27 Nisan 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

27 Nisan 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K Sehir mes'eleleri ÜOT SFT 'dat Kurumunun S00 h: u Bira W 380 Bin lira depozito | Müşi "“_'—n.ı&, çi Tokanta, ga Vetlerin lerle buna müma- İ yeni Aibleri, birkaç gnnn. Binlaşmai Dühim bir mosele bira lardır., d ge d bakkal ve sair #lâkadar eden bu '——ı - Püdur: bt i biten <Bomon - 0 Güktan Mukavelesi fes- bira 5,,,:"* İstanbulun- tek- Z Ankara birası mü Bildan temin olunmak- Ve meza SAt kurumunun Ziraat ,__"::mııw.nı.nbu ll yallum, bira işini, bir y Bay " Beyoğlunda e toptan ver Si Perakende bira /'okanta ve birehane sa- 'hin karşılaştıkları vaziyet fıçıları için günde asgari bir hesabla kOl bir vaziyotte bıraktı yardımTisteniyor istenmesi bu esnafı 1600 dükkân olduğuna göre, bün - larm günde 20 şer lira depozito pa- ras verdikleri asgari bir hesabz gö- re nazarı dikkate alnırsa, bu suret- le günde 30 bin lira körletilmiş ol. maktadır, Lokanta ve birabane — sahiblerile, diğer bira satan mücsseseler, İs - tanbulda yıllardanberi bira - satışı ile uğraştıklarını ve Bomonti şirke- ti zamanında böyle bir usul gör - mediklerini söylemekte ve mil- H bir teşekküil olan Ankara birası- na müşteri yani menfaat temin e- den kendilerine kolaylık gösterile- ceğini ümid ettikleri halde bu müş külâtla karşlaştıklarını beyan et - mektedirler. Ezcümle günde 500 kilo bira sar- feden Galatada Cenyo lokantası sahibi Bay Rahmi Alkanda bu yeni üsülden Müteessir olduğunu söyli-, yerek kendisile görüşen bir muhar- YEEMUN İngiliz kabinesinde tadilât İngilir kabinesinde tadilât yapıla-| çağma dair vakit vakit rivayetler çıkar. Son günlerde de eski harici- leri çıkarıldığı gibi. Bu rivayetlerin çıkması pek de boş olmasa gerektir. Dabhili politikada bugünkü hükü- met bir takım mühim işler karşısın- dadır. Harici meselelerin ebemmiye- tini ise; söylemeğe Tüzum yoktur. dir İtalya ile olan gerginliği ortadan| kaldırmak için bir anlaşmaya vasıl oldu. Fakat birçok —da hücumlara, uğradı. Şu aylarda .İngiliz parla- mentosunda geçen — münakaşalar, söylenen sözler az hararetli olma-| |mıştır. Hattâ öyle ki; şimdiye kadar, İmisli görülmemiş surette iki meb'us Jarasında bir hâdise bile olmuş, A-| vam Kamarası reisi bunu takbih e- derek bir daha büyle bir şey olursa, yapanın cezasız kalmıyacağını bile |söylemiştir. Bu noktayı söylemekten maksad; 'Son zamanlarda İngiliz parlamento- |sundaki münakaşaların bilhassa ha rici işlerde ve İspanya meselesinde kadar hararetlendiğini hatırlat- mak içindir. Şimdi İngiliz kahine-, sinde bazı tadilât yapılacak söyle- nerek bahis tazelenmektedir. Bu vayetlerde doğru - denilebilecek bir, 'Bugünkü İngiliz hükümeti; kaç sene-| Kendi Kızını K açıran baba 3 gün hapis cezasına çarptırıldı ye nazırınm kabineye alınacağı söz-| — Evvelki gün Yedikulede bir ço -.Gerilen cuk kaçırma teşebbüsü — yapılmış, bu işlen suçlu bulunan ve kaçırı - lan çocuğun babası olan Hüseyin 3| gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Yedikulede istasyon — caddesinde, 29 numarada oturan Hüseyinle ka-| rısı Zehranın araları bir müddet evvel açılnış, karı koca ayrı ya < şamağa başlamışlardır. Hüseyin Güken aleyhine Zehra bir de boşanma davası