18 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

18 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lâkçıların di- leklerı kabul edildi Alınan damgalamo ücretlerinin lar bütün kontrplâk 1 ye depo sahi & Odasına müracart ede - velesini yaptır - öi dir. Bu fabrikalar ara: İnae TÜ? müracaat etmemiş bu - bir tek fabrika vardır. Yak- _müruıı! edenler Ticaret O- tzm Tarafından alınan bir kuruş _M"ma Parasının - kendileri- 5,"_ ağır geldiğini söyliyerek Mümkün olduğu kadar a- “m». bir ticaret gryesi gö a Muvafik görmüş ve &N itibaren damgalama üc - Bu da ahkemeye verildiler in, Sami, Musa, Hüse beş ku kahvesinde ku - Oynarlarken — yakalanmışlar '*ııuı- öynet b& 'aber mahkemeye veri in baz, nİğ- Bedisdi Knîde aklını Aybetti :d“î altına alfror &z Yözağada Gülhane sekağın - hıı a OÜlü Tanaş isminde bir genç l,ı:"î ani olarak aklını kay - k,, Sokağa fırlamış ve öteye __ı kaldırmaya — başlamıştır. !'ls hal ile tutularak te - Utuma alın aştır. —— r.f'hîfeza memurunun — S“Çhl tutuldu '“'le İde Kurtlar ormam mamı lı,,% Yerde :—dun kesmekte ©- B laza memoru Süley - Sltiği bir kurşunla yara - Yağtr s,._ hemen Gureba hasta - kaklırılmışsa da az sonra ni 'u._:"' Üzerine Süleyman tu - B % Ve Silivri müddelumü - | SON TELGRAF'ın Tarihi tetrikası No. 150 pf“ğlmn şudur : İcab ederse Sultan Muradı an kahveci Hasan| leri | | | | ne dördüncü defa rüşme şeklinde konuşulmuş kararlaştırılmıştır. yh, kontrplâk sana - icaret Odası da, biçbir ihtilâf olmayıp dam - galama muameh normal şek - linde de etmektedir. Ticaret odasından — yukal izahını aldıktan sonra diğer ta - raftı almakta damgalama ücretine mar ğu mevzuu bahsolan — kontrplâk sile de bir ternas yaptık. ğümüz alâkadar bir zat mesele hakkında şunları odanın olduğu oldu- az ettik ve edi- yoruz. Çünkü kanunda bu ücre- fin alınmasına dair bir sarahat binaen mü- bu damgalama ücretini e ve bu ücr —| ğer şahid ajansı muhabiri timiz hakkındı ezcümle d Ki Pr hitab ediyoru muş v Maden yesine elimden gı ndaşlarır Tasındaki ticari, iktisadi ve münasebetlerin mahsüs derecede genişlemesini fevkalâde ten etmekte ve temmen Ciano Yngı'ıe-r y bir iş birliği tesis etmek kında Londraya gidecektir. ve Bu sene ilk mekteplerden erta mekteplere 500 bin talebe geçmiştir. * Mekteplerdeki yardımcı mu- allim kadroları genişletilecektir. * Bulgar kabinesinde deği - Şiklik olmuş ve yeni kabineyi yi- olarak Köse İvanof teşkil etmiştir. Kabineye yeni 6 nazır almmıştar. *& İngiliz krah 039 ilkbaharın- da Bükreşe giderek Romanya kru-| hna iadei ziyarette bulunacaktır. Kral avdette İstanbulda kalacak- tır. ai Hem suçlu hem ercinci Fatihde Sangüzelde Muhtar sokağında oturan Tevfik oğlu Re- | cep ninde biri bir emn sul istimalden di ı kola . getirtilmiş üzeri nca ayak - | kabısının içinde bir paket eroin | bulunmuştur. kar Yazae M. BSami KARAYEL &dip yevine Sultan Hamidi çıkarmak S& küvvet elimizdedir... rutiyet idareyi tafbika kalkarlar- dinlemezse müsa - | sa derhal icablarına bakmak. İseniz Devleti Aliye - | lüzimyelen her fi Yaparı Paşa, korkmuştu. Hü urunuz. bun - aşa ve taraf- yapacağı- — Millet nazarında'fena mevkie | düşmez miyiz? Muhatıralı olmaz ma bu iş? — İkinci veliahd H At ağır başlı Hem de bu işleri benziyor. M 'Türk mitleti için tehlikeli olduğu- na kani... Rüşdü paşa; oturduğu yerden fırlamıştı. Hüseyin Avni paşa; i- akıl birliği edip meş-| kinci bir hal mesclesinden bah- Bu kadar dostluktan . 