HS Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur. Yalnız Son Telgral'da neş edilecektir. örlla leri Badan SYA ŞAİ" Mâbeyin dairesi nelerle meşgul ** Adi bir polis hadisesi sefaretleri, sarayı, hafiye teşkilatını ayaklandırmıştı ! Katli Nişantaşındaki boş arsa lardan birinde, eski bir kireç ku- yusunun içinde, horul horul uyku Ççeken bir bahriye neleri idi. — Belinde köskoca kan dırma bulunan bu bahri; sarhoşluktan gö de değildi. Hattı lan zabita memurlarının büyük | bir cümerdlikle indirdikleri siğ - | leler, tokatlar, tekmeler, kırbaç- lar bile, bu kanlı katil sarhoşun aklını başına getirememişti, Ni. hayet onu bir arabaya koyup Ga latasarayına götürmüşler, orada doktorların verdikleri ilâçlarla sarhoşluktan ayıltabilmişlerdi. — Edebsiz herif!. Yaptıklarını beğendin mi Mustafa adındaki neferi, sormuştu: — Ne yapmaşım, acaba' — Daha ne yapacaksın?, Mem- leketi altüst ettin. Diye, söze başlamışlar... Dün geceki vak'ayı hikâye etmişlerdi. Mustafa, derin derin düşündük. ten sonra: — Eh... Doğrudur. Herhalde, yapmışımdır. Çünkü, kamayı sı- yırıp sokağa fırladığın — zaman, niyetim çok bozuktu. Diye, mukabele etmişti, Katili bulduklarına Sevinip du- ran zabita memurları, bu itiraf karşısında bir kat daha memnuni- yet izhar ederek Mustafayı der. ıu;i mı:;ıııuuıgı gölürmüşlerdi. ustafa oradı eyi v aküğ la, şu ifadeyi ver- — Efendim!. tersaneden çiktim. Yeı—h:ai:l Katinanın umümhanesin egeldim. O evin sar-! mayelerinden olan sevgilim Ele- ninin odasında, güzelce kafayı çıl—k_um... Ne zamandanberi, Fle - niyi dost tutmak İstiyordum. Hal. buki bu kız, bu teklifimi kııbulît— miyordu. <Senin ağzın, daha süt kokuyor. Hele şöyle birkaç kişiyi Plkıklîı * Hovardalar arasında bir ı!ıxf't kazan da, ondan san- ürüz.» diye, mukabele ç- - Bu akşam da aramızda, bu bahriye diyordu. ayni sözler geçmişti. Bu sözler de hcnugı üzerimde, tara tesirini gös- Kala_yı iylee tülsüledik artık hovardalar ara, şan, şöhret temin edecek bir aratmağa karar vermiştin etle kapıdan fırlar fırla, Bu 1 maz, karanlıkta bir adamla kar - gılaşım. Onunla, küçük bir dil dalaşı yaptıktan sonra, derhal ka- Mayı sıyırdım; neresine r: birkaç . asgelirse kere yapıştırdım. Ondan Kiminle çatıştım?.. Bunu bi yordum. Nerelere gi(lı'ı::..h:'ı':g; sokaklarda gezdim?. Bunları da bir türlü — hatırlyamıyorum... Vâkıa —azılı hovardalardan bir kaçı ile Çarpışarak — Eleninin nazarında bir kahraman — olmak isterdim. Fakat, bu insanın kanına müteessirim. , Vak'anın ehemmiyeti dolayısile bir heyet tarafından tesbit edi. len bu ifadenin bir sureti, derhal mabeyin başkitabetine gönderit. | mişti. Bu ifade varnkası - saraya | geldi.. zaman, mabeyin deiresine | gelen sefaret baş tercümanları da mensub oldukları sefaretler na » mmma hesab istemektelerdi. Sultan Hamld, ifade varakası- ti okur okumaz, hiç bozmarnış... Başkâtib vasıtasile sefatet tercü- Manlarına izzet ve ikram ederek: — İşte... Katil yakalandı. Bir heyot huzurunda, ifadesi de alın: di. Görülüyor ki meselede en kü- Çük bir siyasi kasd yoktur, Katil, lüyik olduğu cezayı ıurenehiı: Bu hâdisede zarar gören ecnebi- lere de, icab eden tazminat veri- lecektir. Sefirler hazaratına, se - DBD A Bir, kadar, suçsuz Birdiğim için çok zünden vukua gelen mücssif bir hâdiseye de lüzumundan fazla e- | hemmiyet vermesinler. Diye, haber gö mrişti. Katil Mustafa, derhal mahke- ile Ni- les Yenişehirde Eleninin ü- Mumhaânesi civarında Mustaların tldürdüğü adam da tesbit edilmiş- ti, Bu, mükerrer — sabıkalılardan Çolak Yorgi isminde meşhur bir serseri ve azılı bir şerirdi. Beyoğlu, zabıtası; bu — vesile — ile, belâlı bir herifin ortadan kalk - Masına da ayrıca sevinmişti. Mustafa kendisine atfedilen cü | Tüm ve cinayetleri inkâr etme- diği için, muhakemesi uzun sür - memişti. Bu genç ve saf hovarda taslağı, dört kişinin ölümüne, do- kuz kişinin de muhtelif şekil ve derecelerde mecruhiyetine sebe- biyet verdiği için (idam) cezam- na mahküm edilmişti. Fakat Abdülhamid, bu cezayı tasdik etmiyerek (Trablusgarb kalesinde müebbed kürek) ceza- Sına tahvil etmişti, Ve Mustafa, Trablusgarb kalsine gittikten üç ay sonra bir (cülüsü bümayun) gecesi, mabeyini hümayun büşki- tabetinden, Trablusgarb valisine Şu gifreli telgraf gönderilmişti: (Bazı kimseleri katil ve cerh Maddesinden dolayı müebbed kü- rek cezasına mahküm edilen Ke- mahlı Mustafa nam şı.hsın bu d nden lerde kat'iyyen medhali olmayap bazı düşmanlarının iftirasına kur- ban olduğu tahakkuk etmiş ol - makla merkumun İşbu cezasının aflile, İstanbula uğratılmadan dağruca memleketine sevk ve iza- mı iradei seniyyel Hazreti Padi- şahi iktizayi âlisinden olmakla, derhal ol veçhile icabının icrası..) Ayni zamanda, Erzincan muta- sartıflığına şu şifreli telgraf çe- : kilmişti. (Bir cinayet maddesinden do - dayı mahküm olarak Trablusgarb kalesinde mahpus bulunan Ke - mahlı Mustafa nam şahsın ahiren masumiyeti tahakkuk — etmekle merkumun cezasının affı ve mem ltekctiade ikameti, ve keedisine kaydlıhayat (1) şartile üç yüz ku- tüuş Mes$ş tahsisi, iredei seniyyui hazreti pedişahi iktizay! ülisin « dendir. Joerkumün, öraya vüru- dunda zizbar İstanbula gelme - sine ve başka memleketlere git - mezine me; dan verilmiyerek, her ay malsandığından kendisine üç yüz kuruş sadakai şahane itası e- hemmiyetle tebliğ olunur.) Safdil Mustafa, yaptığı buda - laca cinayetin cezasından, böyle- likle kurtulmuştu. Hattâ, tali ve tesadülün sevkile, aklından ve hayalinden geçmiyen bir saadete de nail olmuştu. Gelelim Fehim Beye... Ti) “Ütünciye kadar) demeksir — Devamı HİRKÂY Saadetimi (4 üncü sahifeden devam) sim seni mes'ud ediyorsa ve onu o! kadar seviyorsan seni bıktırıncıya kadar konuşurum. — Leman yavrum üç gün son- ra gözlerimi açacaklar. Artık ben de herkes gibi göreceğim... Seni doya doya seyredeceğim.. Senin buraya gelmeni gözlerimin açıl - dığı gün istedim. Fakat mu - Vvaffak olamadım Leman.. İşte bu- gün çağırdım. Daha üç gün evvel. Hem bana darılma. Leman seni büyük bir hasretten sonra haki- | ki çehreni gören gözlükle gör - mekle... | Leman söyle yavram mes'udsun değil mi? — Mes'udum Rauf tasavvur e- demiyeceğin kadar. Gözlerim açılınca - belki beni | daha çok seveceksin Leman. — Seni her zaman için seviyo- rum Rauf. Hem o kadar fazla ki gözlerinin açılmasını seni sevmek için değil seni sevdiğimi gözlerin- le görmek için istiyorum. — Evet Leman sevgilimi gördü- ğüm dakika saadetim şu an - dakinden çok daha fazla olacak. Genç kız gözlerini örten yaş perdesinin yırtılacağından kork - tu, Daha fazla duramadı. Bir ha- hane bularak hastaneden uzaklaş-| tı. Şimdi eve giden tenha yolda | hıçkırarak yürüyordu. — Raufun: İ — Gözlerim açıldığı an sevgilimi| gördükçe saadetim bugünkünden daha çok fazla olacak. Sözleri hıçkırıklarını sıklaştı - Tıyordu. Çünkü o gün ona saadet değil bir acı olacaktı. Leman iki gün üstüste basta- zeye gitti, Sön gittiği gün Rauf: — Leman yarın gelme dedi: Gel- me yavrum beni evde bekle Ben yalnız geleyim, Bana bahçede kol-| larını aç koşayım kendimi beni daima şefkatle kucaklıyan kolla - Tına atayım, yanaklarmı bağrına basayı yıkan göz Bütün ıztırabını dışarı döken bir ahenkle... * Rauf etrafındaki eşyayı gördü- ğü zaman sevincinden ağlamıştı. Her şeyi görüyordu. Hasta bakicı- ları, doktorü, odadaki eşyayı. Oh yarabbi artık kurtulmuştu. Le - manı görecekti. Kim bilir o da kendini şimdi ne büyük heyecan- larla bekliyordu. Giyindi hastaneden — çıktı, bir etomobile atlıyarak köşke gilli. Kapıdan içeri girdiği zaman ba- ğirdi. - Leman!,. Leman!.. Nerdesin | bak geldim. Ses yoktu. Bir daha bağırdı. Leman! Leman.. Ses yine yoktu. Acaba bir yere mi gitmişti?. Bahçeyi aradı. Belki saklanmış- tır diye Hem böyle bir şaka ne kadar tatlı olurdu. Onun için e- nu saklandığı yerde bulduğu za- n hasretle kucaklardı y oktu... Nihayet bahçenin nibaytetindeki kulübeye gitti. Bs- ki emektar bahçivanlarına sordu — Ahmed Ağa Leman hanım yok mu burda. Bir yere mi gitti? — Evet beyefendi. Hem çok er- kenden daha gün doğmamıştı. Ben hayret ettim sordum elinde de bir valiz vardı bana. — Gidiyorum dedi.. Gidiyorum. Ahmed Ağa bana haytımın so - | muma kadar ıztırab çektirecek ta- nimadığım, — bilmediğim ıztırab ülkelerinc. Genç adam gözlerinde biriken yaşları parmakları ile düşürdü : — O beni sevmiyordu, dedi.. Merhametli kız bana — acıyordu. Daha bunu a vakit anlamıştım. * 'Tren son süratle gidiyordu. Le- man kompartımanda gözlerine tut- tuğu mendili çekti. Valizini açtı. | İçinden çıkardığı aynaya baktı. — Saadetimi yıkan güz. Diye mırıldandı. Aynada ta - (8 inci sahifeden devam) | İşte sürat istiyen en mühim bir iş daha. İngiliz Başvekili beraberin- de Londradan iki daktilo gı mişti. Bunlar sürat itibarile kim bilir belki de bir müsabaka açılsa dünya rekorunu kıracak' gibi ça- buk yazıyorlarmış. Bu iki dakti- lodan biri olan Mis David kendi- sile görüşen meraklı bir gazete « ciye şöyle anlatıyor: — Konferansların yabancısı de-| ğilim. Bu benim için ilk defa ol- | muyor. Milletler Cemiyeti kon - seylerinde Cenevrede bulundum. İkinci defa olarak Başvekil Al - | manyaya geldiği zaman Gödesberg| de beraberdim. Bütün gece ça - lışlam. Cenevrede iken sonu gel- miyen birçok nutukları yazardım. Bir daha böyle bir toplantı ol - mazsa her halde memnun olaca- ğiml. Londradaki Deyli Ekspres gaze- tesi Münih toplantısı — sırasında oraya yolladığı bir kadın muha - birden aldığı mektubu neşretmek-| tedir. Bu muhabir Münihde 1o - | kantada kırk yaşlarında bir garson kadından bahsediyor Devlet a - damları bir tarafla Avrupanın müukadderatı ile, sulhun kuvvet - lenmesi için konuşmakla meşgul iken Bu kırk yaşındaki lokantacı kadının da sözlerini İngiliz kadın muhabiri manalı bulm ki mektubuna yazmış. garsonu kadın sokaktan geçen genç delikanlıları göstererek şöy- le diyor: — Gençlerin harb için esvabları tüfenkleri var, var, Bunlar böyle gezerek — zannediyorlar ki Avrüpayı tamamile zaptetmişler, zaferi kazanmışlar!.. Bir de koca- lara, babalara — sorunuz: Onlar bunların hepsini bir tarafa bırak- mışlardır!. Reklâm ve (5 inci sahifeden devam) | yazılnışlır. Sigorta kumpanya - ları az tazminat vermek için kır- lara birçok levhalar Z ,«Yavaş yürüyüzünüz!... le oynamayınız. — ” Otomobilinizi bu süratle sürer- seniz bir saat geçmeden muhak- kak cennete gidersiniz.» Sanra dört yol ağzında iskelet resimleri göze çarpar. Dahası var: Kum - panyalar, kazalarda parçalanan o- tomobilleri satın alırlar, yol ke - narlarında ağaçların yanına bı- rakırlar. Üzerine kazanın nasıl vukua geldiğini haber veren bir levha asarlar. Bu reklâm levhalarına hemen herşehrin methalinde tesadüf e - dersiniz: X... benzini kullanınız...» ilâh.. na, bilhassa intihab za » manında çok ehemmiyet verilir. Ve bu uğurda milyonlarca do - lar sarfolunur. Xn güzel kızlar se- çilir, hatta küçük çocuklar top - iklarda dolaştırılır. Bun- inde — şöyle bir levha ların gi vardır: <Babam gibi yapınız, mösyö Z... ye veriniz...» * — Yransızlar birşey icad etti - ler mi, Amerikalılar derhal kop- yasını yaparlar. Bunu söyliyen mösyö B... otuz beş yaşında bir müdürdür. Birçok işleri arasında X... diş sabunları şirketinin reklâm şefidir. Ona gö- re bu diş snacununu kullanmıyan- ların dişleri beyaz olmaz. İzam etmiyorum. Reklâm afiş- lerinin üzerinde dudak — dudağa verip öpüşen iki nişanlının res - mi vardır, Altında şu cümle ya « zılıdır: «X... diş macunu kullanmamış olsalardı böyle öpüşemezlerdi!..» yö B... hayretimi görünce güldü: — Geliniz, size Amerikada rek- lâmın nasıl doğduğunu göstere - yim... Dedi. Büredan çıktık. Yandaki büroya girdi, Burası küçük bir istirahal salonuna benziyordu. — Burası reklâm fikirlerini dü- şünen, bulan ve yazan kâtibin ye- ridir. | reyinizi mamen oyuk olan bir gözü ağladı- Üt halde ıslanmamış gözüküyordu. — «Diş macunu ve buseler» i reklâmcılık.. gı | Tercümanlık rekoru Münihde tarihi toplatı olurken Orada — bulunan bir kadın daha vardır ki İngiliz gazetecisi bundan bahsetmeden geçemiyor. Bugünkü Almanyayı idare eden tabakanın en ileri gelenlerinden biri de hiç şüphesiz Mareşal Göring'in eşidir. Alman Mareşalinin eşi sade giy nişi ile nazarı dikkati celbediyor- du. Münih'de kadınların da birtop- dantısı olmuştur. Nazilerin kadın teşkilâtının merkezi Münih'dedir. Bu teşkilâtın tam 16,000,000 azası vardır. Bu kadın teşkilâlı çok ça-|| lışmakta, çok iş görmektedir. Şöy- le diyorlar: Gayemiz vatanın iyi- liği için uğraşmaktır!. Fakat bu teşkilât Almanyada görülen diğer- leri gibi askeri teşkilâta benze - || tin pek çok şu- | a anne olmak öğrenmek miyormuş. Teşk besi vardır. Bi gibi mühim bir v için bu teşkilâtin açmış - olduğu | mekteblerden çok bahsedilmek - tedir. Ahçılık, ev — kadınlığı; çocuk bakımı ve saire gibi aile kadını yetiştirmek için öğrenilme- mi si elzem olan şeyleri öğrenmek üzere birçok mektebhleri vardır. Bilhassa hasta bakıcılık. Teşkilâtın relsi Fzau Gertsud kendisile görüşen kadın gazete - ciye şöyle demiştir: — Eğer bir harb çıkarsa çoğu- muz hasta bakıcı olacağız. Fakat harbolmasını - istemiyoruz. Harb, olmasın diye elimizden gelen her şeyi yapacağız. Çünkü geçen umu-| mi harbin bıraktığı sefaletleri hâ-| lâ unutmadık. Ancak şimdi ken- | dimize gelebiliyoruz. Evlerimiz, yuvalarımız şimdi daha mes'ud - | dur. Bu evleri yıkmak fedakâr - | lığına lüzüm gösterecek kadar or- tada bir sebeb olmasa gerek. — Alay etmeyiniz, dedi. Evet, hakkınız var, Bu cümle biraz a- çıkçı, Fakat Amerikalılar en ziya- de şu dört şeyle alâkadar olur - lar: Birincisi kadın( biraz çıp - Takça), ikincisi: çocuklar, üçün - cüsü: Köpekler, dördüncüsü de: Erkekler... Burada en çok köpek- | lerden hoşlanırlar, Binaenaleyh, reklâm mubharriri, bu dört şeyi dikkat nazara ala - rak reklâmları, ona göre hazır- lamak mecburiyetindedir. Meselâ: Birinci plânda, henüz genç bir adam, arkasını daktilo - suna çevirmiş, bize bakıyor. Ağ- zından çıkıp leyhanın yukarısına doğru uzanan bir çizgi, dikkat zarımızı şu cümleye çeker: <A - | caba niçin benden kaçıyorlar?... | (Kaçanlar daktilolardır). Beri tarafta, daktilonun ağzın- | dan çıkan çizginin ucunda da şu cümle yazılıdır: «Nasıl söyliye - Ağzı o kadar fena « Daha aşağıda da: «Dakitlolarınızın kaçtığını iste - mezseniz, X... diş macunu kulla - naniz...> Daha birkaç büroya girdik. Birisi pastacılara, ötekisi de kun- duracılara mahsus reklâm ha - zırlıyanlarla — dolu... Koridörun nihayetinde geniş bir büro daha var. Ortada büyük bir masa, renk. renk kâğıdlar... Bir mekteb dershanesi mi?... Hayır! Atelye... Herkesin bir ma- sası var, Herkes çalışıyor. Mös- yö B. — İşte bütün afişlerin resim - leri burada yapılır... Dedi. Sonra bir salona girdik. Bir resim galerisi gibi bir yer. — Burası kantrol yeridir, Nev- yorkün müuhtelif “mahallelerine adamlarımızı göndeririz. Bu ma- halleler halkını afişlerimizi gör- meye ve matbu sual listesini dal- durmıya davet ederiz. Yaş ve sı- nıf farkı aramayız, En aşağı bin erkek, bin de kadın gelir. Bu da bize iki bin dolara mal olur. Çün- kü kendilerine, zahmetlerine mu- kabil birer dolar veririz. Bir kaç Mmilyon sermayesi olan bir şirket için iki bin dolar nedir? Hiç de - Bil mi?.. Fakat bünlar, sokağa çı- kınca, duvardaki afişlerin önün « de dururlar, ahaliyi başlarına top- larlar, anlatırlar. Bu suretle biri- kenler de reklâmlarımızı okur - lar. Maksadi da budur... 7?—SON TELGRAF—S I ci Teşrin 1938 Belediyenin Daveti İstanbulun Kurtuluş yıldönümü kutlulama merasim'ne iştirak edecek olan alay Birinciteşrinin 6 ımcı günü saat 10 da Sultanahmet meydanında toplanacak, saat 10.30 da harcket ederek Taksim mey- danına gidecektir. Bu törende bulunmak üzere İstanbulda bulunan Saylavlar, Şe- hir Meclisi üyeleri, Süel Gecnraller ve Üsbaylar, Adliye ve Mülkiye rüosası, Belediye erkânı, Matbuat mümessilleri, Parti, yet idare heyeti âzaları, Siyasal Parti Başkanları, hayır ve meslek cemiyet- leri başkanları, Bankalar direktörleri ve imtiyazlı şirketler, Ticaret odası heyetleri ve Esnaf cemiyetleri reislerinin Taksimde hazırlan- maş olan tribüne teşrifleri rica olunur. Elbise: Jaketatay, Silindir şapka, | «<B> <Tltr Ü İstanbul Beledîjesi ilâniları Keşif bedeli 1767 lira 55 kuruş olan Davutpaşada yaptırilacak çöp — iskelesi açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakile şartnamesi Leva- — zım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı ve- sikadan başka Fen işleri müdürlüğünden alacakları Fen ehliyet vesi- kasile 132 lira 57 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber - 7/10/938 cuma günü saat 14 buçukta Daimi Encümende bulunmalıdır. — (B) (6727) Y lar. * Hepsine 110 lira bedel tahmin edilen Eminönünde Şeyh Mehmet Geylani mahallesinin Arpacılar - Eminönü meydanı sokağında yeni 5ö — $7 numaralı dükkân ankazı (53 numara üzeri üç kat odalar duvarları taş tuğla merdivenleri ahşap döşemeleri - potrel, 57 npmara 53 kapı nu- aralı bina altında kâgir bir kat dükkân) satılmak üzere pazarlığa ko- muüştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler B lira 25 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 6/10/988 — embe günü saat 14 buçukta Dalmi Encümende bulunmalıdırlar. (B) (7181) * Yedi aylık muhammer kirası 600 Hira olan Şehir tiyatrosu Büfe ve gardrobu 939 senesi Nisan sonuna kadar kiraya verilmesi işi açık art- tırmaya konulmuştur. Şartnamesi Lovazım Müdürlüğünde görülebilir, İstekliler 45 liralık ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 14/10/ 938 cuma g? * aat 14 buçukla Daimi Encümende bulunmalıdırl>” (B) 6986) — * BİR TASHİH 5/10/938 gününde ihalesi yapılacak olan düşkünler evinin ince köselesi 240 olacak iken 420 yazılmıştır. Tashih olunur. Nafıa Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğünden: İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdüzlüğü, bütün şubelerinde; elek- trikli ev âletlerinin tamirini kabul etmektedir. Âlet tamiratı meccanen — yapılır. Ancak bir kısım veya parça tebdili icabederse bunun bedeli tah- sil olunur. T5 a ,UMUM MÜDÜRLÜK — Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı a İstanbul Satınalma Kemisyonundan : Jümrük Muhafaza eratı için 4294 takım yazlık elbisenin kapalı — zarfla eksiltmesine istekli çıkmadığından 10/10/938 Pazartesi günü saat 11 de pazarlığı yapılacaktır. 2 — Tasınlanan tutar 212328 lira 80 kuruş ve ilk teminatı 1675 — liradır, $— Şartname ve evsafı kamisyondadır. Görülebilir. *— İsteklilerin gün ve saatinde ilk eminat makbuzları ve kanuni — vesikalarile birlikte Galata eski İthalât Gümrüğü binasındaki Komls- yona gelmeleri. * 46526 İstanbul Nafta Müdürlüğünden: * j 20.10938 perşembe günü saat 15 de İstanbulda Nafıa Müdürlüğü — Eksiltme komisyonu odasında (170357) lira keşif bedelli Erkek öğret- men okulu ittihaz olunan Mecidiyeköyü civarındaki Dumlupınar yatı okulu binaları tamiratı açık eksiltmeye konulmuştur. 4 Mukavele, Eksiltme, Bayındırlık işleri genel, husust ve fenni şart- nameleri, proje keşif hulüsalarile buna müteferri diğer evrak dairesin- de görülecektir, ğ Müuvakkat teminat (128) liradır. ğ İsteklilerin en az (1000) liralık bu işe benzer iş yaptığına dair ida- relerinden almış olduğu vesikalara istinaden İstanbul Vilâyetine ek- 'siltme tarihinden (8) gün evvel müracaatla alınacak ehliyet ve 938 yı- hna ait Ticaret odası vesikaları ile gelmeleri. — (6992) Türk Hava Kurumu ll 25. ci Tertip | Büyük Piyangosu B 6.cı keşide 11 - Birinciteşrin - 938 dedir. Büyük ikramiye 200.000 Viradır. Bundan başka: 40,000, 25.000, 20.000, 15.000, 10.000 Lira- hk ikramiyelerle ( 50.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mü- kâfat vardır. DİKKAT: Bilet alan herkes 7 - Birinci Teşrin - 938 günü akşamına kadar biletini değiştirmiş | bulunmalıdır