!'—_snl( T!quA'—.'J_dMl- Tehlikeli vaziyetler için - Bir yardımcı itfaiye teşkilâtı kurulacak 17 yaşından 60 yaşına kadar herkes bu teşkilâtta gönüllü olarak alışmakmecburiyetindedir Kanun projesi hazırlandı İtfaiyemiz gitgide büyük bir te- xâmül ve inkişaf eseri göstermek- tedir. İtfaiye teşkilâtına verilen büs yük ehemmiyet, bilhassa harpte yangın bombalarının çıkaracağı yangınlarla mücadele işleri dai- ma gözönünde bulundurulduğun- dan ve bu hususta itfaiyenin pek büyük faydalar temin edeceği bi- | Tindiğinden neş'et etmektedir. Bu ı itibarla esasen mevcut olan itfai- yeyi daha ziyade takviye etmek için bir de yardımcı itfaiye teşkil olunacaktır. Seferde itfaiyenin yangın sön- dürme işlerinden mâda gaz te - mizleme, can kurtarma ve su bas- kınları ile mücadele gibi mühim vezaifi de vardır. Hazırlanmış olan kanun projesi AğK, HEYECAN ve Teftrika N. 131 Fakat, bütün bu parazitler, bü- tün bu geçici âşıklar onun ruhu- nu dolduramıyordu. O, ailesi için-| de çok iyi yetişmiş bir Türk ka- dınıydı... Ancak bir Türk erkeğile| evlenebilirse mes'ud olabilirdi. Dini, âdetleri, görüşleri tama - mile ayrı bir erkekle evlenmek de ne demekti? Böyle gayri tabii bir- leşmelerden saadet mi olurdu? Ayten yatağından fırladı. O gece tüyasında ilk defa Gültekini gör- müştü, Gültekin ona yalvırır gi- bir bir vaziyet almış, dizlerine ka- par Anormaller Kısırlaştırılma- hımıdır? Bu meselede tıb kongresinde mü- zakere edilecek Ayın 17 sinde Ankarada topla- narak 3 gün devam edecek olan Büyük Tıp Kongresi'ne 400 den fazla doktorumuzun iştirak ede- anlaşılmaktadır. Bu kongreye İstanbuldan mü- da diğer bütün şehirlerimizden de resmi, husust birçok doktorlar gideceklerdir. Bunların arasında; kongreye verilmek üzere muhte- Jif tezler hazırlayanlar da vardır. Bu seferki köngrenin «cerrahi> ve «nisal» almak üzere 2 seksiyo- na ayrıldığını yazmıştık. ı&&umı müzakereleri sırasında «neslin ıslahı» mevzuu üzerinde de konuşmalar — yapıla- caklır, mevzu üzerinde bazı karar- lar alınması muhtemeldir. Bu ka- rarların anormallerin - kısırlaştı- rılması etrafında olacağı söylen- mektedir. Bir motör sekiz saat yandı 'Tekirdağ limanında bulunan benzin yüklü bir motör yanmış- ftar. Motörün söndürülmesine im- kân bulunamamış, yangın sekiz saat sürmüştür. Gerçek.. O benden af dileyor.| Diyerek saçlarını taradı. Sabahlığını çıplak - omuzlarına öettü. — Bu sabah biraz serinlik var | düşünüyordu. | belediye teşkilâtı olan yerlerden başka, köy kanununun tatbik e- dildiği yerleede de ihtiyaç ve şartlara göre yangın önleme ve söndürme tedbirleri alınmasını hmirdir. Bundan başka şehir, kasaba ve köylerde de yardımcı itfaiye teş- kilâtı yapılacaktır. Bu teşkilâta | 17 yaşından 60 yaşına kadar «gö- nüllü, alınacaktır. Seferberlik müdürlüğünce hazırlanacak — ra- porları tetkik etmek üzere bir de «İtfaiye müşavir heyeti» teşkil o- lunmaktadır. Herde lüzum hisso- kunduğu takdirde, itfaiye teşkilâ- tının daha esaslı ve daha hızlı bir seyirle tekâmüle ulaştırılması i- çin bir de ccnebi mütehasıns ge- | tirtilecektir. Akavaryom Tesis Ediliyor Bu Türkiyede ilk eser olacak Bütün Türkiye deniz ve kara sularında yaşıyan hayvanlarla de- niz ve kara sularında yetişen ne- batları gösteren büyük bir akvar- yom vücude getirilmesi Deniz- bankça kararlaştırılmıştır. Bu; Türkiyenin en büyük ve ilk akvaryomu olacaktır. Diğer taraftan; deniz - ticareti- mizdeki inkılâp; tarihi denizcili- #imizin kudreti de ayrıca tebarüiz ettirilecektir. Karısını penczreden | atan kocanın muhakemesi Fakat bu sefer kadın- | da badiseyi inkâr - ediyor Bir müddet evvel Kuruçeşme- de karısı Zeynebi aralarında çı- kan kavga esnasında pencereden sokağa atmaktan suçlu Nâzımın muhakemesine dün Ağırcezada devamı edilmiştir. Dünkü clesede Nâzım suçunu inkâr etmiş, evvel- ce kendisini pencereden attığını İHTİRAS ROMANI yazan İskender F. SERTELLİ Venedik zaten çok rutubetli bir şehir. Caddeleri, — sokakları su | içinde. | Yüzüne pudra sürdü. Gerindi, esnedi. Venedikte daha kaç gün ka - lacaktı? Aytenin zihnini kurcalayan bu düşünce onu garib muhakemele- re sevkediyordu. Venedikte kalmalı mıydı? Yok- sa İstanbula dönüp gitmeli miydi? Bir gün önce kalmağa karar vermişken, şimdi dönüp gitmeyi Yu İstanbuldaki dostları? Ayten yalnız dönünce ona ne- ler söylemiyeceklerdi? Ayten en ziyade bu noktayı dü- şünerek muazzeb oluyordu. | ve boynuzdan ve plâstik madde- | lerden ağızlık, tesbih ve tarak i ——— — söylemiş ve şikâyet etmiş olan Muamele Vergisinden İstisna edilenler Bu istisna kanunun mer'iyet tarihinden itibaren başlıyor Muharrik kuvveti beş beygire ve günde çalıştırdığı İşçi adedi en fazla ona kadar olan sınai mücase- selerden aşağıda isimleri — yazılı olanların muamele vergisi kanu- nunun neşri tarihi olan 16/7/938 tarihinden muteber olmak üzere muamele vergisinden muaf, tu - | tulması Vekiller Heyetince karar- | laştırılmıştır. 'Toprak sanayiinden: Tebeşir ya | pan mücsseseler, madeni eşya sa- nayiinden: Cijâlar, bıçakçılık, tes- terecilik, çakıcılık, her nevi ma- den döken müesseseler — (yalnız döküm dolayısile dökülen parça- yı işlemek suretile mamulât vü - cüde getirenler hariçtir. dökme bakır imal eden müesseseler «cilâ dolayısile» tel kesme imalâtha - neleri «kangal halindeki teli am- balâj sandıklarında kullanmak ü- zere muayyen uzunlukta kesen i- malâthaneler» tahta sanayünden: Tornacılar, oymacılar, sepel ya- panlar, parmaklık yapan müesse- seler: Tezgâhçılar «fırın küreği, merdiven, bayrak direği ve ben- zerlerini yapanlar» fıçı ve sandık yapan müesseseler, ambalâj, o - yyuncak ve manken yapan mües - seseler, kürekçiler «deniz vasıta- larına mahsus kürek — yapanları kuş kafesi yapan müesseseler, tah tadan küçük eşya yapan müesse - seler, kutucular ve kutu, teldolap çember, elek kasnağı ve benzerle- rini yapanlar» çıkrıkçılar, tavla, takunye, mekik yapan mücssese- ler, araba tamir eden mücssese - ler eyalnız tamirat — dolayısile. kundura kalıbı ve ölçüsü yapan müesseseler, gıda sanayiinden: Arpa kırıkçıları, hayvan yemi, ar- pa, mercimek ve sair hububati un | haline getirmek için ezip parça- lıyan müesseseler, mensucat sana yünden: Havlucular, işlemeciler, | mendil için hazırlanmış mensucat üzerine çizgi basan müesseseler, yazmacılar ve basmacılar, hay - van eğerlerinin altına konan ke - çeleri imal eden müesseseler, mü- teferrik sanayiden: Kâğıd ve mu- kavva üzerine çizgi basan mües - seseler, serpanlen ve tuvalet kâ- ddi yapan — müesseseler, — küğd dantelâ yapan müesseseler, kemik mal öden mücsseseler «sair plâs- | tik eşya imalâtı hariçtir.» Taka imalâthaneleri «mensucat tezgühlarında kullarslan aletleri yapan müesseseler.. Zeynep te Nazımın kendisini pencereden atmadığını söylemiş- tir. Muhakeme hâdise esnasında orada bulunan Nâzımın eski ka- rısı Eminenin celbi için başka bir | güne bırakılmıştır. — Ah şu Gültekin neden kar - Şıma çıktı? Onu keşke tanıma - saydım.. Diyör ve yumruklarını birbirine | vurarak, hiddetinden dudaklarını | Bir aralık valizini karıştırirken gözüne o güne kadar görmediği sarı kaplı bir defter ilişti. Ayte - nin böyle bir defteri yoktu. Ayten hayretle detferi aldı. Birkaç sahifesini çevirdi. — Gültekinin Yyazısı. Diye imırıldandı. Bu gerçek, o- | nun batıra defteriydi. Belliydi ki, Gültekin bu defteri İstanbuldan çıkarken, zabıtanın gözüne görünmemek — maksadile Aytenin çantasına koymuş, Vene- | diğe gelince 'de unutmuştu. Ayten deftere şöyle bir göz attı. Şu satılar üzerinde durdu: t Mansur çok temiz kalbli bir adam. Fakat bundan bana ne?! O-| mum iyi bir adam oluşu, beni, onun karısını sevmekten menedebilir mi?, Ayten, birdenbire bu satırlar - dan birşey anlıyamadı. Birkaç sa- hife daha çevirdi. Düşünmeğe başladı. — Evet.. İstanbulda bir (Man- | » sürenlerin bazine nihayet ver- | |tirama | | mıntakalarında SKEYE Tramvay müstahdem- NAHİD SIRRI Çocukluğumda her tünele bin- dirilişimde korku ile karışık bir haz duyar ve bu yüksek dağlara tırmanırken duyulan haze müşa- | bih korkunun âzamisini tatmak i- | çin de, tenbih ve tekdirlere ehem miyet vermeden, arabanın kapısı na yaklaşmıya çalışırdım. Tünel arabalarında kapı yoktu, siyah boşlukta mütemadiyen geride ka- larak çıkan veya inen bir dıvar Adeta esrarlı âlemler düşündürür- dü. Fakat bir gün bir adam boş kapı yerine galiba benden fazla kınlaşıp dışarıya düştü de şirket kapıları kapandı, bu alpinist xafa di. Şimdi de, bu Galata - Beyoğlu Tünel, kibarlık ve zenginlik hissi | ni bana yegüne tattıran bir ikin- | ci ve birinci mevki arabalarına tamamile ayrı yollardan gidildi - #i için ikincilerin ayrıldıkları par maklığın önünden kâh teşkil et - tikleri manzaraya bakmıya te - mezzül edemezmiiş gibi baş çevi- | rerek bir ilerleyiş, kâh «<aman | Rabbim ne âciz insanlarda yarat mişl» gibi ikinci yolcularını sü - zerek bir geçiş oluyor ki. bakika ten hoş. Filhakika sinemalarda- ki (hususi lüks), (Lüks - koltuk) Kibi sıfatlara malik ve pek şeref- li ve mütena mevkilere hususi ve müstakil salon ve kapılardan Zeçip evvelce soçtiğiniz. yerlere kadın veya erkek teşrifatçılar de- dâletili oturmak - safası da