Hayır müesseselerimizden Çocuk esirgeme kuru- Munun hayırlı faaliyeti Kurumun şehrimizdeki Şubeleri otuzu geçti mult fakir ve yoksul çocukları- TuyaştT yerde ve her zaman ko- AD bir hayır teşkilâtı: Çocuk ş Kurumu... Kuramları —ı Beyır teşkilâtinin yelmz İs - buş Şevresi dahilinde otuz şu- beg Tür. Yani her kazada bir ttirgeme kurumu bulun - Gi a İYat Fakültesi karşısında Ço- 'geme Karumu mrekezi - | Tetbut bir n k (süt damlası) var: b Burada daimi bir doktor bu küz ” Bir çocuk doktaru haftada » fakir çocukları muayene —:—'l eder, Çocuklara süt ve Verilir. Süt damlasından daimi surette olan 100 çocuk Bineye Üt Bu çocuklar bir yaşına kadar bu hayır mües - STinden faydalanırlar. ,.;_'*:.mgm Kurumunun Zikrettiğimiz 30 şubesi ÜU çocuklara her fırsatta yars '."'_'"4 bulunur. Bu şubeler ta- X mektep çocuklarına ve q._h Yuvrulara yardım - edilir, tüi Yecek iyet bayramlarında gi - Verilir. merkez binasında bir daha doğru, çünkü bu fay-! Üniversitesi Fen ve E-| ) dişçi doktor vardır. Burada yav- | rularımızın dişleri tedavi - edilir. | Divanyolunda bir çocuk esirgeme | kurumu kütüphanesi vardır. Bu- rası da küçük mekteplilerimizin, | okuma İhtiyacını karşılamaktadır. Çocuk — Esirgeme — kurumumun l nizamnamesi mucibince, çocuk - lar en fki yaşına kadar bu hayıe müessesesinden alanabilir « der. İstanbul merkez binasında, he- yeti merkzeiye ayda bir ve heye- ti idare haftada bir toplanır. Kuruma varidat temin etmek | maksadile senede bir balo veri - lir. Kurum menfaatine verilen bu baloların hasılâtı yine yoksul ço- cukların ihtiy- “>tına sarfolunur. Şubelerde kendi gelirlerile mas- raflarını tekabül ettirerek faa - liyetlerine devam ederler. İşte, Çocuk Esirgeme Kuru - mu, tekmil şubelerile, bu Cum - buriyet bayramımızda da birçok yoksul çocukları giydirmiş ve se- vindirmiştir. Cemiyette en çok yardım ve koruaağrımağa ihtiyacı olan züm- renin çocuklar olduğuna nazaran bir hayır müessesesinin mesaisi- ni takdir elden gelmez. fay mmemi Sahaflar çarşısı kaldırılıyor ÂAncak bunlara topluü bir yer gösterilecek Eyazıt camiinin etra- fi açılarak cami mey- dana çıkarılacak Tab y Çarşısının şimdiki ha- ı.,._::.îemn kurtarılması için wınc ve tamamile kz, Münasib görülmüş- kitapçıların Vüziyeti, yani Osmanlı im- R a aid eski, tarihi ki- h“llın: ancak bunlarda kolayca b..nı“ Sakta olduğu düşünülerek Kemipi v0 Sivarda toplu bir yer nq'd"iünhlmıq ı._m:'_ faraftan bilhassa büyük Tin — etraflarının — açılm: başlamış olan, E Sahaflar çazşısının yıkıl- &n sonr SON TELGRAF'ın H aei ğ’“v Bana Vverdin hiç korkmadan Ve Sltatar söyle.. Zaten; ben “':.ıidı _""' Seyler biliyorum.. Smki; aylarca sabrettin... #mniyet edip söyle- 'e Dilçadın aklı başın- î'x BARL Demek, kalfası bili- NH* ; Nereden ve ne süret- y,,“:b"——ı— Heyecanla sükü- b k.._: Bağırır gibi sordu: *—ı_, im; nereden ve nasıl S Ku NN“"'Z Rörmüyor musun şu Mülini, kar topuna dön- arka tarafını kapıyan dükküânla - rın da tamamen ortadan kaldı - dırılmasını doğru bulmaktadır. Bu suretle, Beyazıd camii gü - zel bir san'at eseri halinde ve bü- tün ihtişamile ortaya çıkacaktır. | md tarafır çıkanlar, doğrudan & mün avlosuna girecekler ve bü- bu arka cephesinin önünü temizlenmiş, bamboş bu- lacaklardır. Buradaki dükkünlardan kaza - mılacak olan arazi tanzim ve tes- viye olunarak küçük ve güzel bir park vücüde getirilecekti yük camün Yazanı M. Sam! KARAYEL Tarihi tetrikası Ne. 161 Sultanın gözdesi,hem hamlacının €8i idi ve karnınde dla çocuk vardı Jdü. edim ya; neler gördüm, İnele rişittiim bu Ssarayda ben... İKim bilir daha neler göreceğim? Derdini söylemiyen deva bulamaz. — Rica ederim, köpeğin olayım kalfacığım; evvelâ sen bildiklerini İsöyle; sonra, ben ne varsa söyliye- İceğim sana. | — Sultanım; sen çok cür'etkâr bir kızsın?.. Ben, seni Tokat korü- İsunda Mustafa ile gördüm | Deyince; Dilşad baygınlıklar ge- İçindi. Acuba, padişah, duymuş mu İidi? Birdenbire yaşlı gözleri kuru- | [ Tarih Kurumunun Tedkikleri Mağaralar araştı- rileyor Türk milletinin ve Türk yur - dunun tarihi üzerinde sistematik araştırmalar yapmağa olan Türk Tarih Kurumu, bu a- araştırmalarına, tarihten önceki zamanlara aki eserlerden başla - Tmağı doğru bulmuş ve ilk insan- lara mesken vazilesi gören mağa- raları, tekkik edilecek eserlerin başına almıştır. Bunun için, bütün devlet teş - kilâtandan istifade olunarak ma - kararlaştırılmıştır. lerden mühtelif vilâyetlere as - &ari 1000 er tane gönderilmiştir. Vilâyetler, bunları mülhakata tevzi ederek malümat toplya - taklardır. Üniversitede yeni açılacak Enstitüler 939 - 940 yılında faa- liyete geçecekler Jniversitemizin en meşhur Av- rupa enstitülerile ber cihetce bir ş bülunmaktadır San 4 yıl içinde Üniversitede teşekkül eden bu 10 yeni ensti - rini rasadha - Önümüzdeki yıllarda yeni ens- titüler açılacaktır. Alâkadarlar, bunlardan ikisinin 1939 - 1940 yı- Hnda fadliyete geçeceğini kuv - vetle tahmin etmektedirler. Devlet îainiryo!ları Yeni memur alıyor Devlet Demiryolları idaresi ha- reket müfettişi yetiştirmek üze- ve mmüsabaka ile müfettiş nam - zedi almağı kararlaştırmıştır. İmtihan ayın 28 inci salı günü Haydarpaşa, Ankara ve diğer ba- z şehirlerimizde yapılacaktır. Mühendis, Yüksek Ticaret, mül-| kiye veya Hukuk mektebi me - zunları arasında yapılacak olan bu imtihanda kazanacaklara 130 lira aylık verilecek ve stajdan sonra, bu 181 liraya çıkarılacak - tır. Diğer taraftan ayni idare işlet- melerde münhal bulunan kısım hekimlikleri için de 5 genç dok - tor alacaktır. Bu daktorlara 177 şer lira ücret, cv kirası ve ayrıca sey kcektir du. Korkudan can evinden dışarı h. Dudakları titriyerek: Ne vakit? iyebildi. Kurnaz ve pişkin kal- Bözdeyi teskin etmek için son ğini ilk evvel söyledi: — Korkma bu işi yalnız ben b- lyorum, bir de Allah!. Bereket versin kalfan idare etti bu aşırı he- yecanı... Yoksa; şimdi ikiniz de Dilşad, müsterih — olmuştu. De- mek, ortada korkacak mesele yok- tu. Bülbül gibi söylemeğe başla - di — Kalfam; Hamlacı pehlivan Mustafadan karnımda üç aylık bir çocuk var... Bunu herkesten sak- lamış bulunuyorum.. dedi. Kalfonum gözleri faltaşı gibi d- şarı fırlamıştı. - Maamafih bu o kadar güç bir şey değildi. Derhal, sükünetle cevab verdi: — Bundan, bir şey çıkmaz kı- zum... Nihayot; dünyaya ya bir Sultan veyahud bir şehzade ge- başlamış | Baralara aid bir anket yapılması | Bu anket suallerini havi fiş - | |"Patat'ese Rağbet Arttı Mahsul de Çok fazla Bu sene memleketimizin pata- tes ekilen yerlerinde mahsul çok bol olmuştur. Şehrimizde — patates — istihlâki de, seneden seneye artmaktadır. Bu sebeble toptancı tüccarlar, yeni patates mahsulünden mü - him siparişler verdikleri gibi ge- çensene den kalma patatesleri perakendecilere nisbeten — ucuza satmışlardır. Bilhassa kışın çok patates sa - | tıldığından, yazın karpuz, kavun satan seyyar satıcıların hemen hepsi işi seyyar patatesciliğe dök-| | müşlerdir. Bunlar, Büyükada, Heybelia - da, Burgaz, Kınalı, — Böğaziçi, | Bostancı gibi uzak yerlere bile Ş yapılmağa başlamışlardır. Yeni yıl mahsulü patatesler ise ancak 10-12 kuruşa satılmakta 've her gün Adapazarı, valisinden ve Karadenizdi rimize bol patates gelme Bunların arasında bilhassa A- tanınmış | Hattâ Karsın Mil: bir tanesi tam tır tes şehtimize getiril cek ve sonra Ziraat Vekâle yetiştirmeğe mu « ve çiftçilerimi- | ik , her sene mü-| nasib miktarda para mükâfa recektir. Pamuk üzerine Hararetli muameleler Oluyor Bilhassa İtalya ve Al- manya fazla mikdarda mal alıyor Son günlerde mevsim müna - sebetile şehrimizde pamuk üzeri- ne çok hararetli muameleler ol - maktadır. | inci derecede İtalya ve Almanya 2 inci derecede de Romanya mühim miktarda pa - muk almışlardır. Bilhassa Akala cinsi pamukla - Tımız, çok büyük bir rağbet gör » mekte ve her tarafta aranmal tadır. Anadoludaki birçok müessese- selerde şehrimizdeki toptancı pa- muk tüccarlarına kış siparfı erı tirirsin?. Fena mu?, Evet; söylediğiniz doğru... Lükin; ben, bunu istemiyordum. - İster iste, ister isteme; ni yet, bir gün ortaya çıkacak ve doğuracaksın?.. dedi. Dilşad; kalfanın bu son sözle- ri üzerine biraz mülühazaya dab dı. Hiç Sultan Azizin tahttan in- dirileceğini kalfasına söyler mi Ydi? Onun istediği, Mustafası ile mahrem olarak bir yol bulup ha- | linden haberdar olmaktı. Hemen Vâfı değiştirdi. Ve şöyle muka- bele etti: — Kalfacığım; iyi ama, günah değil mi? — Hele, şunun çocukca düşün- düğüne bak... Ne çıkar yarın kadinefendi olursun... Şehzaden de bir gün gelir padişah olur... — Biç böyle şey olur mu?.. Ali Osmanın tohumu karışmış olmaz mı? Kalfa; gözdenin bu sözleri üze- | müstehlikin Sanayiimiz kon- 8—50ON . TELGRAF — 20 £ ci Teşrin 180 Iktısadi meselele trol edilecek Gaye, en iyiyi en ucuza mal etmektir Bu hususdaki kanun projesi meclisi iktısad encümenine verildi Sanayiin kontrolu — hakkında hükümetin hazırlamış — olduğu kanun projesi Kamutay iktisat encümenine gelmiştir. Bu proje, «her gün inkişaf eden sanayii - mizde en iyiyi en ucuza malet - mek> prensibiyle hazırlanmıştır. Hükümet, mucip sebebler lâ - yihasında şunları söylemaektedir. «Gelişi güzel hiçbir teknik ve ik- tisadi kontrola tâbi olmadan ku- rulan bir sanayi, hima leri kaldı ı ve normal şart « ların avdet ettiği zaman; ne bey- nelmilel çarşıda, me iç pazarda lür. Bunun içindir ki | sanayiin teknik ve iktisadi kon - trolunu bir devlet Si olarak ele almak zaruridir. ve zam gelmiştir. Teknik ve iki kontrol ile temin edilecek neti - cedir, ilmi işletme ve milli eko - nemi esa larına dayanarak israf mı bulup ifna etmek, rını düşürmek, ka- yükselt - atı tevazlin membal maliyet pasiteleri ve kaliteler ettirmek, müteşebbis - tüccar ve alikli menfaat - lerini birleştirmek ve bir kelime ile her işte iktisadiliği ve verimi yükseltmek suretinde hülüse o- Tunabilir. Büyük sanayi memleketlerinin tecrübeleri, bize teknik ve ikti - sadi ıslâhat y bakımından elde edilen büyük faydaları göstermektedir. Yalnız | teşkilâtı ve | hususf teşktâtla beraber bine ya- Almanyada devlet kın rasyonalizasyon enstitüsü iş- Jemektedir. Sanayi ve sanayi şartları ileri memleketlerin duy - duğu teknik ve iktisadi kontrol ihtiyacı, memleketimiz için daha | şiddetle hissedilmektedir. Pren - Psib olarak bu kı de alınmasının gerekli olduğu - na hükmedilecek ıslâhat tedbir - lerinin bütün sanayie tatbik edil- mesi icabeder, Fakat hususi ser- mayelere bu tâtbik mecburiyeti- ni yüklemek imkânlarına şimdi - | lik malik değiliz. İlk adım olmak üzere devletin sermayesi ile alâkadar olduğu fabrikaları yani sanayi, maden ve deniz işleriyle uğraşan bilü - mum müesseseleri elele almak ve bu süretle bir an masında umumt m; | Ağzını Dilşadın kulağı üsületle şunları mirıldandı: İlâhi kızım; bak düşündüğü- ne... Sultan Mahmud efendimizin zamanındanberi benim gözlerim neler gördü, kulaklarım neler - şitti. Hangi tohumdan bahsedi - yorsun? Bizim kucağımızda öyle Sultanlar, öyle şehzadeler büyü- dü ki; neyin nesi oldukları belli değildi... Beni, fazla söyletme... Seninkisi hiç olmazsa Mustafa pehlivandan... Bir müslüman ve | türk... Buna tohum karışmış den- mer... Bilâkis, tohum kuvvetlen- miş denir... Dilşad; Çekes kalfasının apa- Çık, akla hayale gelmez - sözleri karşısında donakalınıştı. Bu ih- tiyar kalfa neler söylüyortu? De- mek; bu işleri yapan yalmız, ken- disi değildi. Peki ama; o, çocuğu ortaya koymak istemiyordu. Kal- fasına ne yapmak istediğini de rine gözlerini yumdu. Başını eğdi. söylemezdi. Ellerile yüzünü ka- rasyonalizasyon sanayii gene bir an evvel en ras- yönel bir hale getirmekle bu işin başlangıcını ve büyük sanayil - mizin normal işletme şartlarını temin etmiş oluruz. Projede husust müesseselerde yapılması lâzımgelen — islâhatın devletçe tavsiyesile iktifa edii - miştir. Yalnız devletin bu tavsi- yelerini dikkate alarak haz edeceği fiyat nisbeti gibi iktisadi tedbirlerin bi bu suretle bu müesseseleri ıslâha sevkedeceği bu pi n hükümlerini ik ederek ıslâh edilmiş bir devlet fabrikalarmın elde edeceğ Tasyonel neti: rini de temin olacaktır.» Projenin esasları: 9 maddeden ibaret olan proje- hükümlerine göre, İk - 'ndüstri mu- snel ilerlemesi ga- e gerek hususi sermayeli o0- lan, gerek sermayesinde kısmen nin esas | veya tamamen devlet iştii Tunup bilvasıta veya bi kendisine bağlı olan bütün müce: n işletme, idare ve işleme ve bu maksatla burlara v ve vesaiki tetkike salâhiyet Yapılan n n ıslâhı İk - tisat Vekâletine bilvasıtfa veya bilâvasıta bağlı olan sınai mües - seselere ktisat Vekâleti tarafın - dan emredilebilecektir. Vekâlet, lâzım gelen ıslâhatı hususi mü - esseselere tavsiye edecek İktisat Vekâletince herhangi ayi şüphesinde tatbiki lü- len islâhat - projeleri alâkadar mücssese ütaleası alındık - tan sonra hazırlanacaktır. Kanunun tatbiki için yukarıda yazılı mücsseselerden lüzum gö- rüldükçe istenecek her türlü ma- lümatı bu müesseseler İktisat Ve- kâletince tayin olunacak şekil ve müddetler — içinde göndermiye mecbur olacaklardır. İstenilen malümatı mazeretsiz | muayyen müddet içinde vermi - rol neticesin- | yen, noksan veya yanlış bildiri - | ven şahıslar, şirket ve müessese - lerin müdür veya mümessilleri 5 Tiradan 25 liraya kadar hafif pa- Ta cezasiyle - cezalandırılacaklar- dır. Tekrarlanması — halinde bu ceza iki kat olarak altnacaktır. Vasıtalı veya vasıtasız İktisat vekâletine bağlı bulunan mües - seselerin bilânçolarının bu teşek- küller idare merkezlerince tefer- ruatlı tetkiki İktisat Vekili veya tayin edeceği kimselerin huzuriy- le yapılacaktır. Bu kamınun tat - biki için İktisat Vekâletinin ta- | Onun cenazesinde Kaç gündür içimiz seninle do ha. Kaç gündür çoluk çocuk ağı hıyarak senin için yollara dökül. dük, Gözlerimizde yaş; kalbleri mizde matcın. Senin tabutunun etrafında bütün bir millet tavaf etti. Her türk kalbi bir meş'ale ol du, senin için yandı. Nihayet bir top arabasının kolları arasında seni tarihin koynuna tevdi cimek üzere dün seni Ankara yolunda teşyi ettik. Orada seni bekliyenle- re kavuşmıya gidiyorsun. Tabu - tunu taşıyan bu alacalı top ara- bası senin hediyen olan Cumhurl- yetin ilk ilâmı günü bize ilk müj- desini veren toptur. O top ki her sene yıldönümünde azametli gür- leyişile eserini alkışlamıştır. O top ki seni karşılar, o top ki ar- kandan haykırır. O top ki Sakaryada senin emrinle — di- le gelmişti. © top Ki şim- di omuzlarında tarihin En Büyük Cenazesi'ni taşıyor, huşü ve sü- kün içinde azametinin yasını tut- muş, susmuş ve kederlidir. Askerlerin, — evlâdların, türk gençliği ve Türk kadınlığı urkan- dan dün gene bir hayli gö döktü. Sokaklarda $ yoktu. Bu sessizliğin içinde künu yırtan tiz bir ses nlitemadi ve mütevali haykırışlarla tek bir kelimeyi tekrarlıyordu: Atatürk, Atatürk, Atatürk... HALK FİLOZOFU Beş yıl sonra odün yakılfMâcak | |İNizamname Devlet şü.- rasına verildi ğ Memleketimizde maden knmu-v rü sarfiyatımı arttırmak üzere 6- dun yerine mecburi olarak ma- | den kömürü yakılması hakkın - | da kabül olunan mahrukat ka - | nununun tatbi name hazırla: yazmıştık. İ İktısad Vekâletinde vücude ge- atı için bir nizarde | Şürayı Devlet nizamnameyl tedkik ettikten sonra Başvekâle. te verecek ve bu kış bazı yerler | de tatbik edilecek olan maden ki mürü yakma mecburiyeti beş yıl | içinde bütün memlekete've tek- mil müessesata teşmil olunacak- tır. 4 yin eylediği memurlar 3003 nu - maralı endüstriyel — malümatın maliyet ve satış fiyatlarının kon- trol ve tesbitiyle alâkalı kanun ile 3008 numaralı endüstriyel ma- | mulâtın maliyet ve satış fiyatla - rının kontrol ve tesbitiyle alâka- h kanun lie 3008 numaralı iş ka- ele nnd'ıvı yapılan teftişler hakkında vere - ceği salâhiyet ve mes'uliyelleri haiz olacaklar ve bu kanı ğ kümlerine göre cez. Tardır. Projenin tatbiki için İktisat Ve kâleti bütçesine 50-130 bin Tira| tahsisat konacaktır. “Lâyihamın Kamutayın bu devresinde kanuns | laşması muhtemeldir ğ piyarak titrek ve yalvarır bir ses- | le:, — Kalfacığım; canım anacığım.. ben, ölürüm çocuğu ortaya koy- mam!.. dedi. Kalfa; bu kızın ne söylemek istediğini anlıyamıyordu. Merakı- ni dağıtmak için sordu: — Peki sultanım; haydi bugün koymadın, yarın karnın büyüdü- ğü zaman efendimiz sorarsa ne diyeceksin? — Susma söyle; ben de anlıya- yım ne yapacağını?, Dilşad; bir kurnazlık düşün - müştü. Hemen cevab verdi — Eğer; Mustafa ile karşı kar- Şıya gelir isem bu işi halledece - ğim... Senden rica ederim ne yap, yap beni Mustafa ile bir araya getirmeğe çalış... Ayaklarının tü- rabı olurum kulfacığım... Kalfa; derin bir mülâhazadan sonra gözlerini açarak, usıfetle şöyle bir mukabelede bul Senin gelmene imkân bir gözdenin bil a ile ktur. mı?.. Bunu, aklından çıkar, Yalk | nız; ben, çıkabilirim... Mustafı sana haber getirin | gayrisi kabil değil. Dilşad; buna da razı idi. Hiç mazsa Mustafa ile haberleşebile cekti. Lâkin; Sultan Azizin hal'i, meselesinden nasıl malümattar - lacaktı. Kalfaya; verdi: — Eksik olma kalfacığım... yerek lâfi başka vâdiye döktü: Kalfa; ortalığın kargaşalığ ne olaca dersin? düşünmeden — cevab (Devamı