4—SON 4—S0N TELGRAF—5 ! —S 1ci ı'qnı 1924 ALMANYA ve DEM'R! Tıbkı kuşlar 6,000,000 işsize iş bulmakta güç çünkü iş vesaire vardı. , lük çekmedi Berlinin pelitikası bundan sonra hangi yoldan nereye doğru gidecek Almanya silâhlanırken yeni bir takım diye düşünürken şunu göz önünden ayırmamak icab ediyor: I | ihtiyaçlar karşısındadır !.. Almanyanın siyasi muvaffaki - | yetlerinden çok bahzedildi. İktı - | sadi vaziyetine dair söz söylemek sırası geliyor. Onun için bir İngiliz gezetesinin Almanyanın iktısadi. | bakımdan ne halde olduğuna d: tetkikat yaplırarak elde ettiği ma- lümatı burada hulâsa etmek fay- görülen bu hanya- bugün ne göre dahı ledir. Hitler idaresi 933 te iş başına gelmişti. O za e bugünkü arasır Yeni yollar, , ye birçok yenilikler — yapılıyor fediliyor. Hitler idaresi zaman Almanya da (,000,000 işsiz vardı. Bunların hepsi de erbab işç i— Bunlara iş g zımdı. riktirilmiş birçak mevaddı ipti- Demir, çelik, bakır, bi elzem olan maddeler, d durüyordu; 3— Fakat Hitler idaresi gelin- ciye kadar ortadaki işsiz işçilere iş gösterebilmek için bu mevaddı iptidaiyeyi ortaya koyup faaliyeti tanzim etmek cihetine gidilme - mişti. | İşte Hitler idaresi 933 te iş ba- ! daiye vardı. kü şına gelince bunu yapmağa mu- vaffak olmuştur. Burada kaydedilecek nokta mev €ud malzemenin evvelden hazırla- nıp yığılmış olması, beklemesidir. İşsizler faaliyete geçince bunlara daha çok yiyecek, giyecek ver « mek lâzım geldi. 6,000,000 adam herşey istiyordu. ecek, giyecekten başka radyo, otomobil, bisiklet, fotoğraf ma - kinesi gibi. | Bunlar da vardı. Lâkin bir müd- | det sonra Almanya fabrikaların. da işler fikrinin yerine haricden mevaddı iptidaiye getirmeğe mec bur kal yiyecek de getirtmiş- tir Şirn: ün mesele bu 6,000,000 işçinin faaliyetinden alınan neti- nit beklendiği gibi çıkıp çıkma - üzerinde dönüyor. Alman - yada büyük bir faaliyet başlamış, mas: |a 1— Yahudiler aleyhine 934 de | bıîhyıh ve devam eden hareket; 2— Almanyada katolik kilisesi aleyhine girişilen hai 'Gerek Yahudiler ve gerek kato- likler dünya piyasasında Alman mallarını almamak ve aldırmamak için çalışmışlardır. Halbuki Alman; haricden tirilecek yiyecek maddeleri ve demir, çelik, bakır, kömür ve sa- | ire için ecnebi parası yetiştir lâzımdı. Bunun üzerine Hitler A manyası kararını vermiştir: Beş senelik plân ile Almanyayı her ihtiyacını kendi temin ede - bilecek bir hale koymak. Bu senenin haziranında neşre- dilen resmi malümata göre Al - manya yiyecek şeyler yetiştirmek yolundaki mesaisi neticesinde bu- nu yüzde 15 den yüzde 80 dere- cesine - çıkarabilmiştir. Bununla beraber buğday mahsülünün iyi olup olmaması bahisten hariç tu- tulmalı. Çünkü mahsulün iyi ol- ması o sene havanın iyi gitmesine tâbidir. Bununla beraber elde o- lan yani çalışmağa bağlı olan şey- lerde alınan neticeden Almanlar | memnundur. | Sonra Almanlar şunu da sakla- (Devamı 6 ıncı sahifede) SULH PERİ 68 sene içinde yedi defa Yuvada Oturuyor!. Aveyronun küçük bir köyün - “de fakir bir kadın, bir ağacın dal- ları arasına yaptığı bir yuva (1) da oturmağa başlarşıtır. Bir diğer kadın da kocaman bir ihlamur gövdesindeki kovukda ikamet etmektedir. A - ğacın çevresi 18 metrodur. Kadın, buraya küçük bir karyola, bir gaz ocağı, bir hayli de eşya koymuş. muş, rahat rahat oturuyormüş. Ne âlâ! Ne ev sahibi, ne de kira derdi var... Gözü görmiyen aktör Son 'günlerde Londrada (Jour- End) adlı bir piyes oynan - lamiştır. Bu piyesin baş rolünü yapan artist, halkın en çok sevdiği E. B. Gri Bu artist geçenlerde gözlerine bir hastalık arız ve görmez olmuş. Fakat, yine vazifesini yapıyormuş. Grifte, eşyaların ve artistlerin tayi ağacının mıya ba ir. bulundukları yerleri bir kere prova yapmak k liyormuş ve seyircilerden hiçbir kimse, gözlerinin görmediği: farkında olmuyormuş... Sİ korku geçirdi!. Almanya ile Fransa, 1870 ten 1938 e kadar olan devre içinde iki defa harbetmişlerdir. Fakat yine bü uzun zaman içinde, Südetler meselesi de dahil olduğu hai di defa iki tarafın mülki ve as - askeri idareleri, genelkurmayları «tetikte» durmuşlar, şifreli tel - graflar mesafeleri aşmış, sefer - berlik emirlerinin verilmesine ret — kalmış ve harb «mukadder» telâkki olunmuştur. numt Harb, birisinin dediği htirasların kazaen böşan - | neticesinden değil, harbe mleketler zi a | mn tehlike karşısında şaşkınlığa | düşmeleri yüzünden patlak ver - | miştir. Almanya ile Fransa arasında geçen T defalık harb bazırlığının | sonuncusu olan Südet meselesi - nin hulâsası şudur. | Versay müahedesi mucibince btr| 'Tampon - devlet olarak kuru Çekaslovakyanın Almanya ve A- vusturya ile müşterek olan hu - dud mıntakasında, Südet Al - manları oturmaktadır. Bu Al - manlar, Hitlerin Almanyada ikti- dara geçişinden sonra aralarında #por ve gençlik organizasyon ——— — enç erkekde bir kımıldanış, merak: — Kocası var mı?. — Var. Fakat, çok mıymıntı bir Bilmem- ki, Nimet Hanımefendi de onun nesini sevmiş... — Severek mi evlenmiş?. — Eveti, kurdular. Bunların başına da Kon rad Henlayn adında bir jimnastik muallimi geçti. Bu teşekküller, ayni zamanda siyasetle de uğra - rlar, Çekoslovakyayı teşkil e- birçok ekalliyetler arasında haklarını müdafaaya çalı- Fakat şubatta ani bir Almanya Avustur - etti. Bu suretle, Südet- n hududlarına bitişik girmiş bulunuyordu. Sü- etler önce, kendilerine baklar verilmesini istediler. kat Çek hüki rasında yapılan müzakereler a - bir ha kim kaldı. Tehlikeyi sezen ve sul hun korunmasına büyük bir ehem miyot veren İngiltere, Lord Run- simanın reisliğinde bir heyeti, iki tarafı uzlaştırmak üzere, Prag: gönderdi. Fakat ağustostan it baren de Almanya, manevralar dolayısile olduğunu söylediği bü- | yük askeri hazırlık! Bir taraftan da Südet a: kargaşalıklar eksik Ağustos nih ziyade gergihleşti. gerginlik “Devam zisinde olmuyordu. üd safhasına gir - £ sacı sahifada) birçok | tile Henlayn a- || etinde vaziyet daha || K eylülde bu || Saadetimi yıkan göz Yazan: Sedat Nazmi AKPINAR (Dünkü sayıdan devam) | 'Ameliyat odası baş döndürücü | bir koku ile dolmuştu. Doktor işi-| ni bitirmiş ellerini yıkıyordu. Ken-| İlksoe : dine yardım eden asistan ve has- I ta bâkıcılara birçok talimatlar ve- riyordu. Nihayet ameliyat olan | hastayı ameliyat masasından dik-| katli hareketlerle kaldırdılar. Te- kerlekli bir sediyeye koyarak ya- vaş yavaş odadan çıkardılar.. — | Dakikalarını asırlar kadar u - zun bunaltıcı üzüntülerle geçiren genç kız açılan — kapıdan çıkan sediyeye kapandı. Fakat hasta ba- kıcılar mâni oldular. — Ricd ederim - - hanım. Daha Bastâmız baygın. Hem birkaç gün konuşmaması lâzım. Vücudü çok | zayıf düşti 4 Genç kız istemiyerek kaj sediyeden uzaklaştı. Sonra deli ameliyat odasına girdi. Henüz çık- mıyan doktora koştu; ellerine sa> | rildr. — Rica ederim doktor benden çbir şey görecek değil mi? | şündüği — Evet kızım, Ameliyat mu - vaffakiyetle bitti. Yalnız on gün kadar gözleri kapalı kalacak son- ra da tedricen açacak. Çünkü ziya ile birdenbire temas belki bir za- rar yapabilir. Fakat göreceğine e- kız şimdi elindeki küçük mendille gözlerini - kuruluyordu. O kadar mes'uddu ki o an sev diğinin gözlerinin açıldığını di Fakat sonra kurula- mış olduğu gözlerini tekrar bir yaş | ıslattı. Demek artık o görecekti.. | Görecekti. Hem bu bakışlar onun bütün saadetini yıkacaktı.. Dü - | şündü. Hayatta herkes mes'ud ol- sa idi saadetin ne kıymeti ola - caktı. Birçok kimseler böyle bed- | baht olacaklardı ki mes'ud olan: | b çekenleri görerek saa- nlıyacaklardı. Hasta - | ğır adımlarla uzaklaştı. — | * Şimdi evdeyalnız. H çede Rauf ile dolaştığı y geziyor. Ma; o nice tatlı veya | acı olan har safhasını bir sinema | gözlerine mazide bulduğu küçük küçük saadet benekleri bir se « vinç ışığı dolduruyor. Fakat bu çok sürmüyor, yerini yine göz yar şının donuk perdesi kaplıyordu. Bazı günler çam ağaçlarının al- tına gider Talâtın sevgisini itiraf ettiği günkü heyecanı tekrar tekt rar yaşar ve kendine kucak açan | bu saadet mefhumunu.yıkan var- | lığına lânet ederdi. Eğer böyle olmamış olsaydı kimbilir ömür - lerinin sonuna kadar ne tatlı an- lar yaşıyacaklar ve beraberce y rüdükleri hayat yolunda ne ka ı(i mes'ud olacaklardı. Kimbilir bu çiçeklerle süslenmiş bahçenin ça“ | kul taşlı yolu onlara mehtablı ge| celerde yol gösterecek — aşklarını | birbirlerine itiraf ettikleri çam < ların altı onlara ebediyyen sevgi-| lerini söyliyecek bir yuva ola caktı. Ah yarabbim diyordu. Böyt le olabilecek saadeti düşünün sotf ra hepsinin birer hayal olduğunl düşünerek o güzel, tatlı anlarıti Tüyasından uyanmak nekadar adf oluyor. * Hastaneden haber geli uf Lemanı istiyordu. Genç kadırli Biyindi gitti.. Kalbini - üzüntüler parçalayacaktı sanki. Ya gözleri açılmış ise ya beni görürse diyt hastaneye geldi. Raufun odasınd tmeden baş hemşireye uğradı. Hemşire hanım hastanın göğ lerini açtınız mı? — Hayır kızım henüz açılm'adı. Fakat üç gün sonra açılacak. Demek üç gün kalmıştı. Her $€ yin mahvolmasına. Yürüdü. Odanın kapısında ellt rile bağrına bastırarak heye * canını zaptetmeğe — çalıştı. İçeri girdi. Hasta hafif bir sesle: — Leman sen mi geldin dedi.- — Benim Ratif ben geldim cat nım. — Ah L&man seni kaç gündüf görmek istiyordum. Bilsen sana * kadar hasretim ki hele sesini duf mağı © kadar özledim ki. — İşte geldim canım.. Eğer sef (Devamı 7 inci sahifede) H - MOFRDAL NDU Bu akşam MELEK sinemasında — Tatlı sesin - Nefi KENDE | e Doyamıyacağınız, Hatırasını bir şaheser. başlıyor senelerce unulamıyacağınız SİNEMANIN BİR HARİKASI enklerin - birleşmesile vücud İlâhi güzelliklerin bulan ŞAHANE ÇILGINLIKLAR Unted artist şirkerinin 3.009.000 dolar sarliyle yaraltığı hakikf sinema (GOLDWYN * FOLLIES) şaheseri Nefis » eğlenceli cir mevzu içinde görülmemiş - düyulmamış güzellikler Amerikanın meşhur Metropolitan artisrlerinin iştiraktiyle TRAVIATA operasının en güzel pırçalar Biletleri MÜNİHTE ÇEMBERLAYN - DALADIR! evvalden aldırınırz. Tol: * MUSSOLİNİ - B 40868 HİTLER. MÜLÂKATI FİLMİ ŞEHRİMİZE TAYYARE İLE GELMİŞTİR. Konforansın - bütün sahneleri en ince teferrüatına kadar gösterilmiştir. Bu akşam SARA Y sinemasında programa ilâve edilecektir. Refik, mekte devam etmektedir. hakikaten bu san Belki de » sonra konağa gidecektir! — Refik, bu işte sakın bir dalar , dalavere! Ne dalaycı Niçin? devam ediyor. 6,000,000 işsize iş | bulunarak birçok eşya yapılmakta ve harice gönderilmektedir. Ha « riçten Almanyaya para giriyor. Bu da çok iyidir. Fakat Almanya mevaddı iptidaiye için harice pa- ra vermek mecburiyetindedir. Kendisinde olmıyan ham madde- leri dışarıdan alıyor. Böyle en lü- zumlu maddeleri dışarıdan alın- ca harice yolladığı eşyadan büyük bir kâr temin edemiyordu. Sonra Almanyanın ihracat eşyasını yâ- bancı piyasalarda satmakta zor - luk çektiği zamanlar geldi. Ya - bancı memleketler piyasasında Alman eşyasının - satılmasındaki zorluklar Deyli Ekspresin yazdı- ğına göre şunlardan ileri geliyor- Z ati Ve. teessüfün tekerrürü, dudakların buruşuşu: 'Tuhaf şeyi Üçüncü otomobilde: Yalnızlar. İki hanım: — Hanımefendi! Tabir bu... Biri nimet!. Biri misafiri, Şadan Hanimefenaı: Niret: , — Ben sizi konağa bırakırımn... — Refik Beyefendi neredeydi bu gece?, Dedi, kendi otomobiline aldı. Onu, Boyacıkö- — Aman hanım efendiciğim, bıktım. onda: yünde bırakacak, kendi de «Bebek» e inecek, İki- kilir şey değil. Öyle rahatına düşkün Bur si de durgun ve yorgun! Dans yorgunluğu, heye - gelmemek için bin türlü bahane buldu. Şimdi can yorgunluğu, şampanya.. bal.. kokteyl.. likör de mutlaka uyuyordu. Eğer benim zorum ve kor - yorgunluğu. Bunların ymunlıılu! küm olmasa mıymıntılıkatn yakasını — kurtarıp da bir gün bile kitablarının başından ayrılmıyacak! avere olabilir? Mızrak hiç çuvala sığar mil bu sözü nereden çıkardı, söyledi?, 4 Her halde yanlış bir hüküm, gelişi güzel bir $ Hiç böyle dalavere olur mu?. Buna imkân var mü Ferhundenin bivanetini “kendi elile bulmuş gibi miyor mu? İ İlkşüphe, İlk ihbar, , kasid ııJ İlk aranmak, Pi Edebi Roman No. 124 — Bilmemki?, — A A... Neden?, — Çok yorgunum! — Vallahi olmaz. diye söz verdik! Etem İzzet BENİCE , tahayyül etti: Refik Gal ndan çıkıyor, doğru kendi kendine salonda biraz do - akşam akşam Üa Di Ve.. vesvese ile geçen günler Haydi bunlar için dalavere, te lebilsin. Nitekim, kendi de öyle söylemişti. sonradan öyle mi oldu y kınun resimlerini, desi bütün her şeyi kendi elile bulmadı, kendi elile af h dolabın içinden çıkarmadı, kerdi elile Fe nin yüzüne çarpmadı mı?. idi, bunlar da mi desise ve hile idi. Sonra, hap Ayıbi! Güseren Hanimeten- — Ah Nimet gezmekten ve eğlenmekten ne n baş kaldıracaksın?. Diyor, kendi odasına geçiyor, gözleri mütema- Nimeti arıyor, sonra yemeğe ini- uyuyor! Bu saatte henüz — uyanmamıştır, yor ve.. Bilse ki, bütün bu tahayyülât kendi kuruntu- sudur. Refik evde değil, Nadi ile başbaşa dertleşe mektedir. Muhakkak çıldırır. Çılrırmasa bile b