asla istihkar edilemez şeylerden, Amma insan bu pâye ve itibarı an cak on on beş kuruş fazla vere - rek temin edebiliyor. Miyopluk * hasebile oradan iyi görmemek te ayrı. Halbuki, Tünelin, birinci| azabalarında ikinciye nisbetle e- | sasen daha da rahat seyahat edil- diği gibi ancak elli para mukabi- madığına, her şeyin dalma en pa- halısına iltifat ettiğinize hem ken di kendinizi hem de başkalarını | ikna etmiş oluyorsunuz. | Fakat şayet Tünelde tek mevki usulü tatbik edilirse, benim gibi | kibarlık ve zenginlik hazzını an - | cak elli para mukabilinde tatınin edebilecek ekâbir ve ağniya avun- — mak ve elâlemi kandırmak - için ne yapabileceğiz? Petrol İktisae Vekili tet- kikler yapacak | İktisat Vekilimiz Şakir Kese- bir; yakında Doğu vilâyetlerimiz- de bir tetkik seyahatine çıkacak- tır, Şakir Kesebir; bilhassa petrol arama mintakalarımı gezecektir. sur vak'ası) hatırlıyorum. Acaba bu salırların o vak'a ile alâkası | var mı? On yedinci sahifode şu satırla- ları heyecanla okumağa başladı: « Mansurun karısını çılgınca seviyorum. Kim ne derse desin. Afifeye malik olmağa çalışaca - | ğem. Hattâ, Afife muhalefet eder 've bana gelmezse... #ften — gözlerine inanamıyor - du. <Afife, ismini okuyunca ha- tırlamıştı. — Tamam o vak'a. Mansur va- kası.. Ve Afile Mansurun karısı, Diye bağırdı. Ayten odada yalnızdı. İçini ga- rip bir korku sarmıştı. Sanki meç- | hul bir el boğazına sarılacak, onu | öldürecek gibiydi. | Defteri çevirdi.. Son sahifesine doğru, çok fena bir imlâ ile ncele yazılmış olan şu kelimeleri oku- du: * Bu gece onu yoldan çevir - dim Bana (Kecam evde yok.. Be ni yalnız bırakanız.. Evime gel - meyiniz!) dedi. İçindeki ateşi söndürmek için her şeyi göze al- mıştım. Peşine takıldım. Evine git, tim. O gece Mansur, karısını Bo- aziçindeki teyzesinin yanında | yıldönümü münasebetile göste - Kibarlıkların en ucuzu lel'iıe Şirket arası ki ihtilâf Nafıanın yapmasına karar ver Amele Vekâletin ka beklemetedkir 'Tramvay vaâtman ve biletçileri | tramvay şirketinde biriken ceza paralarile teavün sandığında top- | lanan ve kısmen kendi maaşl; dan kesilen kısşmen de şirketin zerine ilâvesi lâzimgelen para - nın kendilerine verilmesini iste - mişlerdi. Şirket bu mesele hakkında ken disini doğrudan doğruya salâhi - yettar bulamamış, keyfiyeti me. ke Yerinden sormuştu. Merkez - | den gelen cevap üzerine şirket a- meleye bu parayı iade edemiyoce ğini bildirmiş, onun üzerine vat- man ve biletçilerde müşterek 5- | vekil tutarak şirket aleyhine mal Kurtuluş Bayramı | Münasebetile Başvekiile Meclis Reisinin Valiye cevabları İstanbulun kurtuluş - bayramı münaseebtile — Vali — tarafından muhtelif makamlara çekilen teb- Tik telgraflarına cevablar gelmek- te devam eylemektedir. Dün de Başvekilimizle Büyük Millet Meclisi reisi Valiye aşa dı:m telgrafları göndermişler Vali Muhiddin Üstündağ İstanbul İstanbulun kurtuluş yıldönümü münesebetile çektiğiniz telgraj - tan fevkalâde mütehazsis oldum. | Bu büyük gün münasebetile bü - tün İstanbula vefjah ve saadetler dilerim. Başvekil: C. Bayar Vali Muhiddin Üstünduğ İstanbul İstanbulun kurtuluş gününün vilen duygulara — teşekkür eder, saygılarımı sunarım. T. M. M. Reisi: Renda Bir top kumiş çalmış Mahmudpaşada bir manifaturacı dükkânından bir top kumaş çala- rak savuşurken yakalanan Faruk dün üçüncü cezada 24 gün hapse mahküm edilmiştir. sanarak oraya gidecekmiş. — Oh.. l Ne iyi bir fırsattı bu! O gece ilk defa Afife ile başbaşa kalacak, 6- nu istediğim gibi kollarımın ara- sına alıp sıkacaktım. Fakat, 6 ne [ inatçı, 6 nekadar namuslu bir ka dınmiş Yarabbi! Bana elini bile koklatmadı.... Ayten bu satırları okuyunca ne müthiş bir canavarın tuzağına düştüğünü anlamıştı. — Gültekin bir namus düşmanı imiş. Allahım, sana şükürler ol- sun ki, beni onun pençesinden kurtardın! diyerek ağlamağa baş- Tadı. Ayten bu vaziyet karşısında Venedikte daha fazla kalamazdı. | Bir aralık garson geldi: — Ne alacaksınız bu sabah, ma- dam? Çay mu, süt mü? Ayten hiddetle bağırdı: — Hiç bir şey İsltemm... Garson korktu.. Dışarı çıktı. Ayten, elindeki defteri bir tür- | | ldü bırakamıyordu. | Gültekini Türk zabıtası boşuna takip etmemişti. Demek o hem kumarbaz, hem de katilin biri idi. Ayten Çamlıcadaki köşkte bir ce- | dialarımı izah etmişlerdir. hakem ildi rarını sabırsızlıkla kemeye müracaat etmişlerdi.. Mesele ikinci ticaret mahkeme - sinde tetkik edilmiş, iki taraf id- Mahkeme bu işin halli için ev- velâ Nafıa Vekâletinin hakem sı- fatile bir karar vermesini ve bu karara göre hareket olunmasını tesbit etmiştir. Amele mahkemenin bu kararı üzerine şimdi Nafıa Vekâletinin bu mesele ile biran evvel moşgul olması ve mukavelenin ve elde mevcut diğer delillere istinaden biran önce haklarının iade edil- mesi için sabırsızlıkla beklemek - tedir. 'Londra İstanbul Yolu Yola rastlıyan binalar da güzelleştirilecek İstanbul - Londra asfalt yolu - nun hududumuza varacak kısmı- nan inşasına faaliyetle devam olun maktadır. İnşaat önümüzdeki yıl içinde Edirneye varacaktır. Diğer taraftan bu yolun turis - tik ehemmiyeti gözönüne alına - rak otomobil ve otobüslerle ge - taki bütün köylerin süratle imarı ve güzelleştirilmelerine geçilmiş- tir. Bu köylerin saz ve samanla kap h olan damları kırmızı kiremit - lerle örtülecek, hepsi badanala - nacak, ayrıca köyler evlerin etra- fında meyvelikler, yancalıklar ve fidanlıklar meydana getirilecek - tir. Bu cümleden olmak üzere Bü- yük karıştıran köyündeki bütün evlerin damları kiremitlenmiş, harçları badalanmıştır. Buradaki Mimar Sinanın ölmez eserlerinden biri olan (Vezir Rüs- tem Paşa camii) de Vakıflar u- mum müdürlüğü tarafından mü- ceddeden lamir olunmuştur. As- falt yol üzerindes yepyeni kara - kol binaları yapılmaktadır. hâdise üzerinde bir dakika bile düşünmemişti. Acaba, köşkte - bulun: Gültekinin kâhyası rol yan Selimin cesedi miydi? Ayten bu meş'um defteri - İs- tanbula varınca, hemen Türk po- lisine teslim etmeğe karar verdi. Naci Demirel, Gültekini Vene- diğe kadar boşuna takip etme- mişti. Türk polisinin bu kıymetli memuru Gültekini ne kadar da kolay yakalamıştı ya. O, şimdi cezasını - bulmuş de- mekti. Ayten: .— Hırsız. Kumarbaz.. Hilekâr adam! Diye bağırıyor, fakat — «katil> demeğe dili varmıyordu. Selim hakkında verdiği hüküm de ken- di düşünce ve muhakemesinin ceset, oynu- mahsulü idi, Ayten, elinde tuttuğu defterin son satırlarını okuyordu: | . Mansur meydanda! “yoktu. Afile kucağıma düşmemekte ve boynuma © kadar asrar gösterdi, beni 6 ' yör- set bulunduğunu birkaç gün ön- ce !ııptel:nk okumuş ı'ıhı. b!ı du ki. Nihayet ona karşı bütün aşkım - bir anda - beni kendisin- lıılıııhım-w | gibi, Afifenin üzerine atı "itilâfı meriyete git Silâhsız harbin likidasiyonu Yazan: Ahmed Şükrü ESM Ajans telgraflarımın verdiği bere göre, İngilterenin Roma yük elçisi ile İtalya Hariciye' kili arasında Münih mülâkati sonundanberi yapılan görü ler, bir anlaşma ile neticelenr tir. Anlaşmaya göre, ,İtalya, panyada önsekiz aydanberi met eden egönüllülerini» geri kecek İngiltere de geçen n on altısında, Romada imzi BAYaCA Ve tabii Habeşist: İmparatorluğunu da tanıyacı Bu suretle iki seneyi müteci bir zamandanberi Avrupa” sı nu tehdit eden bir mesele de ledilmiş olacaktır. İspanya meselesi h dacaktır, diyoruz. Bu, İsp hükümetçilerle Franko ar: ki mücadele derhal nihayet cek demek değildir. Bu mi lenin devam ettiği — zaman İspanya meselesinin halli kündür. Çünkü İspanya sinin iki safhası vardır: 1 — İspanyada kurulacak rejğim meselesi. 2 — Yabancı devletlerin İspi ya işlerine müdahaleleri yüz den çıkan mesele. Meselenin birinci safhası | İspanyol işidrir. Fakat müci leye enternasyonal bir - mali veren vaziyet, bunun İspanya raklarında bir Avrupa harbi lini almıştır. İspanya mesele: manada, hiçbir zaman — İsp meselesi değil, büyük devlet! rasında bir Hegemönya müd Tesiydi. Binaenaleyh bu mı nin halli İspanyada mücadel nihayetlenmesinden ziyade kadar devletler arasında bir Taşmaya bağlı idi. Münih v katı bu anlaşmaya varmak lâzım gelen atmosferi yaratti t İngiltere ve Pransa, M ninin Çekoslovakya krizini tıştırmak noktasındaki yardılf dan mütehassis kaldılar, G Çemberlayn ve gerek Dalı memleketlerine avdet eder bu yardımdan şükranla b Ter Hatta Fransa, derhal Ro bir büyük elçi tayin etmiye rar vermiştir. İspanya mı dını verdiğimiz meselenin B katte halledilmedik bir tarafi mamıştı. Esas mesele, İng ile İtalya arasında geçen ni imzalanan itilâf ile halledili ti. Binaenaleyh —meselenin muayyen noktalar üzerinde laşmaktan ziyade bir «göni Biştirmesine, — bağlı idi. İşti «gönüllü değiştirmesi, — Müf Mussolini ile Çemberlayn vel ladiye arasındaki mülâkatta bulmuştur. İspanya meselesinin halli mek, daha eski bir mesele la beraber, ona bağlı olan H şistan meselesinin de halli mektir. Binaenaleyh — İngi İtalya ve Fransa karşılıklı (Devamı 6 ıncı sahi l A sr n “m * rağs ça e e ğ sgabköda Bi & İşte o zaman, kudurmuş bir nu bir hamlede yere devifti k Yi senin her zaman yakat/ şıdığın boyun atkısile bo Evet.. Onu ben boğdum'” YARIN | Gökyüzün! Aşk Yarışlaf : “Yazan: İskender F. SER