'sonra Mahkeme ge | Düştüler kemesinde lmış - Dük 1 ce: davaya bak a m abada lera hâki çok es- mer, zayıf ve genç bir bayan Nuran ile şişman, dolgun ve güzel bulunan b beraber - yaşım ve birbirlerini en samimt iki kar- deş gibi sevmişlerdir. Tanıyanların gıpta etti mimiyet bir gün her nedense bo- zülmüş ve iddi göre bayan Selma, genç arkadaşının kendi - sine saklatmak üzere verdiği bir çok kiymetli mücevher ziklerle bazı na ve güya bir de ası mıştır. kız olan uzun yıllar €etmem ened yap yüzden ikisi arasında ağız neticede bu eler, iki eskt samimi arka - ı mahkemede maznun ve da- acı olarak karşı karşıya getir - Mürüvvet ismin er. dinle Şahidlerden Mürüvve geli ce samim ik olarak son Jerini sevi- şliği kıskanı ara evlâr Her dere iyetle bi yorlardı. Bu kar le ol Bayan N da 9 kaymetli Ayrıca 6 yüzük, bir elmas pantar çantayı kendisine Bunlar emanet olarak verilmiş - vvel 2 arkadaş bayan — Nuranla âdlık olarak Malat - yaya gittim. Sonra bayan Sel - ma, arkamızdan geldi. Nuran ab- lam orada da kendisine birçok bilezikler verdi. Bunların hiçb rini Selma iade etmedi Demişti. Muhakemede çok müteessir bi vaziyette bulunan ve mk sık ağ- | lıyan bayan Selma bu şahide bü- tün kuvvetile itiraz etti ve mu - hakeme huzurunda - kollarından bileziklerini birer birer çıkara - rak — Malatyada bana verilen bil- Zikler hangileri? Şahid ayırsın Mürüvvet bunlardan bir ikisini tefrik etmeğe çalıştı. Fakat Selma davacı mevkiinden işe müdahale etmek isteyince maznunun avukatı şiddetle itir za başladı. Müddelumum müdahalesile bayan Selma neti re muhakeme gelmiyen şahidle - rin celbi için geri bırakıldı. * Landrada Romanya krah ile sında Si - kereler de- yet; dayanamadı. — Aman paşam; sonra; bu mil- bizi parça, parça eder... Ne ü padişah Üs- — Türk milletinin bekası için sanuna kadar dayanmamız lâ- zamdır. İcab ederse canımızı da ortaya koymalıyız... Nitekim, kay muş bulunuyoruz.. Kaynarca ha- tasile Rumeli Türkü m tar. Tanzimattan — 80 meli Türkü yurd'arında vaziyetindedir. Bugün imparatar- Tuğu âncak Anadolu çocuğu tutar bir haldedir... Rica ederim paşa hazretleri, bir Anadolu çocuğu Bibi düşün, eğer, böyle düşünmez isek bu memleketi idare etmek isteyen Mahmud Nedim paşa gi- bi müstevliler hiçbir vekit düşün- miyeceklerdir. Mithat paşa gibi- leri de, meşrutiyet idare - fikrile imparatorluğu yok edeceklerdir. — Peki; farzediniz ki; zatiâlile- muhacir |Tütün piyasası açıldı Saîış çok hamretlı | i alâkada ta göre, yeni şl rı bi | Ege mıntakasının tütün yetişti- ren yerlerinde yalmız, bir günde | 'on kilodan