18 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

18 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—SON TELGRAF—İ Yalan'arın Rengi var!, Yuı.eri.nî, dudaklarını beyayanların yalanı kırmızı yalandır|, iz gazetelerinden biri or - bir mesele atıyor; y lanların da kendine göre rengi varmış!Hergün söylenen yülanları işte bu renklere göre ayırmak lâ- Dünyada yalancı r mı?.. Londradaki ga- nu şöyle anlatıyor: Hoşu- tmiyen bir yere çağırır ğuk algınlığınız - Halbuki taya şö zım gelirmiş. olmayan zete bi nuza laon kapkara yalanlar ah- lâksızlıktir. hdan sonra İnsanın başka - ziyade kendi kendini aldattığı yalanlar vardır. Bunlı rın da rengi kırmızıdır. Artık du- daklarında renk kalmaması, çeh- resi soldukça solmuş bir kadının ve dudaklarına sürdüğü zilik işte bu çeşit yüzüne yalanlardanmış!. | kırmızı | | , güzel ve sıh - al- bunlara at edenleri aldatırmış. Son-a bir de mos: lerini or yalanlar methedenlerin, tutanların yalan- Yalan bahsi üzerinde durula - vzulardandır. Hangi çe - arı cemiyet aleyhine ol duğunu düşünerek birer ahlâk - bilmek lâ - de her gün söy - ik teşkil ettiğini mra bir amesi icabeden yalanları ayır- Ahlâksız- kunan, cip olanlı. insanı en fena yal Yalancıl nlara alıştıran | bir şedir, mak, ' bir insan her dedi kodu y zapteder. Ken Yukarıda bah la ahlâk kirletmi şeydi ktan kendini hâkim olur. z ya- ne lanlara gelince; da ahlâksızlık Bir zan bile pek çit ler nuştur men bunlar bu zaman-| sayılmamaktadır. en alanları n görüldüğü devir- Meselâ çağrılan bir esi için hastalığı ile- ri sürmek gibi bugün pek caiz o- n beyaz yalanlar eski zaman - larda caiz görülen, herkes yalan söylemektense yere g çıkt söylet ha değlişm açığa ne alık reği insan düşündüğünü şerefine da- Fakat zaman Nezaket için başka- | gün görürdü. | gtir. sına zararı dokunmiyacak, beyaz yalanlar söylemeleri artık kaide olmu: Çünkü İngil EDEBİ ROMAN YAZAN NUÜSRET Ciddiyetini muhafazaya çalışa- rak İşte, dedi, şikâyetim henüz bize teşrif etmediğinizden dolayı değül, küçük beydendir Ahmed Süha be: çıldi Bizim oğlandan, n gözleri a- mmedden mi? — Ev. rim gülmemek içi dudaklarını ısırıyordu — O da habusına çekmişl. Mahcub bir jestle başını önüne eğertcen Ahmed Süha bey bu şi- Z €. Teşrin 193 PARİiS - 935 anlaşmasının hükmü kaldımı? ... ROMA Paris mülâkatının neticesi bekleniyor!, Avrupa politika âleminin baş- meselesi - bugünlerde sa - İtalyan siyasetinin ne hal alacağıdır. Romaya tayin e - dilen yeni isinin faali- yet çok şey bek- leniyor. Lâkin İtalyan matbuatı - akale neşriyatı gösteriyor ki*Fransız - İtalyan münasebatı- yle parlak bir dostluk şek - girebilmesi hemen oluver lerden değildir. yine Fransız el nın lini cek İta rı resmi mahiyel Relazioni İntern asının bu me' ği makale pek biraz geçmiş zamana retek bakma ris ile Romant! diki gibi değil beri bozu Gerginleşti evvel Fakat © sız başvekili bulunan Bay Laval | Romaya giderek Sinyor Musolini ile anlaştı. 