açmış bu - Tunmaktadır. Evvelki akşam, anasının yanında bulunan - çocuklarından — kçüğünü rısı evde yökken içeri girmiş, 9 ya- şındaki kizi Semsiyeyi — üyürken bulmuş, kucağına almış ve evden çıkmak istemiştir. Bu sırada büyük kızı uyanmış, babasının üzetine a- tılmış, kardeşini bırakmak isteme- miştir. Hüseyin Göken kızını bıçakla teh- did etmiş, kapıdan çıkarken kızın feryadı üzerine yetişen polisler ta- rafından yakalanmış, ve meşhud| suçlar mahkemesine verilmiştir. Dün Sultanahmed üçüncü — sulh cezada yapılan açık — durüşmasının kaçrmağa leşebbüs eden baba, ka- | — Bu yeni ihdas edilen dıpoma' usulünün Mana ve ü ihtimal varsa; o da şudur; Bugün-|sonunda Hüseyinin tehdid suçundan kü İngiliz hükümeti; milli bir hükü-|cezalandırılmasına karar — verilmiş, met demektir. Bunda muhafazakâr| suçlu baba üç gün bapis kararile | b ver-| bir de hergün 50 fıçı| ç kasını ada kürsız çürütecekler. Süretle — depozitoya Bünde 15 lira olsa, hergün bir fıçı » kiymeti 1-2 lira Tokanta Nıı:â“_“ hoş görmeniiş ira — sarfedilen DEL NUsSRET SA Sdüney, EDEBİ ROMAN: 110 Rleşti: S Vaka H var bunat ; hissikable! B KO aa Tltem Vi beni söyledi İş bi buralara kadar ge- '*qı":h BELĞN astırahıdır. Mya DU Emrigilile verdiği, unu- dir, &n Fakat ben kim- İntafsı, N:.lü beni çe Zalim olma- Geğidi, “*YEN bir kadın Vakığ “|seniz beheri 2 lira etmez. Çünkü maksa, her kim aldığı fıçiyi — geri| götürmezse ona bir daha bira ve- rilmiyeceği söylenip ayni Mmaksad temin edilebilirdi. Belki bu fıçılar 'Onlara pahalya malolmuştur. Fa - kat içindeki biranın bedelinden ma ada bir de 15 lira boş fıçı depozitn- su istenilen bu fıçıyı satmak istı her malın satış kiymeti başkadır. Günün birinde bu fıçılar elimiz- de kalırsa bakalım tanesini 15 lira- ya satabilecek miyim?.. fırkanın nüfuzu vardır. Fakat baş- vekil bazı mertebe bu tertibi geniş- leterek ileri gelen hezi parlamento, )ılllluı'ıı da kabineye almayı dü.. şünebilir. Bu takdirde mayısla ka- hinede bazı tadilât olması beklen- mektedir. Bu; kabinenin bir iki ay sonra; yildönümü olacak demektir. Abmet Rauf Resim Sergileri . İkilo bira alıyorum ve hemen pa - “İsemiz var... Bir tahta fiçı için yıl - Çoğaltılıyor Her yerde «Halkevle- İze P'i"ı'ı veriyorum. Şimdi, bir| ri» bu sergilerin terti- le ayrıca hergün 150 lira boş fıçı g h k GepürüodR. derakelE Gdratli yi sraye bine önay ık ola;ıcı İ bağlamak mecburiyetinde kaliyo - Şehıfıfıııdı G?ml .Sar. 'atlar A - rum demektir. Halbuki tcaret ha - kademisi profesörlerinden Leopold Ben kendi hesabıma hergün 500 <| Yatında 1 liranın bile ehemmiyeti| Devinin açtığı resim sergisi büyük -| Yardır. Biz bütün esnafın, bu suret- biT T: -. |Je depozitoya bağlıyacağımız para-|BÜN V' zlerce kişi tarafından ziya- nin yekânu yaz mevsiminde günde Tet edilmektedir. 150 bin lirayı - geçecektir. Muattal| - Resim sergilerinin memleketin birakılan bu para az bir şey midir?|her tarafında revac gürmekte oldu- Lokantacılar cemiyetinin vadet -|ğu her vilâyette açılmakta olan tiği fanliyeti nerede? Bu derdimiz-| Sergilerle sabit bulunmakta, bil - le cemiyetin hemen meşgul olma -| hassa halkevlerinin gerek amatör, sını istiyorum. Biz boş fıçıları alıp| gerekse brğveli ressamların yaptı- kaçacak değiliz ki.. Vergi veriyo -| ğ tablolardan vilcude getirdiği ser- ruz. Cemiyette mukayyed bulunu-| giler halk tarafından yüksek alâka, yoruz ve nihayet koca bir müesse-| ile ziyaret edilmektedir. Bu alâkadan cesaret alınarak her lardır çalışan bizlere eraniyet edile tarafta resim sergileri açılması hu- miyor mufs İsusunda her tarafta halkevlerinin Aldığımız malümata göre bir kı-| önayak olması kararlaştrılmıştır. &m içkili Jokanta sahibleri bu vazi-| Bu cümleden olmak üzere İzmir- yeti Ticaret odasına ve cemiyete de de yakında büyük bir resim ser- görmektedir. Sergi her -| bildirmeğe ayrıça zirsat kurumun- dan da istirhamda bulunmağa ka- rar vermişlerdir. Biz de vaziyeti ehemmiyetle zı - raat kurumunun nazarı dikkatine koyuyoruz. gisi açılacaktır. Bu sergiye 50 ves - sam müteaddid eserlerle iştirak e- gecektir, Serginin büyük bir rağ - bet göreceği hazırlık esnasında halk tarafından izhar edilen alâka- ânn anlçılmaktadır i GÖNLÜM YAZ — Kadın mı idi?.. — Bvet.. — Seni anlamadığı, sevgine mu- kabele etmediği için mi terkettin!. — — Kocası vardı. — Kocası mı vardı?. — Bilmiyordum — Sonra... — Sonra.. Sonra.. Ne olsun isti- yorsun. Terkettim. Onun macera AN FA COŞKUN — Peki o kadın!, —O kadın.. O kadın.. Zannetmem ki, beni sevmiş olsun!. — Çok müteessirsin Suad.. Hiç Mmünasebeti yokken bu mevzua gir- miş bulunduk. Seni üzmezsem 80- Tayım, sen bu kızı uzaktan mi- sev- din!, Sevginden haberi yok mu 0- — Uzaklaşmam icap etti?. — Seni anlamadı m?.. — Anlandı. Faka ben onu anla- madım. — Biraz izah etmez misin?. — O macera arayan bir ka « koğalamak isteyen ruhile yarışa- mazdım zaten.. bü sebeplerin ikin- cisidir. Asıl, uzaklaşmama sebep olan onun evli oluşudur. — Seninle münasebette bulunma- ğt kabul ettiğine göre, kocasını sev- miyor demektir. Madem bu kadar seviyordun, o fedakârlık eder, ayrı- lır, sen de onu alabilirdin!. —Ben bunu yapacak adam mi- yım Cina?, Cina koluma daha fazla yaslandı: — Yapamazsın. Sen hakikaten çok dürüst bir insansın Suad! Kolumdaydı. cezalandırılmıştır. İcra dosyaleri İçin son sistem Kasalar Bütün kayıdlar bu yeni vasıtalarda saklanacak İstanbul icra dairelerinde dos - yaların daha muntazam bir surette saklanmasnı temin için, yeni sis - tem Sütane dosya dolabı yaptırılmış, tır. Bu dolablar, icra dairelerinde- ki dosyalara tahsis edilecek, ve yal mz icra kısımlarına tevzi edilecek- tir. Dolabların ilk parti siparişi ta- mamlanmış ve adliyeye teslim e - dürniştir. Yeni” dolablar — adedee kâfi gelmezse yeniden sipariş yı pılacak, dairelerin dosya Mmuhafaza dolabları en kısa zamanda tamam- İlanacaktır. Diğer taraftan bu işin tamamlan- masını müteakıb dolabları noksan | veya mevcud olmiyan adliye kısım-| larırın da ihtiyacları hesahlanarak onlara mahsus yeni muhafaza do -| labları temini için de yeniden sipa - rişler yapılacaktır. Pendik. İlkmektebi Mezunlarının Yıllık gezintisi Pendik ilk mektebinden mezun olanların her sene bir mayista imuhtelif yerlere yaptıkları gezinti bu sene de bir mayıs pazar günü yanlacaktır. Yüz kişilik bir - kafile vapurla Heybelindaya gidecekler - dir, Mezunlar orada muhtelif eğlen- celer tertib edecekler, ondan sonra da Heybeliada spor kulübü ile bir| 8 — SÖONTELGRAF”F — 27 Nisan 1928 Siyasi Hava Avrupadaumumiharb tehlikesi yok ! sinirler anlaşmalar yumuşadı şimdi yapılıyor İtalya - Yugoslavya münaseba- tınır son şekli nedir ? Bir — zamanlar Arnavutluk yüzün den İtalya ile Yu- | goslavyanın arası İne kadar açıldığı yunululma muştir. . |On sene evvelki hâdiseleri hatırla- yınca'bu gün Bel- grad ile Roma a - rasındaki — dostlü- ğün “nasıl temin edildiği düşünü - lecek bir mevzu oluğor. Vaziyetin icabı değil mi?.. Bu gün Arnavut- luk artık Belgrad ile Tloma arasın - da bir ihtilâf ve - gilesi - olmaktadır. Zaman değşiti. Bu nun gibi Fransa i- le İtalyanın an - laşmak üzere ya- — Arnavudlukta yeni yetiştirllen kında müzakere - askerlerden bir müfreze. ye girişecekleri de malüm. meğe başladı. Avrupa siyaset âleminde İngiliz| Devletlerin bugünkü münaseba- - İtalyan anlaşmasından sonra İtal- tında bu blok kelimesine - verilen! yan - Fransız itilâfının da az ehem-/manayı az çok tahlil etmek lâzım miyetli olmıyacağını söylemeğe ha- gelirse İtalyan asker muharririnin| cet olmasa gerek! Bu ehemmiyetin kullandığı bu tâbirden maksadı: L derecesini gösterecek haberler gel- talya ile Yugoslavya arasındaki mü-| miyor değildir. Paris jile Romanın nasebat sımsıkı bır birlik bhalini al- anlaşmak için müzakereye girişe - malı, yani askeri ve siyasi bir itti-| cekleri anlaşılınca bunun Belgradda fak mahiyetine girmeli demek isti-| büyük bir tesir uyandırdığı da gö- yor, Romada bulunan Avrupalı mu- rülrlüştür. Belgraddan alınan ma- habirlerin öğrendiğine göre İse; İ-| lümat, Belgrad gazetelerinin mâ - talyanın siyasi mehafili bu - fikre| mnah neşriyatı dikkati celbediyor. yabancı değildir. Belgrad ile Roma| “İden sön gelen Avrüpa Fransa ile dost olan Yugoslavyanın geçen sene İtalyaya yaklaştığı ma2- Iâmdur. Şimdi Rorna ile Parisin an- laşmasma doğru gidilirken bundan Belgrad da memnun olmaktadır. Fakat bu fasılda daha ileri gitme- buatının buha dair yazdıklarına şöyle kısaca Birtgöz'atmak Hizimgeliyor! Haki- katen münab neşriyat biribirini ta- kib ediyor. Almanya ile Avusturya- nn malüm şekilde birleşmesi üze- rine « konan fikirler, istikbali düşünürken ileri sürülen mütales- lar gitgide merak uyandıryor. İşte meşelâ İtalyanların - tanınmış bir meemuası olan Vita İtallana'nın bir bendi. İtalyanın yine pek tanınmış bir askort muharriri orada son va- ziyeti tahlil ediyor. Çıkardığı neti- ce şudur: Madem ki artık Almanya ile Avusturyanın birleşmesi — olup bitmiştir. Orta Avrupada olan bu hâdisenin çok mantıki bir neticesi goslavyanın münasebatı daha sıkı bir hale gelecektir. O kadar sıkı bir olarak bundan sonra İtalya ile Yu-| münasebatını böyle sıkı bir hale ge- tirerek iki tarafın bir ittifaka var- ması İtalyadaki siyasi mehafilin e- telleri dabilinde olan bir fikirdir. O kadar ki yukarda ismi geçen o İ- talyan meemuasında çıkan yazınım Roma mehafilinin fikirlerine aykırı, düşecek bir mütalcadı bulunmuya- cağı da gözününe gı çizdiği Yugo: istikbalde alacağı şeklin ne kadar şayanı dikkat olacağı düşünülebile- cektir . | Bahsin bu cihetini burada bırak- jtıktan sonra; şimdi Fransa - İtal- yan anlaşmasının Bolgraddaki tesir-| Jerine dönmek kabil olacaktır: Bel- grad gazetelerinin gerek İngiliz - İ- talyan anlaşmasının - olup bitmeti, gerek Fransa - İtalya arasında mü- zakerelerin başlıyacağı etrafındaki! yazıları hep şununla hülâsa edile- rilir: Bütün Yugoslavya matbuatı meri- nun. ) Yugeslavyanın — İtalya ile anlaş- hale gelmeli ki bu iki devlet, tam|makta; İngiltere ve Fransadan daha bir birlik teşkil edebilsinler. Bu İ- evvel harekete zeçtiğini - kaydeden talyan askcri mütehassısının kul -| «Novosti» gazetesi aşağı yukarı şun- landığı- tabir sık sık — söylenen!ları söyliyerek Belgrad efkârını an- «Blok» sözüdür. Fakat blok kelime- latıyor: Yugoslavya bu yola İngil- maç yapacaklar, akşam üzeri tek- Pendiğe avdet edeceklerdi Ağır ağır yürüyorduk ğ Bunları, hiç lüzumu ve münase- beti olmadığı halde Cinaya, bililti- zam söylemiştim. Kendisini, aşkımı bile söylediğim bir arkadaş, bir derd ortağı addettiğimi göstermek, beni her türlü bağların üstünde İstanbula ilmikleyen bir gönül yolu olduğunu anlatmak istiyordum. Belki bunu bildiği takdirde üze- rime düşmez, içi bir telâkki zelze- lesinin yıktğı büyük bir aşkın an- tere ile Fransadan daha evvel gir- serilen çayırlık üzerinde oturduk. — Suad, dedi.. O kadına gelin- ceye kadar, ve ondan sonra hep ha- yatında yalnız mıydın?... — Eveti... — Niçin... — Bunu kendi kendime de izah edebilmiş değilim ki... — Dünyanın en kudretli adamı yalnız olan adandır. — İpsen söylemiş değil mi?.. Ya- kazile dolu olan kalbim de kendi İan.. Yalnız adamın gösterebildiği için, yeni bir sevgi inşa edecek boş Yezâne kudret, iradesile, hislerile arsa aramağa kalkmazdı. mütcmadiyen güreşmek, bazan sayı Omu unutamıyan bir insan baş- Besabile, bazen sırtını yere getire- kasını sevemez diye düşünürdü. — Tek, muzaffer olmaktır, Haddı za- Ne çare ki, bu düşünüşümderal- tında bu kudret ve muzafferiyet de- dandığımı hâdiseler bana isbat et- ğildir Çünkü, bu muvaffakıyeti ti. Bu sefer de Cina romantik bir başkasına karşı değil, kendi kendi- jeste onu unutturmak, taze ve tur- Sine gösteriyor. Kendisile cenkle- fanda bir sevgi ile gönlümü avut- #ip, kendisini mağlüp ediyor. mak, oyalamak için hayatıma gir- — — Buündan daha büyük kudret meğe kalktı. ne istersin!. Bir insanın kendi ken- Villânın arka tarafındaki küçük disini mağlüp edebilmesi en değerli bir küme ağaclığın ön plânına bir galibiyettir Başkalarını bir boksör gibi nak- avut etmek çök kolaydır. Fakat kendi şahsımıza yu mruklarımızı bu kadar insafsızca sallıyabilir. mi- yiz?. — Sallamamız lâzım! Lâkin sal- layabilmek feragetini gösteren a- dam muhakkak en kudretli adam değildir. Meselâ ben.. — Meselâ sen!.. — Diyebilirfim ki, hayatım kendi kendimi yumruklamakla geçti, ge- çiyor. Gene senin misalinle söyli- yeyim, antreman yapan bir boksör gibi, sanki meşin bir topu yumruk- layorum, Her vuruşumda yerinden fırlayan bu iki ucundan tutturul- Muş top suratıma çarpıyor. Bu çar- pışta hakikatin tokatlaştığını -his- sediyorum. Fakat elimde kalan bü- yük kudret, bir yığın hüsrandan başka ne ki... — Çok bedbinsin!... (Arkası varı, Eski eserlere kai'ş Amatbustın alâkası Gozeteler müzelere karşı karile- irin dikkat gürlerini çekmek için gü- izel şeyler yazmağa, resimler koyma- başladılar. Tarihi ktiflerini silerek matbun- tın böyle bir Selçuk halısının, Türk işi bir sedefli çekmecenin, bir bi- Zans mozayıkının, bir Eti heykeli- 'min üstünde durması alkışlarla kar- |şılanacak ciddi bir kadırşinaslık hâ- disesidir. Zira * müzelerimiz —golf pantalonlu seyyah kafilelerinin res- mi geçidini seyretmekten başka işe yaramıyan ve kapılarını boşuna aç- miş talihsiz birer müessese halinde kalmışlardır. Bizde bir sanal ve ta- rih kıymetinin üstünde diz çökerek, elindeki pertevsizle günlerce — çalı- şan müdekkik veya bir ilim adamı bulmak güçtür Sayısı ikiyi üçü geç. miyen birkaç ak saçlıdan başka da hayatını böyle müzelik eserlere vakfetmiş ve tarihin tozları arasın- da çalışan da yak gibidir.Bunlardan başka müzelerden almacak fikir terbiyesile çocuklarını yetiştirmek Ahtiyacı son zamanlara kadar — du- yulmamış lüzumlardan Son zamanlarda muallimlerinin refakatlerinde mektep talebelerinin toplu bir halde müzelere yavaş ya- ivaş akın etmeğe başladıklarını işiti- | çoluğile çocuğile müzelik eserlerin larasında — geçirmeğe —razı — olan- lar pek azdır. Garp .müzeleri ta- til günlerinde sinemalarla “rekabet edebilecek kadar hınca hmç hir ka- Tabalıkla delup boşalırken - müzele- rimizin bu tenhalığı hakikaten a- Cıklı bir hakikattir. Matbuntin bu. alâkasını dir ile yadetmek de yerinde bir eandan takı dirşinaslık olur. HALK FİLOZOFU —— ——— İmiştir. Bunu vaktinde yaptı. Çünkü İbüyük fedakârlıklara kaflanmadan İdaha ziyade bekliyemezdi İngiltere ile Fransa daha evvel Yugoslavya- nın almış olduğu anlaşma vaziyeti- nin; bugün kendileri için de faydalı 'olduğunu, İtalya ile olan meselele. rin hallinde anların irine yaradığını takdir edeceklerdir. Fransa eskiden (Devamı 6 ıncı sahifemizde) ARADA BİR Dünya hâdiseleri ve İstanbul havası İstanbul, İstanbullu ve bahar tıp- kı Avrupü, Avrupalılar ve siyasi ha- vadislerin ayni, 1 Bakınız sizin de bildİğiniz birkaç misali burada tekrarladığım zaman sizde hayret edeceksiniz. Dünyada herşey ikizdir. ,derler İnsan bazen bu söze tamamen inan- mak mecburiyetinde kalıyor. Meselâ Avrupada cereyan ceden siyasi hâdiselerden birkaçını topla- yıp ayni zaman $ize söyleseler mu- hakkak vaziyetin ne olduğunu anla- manız imkânı da yoktur. Çünkü sabahleyin elinize aldığı- 'nız gazetede: «Avrapa harbi yakın» «İngiltere ne zaman ilânı harp ede- ceke başlıklarile süslenen .havadik- leri okumaya başladığımız zaman tüylerimiz ürperir, , gözlerimizin önünde korkunç harp sahneleri can- lanır Bu sinir bulranı .içinde ak- şam gazetelerile karşı karşıya gelir- Acaba sabahki .hâdiselerin son şekli nedir? Suali size bu havadis- leri de okutturur. Bu sefer «İngil- tere İlalya ile anlaşıyor., «Fransa sulhdan emin> başlıklarını okur ta- bil ziVanadan çıkarsınız. İşte İstanbul havası da tıpkı Av- rupa havadisleri gibidir Sabah ev- |den çıkarken pajtonuz bile sizi üşü- |mekten kurtaramaz, fakat öğlenden sonra palto şöyle dursun ceketiniz bile size ağır gelir. Çünkü suhunet derecesi haziran hattâ ,temmuzla müsavidir. ç Mayısa bir iki gün kaldı. Bazı sa- bahlar tatlı bir sıcakla başlıyor, he- piniz «Artık bahar, yaz geldir diye seviniyoruz, fakat birkaç saat son- ra şiddetli yağmur ve soğuk başla- İyınca boynunuzu büküp sandıklara “yerleştirmeye yeltendiğiniz paltola- İyımıza sarılıyoruz. , ... | İşte... İstanbul havası ve Avrupa hâdiseleri. Sanki ikisi öz kardeş. *Murat KAYAHAN.

Bu sayıdan diğer sayfalar: