Sultan Hamid maruzat dairesine geçer geçmez karşısında esvabcı başıyı gördü Ismet Bey, müteessir bir vaziyetie ellerini uğuşturarak söze girişmişti .. için akşama doğru herkes evl avdet etmişti. Örtalık kararmaya başladığı zaman, sokaklar da ten- ne halaşmıştı. Gelip geçenler, bir hay-i 1i azalmıştı. İşte bu acele karanlık — içinde, Pangaltı taratındaki dar sokak - ların birinden, bir adam fırlamıştı. Elinde, büyük bir bıçak vardı. Hem bir deliye, hem de bir sar- hoşa benziyen bu bıçaklı adam, Ni- Şantaşı tarafına doğru — koşmiya mıştı. y ı:u hali uzaktan görenler, birer ğ afa kaçışarak — kurtulmuşlardı. 'akat bazı kimseler de; kim olduğu belli olmuyan, hatta sırtındaki el - h:&ıı bile farkolunamıyan bu adam , arafından bıçaklanmışlar.. Kanlar 'şinde, yerlere yuvarlanmışlardı. Bu felâkete uğrıyanlar arasında BU zavallılar vardı: Kapısının önünde, sütçüden süt alan ihtiyar bir kadın, Bir sebzeci Ki e ansa tebaasından bi ü e lan bir komis . Bu komisyoncunı Bir müusevi tüccar, Tünel şirketinin işletme müdürü He, madaması, a Ve saireden mürekk erkekli üç filesi,.. Yıldırım b kadınlı kişilik bir masum ka- Bibi inen darbe- sini yi ıı:ıî'ı.k derhal kaldırımlar — üzerine düşüp can ::rm?lerdı Bir kısmı da aldık- | fi öğır ya LJ“(;lîmix.ınllldan, bihuş bir Her taraftan: — İmdadi.. — Tutun., ”a Katil kaçıyor. Sesleri yükselmişti. Fakat ğindan kan damlıyan katili Mak şu tarafa dürsun, onu tekib elmiye bile hiç kimse cesarit g. i i... Ancak iş işten ge - Sip de katil örtadan kayboldukian ;:ı:adznbıtı memurları vak'adan Ka dâr olmuşlar; derhal hare - | ete geçmişlerdi. ıa:au korkunç hâdise, yeğlunun her tarafı h ina - Mişti. Felâkete uğruyanlar k::: - Biğda, ecnebilerin de bulurmas, | getinmda Sefarethaneleri harekete | d"wig: 'Sellm tercümanları, YOğlu — mutasarrıflığına | çe uh'A:ılı:e hakkında ma- t silât isterlerken, di. İf yerlere daŞlAlEN da mühter y ti t rişmişlerdi Di e Beyoğlu mutasarnıfı, biz telöş içinde idi. Bir kişiyi bıçaktan geçiren, tarihinde — görülmemiş bir | bıça- | tut - sarçabuk » dehşetli çırpıda üç gösteren " katilin ele Ki için bütün takib Beçirilm vetlerinin başına Ve tahkik kuv - sabaha — kadar n genç karımı, | ber ederok kendisini, — yöes'uliyat kurtatnak için, derkâl — meptiye Kazırına haber gönderetek Şaç dümci memurlar istemişti, — askere stal Yakka- Btçirilmesinden ibaretti, birkaç damla kan lekegi bu ayakkabı, hâdisenin Cereyan ettiği sokaklardan hirin- e Sahibi tarafından teekedilmişti aevağtü Dü hummalı - fasliyette Taşln ededursun; biz gelelim ka. Pangaltı ile N; işantaşı arı sekiz on dakika u,gğd_“""_ R i "'“"N’Ş:““mmu—-.. giydirilen postal gibi bir a; binin ele Üzerinde bulunan $ orada gözüne bir araba ilişmişti. Derhal arabacıya; — Duürt.. Demişti. Ve, bir hamlede kendini arabaya atarak — Çabuk.. Yıldıza çek... Emrini vermişti. O tarihte (Yıldıza çek) emri, hiç bir şeyle ölçülemiyecek bir tesire malikti. Arabacı, arabaya binenin kim olduğuna dikkat edemiyecek ka- dar sersemliyerek kırbacını hay- vanların külaklarında şaklatmış, — Doeeeh... Demişti. * Ertesi sabah, Sultan Hamid kal, kıp da banyo dairesinin yanın - daki (maruzat salonu) na geçer geçmez, karşısına mabeyin baş- kâtibinden evvel, esvaberbaşı İs€ met Bey dikilmişti. İsmet Beyin bu vakitsiz ziya - Teti Sultan Hamidi hayrete dü - Şürerek - Hayrola İsmet Bey.. Ne ha- 2, Demişti. İsmet Bey mütecssir bir vazi - ziyetle ellerini uğuştuyarak & Kirişmişti A Efendimiz!.. Cenâ Hak, Kulunuz, kaç defa efendimize ar- zettim. Şu Fehim kuluruza fazla lyıııı vermemenizi istirham eyle « im. - Ne ölmüş?.. Fehim, bir şey Mi yapmış? — Daha ne yapsın, efendim... Ortalığı kırmış geçirmiş. — Sarayda mı bir şey olmuş?.. — Hayır efendimiz... Ne had - dine., Sarayda ne yapabilir?.. Sultan Hamid, geniş bir nefes almıştı. İsmet Beye karşısındaki sandalyeyi göstererek: — Oturunuz da, anlatınız. Diye, mırıldanmıştı. İsmet, söylediklerinden ciddi ve, hakiki bir istikrah duyarak vak' nakletmişti. Fehimin riyayeti | | | | | Hayat maceradan ibaret mi ? 12 inci sahifeden devam) Bıraknuştı. Kirbi bu parayı daha Ziyade işleterek çoğaltmak — için kullanmış, fakat zarardan zarara uğrıyarak nihayet bu binlerce İn- giliz lirasının eriyip gittiğini gör- Müştür, Kırk sene evvel cenubi Afrikada Transval harbine genç bir İngiliz yı olarak iştirak eden zengin delikanlı o zamanın — ressamları, heykeltraşları tarafından - hakiki İngiliz çehresini en iyi gösteren bir adam diye onu intihab ederek resmini yapmışlardır. Bugün ise o kırk sepe evvelki gehce hiç benzemiyen yaşlı bir Kirbi vardır. Fakat yalnız gözleri, kuvvetli bakışı genç Kirbiyi ha- | tırlamtaktadır. - Vaktile on altı yaşlarında bir kızın gönlünü ça- lan Kirbi şimdi şu ihtiyarlık ve Yoksulluk günlerinde o eski ma- | Cerasını gazetecilere şöyle anlatı- yör — Şarlat Londranın en güzel kızıydı. Onu bir baloda iken ya- kalamıştım. Devirsi gün de nikâh- Yazan : Ziya Şakir ne atfen İsmte Beyin anlattığına göre Güya Fehim, © günlerüe Av - rapa gazetelerinin (zalı şahane) hakkındaki neşriyatından son de- recede müteessir olmuş.. Mese - leyi, kurmuş, kurmuş, kurmuş.. Kurarken kendisine garib bir (kara sevda) ya tutulmuş... He- le bu yakında, Ermeniler tarafın- dün (nefsi hümayun) a karşı bir | guikasd yapılacağına dair aldığı haber, büsbütün beynine vurmuş.. | Gerek frenklere ve gerek Erme - | nilere, bir dehşetvermek islemiş. Derken efendim; Allah tarafın - dan gözlerine bir karartı gelmiş.. Manevi bir ses: - Seni, bunca nanı nimetile besliyen Padişahın, etendinin hak-| kında hainane maksad besleyen - | lere, kalk kendini göster. Demiş.., Bunun üzerine, sırtına bir ne - fer ceketi, ayaklarına birer pos- tal giymiş.. Eline bir saldırma ge- çirmiş. Seyyidi Battal Gazi gibi: — Ya hey... Dirip ortaya atılarak, — ortalığı altüst etmiş... İsmet Bey; anbean, Sultan Ha- | h gazabıni beklemişti. Fakat şin içinde ecnebilere tecavüz dahi olduğu balde - Sultan Hamid bütün bu sözleri o kadar tabil bir şekilde dinlemişti ki; İsmet Bey Hünkârın bu sükünetine hayret işli. Ve İsmet Bey sözünü bi- Bu çocuk, bil- mem ki beni niçin bu kadar sever.. Ne ise, mesele, zinhar dallanma- sın. Fehim de, bir müddet evden dışarı çıkmasın. Demişti. * Şimdi de gelelim, zabıta tahki- katına.. Pangaltıdan, Maçkaya.. Harbi- yeden de Şişliye kadar her taraf- ta büyük bir tarama yapan za - bita, nihayet katili elde etrişti. (Devamı var) çıktı. Ben o ihtilâle karıştım. Son- va Transval harbi çıktı. Oraya da gittim. Sonra Zolo muharebesin- de de bulundum. Transvalde iki etelim vardı. Bir tiyatroda hisse* dar idim. Ne işe teşebbüs etsem kazanıyordum. Öyle ki kazandı- iam parayı hesab edecek vaktim yoktu. Bu kadar para nereye git- ti? Karım öldü. Ondan sanra bir çok kadınlar benim paramı yağ- ma ettiler. Transvalde iken başt- ma'gelen birşeyi daha anlatayım: Bir bankadan hırsızlık edilmişti. | lardır. O kadar ki bu müessese ile Almanya müstemle- ke isteyecek (4 fnett sahifeden devam) Milletler Cemiyetinden ayrılmış- ler misakı fikrine daima hücum etmişler, dörtler misakını ileri renler de Milletler Cemiyetini çi rütmek için her şeyi söylemiş - lerdir. Fakat Almanya ile İlalya Milletler Cemiyetine ayrılmış - biçbir alâkaları kalmadığını söy- lemekte hiçbir vesileyi unutmu- yorlar. İngiliz Başvekili de İrigilterenin Milletler Cemiyetine merbut ol- duğunu her vakit söylemiştir. Fa- kat Almanya ve İtalya ile konu - şurken bunları Milletler Cemi - yetine tekrar çağırmakla mak - sadlar hasıl olamıyacağı anlaşıl - maştır. Bu takdirde Almanya ile İtalya ile doğrudan dağruya mü- zakere cihetine gidilmiştir. İşte geçen sene iktidar mevkiine gel- dikten sonra İngiliz Başvekil! İtalyan Başvekiline mektub yol- laması, İtalyan diplomatları ara - sında İngiltere ile anlaşmak fik - | rini müdalaa edenlere yardım ct- tiği gibi Londradaki İtalyan &l - çisi kont Grandi İngiliz Başveki- H ile ondan sonra sık sık görüşü- yordu. İtalya ile bu müzakere ka- pısını açmak ve 935 de Habeşis- tan meselesi çıktı çıkalı iki taraf | arasında artan gerginliği ortadan kaldırmak ve İspanya mestle - sinde de ademi müdabhale poli - tikasını yürütebilmek için İngiliz Başvekili faaliyete geçerken Al- | manyayı da unutmuyordu. Şimdi-| ki Hariciye Nazırı Lord Halifaks geçen senenin son baharında Al- manyaya gönderilmişti. Ondan sonra ortaya çıkan rivayetler gün | geçtikçe ehemmiyet aldı ve git - gide bunlardan bir kısmı hakikat oldu. İngilterenin İtalya ile anlaş- ması meselesi bugün bu sütunda yazılan yazının mevzuundan haric kalacak. Fakat Almanya ile İn- giltere arasında tam bir anlaşma temin edilmesi gibi bir gayc takib edilirken müstemleke meselesi - nin konuşulmaması kabil midir? Müstemleke meselesi ki şimdi- ye kadar Almanya bunu birkaç defa ileri sürmüş, Londradan gö- rülen mukavemet üzerine bahis kapanmış, fakat hiçbir zaman u- nutulmamıştır. Bugün Almanya- man. 80,000,000 — nüfusa — malik olduğu söyleniyor. Bu milyon - larca insanın çalışması çin saha lâzım olacak, Almanyaya demir, gelik, bakır, kömür gibi iptidaf maddeler lâzım. Nüfusun bir kıs-| manı harfce göndererek istihsalât yaptırmak icab ediyor. Harlcde | nereye? — Almanyanın — umumi harbden sonra elinden alınmış lan Afrikadaki — müstemlekeleri | yeniden kendisine verilirse oraya | nüfusunun bir kısmını yollıyarak | çalıştırmağı düşünüyor. Alman- lar bynu uzun uzadıya müdafaa edeğgelmişlerdir. Afrikadaki Al - sim edilmişti. En mühim müstem- lekeler lizler almıştı. Bu müs- temlekeler Milletler Cemiyeti na- mına bu devletlere verilmiştir. Bu devletler de onları Milletler Ce - miyeti namına idare etmektedir - ler. Geçen sene, evvelki sene Al- manlar müstemleke bahsni or - | taya koydukları zaman Londradan işitilen cevab şu idi - Bu müstem!ekeler Milletler Cemiyeti namına bu devletlere verilmişti. Bu devlet'er de on - ları tekcar Almanyaya adesi için yine Mületler Cemiyeti karar ver- meli. Almanya ise Milletler Ce- miyeltinden çıkmıştır. Tekrar o- raya gelirse görüşülür. gibi, veya- hud da şöyle deniyordu — Müstemlekelerin yerli halkı tekrar Almanların idaresine geç- mek istemiyorlar. Müstemlekele- rin halkı Avrupalıların renginde beyaz adamlar değilse de herhalde insan oldukları muhakkatır. Bu insanların arzularını hiçe sayarak kendilerini istemedikleri bir ida- reye teslim etmeğe Milletler Ce - miyeti razı olmiyseskür gibi Fakat vaziyet evvelki türlü idi. Geçen sen> daha başka- laştı. 1938 de ise büsbütün başka «l- | muştür. Almanyanın müstemlvke | davasını tazeleyeceğini tahmin et- mek için ise çok düşünmeğe lüzum olmasa gerek. HİK ÂYE Saadetimi (4 üncü sahifeden devam) sesine göre bir çehre, onu beğe- iyordu ve bu çehre ile ” gençli mış olduğu hayali çeh- 2 fark olmadığını gö - rüyordu. Nihayet sevdi.. görme- “den tasavvur etmiş olduğu haya- Tile sevdi Lemanı... * Genç kız düşünüyordu. Birbir- lerini seviyorlardı. - Fakat Rauf, önu sevmiyecekti. Gözlerinin a- | çıldığı gün sevgisi bir serab ola- | cak, genç kızın bugünkü saadeti | eriyip gidecek, esasen binbir ü - züntü ile geçen hayatını daha fazla zehirliyecekti. Ona her şeyi söylemeli mi idi? Fakat nasıl?... Söyleyebilir mi idi? Bunu çok de- falar kendi kendine sordu.. fakat; Evet, söylemeliyim.. diyeme- i.. p Şimdi madem ki o kendini gör- müyordu ve onun kendini sevme- si ile mes'uddu, ve © kendini gö- rünceye kadar sevecekti, şu hal- de şimdi her hakikati niçin söyle- meli idi.. ve neden zafen pek az sürecek saadetini daha şimdiden yıkmalı idi.. hayır söylemiyecek Bunda benim iştirakim var diye | söylediler. Çünkü işte benim bil- | diğim bir kadın da vardı. Nihayet ben de suçlu sayılarak on sene ağır hapse mahküm oldum. Bu vak'a Transvalde oluyordu. Ta - | mam beş seae bu cezayı çektim. | Ayağırnda zincir olarak taş kır- | dım. Türlü türlü eziyetler çektim. || Nihayet bir gün yeniden tahkika- | ta girişildi. Yeniden muhakeme | oldum. Kabahatim olmadığı mey- dana çıktı. Beş senelik ıztırab - dan sonra koyüverdiler. Umumi Harb esnasında Filistinde, Mısır- da ve Garb cephesinde bulundum. Harbden sonra ordudan ayrıldım. O zamandanberi başımdan - sekiz lemeleri ilân olunur. —a DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI Alrgat ve emsali hayvan — koşulu) dolap» hakkındaki ihtira için alın- maş olan 10 ilkkânun 1932 tarih ve 1521 numaralı ihtira beratının ih-, tiva ettiği hukuk bu kerre başkası- 'na devir veyahud mevkü file kon- mak için icara dahi - verilebileceği| Beyoğlunda Halk teklif edilmekte olmakla bu hususta | Opereti — Tiyatro- fazla malümat edinmek istiyen - sunda (Eski Çağ- lerin Galatada, Aslan han 5 inci/ layan) kat 1-3 numaralara müracaat ey - yıkan küfe gĞ Göz Döoktoru | INURi FE.HMiI İstanlur Belediyesi - karşısında Ayberx Apart. | ti. O da sevmek, sevilmek - isti- yordu. Az olsa da hayatta biraz alsun aşkın saadetini tatmış ola- caktı. Ah yarabbi, ne olur ona lâ- | yık bir kiz olsaydım. O vakit bel- ki gözleri açıkdığı zaman onu in- kisarı hayale düşürmez ve belki de bu inkisarla bedbaht olacak- sa, veley ki kısa bir zarnan içi de olsa bir şey olmiyacaktı. Bazan onun gözlerinin açılmaması için | dua ediyor: — Beni affet!. Diye yayarıyordu. Bu bir cina- yet olacaktı. Kendini seven ma- sum bir gencin sırf kendi saade- tinin yıkılacağı kaygısı ile gözle- | rinin ebediyen kapalı kalmasını, zavallı ruhunun karanlıklarda e- bediyen ıztırab çekmesini iste- mek... Bazan düşünüyordu. Önun gözleri açılırsa kendi saadetinin yıkılmasına rağmen —onun — izti- rabdan kurtulduğunu, düşündük- çe kendinin de biraz olsun mes- ud olacağını.. o gece uykusu kaç- mış yatak odasının ” bahçeye ba- kan penceresinde bunları - düşü: nüyor, haçkırıyor, hıçkırıyordu... (Arkası yarın) YATROLAR Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU (Taksim) de 8 - 1 inciteşrin cu- martesi akşamından — itfbaren 1938 kış temsillerine başlıyor. Halk epereti |gelmediğinizden — mahkemece eh-i ?—SON TELG füs yollarile geçen h dan korur, grip ve boğa: sızlıklarında, ses kısı! pek faydalıdır. İNGİLİZ KANZ Rahatını, kesesini kumaşlarının en iyisi ve her rengi Bürhaniye Asliye Hukuk Mahke- mesinden: Bürhaniyenin Geriş mahallesin- | iden muhacir İsmail ağlu —Mehmet | Çavuş Atasoy tarafından 30 sene ev- | 1 arazli mevattan küşat ve ihya)| suretile bilâ niza ve fasıla tasarruf ettiği — Bürhaniyenin — İğdeburnu mevkinde gün doğdusu Arabkirli İbrahim veresesi, tarlası ve pazarba- | şı Ahmet tarlası, gün batısı Bayrak- tar veresesi ve Osmnan ve İsmail tar- | ları, poyrazı Hakkı Gümülcineli E- | mine, şoför Fehmi tarlaları, kıblesi | Mustafa çavuş ve dülger oğlu İbra- him tarlalarile mahdut 40 dönüm | mikdarındaki tarlanın davacı tara-| fından namına tapuya tescili talep edilmekte olduğundan mezkür tar- lada bir hak iddiasında bulunanla-|| rın muhakeme günü olan 19/10/938 | çarşamba gününden evvel mahke- meye resmen müracaat eylemeleri | bildirilir. — vTI3T> Bürhaniye Asliye Hukuk Mahke- SĞE Bürhaniyenin Mahkeme mahalle- sinden Mahmut kızı Gülsüm tarafın İdan mahallei mezkürda sağı Topal Davut solu çalgıcı Himmet evleri ve | önü yol arkası Malik zeytinliği ile mahdud ve bir yer oda ile matbah ve bir mikdar avluyu havi hanenin tapusuz bilâ niza ve fasıla 20 sene- den fazla bir zamandanberi tasarruf | eylediğinden namına tapuya tescili | talep ve dava edilmekle bu evde | hakkı tasarruf iddiasında bulunanla rın mahkeme günü olan 10/10/938 den evvel mahkememize müracaat|| eylemeleri lüzumu bildirilir. (7136) Üsküdar Sulh İkinci Hukuk Hâ- | kimliğinden: ) Üsküdarda Bağlarbaşı Yeniyolda | 47 Nada mukayyet Abdülvehhah: | Müddei, Bağlarbaşında Yeniyolda 47 numarada mukim Hatice Abdüs- samet vekili avukat Hasan Hilmi | tarafından aleyhinize ikame olunan nafaka davasının cari muhakeme- sinde: Birçok emlâk ve akar sahibi | olduğunuz halde ananız olan müd- deiyye bakmadığınız ve bu sebeble, âciz ve perişan bir halde olduğu mahkemece dinlenen şahitlerin şa-| hadetile anlaşılmış ve ikametgâhı- nizin maçhul bulunması hasebile i- lânen yapılan tebligat üzerine mah-| kemeye gelmediğiniz gibi yine ilâ- 'nen tebliğ alunan gıyab kararına da “müddetinde — itiraz — etme - diğimizden ve —mahkemeye de lu vukuf marifetile takdir etti - rilen mahiye elli lira nafakanın siz- den tahsilile müddeiyeye İtasına ve masarifi muhakeme olan 1232 ku- Tüşla müddei vekiline maktuan tak-i dir olunan25 kuruş ücreti vekâletin. ühdenize tahmiline 19/9/938 — tari- binde gıyabınızda karar verilmiş olmakla hüküm ihbarnamsi maka - mına kaim olmak üzere ilânen teb- liğ olunur. ZAYİ — 2878 sicil Nolu arabacı- ıık algınlığı, nezle ve tenef- Baeyoğlu - İstanbul AF — A |ci Teşrin 1938 talıkl z rahat- klığında UK ECZANESİ sevenlero tavsiye KUŞTÜYÜ kullanınız. Bir liraya kumaşile kuştüyü yastıklar Yorgan, şilte ve yastıklarda mühim tenzilât yapıldı. Kuş tüyü| bulunur. Fiatlar çok ucuzdur. Adres: İstanbul Çakmakçılar yokuşu Kuştüyü fabrikası “Tel, 23027 Satış yerlerimiz: Ankarada, Beyoğlunda Yerli Mallar pazarı. HASTANELE MEKTEBLER, BANKALAR VAPUR İDARELERİ, İSTAS- YONLAR, OTELLER, GAZİ- NOLAR elhasıl umumi helâları olan yerlerde PİS VE FENA KOKULARI gidermek ve her tarafa intişar eden ve hastalıkların menbai olan MİKROPLARI öldürmek için Amerikada hazırlanan “PORO z lardan mutlaka apteshanelere asmalı- dır. Apteshanelere hafif ve hoş bir koku dağıtır ve bu dağıtma 6 ay devam eder. PURO ala - turka ve alafranga — için ayrı ayrı yapılmiştır. HER EVDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ. MOBİLYALARINIZ — GÜVELERDEN — muhafaza ve | çürümemesini istiyorsanız ayni zamanda eşyamızı da muhafaza etmek istiyorsanız yine bu fab- rikanm gardroblar için yaptir- dığı PURO tardan alınız. | Cüzi bir masrafla hem mobil - yanızı, hem içindeki kıymetli eşyanızı GÜVELERE karşı ko- rTumuş olursunuz. SİNEK, SİVRİSİNEK, TAH- TAKURUSU, PİRE, HAMAM BÖCEĞİ, KARINCALARI. A- merikada birinci mallarla ha- zırlanmış ve diğer mümasilleri gibi fena kokmuyan ve tesiri muhakkak olan “PURO,, mayii|j kullanmnız. Birinci mal olmak- la beraber fiatı çok ucuzdur. l Umumi deposu: MAZON ve D BOTTON Ecza deposu. Ye- P nipostahane arkası No 47 || 'Toptan alanlara tenzilât vardır. İ | HN Üsküdar Asliye Hukuk Hâki inden: Cemile tarafından polis Mebm veresesinden Kadıköyünde Rıh boyunda Aziziye sokağında 18 evde sakine karısı Hatice Hü ve kızları Bedia ve Lâmla aleyi ne açılan fekki haciz davası üzerini müddeialeyhler kanuni davete ir bet etmediklerinden haklarında iyap kararı ittihaz 15/11/938 salı sa at 14 de bırakılmakla yevm ve saati mezkürda yine gelmedikleri surette gıyaplarında tahkikata devam oli lık ehliyetnamemi kaybettim. Yeni- Yakında başlıyor. İlk Operet _ıııı-ııı—ıı—ıqmıı(L a A Sza T YA - İsini çıkartacağımdan zayiin hükmü yoktur. M nacağına dair yazılan gıyap mahkeme divanhanesine asıldığı bi keyliyet ayrıca gazete ile ilör a lunür,