935 senesi ilk ayında elde edilen bir anlaşma üzerine Fransa — İtalya dost e nezaretinin # olarak çıkan baş lüzım gel Daha & Fran- uğu sağlam laşıyordu. Ondan evvel İtalya 1 Fransa arası nlaşamamaz- lik v Bilhassa do - nanmaların tahdidi meselesi ko- nuşulduğu zamanlar İtalya Ak - | d daima Fra: müsavi olmak istiyor. Onun m u donanma — derec kuvvetine sahib yordu. Fransa b yordu. Fakat yıp gitmesind İtalya arasında varmak iki tarafı di. Fransa artık 833 ler Almanyasının Ver hedesini yırtmak Tün sürmüştü. sinde deniz olacağını söylü- a kabul etmi- DU meselenin uza- n d bir anlaşmayı çin aldığı apa- et karşısında Avrupada 1 ile dost olmağı di çık vaziy İta; amu: örüyordu. 935 te eldi anlaşvıa Paris- rtık dü len edilen Roma münase ltiyordu. Fal Habeşist Milletler ni 8 geçm çıkmıştır. uğraması üzerine eemiyetin mi - İtalyaya münasebatı gittikçe sakına göre karşı zecri giliz - İtalyan gergin Milletler Cemi- takib ediyordu. İtalyayı foda İn- al tedbirler a Bu etmeği eden ayrılamıyordu. sürdü, Lâkin Hitle litoka âlemin, namağa — ba: meselesinde Almar faal bir rol oy da po- lamıştı. — Habeşistan tutan Al- manya daha evvel ayrılmış oldu- ğu Milletler Cemiyetinin aleyhin- de bir vaziyet almıştı. İtalya A rupada gitgide kendisine larak yalnız Almanyayı bi du. İşte bu suretle Berlin - Rom oldu. Berlin manın münasebatı kuvvet- lendikçe Paris ile Romanın mihver: kurulmuş SAFACOŞKUN mâna veremiyerek — Ne yaptı.. pek haşarı, pek ya- | ramazdır ama, size re yapabilir kit Güzin hanım sitem kokan bir — Maşallah çok becerikli. dün gece parkı nlı tan ve k nmayışın - dan istifade ederek kızımı zorla kucaklamış ve. dudaklarından öpmüş.. —Ahmed Süha bey kıp - kırmızı kesilmişti. kapısında kara! enin bul nasebatı da gerginleşti. İşte bu öylece sürüklenip geldi. Şimdi yukarıda ismi söylenen n yarı resmi mecmuasının lesinde söz 935 anlaşmasına geliyor. Bu mecmua arlık vazi- yetin çok değiştiğini ileri sürme- ği ve o zamanki anlaşmanın tek- rar ele alınacağını beklemek a - bes olacağını anlatmaktadır. O öleliler i geçen seneler zar- iyet o kadar değişmiştir T şimdi Paris ile Rma ara- sında haki bir uzlaşmaya varmak isteniyorsa bu değişikli- teon Fransa ile | & | yapmak lâzım geldiğini ileri sü- ren şu fikri müdafan Siyasi bir sindi yaşama hukuk |4 nda muay | yeti olmaktan ( n © an bu itilâ - fın İtalyanı dıği dostlük Fransanın buna tam bi hereti idi ve İtalyanın böyle bir | politika takip eti başlaması ise Fransa için büyük bir mu - ordu. Mecmua bunlar yazıldık- İtalyanın dostluğuna et verilmez oldu ak etmek- dostluğu bozdu- mana: başla- 1 iş politikası karşısın müra - | nin makal tan sonra sonradan kıy | ğu, zecrf tedbii le Fransanın bu ğu ileri sürül | matbuatını: İtalyan bu şekildeki neş - değildir. Paris - Roma münasebetının bozulmsaından ve kaç senedir uk düzen gitmesinden hep Fransayı mes'ul tutarak İlalya aleyhindeki zeçri tedbirlere P | tiği hatıra / getiri! di işte bu mektedir. riyatı yen böyle yarı resi Diye kekeledi Kızım, onun babası olduğu- nuzu bilmiyor tabil. yalnız ar kadaşları sizin köşkü tarif etti. ler. Ben de küçük çapkının kulak- larını biz: mek için geldim. Ahmed Süha beyin fena halde canı sikilmişti. Asabi asabi tir - naklarını yiyordu: — Bu vesile olmazsa size çektir- Yi konuşabilmek fırsatını bulduğumuza ne - kada memnunsam, o derecede de Ser medin yaptığı küstahlıktan dolayı hcub ve müteessirim. Sonra hiç de bu hâdiseden icab ettiği kadar üzgün ve müteessi gözükmeyen Güzin hanıma baka- rak devam et — Müsterih olabilirsiniz. Onu icab ettiği şekilde haşlıyacağım. Biz de genç olduk. Biz de çapkın- lık, haşarılık yaptık ama, böyle cür'etkâr değildik. Güzin hanım gülerek — Na diyorsunuz? hyordu: ada bunu tekrar ediyor ve sözle- rine devamla hülâsa olarak şöyle diyor: İki memleket münasebatı düzeltmek arasındaki steniyor- her şeyi yeni baştan göz- irmek lâzımdır. Her şey lara göre kurulmak ik- Viza ediyor. Artık hâlâ 935 jtilâ bahsetmek te yerinde ol- gerektir. Bu bugün bir kıymeti pek şüphelidir. Şimdiye kada fından masa anlaşmanın labileceği r. Milletler hine İ: Ce - t iyada böyle - miyeti nen sözlerin n kabil karşı İtal - azıların buln letler Cem değildir ine aleyhtarlı tekrar edil - tabildir. » ğanın ile makalesidir. Söz buraya getiri dir: İtalya hür mekte n ile F ihtilâf milleti racaatla h İfalya artık bu cemiyetten çı ştır, Şimdiden Fransa çıkacak bir ihtilâfın bir anlaş- maya bakarak Milletler Cem yetine gidilerek — halledilm İtalya kabul etmiyecektir. mecmua şöyle diyor: Pr İtalya arasında yeniden bir itilâf aktedilmesi denim ine mü - onra arzu edilmiyecek bir (Devarı l İtalyanlar bu seferki müzakerelerde her şeyin yeni baştan konuşulup düşünülmesini, değiştirilmesini ileri sürüyorlar. Fakat İsim günü Yazan : Bedi Gündüz Sacide; küçük takvimin yaprak- | larını çevirirken birdenbire - A! dedi Öbür gün isim gü- günüm. Ve yeisle ilâve etti: Fakat geçen seneki gibi ol- Zira o sene | ocası yanında di İsim | gününü pek neş'eli geçirmişler- rkolelinde yemek yemişler, a tiyatroya gitmişler, “daha sonra otomobil ile Sarı lardı Şübhesiz, hayır gezinti yapm ktanberi arzu etti- el bir altın bileziği de Ne ci er, ne çılgınlıklar yapm diye etmişti. Ah! O gece. lenmiş lardı Tabil değil mi? Henüz balayın- | da bulunuyorlardı. Fakat bu sene, kalacaklardı. | Mmüessesenin bundan — mahrum çalış! Ankarada bulunan şubesinin he- larımı tedkikı len evvel dönemiyecekti. Bu- | u, sevgili karısına büyük bir te- ssürle haber vermişti. Bu; yeni evliler için, bilhassa biribirini delice seven bir çift için bir facla idi. Feridün, müessese Feridun, ği müdürünün sözünden çıkamazdı. Karı ve kocanın beraber gitmele- e birçok masrafa mütevakkıf- büdcesi müsaid değildi. | Son zan merikada ortaya çıkan casusl den geçenlerde bahsı merikanın & k meselesin- dilmi esrarını öğren hakemesi daba bi â gelen Londra gazı dana çıkarılan bu casusluk me - adını hatırlı- Jesi Jordun evvelden Son anlatıl- İskoç salonu Kendisi İs - bir dandır Almanyaya gitmiş, harbden sonra oradan di nüp memleketir Dül kalmış Almany