fazla tütün &a - Bu büyük bir rekor teş- mektedir. Daha ziyade Herman Spire, A- merikat ve Felemenk kumpan - yaları mubayaat yapmaktadırlar. | Satış fiatları, tütünlerin cins ve nev'ine göre, 70-105 kuruş ara - sındadır. Diğer taraftan bu sene Bulga - ristan ve Yunanistan tütünleri - nin çok az olduğu şehrimizdeki alâkadarlara bildirilmiştir. Bu münasebetle, bizim tütün - lerimizin bu yıl tamamen satıla - cağı kuvvetle tahmin olunmak - ei Bagzyram Çarşamba günü İstanbul Müftülüğünden: 1 üçüncü olduğu ilân olunur. rşamba günü Üzüm Hurma Madam A_tin;ın itirafı, © reddedildi Yine mevkuf kalacak Randevuculuk ve döviz kaçak- çılığı süretile mevkuf — bulunan madam Atina, 2 inci defa tevkif olunması hâdisesine dün itiraz et- miştir. 4 üncü sorgu hâkimliği bu iti- razı tedkik etmiş ve neticede reddine karar vererek o suretle kendisine tebligat yapmıştır. Cürmü meşhud- lar çok azaldı Son birkaç gün içinde İstan - bulda cürmümeşhud vak'alarının çok azaldığı memnuniyetle gö - rülmel Ezcümle evvelki gün İstanbul cürmü meşhud — muhakemesine hiçbir hâdise gelmemiştir. Dün de, yalmz ufak bir iki vak'anın davası görülmüştür. Tiniz gibi düşünüyorum. Ne yapa- cağız! — Yapacağımız şu!.. İcab eder- se Sultan Muradı da hal'edip Sul- tan Hamidi tahta çıkarmaktır. Başka çare yoktur. Sadrâzam; Hüseyin Avni paşa- nın bu sözleri karşısında deli di- vane oldu. Etrafına bakmıya, du- varlardan bile ses almış gibi ha- reketler ibrazına başladı. Hüseyin Avni paşa; sadrâzamın bu telâşını görünce; daha ziyade sert ve haşin bir tavır takınarak: — Paşa hazretleri; şahsi mc faatlerimizden ziyade memleket ve millet menaftini düşünmemiz lâzımdır. Mademki; Mithat paşa ve arkadaşlarının Babil kulesini andıran bu imparatorluk üzerin- de meşrutiyet idare tesisine taraf- dar değilsiniz; şimdiden bu adam- ların vücude getirecekleri — fikir cereyanlarına karşı koymak icab ettiğini kabul etmemiz iktıza e - der. Yarin veliahd Murad efendi si günü, sabahtan akşama kadar | Onu 2—S0N TELGRAF — 1B1 ci Tema ma % | görmiyeli 'Dün, Xamutay kürsüsünde büyük acıyı dile getiren meb'us- Tarımızdan birisi, bir Aydın çocuğundan bahsetti: Büyük bekli, dığı duyulmüştü. Sordular: Fin treni, o istasyonda durmuyarak geçince, orada en büyük kalabalık arasında ufacık bir çocuğun hıçkır- — Neye ağlıyorsun yavrum? Yavrucağır: — Tren durmadı; Atatürk'ü göremedim! Dedi ve gene ağladı. Ornda bulunanlar, ismini bile bilmedikleri bu küçük çocu- — Daha çok yaşıyacaksın; O da çok yaşasın; gün görürsün! dediler. üzülme, bir Kader, yayrucağıza O'nu göstermedi; fakat O'nun kaçan treni arkasından ağlıyan yavrunun, şimdi, O'nun ölümü arka- gından, tekrar tekrar, hıçkırdığına şüphe eder misinlz? * Bir dostam anlatıyordu: — Beş yaşındaki yavrum, daha O'nun yüzünü hiç görme- mişti. Kara haber, her türk evi gi bizim evin de içine ışıksız bir gece halinde sinince gözleri yaşaran yavramun içlenmiş ve yaşlanmış bir insan vakariyle söylediği söz şu oldu: — Ah! O'nun o güzel yüzünü bir kerecik olsun, gürebil- seydim! * Kara haber, Ankara'nın sokaklarında, merhametsiz bir rüz- gâr gibi, dolaşırken Karaoğlan'da yokxul bir köre rastladır « İki gözü de görmiyen bu adamın koltuğunda kenarı siyah çizgili bir gazete, ışık nedir bilmiyen gözlerinde iki dizi yaş ve kuru- muş boğazında boğuk bir hıçkarık vardı. Bu zavallı adamın güneş gürmiyen gözü, bir gün önce ebe- diyete göçen Büyük Şef'in yüzüni mişti. * değil, resmini hile göreme- Aydın'da O'nun treni arkasından ağlıyan çocuk, evinde büyük bir insan vakariyle O'nun görmediği güzel yüzümü has- retle anan yavru ve nihayet Ankara sokaklarında hıçkıran kör delikanlı, Üzülm Geçici fünl” değildi üniler ki ayatında ve ölümünde, O'nu görmedik diye! lmz dünya gözü ile görülürler. O, bir uzağında ve — yakınında her zaman O'nu görecek, cbediyete kadar dalma O'nu duyacak- sınız. Ikinci kitab Sergisi Beyoğlu Halkevinde açı'ıyor Türkiye 2 inci kitap sergisi 1 ânun ayı başında Beyoğlu | açılacak ve 15 gün devara edecektir. Bu seryiye bü- n gön - derilmesi kararlaştırılmıştır. Her 4, cumhuriyetin 15 in-| ci yıldönümü münasebetile, çı - | kitaplardan da göndere - cektir. Ayrıca memleketteki bütün ga- zetelerden de sergiye birer nü ha gönderilecektir. —— | Hukukun ilk sınıfı Yersizlik dolayısile “—hayvanat | enstitüsünde ders gören hukuk birinci sınıf talebeleri bayram er- tesi merkez binasında ikinci sı- ı nıf dershanesinde aturacaklar - dır. Ş Müsamere Yasak Büyük matem hasebile 11 kâ- nünüevvele kadar — mekteplerde müsamere ve emsali eğlenceler yasak edilmiştir. tahta çıkar da meşrutiyet idare | diye tutturur ve bizleri mevkü iktidardan atıp Mithat paşayı sa- *( darete getirerek bu oyunu mevkii tatbika koyarsa o vakit halimiz nice olur... İster misiniz, üste de bizler bir padişahı tahttan indiren bainler meyanına girip defi ve refi olunalım?.. Binaenaleyh; prensip- lerimiz üzerinde sadık kalmalı - yız... İcab ederse Sultan Muradı da tahttan indirerek ikinci Sultan Hamidi çıkarmalıyır... Korkacak bir şey yok... Zaten; bu fünide | yaşamak ne gerek?. dedi. Sadrüzam; seraskerin azrılı ve haşin sözleri ve etvarı karşısında bizzarure sinmişti. Ağzından şu sözler döküldü: — Paşam; söyledikleriniz doğ- rudur. Yarın, Mithat paşa; sadrâ- zam olursa meşrutiyet fikirlerini bu memlekette Sultan Muradla tatbika kalkışacak fırsatı elde e- derlerse hiç şübhe yok ki; bizleri, mühalefetimizden dolayı yok et - N. ARTAM lan ve yağmur Bir arkadaçım anlattı *Geçen gün Taksim âbidesinin n tezabil- ründe yanımda bir ecnebi ile bes raber bulundum. Hüngür hüngür ağlıyan kocaman bir kütlemim üyterek hir ruh ile dile geldiğini, milyonlarca kalbin bir damlacık göz yaşında buluşmverdiğini ve | koskoca kütlenin bir an - içinde | önünde gençliğin coşk | yekpareleşiverdiğini gören bu ya- bancı adam: *Tarihte eşsiz bir hâdisenim şa- bidiy İ Dedikten sonra bir müddet sus- — ta. ğ Bir şeyler düşündüğü halinden — belli idi. Sordum: «Şu âbideyi, etrafına bu kudar masraf ederek çiçeklerle