» İtalyaya bir takım yerler verile- b » Mediği, bütün kabine azasının bu- — mü muvafık gördükleri söylendiği — yazılmıştı. Şimdi İngiliz gazete - —. binesinde sekiz azanın buna mu- ! sol cenah fırkalarının istediği şey , Fransız başvekili olan Laval —ıoıı 'IILGIA UY TAZE PoLis E Bir genç dılgılır arasında kayboldu | Erenköyde Altıntarlada 83 nu- maralı evde oturan Darüşşafaka talebesinden 18 yaşında Necib oğ- | lu Feridun ile kardeşi Ekrem ken- | dilerine ald olan sandal ile Hey- | beyliadadan dönmektelerken fır- | tınadan sandal devrilmiştir. De - | nize dökülen iki kardeşten Feri- | dun yüzerek bitkin bir halde Fe- | merbahçeye çıkmış Ekrem ize dal- pıınn arasında kaybolmuştur. | tahkikata başluııuşııv Mızıkçı kumarbaz Fıstıklıda Üçbekârlar sokağın- da oturan Mustafa isminde bir sey- yar satıcı Kurbağalıda bir kah « vede Mehmed ve Fecri isminde iki arkadaşile kumar oynamıştır. 44 lira kaybedince Mustafa para- ları geri istemiş alamayınca kara- kola giderek şikâyet etmiştir. Za- bıta kumarbazları — yakalıyarak Fransa ve müttefikleri (4 üncü sabifeden devam) | gz payıtahtındaki mehafil ve mat buatın gitgide inkişaf eden vazi- | yetlerine dair verdikleri malümat gayanı dikkattir. İngiliz muhabir- lerinin yazıdıklarından bir bulâ- sa çıkarmak icab ederse şöyle yaz mak lâzim gelecek Fransada Çekaslovakyaya ta - a» Taftar olan ve ona yardım etmek fikrinde bulunanlar kuvvetlen - mektedir. Eski Başvekil Blum ge- rek yazılarile, gerek fanliyeti ile bu harekette kendini göstemek - tedir. Eski Başvekilin fırkası olan sosyalistler şimdiye kadar bugün- kü Daladye hükümetine müzahe- ret ediyorlardı. Blum'ün fırkası da Fransanın taahhüdlerine sa- dik kalarak Çekvelovakyaya yar dıra etmesini ileri sürmekten geri | kalmamaktadır. Gerek Başvekil Daladye ve gerek Hariciye Nazırı | Bone bu itibarla sosyalistlerin hü cumlarına uğramaktadırlar. Di ğer taraftan Çekoslovakyaya yar- | | | | dim için birlikte hareket etmek üzere Rusyanın Fransaya teklifte bulunduğu, fakat Fransanım böy- le bir teklifi kabul etmediği söy- lJenmesi üzerine Fransadaki sol | cenah fırkalarının Daladye hükü- | metine karş müzaheretleri sar - | gılmış oluyor. Eski Başvekil Blum şimdiki kabineye müzaheret et - mekte büyük bir ekseriyete ma- lik sayılmaktadır. Çünkü Fransız parlâmentosunda 155 meb'usu o- Jan bu fırkanın müzahereti Da - Tadye hükümetinin teşekkül et - tiği günlerde az lüzumlu olmamış tı. Bundan sonra Daladyenin ken- di fırkası olan radikaller geliyor ki bunların parlâmentoda * 112 meb'usu bulunmaktadır. Şimdi hemen parlâmentoyu toplamak - tır. Fakat hükümet bu sıralarda parlâmentoyu davet etmeyi hem muvalık görmemekte, hem de bu- 'a sebeb olmadığını söylemekte - dir. Habeşistan meselesi çıktığı za- man İngilterede Hariciye Nazırı olan Samoel Hor ile o zamani rafından bir plân tertib edilmiş, rek müstakil Habeşistanın da var- Dığı korunmak istenmişti. Bu plân © zama” kabul edilmemiştir. Şim- | di buradla onun tetkiki cihetine gi- dilecek değildir. Yalnız bir ben- zeyiş noktası görüyorlar: O za Same- “'or ile Lavalin plâm iti- yazla — sücumlara uğramıştı. İn- gilterede bunu kabul etmiyorlar. dı. Çünkü Habeşistanı feda etme- ği Milletler Cemiyeti prensiple - rine sadık olan hiç kimse istemi- yordu. Şimdi de Çekaslovakya için İn- giltere ve Fransa arasında tertib edilerek Prag hükümetine veril- miş olan tekliflerin tıpkı o za - man Habeşistana edilen teklif- lere benzediği iddia edilmektedir. | Çekoslovakyaya verilen İngiliz - Fransız plânı bu sütunlarda yine bahsedilirken Fransız kabine - sinde bu ilk gün mevzuu bahsol- duğu zaman kimsenin itiraz et - lerinla Paristen aldıkları malü - mata bakılırsa kimler olduğu söy lenmemekle beraber Fransız ka- halif olduğu anlaşılmaktadır. Londralı Deyli Ekspres gazete- sinin Paristeki muhabirine bakı- lırsa Rusya Hariciye Komiseri M. Litvinof Milletler Cemiyetinin toplantısı dolayısile Cenevrede i- ken Fransa Hariciye Nazırı “M. Böne ile vaziyeti uzun uzadıya münakaşa etmişler ve Rus Hari- ciye Komiseri Prag için Rusyanın yardım edeceğini söyliyerek Fran sanın da vaziyetini açıkça tayin etmesini söylemiştir. Fakat Fran- sa Hariciye Nazırı bu hususta a- çık bir cevab vermemiştir. Fransanın Praga bildirdiği nok- tal nazarı şudür: Fransa ile Çe - koslovakya arasında bir muahede vardır. Fransa buna göre Çekos- lovakyanın yardımına koşmak is- terse de bugün maddi imkânsız - hıklar dolayısile bu tashhüdlerini ifa edememektedir. Rusyanın Çekoslovakyaya ne dediğine gelince; Rusya ile de Çe- koslovakya arasında bir muahede vardır. Buna göre Rusya da eğer Çekoslovakya taarruza — uğrarsa Fransa ile beraber onun yardımı- na koşacaktır. Pakat evvelâ Fran- sa harekete geçerse ve bundan başka Rusya hükümeti kendisinin Milletler Cemiyetine dahil oldu- ğunu da hatırlatarak zaten Mil - letler Cemi; misakı üzerine ica bında harekete geçecekse de bun- lar için Almanyanın Milletler Ce- miyeti tarafınd#n emütecaviz. o- larak ilân edilmesini şart koş - muştur. Çekler kendileri için Cenevrede Milletler Cemiyetinden bir yar - dım gelebileceğine ihtimal vermi- yorlar. Vaziyet şu veya bu bakım- | dan tahlili cihetine gidilince Çek- ler kendilerinin müttelikleri ta- rafından birer suretle bırakılmış | olduklarını anlamışlardır. Diğer tarattan Lehistanla Ma- caristanın da bu işlerde Almanya ile beraber oldukları artık şüphe götürmez surette meydana çık - mıştır. Avrupa gazetelerinin Çekoslo- vakyadaki muhabirleri tarafın - dan verilen uzun uzadıya malü« matlan anlaşılan şudur ki Çek er- küniharbiyesi büyük bir muka - vemet hareketi hazırlıyarak Al- manya tarafından — vukubulacak ir taarruza karşı plânlar lertib etmiş bulunmaktadır. Ancak Le- bistanla Macaristanın da Alman- ya ile birlikte hareket edecekle - rine dair son günlerde öğrenilen şeyler, bir taraftan Lehistan ve Macaristan — devlet adamlarının Almanyadaki temasları, mülâkat- ları neticesinde verilen kararlara dair öğrenilen haberler daha baş- ka ihtimalleri de gözönüne ge - tirtmektedir. Çekler Rusyadan ve Fransadan yardım gelinelye kadar Almanlara karşı mukavemet ede- ceklerini hesab ediyorlardı. Fakat Lehistanla Macaristan da Alman- ya ile birlikte hareket edecek o- lurlarsa Çekoslovakya dört bir ta- raftan sarılmış olacak diye düşü- nülmektedir. Südetlerin bulundu- ğu yerler Almanyaya verilince Çekoslovakyanın şimdiki sanayi merkezleri de o tarafa geçöcek, bilhassa büyük fabrikalar çok geç meden Almanların olacaktır, İşte Pragdaki bir İngiliz muhabiri bun ları anlattıktan sonra Südetlerin bulunduğu yerlerdeki — müessese sahibi Çeklerin ve Yahudilerin tilerinde ne varsa satarak içeri- lere doğru çekilmek için uğraş - tıklarını ilâve ediyor. Orada bü- | | laşılamarmıştır. Zabita - tahkli Ulu Şef'in Teşekkürleri ( inci sahifeden devam) türk pek mütehassis - olmuşlar ve teşekkürlerinin iletilmesine Anadolu Ajansını memur et - mişlerdir. BAŞVEKİLİN TEŞEKKÜRÜ Yalova 27 (ALA.) — Dil bay - ramı vesilesile memleketin her tarafından aldıkları tebrik tel- graflarına verecekleri cevabla- rım — meşguliyetleri — dolayısile geç kalması muhtemel bulun - duğundan teşekkürlerinin ken- dilerine iblâğ edilmesine Baş - vekil Celâl Bayar, Anadolu A- jansının tavassutunu rica et - mişlerdi: vi Çemberlayan İngiltere, Çekler için Harbe giremez ngiliz Başvekili dün akşam I son * hakkında radyoda mühim bir nutuk - söylemiş, İngiliz milletine vaziyeti izah ey- lemiştir. Çemberlayn bu nutkunda Hit- lerle aralarında cereyan eden mü- zakeratın — safahatını — anlattıktan #sonra bilhassa demiştir ki: Alman devlet reisi Prag hükü- metinin vaidlerine itimad etmek is- temediği cihetle, İngiliz hükümeti namına garanti verdim. Sulh için çalışmağa devam ede- ceğim. Hattâ icab etseydi, üçüncü defa olarak da Almanyaya gitmek- ten çekinmezdim. Fakat mutavas- sıt olarak yapılacak bir şey kal - madığını görüyorum. Bizden uzak yerlerde, ve tamı - madığımız milletler arasında çı- kan bir ihtilâf yüzünden burada siperler kazmak, gaz maskeleri te- darik etmek mecburiyetinde kal- mak bizim için havhsalaya sığ - maz bir vaziyettir. Bahusus ki bu ihtilâfın muslihane şekilde halle- dilebileceğine inanımız vardır. Büyük ve kudretli komşumuzun karşısında bulunan küçük millete sempatimiz ne olursa olsun, mün- hasıran bu küçük millet için Bü- yük Britanya İmparatorluğunu va | kâmilen bir harbe sürükliyeme- yiz. Eğer biz harbedeceksek bu me- seleden daha geniş meseler için, o- labilir... Ancak, ben sulh adamıyım, da- ima sulh için çalıştım, fakat kuv- veti sayesinde dünyaya hâkim ol - mak istiyenlere muhalefet edece - gim. 'Cibalide - Bir yangın Bu sabah saat 6 raddelerinde Ci-| bali vapur iskelesi caddesinde 106 rumaralı Yağ limited şirketine ait yağ fabrikasında yangın çıknuz, fabrikanın üst kısmı yandıkıamn sanra ateş yanındaki 100 ve 112 nv- muaralı evlerle sokak içinde bulu- nan 2, 4, 6, 8, ve 10 mumaralı evi-> Te sirayet etmiştir. Lüâkin - itfaiye bu evlerin kısmen yandığı hali> yangını söndürmüştür. Yangının Çoktığı fabrika 50 bin liraya Lu-i- »ing şirketine sigortalı olduğ 1 4r- luşılmıştır. Yangının neden çıktığı henüz an- Cevam etmektedir. yük değirmenleri olan bir Çek İngiliz gazeteciye şöyle diyor: — Dün zengin bir adamdım. Bu- gün iflâs etmiş bir adamım artık. Çünkü değirmenlerimi satmak is- tiyorum. Hiçbir Çek bunları al - miyor. Südetlere satmak istiyo- rum. Onlar hiç almıyorlar. Ne - den para versinler?. Yarın bura- larını birer şarkı söyliyerek el- lerine geçirecek olduktan sonra.. Fakat Südet Almanlar arasında bugünkü Almanya ile birleşmek istemiyen 500,000 Alman vardır. Bunlar Çeklerle beraberdir. Bun- ların reisi Her Jaks da şöyle söy- lüyor: <Almanya ile bizim birleşmek | istemediğimiz neden — Fransız - İngiliz plârında nazarı dikkate 2- lınmadı? ulhu kurtarmak için son kozlar oynanıyor (1 inci sahifeden devam) — | ka ile takib ve tedkik edilmiştir. İngiliz Başvekilinin Südetler mım- takası hakkında Almanyaya ga - | ranti vermeğe âmade olması ve İngilterenin Çekoslovakya — için | İngiliz İmparatorluğunu harbe sü- rükliyemiyeceğini bildirmesi bu- ra — mebafilinde memnuniyetle karşılanmıştır. MANİDAR BİR ZİYARET Vaşington 28 (AA)— Kabine Beyazsarayda içtima halinde iken İngiltere sefiri Hariciye Nezareti- ne giderek müsteşar Sayres ile görüşmüştür. JAMERİKA - FRANSA ARASINDA| Paris 28 (A.A.) — Başvekil Da- ladye saat 23 de Amerika sefirini kabul etmiştir. YENİ BİR MESAJ Vaşngton 28 (AA) — Reisi - cumhur Roosevelt, sulh lehinde Hitler'e yeni bir mesaj göndermiş- tir. Gönderdiği mesajda Roosevelt her ne olursa olgun müzakerelerin | inkitaa uğramamasını Hitlerden | istemekte ve Çekoslovak mesele- alâkadar o- lan devletler mümessillerinin işti- rakile derhal bir konferans akte - dilmesini teklif etmektedir. FRANSIZ GAZETELERİ NE DİYOR? Paris, 28 (A.A.) — Excelsiar ga- zetesi yazıyor: «Sadeliği içinde 6 kadar mute - | dil, açık ve müessir bir lisanla söy- (1 inci sahifeden devam) | İTALYA SEFERBERLİK | YAPMADI | Roma, 28 (AA.) — İtalyadla v ui seferberlik ilân edildiği: datr ecnebi memleketlerde nı dilen haberler Harbiye nezareti ta- rafından katiyetle tekzib edilmek- tedir. Makıneye Macaristan ristan dünden itibaren seferberliğe Iki yaşında Bir çocuk öldü Alemdarda Mekteb - sokağında oturan Halilin 2 yaşındaki oğlu Sa- Vâhaddin sokak kapısı önünde oy - | “aamakta iken düşerek başından a- | B surette yaralanmıştır. Küçük Salâhaddin tedavi için kaldırıldı- * ih Şişli çocuk hastanesinde ölmü ç- tür, İrtihat | Matbuat müşaviri Şekib Engin- eri ile Piyade yüzbaşısı Edib En- | gineri'nin annesi ressam Ali Sami Boyar'ın ablası Hasene Engineri | uzun zamandır. müptelâ olduğu | hastalıktan kurtulamıyarak dün | akşam vefat etmiştir. Cenazesi bu- gün Bebekte Refah sokağı 2 nu- maradan kaldırılacaktıt, Merhuma [ Allahtan rahmet diler ailesine de- | rin teessürlerimizi bildiririz. a | İ İ | İ cabında günde üç k lenmiş olan İngiliz nutkunu dinledikten sonra, ilkteş- rinde Südet mıntakasını askeri iş- Bal altına almakta israr eden Hit- ler, bunu yapmakla münfail bir dünya karşısında lüzumsuz bir ki- talin korkunç mesuliyetini yalnız başıma yükleneceğine hükmetme- mek elden gelmiyor.» Ordre gazetesi yazıyar: «— eville Chamberlain'in sulhu kurtarmak için dün akşam Hitlere yaptığı davet pek müessirdir. Hit- lerin bedavadan kendisine terke- dilen bir zaferle iktifa etmemesi mümkün müdür?> «Populaire» gazetesinde Leon Blum yazıyor: Alman devlet reisinin, Chamber- lain'in son daveti ve belki de biz- zat verdiği mevzu üzerine Roose - velt'in bundan sanra yapacağı da- vet karşısında mukavemete de - vam etmesi mümkün değildir. 'TEKLİFİN AMERİKADAKİ AKİSLERİ Vaşington, 28 (A.A.) — Cham - berlain'in beyanatı salâhiyettar mahfellerde sempati ile karşılan - mıştır. Bu mahfeller, İngiliz Baş- vekilinin sakin ve samimi sözleri- Je Sport Palast'da söylenen harb - cuyane nutuk - arasindaki tezadı | tebarüz ettirmektedirler. — Ayni mahfeller bugün İngiliz parlâmen- tosu toplanıncıya kadar her türlü tefsirde bulunmaktan içtinap et- ektedirler. Şehirler boşaltılıyor ECNEBİLER BERLİNİ DE TERKEDİYORLAR Londra, 28 (Hususi) — Berlin - deki bütün ecnebiler şehri ter - ketmeğe başlamışlardır. Diğer ta- raftan Berlin sokaklarında müna- kalât durmuştur. Mütemadıyen motörlü kıt'alar ve ağır toplar nık- ledilmektedir. Verırken : da resmen seferberlik ilân etti Londra 28 (Hususi) — Yugoslavyadan gelen haberlere göre Maca- Fransada şimendifercilerin seferberliği ilân edilmiştir. l Bir infilâk Hâdisesi acdisesi Dün Beylerbeyinde bir facia ol- muş mantar tmalâthanesinde vu - kubulan infilâk neticesinde 27 - | mele muhtelif yerlerinden yara - Janmışlardır. Ameleden Receb, Tahsin ve Mehmed bir masada fişekleri dol- dururlarken bir kaç fişek patla - mıştır, Ateş diğer masalara da si- Tayet etmiş ve iki bin kadar dol- durulmuş fişek ani olarak büyük bir gürültü ile infilâk etmiştir. İ- malâthanede çalışmakta olan ame- lelerden on biri çok ağır, on altısı hafif olarak yaralanmışlardır. Ya- | rahlar Nümune hastanesine kaldı- rılarak tedavi altına alınmışlar - dır. Üsküdar Müddeiumumiliği ve zabıta tahkikata başlamışlardır. Baş,Diş,Nezle,Grip komatizma nevr# kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser . Başvekilinin | e alınabilir.EE EE Şirketi Hayriyeden: Boğaziçi vapurlarına mahsus Sonbahar tarifesi — İlkteşri birinci Cumartesi günü sabahından itibaren tatbik edilecektir. Tarifeler bu akşamdan gişelerde satılacaktır. HİRÂYE (4 üncü sahifemizden devam) (tazni ve termim aza merkezi) n- dedir. Barsaklarından — birkaçını değiştirccek... Necdet, bu sözlere bir mana ve- Temiyor, genç kızın ne demek is- tediğini — anlıyamıyordu. Şaşkın şaşkın etrafına bakınıp duruyor « dü. Genç kızın dedesi kalktı, do - labdan bir hap aldı, Necdete verdi.| Necdet hapı yutunca — suratını ekşitti. Bu, zehir gibi acı bir şeydi.| — Midenizi de değiştirmelisiniz. Anlaşılan o da bozuk... Biz bura- da, zayıflayan, bozulan azalarımı- zı, dimağ, kalp, ciğer, barsak, göz, kulak ilâh... gibi şeyleri daima değiştiririz. Siz de fırsattan isti - fade ediniz. Madem ki buraya gel-| diniz, vakit geçirmeden vücudü - nüzde nekadar bozuk uzuv varsa değiştiriniz. Kızım size rehberlik ctsin... Necdet kalku, genç kızla beri ber sokağa çıktı. Dükkânların c mekânları görülecek bir şeydi. Bu- rada yüzlerce taze yürek, beride irili ve ufaklı kulaklar teşhir edil- mmişti. Genç kız anlatıyardu: — Uzuvlardan biri değiştirile - ceği zaman ras gele bir dükküna | gidilir. Tanılmaş bir yerden alma- b. Sonra bir ustaya müracaat et Değiştirilecek parçayı iyi seçmek kâfi değildir. Kliniklerde neler yapıldığını görseniz şaşar, Kalırsınız. (Tahlil mücsöesesi) ne girdi - ler, (tebdil ve termimi aza) kıs- | Kemiklerin, damar-| , kanın nasıl de - Biştirildiğini, yerlerine yenileri - | nin nasil konulduğunu gördüler. Necdeti, hususi bir dolaba koy- dular. Objektiflerin karşısına ©- | turttular. Sonra hissini iptal etti- ler, tarttılar, ölçtüler. Bütün vü- cudunu sunda ettiler, Ve: Vücuddaki uzuvların hepsi bozuk, kalb, ciğerler, barsakların | bir kısmı değişmek, sol ayağ, üst | | | | | (5 inci sahifeden devam) laşıyordu. Kapılar şiddetle açılı- yor, kapanıyordu. Bayan birdenbire gözlerini açtı: Behzad, işitiyor musun?... — İşitiyorum, bayan!... — Bunlar hırsız değil, Gulya- bani!... Nasıl, Gulyabaniye inan- mmyor müusun?.., Ben de inanmaz- dım. Fakat köşkte Gulyabani ol - duğunu, bazı geceler dolaştığını kocam süyler, bunun için köşke gelmek istemezdi. «Bu hiç şüphesız masaldan iba- retüi. Bayan ilâve etti: — Evet, bazı kimseler dolaşır- larmış... İnan bana... Yok, din- le... Bu gürültülere ne diyecek- sin?.. Rüzgârın, bancorların gü- rültüsü değil. Ya bu ayak sesleri? Sofada mutlaka birisi dolaşıyor. Gulyabani mezarından çıkt imi birini boğmadan, öldürmeden ye- rine dönmez, derler. İşitmedin mi hi çbunu?... «Vücudu baştan ayağa titriyor- du. Kendisine cesaret vermeyi lü- zumsuz görüyordum. Bu gibi ah- valde bunun faydası olmadığını biliyardum. Sanra, doğrusu ben de korkmaya başlamıştım. «Bayan, örtünün altında elini yzattı. Olanca kuvvetile sıkıyor: — İşitiyor musun, ayak sesle- rini «Hakikaten ayak sesleri kapının önüne kadar gemliş, durmuştu. «Birdenbire kapı açıldı. Beyaz girdi. Örtünün açık kısmından bir ölü kafası görünüyordu. «Karnına nişan alarak üç el a- teş ettim. Hayal kımıldanmadı bi- le... Bir kaç saniye geçti. Bu müd- det içinde odanın birinden oyna- diğını, döndüğünü zannediyor- dum. Hayal birdenbire kaybol- dü...> KORKU İÇİNDE SEVDA! «Bayan yeniden elimi tuttu. Sü- küt, derin ifir süküt... Kapının arkasındaki gürültüler yeniden başladı. Birdenbire hayal yine göründü. Nasıl ve nereden girdi bilmem... Artık ateş etmedim. Bunun ne faydası olacaktı? Ben bir örtüye sarılı bir hayal içeri | iyi nişancıyum... Attığım kurşu- Çıkmıyan canda ümid var üzelte dişleri ve göğlerder birin mek ister. 3 Dedile ve az bir zamanda bÜtÜR bu şeyleri değiştirdiler, düzeltti - ler. Necdeti, sediye ile Çistirahal dairesi) ne gönderdiler. — Üç gün burada kalması lâ * mm! * Necdet, gözlerini açtı. Büyücek bir odada idi. Köşede bir sedir VAP dı. Genç kız sedire uzanmış, güztl bir delikanlının ellerinden tutmUf tatlı tatlı bir şeyler anlatıyordu. Nocdet, birdenbire yataktâfi kalktı. Birşey söylemeden kapi * dan çktı. Buradan kaçmak istiyaf” du. Serseri gibi sokakları dolaşti | Bu azalar gibi kolaylıkla sevgili de değiştirilen yerden biran © uzaklaşmak, geldiği yere gitmek | istiyordu. Nihayet duvarı, kapiy? buldu... * Doktor, sefil otelin eter ve kâ* furu kokan odasında yatan has * tayı büyük bir dikkatle muzyepf ettikten aonra doğruldu. Jülidi de merakla sordu — Aman, doktor... Saklamay? nız, söyleyin — Ne söyliyeyim, kızım... Beli de şaştım, kaldım. Ne oldu, anlı * yamıyorum. Bu bir harika,.. HaS* tanın göğsünü dinledim, bırılti | kesilmiş. Reeleri, sanki değişmi$ yenileşmiş. Kalbe gelince: Bir de“ likanlı kalbi gibi hareket odiyorf: Diyebilirim ki hastamız tehlikeyi atlattı. Yeniden hayata döndü. Bu srada Necdet gözlerini âÇ * tı. Dikkatle etrafna, odadakilert baktı. Jülideyi görünce gülüm - sedi: — Nekadar zamandanberi kei dimden geçtim?... Jülide, parmaklarile işarel etti- * Doktor da tamamladı: — Dört gündenberi baygın bif halde idiniz. Bütün ümidimiz ke“ silinişti. Fakat artk kmırtaldunuz. Geçmiş olsun!... MURAT KAYAHAN Sihirli köşk'ün esrarl nu istediğim yere isabet ettirebi lirim. Böyle iken üç kurşununt Gulyabaniye bir tesiri olmamışt!" Yeniden atacaklarımın da olmi yacağı tabif idi, Hayal yine kaY boldu. Bayan büyük bir heyecanla: — Gel Behzad... Çabuk Gele Bir daha görünmezden evvel..: Dedi. Ve elimden tutarak Kt? Yolaya doğru çekti. — Biliyorum, öleceğiz... Evciı evet... Sen de, ben de ölecelir Fakat bunlardan evvel son bİF sevda gecesi yaşıyalım.. BAYANIN HİLESİ <Ertesi gün bayandan evvel V yandım. Sessizce kalktım, giyir” dim. Dışarı çıktım. Sofada, 0d4” darda bir fevkalâdelik yoktu. Bah” çede yaşlı bir bahçıvan çıgı)dt" sulayordu. Gulyabaniden dince güldü: — Hah! hah! hah! mi? Arasıra çıkarlar... Bahçıvan her halde biz rr"’ biliyordu. Bunu öğrenmek istef” dim. Beraber çıktık. Çarşıda KÜ çük bir meyhaneye girdik. Bir F kadeh yuvarlayınca bahçenin € nesi açıldı. — Evet, dedi. Bayanın Gülr banileri bazı geceler böyle dolt şırlar. Fakat bu, Zümbülden BAF kası değildir. — Zümbül mü?. — Evet, bazan bayan HUrü'? bir erkekle gelir. Gulyabani, #7 tirdiği adamı karkutmak içindi Arzusuna nail olmak için bir hile değil mi?... ğ — Ya d gürültüler, yâ e M ler' — Bu da bir şey mi?... nemaya gitmediniz mi?- Gu'yaban! Biç 9 üç — Peki Fakat üzel ateş ettim.. K — Şüphesiz bayanın tabant sile... Kurşunları şıhrılmı?“ «Artık hakikati anlamıştir- m" yan Feride Birsen, zevkini y€ bit getirmek içi nbu hileye mürat7 | etmiştir. Bunu, doğrudan “r*“' ya söylese idi, beni böyle ıî—lol“ jyâ düşürmeseydi, daha iyi 'de miydi?... Fakat ne denir. BU olsa gereke?