| Gürültülü ve hararetli toplantı $€—SON TELGRAF —& 1ci Teşrin 1998 | Berberler tam 4 saat birbirlerine girdiler Neticede kursun ce- miyete bağlanması- na karar verildi Berberler cemiyeti, dün, saat ikide heyeti umumiye toplantısı- ni yapmıştır. Cemiyet. - başkanı, heyeti umumiyeye ilân edilmiş elan ruzname mucibince — madde madde izahat ve malümat ver- Heyeti umumiyeyi teşkil eden zevat arasında «Berberler Kursu» nun müdür ve muallimlerinden bazıları da bulunmakta idi. Cemiyet başkanının, kurs hak- kında lâyıkile mesaisine devam e- demediği, fazla ve Tüzumsuz ola- rak birçok masraflar edildiği, bi. naenaleyh esnaf için daha ziyade müfid olması bakımından - halen cemiyetten ayrı idare edilen kur- sun - cemiyet idaresine alınması- m heyeti umumiyeye arzetmesi üzerine, cemiyetin eski —başkamı vehalen kurs erkânından olan İs- mail Hakkı söz almış ve kursun masrafları, faaliyeti hakkında i- zahatta bulunarak - emciyet reisi Müustafa Turanın sözlerine cevab vermiştir. Bundan sonra, cemiyetin eski heyeti idaresi ikinci başkanı ve halen kurs muallimlerinden olan İhsan söz alarak kursun - birk. a senelik — faaliyetini, hesahaunî dokuz. kişiden mürekkeb olan urs Müallimlerinin nasıl hiçbir maddi menfaat gözetilmeksizin, Devlet — Çiftliklerinin Faaliyet tarzları Knntrul;i.iâeğe Başlanıyor Bir müddettenberi şehrimizde hıflunmıku olan devlel ziraat işletmesi Kurumu umum müdürü feragati nefsle çalıştıklarını, taş- radan gelen talebelerin, ne su- retle yetiştirilip mezun edildiği- ni, diğer vilâyetlerimizde bırakı- Tan hüsnü intıbat uzun uzun izah €imiş ve bu suretle cemiyet he- yeti idaresinin noktai nazarına cevab vermiştir. Bundan sonra müzakere - şid- detli bir münakaşa ve münazara safhasına girmiş ve heyeti umu- Miye âzasından muhtelif kimseler ayrı ayrı söz istiyerek birbirine zıd olan noktaf nazarlarını müda- fİaa etmişlerdir. Eh ziyade münakaşayı mucib olan nokta şudur: Berberler kur- Sunu cemiyet mi idare etmelidir? Yoksa, müstakil olarak mı bıra- kılmalıdır?.. İşte bu husustaki noktai nazar- lar ikiye bölündüğünden, toplan- ©, giddetli münakaşalarla saat M den, 18 e kadar hararetli bir Sürette devam etmiş ve netice şu süretle karara bağlanmıştır: Heyeti umumiye ruznamede tesbit ve izah edilen hususatı din- lemiş ve malümattar - olmuştur. Berberler kursunun da, bugün- den itibaren, tekmil muamel&ti u- Mumiyesi vesairesi ile, cemiyet heyeti idatesi tarafından idare e- dilmesine karar verilmi; Kızmış iftira Etmiş İFakat bu kızgınlık ken- disnepahalıya mal oldu Yusuf isminde biri üç gün ev- vel polise müracaatla ayni evde oturan Ali isminde - biri tarafın- dan yorganının çalındığımı iddia | €tmiştir. Bu müracaat üzerine ya- Şefik Ankaraya gitmiştir. — Mumaileyh $akında memleket | içinde bir seyahate çıkarak kuru- | mun idaresinde bulunan - çifllik. | lere ve diğer faaliyetine sid işler üzerinde tedkikler yapacaktır. Diğer taraftan aldığımız malt- | :.ı.a-ııî ;:mkz:mı Vekâleli idare: | ni ulunan devlet üret çiltliklerinin de kurumlımsîîılî | kararlaştırılmıştır. | Bu cümleden olmak üzere Lü- | devlet Üretme - çiftliği dürü Avni Akvardar da Tunceli ziraat müdürlüğüne tayi, zürtü) yin olun- Devlet ziraat kurumu, bu çiftlik müdürlüğüne Muzaffe, Ti tayin etmiş ve mumaâileyh de dün — şehrimizden — Lülebı gitmi; Bi SON TELGRAF'ın Tarihi tefrikası No. 115 kalanarak adliyeye teslim edilen Ali evvelki gün birinci sulh ceza- da sorgusu yapıldıktan sonra tev- kif edilmişti. Yorgarının çalındı- Binı iddia etmiş olan Yusuf dün | adliyeye müracaat ederek: — Benim yorganım çalınmadı, ben Aliye kızgın olduğum için if- tira ettim.. Alinin kabahati yok- tur, demiştir. Birinci sulh ceza mahkemesine sevkedilen Yusuf hemen tevkif e- dilerek ceracvine gönderilmiş, iftiraya uğramış olan Ali de düh Serbest bırakılmıştır. * İstanbul havagazi şirketi Ba- kırköyüne evvelki gün gaz ver- Miştir, w* Gümüşsuyu yolile vilâyet bi- Dâsı önünden başlıyarak Ankara caddesi asfalt olarak döşenmek - tedii Yazan: M. Sami KARAYEL Herkes farkındaydı: padişah Dilşad'ı seviyordu ! Bibi getirdim... Sırtında bir tül. şİ .. İhttizar bu | için İradelerinizi ye miş bulundum. Ferman Arzi Niyazın bu gülerek: — Gene kimbilir neler İstiyorsun? Ziyanı yok... di SÜa yapmak Gelsin dişahı: etmişti Arzı Niyaz, Dilşadı çıkıp dı - şarda önüne katarak efendisinin yanına getirdi. Dilşadın, neşesi kiplerine galebe çalmak için ne yapmak lâzımsa yapacaktı. Bü - tün vücudünün çizgileri, giydiği siyah tül entarinin mesamatın - dan ış bir halde sü- iradesi heyecanım teskin erinde idi. Ra | 'Sıtma ile Mücadele Tekâmül kurslarında bilhassa buna ehem- miyet veriliyor Sıtma hastalığını kökünden ku- rutmak ü bir yandan esaslı sureşte mücadeleye devam eden Sıhhat ve İçtimai Muavenet Ve- kâleti, bir yandan da bu hastalık üzerinde ihtisas sahibi doktorla- Tımızmadedini artırmağa — çalış- maktadır. Bu maksadla şehrimizde muh- kelif tıbbi mevzular etrafında a- çılmış olan tekâmül kursu gibi; sıtma mıntakalarımızdan Adana- da da bir (Sıtma tekâmül kursu) açılmış. buna - İstanbuldan ve müuhtelif - şehirlerimizden doktorumuz iştirak etmiştir. Bu kursta verilen nazari ders- ler ay başında yani 4 gün evvel bitmiştir. Kurstaki 130 doktor Adana ve Mersin havalisindeki sıtmalı yer- de ameli derse, tatbikata çıkmış: lardır. Taşköprü Panayırı Açıldı müsabakası yapılacak Orta ve Şimali Anadolunun çok verimli ve çok ticaretli bir alış veriş sahasi baline gelen «Taş- köprü» panayırı evvelki gün açı! | maş, buraya İstanbuldan da mü- teaddid tüccar ve alıcılar giderek pavyon tutmuşlardır. Kastamonu çevresinde büyük vesilesile büyük güreşler tertib olunması da kararlaştırılmıştır. Başta serbest güreş şampiyonu- müz Tekirdağlı Hüseyin olmak ü- zere, Mülâyim, Babaeskili İbra- him, Manisalı Halil, Molla Meh- lar'bu panayırda güreşeceklerin- den bir kısmı dün şehrimizden Kastamonuya hareket / etmişler- dir, Memleketimiz ve, Avrupada ve Amerikada şöhret kazanmış olan | bu pehlivanların hepsinin bir a- | zeda güreç müsabakaları - önü- | müzdeki cümartesi ve pazar gün- | deri icra alınacaktır. Tüccarın kontrolü devam ediyor İstanbuldan hariç memleketle- ye İhracat yapan — müesseselerin ihracat emtialarının kontrolleri- ne muntazaman devam olunmak- tadır, Bu kontroller neticesinde; şeh- rimizde yumurta ve fındık ihra- catile uğraşan 10 u mütecaviz mü- essese hakkında zabit varakası tanzim olunmuştur. Zabıt varaka- ları üzerine başlanan takibat ne- ticesinde bunlardan 3 üne para <cezası kesilmiştir. d P v Maktu satış könlrolü gayet feyizli bir surette devam elmek- dip durdu. ge görünce; büyük bir aksülâme lin âsabına verdiği tesirle lâm emi demiyecek bir hal ve tavır- la olduğu yerde mihlanıp kala kaldı. aşağı seyrettikten sonra; güle- rek : ustam, seni kollamıştır. — Ne o, sesin çıkmıyot... Bir arzun var mı yoksa? — Btendimizin sağlı; ka ne arzum olabi! hanelerinde istirahatim maldir. — Ha, şöyle... Belli, keyfin ye — Ustamı severim, ona, emnl- Bir de enteresan güreş bir hareket uyandıran bu panayır | med ve Kara Hüseyin pehlivan- | Sultan Aziz, mat güzeli bu hal | — Düşad; nasılsın? - Sana, iyi | baktılar mı? Hiç şüphe etmem, | yetim vardır. Sana da teveccüs | ARADA BİR” San'at ve düşünceler Yazan: Seyfeddin Orhan Tenkit, üzerinde mütalea olun- mağa değer bir eserin, ilham ve intıbalarile meydana getirilen ve kıymeti sanat göziyle ölçülem bir başka eserdir. Muhakkak ki, sanat göziyle de- gerlenen eser, bu kıymetle müte- nasip bir olgunluk seviyesindedir. Böyle büyük eserleri tetkik ve tahlil ederek onun kıymeti etra- fında ileri sürülen fikirler (ki bu, büyük münekkitlerin harcıdır) başlı başına bir eser olmuş olur. Yukarıdaki cümlede tenkidi an- latmaktan ziyade, münekkidi izah etmiş oluyorum. Kısaca, münekkit, mücllif ka- dar eserin içinde yaşayabilmeli- dir. Sanat için, muayyen bir sevi- ye tahmini hiç bir zaman kabil olmadığı gibi, istikbal için ne gibi çığırlar doğacağı da malüm değil dir. Şurası üşikârdır ki, insanlar; kitle, cemiyet parçaları halinde, gittikçe tekâmlile yü sanat, cemiyetlerin ı zamanla mütenasip bir seviye taşır. O, ancak kendi seyrini ken- disi bulur. Unutmamalıdır ki, sa- nat, cemiyet hayatından değan bir mefhumdur. Onun müukaddoratı; cemiyetlerin yaşayışına, hayatına bağlı kalmaktadır. O, bir güzel- lik ve büyük bir âhenktir. Onun küçük, yahut büyük bir kısmı ü- zerinde tahavvül ve tecedi pacak herhangi bir münekkit, ha- taya düşmüş olur. Sanat için ideal düşünülemez. Yalnız, cemiyetin yaşadığı zaman içerisinde bir sanat ufku mevcut olabilir. Fakat, bu ufkun arkasın- dan doğacak hayatı ve yeni âlem- lerin varlığını kim inkâr edebi- lir? Buna göre, açılan ve açılacak olun sanat çığırları üzerinde mü- mekkit için bir tesir düşünülmeme lidir. Zira, yaşayan sanat, yaşayan cemiyet kadar, her zaman kuyvet- li ve masundur. Dalma, cdebi ve kültürel sevi- yesi yüksek cemiyetler için mü- cehhez ve kuvvetli münekkitler düşünülebilir.. Muhakkak ki, şa- matkâr gibi, yine cemiyetin kendi sinden doğan büyük istidatlar an- cak yeni bir çığır için müessir o- Tarak beklenir, | ca, sanat için muhit lâzımdır. Me deni cemiyetler, evvelâ bu seviye- yi idrâk ederek ona ulaşmışlar- dır. İnsanlar için kül halinde bir sanat teessüs etmek kabil değil- dir. Yaratıcılık ancak yaratana mahsustur. Yalnız, insanlarda bu- luş ve anlayış mevcuttur. Madde- ler gibi, fikir ve ilhamlar da biz- ce meçhul iken, bir muhterlin bu- tarak, anlayarak nasıl bir medeni- yet vasıtası ortaya koyduğunu dü şünürsek, bir sanatkârın da yine görmediğimiz mevhum mânaları birleştirerek yeni ve yüksek bir â- benk tesis ettiğini tabii bulmal yız. Dünyaya hiç birşey sonradan doğmuş değildir. Sanatin zirvesi | yoktur. Son söz sasanlarındır. O, | dalma susan istidatların - dilinde kalacaktır. *& Kadıküylülerin Kadıköyün- de bir hal açılması hakkındaki | teklifleri beledişece reddedilmiş- tir. dan bu “ltifatlar kı olay çık Fakat; Sultan Aziz, mat güzele candan ve ruhtan bağlanmıştı. Bu kız önu çileden çıkarmıştı Mat güzel, efendisinin iltifatı- 'na karşı; ayak öperek, dua eti Arzı Niyaz, şaşırmıştı. Padişa- hin bu süretle iltifatı görülmemiş birşeydi. Demek; Dilşada herşe- yin fevkinde gönlünü kaptırmış- ; bu kıza da gönül veril- di. Demek; Küçüksu mesiresinde berleri efendisine takdim et rsatına nafl olamıyacaktı. | Harem bahçesine çıkacağım... Ma beyn dafresinde mukayyet ol: Büyük sanat adımları, büyük | medeniyetler önünde yürür. Kısa | V can fedü edilebilecek bir dilber- | Iktısadi meseleler 'Demir sanayicile- rinin vergisi Bir kısmı maktu vergiye bağlandı, diğer kısmı ver- giden muaf kılındı Muamele vergisi kanunu, bir- çok esnaf gibi demir sanayicileri- ni de telâşa düşürmüştü. Bu esnaf merbut oldukları m: deni san'atkârlar cemiyetine “mü racaat ederek, cemiyetin, bu hu- | susta teşebbüste bulunmasımı di- lemişlerdir. Esnafın dileklerile alâkadar e- lan cemiyetin heyeti idaresi, ka- nunun çıklığı günden itibaren | tadilât yapılması hakkında aid ol- At etmiş ve bu müracaati birmüd- | det evvel şehrimize gelen mali heyet tarafından tedkik edilmiş- tr. Cemiyet bu — müracaatinden müsbet netice elde etmiştir. Alı- nan neticeye göre Türkiye demir Diş doktorları korngrası Diş doktorları kongresi 'bu ayın 17 sinde Ankarada toplanacaktır. Bu seneköngreye dişçi mektebi profesörlerile talebeleri de iştirak edeceklerdir. Köngrede - cerrahi, jrotez, ortodonsi, diş tedavisi mev- zularını alâkadar edi rajor gör rüşülecek ve serbesi mevzular et- rafında da tehliğer yapılacaktır. | İnönü kampı biiti İnönürdeki <Türkkuşu kampi> bu seneki faalivetine'nihayet ve- rerek kapanmıştır. | — İnönü kampına gitmiş olan İs- | tanbullu plânör ve paraşütcüler evvelki akşam şehrimize dönmüş- lerdir. Dün de kamptaki muallim ve talebelerden bazıları şehrimi- ze gelmişlerdir. Hatayda yeni mektepler Hatayd anbildirildiğine — göre; Hatay iktısadiyatını kurmak üze- re bir anonim şirket teşkil olun- muştur. Devlet reisi Bay Tuyfur Sök - men de bu şirkete hissedar yazıl- miştir. Diğer taraftan Antakyada Türk ve Arab erkek liselerinin olduğu gibi kalması, Beylan ve Kırikhan-| da bu ders yılından itibaren birer orta mekteb açılması kararlaştı - rılmıştır. Beylandaki mekte*e; albay şük- rü Kanatlının ismi verilmiştir. | Berlinde iki idam Dün cabah Berlinde kafaları balta ile kesilmek suretile 2 casus idam olunmuştur. Bunlardan biri Sarl'ı ve evli 39 yaşında Katerina isminde bir kadındır. iğeri de Ludvig namında bir erkektir, huzurdan ayrıldı na giderek nöbet bekliyen Fahri | Beye emir tebliğ etti. Mat güzel, efendisile başbaşa kalmıştı. desine : — Şöyle yanıma gel.. Hem çok yakın gel,.. Diye çağırdı. Dilşad, efendisi- nin yanına sallana — sallana gitti. Efendisinin dizlerine baldırlarını Efendisinin dizlerine başını ha- fifçe yazladı. Dilşad; efendisinin dizinde akla Oturduğu yerden, ince belini bü- | kerek, göğsünü ileri verip efendisi nin gözlerine gözlerini çengelliye rek bütün şehvetiyle bakıyordu. Sultan Aziz; büsbütün çileden çıktı. Arzı Niyazı da - bir bahane ile başından savmıştı. Artık, usta irade edilmedikçe içeri giremez- Kt « duğu makamlara derhal müraca- | Sultan Aziz, ayakta duran göz | gelmedik fettanlıklar yapıyordu. | sanayicilerinin bir kasmı muame- le vergisinden muaf, bir kasmı da | maktu vergiye tabi tutulmuştur. Bu vaziyet, Resmi Gazeto ile ilân edildiği gibi Maliye Vekâleti tarafından bütün maliye şubele- rine tâmim edilmiştir. Cemiyet, yakında, gerek kanu- 'nun maddesini, gerek kararnamme- yi tabettirerek bütün demir sana- yicilerine tevzi edecektir. Cemiyet bu - vaziyetten sonra maktus rabtedilenlerden bir kıs- mının muafiyetini, ve ayrıca da bakırcılar, musluk ve sarı pirinç işi yapanların mevadı - iptidaiye tenzilâtı daha fazla olması için de aid olduğu makama müracaat et- miştir. Komiserin gözü Ününde olur mu ya? —oU— N (Azılı kadın mahkemeye verildi Evvelce kocasını dövmekten | mahküm edilmiş olan Zeynep is- minde sabıkalı bir kadın, evvelki gün Taehtakalede komşusu Refik ile karısına tecavüz etmiştir. | | | İ | Zeynep karakalda komiserin ma- sasının üstünde bulunan tampo- nu Refiğin başına atmıştır. Adli- yeye verilen Zeynep üçüncü asli- ye ceza mahkemesinde tevkif e- dilmiştir. Bedava Gezmek istemiş Fakat -y_a—k-ayı ele verdi Sırrı isminde biri evvelki gece Taksimde Cerman isminde - biri- nin otomobiline binerek — Şişliye gitmiş, bir müddet bir gazinoda oturduktan sonra ayni - otamobil ile Taksime dönmüştür. Sirri Taksime gelince, şoföre tekrar Şişliye çekmesini söylemiştir. O- tomobil Şişlide karanlık bir # kaktan geçerken Sırrı otomebil- den atlıyarak kaçmak istomiş, fa- kat şoför kendisini . yakalıyarak Pangaltı polis merkezine götür- müştür. Sırrı karakolda bekçi Ö- meri de tahkir etmiştir. Dün adli- yeye verilen Sırrı 4 üncü asliye geza mahkemesinde sorgusu yı pildıktan sonra tevkif edilmiştir. İ * Ankara tib kongresinin tarihi | 18 teşrinievvele tebdil olunmuş -* tur, -— başa kaldı. Yemek zamanı geçmiş, | yatsı namazı yaklaşmıştı. Zavallı Arzı Niyaz nöbet bekli- yordu. Neden sonra; efendisinin | sosi işitildi: — Kim var orada?.. Arzı Niyaz, içeri girdi. Padişah irade ediyordu: — Bahçe hazırlandı mı? Orada | yemek yiyelim... Sofrayı da ka- meryeye hazırlayınız.., Mat güzel, Arzı Niyaz içeri gir diği zaman Padişahın ayaklarının altında serili ipek bir Acem hali- sının üzerine boylu boyuna uzan- mış, üryan bir halde yatıyordu. Yü zü kıpkırmızı olmuş, omuzları be relenmiş, saçları darmadağın idi... Arzı Niyaz aldığı emri yerine getirmek üzere çıktı. Biraz sonra; herşey hazırdı, Padişah; bahçeye inecekti. Dil- şad, yorgun, bitkin bir halde da- l ha Kâlâ olduğu yerde yatıyordu. Padişah; hursinı | | var) Bunun için karakola götürülen |— İNuman Başkanlığına bildirilmiştir. #lamağnış, iki | — Soekak mı? Garaj mı? MAHMUD YESARİ TTarlabaşı caddesine müvazi, iki dar sokak vardır: Biri Hüseyina. ka, öbürü Pire Mehmet! Bu iki dar sokak, deve kuşuna benzer: kâh garajlık eder, kâh sokak hizmetini görür. Bu iki sokağın, açık bava ga- rajı olmasının sebep ve hikmeti sçamurluk ta- - mircisis vardır. Eskiden kömürcü dükkânı olan bu tamirhane, kü- ve dardır. İçine iki etomebil ( giremez. Halbuki çamurluklarını €zen arabalar, tamirhanenin önün de durup, caddeden görülen so- kağı kapatamazlar. - Bunun için, Hüseyinağa ve Pire Mehmet sa- kaklarına çekilirler. Ve tamiral başlar. Bu çamurluk - tamiririnin kata şişiren, sinir bozan, uyku kaçıran, taktakları, sabahın sekizinden ak şamın yedisine kadar, hemen he- men durmamacasıya devanı eder. 'Tamirhanenin faaliyetine kulak Tarımızı tıkayalım; — Takat nöbet bekliyen otamobillerin sokak iç. Terinde tamir - edilmeleri doğru mu? 'Tamire gelen, nöbet bekliyen e tomobillerin manevraları yüzün- den, bu sokakta — kaldırım kalmamış — gibidir; — sokağın t tür. Yağış havalarda, kaktan geçmek, gülde yüzmekle | müsavidir. Belediyeden ricam şu : Tamir- | haneye dokunmasın. Horkes, bir yüzden ekmeğini çıkaracak. Fa- kat, kış bastırmadan, bu iki tas lihsiz sokak, biraz tamir görsün! gürsün! Mi nel;'ığnzci oğluna ameliyat yapıldı Hariciye Vekâleti umumi kâtibi Bay Numan Rifat Menemencioğ - huna Cerrahpaşa hastanesinde çük bir ameliyat yapılmıştır. Bay Numan Rifat Menemen - —— cioğlunun sıhhi vaziyeti iyidir. Diğer taraflan mumalleyhin ri- yaset ettiği Türk - İtalyan ticaret anlaşması müzakerelerine An - karada devam olunması kararlaş- tırılmıştır. hade Alman elçiliğinin bir daveti. ”” Almanya İktısat Nazırı Bay Dr. Valter Funk'un Ankârayi zi- yareti münasebetile önümüzdeki cumartesi günü saat- on yedide Ankaradaki Almanya Büyük El- çiliğinde matbuat erkânına mah- sus olarak bir çay ziyafeti tertib olunmuştur. Bu çaya Ankaradaki matbuat mümessilleri davetli bulundukla- rı gibi İstanbul matbuatı mümes- sillerinin de davetli oldukları Bü- yük Elçilikten Basın Kurumu Birimizin derdi Hepimizin derdi Bu ağaç'ara günah değil mi ? Kınaladada otutan 'bir okü- yücumüz, Adadaki ağaçların bakımsızlığından dolayı birer birer mahvolduğunu - görmüş, bize şu mektubu göndermiştir: <Kınalıadada Akasya cad- desinde 25 - 30 senedenberi emek verilmiş, yetişmiş. esa- — sen ağacı kıt olan bu adanın — manzarasını teşkil eden o gü- zelim kestane ağaçları bir ma- kine yüzünden — mahvolmakta — olup simsiyah kömür kesil miştir. Hükümet ağaç yetiştir- mmek için binlerce lira masraf — edip ve müsaadesiz ağaç kese tirmediği halde 15 - 20 ağacın kurumasma sebebiyet verene — acaba bir cesazı yok mu?» Karimizin bu pek yerinde o — lan şikâyetinden dolayı biz de dF