& S Y Rağen YAĞMI Yavuz sessizce Bozca adaya yaklaşıyordu.. Ingüiz tarassud gemileri lâmba ve projektör ışıklarile şaşırıyorlardı.. N':— da ateşini adanın mü- :—:"N lüzumlu noktaları- #deceğini, limandaki - Ka limladıktan sonra kendi ateş yardımında bulu- haber verdim. ŞH & aa dalan nayede " hiçbir taraftan bir - Hokkiğ a Tuzaklarda — dolaştı, Aşygala gelmedi, loşlaşmıya Ufukta adanın gerilerine N_'"l ğş—.wımu göre Yapan İngiliz gambotla - Ati Ce Nazarı dikkati celbet- Bozcaadaya — sokulduk. limanın ağzında, düşman NE;“: monitörlerin muh- —4. lerine karşı top menzi- - Türtesem düşen mo- bulunduğu yere kon- İ Sabahın derin sükütü, fatlı haşırtılarile nazlı AYüyan Bozcaadanın hava - _'::Hu bir sarsıntı, kulak- çi den bir infilk duyuk faret toplarile, iskele hepsini birden Midilli bir. cehennem Andıran dehşetli ateşi- Sevirmiş; bu yürek pa- yırtan gürültüler korkunç bir ateş cehennem yağmuru Kalmıştı. Adada- telüş !!'%’ #F ff! HL a iDE İf alârm işaretleri bir - Takib ettiler... Düdükler ö- lar çalıyor, bağırmalar, h;hu—ııı Mmahiyeti anlaşıl- 'lı.,"_ıwıwıı- halinde top gü- Nı,m"umıu bize kadar ak- b*ü"" Beçti. — Midillinin Aleşi limanda — tesirini AF 17 z Üi u Ya, liman ağzına Miye, ateş tesirinden Nai ”a Sabaladı. bayıEThal esas vazifesine ç lardanberi gerek Çanak- © ve gerekse diğer sa- günün muhte- e türlü ateşlerle ra- 'en bu muzar mik- imha edilmeliy - !f!!'f n Ür ç N de öyle oldu. daha, tepelerinde demir Aülen direklerile boğaza telsiz istasyonuna biz Tf ReR*ülanın üzerinde top- bembeyaz bir du- 2 İ/[E Bynlirken Reglanın bir Yaslandı; H. 'm”dlgi ğı, az sonra da | ÜREYe g &CT ularır BPATti Nin arasında kaybol- 7 h“:"hıı ve, sahiller Mkm sefinenin tasal- indan kurtulmuştu. Ce da a gi Di uzaklara kaydır. N—"’lıu.m"' biricik iskelesin- ke pi Sikarımıya başlıyan öndisini — gösterirken B A Ti a Mökmiy yti Albay Akker - İ verdi. Ateyı 7 Dastırdım: l:'“u- Ve adanın Üüze- #Y toplarımızın deh- # İ tevirmeden Midilli - | ldı, bocaladı, sonra | N hazır olduğunu da | (Büyük Harbde Osmanlı donanmasımın İmroz - ve Mondryos baskınlarile dönüşte Midilli'nin batışını, Yavuzun yaralanarak düşman hava filolarının bomba yağmuru altında Çanakkalede karaya oturuşunu anlatan deniz tejrikarı.) şetli infilâkile titrediler... Koca Bozcaada bir cehennem haline gelmiş üzerine yağan kız- gan çelik yağmurunun altında çan sesleri, düdük gürültüleri, top in- filâklarnım kulak yırtan sesleri- le bocalamıya başlamıştı. Ateşimiz hedef üzerinde tesiri- aa Beş dakika içinde o, asırlara meydan okuyan kuruluşile hey - kel gibi duran, dikilen telsiz is - tasyonu yerle bir oldu. Bombardımanımız 15 dakika sürdü. Tuhaftır paşam bu kadar şiddetli, kayamet kopartan gürül. tü, top sesleri hâlâ İngiliz donan- masını harekete getirememiş, o- nu uyandıramamıştı. Bir aralık önce projektörünü gördüğümüzü — arzettiğim, gam - bot bize doğru sokuldu.. Midilli- nin savurduğu iki mermi onu yı- Çekoslovakya faciası (4 üncü sahifoden devam) | «Romada bulunduğum — sırada, hükümete gönderdiğim malümat, başka membalardan hükümete gönderilmiş olan diğer türlü Tümat Üe ehemmiyetten düşü: müş hiç nasibatlerimi dinleme - miştir. Romada bulunduğum za- mana ald faaliyetimi gösteren raporlar şimdi hariciye nezare - tinde bulunmaktadır. Bunları çı- kararak parlâmentoya göslerece- Him. Diğer taraftan söylendiğine gö- re tahkikat komisyonu azami o- larak üç ay zarfında işini bitir - ll s0- miş olacaktır. Mayıstan B nuna kadar devam eden hk buhranın bütün ana çıkaracağı söy tahkikatın hiç her tarafta me - rakla takib edildiği anlaşılıyor, Çekoslovakyayı vücude getir - mek için çalışmış, bir zamanlar Avrupa positika âleminde mü - him bir mevki sahibi olmuş, mil- letler cemiyetindeki faaliyeti ile daima kendisinden bahsedilmiş ©- lan doktar Beneşin memleketinin uğradığı felâkete karşı gelmek için nekadar gayret ve fedakâr - lıkla çalışmış olduğuna şüpe edil- memekte, eski cumbur reisinin azami hüsnü niyetle hareket et - tiğine her tarafta derin bir kana- at beslenmektedir. Fakat onu şa- gırtan ne idi? Gerek Paristeki ve Rerek Romadaki elçilerin ver - miş oldukları raporların aksine olarak baka mebmalardan birta- kım raporlar gösterildiği ve Prag- da bunların nazarı dikkate alıma- rak acı hakikati bildirenlerin sözleri dinlenmediği — iddiasına karşı tahkikat meticesinde ne çı- kacak?... Cumhur reisi Beneşin mes'ul başvekil ive hariciye na - zırına karşı Vaziyeli ne 1di?, Cum- hur reisi şahsi nüfuz ve tesirini kullanarak mutlaka kendi takib etmek istediği politikayı mu ka- bi kabul ettiriyordu?... O halde başvekil ve hariciye nazırının, diğer nazırların fikir . leri, kanaatleri ne idi?.. bunun gibi birçok lâkadarların kendile « rini müdahale edecekleri, onların da ellerinde birtakım deliller ol- duğu tabit görünmektedir. Çe - kosolvakya faciasımın tasfiyesi - nin en mühim bir safhasını da bu tahkikat teşkil edeceği diye bekleniyor. Bu cihetler artık maziye taal - lük ediyor. Bugünkü Çekasla « No. 30 lan görmüş kurbağa dehşet ve sür atile geldiği istikamette kaçırmı- ya kâfi geldi. Bana gambotun — kaçtığını ra- por ettiler, bunu hiç beğenme - dim . Cemal paşa, yine amiralin 5ö - zünü kest — Dikkat ediyorum — amiral, detayla meşgul oluyor, bir türlü esasa giremiyorsunuz! Güzel, iyi, anladık. Bozesadayı târümar et- tiniz! Alâ.. sonraki fasla dönün rica ederim. Anlatın bakalım, Sa- bah karanlığı bu kahramanlığı gösteren, adayı cehenneme çevi - ren, monitörü batıran, birçok ha- rikulâdelikler gösteren Midilliyi, donanmamızın en faal elemanı- nr masıl kaybettiniz? Nasıl onu Ege'nin serin bağrına gömndünüz. Buralara gelsenize... (Devamı var) vakyanın hali ile yarınki vaziye- ti ne olacağı bahsine gelinceye Çekoslovakya eski dostlarından beklediği yardımı göndermediği için ister istemez düşmanlarile beraber olmağa karar vermiş bu- lunuyor, Çekoslovakyayı — bugün daralmış, küçülmüş, servet ve kuvvet membaları elinden gitmiş bir hale gelmeden evvel en az zararla kurtarmak evvelce müm- kün olabilecek mi idi, olamıya - cak mı idi?.. Buhrandan dah aaz parçi ış olarak kurtulmak kabil mi idi, değil mi idi?... Avrupa sulhunün korunması için Çekosloval taksimine yanın varrıldıktan ve artık herkes ala- m akdıktan sonra dava biti - yor mu? Londrada çıkan Deyli Ekspres gazetesinin Pragdaki mu habiri Almanyanın Çekoslovak - | yadan daha 8 köy istediğini, bu | köylüler halkını tamamile Çek - lerden ibaret olduğu, Almanlık- la Mmünasebetleri — bulunmadığı balde bunların verilmesinde 1s - rar edildiğini bildiriyordu. Bu 8 köy Bohemyanın cenubu garbi - sinde imiş. Almanya bu suretle demir yo- Tunun diğer mühim bir kısmını daha ele geçirmiş oluyor. Öyle ki Çekaslovakya hududuna uğra - madan Eg evre Münih arası doğ- Tudan doğruya demir yolu ile bir- leşmiş olacaktır. Çekoslovakya - nin malüm şekli yapılarn siste - mindeki dava oradaki Almanla » rın almış olduğu halde bu mese- lenin tamamile ırki ve milli bir mesele olduğu söyleniyor, Çek « lere sid yerlerde kimsenin gözü olmadığı tekrar ediliyordu. Pa - kat şimdi İngiliz gazetesinin yaz- dığına göre demir yolunun vazi. yeti düşürülerek bu 8 Çek köyü- nün Almanya tarafından isten - | mesinde tereddüt edilmemiş de - mektir. Diğer taraftan Alman gazete - leri de Çekoslovakyada Alman - lara karşı bokyotaj yapıldığın - dan bahisle şiddetle neşriyata gi- rişmişlerdir. —Alman — gazeteleri | Prag hükümeti öğer Berlin ile iyi surette geçinmek istiyorsa böyle boykotajlara nihayet verdirece- ıyorlar. İşte birkaç hafta evveline ge - linciye kadar hemen her gün bah- sedilen Çekoslovakya faslı niş - beten kapanır gibi olduğu günlerde orada olen yeni vekayi- in bir hülüsası.. | (5 inci sahifeden devamı) Stonun bir ramanı bile alsa bu - nu okumağı bir günlük bir iş di- ye saymamalı. Bunları yazan prens Alberin torunu olan Ro - manya kraliçesi Marinin torunu olan prens Mişelin şimdi yaşadığı devir tle o zamanlar urasında çok fark vardır. Bir zamanlar Roman- ya kraliçesi olan ve şimdiki kral Karolun annesi bulunan Mari İn- Biltere kraliçesi meşhur Viktor - | yanın torunu idi Kraliçe Mari öldü. Şimdi onun torunu Mişel, İngiliz terbiyesi almakla beraber her halde büyük annesinin büyük babası olan prens| Alber zamanındaki gibi yetişti - rilmiyor. Şimdiki Romanya ve- | Hahdı boşadıklarını en meraktı | İngiliz romanlarile ve spor oto- | mobili ile geçirmektedir. — Prems Alber zamanında genç bir pren- | sin istifade edemediği şeyler. Karol aza az ehemmiyet ver - memiştir. Oğlu için bir mektep | düşünmüş ve onunla beraber da- ka çocukların da okumasını mu- vafık gürmüştür. Romanya veli- ahdinın on bir mektep arkadaşı vardır. Bunlar arasında bir köylü çocuğu vardır. Bir de avukatın çocuğu, diğerleri bir subay oğlu, bir nazır oğludur. Bir profesö - rün çocuğu da vardır. Sonra bir makinistin oğlu geli Daha sonra da bir Macar çocuğu bu - lunmaktadır. Kralf Karol oğlu - nu okuttuğu hususi mektepte böyle — Macaristandan alınarak Romanyaya ve mühim bir ekalli- yet teşkil eden unsurlara mensub çocuklar Romada birer çocuk bu- lundurmak istemiştir. İngiliz muharriri bir sabah bu mektebe giderek prens Mişel il> beraber sıraya oturduğunu — ve birlikte derslerini takib - ettiğini Söylüyor. Bugün artık krallar, kral çıcukları saraya kapanarak herkesten uzak yaşamak - devri geçmiştir. Onun için meselâ genç bir prens eğer okumak — yazmak, öğrenmek hususunda istidad ve ——— Eskiden kullanı'an Harb vasıtaları ($ üncü sahifeden devam) ©O devirdeki tunç - toplar Hibre afırlığında Hdi Attığı gülle- ler ancak yüz, iki yüz metroya kadar giderdi. Fakat gürültüsü dünyayı tutar, yürekleri titretir- di. Bötün bu öldür için az geliyordu. Düşündüler, ça- lıştılar. Nihayet bugün saniyede yüzlerce mermi atan tüfekler, mitralyözler, toplar yaptılar. Da- ha bakalım neler yapacaklar?... Damdan dama Kaçan hırsızlar (5 inci sahifeden devam) Madam Belegradla ev halkı, hırsızların peşinden sokağa fır - lamışlar. Komşular da — hırsizin genç bir kadınla beraber 6 nu - maralı apartımana — girdiklerini gördüklerini söylemişlerler. Po - Hlis memurları yetişmiş. Eve girmişler. Aramışlar, bey- hude... Neden sonra bunların da- ma çıktıklarını, yandaki eve geç- tiklerini anlamışlar. Hırsızlar, bir müddet bu evin tavan arasında saklandıktan son- ra yangın merdivenlerinden so - kağa inerck tabana kuvvet kaç - mışlardır. Erkeğin eşkâli tesbit olunmuş- tur, Orta boylu, esmer benizli ve ecnebiye benzemektedir. Arka - sında kahve rengi bir kostüm bu- Tunuyordü. Kadına gel Ka - çarken biraklığı şapka ile man - to polisin elind geçmiştir. Bu sa- amacaklarını ümld o - Baker mağazalarında Erkek ve kız çocuklarına yatlısus elbise dalreleri tes- si edilm Her yerden müsalt şerait ve iyi fiatlarla “nsalsiz ve zengin çeşitler bulacaksınız. | kabiliyeti varsa bunu göstere ya malik bulur gilb , Belçikada ve Roman - yada bugün görülen misaller gös- ki bu memleketlerde hü- | lar kendilerinden sonra yerlerine gelecek olanları hazır - | lamak, yetiştirmek işine efem - | miyet vermiyorlar. Kral Karol işi sonuna erdirmek is- iyı de ve azim sahibi genç bir hükümdardı. Onun için şimdi areti sırasında İn- Bilizler tarafından kendisine ay- rıca bir sevgi ve saygı gösteril - miştir. İngiliz muharririnin an » bu yazının dünkü parçesında Ro- maaya kralının İngiliz muhar - ririnin bir sualine verdiği cevab vardır. Muharrir ona: Kral olmasaydınız ve olmak | isterdiniz? Diye sormuş. O da tereddüt et- | meden ve kelimeleri mana ve e - tartarak şu cevabı p hocası, İngiliz muharririnin ehemmi - | yetle anlatlığı üzere genç kral memleketinin hayatının her sa - ha ve safhasına alâkadlar olmak- | ta ve bilhassa çalışmaktan zevk | almaktadır. | — Kral Karolun kendi yazmış ol- duğu hatıratı vardır. Romanya - | dan bir zamanlar çıkarak hariçte ve gürbelle yaşadığı - zamanları v a nasıl döndüğünü, taç ve | nasıl ele aldığını anlatan hâtızat ki yine İngiliz gazetele - lerinde mevzuu bahsolmak dola- yısile (Son Telgraf) bunun evvel- ce şayani dikkat cihetlerini nak- letinişti. Kral Karol o yazıların- da çöyle diyordu: Romanyada kzal almak başka yerde, ve İngil- terede kral olmak - gibi değildir. lenir. Gönderilen istidalar say - makla biter gibi değtidir. Herkes kraldan bri şey söyler, yapılmış olan haksızlıkların tamirini on « dan bekler.. İngiliz muharririnin dediğine göre bugünkü Romanya kralı ça- lışmak ve projeler, plânlar parak bunları tatbik etmekde vaktile kraliçe Viktoryanın koca- sı prena Alberi - boğeniyormuş. Prens Alber, yani annesinin an- nesinin babası, fakat iki zaman arasında o kadar büyük bir fark | | yemini ifa etmediği takdirde da- 7—SON TELG (4 ünclü sahifeden devam) — Leona atı! Bana merhamet » Fazla sormal!. — Hayır! Hayır! eti Söylüyecek. | sin... Bu adamın ismini mutlaka söyliyeceksin!... Yumruklarını sıkıyor, — kafası- na indirmek, beynini parçalamak Bstiyordu. Yemit et, söylüyeyim... Yok- sa öldür beni, Pakat bunu öğre- nemiyeceksin... — Mademki oğlum değil... Ce hennemin dibine gitsin. Onun » gin ismimi ne diye lekeliyece - ğim. Yalnız babasını öğrenmek istiyorum. Söyle... İsmi ne?... — Söyliyeceğim... Leonu ele wermiyeceğine yemin et.... San- ra, Kolcu elini kaldırdı: — Yemin ediyorum, dedi. Onu ele vermiyeceğim. — Fakat, baba- sından intikamımı alacağım... — Babası Passiyö'dür. İntika - mana oğlu aldı!.. — Passiyö mü?. Demek anu bizzat oğlu öldürdü?... Ah! Adâ- let! Adület!... Dedi. Zavallı adam! Hayatın - dam fazla sevdiği karısının bu #ti- rafı karşısında benliğini kaybet- mişti. Ne söyliyeceğini, ne yapa- cağım bilmiyordu. Odamın içinde dolaşıyor, söyleniyordu: — Adilet! Adülett... İstanbul Asliye 4« üncü hukuk mahkemesinden: Sofya Raptapolos vekili tara - fandan Fenerde Abdi Subaşı ma- hallesinde Sadrazam Ali- paşa caddesinde 38 No. lu hanede otu- ran Poleksini aleyhine 938/1983 No. ile açılan alacak davasının | kiracı Minas Polikanidisden' (733) Hira tahsil etmediğine dair dava - emin müddessleyhe ancak - bir yemin — tekliğine hakkı — bulun- duğuna karar verilmiş ve davacı vekili dahi karar veçhile yemin teklif ettiğini beyan eylediğinden mahkemece; davacı vekilinin tek- Nf ettiği ve mahkemenin de yu » karıda — işaret ettiği — yemini ifa için müddeizleyhe — yemin davetiyesi çıkarılmasına ve gel- mediği ve mahkeme kararın- da işaret —olunduğu — veçhile !nımu—mhwnm- RAF—?0 2 ci Teşrin 1838 (Atman müstemlekzleri (5 inci sahifeden devam) Nüfusu da kilemetro murabbar | 34000 dür. Yeni Alman Ginesi. Almanya, 1884 denberi, Atlantikte, Yeni Ginenin şimali şarkisinde bulu' - nan ve (Kayzer Vilhetm Land) denilen bir araziyi hâkimiyeti al- tında bulunduruyordu. Bu arazl- nin mesahal sathiyesi 161650 ki- lometro murabbardır. Yeni Gine idaresine Bismark adaları, Salo - man adaları da bağlıdır. Şimdi Avustralya mandası altında bu - lunmaktadır. Mesahai sathiyesi: 241.000 kilometrodur. Nüfusu da 462000... Buna, Noro arasını da ilâve etmek lâzımdır. Bu ada 421 kilometre murabbamdır. 2600 de nüfusu vardır. Karolin, Bariyan, Marşal âda - ları. Atlântikte, Karolin adaları grubu ve Mariyan adaları 1899'da (1898 Amerikaya terkolunan Gum müstesna) İspanya hükümeti ta- rafından 12 şubat 1889 tarihli müe kavele mucibince Almanyaya ve- rilmiştir. İki eyalete ayrılır. Bi- rincisi, şarki Karolin adıları ve marşal; ikincisi, garbi Karolin a- daları ve Mariyan, bu 600 ada - cıktan mürekkeb olan Alman müstemlekesi Japonlara veril - miştir. Mesahai sathiyesi 2.100 Kilometro, nüfusu da 104000 dir. Kiyao-Çeo. (Çinde). Çinin şark cihetinne, Şan Tungla hemhudud olan Kiyao - Çeo. 1897 de Alman- lar tarafından işgal olundu. 6 Mart 1898 de akdolunan bir mukavele mucibince Çin bükümeti tara - fından 99 sene düddetle Alman- yaya terkedildi. Japon kuvvetle- ri, 7 Sonteşrin 1914 de bu araziyi işgal etti. O tarihdenberi Japon idaresinde bulunmaktadır. Mesa- fusu da 200000 dir. Şunu da ilâve edelim ki 1914 de Alman müstemlekelerinin umu - munda mevcud beyazların sayısı 30000 kadar idi. A — vanın bu kısmına dahi gabit na « zarile bakılacağının tebliğ vara - kasına dercedilmesine ve muha- kemenin 21/12/932 günü saat 15 talikına karar verildiğinden yu - karıda adı ve adresi yazılı müddel- aleyhin yazılı gün ve saatte mah- kemede hazır bulunmadığı tak - dirde yeminden irmtina etmiş ad- dolunacağı ve bu babdaki yemin davetiyesinin de mahkeme duva- rına asılmış olduğu ilân olunur. (938/1923