süsleyen belediye bu âbidenin önüne Ata- türkün hatırasını ilelebed yaşata» cak bir de flâm Loyamaz mu? Düşündüm. Avrupada böyle büyük heyk, ve âbidelerin hergün tozlarını yağdığı zaman — çamur olmaması için bu mermer — veya bronz amıtları” temizleyen insanlar vardır. Bu âbidenin toz- larile meşgul olmuyan belediye « den bu gecc gündüz sönmiyecek flâm'ı istemeğe nasıl dilimiz va- racak diye düşünceye vardım. HALK FİLOZOFU Fitreler «Fitrer mizi Türk Hava Kurtws | müuna vermek işini Ramazan Winci Teşrin | 25 Bu imtihana girmek üzere bir | çok müstantik vekili müracaat etmiş ve kendilerine tebligat ya- pılmiştir, İmtihan — bugünlerde Ankarada Hukuk Fakültesi sa -« lonlarında icra olunacaktır. Diğer tara'tan, mevcud mün - | ll.ıhuı( Fakültesinin yeni mezun- ları için, pek yakında kur'a çeki, lecektir. |Hazin bir ölüm İktısad Vekâleti memurla - rından Sadık Kemal Özdemi - eski Kadıköy bele- diye müdürü Sadık Paşazade Kemal Özdemir ptelâ ol - yarak dün vefat etmiştir. Cenaze merasimi bugün saat on dörtte Kurtuluşta Seymen sokağında S1 numaralr Bayan Behzar apartımanından Teşvi- kiye camiine kaldırılarak na - mnazı badeleda Feriköy mezar- lığına defnedilmiştir. Merhum dürüst, çalışkan va- tanperver bir zat idi, zaylattandır. Kederdide ailesine en derin taziyetlerimizi sunarız. ölümü — — mek için başımıza bin bir çorab örerler... Fakat; mülâhazam şu- dur ki; üstüste tahttan padişah indirdiğimizden - dolayı olmıyalım diye düşünüyorum.. dedi. Hüseyin Avni paşa; sadrâzamın yumuşadığını görmüştü. Fırsattan istifade edip prensipler üzerinde te'lifi fikir eylemesi lâzımdı. Ser- asker; bir parça gevşek bir tavır- la Rüşdü paşaya cevab verdi: — Paşam; şeyhülislâm Hayrul- lah eferidi ve fetva emini Kara Halil etendi elimizde demektir. Yobazlar da kısmen bunlara mer bul.. ordular elimizdedir. Kim kı- pırdayabilir bize karşı!. Murad efendi; sarhoş, müsrif bir adam. Üste de etrafındaki adamlar da öyle... Eksantrik fikirlere sahib bir alay insan etrafını almış bu - hunüyor ...Biz, Sultan Azizi indir- mekle ne kazanmış bulunacağız? (Devamı var) Birimizin derdi Hepimizin derii Fakat kaidelerde istisnalar ol- duğu gibi, esnaftan bu husus- ta - nadiren de olsa - kaçamak- r takib etmek istiyen - ler bulunduğunu okuyucuları: mızdan aldığımız — mükerrer mektuplarda esefle okuyoruz. kâyet mektupları gön derenler müşteriler değil yine esnafiın kendileridir. Vaziyet şudur: Yüukarıda zikrettiğimiz şe - küde bazı dükkânlar pazarlık | yasak olmasına rağmen müş - terile pazarlık ctmektedirler, Müşleri bir şeyin pahalı oldu « | ğunu söyliyebilir ve o dükkâne dan almaz başka dükkâna gi « | debilir. Bu hal karşısında dükkâncı müşterile pazarlık ederek fia- ti kırmak değil, etiketler üze- rine rekabelli ve nermal bl.ı Bu yüzden dürüst hareket e den esnafımız mutazarrır ol duğu gibi kötü bir itiyadın. tadır. Bu gibilerin takib edi lerek şiddetle cezalandırılma « sını alâkadarlardan dileriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: