi politika âleminde Vaşington ile Londra arasında daha başka tür- lü bir teşriki mesalye başlangıç o- lacak, diyorlar. Nevyork'ta Dünyada eşi olmayan bir mağaza Hakları da var. Zira, bu mağa- zadan 10 dolara alacakları bir ro- bun eşini, Beşinci caddedeki mo- da mağazalarından 50 - 60 dolara alamazlar. Şik ve kibar kadınların birço - Bu, süvere roblarını hep bu ma- ğazadan alırlar. İki üç defa giyer- ler, sonra yenisini alırlar. Bu su- retle çok rob değiştirmiş olurlar. Kibar âlemine mensub iki ka- dın, tesadâfen (Klein) mağaza - sında karşılaştılar mı, biribirleri- ni görmemezliğe, tanımamazlığa gelirler. Bü garib kadım cennetinden çı- kanlar bir an dururlar, geniş bir nefes alırlar, Sanki mücedele meydanından geliyorlarmış gibi... Bu kadınların haline acımamak mümkün değildir. Güzelleşmek, şıklaşmak için ne mücadele bu... Nişanlısını Öldürmek e ——— —H SON TELGRAF—28 ? ci Toşrim 1838 —— $IPOR — Maznun ezza0ı Arsenal ile Rasing Pa- ris'te karşılaşıyorlar (5 inci sahifeden devam) 1837 de icrası kararlaştırıldı. O devirde Artur askerliğini bitirmiş, terhis tezkeresini almış, terketmiş ve Buva dö Kolomb'da yerleşmişti. Röne Flandr için çok fyi bir koca idi. Ailesi de kı nın bir. eczaci İle evleneceğine memnun - oluyorlar, müstakbel damadlarına nasıl musamele ede- ceklerini bilemiyorlardı. Artur'un küçük bir atomobili vardı. Fırsat buldukça nişanlısı- nin evine gidiyordu. TTemmuzun 10 uncu Cumartesi günü gitmek- te kusur etmedi. Pazartesi Parise döndü. Ayni gece saat dokuzda, Röne Flandr. bir kaç gündenberi hissettiği bu - lantıdan kurtulması için hişan - hsının bir ilâç verdiğini söyledi. Küçük hemşiresinin nişanlısı kışlayı — Sakınımız! Dikkat ediniz, si- zin eczacı bir zehir vermiş olma- Bin!... Dedi. Röne omuzlarını silkti. E- lindeki küçük şişede bulunan sa- rı bir mayiden bir kaç damlayı yarım bardak süya karıştırdı, bir tutam da beyaz bir toz ilâve etti içti. Beş dakika sonra midesinde, da- yanılmaz bir acı hissetmeye baş- ladı. Sanki midesi yanıyor, parçala- nıyordu. Hemen bir doktora haber gönderildi. Pakat maalesef doktor biraz geç geldi. ARTUR MAKRON İTİRAF EDİYOR Genç kızın fetbt meyit ameli - yatında, birkaç gün evvel vakit- siz çocuk düşürdüğü meydana Çiktı. Artur Makron sorguya çe. kildi, Bundan malümatı olmadı- ğını ve çocuğu düşürmek için lâç filân vermediğini iddia etti. Ken- disinde üham edecek bir deli! bulunamadığı için serbest bıra - kıldı, Fakat, nişanlısına verdiği kü - çük şişe muhteviyatınrı Paris lâ- boratuvarına gönderildi. Burada yapılan tahlilde şişede Siyanür dö potasiyomm denilen müthiş bir zehirin asarı görüldü. İlti polis müfettişi Buva dö Ko lomba gitti, Arturi yeniden sor güya çekti, biraz da sıkıştırdı. Artur Makron, valdesinin mü - manaati yüzünden nişanlısını yok etmek İstediğini itiraf etti. Onu öldürdükten sanra kendisinin de intihara karar verdiğini, fakat buna vakit bulamadığını İlâve et ti Tabii tevkif olundu, Amyene getirildi, sorgu hâkimi huzuruna çıkarıldı. Birdenbire vaziyetini değiştirdi. — Çok yorgun ve muztariptim. Rahat bıraksınlar diye böyle söy- ledim. Halbuki ben masumum... Demeye başladı. O vakittenbe- rt de bu iddiasında mutir... Rels soruyor: — Sui halinize dsir bir delil yok. Çalışkan olduğunuzu söylü- yorlar. Aleyhinizde bulunan, siz- den bir şikâyeti olan kimse yok. Röne Flandrle evlenmeye kurar vermiştiniz değil mi?... Bu defa, Artur miştiniz değil mi' Bu defa, Artur başile cevab ver- miyor: — Hayır! Bay reis... diyor. Çok-| tanberi bu meseleden bahsolun - muyordu. Adeta vaz geçilmişti. Bundan sarfınazar ben, bu genç kızı sevmemiştim, sevmiyordum. O, allesinden kurtulmak için ba- na izdivaç teklifinde bulundu. Allesi kendisine fena muamele ediyor, hattâ döğüyormuş... Bi. dayette muvafakat ettim. Fakat sanra bu komediye nihayet ver - mek istedim. Aramızda karar ver- miştik. O düğünümüzden bir gün evvel - hemşirelerinden — birinin nerzdine gidecekti. © kadar tabil ve sakin bir hal. de söylüyordu ki insanın, bu gen- cin katil olduğuna inanamıyacağı geliyordu. — Bay reis!... Nişanlımı zehir- Temedim. Buna nasıl cesaret ede- bilirim. Ben eczacıyım. Ali tahsil | ederek İngiliz futbolünün yaban - —— -————— Ön senedenberi âdet olduğu ü-| zere,bu sene de İngilterenin meş-| hur Arsenal takımiyle Fransızla- rTın Rasing klüp takımı harp ma- lülleri menfaatine Pariste çarpışa caklardır. Uzun seneler memleketlerinden çıkmıyan güzide İngiliz futbolcü - leti Fransızların bu davetlerine 10 senedenberi muntazaman — icabet etmekle,-yalnızca mükemmel fut- bolcü değil, ayni zamanda büyük bir insaniyetperverliğe de — sahip) olduklarını ispat etmişlerdir. On senadenberi ancak iki kere havanın çok yağışlı olması ve İn- giliz futi ülerinin tayyare yol- culuğundan yorgun düşmeleri se- bebiyle mutat karşılaşma yapıla-| mamıştı. Her sene İngiliz klübü Paristen vâki daveti muntazaman kabul etmiştir. Ekseriya Arsenalin muvaffakıye tile neticelenen bu karşılaşmalar - dan bir keresinde 1936 senesinde İngiliz takımının en mühim- ele-; manlarından mahrüm olarak se -| yahate çıkmasından, 1935 senesin- de de maçın yapıldığı stadyomun fevkalâde çamurlu olmasından do layı güzide İngiliz takımı Rasing klüp karşısında mağlüp — olmuş - tur. Arsenal takımı seçicisi Mister Allison bu kötü neticelere dikkat € bir memlekette mağlübiyeti ve klübünün küçük düşmesini haz - medemediğinden — takımının — en kuvvetli elemanlarını bu maç için saklamıştır. j Turnuvada sakatlanmamış oyun-! cuların da takıma girerek çok! kuvvetli bir ekip halinde bugün Pariste oynanacak olan Arsenal ta kımının çok güzel bir oyun gös - termesi icap etmektedir. Mister Allison takımının en kuv vetli şekilde olduğunu bildirmiş - tir. Ancak yirmi tane ayni ayar o- yuncu içinden en iyilerini seçmek te ayrıca bir meseledir. Arsenali teşkil eden oyuncular için (yedek) kelimesi kullanılamaz. Hepsi de biribirinden üstündür. Bazan bir bazan diğeri ihtiyata çıkmaktadır. Birçok kereler beynelmilel olmuş oyuncular takıma yedek olarak gi riyorlar, Bugünkü mühim karşı -« laşmada İngilterenin en iyi mü - dafii Hepgut ile Mapı yanyana oy narken göreceğiz. Arsenal takımında yer — alacak olan diğer futbol yıldızlarından| Koping, Kayston, Drake, Bemard- joy, Basten, Kamnerin - fevkalâde| oyunları Paris halkı için güzel bir fırsat olacaktır. MACAR MİLLİ TAKIMININ SEYAHATİ Kânünuevvel ayında Macar mil| görmüş bir adamın buna cür'et etmesi kabil mi?... — Fakat aleyhinizde deliller var. Meselâ: Ronenin ölümünün ertesi günü Salöye gitmişsiniz. Cebinizde dört küçük şişe bulun- müuş. Bunların içinde ne olduğu sorulunca — kaçamaklı cevaplar vermişsiniz. Habluki bu şişelerin ikisinde Siyanür: dö potasiyom olduğu anlaşılmış. Nişanlınızın ölümüne de sabeb olan bu müthiş zehirdir. ZEHRİ BENDEN ÇALMIŞ OLACAK! Artur cevabı. biraz muğlak. || bir şey söyledi mi? veyahud siz. | böyle bir şey sezdiniz mi?... ne de ben kendisinde böyle bir | hal gördüm... | — Zahri, cebininden çalmış ol- ması ihtimalinden bahssettiniz. Bu iddlanızda ısrar ediyor musu - nuz?... —Evet... f takımı ön beş gün kadar süren bir seyahate çıkacaktır. Ayın dör dünde Pariste, Paris muhtelit yedisinde Glasgowda İskoçya mil- li takımı İle, on birinde Hamburg da, Hambürg muhteliti ile, on be şinde Lüksemburgta milli takım - la oyrayacaklardır. Bu mü:abaka- lardan yalmız Glasgowda - İskoçya milli takımı ile yapacakları maçta milli forma giyecekler, diğerleri muhtelit maçları olacaktır. FRANSA - ÇEK MAÇI 29 Kânunusanide oynanması mu karrer olan Frânsa - Çekoslovak- ya maçının Çek federasyonu relsi doktor Potikanın yazdığı bir mek tup üzerine şüpheli bir vaziyete girdiği söylenmektedir. — Fakat Fransız federasyonu henüz res « men habordar editmemiştir. SATIN ALINAN OYUNCU İngiltere kupasında Preston ta- kımında santriorvert oynuyan İs - koçyalı F. O'donneli, Balekpool ta kımında satılmıştı. Son defa As - ton Villa bu kıymetli oyuncuyu on bin İngiliz lirasına satın almış tır. Aston Villa idarecileri takımın eski vaziyetine girebilmesi için çe kinmeden yüz bin İngiliz Hrası (altı yüz bin Türk lirasından faz- 1a) sarfedebileceklerini bildirmek tedirler. EN İYİ ATLET YETİŞTİREN MEMLEKFTLER 1938 senesinde yapılan müsaba- kalarda atletizmin 17 mumarasın- da yani 100, 200, 400, B00, 1500, 5000, 10000 metre düz 110 ve 400 metre mânlalı koşularla tek adım, üç adım, yüksek ve sırıkla atla - malar, gülle, disk, cirit ve tokmak atmalarda en iyi derece yapan o- nar kişi üzerinden yapılan bir lis teye göre, dünyada iyi atlet yetiş- tiren 23 milletin bu 170 mevküi a- ralarında nasıl taksim — ettiklerini aşağıya yazıyoruz: Amerika 60, Finlandiya 23, Al - manya 23, İsveç &, İtalya 7, Holan- da 6, Norveç, İngiltere 4, Avustral ya, Kanada, Holanda 3, Polonya, Franan, İsviçre, Estonya 2, İrlân- da, Danimarka, Yeni Zelând, Ce- nubf Afrika, Panama, Lüksem - burg, Belçika 1. Bu arada bir tök Balkanlının adı bulunmaması şayanı dikkattir. EN İYİ KÂDIN TENİSCİ Dünyanm en iyi kadın tenisçisi olarak tanman ve sekiz — Gdefa Wimbledon turnuasını — kazanmış olan Helen Wils, Moody isminde bir Amerikalı tüccarla evlenmiştir. Kocasını fazla sertlikle itham e - den Helen, geçen ağustosta Moody den ayrilmış ve bir daha evlenmi- yeceğini bildirmişti. Fakat meşhur tenisçi aradan uzun zaman geç - meden Roark isminde İngiliz Po- o milli takımında oynamış ve hâ- len sinema artistliği yapan uzun boylu, yakışıklı bir zatla evlen - mek Üzeredir. Halk opereti Pek yakında