e gelmi olan — Jesi Jordan y Bir de kızı vardır. Nihayet Almanya he- iddiasile edile- ne hapse mahküm e « Jesi Jordan ile Ameri « Alman casuş şebekesinin münasebeti loduğunu da İngili: Amerikan gazetele tu. Fakat eli arında olan Jesi Jordanın yetişmiş;kocaya varmış bir kızı vardır. Yirmi iki çok severmiş. sabına casusluk yakalanmış v rek dört ettiği muhakemı ve t yazmış - şların. Bari benim yanımda söyle- meyin!.. Ne çabuk unuttunuz? Ahmed Süha' bey başını önüne eğdi. reketl tur dantı ve heyecanlı gi Zaten onu gördüğü an- n ge kafası içinde cild - hişt yap lik tarihinin, karıştırıyor, tesadüfün bu vesine şaşmaktan kendi- nasile kendi ma- Demek oğlu ni alamıyordu. / ceralar geçirmişti da kızı ile. Bu kadar dalmayın canım. mesele hi değil!.. Yalnız bir takım dediko- dulara yol açıldı. Biraz dal kul oli Ahn nik rüyadan tında pek mühim aç sı Iâziım kük ha b silkine İşte beni de üzen bu ya ha- nimefendi. — Dedikodudan nasıl nefret ettiğimi hilmezsiniz. Artık | #oca delikanlı oldu. Nerde ise fa- ük çapkının. aldığı uya- | CASUSUN KIZI İngilterede barınamıya- rak Almanya'ya donuyor Yadır. Fakat kocasından ayrıldığı için dul kalmış ise de yine birine varmıştır. Misis Red ismind sonradan ki bu genç kadın annesi tevkif edildikten ve mahküm ol- artık İskoçyada arasında şöhret kazanmı: | dük sonra Artık böyle ha- pmanın zamanı mi n’ Güzim hanım gittikten Ahmed Süha bey $ lerek derince bir onga gömü- med Süha bey y bu hareketini zihnine yumak yap- i zamanda Güzin üzin ha mış değildi. A hanımı, C de kalan yılları, bu yılların yri içinde de hatıraları düşü - nüyordu. Güzin hanımla genç dev bir hayli ma: rı se elere ai Bir ne r, hattâ evlenmek ka- rarı v fakat mukadderat ni de birer ta- vardı anlar birbirlerini delicesi- Ahmed Süha bey Erenköydeki köşkü aldığı zaman Güzin hanı- mın Erenköyde oturduğunu bil - man şahsında | gittiği onu bilenler bil- göstermeğe amış- | için şimdi kendisini gidip gören gazetecilere söylemiştir. —B: mak ben kac yör miyenlere tır. ba; Onun şunları z bil birb: ik İskoçyada zm. e m kizi c Anı benim hiç bir şey yapmış ce Almı aşa - Burada herkes - göstererek — casus uğunmu söylü - lar. emin ne yaptığından haberim yoktur. Eğer ise,,. Ben evvel - n tâbilyetinde - bulunu « yorduma, Fakat benim böyle bir tâbilyette olduğumu — komşular öğrenince artık benimle konuş - maz olmuşlardı. O zamandanberi nereye gitsem herhalde fena mu- amele görüyorum. Dükkâncılaı dan bir şey satın alacağım zaman hüşünetle müamele — ediyorlar. Dört yaşında bi rkızım var. Ço« Cuklar onunla oynamıyor. Çok vakit eve ağlıyarak geliyor. Şim- di Hamburga gideceğim. Orada kızımı mektebe - yerleştireceğim. Kendim de sahneye çıkarak ar - tist olacağım. Evvelce şarkı söy- lerdim. Yine bu san'ate başlıya - cağım. Babası 4 olan bu genç kadın artık Aamanyada ya a karar vefmişlir. an n ihtiyarlamış kalbinde bir çar- pinti İhtiyarlıkta genç liğe aid her şey in: rsar. U- nutulmuş, seneler — paslandırmış bile. Ahmed Süha bey ev - lenmiş, bir erkek, bir kız çocu - ğu olmuş, mes'ud bir yuva kur - muştu. Karısını severek etmişi olsa almamış- t azan hanım ona Güzini hiç de ar iyi kalbi, evine k: derin şefkati, Şi olan merbu- tiyetle kendisini her şeyden sıyı- rarak evine bağlamak muvaffa- Böstermişti. ed Süha bey Güzin hanım- Ja karşılaştığı vakit eski yarala - rın - dikişle esinden kalbinde e tesis et - çözül! Hâlâ val endişe ediyordu. Güzin har miş olduğu aşk müstemlekesin - den yerler vardı. Bunlar eski sa- hiblerini görünce ayaklanabilir - lerdi. Vâkıâ ne Ahmed Süha bey artık çapkınlık edecek, ne de Gü- | zin hanım evli bulunduğu cihetle İ Çaresiz on beş günü ayrı 6* ceklerdi, y Heyhat! Saçide, gönül m'î; lerinin bazan menfaat önül yun eğmek mecburiyetinde İlge ğını anladı. Kocasını trent Üğe rip gardan yalnız ç ıumr'ıu 'e rinden yaşlar dökülüyo! * beş gün, diyordu. On be$ suz nasıl yaşıyacağım!...” * Birdenbire yüzü günü pazara tesadüf edi iyor çüldü. güldü VB | cide, şübhesiz serbestti. Ohi Ne âlâ, m oldu da bu şimdiye kadi gelmedi? Ankara ızak masrafı da az b sabahı oradayım. Gi günü Feridunla goçirir. YÖ eme gdS Farkında - bil? , o gece gözlerini k'h uyuyamadı. Ertesi gün W çantasını aldı. H..mupw ti, trene bindi, Ertesi Sâ? karaya vasıl oldu. Doğrü nun bulunduğu müessestf” — Kimi görmek istiyt ı" ,"Ç,a Bayan?. Bay Reridunu. yan sizi görmek ist Baş bir saat evvel gel kendisini göreb hire gitti.. — Eski rada?.. Yalnız sabahı avdet edeceği Bilmem... Sacidenin gözler ru istasyona geldi ve Sk'qm nile İstanbula d dine: — Feridun beni sevmiyif tık!... Diye söylen 'Tren hareki şu satırları yaz attı: ordu. t etmezdel | , posta KtT randa # torte YA yal b .»wr'wı aldati 4 * d *İsim günümü mek ve sana b sürpri için Ankara y senl göremeden. dönüy beni Son derece n bel çi ni sevmediğini, da, anladım. # bir bulamıyacaksın. züne bakabilmek eli Geldiğin zamat -x:ıı"k'jc di Sacide, eve geldiği et hi dadısı karşıladı, ve: Nerelerdesin Dün Bay Feridun geldi: için izin almış. Seni bulâ! kadaf W Te bilsen ne kadar, ne essir oldu. Teyzene Bit ye da değilmişsin. Bütün gü ce seni aradı. Zavallı sab' dar uyumadı. Şu kâğıd! on trenile Ankaraya döf Sacide, dadısının verd aldı, odasına kapandı: y «İsim gününü tebrik © Ankaradan geldim. Müdü” vt bir iş için Eskişehire FÇ mi söyledim. Sana bir sü! mak istemiştim. Seni YÜ madım. Teyzenin mw (Devamı 7 inci /J .x YA mukabelede bulunacak V _.g-J değildi. Buna rağmen gn,ı ha bey geçirdiği iflâs $Af uıl dan sonra küçük de ©! __J' Ü W ee K # " tülere, üzüntü çehreli dÜf a ve tahammül ı—dı-mıv“'* yordu. Buftun içindir Kİ Öğa şınalıdanbeti Güzin bafif e AF' hangi bir tesadüften Kaçt rf H'Ş Onu, köşkün kapısı ÖÜ vi rünce yüreği oynamamıf ae ? Hele Güzin Hanımı tâl güzellik içinde Lâkin şimdi bütün bi rı yarıya düşündürecek Pi hâdise vardı. Bu hâdist sındaki dü hanın karşı yapmış - bulund! tecavüz gl Buna çok sıkılmışt! dnwj Esasen Sermede son * da dehşetli içerliyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: