N YELGRAF — 15 EYLÜL 183€ Son hâdiseler arasında Almanya - Japonya münasebatı ne halde ? Uzak Şarkdaki Japonya'nın Avrupalı Al- manya'ya yardım etmesi imkânsızdır! EKOSLOVAKYA IÇINDE jAPONYA Almanya ile Japonya ve — İtal- ya arasında — bir ittifaktan - vakit vakit bahsedilmektedir. Evvelce Ber- lin ile Tokyo arasında bir olmuş, merasimle imzalarmıştı. Ge- çen sene de İtalya buna iştirak et- ti. Yine merasim ve neşriyat ya- Pildi. Fakat Çindeki harb © za- man daha ilk aylarında — sayıı - yordu. Halbuki şimdi seneyi geç “. Japonya ile Almanya ve İtal- ya arasındaki münasebatın sıkı ol anlaşma ile masi düşünülürse Avcupada cere yan eden ve Almanyaya bu kadar yakmdan alâkadar bulunduran hâ- Japonların kalıp — kalmıyacakları götüren bir Çünkü İtalya, Almanya ve Japon- ya politika âleminde - biribirlerine yardun etmek mevkünde bulunu: yorlar. selesinde aldığı vaziyet, Almanyı nn dediklerine tarafdar olmaktır. Romanın oeta Avrupa - işlerinde takib ettiği politikayı «Son Tel- grafs bir iki gün evvel oradaki Avrupalı muhabirlerin - yazılarından çıkararak anlatmıştı. Bugünkü ba- his, Almanyanın - istedikleri karşı. sında Japonyanın — vaziyeti de kaç senedenberi yerleşmiş Al. man kumandanları vardır. " Bunlar Çin — ordusünün — yetiştirilmesi — işi üzerlerine almışlardı. Fakat Japon- yamın teşebbüsü ile Almanya hü- kümeti bunları geri çağırdı. Al. manyadan Çine silâh yollanıyor. dü. Eskiden yapdımış mükavele - lerin hükmü icabınca bu silâhlar yollanmakta devam eti Japonlar bundan şikâyette bulundu- Nihayet — galiba artık muka- velelerin hükmü yerine geldi di- n karşı uzaktarı mesele olmuştur. dolayı lar. ye olacak, Almanyadan, Çine .ıı.' lâh gönderilmiyeceği söylendi. - Japon harbi başladı. başlıyalı Al- manya ile Japonyanın dostlük — mü- nasebatı bir şekle girerken Almanyadan Çine silâh yollanma- * keyfiyeti Japonların çanını pek sikiyordü. Her ne ise artık silâh yollanmadığına — göre — Berlin ile Tokyonun arasındaki dostlük şim- di pek samimi olduğu dilmektede. — Bu nereye - kadcadır? mak icab ediyor. tekrar &- samimi — dostluk Bu süzli sor - Çünkü yeni ge- len Avrupa — gazetelerinin Tokya- | daki diği lümat, Japonya ile Almanya aca- sındaki münasebat, Avrupada ce- reyan eden vükuat — bakanından, yayanı dikkat bir halde göster - mektedir. Almanyanın Tokyodaki elçisi Ge- meral Ot, iki memleket arasındaki dosluğu —daha — ziyade — kuvvetler- direceği söylenen bir elçisi ola- rak tanınmaktadır. Tokyodan — ve- Alman el muhabirlerinin ma- malümata Japon vini B. fakat hu taya birtakım — rivayetler Orun reti rilen göre çis, Hariciye mülâkatın arkasından or- çıkmıştır. i€n Japon Hariciye Neza- keyfiyeti izununu — düymüştür. — Bu bu üi sadece iki biribirinden —malümat alma- ibarettir. Fakat dönen şa- yia idiz Alman elçisi Japon hükümetinden «manevi muzaheret» deniyordu. Yahut ta Ja- sürette izah etmek na göre taralın sından istemiş, çok | İtalyanın Çekoslovakya me- | | yorlar. böylece — muhafaza vermiştir. Diğer taraftan Alman- yanın da” Japanyadan — yapamıya- cağı bir şeyi istemekten - çekine - ceği — söyleniyor. Avrupada - bügün gerginlik -mevcud ken Almanyanın Japonyadan - bi yardım. istiyeceği hatıra gelse bile veler ki pek mahdud bir dere- cede olsun böyle bir muzahereti istemiyeceği tekrar ediliyor. Al » manya, Japonyadan böyle bir şey istememiştir, deniyor. Çünkü AL manlar pekâlâ biliyorlar ki Ja - ponya ne süretle — olursa olsun bugünkü —Avrupanın gergin — vazi- yetinde Almanyaya bir yardım e- decek gibi değildir. Bunu böyle bildikten sonra — meden olmiya- cak bir ceklifte bulunmalı? di - Japonya bugün Çinde çok meşgüldür. Çin harbi, Japonyanın istediği neticeye doğru —inkişaf et medikçe Japonya, Almanyanın le. hine fakat sadece — bita - raflığını — muhafazadan — başka - bir tey yapamıyacaktır. Bununla beraber e Almanya, Şark işlerinden uzak kalmayı, ne de Japonya, Avrupa işlerinde büs- bütün seyirci kalarak unutulmayı uzun müddet kabul edeceğe ben- Tokyodaki — Avrupali etmeğe — xarar olarak, zem'yorla muhabirlerin yazdığına göre gerek | Berlin ve gerek Tokyonum mak- sadı, iki taraf arasında devamlı bir teştiki mesal teminidi eden düşünüyor. Almanlar Çinde cereyan har- bin lar. italyanlarla — Japotların — arasında neler olüyor? - Almanların Tokyo- dan istedik. lerine dair çıkan rivayetler yuka- yıda anlatıldığı üzere tefsir edi - lerek bunün mevzübahs — olmadığı söyleniyor. Şimdi Berlin - Roma mihveti olduğu gibi Berlin - Roma Tokyo - mihveri de - vardır miyordu. ile Japonya a. gasındaki münasebat yukarıda an- İatıldığı — gibi siki — bir dostlukla » fakat Almanyaya, Japonyadan - bir müzaheret - beklenemezken - devam nereye — varacağını «manevi — muzaherete Almany L Ne yapayım.. ne yapayım?. Yoo, — Ne yapayım?.. da mündemiç öyle içli bir üzünt &dip gilmektedir. ponya arasındaki münasebata ge- lince: ilkbaharda — Japonyaya — iki İtalyan beyeti gitmişti. — Bunların biri siyasi, diğeri iktsadi — mahi- yette — temaslarda — bulunacaklardı. Bunlar, Japonya ve Mançuko ile İtalya arasındaki siyasi ve iktı. sadi münasebetleri kuvetlendirecek. lecdi. Bu temasların neticesi ola- çak İtalya ile Mançuko arasında bir ticaret muahedesi akdedilmiş- tir. İtalyadan - Mançukoya - ihracat yapılacaktır. İtalya ile Ja- | — Bumun 120,000,000 I- | bei, ayenetldn öleceği Güşlüüyed | Bugünlerde da bir heyet geldiğine dair ma- lümat - veriliyocdu. Bu” heyet İ talyada bir müdet kalarak - belli- başlı yerleri görecektir. İtalyan — gazetelerinin ile yazdıklarına — göre Mançako arasında münasebat — gitgide büsbütün kuvvetleneceği gibi bir. Bemabiyet alacaktır. yine bu bu — vesile İtalya ile olan ederek ik - başlamış inkişaf tuadi ile - söyleniyor * Tokyo mihveri — bilhassa kend'ni — göste. verek İtalya Mançuko - gibi bir pazarın aiçlmasına hizmet e- mektedir. İtalyaya gelen Mançuko heyeti- nin reisi, İtalya kendi leketi arasındaki münasebatının kuv. vetlenmesi lüzümunu söylerken Av- rupa devletleri içinde Mançukoyu ilk “defa olarak müstakil — olarak fanıyan — devletin - İtalya — olduğunu da ilâve ediyordu. Şimdi Roma ile Tokyo arasında bilhâsa iktı. sadi sahalarda yeni bir faaliyet göze çarptığı şu zamanlarda - bu Dıvııı 7 imci sahifemizda te vesile ki Roma iktısadi — sahalarda için İtalyaya — Mançukodan te | mem. | mışını2? Sizi, tam ye- edei seviyorum. Tam beri senedenberi — Neye gülümsüyorsunuz? İ - nanmıyorsunuz, değil mi? — E- vet, kolay inanılır şey değil. Pa- kat hakikat... Yedi sene evvel, siz. ço sayılırdınız. Elbette hatırlayacal Sıhiz, açık fmavi hir size, esvabınız var- öyle yaraşıyı ! — Hayir, T giydi. 0 mâvi c inanalı — bökmayınız. niz size yaraşır. Yal Vab, sizi, çok açı - yordu. Onu giydiğini; zaman, göz- yüzünüz — Hayır, haş manaya aldınız. Yüzünüz, gi riniz, daima pırıl pırıl... Fakat &ıl diyeyim?. Hiç! birşey söyle- yemiyeceğim, çünkü sizin karşı - | nızda dilim tutuluyor... İ — Hayır. Dudak niz. Hem konuşt | lim tutaluyor, iyor, höm de di diyorum. — Buna, gülümsüyorsunuz, değil mi? Ka nızda, asıl söy emek istedikleri - mi söyüyemiyorum ki... Paris müthiş bir hâdise karşısında’ BİR ARAB; ÇOCUKLARINI ÇÖPLÜK- ÜM ETMİŞ!.. TE YAŞAMIYA MAHK Zavallı yavrucuklar aylarca, se- nelerce hayvan gibi yaşıyorlar- dı. Öleberi çalıyı doyuruyor'ardı En büyükieri 18 en küçükleri 4 yaşında. Babalatı var, fakat ba - rınacak yerleri yok. Anaları, ay- da 900 frank kazanmakla beraber karınları doymuyor.. Babaları, Mehmed Mayu adlı bir Arab, zavsili çocukları terbi ye elmek için çöplüğe atmış ve: — Terbiye etmek için!. Diyor. Bunu gören - komşular zabıtaya haber veriyorlar. BABALARI DEĞİL MİYİM ş BEN?. gurları- Arabın, Ed- sokağında 288 numa- ralı evine gidince altı çöplükte taşlar üzerinde yattık- 4 görüyor. Anaları da yanla: a Zabıta me tta, evde Zu istemiyor d Mayo, evine , öyle hi derd yumağı var ki!. Ucu yassı bir cerrah bi ö ğerlerini kalbinin ke larını kazısa yine bu derd tükenmez, yine bu iç sıktı tısının sonu gelmez! Düşünüyor: Saadet zengii Düşünüyor: Saadet sıhhat. » Düşünüyor: Saadet iyi iş sahi ik midir?. dir?. Düşünüyor: Saâdet güzel kadın mıdır?, İ Saadet yalnızlık mıdır?, olmak madır?.( | çocuğun | | Mayanın aitı çocugu, Merbametsiz baba Mehmed Maya kasına de ağır taşlar yığmış. Son derecede sarhoş.. İçeriden bağırıyor: — Ne istiyorsunuz?.., İstedi - ğim gıbi harekel etmekde serbest değil miyim? Çocuklarımı terbi- ye etmiye hakkım yak mu?, Komşulara sorunuz fena bir baba mıiyim ben?. . SARHOŞUN HİDDETİ Komşular:... Birer birer k geliyerlar, ifadelerini ves | , evime her zaman Edebi Roman No.105 — Hele, zengin bir kadının kocası olmak hepsin- | hoş gelir. İlk evvel karısını döv- | miye başlar. Sonra eline ne ge - çerse çocuşların kafasına fırlatır. Zavallı yavrucuklar - çil yavrusu gibi kaçışırlar. Dama çıkarlar, ki- Nih Çocuklar, yavaş yavaş damdan inerler. Bir loktma ekmek yemek çer. t sızar... isterler Mayo, derhal yerinden Ekmekleri ellerinden alır, çöplüğe atar. Zavallı — çocuklar, Yazan! Etem İzzet BENİCE t evlenmiye mecbur edil | , lar. Sonra odsema döner, İçer, i- | acile gülmeyi- | BIR AŞKIN HATIRASİ Yazan: MAHMUD YESARİ Neden mi? tamam. Bir ge lâciverd bir tuv, Göğsünüzde, yağıboya l6 Y mış bir kayısı gülü vardk | ladınız mi - y0 - Elbette hatırlıyacaksıfi Me esvabi giy z zaman, ÖY zelleşiyordunuz ki... — Evet, size, mek istiyı senenin çok şeyler söyle- um. Kalbimde yedi iktirdiği hasret acılı- rı var, — Haklısınız! Sizinle konüş - mak saadetine erdikten sonra a- cıdan bahsetmek döğrü değil, — | - Yedi sena, çok acı çektim Sizi görüyordum; fakat yanınızı yaklaşamıyordum ki... g FAf Siz; daima güzelsin! Te l çocukluktan — sıyrilmiş genç kız c muştunuz — Kvet, tam buğusu gül gm çiçek gibi bir gen V . Hiç unutmanı; bunarı toplarlar, yerler... bilet ..u.ıcı-n eldiveninizi .l! KARINLARINI . DOYURMAK | Müştünüz. Iğip ben W «. İÇİN HIRSIZLIK YAPAN , .| vermişum. İ YAVRUCUKLAR. z nt i ors Çocukların büyüğü dört beş | — Niye hayrat “Gdiyi iniz? gün evvel bir bisiklet “çalıyor. "'8 mt dikkat etmedi ve satmağa teşebbös ettiğ n a lo,ııfl'*' Ne yazık! O gö » GÜ çgrl Te aai doyürmük için. — | Sütme, dücekisrmia eee T Hi n — | tünüz 'Sürme ile ruj, BÜ Diyor. Babası, komiserliğe celb-| >) öyle can »ıcı, çıldırti€? olunuyor: le getirmişti ki... — Hapse atınız yumurcağı, di- 'ezasını çeksin!.. Komiser, çocuğu değil, bu mer- hametsiz. baböyi — tevkifhaneye gönderiyor. Arab: Ne haksızlık bu! Kabahatim a—ıı yi b" p ne, benimi!... — Ara alk t mişti. Orta .kr'" de pura geldiniz. Belki W | Gi Siz, snunla Tazla TÜ ,,c" gn Gildiniz, fakat o adamı $ fazla meşgul eluyoydu. Hayır, dudak — bül Te bi Siz, xuıcl. şinizi, ııınım v" * w Diye bağırıyor. Çocuklar «Ha- yır müe; i» tarafından hima- Anaları da 'deki rahibelerin himaye- sığınmıştır. Mayo, çocuklarına eza ve cefa | ye altına Manter sine alınmıştır. — Hakkhınız var adm, sizin küfrünüz (Devamıi —. etmek cür'ile m; cek Acaba z; ehkemeye verile- | nı görecek mi?..İ (a Beş parası seninkinde? ,,u bir kadınla ev ü ik kadınla evlendin mi senin için hayattı âkıbet var, bir: Verem olmak. İkt: Zelil dÖf Bunlar şaşmaz. Hangisini tercih edef erkeğin zengin karısı yulara gelmez ÇÜ rağa benzer! Refik zelii düşmemek, izzeti netsinden #T içindir ki, verem olup yatağa düşmey', j deli olup tımarhaneye gitmeyi daha İN tur! Ve, Re Bu çektiği sonsuz ıstırab onun içindi” | havetine, delice para harcamasına, bİF gü im. çıp da herhangi birşey için: Düşünüy Bütün bunların cevabını toptan veriyor: — Hayır... Zenginlik değil İşte kendisi! Parı altın ve mücevher nazinelerine daha bile. Tasniflerim içinde bundan daha parlağı yoktur... Diyor ve soruyor: — Halbuki ne oldum?.. Bir esirden, bir oyuncak- tan ne farkım var?, Nimetin beni sevdiği kadar, ser- vetine mağrur bir kadının sevgisine mazhar erkek yeryüzünde parmakla gösterilecek kadar azdır. Bu- na rağmen deli olmaktan korkuyorum, hergün bir hayat ve saadet uzvumun zincire vurulduğunu gö- rüyorum... Bundan daha üstünü, daha ötesi ne ola- cak?... Ve... Refik bunun içindir ki, evlenmek çağına g ren gençlerin birdenbire zengin olmak, birdenbire etmek için zengin kadın aramalarına şaşıyor: den feni Bu hükmü verirken o kadar emin ve mü: ih ki, karşısına kendinden daha kuvvetli bir muhatabın ıp da: - Hayır... Diyeceğini zerre kadar aklına getirmiyor. — Ya, zengin bir kadına izdivaç teklif odilir.. — Ya, zengin bir kadın izdivaç teklif eder.. — Yahud da zengin bir kadın sever veya sevdirir?. iyor, bu tasnifin bir dördüncüsü olamı kani bulunuyor ve... her üç şekil için de bir netice- muzaheret bulunmuş. — Neşredilen izah: ise Alman elçisi, Çe - meselesine dair malü- ee Dememesine rağmen Refik N 7 otururken bile öyle mustarib oluyor KP'- Şdi yor ki, Nimet durup durürken çatalın& 4 birdenbire durduracak: — Yeter artık yediğin bırak onu!- Diyecek.. zannediyor ki, önündeki © çok. Nimeti dokunulmadı AJİ’J kaslovakya mat vermiş, Japon devlet adamı da Çindeki harbin yeni safhaları- anlatmış. Japon ziyareti mekten igmek Sıhhat, güzel kadın, iyi iş, yalnızlık... Bütün bun- larda ayrı ayrı saadetin aslı değil! Sapasağlamdı, Fer- hundenin kocasıydı; muharrir, sanatkâr, edibdi; be- kârdı. Hepsi sıra ile geldi geçti. Ne oldu?. Hayatı- nın hangi bir devrinde: Mes'udum!.. i? Bekârken mi, Ferhündenin kocasıyken n Ne va- mehafili, Alman — elçisinin yalnız malümat ibaret — olduğunu etmekte istar — gösteriyor. da sebebi şudür: Japonya, bügün: kü günde Avrupada olup — biten geyler karşısında uzaktan bie se- yirci — kalmaktan başka — bir. şey yapabilecek —değildir. Bu — vaziyeti ağına ekmeğimi y çit Diyecek! Ya, bunu diyiverirse O zaman Refik beynine bir kurşun sikar ,;ııı" kurşunu sıkmamak, ölmemek ve- hatlâ dının daha birçok parasını yemek iğİN' çet W" — Hay.. Hay, hanımefendimiz 9';':;:,» ,’ Ancuk alıp ver. tekrar Bunun Zengin olmadan zengin kadınla evlenilemez..: Refik için bu hükmün değişmesine imkân yoktur. — Zengin bir kadına evlenmek teklif etmedim... kendi kendine hük- Fakat, en zen; kadının evlenmek teklifi ka: şısında kaldım. Reddettim. Cildirasıya — sevildim.. söyler, eşer yazarken mi?. Hangisinde?, Diyor ve ilâve ediyor: Demek, hatta, derhal sofradan bu hanımefendiyi eteklemek Jâzım! — Genç, ya akşam evine götüreceğin bir okka ek- Sonra, bir saniye durdu v meği gözetliyen; yahud da paran kadar parası olan Tetti: