D. ü izZans t lüan man de gizli Kd 4 ömar e M B - ÇA KX v aei TAĞÜ çılgın bir aşk | Yatı geçitryorlardı # #arayın harem daire - Ve her türlü gaileden Ati bir hayat geçiriyor- GÜ gç enin sarayı pek sa- 'Ni ve büyük merasim tün kadınlar, dint mü Yakit — geçirirlerdi. Bu bütün — kadınlar Athenais, malümat Na Dönde — Imparatoriçeye H—iu_. kendisini sev takdir - ve hürmet e e n n n d S S d Üa l e B Nietle ba DA Fönler - zeçiyordu. Mğş, inin üzerinde parlar &—.k _ü:—ıhıu. değildi. Pul- İaed =L zeki ve malümat- hiş Şidaşi Teodoza lâyik *& olabileceğini dü- a eee Ça İN Gi evlenecek çağa Üa e küvvetli bir de- a er birçok im- X': Bir açık sırtlı ve şuh x—";::n vermeden evlen- lir ki Athenaisi sa - ._:lmım,.yı gayret &- k'&. Yaptıktan sonra kü e RRİEEİ bir kızdan | —'vııa yladı. Fakat, bunun Oğunü, nasıl ve ne eğini söylemedi. ':""'_ Bibi — saçlarını; bir h Şedin güzelliğini met- SĞ U ö / g Yet genç kizin e- elt Yâkif olduğur AÇ Ban . Adeta gönül Nai gö görmeden, ta- lîfâ._,""' öpüyor Vah © kizi bana, abla! TYordu. Pülşeri da- ! Perdenin arkasın- #Österdi, . &4—,.&"'- Olmıyan Athe- BK ai Sti zaman impa- | & n kapg d saklı bulundur ÖÜ eTi Rengi, acı bir #L Ye başlamıştı. Hem | ahtııı_- astıra drayın harem dairesin- bir aşk.. “İÇ kız başında parlıyan yıldız- İarın farkında değildi. 4 — ee Ertesi gün, Athenais genç impa Tatorun huzuruna çıktı. Ve ilk gö- rüşte gönlünü verdi. O da impara» toru seviyordu. Teodoz, mütenasip vücatlu, irl siyah gözlü ve dik bakışlı idi Se- dası, bakışları ve tavırlariyle her- kese kendini sevdiriyordu. İyi ter biye ve tahsil görmüştü. İlim ve edebiyalı seviyordu. Ediplerle, şa- irlerle, feylezoflarla görüşmekten hoşlanıyordu. Sanatkârları himaye ediyordu. Kütüphanesine kıymetli ler dolduruyordu. Tarih ken- Teodoz unvanını İmparatoriçe Ödoki'nin Binaenaleyh, — Patrik — Attikus, başından <mathar ve mukaddes sur yu döktü ve Ödoki ismini verdi. Vaftiz merasimi sarayda yapıl- dı. Ertesi gün de, Ayasofyada iz- divaç âyini icra olundu. 3 inci yüzyılda, ratorlarının düğünlerini tasvir et - mek imkânı yoktur. Temle anlatılamaz. Sırma ve kıy - metli incilerle — işlenmiş elbiseler, saçılan altınlar, değerli taşlar, yol lara serilen ipekli halılar. anber kokuları.... Dgün imparator, her zamankin- aha yakışıklı idi. Genç impa rutoriçe de ayın yanında parlayan Zühre yıldızına benziyordu. Orglar çalarken genç çift, Bizans impa- at - rine sadık kalacaklarına yemin et- tiler. Patrik her ikisinin ellerini çekilen Ş KEN Z Müyontarca İnguiz Geçenlerde İngilterede görük Yük bi N ELe bir sevinç anların bafifçe solmuştu. “tallerine cevab ve- | an, fakat sonradan yazgeçilmiş bir davanın meraklı | tafsilâtı Son Telgrafta hulâsa &- dilmişti. Danimarkalı asılza- (v8e olan Kont Revenlov pek zen- Bu dille, ke- | rikin önünde diz çöktüler, birbirle- | Ucuz, şirin, tam gezilecek |Kanlı faci ve.. eğlenilecek yer fakat su derdleri de olmasa. Heybeliadada bir tatil günü nasıl geçer ve.. insan neler görür, neler dinler? Bunaltıcı sıcaklar, bütün şid - detile hüküm sürüyor. Hafta ta - tili oldu mu? Halkın yüzde sek - seni şehirden uzaklaşıyor fırlayor, deniz kıyılarına, plâj - lara koşuyor. Geçen pazar, mutad. üzere ve gün doğarken, evden çıktım. Köp- rüye indim: — Nereye gitmeli? nüyorum. Bu düşün- 'e deniz nakil vasıtala - rındaki zaruri kalabalığın doğur- duğu sıkıntıdan ziyade gidilen yer lerde boğunty şeklini alan masraf- tan ileri geliyordu. Tabir mazur görülsün, bile bile boğuntu hiç ho- şuma gitmek! Derken koluma çok seviştiğimiz İ tuttu. Birleştirdi. O zaman, Aya- sofyanın büyük çanı çalmaya baş- ladı. İmparatorun — evlendiği ilân ediliyordu. (Sonu yarın) YKarısını tehdid ettiği için sorguya kont! Herkes barışacaklarını zannediyordu. Fakat.. Bütün tahminler aksine çıktı Çünkü.. İ (Devamı 7 inci sahifemizdi EAM Heybeliada plâjında pazar., 4 bir arkadaşım girdi. O da gezin tiye çıkmış. Kafamdan geçenleri kısaca anlattım. — Ben, Heybeliye gidiyorum, | dedi, orasını iyi bilirim. Hem u- | cuzluktur, boğuntu endişesi yok- | tur. Haydi gel, istersen gazetene de yazarsın. Dedi. Bir saniye düşi — Adalarda ucuzluk Aklım buna yatmadı, çünkü, ge- çenlerde Büyükadaya ve uzaklığı dolayıslie de iskeleden araba ile plâja giden bir dostum, bir baniyo yapmak ve biraz hava alarak din- lenmek için sarfına mecbur ka dığı paranın dehşetli tutarını lemişti. g Garibdir, gazeteci olduğum hal-| de, sekiz on senedir yolum dü - şüp heybeliye gitmemiştim, Şim- di arkadaşımdan dâ ayrılmak is- temiyordum. Gişeden birer gidip gelme bilet aldık. Biletçi 37,5 ku- Tüş yerine sadece 20 kuruş aldı. Ben de: «— Zavallı memur başının ka- labalığından şaşırdı da liranın üs- tünü fazla verdi.. Diye gişeye dönecekken arka - daşım: — Liranın üstü tamamdır. Bu adalara ilk kalkan tenzilâtlı te - nezzüh vapurudur. Diye beni çevirdi. Bir saat süren güzel bir vapur yolculuğundan sonra Heybeliye ayak bastık. İlk gözüme — çarpan yeni ve güzel rihtim ve asfalt rıih- tam yolu oldu ki, bu sahada kü- çük park da vücude getirilmiş. Fakat iyi bakılırsa şirin bir park idüm: | ile mücadele ederek onu yaralar bep olduğ küm edil serley idi. Genç karısı bu davalar ordu. esnasında gebe buluni rile sabit ol | mahküm edil amnla beraher ihtiyar koc: konmuştur. Nihayet bir yayn geldi. Mahküm âşık Çapli dır. Ağabeyisinin sevi Beş altı ay evvel İngilterede h kat yaşlı bir adamın ölümü büyük bir mesele ol- muştu. Yaşlı adamın bir genç karısı vardı. Kadının da genç bir âşıkı. Yaşlı adam mart ayının son hafta- sında bir sabah ölü olarak bulundu. Kadiı bü işte mes'ul tutuldu. Genç âşıkının ihtiyar koca ı ve ölümüne se ma hükmedilerek on sene ağır hapse mah- . Kadın kurtuldu. İhtiyar kocanın adı Ka- Mahkemede itirafla- ki dünyaya gelocek çocuğun babası n genç âşıktan başkası değildir. Bu- an karısı önün mirasına det sonra çocuk di in bir kardeşi var kadına ve çocuğuna bak- | maktadır. Kadın, Çaplinin on sene sonra mahkümi- yetini bitirerek çıkmasını ve yeni bir yuva kurma- (Devamı 7 inci de) olabilecek. Bununla beraber çarşı- | boyu berbad mi berbad. Belediye, tam yaz başında göçler gelirken bn yaptırmağa başlamış;| lükin tahsisat bittiğinden caddeyi düzelttirememiş... — Toz içinde... İnşallah tahsisat buh kısmı da asfalta çevirtec Bununla beraber Heybelinin bü-) yük tur yolu baştan başa asfalt olarak yaptırılmıştır. Fakat, ne yazık ki bakımsızlık ve yahud da mütemadi tamirin yokluğu burada da kendisini gös- termeğe başlamıştır. Yer yer çat- laklıklar var. Hele Çam limanına yaklaşırken bir saha adam akıllı çatlamış, bugün yüz lira ile tamir mümkünse yarın bin liraya, on bin. liraya raal olacak kadar vahim bir yarık! Neyse, mis kokulu çamlar ara- sından geçen bu güzel yolu ta- kiben, araba veya eşeğe binmek ihtiyacını bile duymadan, rahatça büyük tur yaptık. Çomlıklar git- niş. Çölü cennet yapan adam: Mehmed Sadık tikçe kalabalıklaşıyordu. Öğle yak- laşmıştı. Arkadaşım: — Seni buranın plâjına ve çi- çek bahçesine götüreyim. Dedi. Gittik. Burası Heybeli - (Devamı 7 inci sayfamızda) vakti ile âşıkı ve mubakemeler nca bu | S—SON TELGRAF— ?" Ağustos 1928 Cennet'de de derd var! | Baykuş kadın! aların yıldızı yine bir hâdiseye sebeb oldu ! Bu müthiş cinayetin esrarengiz sebebi var. 1934 yılının Noti gecesinde Monmarterde — bir facia — olmuş. (Rot Mort) da dört yaşlarında bir çocuk rüvelverle ağır surette yara- Tanmıştı. Facianın masum kurbanı yara - landığı yerde birkaç saat içerisin- de hayata gözlerini yummuş, Keu seh ismindeki ba çocuğun öldürül mesini, bu facia gecesinden sonra Monmarter ile civarında kanlı bir balinde devam eden cina- yetler takip etmişti. Mon Marterli kan dökücü bir kadın ile kan davasının diğer ep hası birbirlerini takibe koyulmuş- lar, ve srası geldikçe hayatlariyle ödedikleri bu kanlı faciayı idame ettirmişlerdir. Kan davası — facinsının ilk âmil- lerini Stefani kardeşler teşkil et - mişler, bunları — takiben Madlein Keuseh'in âşıkı ve ölen çocuğun üvey babas — Antavan Kaota da Thinir mezarlığında hasmımı öldü- rerek 7 sene küreğe mahküâm edil | mişti. Bütün bunlara sebep olan Mad- lein Keuseh'in son cinayeti müte- akip bir köşeye çekilerek ömrünü, sebep olduğu — fenalıkların tamiri hatıralariyle — başbaşa yaşayarak geçireceği tahmin edili için kendi yordu Fakat, tahminlerinde yanıldığını yeni bir çinayet halkın göster- miş, meş'um kadınını şeamet sa- hüviyeti Üzerinde yeniden de- çan dikoduların alıp yürümesine mey- dan ve l 1933 yılındaydı. Medico - Le- gal enstitüsünde tuhaf ve acıklı bir vaka cereyan ediyordu. Sabahle- yin, saat 8 de Madlen Keusâh: kü- çük oğlunun cesedi soğuk taşlığın mermerleri üzerinde yatarken o- nun başucunda bir köpek gibi boş ve dermansız bakışlarla etrafındakilerin yüzüne bakarken hıçkırıyor ve kendi ken- dine söyleniyordu: — Korkuyorum.. — Korkuyo - rum... — Onlar, bu işi beni öldür- medikçe bitirmiyecekler!.. duruyor, yorgun Çocuğun gömülmesi çok sade merasimle oldu. Küçük tabutun arkasından yürüyen ufak bir ka- labalık, bu cinayetten sımlar arasında bir mütareke ya- pildiği hissini veriyordu. Fakat bu zan uzun sürmedi. Alay Sent An- tuvan kilisesi önüne gelince patla yan silâhların gürültüsü sükütu alt üst etti. Ortalık karıştı. Madlen Kevseh, bundan sonra kararını verdi. Parisi terkedecek, inzivaya çekilecek. orada her şe- yi unutacaktı. sonra ha- Aile faciasının son perdesi İhtiyar mahkümun genç karısı yarı babasız yavrusunu kocasına nasıl gösterdi ? Yukarda meş'um kadın Madlcin Kenak aşağıda: Marsilyada Mad lenKenxh'in sahibi Smila'yı revol verle öldüren otelci Pierre Usai Muhakeme sıralarında da Gişik- Faota'nın müdafaa şahidi sı gelecekti. Paristen ölüm altında — savuştu. Marsilyaya iltiça etti. — Fakat, bu meş'um kadınin kanlı talihi cina- yetlerin sürüp gitmesine sebep ol- du. KONUŞMAYAN YARALI Bu Ağustosun birinde Matsilya da, sokak ortasında Alfret Simila isminde birisi rüvelver kurşunla - riyle ağır yaralı olarak bulundu. Hastahaneye kaldırıldı. Kendisini kimin vurduğu — sorulduğu zaman yaralı hiç bir şey söylemedi. İnat etti. Böylelikle kan davasındaki telâkkilerini hangi prensiple sak- ladığını gösterdi. Fakay evvelki gün Piyer Usai isminde bir otelciden yapılan isti- zahta, Alfrad Simial'nın bu ada miın yanında bir müddet kaldığı, ve karışma sıralarında yaralandığı anlaşıldı. Bu işler cereyan ederken orta- da yine Madlen Kevseh'in keder- den bozulan yüzü meydana çıktı. Anlaşıldığına — göre — Madlenin Marsilyaya gelişini gören Simila- nın onu himaye için yanına alma- 41 takip etmiştir. Fakat, otelci Piyer Mesai Madle me göz koyduğu için bu himayeyi beğenmemiş, Monmarterli cinayet yıldızı güzel kadının başkasına bağışlanışını iyi karşılamamıştır Fakat bu işi Madlen izah etme- den köyden Simila hasımları tara- fından ölüme mahküm edildi. Tah kikattan anlaşıldığma göre otelci Piyer Usai kaynanasının ve karısı Anna Kar'ın yardımı ile Similayi ötelinin iç salonununa — götürmü orada rüvelverle yaraladıklar son ra sökağa çıkarmış, yolun üzerine atmıştır. Şimdi tahkikata el koyan polis suçluları meydana çıkarmış, karı kola getirilen- otelci ile karısı hâ- af diseyi antalmışlar, suçlarını (l etmişlerdir. — * Madlen - Kevseh, cinayet yıldızı da yeniden Monmerterli — Korkuyorum, korkuyorum. Teranesini mırıldanmağa başla- mıştır. Bü meş'um kadını katili ve za- lim talihi beş senedenberi kendi- sini himaye etmek lere sermekte, ölüme kavuşturmak tadır. istiyenleri yer